38- DOĞRU-DÜRÜST ARASINLAR
Saflıkları ile bilinen Karatepeli Köylüleri, saklambaç oynuyorlarmış. Birisi ulu bir çınar ağacının kovuğuna saklanmış. Aç susuz üç gün beklemiş ve takatı dermanı kesilmiş. Birazcık sürünerek başını çınarın kovuğundan dışarı uzatmış. O sırada yoldan geçen bir yolcuyu görünce ona;
—“Arkadaş! Yolda bizim saklambaç oynayan arkadaşları görürsen söyle, arayacaklarsa doğru dürüst arasınlar, yoksa ben bu oyunu bozacağım.” demiş.
39- İBRİKÇİ BAŞI OLDUĞUMUZ NASIL ANLAŞILACAK
Her işe karışan ve çevresine emir vermekten haz duyan işgüzar birini, hamama ibrikçi başı tayin etmişler. İbrikleri doldurur, sıraya dizer ve hamamdan çıkanların abdest almasına yardımcı olurmuş. Ancak abdest almak veya tuvalete gitmek isteyenlere;
—Sıradaki şu ibriği alacaksın ve şu sıraya koyacaksın” gibi lüzumsuz hatırlatmalar yapmasından sıkılan hamam sahibi bir uyarıda bulunmuş;
—İbrikle abdest alan veya tuvalete giden insanlara çok karışıyorsun! Müşteriler senden sürekli şikâyetçi oluyor. Gösterdiğin ibriği değil de başka ibriği alsalar ne fark eder? İnsanları bu kadar taciz etmeye ne hacet var.”
Adam doğrularak;
—Herkes istediği ibriği alacak da, ya bizim ibrikçi başı olduğumuz nerden anlaşılacak?” demiş.
40- DEVELERİN KAHRI
Kervancı başı yaşlanınca yıllarca yük taşıdığı develeri ile helâlaşmak ister. Tüm devleri toplar;
—Artık ben yaşlandım. Bundan sonra başkaları ile çalışacaksınız. Ne olur bana hakkınızı helal edin” der.
Develer;
—Biz günlerce yük taşıyarak yorulduk. Ama görevimizdi helal olsun.
—Biz günlerce aç kaldık, çaresizlikten oldu, helal olsun,
—Biz günlerce yavrularımızdan ayrı kaldık. O da helal olsun.
—Ama sana bir kahrımız ve sitemimiz var! Biz her yola çıkışımızda başımıza bir eşek kattınız. Bunu hazmedemedik, o zorumuza gidiyor.” demişler.
41- SEN BİZDENSİN AMA…
Osmanlı devletinin büyük ve çalışkan vezirlerinden öküz lakaplı Mehmet Paşa, çadırda arkadaşları ile otururken bir öküz başını çadıra sokar ve böğürür. Paşanın arkadaşları güler ve Mehmet paşaya;
—“Öküz sana dedi?” diye sorarlar.
O zaman Paşa;
—“Sen bizdensin anladım, ama bu eşeklerle ne oturuyorsun” dedi cevabını verir.114
42- HİCİVLERİM NUMARASIZ GÖZLÜK GİBİDİR
Meşhur şair Eşref’e;
—Üstat o güzel hicviyelerinizde, ekseriya isim zikretmediğiniz için kimi hicvettiğiniz tam anlaşılmıyor” demişler.
O da;
—Benim hicivlerim numarasız gözlük gibidir, her rezile uyar” cevabını vermiş.
43- EŞEK KAFASI SATARIZ
Bir kuyumcu dükkânını hayran, hayran seyreden köylüye dükkân sahibi kuyumcu;
-
Hemşerim neye bakıyorsun?
-
Bu dükkânda ne satılır ona bakıyorum.
-
Eşek kafası satılır.
Alaya alınmasına üzülen köylü;
—Ya öyleyse çok alış veriş ediyorsunuz.
Kuyumcu;
—Nerden bildin?
Köylü, kuyumcu ile tezgâhtarı göstererek;
—Koca dükkânda iki eşek kafası kalmış da ondan.” der.
44- BİZDE DE HELÂLARA
Rivayet ederler ki Rus çarı sadrazam Fuat Paşa’ya alay kastıyla;
—Ne gariptir ki, burada hiçbir kiliseye yıldırım düşmediği halde, sizin camilere sürekli yıldırım düşer durur” demiş.
Fuat paşa;
—Evet, çar hazretleri! Bizde de helâlara hiç yıldırım düşmez” sözlerini bastırmış.115
45- GEL BEN DE ONA DİYEM MÜSLEMAN
Şair Nefi’ye zamanın müftüsü kâfir demiş. Nefi bunun üzerine;
‘’Müftü efendi bana kâfir demiş,
Gel ben ona diyem müsleman,
Yarın gidince rûz-i cezaya,
Çıkarız ikimizde onda yalan’’
46- İTİKADIMCA KELP TAHİRDİR
Zamanın âlimlerinden Tahir Efendi, şair Nefi’ye köpek manasında kelp demişti. Nefi bu sözü işitince;
‘’Tahir Efendi bana kelp demiş,
İltifatı bu sözde zahirdir,
Maliki mezhebimdir benim zira
İtikadımca kelp tahirdir’’116
47- BU TASMALAR SİZE YARAMAZ
Bir kasabada yaşayan Yaşar adlı bir esnaf ile herkes şakalaşırmış. Bir bey de onunla şakalaşmak ister ve Yaşar’a sorar;
—Bu tasmalar senin mi?
—Evet, beyim satılıktır. Fakat size bunlar küçük gelir. Size harç olanlar içerdedir.117
48- SENDEN TURŞU OLUR
Merhum İsmet İnönü ile bir parlamenter arasında şu konuşma geçer;
—Paşa, paşa! Senden bundan sonra ancak turşu olur.
Merhum İnönü gülerek;
—Taze hıyarın turşusu daha tatlı olur” cevabını verir.
49- SONRA DA KOCA ÖKÜZ
Bahar mevsiminde kocakarı soğuklarının gelmesine yakın bir zamanda Ziya Paşa şair Fıtnat Hanıma rastlar. Birlikte peş peşe yürürken iki manaya gelecek şekilde ona;
—Kocakarı geliyor” der.
Fitnat Hanım da;
—Evet, peşinden de koca öküz” sözlerini kondurur.
50- ÖNEMLİ ÜÇ ŞEY
Büyük şairimiz Yahya Kemal, dostu sosyolog Cahit Tanyol’a demiş ki;
—Büyük şair, büyük edip olmaktan daha önemli üç şey var;
Birincisi evlenip yuva kurmak,
İkincisi bir ev sahibi olmak,
Üçüncüsü kimseye muhtaç olmayacak kadar parası bulunmak. Ben bunların üçünü de yapamadım. Akşam oldu mu dostlar dağılıp evlerine gider.
Ben şu otel odasında, yalnızlığı bütün dehşetiyle duyarım. Ne şiir, ne kitap ve ne de dostlarım beni bu korkunç yalnızlıktan çekip alabilirler.118
51- SENİN ANLAYACAĞIN
Merhum Mareşal Fevzi Çakmak, bir teftiş esnasında bir askere;
—Yunanlılara ne yaptık” diye sorar.
İstiklal harbinde Yunanlıları denize döktüğümüzü asker bir türlü söyleyemez;
—Şunu yaptık, bunu yaptık” diye sayan askere, mareşal devamlı;
—Daha ne yaptık, daha ne yaptık?” diye sorar.
En sonunda asker;
—Paşam senin anlayacağın hepsinin anasını…” diyerek kuvvetli bir küfür basar.
Dostları ilə paylaş: |