Seçme nükteler



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə8/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   50

53- PARA YERİNE FETVA


Bir fakir Hacca gideceğim diye birinden para ister. O adam;

—Parası olmayana Hac farz değildir” deyince fakir şu karşılığı verir;

—Ben senden para istiyorum, fetva istemiyorum.14

54- PAYDOS


İnşaat ustası hastalanır. Sekerât halinde yatarken sürekli sayıklar, çevresindekilere;

—Kum getirin, çakıl getirin, harç getirin, tuğlayı yerleştirin” diye talimatlar yağdırır.

Bu esnada Kur’an okuması için çağrılan Hoca, hastanın sayıklamakta oluğunu görünce;

—Harç bitti, tuğla bitti, PAYDOS” der. “Paydos” demesi ile usta ruhunu teslim eder.



55- TARLAYA MISIR EKEN KARADENİZLİ!


Karadenizli, tarlasına mısır ekmiş ve aklınca daha fazla verim alabilmek için, kendi kendine Allah’la ortaklık sözleşmesi yapmış.

—Ya Rabbi! Bol bol bereket ver. Harmandaki mısırın tamamına ortağız” demiş.

Bir gün mısır tarlasına uğradığında canı çekip birkaç mısır pişirmiş. Tam yiyeceği sırada gökyüzünün çatırdadığını, şimşeklerin çaktığını ve şiddetli yağmurun etkisi ile mısır tarlasının selsele gittiğini görünce mahcup bir eda ile ellerini açıp;

—Ha yediğim bir firik mısır için, kızıp da ortaklığı mı bozayursun Ya Rabbi?” diye seslenmiş.



56- KONAĞA SÜT GÖTÜRME


Şehrin kenar mahallesinde sütçülük yapan bir köylünün oğlu, sürekli bir konak sahibine süt satarmış. Bir gün getirilen sütü az bulan konak sahibi, sütçünün oğluna bağırmış;

—Yıllardır sizden süt alıyorum. Her gün ne kadar süt istediğimi bilmiyor musun? Neden bu kadar az süt getirdin?

Hani çocuktan al haberi derler ya! Heyecanlanan ve telaşlanan çocuk;

—Efendim! Sıpamız eşeğimizi emmiş! Onun için süt az oldu” deyivermiş.

Bu umulmadık cevap karşısında, kafasının tası atan konak sahibi, çocuğun elinden kaptığı süt kabını aldığı gibi konaktan aşağı fırlatmış. Çocuk başlamış hıçkırıkla, içli içli ağlamaya. Bunu gören konak sahibi;

—Utanmadan bana eşek sütünü inek sütü diye satıyorsun? Bir de oturmuş ağlıyorsun?” diye haykırmış.

Çocuk;

—Efendim! Ben buna ağlamıyorum. Affedersiniz ninemin idrar çanağını kırdınız. Ben eve nasıl gideceğimi düşünüyorum da onun için ağlıyorum” demiş.



Konak sahibi;

—Vah yazıklar olsun! Demek ki yıllarca, eşek sütünü idrar çanağında almışız” diye dizini dövmeye başlamış.



57- ÇOCUK VE HIRSIZ


Çocuk hırsızı yakalamış. Babasına bağırıyormuş.

  • Baba, baba! Hırsızı yakaladım ne yapayım?

  • O halde getir!

  • Baba gelmiyor.

  • Bırak gitsin.

  • Baba gitmiyor.

  • Bırak da, sen gel.

  • Beni de bırakmıyor.



58- İÇİNDE BEN DE VARDIM


Nasrettin Hoca’nın komşusu, gece hocanın evinden büyük bir gürültü işitmiş. Merak edip sabahleyin hocaya sormuş;

—Hocam akşam sizin koridordan büyük bir gürültü geliyordu, yoksa bir şey mi oldu? Merak ettim doğrusu!” Nasrettin Hoca;

—Sorma komşu! Akşam hanımla biraz tartıştık. Öfkelendi ve paltomu merdivenden aşağı yuvarladı. Onun gürültüsünü işitmişsindir.” Komşusu;

—Aman Hocam! Paltonun merdivenlerden yuvarlanmasıyla o kadar büyük gürültü çıkar mı? Doğrusu anlayamadım!” diye sorunca, Nasrettin Hoca;

—Amma da anlayışsızsın komşu! Elbette paltonun içinde ben de vardım.” demiş.

59- YOKSA SEN GÜRTAŞ’IN ÖĞRENCİSİ MİSİN?


Bu espri, rahmetlik Doç. Dr. Ahmet Gürtaş hocamızın Arap dili ve gramerine vukufiyetine işaret için örgencileri tarafından üretilmiştir.

Rivayete göre Konya İlahiyat Fakültesi son sınıf öğrencilerinden biri vefat eder. Münker–Nekir kabirde sual sorarken ilk önce;

—Men Rabbüke (Rabbin Kimdir?)” sorusunu sorar.

Öğrenci hemen Arapça gramer tahliline başlar;

—Men; Mukaddem (öne alınmış) haber, Rabbüke (Müahhar: sonra gelmiş) mübtedadır” deyince; Münker–Nekir;

—Yoksa sen Ahmet Gürtaş’ın öğrencisi misin?” diye sorar.

“Evet” cevabını alınca;

—Haydi, geç! Başka sual sormaya hacet kalmadı” der.



60- HOCAM! SAKALINI ÖPEBİLİR MİYİZ?


Rahmetlik Ömer Nasuhi Bilmen, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde hocalık yaptığı sırada bir gün dersini vermiş, Erenköy’e gidiyormuş. Vapurda karşılaştığı gençler etrafını kuşatarak;

—Hocam müsaadenizle şu sakalını öpebilir miyiz” demişler.

Hoca Efendi çok duygulanmış, sevinmiş ve “bu zamanda, üstelik İstanbul’da, sakala saygı duyup öpmek isteyen zamane gençleri de varmış” diye içinden çok güzel duygular geçirmiş. Neticede;

—Öpün yavrularım” deyince gençler hocanın başına çullanıp, sakalını öpmeye başlamışlar. Duygulu anlar yaşayan rahmetlik bir ara sormuş;

—Yavrularım benim sakalımı niye öptünüz?

Gençler hep bir ağızdan;

—Hocam! Biz hepimiz Beşiktaşlıyız. Sizin sakalınızın yarısı beyaz, yarısı da siyah. Sizi görünce Beşiktaş’ın flamasını görmüş gibi olduk. Heyecanlandık. Onun için öptük” demişler.

61- SANKİ YEDİM SAY!


İstanbul’da bir zat, canı ne isterse fiyatını sorar ve parasını “Sanki Yedim Say” diyerek bir küpe atarmış. Yıllarca böyle devam etmiş. Nefsinin arzu ettiği yiyecekleri almayıp “Sanki yedim say” diyerek parasını biriktirmiş.

Neticede biriken paralarla koskoca bir camii yaptırmış ve adını da “Sanki Yedim Say Camii” koymuş. Bugün hala ibadete açık olan İstanbul’da “Sanki Yedim Say Camii,” işte bu camiidir.


‘’Damlaya damlaya göl olur”

(Atasözü)

62- OĞLUM HİÇ OKUMASAN DAHA İYİ EDERSİN


Bed (Kötü) sesli bir öğrenci hocası ile birlikte davete giderler. Yolda öğrenci ikide bir hocasına soruyormuş;

—Hocam gittiğimiz ziyafette, şu ezberimi mi okuyayım yoksa şunu mu? Bir türlü kara veremedim. Allah aşkına bana yardımcı olur musunuz? Hangisini okusam daha iyi olur?

Hoca Efendi bed sesli öğrencisine;

—Güzel oğlum! Endişelenme, sen hiç birini okumasan daha iyi edersin” demiş.




Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin