ŞEKİl listesi tablo listesi ekiP ÖzgeçMİŞleri ÖNSÖzler 6 araştirmanin amaci ve kapsami 11 araştirmanin yöntemi 13


SONUÇ VE ÖNERİLER Genel Değerlendirme



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə28/29
tarix29.10.2017
ölçüsü0,75 Mb.
#20947
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29

SONUÇ VE ÖNERİLER




Genel Değerlendirme:

Türkiye’de tarım sektörü gerek istihdam ettiği nüfus gerekse milli ekonomiye sağladığı katkı ile önemini koruyan bir sektördür. Tarım ürünleri temel gıda maddeleri olmasının yanında tarıma dayalı sanayinin de hammaddesini oluşturduğundan önem arz etmektedir. Türkiye’de tarım işletmelerine yönelik üretim boyutunda nispeten programlı ve bilinçli bir şekilde yürütülen destek çalışmaları maalesef pazarlama aşamasında görülmemektedir. Dolayısı ile tarım sektöründe verimin ve üretimin artırılması yönünde gösterilen çaba ve başarılar aynı oranda tarım ürünlerinin pazarlamasına yansıtılamamıştır. Üretimin milli ekonomiye katkısının maksimize edilmesinde pazarlama çok önemli bir araçtır. Ürünün hasadından başlayarak tüketiciye kadar uzanan aşamalarında kayıpların minimize edilmesi, kalitesinin korunması ve yaratılmış değerin eksiye dönüştürülmemesi önem teşkil etmektedir. Günümüz pazar koşullarında sadece üretmek yeterli olmamaktadır. Ürün kaliteli olmalı, yeterli miktarda, düşük maliyetle üretilerek tüketiciye en yüksek tatmini sağlayacak şekilde ulaştırılmalıdır. Diğer taraftan tarım ürünlerinin çabuk bozulabilir karakterde oluşu, talep ve arz esnekliğinin düşüklüğü pazarlama hizmetlerinin daha etkin ve değişik yapıda olmasını gerektirmektedir.


Ticarette yaşanan hızlı gelişmeler karşısında pazara ürün sunan tarım işletmelerinin ulusal ve uluslararası pazarlarda yer alabilmeleri için pazarlama sistem ve stratejilerine önem vermeleri gerekmektedir. Tarımsal pazarlama tarım ürünlerinin üreticiden tüketiciye ulaştırılmasına kadar olan aşamaların tümünü içine alan bir sistemdir. Pazarlama sistemi içerisindeki problemleri ve çözüm olanaklarını tek bir faktörle açıklamak mümkün değildir. Bunun sebebi pazarlama kanalında faaliyet gösteren her bir birimin birbiri ile etkileşiminin bulunmasıdır. Pazarlama kanalında bir yerdeki olumlu gelişmeye karşın diğer aşamalarda problemlerin baş göstermesi sistemin yeterliliğini azaltmaktadır. Bu nedenle pazarlama sistemi içerisindeki sorunların çözümünde bütüncül yaklaşımla olayların değerlendirilmesi, her geçen gün ağırlaşan rekabet şartları doğrultusunda tarımsal pazarlama sistemlerinin parçalarını oluşturan tüm kuruluşların etkinliğinin artırılması ve rekabet gücü kazanabilmeleri üzerinde çalışılması tarım sektörünü güçlendirebilmek adına önem taşımaktadır.
Çanakkale ilinin ekonomik yapısı içerisinde tarım ve tarıma dayalı sanayinin payı büyüktür. Buradan hareketle, Güney Marmara Kalkınma Ajansının 2011 Yılı Doğrudan Faaliyet Desteği Programı kapsamında finanse edilen ve Çanakkale Ticaret Borsası önderliğinde yürütülen bu çalışma Çanakkale ilinde tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde yaşanan pazarlama ve tanıtım problemlerine eğilmekte ve bu konuda çeşitli çözüm önerileri sunmaktadır.
Çalışma çerçevesinde geniş bir literatür taraması yapılarak sektöre yönelik daha önce yapılmış araştırma ve raporlamalar incelenmiş, Çanakkale Ticaret Borsası’na üye olan 364 işletme ile yüz yüze anket çalışması yapılmış ve ilgili paydaşların katılımı ile tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin tanıtım ve pazarlama stratejileri konusunda bir ortak akıl toplantısı gerçekleştirilmiştir.
Tüm bu çalışmalar sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda Çanakkale ilinde faaliyet gösteren tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin pazarlamayı etkileyen temel problemleri ve bu problemlerin çözümüne yönelik öneriler aşağıda sunulmuştur.

Çanakkale İlinde Tarım ve Tarıma Dayalı Sanayi Ürünlerinin Pazarlama Sürecinde Yaşanan Problemler ve Çözüm Önerileri:

Tarımsal pazarlama, tarım ürünlerinin üretimi kararından başlayıp, işleme ve nihai tüketiciye ulaştırılmasını kapsayan bir sistemdir. Bu nedenle tarım ürünlerinin üretimi aşamasında yaşanan sorunlar ürünlerin pazarlanma aşamasına da yansımaktadır. Dolayısı ile tarım sektörünün tanıtım ve pazarlama stratejileri üzerine yapılacak bir çalışmada tarım sektöründeki üretim yapısını da içeren bir analize ihtiyaç duyulmaktadır. Buradan hareketle Çanakkale ili için gerçekleştirilen bu çalışmanın içeriği ve sonuçları pazarlama süreci ile birlikte üretim sürecini de içerecek şekilde yapılandırılmıştır.


Proje çerçevesinde gerçekleştirilen literatür taraması, anket çalışması ve ortak akıl toplantısı sonucu elde edilen veriler değerlendirilmiş ve pazarlama sürecini etkileyen sorun alanları ile bu sorun alanlarının çözümüne yönelik öneriler aşağıdaki şekilde kategorize edilmiştir.

İşletme Ölçeklerinin Küçük Olması

Tarım sektörünün en önemli unsuru olan çiftçilerin, tarımsal üretim olanaklarının ve buna bağlı olarak gelirlerinin arttırılmasında etkili olan faktörler arasında tarım işletmesinin büyüklüğü başta gelmektedir. İşletme büyüdükçe üretim hacmi ve dolayısıyla işletme geliri artmaktadır.


Tarım işletmelerinin sınıflandırılmasında işletme genişliklerinin ölçüt olarak alınması en sık uygulanan yöntemlerden birisidir. İşletmelerin büyüklüğü; toprak özellikleri, iklim koşulları ve pazar durumuna göre değişme gösterse de toprak genişliği yine de bu sınıflamada önemli bir kriter olarak görülmektedir.
Toprak genişliği dikkate alındığında, tarım işletmelerinin büyük çoğunluğunu küçük işletmelerin oluşturduğu görülmektedir. Bunun yanında, bu işletmelerin sahip olduğu arazilerin de oldukça parçalı ve dağınık durumdadır.
Bunun nedenlerinden birisi, tarımsal nüfusun artış hızının toplam nüfusun artış hızından yüksek olmasıdır. Buna karşılık tarım topraklarının genişliği ise aynı ölçüde artış göstermemektedir. Artan tarımsal nüfusun diğer sektörlere aynı hızla aktarılamaması nedeniyle tarım toprakları üzerindeki nüfus baskısı da giderek artmaktadır. Böylece tarım kesimindeki nüfus için, tarım yapılan toprak önem kazanmakta ve toprak mülkiyeti ön plana çıkmaktadır. Tarım toprakları üzerindeki nüfus baskısından dolayı ise tarım işletmeleri giderek daha fazla küçülmekte ve parçalanmaktadır.
Küçülme ve parçalanmanın bir diğer nedeni ise, tarım topraklarında eşit paylaşımı öngören miras kurallarıdır. Bu durumda, topraklar giderek parçalanmakta ve ekonomik işletme büyüklüğünün altına düşmektedir. Bu durum yalnızca işletmenin toprağının küçülmesine ve parçalanmasına değil, aynı zamanda işletmenin düzeninin de bozulmasına yol açmaktadır. İşletmenin arazisi ile birlikte tüm mal varlığı da bölüşülmekte, sonuçta işletme fizibıl olmaktan uzaklaşmaktadır.
Tarım işletmelerinin alım-satımı da küçülme ve parçalanma nedenlerinden birisi olarak gösterilebilir. Bu konuda yasal bir denetimin bulunmaması, küçülmeyi ve parçalanmayı etkilemektedir. Toprakların parçalanarak satılmasında işletme büyüklüğü açısından yasal bir sınır bulunmadığı için toprak sahibinin isteğine göre tarımsal işletmeler parçalanabilmektedir.
Sonuç olarak Türkiye’de tarım işletmeleri; artan nüfusun tarımda kalması, tarım topraklarının mirasçılar arasında eşit paylaşımını düzenleyen yasal sistem ve tarım topraklarının alım satımında yasal bir denetimin olmayışı nedenleri ile parçalanmış ve küçülmüştür.
Gelişmiş ülkelerde işletme sayısı azalıp, ortalama arazi genişliği artarken Türkiye’de işletme sayısının artışına bağlı olarak ortalama arazi genişliği azalmaktadır. Bu küçülme Türkiye’de, gelişmiş ülkelerde görülen durumun aksine bir gelişmeye neden olmaktadır.
Çanakkale ilindeki tarım işletmeleri Türkiye genelinde olduğu gibi ölçek bakımından çoğunlukla küçük ölçekli işletmelerdir. Bu yapısal nitelik, Çanakkale ilindeki tarım işletmelerinin teknoloji, bilgi ve sermaye kullanımını olumsuz yönde etkilemekte dolayısıyla ortalama işletme maliyetlerini yükselterek işletmenin verimli bir şekilde çalışmasını engellemektedir. Bu da tarım işletmelerinin pazar ve sanayi ile entegrasyonu açısından problemler oluşmaktadır.
Çanakkale ilinde tarım işletmelerinin yanı sıra tarıma dayalı sanayi işletmelerinin de ölçek küçüklüğünden ötürü rekabet gücü zayıflamakta, bu durum işletmelerin tanıtım ve pazarlama konusunda strateji geliştirmesini engellemektedir.

