Seçme nükteler



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə3/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50

12- İSLAM’IN ŞARTI KAÇ?


İki köylü konuşuyorlar;

—Oğlum Recep! Seni ağlamış gibi görüyorum! Hem de yanakların kızarmış. Korkarım dayak yemişsin.

—Ah kardeşim Ah! Hiç sorma!

—Hayırdır ne oldu?

—Köyün imamı demin kahvede “İslam’ın şartı kaç?” diye sordu. Verdiğim cevabı beğenmedi. İki tokat attı!

—Oğlum! İslam’ın şartı dokuz diyemedin mi?

—Ne diyorsun be! Allah’ını seversen. On iki dedim yine kabul etmedi.4

13- RAMAZANDA ORUÇ YİYEN


Sıcak yaz mevsimine rastlayan Ramazanda, adam oruç yemeyi düşünmüş. El-âlem görürde ayıplar diye de korkuyormuş! Şaşkın şaşkın dolaşırken farkında olmadan bir Hıristiyan mahallesine girmiş. Ulu orta oruç yiyenleri görünce şaşırmış. Niçin aleni olarak oruç yediklerini sormuş, onlarda;

—Biz Hıristiyan’ız” demişler.

Adam onlara dönerek;

—Aman! Dininizin kıymetini bilin. Yoksa benim gibi şu sıcak yaz günlerinde, açlıktan, susuzluktan içiniz kavrulur” demiş.



14- TABUTUN NERESİNDE DURALIM?


Nasrettin Hoca’ya sormuşlar;

—Hocam! Cenaze giderken tabutun neresinde duralım? Önünde mi, yanında mı yoksa arkasında mı?

Nasrettin Hoca merhum;

—Tabutun içinde olmayın da, neresinde olursanız olun fark etmez” demiş.



15- İBN-İ SİNA VE ÖĞRENCİSİ


En sadık öğrencisi İbn-i Sina’ya;

—Siz çok bilge bir kişisiniz. Niçin peygamberliğinizi ilan etmiyorsunuz?” diye sormuş. İbn-i Sina çok akıllı ve çalışkan geçinen öğrencisinin bu münasebetsiz sorusuna karşı;

—Sana cevabını kışın vereceğim” demiş. Şiddetli soğukların başladığı bir kış gününde, sabahın erken vaktinde abdest almak için öğrencisine;

—Oğlum dışarıdaki abdest ibriğini getir” demiş.

Soğukta dışarı çıkmaya ve ibriği hazırlayıp getirmeye üşenen öğrenci biraz ağırdan alınca İbn-i Sina;

—Sen kışın dışarıdaki abdest ibriğini bile alıp getirmeye üşeniyorsun. Ben hâşâ Peygamber olmuş olsaydım; sen de Hz. Ebu Bekir olurdun ve senden fedakârlık istenirdi!” diyerek öğrencisini uyarmış.



16- SOPA FAYDASINI GÖSTERDİ


İmama uyan bedevi, imamın namazda “ Bedeviler, kâfirlik ve münafıklık bakımından hem daha beter, hem de Allah’ın Resulüne indirdiği kuralları tanımamaya daha yatkındırlar. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir. (Tevbe-79)” âyetini okuduğunu duyunca onun bedevi Arapları kötülediğini zannederek, elindeki sopayı imamın kafasına indirir.

Canı yanan, ama namazda olduğu için namazı bozmayan imam kıraate devam eder ve ayetin devamını okur;

“Bedevilerden öylesi de vardır ki; Allah’a ve Ahiret gününe inanır (Hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve peygamberin dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal) Allah katında onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (Cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan esirgeyendir. (Tevbe / 99)

Namazda bunu dinleyen bedevi; “fegad nefaakel asâ”

—Şüphesiz sopa faydasını gösterdi” der. Yani imamın sopayı yiyince bedevileri övmeye başladığını zanneder!

17- AMCA SEN ŞÜKRET


Sultan Ahmet’in eski imamlarından biri teravihi çabuk kıldırır. Bir ihtiyar;

—Oğlum çok acele ediyorsun” der.

İmam;

—Neden?


İhtiyar;

—Ben Rükû da iki defa “Subhâneke Rabbiyel Azîm’i” bile zor okuyorum.

İmam;

—Amca! Sen yine de haline şükret! Ben bir defa bile okuyamıyorum” demiş.



18- RİYAKÂR SOFU


Riyakâr, gösteriş meraklısı bir ham sofu bir gün merdivenden düşmüş ve hemen can vermiş. Oğlu birkaç gün yas tutup ağladıktan sonra, eşiyle dostuyla düşüp kalkmaya başlamış. Bir gece rüyasında babasını görüp hal hatır sormuş;

—Babacığım! Haşir neşirden yani öldükten sonra dirilip sorgudan, sualden ne haber, nasıl kurtuldun?

Adam cevap vermiş;

—“Evladım! Masal okuma. Ben merdivenden dosdoğru Cehenneme yuvarlandım” demiş.5


Eli boş gidilmez gidilen yere,

Rabbim boş gelmedim ben suç getirdim,

Dünya çekemezken o ağır yükü,

İki kat sırtımda pek güç getirdim.”

(Tahir-ül Mevlevi)
Saatin zinciri bitince eylemez tık, tık

Vakti merhûnu gelince ruha derler: çık! çık!

Hakka kulluk eyle zîra

Ahirette dinlemezler hınk, mınk.

(Gönenli Mehmet Efendi)

19- ELLİSİNİ ZULA EDİYOR


Zamanın valisi bir gün camiye girer. Garip bir dilencinin Allah’a dua edip;

“Ya Rabbi! Bana ihtiyacım olan 100 Lira ver” diye yalvardığını görür. Dilencinin bu haline acıyarak korumasına:

“Şu fakire 50 Lira ver” diye talimat verir. Koruma da talimatı yerine getirir. 50 Lira’yı alan adam tekrar ellerini açıp Allah’a yalvarmaya başlar;

“Ya Rabbi! Hazinen bol, rahmetin geniştir. Vereceksen hem kendin ver, hem de tam ver. Valiyi maliyi araya sokma. Ellisini zula ediyor” da der.



20- YANLIŞ KONUŞURSAM DÜZELTİN


Acemi mollanın biri çevresindekilere meşhur ‘Kurban Kıssasını’ anlatıyormuş. İki de bir de durup mecliste kendisini dinleyenlere; “Aman yanlış yaparsam, hatalı konuşursam düzeltin” diyormuş.

Başlamış heyecanla ‘Kurban Kıssasını’ anlatmaya,

“Hz. Musa, oğlu İsa’yı tur-i Sina’ya kurban etmeye götürdü. Tam oğlunu keskin kılıcı ile boğazlayacağı sırada Allah Tealâ Azrail Aleyhisselamla O’na bir tosun gönderdi” deyince dinleyicilerden ilim irfan sahibi birisi dayanamayıp sözünü kesmiş;

“Hoca Efendi! ‘Hatalı konuşursam lütfen düzeltin’ diyorsun. Ama hangi birini düzeltelim. Bir kere Hz Musa değil, Hz İbrahim oğlunu Allah’a verdiği sözle kurban etmeğe hazırlandı. Oğlu Hz. İsa değil, Hz İsmail’dir. Hz. İbrahim oğlunu Tur-i Sina değil, Mina’ya götürdü. Onu kılıçla değil, bıçakla kesmeyi denedi. Gökten inen melek Azrail değil, Cebrail’dir. Getirdiği de tosun değil, temiz, beyaz, boynuzlu bir koçtur” diye acemi mollanın hatalarını düzeltmiş.




Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin