Demir
Küçükaydın
Seçimlerde Sosyalist Politika
(Seçim Yazıları)
Yayınları
Seçimlerde Sosyalist Politika
Seçim Yazıları
Demir Küçükaydın
Üçüncü Sürüm
Mart 2013
Dijital Yayınlar
İndir – Oku – Okut - Çoğalt – Dağıt
Bu kitap Köxüz sitesinin dijital yayınıdır.
Kar amacı olmadan, okumak ve okutmak için, indirmek, dijital olarak basmak ve dağıtmak serbesttir.
Alıntılarda kaynak gösterilmesi dilenir.
Yayınları
İçindekiler
1979 Seçimleri 4
Prolataryanın Taktikleri ve Seçimler 4
1994 Seçimleri 8
İnfo İstanbul Netine Yollanan Duyuru ve Çağrı 8
Seçimlere Katılmak Genelkurmaydan Yana Olmaktır 9
1999 Seçimleri 11
Demokrasi, Seçimler ve Tarih 11
2002 Seçimleri 13
HADEP, Seçimler ve Baraj 13
ÖDP, EMEP, Sosyalistler ve HADEP’e Açık Mektup 16
Ayşe Düzkan’ın Eleştirileri Üzerine 19
Sosyalist Partilere Oy Vermeyin!.. Oyunuzu HADEP’e verin! 23
Politika Anlayışı, Hedefler ve Taktikler Üzerine 26
İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine 32
“Emek, Barış ve Demokrasi Bloku”na Açık Mektup 34
Hava Döndü 40
Coşku Duymayandan Kuşku Duy! 43
Seçimler ve Sonrası Üzerine Beyin Fırtınası 46
Bloğun Oluşumu, Anlamı ve Sonuçları Üzerine Değerlendirmeler 48
Nitelik: Heyecan ve Coşku 48
Nicelik: Anket sonuçları 49
Karşı Taraftan Delil 49
Barajın Kerameti 51
Yüzde on barajı olmasaydı, muhtemelen blok oluşmazdı 51
Yüzde On Barajı yanlış ve hatalı politikalar ve onların sonuçlarını temizliyor 53
Yüzde On Barajı Bloğa İktidar Sunabilir 55
Bloğun Birinci Parti veya İktidar Olma Olasılığı 58
Blok İletişim sitesinin Amacı 61
Duyuru ve Çağrı 62
Dev-Genç’in Basübadelmevt’i 68
Matrix ve İnternette Blok 71
ÖDP’lilere ve ÖDP’ye Açık Mektup 75
DEHAP Çatısı Altında Seçime Giren Emek, Barış ve Demokrasi Bloğu’na Uygulanan Sansüre Karşı Mücadele Çağrısı 79
Bir ÖDP’linin sorularına Cevaplar 81
Bloğun Gücü ve Güçsüzlüğü 84
(İlk İmzacılara Mektup) 87
Dev-Gençliler’den Çağrı (İlk İmzacılar) 89
İmzacılardan Gelen Mesajlar 309
Dev-Gençliler’den Çağrı (Tam İmzalı) 90
Doğal ve Toplumsal Süreçlerde Kritik Sınırlar ve Senkronizasyonların Önemi 93
DEHAP’ın Eyüp Mitingi’nin Düşündürdükleri 97
Seçim Yasakları, Medya ve Demokrasi 109
Can Dündar’dan Al Haberi 111
İki Farklı ÖDP’li 114
Rıza Aydın’a Kısa Bir Cevap 117
Politika ve Ahlak 120
Seçim Sonuçları Üzerine Öngörüler 123
Öngörüler ve Yanılgılar 129
Seçim Sonuçları ve Bloğun Geleceği 135
Blok Deneyleri ve Geleceği Üzerine Düşünceler (1) 138
Blok Deneyleri ve Geleceği Üzerine Düşünceler (2) 144
Bloğun Geleceği Üzerine Düşünceler 152
Bir Ortaklaşa Günlük Gazete Bloğu Önerisi 154
Sosyalistlerin Seçim Sonuçları Değerlendirmelerinin Değerlendirmesi 157
Bir Ortaklaşa Günlük Gazete Bloğu Önerisi 162
Sosyalistlerin Seçim Sonuçları Değerlendirmelerinin Değerlendirmesi 165
Çağrıcı Arkadaşlara, (A.Çelik Bağcı Ender Güleç Nurten Demirci’ye) 169
Politik İslam, AKP ve Sosyalistler 172
Kıyafet Kavgasının İlk Anlamı 175
AKP İktidarı, Genelkurmay, Sosyalistler ve Politika 181
Kıbrıs Seçimleri (2003) 184
Kıbrıs’taki Seçimlerin Diyalektiği 184
Kıbrıs’ta Seçimler ve Şimdi Ne Yapmalı? 187
Amerika Birleşik Devletleri Seçimleri (2004) 191
Amerikan Seçimleri ve Sosyalistlerin Programsızlığı 191
Irak Seçimleri (2005) 194
Irak Seçimlerinin Düşündürdükleri 194
Almanya Seçimleri (2005) 196
Alman Seçimleri: Solun Başarısı mı? 196
2007 Seçimleri 202
AKP, Bürokratik Oligarşi ve Seçimler 202
Sosyalistler ve Seçimler 211
Prolataryanın Taktikleri ve Seçimler 212
Seçimlerden Sonra 216
Gerçekleşmiş Öngörüler: 2002 Genel Seçimlerinin Hemen Ardından Seçim Sonuçları ve AKP İktidarı Hakkında Yazılmış Yazılar 223
2011 Seçimleri 224
Barış ve Demokrasi Partisine, Sosyalistlere ve Demokratlara Seçimlere İlişkin Somut Bir Öneri 224
Emek, Barış ve Demokrasi Bloğunun Türk (Sosyalist) Adaylarına Açık Mektup 228
2002 Seçimleri Derlemesini Sunuş 239
Seçimler, Blog Adayları ve Ertuğrul Kürkçü’nün Seçilmesinin Anlamı 240
Zaferde Yenilgi, Yenilgide Zafer 247
Seçim Sonuçları Üzerine İlk Değerlendirmeler (1) 247
AKP’nin Zaferinin Nedenleri ve Anlamı 247
Seçim Sonuçları Üzerine İlk Değerlendirmeler (2) 255
Blok: Yenilgide Zafer 255
Blok, Sosyalistler ve Kürt Özgürlük Hareketinin Başarısızlıklarını Nedenleri 264
Blok Milletvekillerine Yemin Töreni İçin Bir Öneri: Türbanla ve Kravatsız 278
Kıyafet Kavgasının İlk Anlamı 283
Eurovizyon, Modernleşme ve Demokratikleşme 289
Bir Gazetecinin Soruları ve Cevaplar 292
Sorular 292
Cevaplar 292
Blok Vekilleri Meclise Nasıl Dönmeli? 297
Sırrı Süreyya Önder’e ve Ertuğrul Kürkçü’ye Mektup 300
1979 Seçimleri Prolataryanın Taktikleri ve Seçimler
Seçimlere ilişkin Marksist görüşleri Lenin'den yapacağımız bir kaç alıntı ile görelim.
"Seçimlerde, gerçekten geniş ve en geniş kitlelerin çıkarlarım yüceltmek isteyen kişinin en başta gelen görevi, KİTLELERİN POLİTİK BİLİNCİNİ GELİŞTİRMEKTİR. " (Lenin, "Bir Kere Daha Particilik ve Ademi Particilik Üzerine", Biz majiskülledik)
"(. . . ) Sosyal-Demokratlar için seçimler, özel bir siyasal işlem değildir, bin bir türlü vaatte bulunarak sandalye kazanmaya çalışmak değildir, ama sınıf bilinci olan proletaryanın SİYASAL DÜNYA GÖRÜŞÜNÜN İLKELERİNİ VE TEMEL İSTEKLERİNİ SAVUNMAK İÇİN ÖZEL BİR FIRSATTIR. " (Lenin, "Reformcuların ve Devrimci Sosyal-Demokratların Seçim Bildirgeleri", Biz Maj. )
"Kitlelerin politik bilincini geliştirmek"; "proletaryanın siyasal dünya görüşünün ilkelerini ve temel isteklerini savunmak" sadece seçimlere has görevler değildir; bunlar bir proletarya partisinin her zaman yapması gereken görevlerdir. Demek ki, seçimler görevlerin niteliğinde bir değişme yaratmamaktadır... Bu durumda seçimlere, bu herzamanki görevlerin yapılmasında yararlanılacak bir olanak, bir "fırsat" olmanın ötesinde fazla bir anlam yük-lememek gerekir. Onun için Lenin, yukarıdaki alıntıda "özel bir fırsat"tır diyor.
Ama bu "olanak" ya da "fırsat" ve ilh. olmayı da fazla abartmamak gerekir. Bu olanak çoğu kez, son derece küçük ve mütevazi birşeydir. Ama kitleleri eğitmek için, varını yoğunu ortaya koyan bir proletarya partisi açısından hiç bir olanak, ne kadar küçük ve önemsiz olursa olsun üzerinden atlanamaz. Onun için Lenin'in partisi, en anti-demokratik usullere göre yapılan Duma seçimlerinden yararlanmayı ihmal etmemiştir.
"Hepimiz şunu gayet iyi biliyoruz ki, 1912 seçimleri (1911 ve 1908'de olduğu gibi, koşullar durumu radikal olarak değiştirmedikçe) ne bir "geniş" ne de bir "açık" "kitle "kitle seferberliği" getirmeyecektir ve getiremez. Verebileceğinin tümü eylem için pek de geniş ve açık olmayan MÜTEVAZI BİR OLANAKTIR ve BU OLANAK KULLANILMALIDIR." (Lenin, "Seçim Kampanyasının Temel Sorunları", Biz Majiskülledik)
"(. . . )Gerici Duma toprak sahiplerine yönetimi, gücü; burjuvaziye pazarlıklarını yapabileceği j bir alanı ve proletaryaya da ÇOK AZ BİR SÖZ HAKKI veriyor. Bu durumda KÜÇÜK SÖZ HAKKI ÖNEMLİ BİR FAKTÖR OLUYOR. Bu küçük SÖZ HAKKINA GEREKSİNMEMİZ VAR. Seçim kampanyasına, kitle içinde devrimci çalışma yapabilmek için gereksinme duyuyoruz. (...)" (Lenin, "Dördüncü Duma Seçim Kampanyası ve Devrimci-Sosyal Demokratların Görevleri", Biz Maj. )
Seçim kampanyasından, devrimci çalışma için; kitlelerin devrimci eğitimi için yararlanma sonucunda, bir yan ürün olarak (ki çoğu kez seçimler de proletaryanın devrimci savaşının yan ürünleridirler) parlamento kürsüsünden yararlanma olanağı da doğabilir, yani bazı temsilciler burjuva parlamentoya girebilir. Bu da, yine, kitlelerin devrimci eğitimi için bir olanaktır. Ama sadece bir olanak ve eğitim için bir olanak. . .
Gerek seçimler gerek parlamento bir proletarya partisi için iktidara gelmek için bir yol olamaz mı?.. Hayır olamaz. Çünki bir bütün olarak burjuva devletinin ve özel olarak parlamento denen organın yapısı; onun, ezilen sınıflar tarafından bir iktidar organı olarak kullanılmasına elvermez. Ancak, burjuva devletinden bağımsız olarak, çoğunluğun sömürücüler karşısında korunmasını sağlayacak bir devletin tohumu, embriyonu olan organlar (örneğin Sovyetler, işçi Konseyleri vs. ) proletaryanın partisinin iktidara gelebilmesi için bir yol, bir araç olabilirler. Olabilmeleri her zaman olacakları anlamına gelmez. Ortada başka bir cihaz olmasa bile, burjuva partileri çoğunlukta olduğu sürece, bu tür organlar burjuvazi tarafından bir İktidar aracı olarak kullanılabilirler. Çünkü saf olarak, çeşitli tarihsel ve diğer etkilerden soyutlanmış olarak düşünüldüğünde, burjuvazinin egemenliğinin kaynağında, onun üretim araçları üzerindeki mülkiyetinin bulunduğu; bu nedenle, en demokratik (militer ve bürokratik bir aygıtı olmayan) cumhuriyetin bile özünde burjuva diktatörlüğü olduğu görülebilir.
Evet, burjuvazi, soyut olarak, proletarya diktatörlüğünün aleti olan bir devleti - ki bu özünde halkın silahlı olmasıdır - silahlı halk çoğunluğu kapitalist özel mülkiyeti kaldırmaya karar vermedikçe kendi egemenliğinin aracı olarak kullanabilir. Ama böyle bir araç, emekçiler burjuvazinin ekonomi üzerindeki egemenliğine son vermeye karar verdiğinde, emekçilere karşı kullanılamayacağından; aksine emekçi çoğunluğu iradesine hizmet edeceğinden, barışçıl bir devrimi mümkün kılan tek araç olur. Diğer bir deyişle, barışçıl bir devrimin tek garantisi, silahlı halk ve militarizm ve bürokrasiden yoksun bir devlettir. Ancak böyle bir devletin varlığı şartında seçimler; halkın iradesini yansıtan organlardaki çoğunluk iktidara gelmek için bir yol olabilir.
Ama böyle bir devlet, çok özel bazı durumlar dışmda - örneğin Şubat devriminden sonra tüm ordunun Sovyetleri desteklediği, halkın silahlı olduğu şartlarda Sovyetler iktidarı alsaydı böyle bir durum sözkonusu olurdu. Bu noktaya Lenin özellikle dikkati çekmiştir. - günümüzde hiç bir ülkede yoktur. Geçen yüzyılda da, Marks ve Engels'in çok ihtiyatla belirttikleri gibi, herkesin silahlı olduğu, düzenli bir bürokrasisi ve ordusu olmayan İngiltere ve Amerika böyle bir devlete en yakın devletler olmuştur.
Bütün bu nedenlerledir ki, burjuva parlementolar ve seçimler, proletarya partisi için iktidara giden bir yol, bir araç, kazanılacak bir "mevzi", ele geçirilecek bir organ değil; kitlelerin siyasi eğitimi için yararlanılabilecek mütevazı olanaklardırlar.
Şimdi, Türkiye'deki yazında en çok karıştırılan bazı noktaları aydınlatmak gerekiyor.
Birincisi, seçim kampanyasından kitlelerin devrimci eğitimi için yararlanmak ile parlamento kürsüsünden - yine aynı amaçla - yararlanmak ayrı ayrı şeylerdir. Bu ayrılık niçin önemlidir? Çünkü, kimileri, seçim kampanyalarını, parlamentoda kürsü elde etmek için yararlanılacak bir olanak olarak düşünmektedirler. . . Bu yanlış bir kavrayıştır, seçim kampanyasının amacı - sık sık söylendiği gibi - kitlelerin bilincini geliştirmede kullanmak için parlamentoda kürsü kazanmak değil; doğrudan doğruya kampanyanın olanaklarından yararlanarak kitlelerin politik bilincini geliştirmektir, ya da bir proletarya partisi için böyle olmalıdır.
Amaç, parlamentoda kürsü kazanmak olmaz; seçim kampanyalarından da yararlanarak kitleleri eğitmek olursa, bu faaliyetlerle, bir yan ürünü olarak, yine aynı amaçla yararlanılabilecek bir olanak elde edilmiş olur.
Bu çok belirsiz gibi görülen ayrım yapılınca, kampanyada yapılacak propagandanın içeriği ile oyların kimlere verilmesinin istendiği arasında bir ayrım yapmak gerektiği ortaya çıkar. Propagandanın içeriği bir program sorunudur; öze değgin bir sorundur. Ama kime oy verileceği sorunu, taktik bir sorundur. Birincisindeki yanlış, özden; büyük bir yanlıştır; ikincisindeki yanlış biçimden; küçük bir yanlıştır.
Unutmayalım "doğru" bir taktik, doğru bir programı her zaman varsaymayacağı gibi; doğru bir programın her zaman doğru taktiklerle bir arada olacağını düşünmek te saçma olur. Ama programda ve taktikteki yanlışları aynı ayarda; aynı değerde kabul etmek, daha da büyük bir yanlış olur.
Bu ayrımlar özellikle, Türkiye'de varolan bir düzineden fazla proletarya sosyalizmi iddialı parti ve "siyaset"lerin sınıf özlerini tahlil etmek bakımından önem taşımaktadır.
Örneğin bugün, herkes birbirine şu soruyu soruyor: "Siz kime oy verilmesini isteyeceksiniz? . . Aday gösterecek misiniz? . . . vs."
Bir proletarya sosyalisti, bir devrimci işçi için bu sorular öyle birincil derecede önemli değildir. Kime oy verileceğinde doğru bir tesbitte bulunamamak ikinci derecede önemlidir. Bir bilinçli işçi, hiç bir zaman kendini bu burjuva kavrayışına adapte etmemelidir. O daima, kime oy vermek gerektiğinden önce, "programı nedir, hangi şiarları savunmaktadır?" diye düşünmelidir; "Seçim çalışmanızın içeriği ne olacaktır?" diye sormalıdır.
(...)
Lenin " 'Sol' Komünizm: Bir Çocukluk Hastalığı" adlı eserinde, bu ayrıma dayandığı için, İngiliz Komünistlerine, Mac Donalt'lara oy verebileceklerini söyler. Çünkü ajitasyonun içeriği, program devrimcidir.
Bu ayrım çok önemli olduğu içindir ki proletarya sosyalistleri pek çok durumlarda (örneğin kendilerine verilecek oyların gericiliği güçlendireceği gibi durumlarda birkaç dereceli seçimlerin üst turlarında vs. ) tercihan küçük burjuva demokratlarına; o da yoksa burjuva ilericilere, hatta liberallere oy vermekten çekinmezler. Çünkü, şuna ya da buna oy vermek, yapılan propagandanın içeriğini herhangi bir şekilde etkilemez. Öz: Sağlamdır.
Türkiye'deki o muazzam küçük-burjuva devrimciler kitlesi, tüm dikkati daima taktik sorunlara yığdığından (ki bu, burjuva nitelikli programları gizlemeye yolaçtığından, burjuvaziye hizmet etmektedir) ve taktik keskinliği devrimciliğin ölçütü olarak gösterdiğinden, bu konu üzerinde Lenin'den uzunca bir bölüm aktarmadan geçmeyelim.
"Çarlığın iktidardan düşmesine kadar, Rusya'nın devrimci sosyal-demokratları çok defa liberallerin yardımlarına başvurmuşlardır, yani bunlarla bazı pratik uzlaşmalar yapmışlardır. 1901-1902'de Bolşevizmin doğmasından az önce, Iskra'nın eski redaksiyonu (Plehanov, Akselrad, Zasuliç, Martov, Potressov ve ben, bu redaksiyona dahildik) burjuva liberalizminin siyasî lideri Struve ile, - çok uzun süreli olmamakla birlikte - belirli bir ittifak kurmuştuk. Ama bu, burjuva liberalizmine karşı ve onun işçi hareketi içinde etkisinin en küçük belirtilerine karşı, en amansız ideolojik mücadeleyi sürdürmemize engel olmuyordu. Bolşevikler, her zaman bu siyaseti gütmüşlerdir. 1905'ten beri, işçi sınıfı ile köylülüğün liberal burjuvaziye ve çarlığa karşı ittifakını, sistemli olarak savunmuşlardır, ama buna rağmen, burjuvaziyi çarlığa karşı desteklemekte hiç bir zaman kusur etmemişlerdir (örneğin iki dereceli seçimlerde ya da seçimlerin ikinci döneminde olduğu gibi) ve hiç bir zaman, burjuva devrimci küçük köylüye karşı, sosyalistlik iddia eden küçük-burjuva demokratlar olarak suçladıkları "devrimcl-sosyalistle-re" karşı, en sert ideolojik ve siyasî mücadeleyi durdurmamışlardır. 1907'de bolşevikler, kısa bir süre için, "sosyalist-devrimciler" ile Duma seçimlerinde belirti bir siyasî blok teşkil etmişlerdir. 1903'ten 1912'ye kadar menşeviklerle bazan yıllarca süren yoldaşlık ettik ve aynı sosyal demokrat parti içinde kaldık, ama onlarla, proletarya üzerinde burjuva etkisinin ajanları olarak ve oportünist olarak ideolojik ve siyasî alanda mücadele etmekten bir an bile geri durmadık. Savaş sırasında "kautskyciler"le, sol menşeviklerle (Martov) ve "devrimci-sosyalistler"le (Çernov, Natanson) bir çeşit uzlaşma yaptık; Zimmervvald ve Kiental kongrelerine onlar birlikte katıldık, onlarla ortak bildiriler yayınladık; ama "kauts-kicilere", Martov ve Çernov'a karşı ideolojik ve siyasî mücadelemizi durdurmadık, onu gevşetmedik (. . . )" (Lenin, "Bir Çocukluk Hastalığı. . . " s. 73-74)
Dostları ilə paylaş: |