Miras Hukukunun Yeniden Düzenlenmesi ve Arazi Toplulaştırması

Miras hukukunun yeniden düzenlenmesi ve arazi toplulaştırılması yoluyla tarım işletmelerinin makine ve girdilerin verimli kullanılabileceği optimum işletme büyüklüğüne ulaştırılması gerekmektedir. Tarım işletmelerinde toprak küçülmesinin ve parçalılığının önlenmesi için Medeni Kanunun Miras Hukuku ile ilgili maddeleri yeniden düzenlenerek 08.12.2001 tarih ve 24607 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bugün yürürlükte bulunan, 22.11.1984 tarihli ve 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunun da ise, uygulama alanı ilan edilen reform bölgelerinde, tespit edilen asgari işletme büyüklüğünün altında bir parçalanmaya izin verilmemektedir. Türkiye’de, arazi toplulaştırma çalışmaları ile ilgili mevcut mevzuat çerçevesinde; iki kanun ve bir toplulaştırma tüzüğü bulunmaktadır. Ancak, toprak mülkiyetine ve toplulaştırmasına ilişkin yasal düzenlemelere bakıldığında; çıkarılmış yasalarda bir sistematik bulunmamaktadır. Yönetmelikler amaçlarına uygun olarak uygulanamadığından ve siyasi kararlarla değiştirildiğinden tarım topraklarının korunmasında yetersiz kalınmıştır.


Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale ilinde de tarım işletmelerinin optimum ölçek büyüklüğüne ulaştırılması daha çok makro düzey girişimler ve politikalar ile çözüme kavuşturulabilecek bir sorun alanıdır. Bu doğrultuda Türkiye’de tarımda toprak mülkiyet yapısı yeniden ele alınmalı, tapu ve kadastro işlemleri öncelikli olarak tamamlanmalıdır. Bununla birlikte tarımsal toprakların parçalanması ve küçülmesi süreci sadece yasal düzenlemelerle ve yasaklamalarla durdurulamayacağı için tarımsal nüfusun farklı sektörlerde istihdamı ekonomik ve sosyal önlemlerle desteklenmelidir. Ürün çeşidine bağlı olarak belirli bir büyüklükten daha küçük işletmelerin kooperatifleşmeye ya da yasal düzenlemelerle birleşmeye zorlanması da başka bir çözüm önerisi olarak görülmektedir.

Üretici Örgütlenmesi

Tarım işletmelerinin küçük ölçekli olması nedeni ile üreticilerin teknoloji kullanımı, pazar ve sanayi ile entegrasyonu açısından problemler oluşmaktadır. Pazarda üreticilerin örgütlü olarak yeterince temsil edilmemesi aracı sayısını artırmakta ve yüksek pazarlama marjlarına neden olmaktadır. Bu durum pazardaki gelişmelerin yeterince izlenememesine yol açmaktadır. Bu nedenle üretici örgütlenmesinin teşvik edilmesi gerekmektedir.

Çanakkale’de tarım ürünleri pazarlamasına ilişkin altyapı noksanlığı ve bu alana dönük üretici örgütlenmesinin yetersizliği söz konusudur. Öncelikle Çanakkale ilinde yerel aktörler tarafından üreticinin bilinçlendirilmesi, örgütlenme talebinin yaratılması yönünde ciddi çalışmalar başlatılmalıdır. Böylece pazarlama sisteminin başında yer alan üreticilerin örgütlenerek rekabet gücü kazanması ve pazardaki gelişim ve değişimleri izlemesi mümkün olacaktır.
Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale ilinde de tarım işletmeleri arasında en yaygın örgütlenme biçimi kooperatifçiliktir. Çanakkale ilinde halen kurulu bulunan tarımsal amaçlı kooperatif sayısı 352’dir. Ancak nicelik açısından ulaştığı büyüklüklere karşın, kooperatifçiliğin tarım işletmelerinin çıkarlarını koruyan, geliştiren bir etkinliğe ulaştığını söylemek mümkün değildir.
Tarım kesiminde örgütlenmenin geleneksel kooperatifçilik anlayışı dışında yeni ve modern bir yaklaşımla ele alınması zorunluluğunun bir sonucu olarak kabul edilen 5200 Sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu, 06.07.2004 tarih ve 25514 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun amacı üretimi talebe göre planlayarak ürün kalitesini iyileştirmek ve pazarlara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk ederek ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere üretici birliklerinin kurulmasını sağlamaktır. Çanakkale ilinde süt, meyve, sebze, bal, kırmızı ve beyaz et, tahıl ve tarla bitkileri konusunda kurulmuş bulunan 25 üretici birliği faaliyet göstermektedir. Ancak sayısal çokluğuna karşın, birliklerin pazarlama fonksiyonunu yerine getirmeleri mümkün olamamaktadır. Birliklerin gelir kaynaklarının yetersiz olması güçlenmelerinde önemli bir engeldir.
Çanakkale ilindeki üretici örgütlerinde yeterli sayıda teknik personel istihdam edilmemektedir. Profesyonel bir yönetim şekli de mevcut değildir. Pazarlama konusunda yeterli düzeyde çalışma yapılmamakta ve hatta çoğu zaman tanıtım yapılmasının gereksiz olduğu bilinci ile hareket edilmektedir. Bütün örgütleri pazarlama bazında bir araya getirip onlara öncülük edecek bir üst örgütlenme de söz konusu değildir.
Örgütlerde idari anlayışın değiştirilerek, bilinçli ve uzman, profesyonel kişilerin çalıştırılmasıyla çiftçilerin daha etkin bir şekilde bilgilendirilmesi, yönetici mevzuatında değişiklik yapılarak seçilecek yöneticilerin eğitim seviyelerinin yüksek olması örgütlerin daha etkin çalışmasını sağlayabilecek çözüm önerileri olarak görülmektedir. Ayrıca denetleme mekanizmasının yeniden gözden geçirilmesi ve Tarım İl Müdürlüğünden uzman kişilerin yılda en az bir defa örgütleri denetlemesi önerilmektedir. Rekabet gücünü arttırabilmek adına pazarlama noktasında örgütlerin işbirliği yapması teşvik edilmelidir.


Tarım İşletmeleri Arasında İşbirliğinin Geliştirilmesi

Güçlü bir pazarlama fonksiyonu iyi bir organizasyon, bilgi, deneyim, sermaye ve personel gerektirmektedir. Bu gereklilikler Çanakkale ilindeki tarıma dayalı sanayi işletmelerinin pek çoğunda görülmemektedir. İşletmelerin ölçeklerini büyütmeye yönelik bireysel girişimleri nispeten daha maliyetli bir süreç içermektedir. Diğer taraftan işletmeler kaynaklarını ve deneyimlerini bir araya getirerek daha başarılı olma şansına sahiptir. Daha ekonomik bir çözüm olarak işletmeler arasında pazarlama alanındaki sorunların çözümüne yönelik işbirliklerinin kurulması önerilmektedir. Ancak Çanakkale ilindeki tarıma dayalı sanayi işletmeleri arasında işbirliği kültürünün de yeterince gelişmediği bilinen bir gerçektir. Öncelikle işletmeler arasında işbirliği kültürünün geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun için ilde faaliyet gösteren yerel aktörlerin (Ticaret Borsaları, Ticaret ve Sanayi Odaları vb.) işletmelere yönelik işbirliğinin önemi ve faydaları konusunda eğitimler/seminerler düzenlemesi faydalı görülmektedir.

Bununla birlikte işletmelerin işbirliğine zemin hazırlayan ve bunu teşvik eden çeşitli kurum kuruluşlar tarafından sunulan hibe/kredi şeklinde finansal kaynaklar bulunmaktadır. Bunlardan birisi de KOSGEB tarafından sağlanan İşbirliği-Güçbirliği Destek Programı’dır. Bu program ile KOSGEB tarafından KOBİ’lere ortak pazarlama yapma konusunda proje bazlı finansal destek sağlanmaktadır. KOSGEB Çanakkale Hizmet Merkezi Müdürlüğü tarafından bu programın tanıtımına yönelik işletmelere bilgilendirme seminerleri sağlanması ve başvuru için işletmelerin teşvik edilmesi önerilmektedir.

Kümelenme Yönetişim Modeli ve Stratejisinin Oluşturulması

Tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin ölçeğini büyütmesine ve dolayısı ile rekabet gücünü arttırarak pazarlama alanında güçlü bir konuma ulaşmasına yardımcı olmak üzere önerilen modellerden bir diğeri de kümelenmedir.


Kümelenme kavramı son yıllarda birçok gelişmiş ve gelişmekte olan bölgede öncelik verilen, bölgesel gelişmişliği dengeleyeceğine ve uluslararası rekabeti artıracağına inanılan bir politika haline gelmiştir. Kümelenme sadece mekânsal bir araya gelmeyi tanımlamamakta, bunun yanı sıra içeriğinde rekabet edebilirlik, işbirlikçi aktiviteler, öğrenme, yenilik üretimi, bilgi alışverişi ve karşılıklı etkileşimi de bulundurmaktadır. Genellikle kümeler kendiliğinden gelişen oluşumlar olmasının yanı sıra son zamanlarda Türkiye’de dâhil dünya genelinde sağladığı faydalardan ötürü, küme oluşturma programları geliştirilmekte ve bunu destekleyici teşvikler sağlanmaktadır.
Çanakkale ilinde tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde kümelenmenin oluşturulabilmesi için öncelikle kümelenme konusunda yerel ve merkezi düzeyde politika çerçevesini çizecek bir yönetişim modelinin geliştirilmesi ve kümelenme stratejisinin hazırlanması gerekmektedir. Bu yönetişim modelinin yapılandırılması/uygulanması ve de kümelenme stratejisinin oluşturulması aşamalarında tüm yerel aktörlerin işbirliği çerçevesinde bir araya gelmesi ve çatışmadan uzak bir çalışma biçimi ortaya koyması önemli bir gerekliliktir. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi akademisyenleri tarafından gerçekleştirilen çalışmalar neticesinde Çanakkale ili zeytinyağı sektörünün kümelenme açısından önemli bir potansiyel barındırdığı tespit edilmiştir. İlde tarıma dayalı sanayi alt sektörlerinin kümelenme potansiyellerini tespit etmeye yönelik bu tür araştırma çalışmalarının arttırılması önemli bir gerekliliktir.
Çanakkale ili tarıma dayalı sanayi sektöründe kümelenmeyi teşvik etmek adına sunulabilecek somut önerilerden birisi Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgeleri oluşturulmasıdır. Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri tarımsal üretimin yapıldığı işletmelere yeni teknoloji uygulama imkânı veren, yeterli büyüklükte, alt ve üst yapıları planlanmış, tarım ürünlerinin sağlıklı olarak ve yeterli miktarda üretiminin sağlandığı, daha iyi yetiştirme koşullarında karlı bir işletmecilik sonucu üreticinin gelir ve refah düzeyinin yükseltildiği, etkin pazarlama imkanları sunan bir organizasyon olarak tanımlanmaktadır.
Tarımsal faaliyetlerin yerleşim merkezlerine makul uzaklıkta, sınırları belirli ve planlı bir bölgede yapılmasının kentleşmeyi yönlendireceği, çevre sorunlarını önleyeceği, üretimi artırarak kaliteyi yükselteceği, kent içi tarımsal faaliyetlerin getirdiği sorunların çözümüne yardımcı olacağı, üreticilere modern ve çağdaş bir çalışma ortamı sağlayacağı ve en önemlisi de işletme büyüklüğü sorununun çözümüne katkıda bulunacağı görüşünde uzlaşılması Türkiye’de tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerinin kurulmasını gündeme getirmiştir. Bu doğrultuda konuyla ilgili uygulama yönetmeliği oluşturulmuş ve 2009 yılı sonunda yayınlanmıştır. Burada amaç bitkisel ve hayvansal üretimin ve bunlara dayalı sanayinin desteklenmesi, geliştirilmesi, ürünlerin paketlenmesi, işlenmesi, muhafaza edilmesi ile pazarlama yöntemleri konusunda teknik destek verilmesi, rekabet edebilirliğini artırıcı nitelikte uygun ve kaliteli hammaddenin temini için tarım-sanayi entegrasyonunun geliştirilmesidir.
Çanakkale ilinde herhangi bir tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgesi bulunmamaktadır. İldeki yerel aktörler tarafından gerekli girişimler yapılarak kuruluma yönelik yasal ve pratik çalışmalar başlatılmalıdır.
Tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgelerine ek olarak, kümelenme potansiyeli taşıyan tarıma dayalı sanayi sektörlerinde faaliyete başlayacak olan işletmelere yönelik Sektörel İŞGEM’ lerin (İş Geliştirme Merkezi) kurulması sektörlerin kümelenmesine katkı sağlayacak önemli bir çalışma olacaktır. İŞGEM’ler Türkiye’deki planlı sanayi bölgelerinden bir diğerini oluşturmaktadır. İŞGEM yeni girişimcilerin iş kurmalarını destekleyen, kolaylaştıran, işletmelerin başlangıç aşamalarında karşılaşacakları riskleri en aza indiren bir iş kurma modelidir. İŞGEM’in amacı, yeni girişimcileri, en zayıf durumda oldukları iş kurma aşamasında destekleyerek, bu zor aşamayı sağlıklı bir şekilde aşmalarını ve ayakta kalmalarını sağlamaktadır. Yeni işletmelerin kuruluş yıllarındaki başarısızlık oranları % 60 ile % 80 arasındadır. İŞGEM ortamında ise bu oran % 10’a düşmektedir. Bu da İŞGEM modelinin yeni işletmelere getirdiği avantajların önemini göstermektedir. İŞGEM’ler bünyesinde; yönetim danışmanlığı desteği, finans kaynaklarına erişim imkânı, uygun koşullarda işyeri mekânı, ortak ofis ekipmanı ve ofis hizmetleri sunulmaktadır. Bu çalışmaların gerçekleştirilmesi aşamasında Çanakkale ilindeki Ticaret ve Sanayi Odalarına, Ticaret Borsalarına, Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA), Çanakkale 18 Mart Üniversitesi, KOSGEB Hizmet Merkez Müdürlüğü, TC Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İl Müdürlüğü ile birlikte altyapı çalışmalarının gerçekleştirilmesi noktasında yerel yönetimlere önemli görevler düşmektedir.

Tarım Sektörüne Yönelik Desteklerden Yararlanılması

Tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin ölçek büyüklüğünü ve rekabet gücünü arttırabilmek, kırsal kalkınmayı sağlamak için önerilen çözümlerden bir diğeri de sektöre yönelik hibe/kredi sağlayan finansal destek mekanizmalarının kullanımının yaygınlaştırılmasıdır.


Bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen anket ve ortak akıl toplantısı sonuçları işletmeler arasında hibe/kredi gibi dış finansal kaynaklardan yararlanma oranının düşük olduğunu göstermektedir. Hâlbuki tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin yararlanabileceği AB kaynaklı IPARD Destekleri, TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kaynaklı Kırsal Kalkınma Destekleri, KOSGEB kaynaklı destekler, GMKA kaynaklı destekler bulunmaktadır. İşletmelerin birçoğu bu desteklerin varlığından habersizdir. Öncelikle Çanakkale ilindeki tarıma yönelik yerel aktörlerin işletmeleri bu destekler konusunda bilinçlendirmesi ve bilgilendirmesi öngörülmektedir. Bununla birlikte bu destek mekanizmalarına başvuru yapmak için işletmelerin danışmanlık desteğine ulaşmasını kolaylaştırıcı sistemlerin kurulumu hızlandırılmalıdır.


Tarımsal Pazarlama Kanalları Altyapısının Zayıflığı

Çanakkale ilindeki tarım işletmelerinin pazar talebine göre üretim kararı alamadığı bilinmektedir. Bunun sonucunda kaynakların kullanımında dengesizlikler oluşmaktadır. Ayrıca, Türkiye’de tarım ürünleri pazarlanmasında 2000’li yıllar öncesinde Tarımsal KİT'lerin ağırlığı nedeni ile serbest pazar mekanizmaları gelişmemiştir. Bu nedenle üreticiler ürünlerini pazarlamada güçlüklerle karşılaşmaktadır.


Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale ilinde tarım ürünlerinin genel olarak ticaret borsalarında işlem gördüğü ve toptancı hallerinde pazarlandığı görülmektedir. Küçük tarım işletmelerinin ürettikleri ürünlerin miktarının az ve maliyetlerinin yüksek olması dolayısıyla borsalara ve hallerine ulaşamadığı ve lokal olarak bulunduğu yerde değerlendirildiği bilinmektedir.
Türkiye genelinde ve Çanakkale ilinde tarım ürünleri pazarlamasındaki yerleri henüz istenen konuma ulaşamayan ya da kanuni ve idari açıdan yeterli fonksiyona sahip olmayan ancak dünya ve AB’de giderek piyasa payları artan pazarlama kanalları ya da ticaret tipleri şu şekildedir.

Ticaret Borsaları


Borsaların asli görevleri tarım ürünlerinde alıcı ve satıcıları bir araya getirmek, cari fiyatları oluşturmak ve teşekkül eden bu fiyatı kamuoyuna duyurmaktır. Borsaların sayılarının artırılması ve ek görevler yüklenmesi sonucu asli görevlerini yerine getirmekte zorluk çektikleri görülmektedir.


Türkiye genelinde olduğu gibi Çanakkale ilinde de tarım ürünlerinin küçük bir bölümü borsalarda işlem görmektedir. Çanakkale ilindeki ticaret borsalarının etkin bir pazarlama kuruluşu olarak görev yapabilmesi için alt yapıları kuvvetlendirilmeli, depo olanakları arttırılmalı ve laboratuvarları geliştirilmelidir.
Ayrıca, ihtisas borsacılığına da önem verilmelidir. Çanakkale ilinde herhangi bir ürün ihtisas borsası bulunmamaktadır. Ürün ihtisas borsaları belirli ürünlerde uzmanlaşmayı hedef alan bir piyasa sistemidir. Bu borsalarda işlemler fiziki olarak ürün alınıp satılması ve lisanslı depoculuk veya Vadeli İşlem Opsiyon Borsası (VOB) tarafından çıkartılan ürün senetleri ile alivre alım satım sözleşmelerinin alınıp satılabilmesi olmak üzere iki şekilde de yapılabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında ürün ihtisas borsaları ile lisanslı depoculuk ve VOB birbirleri ile paralel gelişim gösterebilecek ve işbirliği içerisinde çalışabilecek ve tarım ürünleri piyasalarında önemli genişleme sağlayabilecek kurumlar olarak görülmelidir.
Çanakkale ili tarım sektöründe öne çıkan ürünler tespit edilerek, mevzuat sorunlarına çözüm sağlanması ve bu ürünlere yönelik ürün ihtisas borsaları kurulumunun hızlandırılması ilin tarımsal pazarlama altyapısını güçlendiren önemli bir gelişme olacaktır. Bu konuda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Çanakkale İl Müdürlüğü, Ticaret Borsaları, GMKA ve ildeki diğer ilgili yerel aktörlere önemli görevler düşmektedir.

Toptancı Halleri

Yaş sebze ve meyve ürünlerinin genel olarak pazarlandığı yer toptancı halleridir. Rüsumların ve komisyonların yüksek olması nedeniyle toptancı hallerinden kaçışlar söz konusudur. Çoğu ürünlerin hallere girmeden pazarlandığı bilinmektedir.


Çanakkale ilinde merkez, Biga ve Bayramiç ilçesinde olmak üzere üç adet Yaş Sebze ve Meyve Toptancı Hali ile merkez ilçede Su Ürünleri Toptancı Hali bulunmaktadır. İşlem hacmi düşük seviyede gerçekleştiğinden bu haller tarım ürünlerinin pazarlamasında görevlerini etkin olarak yerine getirememektedir. Haller tüm paydaşların beklentilerini karşılamaktan uzak olup, temel fonksiyonlarını yerine getirmede (Gıda güvenliği, fiyat oluşumu, depolama, standardizasyonu sağlama vb.) sorunlarla karşı karşıyadır. Ayrıca hallerde üretici örgütlerinin temsiliyet gücü de yetersizdir. Bu noktada gelişen perakende sektörü karşısında hallerin alt yapılarının geliştirilmesi ve hale girişlerin özendirilmesi gerekmektedir. Toptancı halleri ile ilgili yeni Toptancı Halleri Yönetmeliği biran önce çıkarılmalıdır. Etkin denetim ile hallerden kaçış önlenmelidir. Rüsum ve komisyon ücretleri makul seviyeye getirilmelidir.

Lisanslı Depoculuk

Lisanslı depolar depolanmaya uygun nitelikteki hububat ve benzeri standardize edilebilen temel ve işlenmiş ürünleri standartlara ve ürün özelliklerine göre muhafaza altına alan yapılardır. Lisanslı depolara konulan ürünler karşılığında ürün sahibine ürün senedi verilmektedir. Ürün senetleri üreticiler açısından kredi imkânları sağlayabildiği gibi üreticilerin ürünleri uygun koşullarda depolanabilmekte ve fiyatların yüksek olduğu dönemlerde piyasaya sunulabilmektedir. Sanayiciler başta olmak üzere tarımsal ürün kullanıcıları için ise standardize edilmiş dolayısıyla kalite sorunu ortadan kalkmış uygun hammadde veya ürün garantisi sağlanmış olmaktadır.


Lisanslı depolar ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde tarım ürünleri piyasalarında önemli paya sahip kuruluşlar iken, Türkiye’de halen tam olarak geliştiğini ve yaygınlaştığını söylemek mümkün değildir. ABD’deki ürün borsaları da Türkiye’deki gibi spot işlemler yapan borsalardan gelişerek vadeli işlem yapan borsalara dönüşmüştür. Bu borsalarda başta pamuk, kahve, mısır, portakal suyu, soya fasulyesi, buğday ve diğer birçok ürün kontratı alınıp satılmaktadır. Bu borsalar, lisanslı depolarla entegre çalışmakta, teslim şartlı vadeli kontratlarda ürün teslimi lisanslı depolardan yapılmaktadır.
Çanakkale’de tarım ürünleri, depolama altyapısı yeterli olmadığından ve teminat olarak kullanılmadığından arzın yoğun, fiyatların düşük olduğu dönemde elden çıkarılmaktadır. Bu durum üreticilerin zarara uğramasına yol açmaktadır. Çanakkale ilinde lisanslı depoculuğun geliştirilmesi için Ticaret Borsaları başta olmak üzere yerel aktörlerin girişimlerini hızlandırması gerekmektedir.

Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları (VOB)

VOB ticaret borsaları ve ürün ihtisas borsalarından farklı olarak fiziki ürün alım satımının yapılmadığı, menkul kıymetler borsasındakine benzer şekilde sadece ürün senetlerinin alınıp satıldığı borsa türüdür. Türkiye’de 2002 yılında İzmir’de kurulan VOB 2005’de işlem yapmaya başlamıştır ve Türkiye’de ilk ve tek olma özelliğini taşımaktadır.


Vadeli fiyatların üreticiler ve kullanıcılar açısından önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Üreticilerin gelecekte oluşması muhtemel fiyatı önceden tahmin edebilmeleri, ekecekleri ürüne karar vermelerinde yönlendirici olabilmektedir. Kullanıcılar ise fiyat artışı riskine karşı hareket edebilmekte ve sözleşme alım satımından elde ettikleri karlar ile ürün alım maliyetlerini düşürebilmektedirler. VOB’ da elde edilen karlılıkların yüksek olması bu borsaların tarım ürünleri piyasalarında gelecekte daha etkin olabileceklerini göstermektedir. Ancak borsada işlem gören tarım ürünlerinin sayısının azlığı bu gelişimi sınırlandırmaktadır.
İzmir Ticaret Borsasında işlem gören pamuğa dayalı vadeli işlem borsası Çanakkale ili için bir örnek teşkil etmeli ve bu konuda girişimler başlatılmalıdır.

E-Ticaret

Türkiye’de tarımsal ürünlerin e-ticaretinde yapılan işlemler perakende tarımsal ürün satışları, toptan satışlar, e-borsa işlemleri ile tarımsal girdi alım ve satımından oluşmaktadır. Türkiye genelinde ve Çanakkale ilinde tarım işletmelerinin e-ticaretten yeterince yararlanamadığı görülmektedir. Bunda nitelikli eleman sıkıntısı, internet kullanımı ve donanım eksikliği etkili olmaktadır. Nitekim bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen anket sonuçları da bunu destekler niteliktedir. Tarım sektöründe de tanıtım, girdi ticareti ve pazarlama boyutlarında e-ticaretin kullanım düzeyi işletme ölçeği ve teknolojik gelişmelere uyum çerçevesinde değişim göstermektedir. İşletme ölçeği büyüdükçe ve teknoloji kullanımı arttıkça e-ticaretin kullanımı da artmaktadır. Sayıları henüz çok fazla olmayan tarım işletmelerinin internet üzerinden gelen taleplere göre ürünleri tüketicilere ulaştırdıkları görülmektedir.


Türkiye’de e-ticarete yönelik destekleme araçlarının olması işletmeler açısından önemsenmelidir. Nitekim e-ticarete yönelik olarak KOSGEB, İhracatı Geliştirme ve Etüt Merkezi (İGEME), Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) uygulayıcılığında destek ve devlet yardımları yürürlüktedir. Ürünlerin pazarlanmasında çeşitli hizmetlere yönelik destekler bulunmaktadır. Nitekim DTM onayı ile ihracatçı birlikleri ve İGEME’ nin uygulayıcı merci olduğu devlet yardımları uygulanmaktadır. Bunlar; ihracata yönelik olarak pazar araştırması ve pazarlama desteği, ofis-mağaza açma, işletme ve marka tanıtımı desteklenmesi kapsamında web sayfası reklam destekleri şeklindedir. Tanıtım, reklam ve pazarlama faaliyetlerinin desteklenmesi kapsamında web sitesi tasarım ve uygulamaları, direkt mailing harcamaları destekleri uygulanmaktadır. İGEME tarafından pazar ve pazarlama araştırma desteği kapsamında e-ticaret sitelerine üyelik giderleri desteklenmektedir.
Tarımsal işletmelerin pazarda yaşadığı finansal güçlükleri aşmada belirtilen destekler önemli katkılar sağlamaktadır. Bu noktada özellikle Çanakkale ilindeki üretici üst örgütlerinin bu tür destekleri izlemesi ve kullanımına üyelerine/ortaklarına bilgilendirme çabaları harcaması önerilmektedir. Genelde bizzat üreticinin ulaşamayacağı bilgiye erişim ile pazarda kolaylıklar yaratılması mümkündür.

Uluslararası Pazarlara Açılım Yetersizliği:

Dünyada son yıllarda önem kazanan küreselleşme, dünyanın tek bir pazara dönüşmesi, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’ne girilmesi gibi önemli gelişmeler, işletmelerin rekabet güçlerini arttırabilmek için dış pazarlara açılmalarını önemli hale getirmiştir. Yapılan anket çalışması doğrultusunda, Çanakkale tarım ve tarıma dayalı sanayi sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin %91 gibi büyük bir bölümü ihracat yapmadığını beyan etmiştir. İşletmelerin ihracat yapmama nedenleri arasında ilk sırada kaynak yetersizliği gelmektedir. Bu veri işletmelerin yeterli kaynağa sahip olduğunda (Finansman, personel, kaliteli ürün, bilgi birikimi vb.) ihracata başlayabileceğini göstermektedir. Ancak işletmeler ihracat yapmamanın en önemli nedeni olarak kaynak yetersizliğini göstermekle birlikte hiçbir işletme ihracat kredisi ve hibe kullanma yoluna da gitmemiştir. Bununla birlikte işletmelerin ihracat yapmama nedenleri arasında iç pazarlardan tatmin olma kaynak yetersizliğinden sonraki en önemli nedendir. Bu gösterge göz ardı edilemeyecek oranda bir işletmenin de ihracat yapma konusunda isteksiz olduğunu göstermektedir. Başka bir deyişle Çanakkale ilindeki tarım işletmelerinin önemli bir çoğunluğu dış pazarlara açılmayı bir ihtiyaç olarak görmemektedir.


Bu veriler şu iki sonucu ortaya çıkarmaktadır. Bir tarafta işletmelerin önemli bir bölümü ihracat yapma isteği göstermezken, diğer tarafta önemli bir bölümü de kaynak yetersizliğinden ötürü ihracat yapamamaktadır. Buradan hareketle Çanakkale ili tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde ihracatın payını arttırmak için 2 yönlü bir politika izlenmesi gerekmektedir. Öncelikle iç pazarlardan tatmin olduğunu belirten işletmelerin ihracatın önemi, işletme ve milli ekonomiye sağlayacağı faydalar konusunda bilinçlendirilmesi ve ihracat yapmaya teşvik edilmesi önerilmektedir. Bununla birlikte kaynak yetersizliğinden ötürü ihracat yapamadığını belirten işletmelerin de ihracata başlayabilmesi için kaynak temin etmede desteklenmesi önem arz etmektedir.
Tarım işletmelerinin karşılaştıkları sorunların aşılabilmesi, izlenen kalkınma politikalarında köklü bir değişimi, ilgili kurumsal yapıda yeniden organizasyonu ve bugüne kadar izlenenden farklı bir yaklaşımın benimsenmesini gerektirmektedir. Uluslararası pazarlarda, büyük işletmelerin yanı sıra KOBİ’lere de rekabet imkânları sağlanması, ancak onlara destek vermek ve sorunlarına çözüm bulmak sureti ile sağlanabilecektir. Çanakkale tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde yer alan işletmelerin dış pazarlara açılamama sorunlarının çözümüne ilişkin bazı öneriler ise şu şekilde özetlenebilir.

İhracatın Önemi Konusunda Bilinçlendirme ve Teşvik

Çanakkale ilindeki Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları, KOSGEB Hizmet Merkez Müdürlükleri, ilgili bakanlıkların il müdürlükleri, üretici örgütleri ve GMKA gibi yerel aktörlerin tarım işletmelerini ihracatın önemi ve faydaları konusunda bilinçlendirmek adına bir dizi seminer programları uygulamalarının faydalı olacağı düşünülmektedir.



İhracat Destekleri Konusunda Bilinçlendirme

Türkiye’de GMKA, KOSGEB, İGEME, DTM, TTGV, ihracatçı birlikleri gibi kurum ve kuruluşlar KOBİ’lere dış pazarlara açılma konularında çeşitli destekler sunmaktadır. İhracatın artırılması ve sağlıklı bir yapıya kavuşturulması amacıyla kurulan bu öncü kuruluşlar, ihracatçıya ve ihracat potansiyeli olan firmalara gerekli tüm bilgileri sağlamak, bu alandaki beceri ve donanımlarını geliştirmelerine yardımcı olmak, dış ticaretle ilgili kamu kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak, Türk ihraç ürünleri ve firmalarının yurtdışında tanıtılması amacı ile yayınlar hazırlamak, uluslararası fuarlara milli katılımlar organize etmek, yerli ihracatçı ile yabancı ithalatçı arasında doğrudan temas imkânları yaratmak, ihracatçı işletmelerimizin dış pazarlardaki pazar paylarının artırılması, yeni pazarların bulunması, ihraç ürünlerinin çeşitlendirilmesi, ülkemizdeki ve dünyadaki ekonomik gelişmeler ve ticari prosedürler konusunda ihracatçılarımızın bilgilendirilmesi, ihracata yeni başlayacak firmalara gerekli bilgilerin sağlanması amaçlarına yönelik çalışmaları yapmak, dış ticaret mevzuatını güncel olarak takip etmek ve işletmelere aktarmak gibi faaliyetleri sürdürmektedir.


Fakat Çanakkale’de faaliyet gösteren firmaların uluslararası pazarlara açılımı sağlamak üzere sunulan destekler konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumu çözüme kavuşturmak üzere, yerel aktörlerin işbirliği yaparak ihracatı geliştirmede öncü kabul edilen bu kurum ve kuruluşların bölgede farkındalığı arttırıcı çeşitli faaliyetler gerçekleştirmesini sağlaması gerekmektedir.

İhracat Organizasyonlarının Teşvik Edilmesi

Dünya piyasalarına giriş, özel bir beceri ve uzmanlık gerektirmektedir. Bu nedenle, uluslararası pazarlara açılmanın en iyi yollarından birisi ihracat gruplaşmasıdır. KOBİ’lerde klasik aile mülkiyeti geleneği ortadan kalkmalı ve KOBİ’ler uluslararası pazarlarda rekabet şanslarını artırabilmek için, hızla tek çatı altında toplanmalıdır. Çanakkale’de faaliyet gösteren işletmeler bir an önce birlikte hareket etmenin önemini kavramalı ve bu konuda hızla organize olmalıdır. İşletmelerin ihracatta karşılaştıkları kaynak sorununun çözümünde “İhracat Organizasyonları” bir çözüm olabilir. İhracat Organizasyonu, ihracat gruplaşması veya kooperatifleşme yolu ile gerçekleştirilebilir. İşletmeler kendi aralarında birleşerek, teknik ve ekonomik güçlerini bir araya getirebilir ve şirketleşebilir. Bu noktada verilebilecek en somut örneklerden birisi Sektörel Dış Ticaret Şirketleri Modeli’dir. Sektörel dış ticaret şirketleri modeli ile aynı üretim alanındaki küçük ve orta boy işletmelerin, ihracata yönelik olarak bir organizasyon altında toplanarak dünya pazarlarına açılmaları, dış ticarette uzmanlaşmaları ve bu şekilde daha etkin faaliyet göstermeleri amaçlanmıştır. Bu tarz bir yapılanma işletmelerin rekabet edebilirliğinin arttırılması ve ihracatın teşviki açısından faydalı olacaktır ve gereklilik arz etmektedir. Fakat ilde bulunan işletmelerde model konusunda bilgi ve bilinç eksikliği bulunmaktadır. Bu noktada, söz konusu organizasyon için bölgedeki ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin öncülük etmesi gerekmektedir. Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsalarına işletme temsilcilerine bilgi aktarımı sağlanması konusunda önemli görevler düşmektedir.


Bunlara ek olarak, işletmelerin, uluslararası pazarlara açılabilmeleri için yerel aktörlerin işbirliği çerçevesinde pilot ihracat pazarlarının belirlenmesi, yöneticilerin ihracata yöneltilmesi için pazar araştırmaları konularında yardımcı olunması, reklam faaliyetlerinde bulunulması, fuarlar ve sergilere katılımların özendirilmesi, kısa vadeli ihracat kredileri ve ihracat sigortasından yararlandırılmaları ve yönetimsel faaliyetlerde işbirliğine gidilmesi yararlı olabilecek girişimler arasında yer almaktadır. İldeki Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsaları işletmelerin tanıtımı için çeşitli uluslararası fuarlara düzenli olarak ve etkin bir planlama ile katılımda bulunmaya ve ihracatı teşvik eden teknik geziler düzenlemeye yönelik çalışmalarına ağırlık vermelidir. Ayrıca ihracatçı birliklerinin Çanakkale ilinde herhangi bir temsilciliği bulunmamaktadır. İşletme temsilcileri birliklerle ilgili işlemlerini yürütmek üzere diğer illere gitmek zorunda kalmakta, bu da zaman ve maliyet olarak yük getirmektedir. Bu sebeple ildeki yerel aktörler tarafından gerekli girişimlerin bir an önce başlatılması ve en kısa sürede Çanakkale ilinde ihracatçı birliklerinin temsilciliklerinin kurulması teşvik edilmelidir.

Ürün Geliştirme ve AR-GE Yetersizliği

Gıda üretim tüketim zincirinin başlangıç noktasını oluşturan tarım alanında, kişi başına düşen tarım alanı miktarları son yıllarda özellikle artan nüfusa bağlı olarak ciddi oranda düşmeye başlamıştır. Bu nedenle önümüzdeki dönemde var olan tarım topraklarının verimliliğini arttıracak çalışmaların yapılması oldukça önem arz etmektedir. Tarım topraklarının verimliliğinin artırılmasında AR-GE ve yenilik çalışmalarının büyük etkisi olmaktadır.


İnsanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli besin maddeleri, tarımdan sağlanmaktadır. Günümüzde insanlar doğada var olan besin maddeleri ile yetinmeyip, çok değişik çevre koşullarına uyum sağlayabilecek olan türlerin elde edilmesi, tarımda teknoloji kullanımının yoğunlaştırılması ve üretimin artırılmasına yönelmişlerdir. Bu süreç içerisinde tarım, doğal kaynaklar ile entegre edilen bir sistem haline dönüşmüştür. Tarımsal üretimdeki büyüme, belirli ölçüde bilimsel ve teknolojik gelişmelerden faydalanabilme olanaklarına bağlıdır. Diğer taraftan, tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin rekabet avantajı sağlamada fiyat, kalite ve maliyet kadar, yeni ürün geliştirmeye önem vermeleri gerekmektedir. Yapılacak AR-GE çalışmalarıyla tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde üretim, verim ve katma değer daha da arttırılabilecektir.
Gelişmiş ülkelerde; tarım ve tarımsal sanayiye, endüstriye yönelik araştırmalar ve teknoloji üretimine, kendine yeterliliğe ulaşmak amacıyla büyük önem verilmektedir. Türkiye'de ise, tarım ve tarıma dayalı endüstrilere yönelik olarak ayrılan kaynaklar ve araştırmanın teknik altyapısı, büyük ölçüde yetersizdir.

Türkiye ekonomisinin yapı taşlarından olan Çanakkale tarım sektörü rekabet gücünü arttırmak için AR-GE’ ye gereken önemi verme gerekliliği bilincini kazanmalıdır. Sektörde faaliyet gösteren işletmelerin ulusal ve uluslararası pazarlarda yer alabilmesi için katma değeri yüksek ürünlere yönelmek suretiyle rekabet güçlerini arttırması şarttır. Fakat yapılan anket çalışması ve ortak akıl toplantısı sonuçları Çanakkale tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren işletmeler arasında AR-GE ve yenilikçilik çalışmalarının henüz yaygınlaşmamış olduğunu göstermektedir. Özellikle anket çalışması ile tespit edilen şu sonuç oldukça çarpıcıdır. Yüz yüze anket görüşmesi yapılan 364 işletmeye gelecek 5 yıl içerisinde herhangi bir yatırım yapmayı planlayıp planlamadıkları ve eğer planlıyorlar ise hangi alanda yatırım yapmayı planladıkları sorusu yöneltilmiştir. Alınan cevaplara göre sadece 2 işletme AR-GE konusunda bir yatırım yapmayı planladığını belirtmiştir. Bu sonuçlar AR-GE çalışmalarının önemi konusunda işletmelerin yeterli bilince sahip olmadığını göstermektedir.



AR-GE’nin Önemi Konusunda Bilinç Kazandırılması

Çanakkale tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin yenilikçi çalışmalar gerçekleştirmemesinin en önemli nedenlerinden birisi işletme yöneticilerinde AR-GE ve yenilikçi çalışmalarının gerekliliği konusunda henüz yeterli bilincin oluşmamış olmasıdır.


Çanakkale tarım sektöründe AR-GE faaliyetlerini özendirmeye yönelik ilk aşama öncelikle işletme yöneticilerinin AR-GE çalışmalarının önemi konusunda farkındalığını arttırıcı seminer, panel vb. çalışmalar olmalıdır. Bu noktada ilin ekonomik kalkınmasında rol oynayan öncü kuruluşlardan Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları, TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı İl Müdürlüğü ile GMKA’ ya ve KOSGEB Temsilciliğine önemli görevler düşmektedir.
İşletmelerin etkin olarak dâhil edileceği birtakım yenilikçi faaliyetlerin yapılandırılması ve bu faaliyetlerin belli bir sistematik içerisinde yürütülmesi ilde AR-GE konusundaki farkındalığı sürdürülebilir hale getirecektir. Örneğin Ticaret ve Sanayi Odaları ile Ticaret Borsalarının ve GMKA’ nın ortak organizasyonu ile Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM), TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’ nın (TTGV) da desteğini alarak AR-GE Proje Pazarı türünden etkinlikler gerçekleştirmesinin Çanakkale tarım sektörünün AR-GE alanında görünürlüğünü ve etkinliğini arttıracağı düşünülmektedir. Bu etkinlikler ile belirlenen tematik alanlarda proje fikri olan, projesi için katkı arayan araştırmacılarla bir teknik sorununa çözüm arayan tarım işletmelerinin bir araya getirilmesi sağlanabilir. Böylece üniversiteler ve araştırma kuruluşlarından uzmanlar ile tarım işletmelerinin ilgilileri aynı ortamda fikir ve destek alışverişinde bulunma imkânı yakalayacaklardır. Bölgenin AR-GE ve yenilikçilik kapasitesinin artırılmasına önemli katkı sağlayacak olan bu etkinliklerde yapılacak sunumlarla; bilgi ve görüş paylaşımı, farklı uzmanlarla tanışma olanağı, proje işbirlikleri kurulması, finansal destek ve fikri mülkiyet mekanizmaları hakkında bilgilenme, yeni pazar ve iş olanakları hakkında fırsatları öğrenme olanağı sağlanabilecektir. Etkinlikler kapsamında, proje fikirlerinin sanayi-üniversite ortaklığına dönüşerek hayata geçirilebilmesi bakımından TAGEM, TÜBİTAK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, TTGV, Kalkınma Ajansı ve KOSGEB desteklerinin önemine dikkat çekmek üzere, bu kurumların açtıkları stantlarda işletmeci ve araştırmacıları AR-GE destekleri hakkında bilgilendirmeleri sağlanmalıdır.

AR-GE Destekleri Konusunda Bilinçlendirme ve Teşvik

İşletmeler kar amacı güden kuruluşlar olarak hızlı sonuç almaya yönelik çalışmaktadır. Bu sebeple de çoğunlukla uzun vadeli yatırımlar yapmaktan kaçındıkları görülmektedir. AR-GE ise bunun aksine zahmetli, süreç isteyen ve maliyetli bir iştir. Bu kapsamda işletmelerin AR-GE kapasitesini artırmak amacıyla TAGEM, TÜBİTAK, KOSGEB, TTGV, Avrupa Birliği, Kalkınma Ajansı vb. arz yanlı kuruluşların AR-GE içerikli destekleri işletmelere anlatılmalı, işletmelerde proje hazırlanması ve proje yönetimi alanlarında profesyonel danışmanlık hizmeti alımını yaygınlaştırmaya yönelik teşvik edici bilgilendirmeler yapılmalıdır. Girişimcilere sağlanan bu imkânlar sanayicinin katlanmak zorunda olduğu birçok iş yükü, maliyet ve riskten önemli ölçüde kurtularak potansiyellerini doğrudan yatırıma ve proje üretimine dönüştürmelerine imkân tanıyacaktır. Özellikle TAGEM tarafından “Tarımsal AR-GE Proje Destekleri” kapsamında, tarım sektörünün ihtiyaç duyduğu öncelikli konularda bilgi ve teknolojilerin geliştirilmesi, çiftçiler, tarımsal sanayiciler ile ihracatçılara aktarılması ve tarım sektöründeki örgütlerin AR-GE kapasitelerinin geliştirilmesi amacıyla AR-GE projelerine geri ödemesiz doğrudan destekleme ödemesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan Kalkınma Ajansı, KOSGEB ve TÜBİTAK destekleri AR-GE çalışmalarına yeni başlayan KOBİ’ler için teşvik edici ve uygun yatırım imkânları sunmaktadır. İlin ekonomik kalkınmasına yön veren öncü kuruluşların TAGEM, KOSGEB ve TÜBİTAK ile işbirliği içerisinde AR-GE fonlarının tanıtımına yönelik faaliyetler yürütmesi yararlı olacaktır.



Markalaşma Becerisinin Yetersizliği

Çanakkale ilindeki tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin pazarlama sürecindeki en önemli sorunlarından birisi markalaşma eksikliğidir. Anket verilerinden edilen sonuçlara göre görüşülen 364 işletmeden 93 tanesi marka tescil belgesine sahip olduğunu ve kendi markası ile faaliyet gösterdiğini beyan etmiştir. İşletmeler ağırlıklı olarak üretime odaklandıkları için pazarlama çalışmalarına yeterince önem vermemektedir. Ancak günümüzde tüketicinin belirlediği pazar koşullarında rekabet edebilmek ve tüketicinin ürüne bağlılığını sağlamak, ürün-tüketici ilişkisinin pazarlama stratejisinde yer alması ile mümkündür.


Marka, tüketici için önemli bir bilgi ve kalite kaynağı iken işletme için de pazar payını koruyan, geliştiren ve bağımlı bir tüketici grubu yaratarak istikrar sağlayan bir faktördür. Çanakkale ilinde birçok ürün bölgeye has olmasına karşın işletmelerin bu özelliği avantaja çeviremedikleri görülmektedir.
İldeki tarım işletmelerinin il dışına satışı bulunmakla birlikte bunlar hacim olarak düşüktür. Çoğu işletme ya markasız ya da kendi markası yerine başka markalar altında satış gerçekleştirmektedir. İlin mevcut potansiyelinin yeterince değerlendirilememesi sebebiyle markalaşma ve bölgesel farklılaşma çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve ilin pazardaki payının arttırılması gerekmektedir.
Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu tarafından yapılan Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Alt Endeksi Değeri23 sıralamasında yıllar itibariyle Çanakkale sırası sabit kalan illerden birisidir. İl Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Alt Endeksi Değeri sıralamasında 81 il arasında 35. sıraya yerleşmiş ve 2007 yılından beri hiç ilerleme kaydetmemiştir. Bu durum işletmelerin ve yerel aktörlerin markalaşma konusundaki çalışmalara yeterli önemi ve kaynağı ayırmadığını göstermektedir.
Bunun için öncelikle tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerine yönelik markalaşmanın önemi konusunda bilinçlendirme seminerleri/eğitimleri sunulmalıdır. Bununla birlikte KOSGEB’in Genel Destek Programı ve KOBİ Proje Destek Programı kapsamında markalaşma konusunda çalışma yapmak isteyen işletmelere yönelik destekler sunulmaktadır. İşletmelerin marka olma konusunda farkındalık kazanmasının ve bu konuda KOSGEB destekleri ile finansal olarak desteklenmelerinin sorunun çözümünde önemli bir gelişme sağlayacağı öngörülmektedir.
Geleneksel gıdalar, dünyada önemi son yıllarda artan bir alandır. Çanakkale ili yöresel gıdalar açısından zengin bir bölgedir. Ancak il bu geleneksel gıdaların coğrafi işaretlerinin alınması konusunda oldukça zayıf kalmıştır. Bu ürünlerin markalaşmasının ve Coğrafi İşaret Tescil Belgeleri’ nin önünü açacak tedbirlerin geliştirilmesi ile il ekonomisine önemli katkılar sağlanabilecektir. Sahip olduğu tüm avantajlara rağmen ilin ulusal düzeyde marka tanıtımının yeterince yapılmaması ilin potansiyelinin yeterince değerlendirilememesine ve rekabet etme gücünün düşük kalmasına sebep olmuştur. Bu alanda ilerleme sağlayabilmek adına girişimlerin başlatılmasında ildeki kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve meslek kuruluşlarına yeni projeler geliştirme noktasında önemli görevler düşmektedir.

Tanıtım ve Reklam Alanında Yetersizlik

Ürünlerin satışını sağlamak için çeşitli yollar mevcuttur. Bunlardan biri de reklam yoluyla ürünün tanıtımını yaparak satışını teşvik etmektir. Tarımsal pazarlama sürecinin içerisinde yer alan en önemli adımlardan birisi de işletmelerin gerçekleştirdikleri tanıtım ve reklam çalışmalarıdır.


Bu proje kapsamında gerçekleştirilen anket çalışması ile Çanakkale ilindeki tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren 364 işletmenin gerçekleştirdikleri tanıtım ve reklam yöntemleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Anket sonuçları üzerinden bir genelleme yapılırsa Çanakkale ilinde faaliyet gösteren tarım ve tarıma dayalı sanayi işletmelerinin büyük bir çoğunluğu tanıtım ve reklam çalışmalarında bulunmamaktadır. Bu göstergeden daha çarpıcı olan sonuç ise tanıtım yapmayan işletmelerin birçoğunun tanıtım ve reklam çalışmaları yürütme konusunda bir gereklilik/ihtiyaç hissetmemesidir.
Reklam çalışmalarında bulunduğunu beyan eden işletmelere ise hangi tür tanıtım araçlarını tercih ettikleri sorusu yöneltilmiştir. Alınan cevaplar işletmelerin yaygın olarak kartvizit ve tabela yöntemini tercih ettiğini göstermiştir. Bu da işletmeler arasında tanıtım bilincinin ve başvurulan tanıtım aracı çeşitliliğinin ne derece yetersiz ve gelişmemiş olduğunu gösteren oldukça çarpıcı bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yapılan istatistiki analizlerde işletmelerin çalışan personel sayısının artması, hukuki statüsünün limited veya anonim şirket olması, kurumsallaşmanın artması gibi faktörler tanıtım ve reklam çalışmalarının yapılmasını ve daha etkili yöntemlere başvurulmasını olumlu yönde etkileyen değişkenler olarak görülmüştür.
İşletmeler tarafından neden tanıtım yapmadıklarına yönelik soruya verilen cevaplar analiz edildiğinde; düzenli bir pazarlama departmanının olmaması en önemli problem olarak belirtilirken, reklam faaliyetleri için yeterli bütçenin sağlanamaması en önemli 2. neden ve pazardaki iç ve dış talebin yetersiz olması ise en önemli 3. neden olarak öngörülmüştür.
Bu sonuçlar Çanakkale ilinde tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde faaliyet gösteren işletmeler arasında tanıtım ve reklam yapma, etkili tanıtım araçlarına başvurma konusunda önemli bir eksiklik olduğunu, bu sorunun bilinç eksikliği ve bir takım kaynak yetersizliklerinden ileri geldiğini ve bu konuya hızlı bir biçimde müdahale edilmesi gerekliliği bulunduğunu göstermektedir.
Bu proje kapsamında yapılan çalışmaya ek olarak ve bu çalışma ışığında ildeki tarımla ilgili tüm yerel aktörlerin bir araya gelerek tarım işletmelerinde tanıtım ve pazarlama sorunları konulu bir çalıştay gerçekleştirmesinin ve bu konuda tüm tarafların eşit katılımı ile bir eylem planı oluşturmasının Çanakkale ilinde tarımsal pazarlamanın gelişimine ciddi ölçüde önderlik edeceği düşünülmektedir. Çalıştay ve eylem planı ildeki yerel aktörlerin çeşitli dinamikler çerçevesinde ve planlı bir şekilde bu konuya eğilmelerini ve somut faaliyetler yürütmelerini sağlayacaktır.
Bir diğer çözüm olarak işletmelerin tanıtım ve reklam yapmanın önemi ve gerekliliği konusundaki bilinçlendirilme ihtiyacı doğrultusunda bir takım seminerlerin/eğitimlerin öncelikle olarak uygulamaya geçirilmesi önerilmektedir. Bu konuda ildeki yerel yönetim, meslek örgütleri, Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Borsaları gibi kurum ve kuruluşların etkinlik veya proje bazlı eğitim ve seminer çalışmalarını hayata geçirmesi faydalı olacaktır.
Bununla birlikte işletmeler tanıtım ve reklam yapmama nedeni olarak düzenli bir pazarlama departmanı ve yeterli finansal kaynaklara sahip olmamayı en önemli 2 neden olarak öne sürmüştür. Bu konuda çözüm sağlamak üzere KOSGEB’in Genel Destek Programı ve KOBİ Proje Destek Programı üzerinden işletmelere tanıtım ve pazarlama alanında sağladığı finansal desteklerin tanıtılmasında yarar olacağı öngörülmektedir. KOSGEB’in bu iki programı aracılığı ile işletmelerin broşür ve ürün kataloğu basımından internet sitesi yapımına, e-ticaret uygulamalarından hedef pazar araştırmalarına, fuarlara katılımdan görsel medyada reklamlara kadar çok çeşitli bir yelpazede destek alabilmesi mümkündür. Bu programların tanıtılması ve başvuruların teşvik edilmesi için de ildeki KOSGEB Hizmet Merkez Müdürlüğü’ne önemli bir görev düşmektedir. Ayrıca bölgede faaliyet gösteren GMKA’nın da bu alanda işletmelere daha fazla finansal destekler sunmasının fayda oluşturacağı düşünülmektedir.

Sertifikalı Tohum Kullanımı ve Üretiminde Yetersizlik

Bitkisel üretim; toprak, su, iklim gibi doğal kaynaklar  ile kimyasal ve organik gübreler, tarım makineleri, tohum gibi girdiler kullanılarak yapılmaktadır. Bitkisel üretimde verimliliğin ve kalitenin artırılması bu girdilerin teknik beceri yardımı ile kullanılmasıyla olmaktadır. Burada sayılan en önemli tarımsal girdi tohumluktur. Diğer tarımsal girdilerin hepsine bir alternatif üretilebilirken tohumun alternatifi bulunmamaktadır. Tüm şartların optimum seviyede tutulması halinde tohumluğun genetik değeri kadar ürün alınabilmektedir. Son yıllarda dünyada artan tarımsal üretimde yeni geliştirilen yüksek verimli çeşitlerin rolü son derece fazladır. Genetik ilerlemelerin verim artışına katkısı %50 civarında olmasına karşılığında  tohumu değiştirmenin ilave maliyet artışı %2’yi geçmemektedir. Üretim sürecinde genetik değeri yüksek olmayan bir tohum çeşidi kullanılması söz konusu ise diğer girdilerden maksimum verim sağlanması mümkün görünmemektedir. Bu da tarımda kullanılan bütün kaynakların israf edilmesine dolayısıyla verimsizliğe yol açmaktadır.


Günümüzde bitkisel üretimde kullanılan kimyasal gübreler, tarımsal mekanizasyon aletlerinin teknolojileri ile karşılaştırıldığında tohum teknolojisinin daha fazla çevre dostu  olduğu ve ekosistemin sürdürülebilirliğine olumlu katkı yaptığı görülmektedir. Hatta bazı hastalıklara ve zararlılara karşı dirençli olacak şekilde ıslah edilen yeni çeşitler kimyasal madde kullanımını minimuma indirmektedir. Sertifikalı tohum kullanmak sadece verimi artırmakla kalmayıp aynı zamanda gıda sanayinin ihtiyacı olan kaliteli hammaddeleri sağlamaya da hizmet etmektedir. Bu da göstermektedir ki tarımsal verimlilik ve kalitenin artırılıp üretimdeki maliyetlerin düşürülmesinde ve pazar payının arttırılmasında sertifikalı tohum Türkiye için en önemli girdi ve teknolojik öğedir.

Türkiye’de tohumluk üretimi özel sektör tarafından yapılmaktadır. Başlangıçta kamu sektörüne verilmiş bir görev olarak yürütülen tohumculuk hizmeti, 1980’li yıllardan sonra uygulanan hükümet politikaları ile bünyesinde özel sektörün de yer aldığı rekabetçi bir kimlik kazanmıştır. Yurt içinde yeteri kadar üretilemeyen yüksek verimli ve kaliteli çeşit tohumluklarının ithalatının kolaylaştırılması ve bunların ülke dahilinde üretilmesi için gerekli alt yapı, alet ekipman ve işletme girdileri için düşük faizli kredi imkanının sağlanması neticesinde firma ve çeşit sayısında önemli artışlar sağlanmıştır. Tohumculuk sektöründe elde edilen bu gelişmelere karşın bazı çeşitlerde özel sektörün payı arzu edilen seviyede değildir.


Çanakkale ilinde ekime ayrılan arazi geniş olsa da, verimlilik yüksek değildir. Verimliliği artırmak için sertifikalı tohum, fide veya fidan kullanmak başvurulabilecek yollardan en önemlisidir. Bölge iklim ve coğrafi koşullarına uygun tohum geliştirmek amacıyla Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü çalışmalar yapmaktadır. Ancak ildeki yerel aktörler tarafından bölge iklimine ve yapısına uygun tohum yetiştiriciliği konusunda yapılan çalışmaların arttırılması gerekliliği bulunmaktadır.
Bununla birlikte Çanakkale ilinde sertifikalı tohum konusunda ne üretim ne de kullanım halen istenilen seviyede değildir. Bitkisel üretimde verimlilik ve kaliteyi artırmak amacıyla, genetik potansiyeli yüksek ve üstün vasıflı bitki çeşitlerine ait her türlü çoğaltım materyalinin kullanımı, kaliteli ürüne prim verme, ürün standardını uygulamaya koyma gibi konularda çiftçilerin bilinçlendirilmeleri, eğitim-yayım faaliyetlerine ağırlık verilmesi ve aktif birlikler, kooperatifler oluşturulması tavsiye edilmektedir.
Bununla birlikte özel sektörün tohum üretimine yönlendirilmesi ve bu konuda yatırımların arttırılması için TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, GMKA gibi kurum ve kuruluşların potansiyel yatırımcıları finansal olarak destekleyen sektöre özel bir takım tedbirler oluşturmasının yararlı olacağı tavsiye edilmektedir. Bu alana yatırım çekmek ve yapılacak hiçbir yatırımın atıl hale gelmemesi için tohum üretimine yönelik yatırım fizibiliteleri oluşturulmasının da ayrıca önemli bir etken olduğu düşünülmektedir.


Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin