Seçme nükteler



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə9/50
tarix28.07.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#61439
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   50

63- SAKIN KABUL ETME


Sincaniye mescidinde müezzinlik yapan bed sesli bir müezzin vardı. Onun okuduğu ezanı dinleyen, mescide ısınacağı, namaza geleceği yerde o kötü sesi duymamak için adeta oradan kaçmaya çalışırdı.

Mescidin sahibi iyi huylu, dürüst bir insan olan Emir, onu kırmadan mescitten uzaklaştırmak için;

—Ey yiğit gönüllü zat! Bu mescidin eski müezzinleri beşer dinar aylıkla bu işi yapıyorlardı. Ben sana on dinar vereyim de başka bir yere git” demiş. Bu müezzin önce kabul edip gitmiş. Aradan bir müddet geçtikten sonra, yeniden Emir’in huzuruna çıkmış;

—Efendim bana yazık ettiniz. Çünkü beni on dinara buradan savdınız. Hâlbuki gittiğim yerde bana, başka bir yere gitmem için yirmi dinar veriyorlar da ben kabul etmiyorum.

Emir gülerek;

—Sakın kabul etme! Bu ses sende oldukça elli dinar bile verirler.15



64- BED SESLİ İMAM


Bed sesli biri bir köye imam olmuş. Köylüler onun Ezan okuyuşundaki halâvetsizlikten son derece şikâyetçi olmuşlar. Neticede kötü sesiyle halkı camiinden ve ibadetten soğutan imama şu teklifte bulunmuşlar;

—Bir yıllık ücretini peşin olarak verelim, başka bir köye imam olarak git!

Bu teklifi kabul eden imam, parasını peşin alıp başka bir köye imam olmuş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra şehir pazarında eski köyden bazı eşrafla karşılaşmış. Köylülerden birisi hal hatırdan sonra demiş ki;

—Hocam rahatın iyidir İnşallah!

—İyi olmasına iyi de, şu günlerde yeni gittiğim köy halkının bir teklifi var, onu düşünüyorum.

—Nedir o?

—İki senelik ücretini peşin ödeyelim de başka bir köye git diyorlar.

Köylü;


—Vallahi azizim! Bence sen bu teklifi hemen kabul etme. Zira sende bu ses oldukça onlar seni gönderebilmek için beş seneliğini peşin ödemeyi bile kabul ederler.” demiş.16

65- KALDIRIN ŞU ZORBAYI “ALLAHÜ EKBER”


Eskiden Adana’nın Tekir yaylasında hiç camii yokmuş. Bir gün yaylaya çıkan Yörük Obalarından birinde bir cenaze zuhur etmiş. Ama cenaze namazını kıldıracak imam bulamamışlar. Tam Tekir Tepesine çıkıp aşağı yukarı gidenlere, imam soruyorlarmış. Fakat cenazeyi yıkayıp, cenaze namazını kıldıracak kimse bulamayınca; son çare olarak Tekir tepesinden geçen her yolcunun arkasından;

—Hoca hoca! diye çağıralım, arkasına bakan mutlaka hocadır. Zorla da olsa getirip şu cenazeyi birlikte kaldıralım” demişler. Nihayet yoldan geçen her yaya veya atlı yolcuya “Hoca Efendi! Hoca Efendi” diye çağırınca birisi;

—Yahu bunlar kimi çağırıyor” diye dönüp arkasına bakmış. Bunu gören oba halkı onu yakalayıp cenazenin yanına getirmişler;

—Hoca olmasaydın, ‘hoca’ diye çağrılınca dönüp arkana bakmazdın. Bu cenaze namazını sen kıldıracaksın” demişler.

Zavallı adam ne kadar çabaladıysa da hoca olmadığını onlara anlatamamış. Bildiği kadarı ile cenazeyi yıkayıp kefenlemiş. Ancak ömründe hiç cenaze namazı kıldırmadığı ve hocalık yapmadığı için kendisini zorlayanlara bir ders vermek istemiş.

Cenaze bir taşın üstüne konup namazı kıldıracağı esnada, cemaatin önüne çıkıp, cenazeye dönerek şöyle demiş;



  • Yaylaya çıkarsın da yersin eriği,

Aşağıya inersin de yersin koruğu,

Hacısız, hocasız, camisiz yerde,

Ölünür mü dağların Yörüğü?

Kaldırın şu zorbayı Allahü Ekber.’’

Halk arasında Tekir Yaylası’nda cami yapılmaya bu olayın sebep olduğu anlatılır. Bugün ise Tekir Yaylasında yaklaşık otuzun üzerinde cami bulunmaktadır.



66- BAL MUMU İLE KAPLI ŞİİR


Gösteriş düşkünü ve övünmeyi seven bir adam olan Arap vaiz, bir mecliste Süleyman Çelebi’nin ‘Mevlid’ine dil uzatarak tezyif eder. Bu iddiasını ispatlamak için de bütün maharetini kullanarak “Mevlid” adında bir manzume yazar. Bunu ilk olarak Şair Üsküplü Ata’ya gösterir;

—Oku da nerelerinde hata görürsen, sonra müzakere ederek tashih edilmesi için kenarına bal mumu yapıştır” der.

Eski zamanlarda bir kitap da yanlış, şüpheli yahut dikkat çekici bir yer olursa, bal mumu yapıştırırlarmış.

Ata, manzumeyi okur, bakar ki baştan sona hata dolu. Kitabı bal mumuna tamamen batırıp iade eder.17



67- KUR’AN DA HER ŞEY VAR


Hoca Efendi Kur’an’ın en son, en büyük İlahi kitap olduğunu anlatırken;

—Kur’an da her şey var” demiş.

Dinleyenlerden birisi;

—Hoca Efendi! Helvanın nasıl yapılacağı da var mı?” diye sormuş.

Hoca Efendi;

—Evet, var ama Kur’an hâşâ bir yemek kitabı değildir. Ancak Yüce Allah Kur’an’da;

—““Bilmiyorsanız işi erbabına, bilene danışın”18 buyurarak her işi ehline havale etmeyi tavsiye eder.” cevabını vermiş.

68- KEDİ-YAĞ


Tecvitle Kur’an okumayı yeni öğrenmiş fakir ve acemi molla akşam namazına durunca, kedi komşunun getirdiği tereyağını yemeğe başlamış. Öğrenci, namazı bozup kediyi kovamamış ama bir taraftan da içi gidiyormuş. Çaresiz kalınca namazda “Nas” suresini okurken sonunu biraz bastırarak okuyup, yani yeni öğrendiği tecvidi uygulayarak kediyi kaçırmaya çalışıyormuş;

  • Gul euzu birabbin nâssssss!

Melikinâassssss!

İlâhinnâssssss!

Min şerril vasvâsil hannâssssss!’’

Tabiî ki namazda gitmiş (bozulmuş), yağ da bitmiş.



69- HERKESİN IŞIĞI KENDİSİNE


Bir dede bütün mallarını çocuklarına dağıttıktan sonra bir torununun yanında kalır. Geceleyin torun, bir feneri dedesine verir, bir feneri de kendisine alır. Birlikte yürürken aralarında şu konuşma geçer;

Dede;


—Yavrum niçin iki fener aldın?

Torun;


—Yok dede yok. Herkesin ışığı kendisine” der. Böylece dedeye iyi bir ders vermiş olur.

70- EVLADININ YÜZ KARASI


Bir baba, üç oğluna bütün mallarını sağlığında bağış yapar. Sonra çocukları babalarına bakmak şöyle dursun, başkalarına baba diye takdim etmekten bile utanç duyarlar. Gelinler de kayınbabalarını alaya alırlar.

Bir gün, adamın aklına bir kurnazlık gelir. Her üç oğluna da gizlice bir çömlek altını bir yere gömdüğünü ve kendisine kim iyi batarsa yerini ona haber vereceğini söyler. Birbirinden habersiz üç evlat da babalarına bir çömlek altının hatırına iyi davranırlar ve bakarlar. Nihayet babaları vefat edince üç kardeş birlikte yerden çömleği çıkartırlar. Çömleğinin içinin kumla dolu olduğunu, ama içinde bir kâğıt parçası bulunduğunu görürler. Kâğıdın üzerinde şu satırların yazılı olduğuna şahit olurlar;

Malını sağlığında çocuklarına tamamen bağışlayan baba; çocuklarının yüz karası, gelinlerinin maskarası olur.”19

Mal bıraktın mülk bıraktın üşüştük

Kavga ile niza ile bölüştük

Biz üç karış toprak için dövüştük

Sen mezarda huzur ile yat baba!
Çocuklarım etsinler diye rahat

Satmadın da geçindin kıt kanaat

Evladından sana olsun nasihat

O dünyada malın varsa sat baba!20

(Laedri)


Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin