Seçme nükteler

38- EVLİLİK GÜNAHTAN KORUR MU?

Ferazdak’a

—Evlilik insanı günahtan korur mu?” diye sormuşlar.

Şöyle cevap vermiş;

—Bilakis! Ben evlenmeden önce annem ibadet ve taatle meşgul olurdu. Bende her zaman hürmet ve itaat ederdim. Evlenince, annem geliniyle kavgaya başladı; Ne ibadet kaldı, ne taat. Ben de kızıp anneme darıldım; Ne hürmet kaldı, ne de itaat.” demiş.

39- SEN HOCADAN İYİ Mİ BİLİRSİN?

Bir delikanlı kötürüm annesini küfe ile taşırken, Allah dostu bir adama rastlar ve aralarında şu konuşma geçer;

Delikanlı;

—Görüyorsun annemi küfe ile sırtımda taşıyorum, ama annem ne kadar iyilik yaparsam yapayım; bana yinede hakkımı helal etmiyor!”

—Hiç kendisine, onu evlendirme teklifi yaptın mı?

—Hocam! Bu durumda ve bu yaşta bulunan bir kadına evlenme teklif edilir mi?” deyince.

İhtiyar kadın;

—Sus, sen hocadan iyi mi bilirsin?¹⁴⁶

40- NASREDDİN HOCA VE HANIMI

Nasreddin Hoca her eve gelişinde, hanımını seccadeye kapanmış, örtüsüne bürünmüş, tesbihât okurken görürmüş!

Her Allah’ın günü aynı manzara ile karşılaşan Hoca Efendi’nin canına tak etmiş. Nihayet bir gün hanımına seslenmiş;

—Hanım, Hanım! Biz birbirimize namahrem değiliz. Ben şu sarığımı çıkarsam, sen de şu örtünü, seccadeni toparlasan. Hâşâ! Melekleri kovsak da, şöyle bir baş başa karı-koca muhabbet etsek iyi olmaz mı?

41- BENİM HOCALIKTA İŞ YOK İDARE EDERİZ!

Bir genç imam, bir kıza görücü usulü dünür olmuş! Kızın babası “imam dürüst, dindar bir delikanlıdır” diye kızını vermeyi arzu ediyormuş. Ama kızının gönlünün olup olmadığını sormuş. Kız gayr-i ihtiyari sesini yükselterek;

—Hoca ise almam! Her şeyime karışır, hayatımı zehir zindan eder!” demiş.

Öbür odada bunu duyan genç imam patlamış;

—Kız Kız! O kadar da korkma! Benim hocalıkta iş yok! İdare ederiz.”

Karşılıklı gülüşmelerle iş tatlıya bağlanmış.

42- SEN ŞEHİT SAYILIRSIN

Bir adam ikinci defa evlenmek ister. Fakat karısını bir türlü ikna edemezmiş. Bir gün karısına;

—Padişah birden fazla evlenmeyenleri öldürecekmiş. Müsaade et; de ben de evleneyim” demiş.

Karısı;

—Padişahın yaptığı zulümdür. Bu emre uyamazsın. Seni öldürtürse şehit sayılırsın” cevabını vermiş.¹⁴⁷

43- HANIMIN ADINI DUYUNCA

Kılıbıklık üzerine sohbet eden erkeklerden biri;

—Bu mecliste hanımından korkanlar ayağa kalksın” deyince herkes ayağa kalkar. Ancak birisi bulunduğu yerde oturup kalır. Herkes onu hanımdan korkmuyor diye tebrik etmeye başlayınca adam söyle der:

—Dostlar, durun bakalım. Benim ayağa kalkmayışımın sebebi, kazaklığımdan değildir, “Hanım” lafını duyar duymaz sanki korkudan dizlerimin bağları çözüldü de; oturduğum yerden kımıldayamadım.¹⁴⁸

44- YALAN SÖYLÜYORSUN

Tahsin adındaki şirret bir adama Neyzen Tevfik nereye gittiğini sorar. Adam;

—Karımı gülerken gördüm. İki dişi düşüktü. Bu dişleri yaptırmak üzere dişçiye gidiyorum” cevabını verir.

Neyzen;

—Yalan söylüyorsun. Seninle yaşayan kadının yüzü asla gülmez” sözlerini yapıştırdı.¹⁴⁹

45- GÜZELLİĞİN SIRRI

Güzel olduğu kadar da dindar olan yaşlıca bir kadına, böyle güzel kalmak için hangi malzemeleri kullandığını sormuşlar. Kadın şu cevabı vermiş;

Dudaklarım için HAKİKAT,

Sesimin güzelliği için DUA,

Gözlerim için MERHAMET,

Ellerim için CÖMERTLİK,

Vücudum için DÜRSTLÜK,

Kalbin için SEVGİ ve ŞEFKAT,

Parfümlerini kullandım.

Bunları satın almak için paraya ihtiyaç yoktur, her kullanışta miktarları daha da çoğalır.

46- MUTLULUĞUN YEDİ ALTIN SIRRI VARDIR!

1-Sevgi. 2-Saygı. 3- Samimiyet. 4- Sadakat. 5- Sıdk (Doğruluk, dürüstlük) 6- Sabır. 7-Sorumluluk.

Bir gün bir ahbabımın oğlu evlenirken benden de kısa bir düğün konuşması istediler. Ben de mutluluğun bu yedi altın kuralından bahsettim. Sonra da evlenecek gençlere dönerek;

—Gençler unutmayın! Hiç kimsenin kocası melek değildir. İnsandır, beşerdir. Hata yapmaya her zaman müsait bir varlıktır.

Hiç kimsenin hanımı da Cennet Hûri’si değildir. Dünya kadınıdır. O da hata yapmaya müsaittir. Önemli olan birbirinizi sevgi, saygı, samimiyet, sadakat, sıdk (doğruluk) ve sorumlulukla anlayabilmenizdir. Bunu yapabilirseniz mutluluğu, huzuru, bereketi yakalayabilirsiniz” deyince, baktım yaşlı bir teyze belini tutarak bana doğru yaklaştı. Ben de mikrofonu uzatınca;

Teyze;

—Ha Yavrum! Ağzından bal akıyor. Bize evlenirken bunları söyleselerdi; Hacı amcanla yıllarca hır gür mü ederdik?” deyince, salonda gülmeyen kalmadı!

47- ANKARAYA VALİ OLACAĞINA MARAŞ’A DAMAT OL!

Kahramanmaraşlı yaşlı adam otobüsle Ankara’ya giderken yanında oturan gence sormuş;

—Galiba öğrencisin! Nerede okuyorsun? Bitirince ne olacaksın?

Delikanlı;

—Hukuk Fakültesinde okuyorum! İnşallah bitirirsem avukat olurum. İmtihanlarına girer; Kaymakam olurum. Senin anlayacağın ileride Ankara’ya vali bile olurum” demiş.

İhtiyar adam Kahramanmaraş’tan evlenmiş. Hanımından ve hanım hısımlarından çok çok memnun olduğu için, delikanlıya şöyle bir öğütte bulunmuş;

—Oğul! Ben cahil birisiyim! Onu bunu bilmem ama! Ankara’ya vali olmaktansa; Kahramanmaraş’a damat olmak daha iyidir.”

Ben de bu sözün aslı var mı diye Kahramanmaraşlı bir dostuma sordum;

O da;

—Hocam doğru olmasına doğrudur. Bizim Kahramanmaraş’ta iltifatı damada yaparlar. Ancak malı da oğlana fera’¹⁵⁰ ederler” diye espri yaptı.

48- KILIBIKLIK ŞİİRİ!

Elimizle geçirdik boynumuza yuları.

Bin türlü sıkıntıyla kaçırdık uykuları.

Şimdiki erkeklerin ötmüyor boruları!

İşim Allah’a kalmış yarınım dumanlıktır.

Ne derlerse desinler, bekârlık sultanlıktır!
Ekmek bende, aş bende, çamaşır bana bakar.

Bulaşık başlayınca, hanım gezmeye çıkar.

İşleri aksatırsam sonra suyumu sıkar.

İşim Allah’a kalmış yarınım dumanlıktır,

Ne derlerse desinler, bekârlık sultanlıktır.
Hükümet tebliğidir, evde hanımın sözü.

Maaşı aldığım gün, sadece güler yüzü.

Halim yürek acısı, Mevla’m kayırsın bizi.

İşim Allah’a kalmış yarınım dumanlıktır,

Ne derlerse desinler, bekârlık sultanlıktır.
Bunlar şaka değil asla, hepsi yaşanan vak’a!

Gündüz çocuk bakımı, gece çamaşır yıka.

Saçlarımı ağarttım, dişimi sıka sıka!

İşim Allah’a kalmış yarınım dumanlıktır,

Ne derlerse desinler, bekârlık sultanlıktır.
Not: Yazarı bilinmemektedir.