Seçimlerde Sosyalist Politika (Seçim Yazıları)


ÖDP, EMEP, Sosyalistler ve HADEP’e Açık Mektup



Yüklə 1,4 Mb.
səhifə4/54
tarix07.01.2018
ölçüsü1,4 Mb.
#37343
növüYazı
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54

ÖDP, EMEP, Sosyalistler ve HADEP’e Açık Mektup


Politika sadece, bir düzenli ordunun tek tek karşı mevzileri ele geçirerek adım adım ilerleyişi ya da bir şirketin karlarını sürekli yeni yatırımlara dönüştürerek yavaş ama sağlam bir şekilde büyümesi biçiminde yapılmaz. Bazen akıncı hücumları, konjonktürdeki bir değişim veya pazar boşluğunun değerlendirilmesi de en azından düzenli büyüme kadar önemli kazançlar ve düzenli ilerleme ve büyümeye destek sağlar. Usta bir politikacı, asker veya girişimci, böyle olanakları görüp zamanında yıldırım hızıyla bunları değerlendirendir. Zaten bu nedenle büyük düşünürler politika ve askerlikten aynı zamanda bir sanat olarak söz ederler.

Bir kaç ay sonraki seçimler için alınan karar Türkiye’deki sosyalist ve demokratik güçler için devasa bir olanak yaratmış bulunuyor. Şu ana kadar gözlenenler ise bu olanağın anlamının anlaşılamadığı izlenimini kuvvetlendiriyor.

Maalesef hiç bir sosyalist partinin ya da HADEP’in somut bir planı bulunmuyor. Bu planı uygulamak için canla başla çalışmıyor.

Bir hayal kurmak gerekiyor. Şöyle bir hayal kuralım. ÖDP, EMEP, DSİP, SİP gibi partiler ÖDP’den kopan Sosyalist Emek Hareketi, SEP (ki o da parti kuracak) gibi eğilimler ve HADEP bir araya geliyor. Bu partiler seçimlerde HADEP’e oy verilmesini istiyorlar, HADEP de bu parti ve hareketlerden isimleri kendi listelerinden aday gösteriyor. Bu tabloya, partisiz, bağımsız ama bu tabloda yer alabilecek aydınlar da katılabilir. Böyle bir durumda, bu ittifak, yüzde on barajını aşmayı sağlar. Böylece ilk kez meclise, gerçekten demokrat ve sosyalist insanların girmesi, sosyalist ve demokratların sesinin daha gür çıkması sağlanabilir. En azından saldırılar karşısında emekçilerin ve ezilenlerin daha etkili savunması için daha geniş ve etkili olanaklar olur.

Sosyalistlerin bundan korkacakları bir şey yoktur. Klasik öğreti açısından, seçimlerde aday göstermek ve görüşlerini açıklamak zorunlu olarak o aday ve görüşlere oy verilmesinin istenmesi anlamına gelmez. Çünkü tıpkı güçlü bir adam güçsüz bir çocuğu döverken tarafsız kalmanın, çocuğun dövülmesine seyirci kalmak ve adamı desteklemek anlamına geleceği gibi; tarafsız kalmanın veya kendi adayına ve fikirlerine oy istemenin, o oyların gerici partilerin oylarına hizmet edeceği durumlarda, kötülerin iyisine oy verilmesi çağrısı yapılabilir.

HADEP’i beğenmeyebilirsiniz, onun tutarsız olduğunu söyleyebilirsiniz, ama bu sizin HADEP’e oy vermenizin ve verilmesi yönünde çağrı yapmanızın önünde bir engel oluşturmaz ve oluşturmamalıdır. En berbat, en paspal HADEP’li bir milletvekili bile, diğer partilerdeki en demokrat bilinen milletvekilinden bir kat daha demokrattır ve öyle olmak zorundadır.

Sosyalistlerin önünde şöyle bir sorun var. Kendilerine oy isteyemezler, çünkü kendilerine istedikleri ve alabilecekleri yüzde bir kaç oy, boşa gidecek ve AKP veya MHP gibi partilerin oyları olarak meclise girecektir. Bu durumda, sorun CHP’nin parçalanmasıyla oluşmuş partilerin ayrı veya birleşik bir kombinasyonuna mı yoksa HADEP’e mi oy verilmesi sorunu çıkar ortaya.

Eğer HADEP’in oyu barajın çok altında olsa ve Derviş’in birleştirdiği bir sosyal demokratlar ve liberalleri toparlayan “Sosyal liberal” bir parti olsa, AKP ve MHP ve DYP’ye oyların gitmemesi için bu partiye oy verilmesi bile istenebilir.

Ama durum böyle değil. HADEP baraja çok yakın ama tek başına barajı aşamıyor. Ama HADEP ile Türk sosyalistleri ve demokratlarının birliği, hem aritmetik olarak hem de yarattığı cebirsel toplam etkisiyle, (hadi biz de şu ezoterikçilerin moda ettikleri terimi kullanalım: yaratacağı “sinerji” ile) rahat rahat bu barajı aşabilir. Bu durumda, sosyalistler için, seçimde kime oy verecekleri ve verilmesini isteyecekleri sorusunun cevabı bir CHP veya bir Sosyal Liberal seçim blokuna mı yoksa HADEP’e mi biçiminde ortaya çıkar.

Her sosyalistin, buna tereddütsüz vereceği ve vermesi gereken cevap elbette HADEP’tir.

Ama tek tek sosyalistlerin HADEP’e kısık bir sesle oy verilmesini istemesi başka, bunların seslerini ve güçlerini birleştirerek gür bir sesle HADEP’e oy verilmesini istemeleri başkadır. Birincisinde etki çok sınırlıyken, ikincisinde, hem bu sosyalistlerin sesine güç katar hem de HADEP’e verilecek oylara muazzam bir etki yapar.

Örneğin ÖDP başkanı Ufuk Uras, EMEP başkanı Levent Tüzel ve / veya bilinen, ağırlığı olan bir isim olan Aydın Çubukçu, SEP’ten kaynaklanan yakında partileşeceği söylenen Mihri Belli, Akın Birdal gibi isimlerin sembolü olduğu eğilim; Ertuğrul Kürkçü, Doğan Tarkan, Metin Çulhaoğlu, Eşber Yağmurdereli gibi isimler topluca bir araya gelip bir basın toplantısıyla Türkiye emekçilerini HADEP’e oy vermeye niçin çağırmazlar. Eğer biraz gayret gösterilirse, buraya Murat Belge’den, Orhan Pamuk ve Murathan Mungan’a, Eren Keskin’den Pınar Selek’e, belki Sezen Aksu’dan Vedat Türkali’ye daha bir çok isim katılabilir ve etki katlanarak yükseltilebilir.

Böyle bir davranış, sadece HADEP’e yaramaz, bizzat sosyalistlerin toplam etkisinin artmasına dolayısıyla her sosyalist parti ve eğilimin de etkisinin artmasına hizmet eder. Ama sadece bu kadar değildir. Bizzat Kürt hareketi ve HADEP içinde yapacağı etki de çok önemlidir.

Kürt hareketi, kelimenin gerçek anlamıyla bir kitle hareketi olduğundan, Kürtler arasındaki bütün eğilimleri içinde barındırmaktadır. Dolayısıyla bu eğilimler HADEP içinde de yankısını bulmaktadır. HADEP içinde, sosyalistlerden uzak durup ANAP veya Saadet Partisi veya Derviş ile ittifak yapmak isteyenlerin; bunun için de çürük uzlaşmalar ve küçük hesaplar peşinde koşanların sayısı da az değildir. Ama, sosyalistlerin şimdiye kadar HADEP ve Kürt hareketine karşı soğuk ve ilgisiz davranışlarına rağmen, Kürt hareketi içinde, bıkmaksızın Türkiyeli demokrat ve sosyalistlerle bir ittifakı dayatanlar da vardır ve sosyalistler tavırlarıyla bu ittifakı dayatanları HADEP içindeki mücadelelerde daima güçsüz bırakmışlar ve kötü duruma düşürmüşlerdir. Yukarıda önerilen türden bir davranış, Kürt hareketi ve HADEP içinde Türkiyeli sosyalist ve demokratlarla ittifakı savunanların konumunu güçlendirir ve Kürt hareketi içinde dengeleri değiştirir.

Ama sadece bu kadar da değildir. Türk Sosyalistleri ve demokratlarının açık desteğini alan bir HADEP, sadece barajı aşmaz, hapsedildiği gettonun duvarlarını parçalamış olur. Bu sola doğru ani bir ağırlık kayması yaratır. Örneğin, şimdi hiç kimse HADEP ile aynı masaya oturup onu meşrulaştırmak istemiyor. Baraj nedeniyle onun kendisine mahkum olmasını bekliyor. Ama sosyalistlerin desteğiyle dengenin değişmesi durumunda, roller değişir. Bu sol ittifakı parçalamak için, diğer sosyal liberal partiler sol bir söylem kullanmaya, solu bölmeye veya onları kazanmaya yönelik taktikler geliştirmek zorunda kalırlar. Ama bu da genel olarak sol anlayış ve gündemlerin ağılığının artmasına yol açar.

Görüldüğü gibi sosyalistlerin bir araya gelip, Seçimde HADEP’e oy verilmesini istemeleri hem kendilerinin etkisinin artmasına hem şu çok kritik durumda dengelerin değişmesine yol açar.

Savaşta olduğu gibi politikada da savaşan güçlerin mücadelesinde, güçlerin dengede bulunduğu anlar olur. Böyle durumlarda, terazinin dengede duran kefelerinden birine koyulan küçücük bir ağırlığın, bütün dengeyi alt üst edip o tarafın ağır basmasına yol açması gibi, küçük bir birliğin yardımı bir meydan savaşının kazanılmasına; sosyalistlerin ağırlıklarını topluca bir kefeye koymaları da, Türkiye’deki politik atmosferin kökten değişmesine yol açabilir. Tarih sosyalistlerin önüne böyle bir fırsat çıkarmış bulunuyor. Bunu kullanmalarını diliyoruz.

HADEP’e gelince, bu yazıda ona yer kalmadı. Gelecek yazı da HADEP’e yönelik kısım olacak.

demir@comlink.de

http://www.comlink.de/demir/

20 Ağustos 2002 Salı


Yüklə 1,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin