Sosyalist Partilere Oy Vermeyin!.. Oyunuzu HADEP’e verin!
Sosyalistler, işçiler, yoksul insanlar, sosyalist partiler bu seçimde sizden kendileri içinin oy isterse onlara oy vermeyin. Onların sorumsuzluklarına ortak olmayın.
Sosyalist Partilerin hemen hepsi, sosyalist tarihsel deneylerden zerrece ders almamış olarak artık tamamen kireçlenmiş ve bir şey öğrenme yeteneğinde olmadıklarını kanıtlamakla kalmıyorlar, hafıza kaybına da uğramış bulunuyorlar. Onların bu unuttuklarını bir daha hatırlatalım.
Sosyalistler için, seçimler ezilenlerin bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve mücadele yeteneklerinin artası için küçük bir olanaktır. Bu olanağı en iyi biçimde kullanmalıdırlar.
Bunlar işin alfabesi. Ama bu ne demektir? Seçimleri ezilenlerin bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve mücadele yeteneklerinin güçlenmesi için bir olanak olarak değerlendirmek, seçimlerde kendi adaylarına oy istemek değildir. Bu ikisi tamamen farklı şeylerdir. Sosyalistlerin esas olarak şöyle formüle edilebilecek bir ilkesi vardır: kendilerine verilen oyların gerice partilere sayılacağı veya onların adaylarının seçilmesine yol açacağı durumlarda, kendilerine değil, gerici, faşist olmayan partilere verilmesini isterler. Bu, kendilerine oy verilmesi istenen partilerin gerçek yüzüne ilişkin görüşlerden vaz geçmek veya bu görüşleri ifade etmemeyi değil aksine, bu yönde vurguyu arttırmayı gerektirir.
Ancak böyle davranılarak, hem ezilenlerin bilinci yükseltilmiş olur hem de gericilik karşısında daha elverişli savunma mevzilerinin oluşmasına hizmet edilmiş; burjuvazinin kanatları arasındaki çelişkilerden yararlanılmış ve böylece ezilenlerin mücadele moraline katkı sunulmuş olur.
İşçiler hiçbir zaman küçük radikal gruplara itibar etmezler. Çünkü onlar burjuvazinin saldırıları karşısında işlev göremezler. İşçiler küçük ve keskin bir jilet parçası veya küçük bir çakıdan ise, belki pek keskin olmayan ama karşıdan saldırana korku verebilecek veya saldırıyı savuşturmayı sağlayabilecek büyükçe bir sopayı tercih ederler. Bu nedenle ne kadar sarı olursa olsun, sendikalarını terk edip küçük radikal veya devrimci örgütlerin peşinden gitmezler. Yine aynı yaklaşımla seçimlerde genellikle koyulmuş barajlara takılıp verdikleri oyların karşı tarafa gitmesini engellemek için, oylarının gericiliğe yaramayacağı partilere oy verirler.
Beyni kireçlenmemiş ya da hafıza kaybına uğramamış her insan günlük hayatında bile böyle davranır. Hatta sosyalist politika yaparken böyle davranmayan sosyalistler bile kendi günlük ilişkilerinde böyle davranırlar.
Peki şu an Türkiye’de kendine sosyalist diyen partiler ne yapıyorlar?
Bunlardan kendisine TKP adını veren parti, kendisi seçime katılma, adaylar gösterme kararı aldı ve kendi adaylarına oy isteyeceğini belirtti.
Prensip olarak, kendine sosyalist diyen bir partinin, seçim olanağından kendi görüşlerini yaymak için yararlanmaya kalkmasına ve adaylar göstermesine bir şey denilemez. Buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yoktur. Ama kendi gösterdiği adaylara oy istemesi, çok büyük bir yanlıştır. Çünkü kendisine verilecek oylar, gerici partilerin adaylarının seçilmesine; bu da emekçilerin hareket alanlarının ve mücadele morallerinin azalmasına yol açacaktır.
TKP şimdiden, gösterdiği adaylara değil, HADEP’e oy verilmesini istemelidir. Yani TKP’nin çalışanları ve adayları, görüşlerini seçim olanağıyla anlatmalılar, hatta HADEP hakkındaki eleştiri ve görüşlerini özel bir vurguyla anlatmalıdırlar ama seçimlerde gericiliğe karşı HADEP’e oyların verilmesini istemelidirler. Tek doğru tavır bu olabilir.
Biz burada TKP’nin görüşlerinin içeriğine hiç girmiyoruz. Ve elbette bu tavrın ö görüşlerle içsel bir bağı da olduğunu biliyoruz. Ama burada, onların seçim taktikleri üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bu nedenle bir soyutlamaya başvurup, programatik görüşlerinin, adaylarının söyleyeceklerinin içeriğinin doğru olduğunu var sayıyoruz. Doğru olması koşulunda bile, bizzat TKP üyeleri, onun fikirlerini kabul edip savunanlar bile TKP adaylarına oy vermemeli ve herkesi de oy vermemeye çağırmalıdırlar.
TKP çok açık bir yanlış içinde. Peki diğerleri ne yapıyor? Onlar da aynı şeyi yapıyorlar, ama sadece biraz daha ince yöntemlerle.
İçlerinde en iri kıyım olan ÖDP ve EMEP’i ele alalım. Bu ikisi de ittifak kavramının ardına gizlenerek aslında, son duruşmada TKP’den farklı olmayan bir seçim taktiği içindeler. Bu partiler de şu ana kadar, yukarıda ifade ettiğimiz biçimde seçim sorununa yaklaşmış değillerdir. Yani kamuoyu önünde, bütün partilere karşı görüşlerini sıraladıktan sonra, bütün bunlara rağmen kendilerine değil, HADEP’e oy verilmesini istemiş değildirler.
Bu partiler TKP’den bile daha kötü davranıyorlar. Bir takım Demokratların veya solcuların birliği gibi sloganların ardında aslında seçim pazarlığı yapmış oluyorlar. Hiç biri şunu demiş değil: Biz seçimde HADEP’e oy verilmesini istiyoruz. HADEP şöyle eksikleri olan, şu sınıf ve eğilimleri yansıtan böyle felaket bir partidir ama bize verilecek oylar en keskin gericiliğin işine yarayacağından HADEP’e oy verilmelidir.
Sözüm ona seçimin önemli olmadığını, demokrasi güçlerinin birliği gibi; emek cephesi gibi sloganları öne çıkaran bu partilerin hiçbir şu ana kadar, seçimlerde HADEP’e oy verilmesini istemiş değildir.
HADEP kendileriyle görüşmese, ittifaka yanaşmasa bile onlar eğer bir parça sosyalistlikleri varsa böyle davranmak zorundadırlar. Sosyalist partiler, kendilerine verilecek oyların gericiliğe hizmet edeceği yerlerde, en azından liberallere, demokratlara oy verilmesini isterken, bunu o partilerden bir şey karşılığında yapmazlar ve bunu bir pazarlık vesilesi yapmazlar.
Elbette, HADEP ile daha geniş stratejik ittifaklar arayabilirsiniz. Ama bu eni sonu programatik bir sorundur. Bu ayrı bir düzeydir, seçimlerde HADEP’e oy verilmesini istemek ayrıdır. HADEP’e oy verilmesini, HADEP’ten hiçbir şey beklemeden ve talep etmeden yapmak gerekir. Bu HADEP ile stratejik veya programatik ittifaklardan bağımsız olarak yapılması gereken bir şeydir.
Ama bu partiler böyle yapmıyorlar. Hepsi, bir seçim desteğini bile, programatik bir ittifak koşuluna bağlıyorlar. Bu programatik ittifak olmadığı takdirde, ona oy verilmesini istemeyeceklerini bir şekilde zımnen ifade etmiş oluyorlar. Yani dönüp dolaşıp TKP ile aynı noktada buluşmuş oluyorlar.
Aslında yaptıkları, HADEP’e kendilerini biraz pahalıya satma çabasından başka bir şey değildir. Bütün o demokrasi veya emek bloğu gibi güzel sözlerin ardında, HADEP’in kendilerine şöyle seçilebilir yerden bir iki aday göstermesini sağlama pazarlığı vardır. Bir iki aday karşılığında hepsi, emek veya demokrasi bloklarının oluştuğunu ilan etmeye hazırdırlar.
Bu bakımdan bu partilerin tavrı, ezilenler açısından TKP’nin tavrından bile daha kötüdür. TKP kireçlenmiş bir omurgayı ifade ediyorsa, bunlar omurgasızlığın politikasını yapmaktadırlar.
Bu da bir rastlantı değildir. EMEP eski Halkın Kurtuluşu’ndan, ÖDP de eski Dev-Yol’dan gelir. Bunlar o zamanlar seçimleri boykot etmeyi biricik taktik biliyorlardı. O zamanlar da bunlara karşı, seçimleri boykot taktiğinin, hele kendilerinin ifade ettikleri gerekçelerle, seçimleri ve parlamentoyu önemsemeleri anlamına geldiğini yazıyorduk. O zaman yazdıklarımızı doğrulamaktadır. Bu hareketler, bütün değiştik iddialarına rağmen hatalarının metodolojik köklerine yönelmediklerinden, aynı hatayı işlemeye devam etmekteler ama aynı öz; yani seçimleri ve parlamentoyu aslında çok önemsedikleri özü, bu gün boykot değil ama, kendi adaylarına oy istemeleri veya demokratik bir güce (HADEP’e) oy verilmesini istemelerini, görünüşte bir takım programatik koşullara ama aslında listelerde elverişli yerler için fiili bir pazarlık olarak ortaya çıkmaktadır.
Buradan EMEP, ÖDP, TKP, DSİP gibi partilere ve diğer sosyalist gruplara çağrı yapıyoruz. Elbette seçimlerde kendi görüşlerinizi yaymaya çalışacaksınız, bunu yapmanız gerekir; kendi adaylarınızı da gösterebilirsiniz. Bunlar için sizlere kimse bir şey diyemez. Ama şimdiden, onunla her hangi bir görüşme veya pazarlığa oturmadan, onun sizlere karşı tavrından bağımsız olarak, size verilecek oyların, demokrasi düşmanlarının, faşistlerin hanesine yazılmaması için HADEP’e oy verilmesini istemelisiniz. Adaylarınız kendilerine değil, kendilerine verilecek oyların gericiliğe hizmet ettiği yerlerde, yani fiilen bütün Türkiye’de, HADEP’e oy verilmesini istemelidirler. Hem de bunu, derhal, geciktirmeden yapmanız gerekir.
Ben Demir Küçükaydın, sosyalist partilere oy vermeyin diyorum. Onlara vereceğiniz oylar, gerici, ırkçı partilerin oyu olarak meclise girecektir. Bütün bu partiler karşısında HADEP’e oy veriniz. HADEP’in en tutarsız ve aptalca politikaları bile bu oy desteğinin geri alınması için bir neden oluşturmaz.
Bu yazıyı okuyan sosyalistleri de, bizim burada yaptığımız gibi, HADEP’e oy verilmesini; sosyalist partilere oy verilmemesini istemeye çağırıyoruz.
26 Ağustos 2002 Pazartesi
demir@comlink.de
Dostları ilə paylaş: |