Seçme nükteler



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə21/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   50

28- RÜŞVET YEMİNİ


Sultan III. Mustafa devrinin en ünlü devlet adamı aynı zamanda şair de olan Koca Ragıp Paşa’dır. Çalışkanlığı, dürüstlüğü, feraseti ve siyasi dehası ile tarihe mal olmuş bir devlet adamı olan Ragıp Paşa, bir gün bütün vezirlerini, paşalarını ve maiyetini toplayıp rüşvet alıp almadıklarına dair sorular sormuş ve hepsini yemin etmeye davet etmiş.

Huzurda bulunan herkes rüşvet almadıklarına dair yemin ettikleri halde Ragıp Paşa’nın maiyetinde bulunan ünlü Şair Haşmet hiç oralı olmamış.

Haşmet’in bu umursamaz tavrı Ragıp Paşa’nın dikkatini çekmiş;

—Haşmet, yemine yanaşmıyorsun; sakın rüşvet almış olmayasın?

Haşmet taşı gediğine koymuş.

—Paşam! Bana beş dakika müsaade ediniz. Eğer bunlar çatlamazsa ben de yemin edeceğim. 65



29- SÜT NASIL ELDE EDİLİR?


Öğretmen derste gıdalardan bahsederken sütün yararlarını ve sütten yapılan gıdalardan bahseder. Sonra çocukların dikkatini süzer ve onlara şöyle bir soru sorar:

—Çocuklar söyleyin bakalım! Süt nasıl elde edilir? Kim söyleyecek?

Sınıfta kısa bir sessizlik olur. Sonra bu sessizliği babası sütçü olan Gürbüz bozar. Sorunun cevabını bilmemin gururu ile;

—Öğretmenim! Bunu bilmeyecek ne var! Yarısı ineğin memesinden diğer yarısı da musluktan elde edilir. 66


İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah,

Doğrunun yardımcısıdır Hz. Allah.”

(Ziya Paşa)

“Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.”

(Atasözü)

III. BÖLÜM

İLM-İ SİYASETLE İLGİLİ NÜKTELER


İnce feraset, çifte keramete duman attırır.”

Vusulsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir.”

(Atasözü)

1- NASIL SÖYLERİM HÜNKÂRIM!


II. Mahmut, Necid emiri tarafından kendisine hediye edilen soylu ve güzel atı çok sever. Atı seyise teslim ederken, ona çok iyi bakılmasını, yemine suyuna itina gösterilmesi talimatını verir. Hatta;

—Ona bir şey oldu veya öldü diyenin vay haline!” diye ferman çıkarır.

Bütün ihtimama rağmen, bir gün gözüne çöp batan ve sancılanan at ölür. Ama hiç kimse bunu padişaha söylemeye cesaret edemez. Neticede hayatından ümidini kesen ve çoluk çocuğu ile helalleşen seyis, durumu Sultan Mahmut’u çok yakinen tanıyan Said Efendi’ye anlatır. Sait Efendi, huzura çıkar. Biraz hasbıhalden sonra söz atlardan açılınca, Sait Efendi;

—Efendimiz biraz önce tavlanın önünden geçtim ve Necid Emiri’nin gönderdiği atı gördüm!

—Güzel değil mi?

—Güzel olmasına güzel de...

Sultan hayıflanır;

—Said Efendi ‘güzel’ de ne demek?

—Efendimiz! O güzelim atınız, boylu boyunca yerde uzanmış yatıyordu. Yemiyor, içmiyor, gözlerini hiç açmıyor, başını bile hiç kaldırmadan yatıyordu.

Sultan Mahmut hiddetle yerinden kalkar ve haykırır;

—Sen ne demek istiyorsun Said Efendi?

—Sultanım! Ne diyeyim bilmiyorum ki? Anlayacağınız kılı bile kıpırdatamıyordu işte...”

—Bre ne uzatıyorsun lafı, ölmüş desene!

Fırsatı kaçırmayan Said Efendi cesaretle ileri atılır;

—Nasıl derim hünkârım? Buyruğunuz ortada... Ama zât-ı devletiniz söylediniz, mesele de bitti.67

Söz ola kestire başı,



Söz ola kese savaşı.

Söz vardur ağulu aşı,

Bal ilen yağ eder bir söz.”68

(Yunus Emre)

2- HER DOĞRU HER YERDE SÖYLENMEZ


Sözü, özü doğru bir adamı şahitlik için mahkemeye götürürler. Kadıya da daha önce bu adamı doğruluğundan dürüstlüğünden dolayı methederler. Meğer Kadı’nın bir gözü körmüş. Adam içeri girer girmez Kadı’nın kör olduğunu görünce,

—Esselâmu Aleyküm kör Kadı” der demez, Kadı dayanamaz;

—Yooo! Bu kadar da doğruluğu istemem.69

3- İLM-İ SİYASET BİLMEYEN BAŞARILI OLAMAZ


Medrese derslerini tamamlayan öğrenci, hocasından icazet alıp bir kasabaya imam olmak isteyince hocası ona;

—Oğlum bütün derslerini ikmal ettin. Ama şimdiye kadar aldığın derslerine ilave olarak “İlm-i Siyaset (Beşeri ilişkiler)“ dersini almadan sana icazet verirsem, hayatta başarılı olamazsın. İnsanlarla iyi ilişkiler kuramazsın” uyarısında bulunur.

Ancak, bütün çabalara rağmen biran önce medreseden ayrılmayı ve görev almayı kafasına koyan öğrencisini, ‘İlm-i Siyaset’ dersi almaya ikna edemez. Neticede öğrencisine icazetini verir ve uğurlar.

İcazetini alan yeni mezun öğrenci görev almak için bir kasabaya uğrar. Kasabada yerli ve yaşlı bir imamın arkasında Cuma namazını kılar. Namazdan sonra kendini tanıtarak;

—Ey Ahali! Bu kıraati bozuk, ihtiyar imamın arkasında namaz caiz değildir. Hatta şu ana kadar kıldığınız namazların bile iadesi gerekir. İşte tapu gibi icazetim var. Bundan sonra isterseniz hocanız ben olayım” der. Bunu duyan halk çok sevdikleri, büyük âlim ve takvâ sahibi olarak tanıdıkları, yaşlı imamlarının kötülenmesi üzerine, mollayı adeta komalık olacak şekilde tartaklarlar ve kasabadan kovarlar. Bu dayaktan sonra hocasının;

—Oğlum sadece ilim yeterli değil, bu ilmi öğretmenin yolunu, yordamını da öğrenmen, yani ilm-i siyaset okuman gerekir” tavsiyesini hatırlayarak tekrar medresenin yolunu tutar.

İlimi siyaset derslerini de tamamladıktan sonra, tebdili kıyafetle aynı kasabaya uğrar. Bu defa halkla tanıştıktan sonra: Efendiler!

—Çok muhterem bir hocanız olduğunu duydum. Hem onun ilim ve irfanından faydalanmaya, hem de sizlere bu muhterem hocanızın yardımcısı olarak vaaz etmeye geldim” deyince, herkesin hoşuna gider. Ona yardımcı hocalık görevini verirler. Bir taraftan göreve devam ederken halkın itimadını kazanmaya çalışır, diğer yandan da bilgisi, kıraati yetersiz olan eski hocadan kasabalıları kurtarmayı düşünür.

Bir gün Cuma vaazında;

—Aziz cemaat! Size yıllarca hocalık yapan yaşlı hocanız gerçekten eli öpülecek mübarek bir insan, ona hürmette kusur etmeyin. Hatta Allah geçinden versin Emr-i Hakk vâki olmadan sakalından bir kıl koparıp saklamakta sizin için hayır ve rahmet olduğunu unutmayın.” tavsiyesinde bulunur.

Bunu duyan cemaat! Yaşlı hocanın hem sakalını öpeceğiz, hem de hatıra bir kıl koparacağız diye onu rahatsız ederler. Bunlara dayanamayan ihtiyar ve cahil hoca terk-i diyar eder.

Bundan sonra genç ve bilgili hoca artık asli görevi üstlenip halkı aydınlatmaya devam eder. Böylece ilm-i siyasetin faydasını görmüş olur.

Ne güzel söylemişler;

“Arıkovanı çiğnenerek arıdan bal alınmaz”

Önce usul, sonra vusul”

Vusulsüzlüğümüz, usulsüzlüğümüzdendir”


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin