Sembolik bir dille bunun eksik bir keşif olduğunu, fakat yine de ilâhî hakikate bir tercüman gibi kabul edilmesi gerektiğini b



Yüklə 1,61 Mb.
səhifə20/48
tarix09.01.2019
ölçüsü1,61 Mb.
#94518
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   48

İBN NECCÂR CAMİİ

Kastamonu'da Candaroğulları dönemine ait cami.

Adını taşıyan mahallede kalenin hemen altında olup 7S4 (1353) yılında Candaroğ-lu Âdil Bey zamanında yapılmıştır. Girişe göre sol taraftaki duvarın ortasında yer alan üç satırlık Selçuklu tarzı nesih kita­beye göre adı İbn Neccâr Hacı Nusret b. Murâd olan banisinin kimliği hakkında bilgi yoktur. Camiye bir zamanlar Kırım'­dan varidat geldiği, dolayısıyla İbn Nec-câr'ın Kırımlı olabileceği ileri sürülmüşse de bu görüş ilmî bir zemine oturmamak-tadır. Camiye, yanındaki evin 200 yıl önce yaşamış Eligüzel lakabıyla ünlü zengin bir zata ait olması ve bulunduğu sokağın bu adı taşıması sebebiyle Eligüzel Camii de denilmektedir.

Estetik görünüşü Beylikler dönemi ve erken Osmanlı camileriyle özdeşleşen ya­pının gerek bütününde gerekse ayrıntı­larında büyük bir sadelik hâkimdir. Tama­men kesme taştan yapılmış olan dış du­varlarının itinalı bir işçiliği vardır. Yüksek kubbeli ve kusursuz orantılı iç hacmiyle Anadolu mimari tarihinde tek kubbeli camilerin ilk örneklerinden biri olarak önemli bir yer işgal etmektedir. Kare planlı yapı 9,50 x 9,50 m. ebadında, se­kizgen kasnaklı kubbesi 5.50 m. Çapında ve 9,50 m. yüksekliğindedir. Kubbeye ge­çiş süslemesiz basit tromplarla sağlan­mıştır. Minberi ahşaptan, mihrabı alçıdan yapılmış olup her ikisi de çok basittir. Kub­be eteğinde ve pencere kenarlarında ye­nilenmiş kalem işi süslemeler vardır. Kub­benin ortasındaki madalyona İhlâs sûresi yazılmıştır. Girişte kuzey duvarı içinden merdivenle çıkılan bir mahfil bulunmak­tadır. Sivri kemerli açıklıklara sahip üç bö­lümlü son cemaat yeri basık kasnaklı kub­belerle örtülüdür.

Caminin dikkati çeken en önemli kısmı 2.10 x 0.70 m. ölçüsündeki ahşap kapı kanatlarıdır. Yuvarlak kemerli kapı açıklığı formuna göre süslenmiş olan bu kapı ka­natları ağaç oyma sanatının bir şaheseri durumundadır. Hint meşesinden yapıldığı sanılan ve bugün iyice kararmış durumda bulunan kapı kanatlan rûmî motifli bor-dürlerle panolara ayrılmış, ortada kalan büyük boşluklara da Beylikler ve erken Osmanlı sanatında sıkça rastlanan sa'l-bekli şemse motifleri yerleştirilmiştir. Yu­varlak sırtlı oyma tekniğindeki bu süsle­melerde yine rûmîler hâkimdir. Şemsele­rin üstlerinde kitabe haline getirilmiş kar­tuşlar bulunmakta, içlerinde cami kitabe­sinde de görülen Cin sûresinin 18. âyeti yer almaktadır. Devrinin en mükemmel örneklerinden birini teşkil eden kapının, binişi üzerindeki yazılardan her yönüyle büyük benzerlikler gösterdiği Kastamo­nu Kasaba köyü Mahmud Bey Camii"nin kapısı gibi Ankaralı Nakkaş Mahmud oğ­lu Abdullah tarafından yapıldığı ve yapı­mının caminin inşaatından dört yıl son­ra, 9 Zilhicce 758'de (23 Kasım 1357) biti­rildiği öğrenilmektedir. 1943 yılındaki bir depremle son cemaat yeri ve minaresi yıkılan cami 1968'de yapılan bir onarımla eski haline kavuşturulmuştur. Caminin kuzeyinde duvarları yenilenmiş bir avlu mevcut olup kuzeybatı köşesinde Osman­lı devrinde yapılmış çift cepheli bir çeşme bulunmaktadır.

Bibliyografya ;

Mehmed Behçet, Kastamonu Âsâr-ı Kadîme-si İstanbul 1341, s. 62-65; Talat Mümtaz Ya­man, Kastamonu Tarihi: XV. Asrın Sonlarına Kadar, Kastamonu 1935,1, 111-113; Ahmet Gö-koğltı. Paphlagonia, Kastamonu 1952, s. 195, 196, 259; Kastamonu 1973 İl Yıllığı, Ankara 1973, s. 159-160; Yıldız Demiriz. "XIV. Yüzyılda Ağaç İşleri", Yüzyıllar Boyunca Türk Sanatı (14. Yüzyıl),İstanbul 1977, s. 61-71;OktayAs-lanapa. Türk Sanatı, İstanbul 1984, s. 207; Fazıl Çifçİ, Kastamonu Camileri-Türbeleri oe Diğer Tarihî Eserler, Ankara 1995, s. 100-103; Yurt Ansiklopedisi, İstanbul 1982-83, VII, 4656.



İBN NUKTA

Ebû Bekr Muînüddîn (Muhibbüddîn) Muhammed b. Abdilganî b. Ebî Bekr b. Şücâ' el-Bagdâdî (ö. 629/1231) Hadis ve rical âlimi.

10 Receb 579'da (29 Ekim 1183) Bağ­dat'ta doğdu. Dedelerinden Şücâ'ın veya babaannesinin 469 bakıcı­lığını yapan Nukta adlı bir cariyeden dolayı soyu İbn Nukta diye tanındı. Bağdat'taki âlimlerden hadis öğrendikten sonra ilmî seyahatlere çıkarak Mekke, Kahire, İsken­deriye, Dımaşk, Halep, Harran, Vâsıt. Er-debil, Musul, Sağr, Demenhûr, Düneysir, İsfahan ve Nîşâbur'a gitti. Abdürrezzâk el-Cîlî, İsfahan'da Afîfe bint Ahmed el-Fârfâniyye, İbn Ravh diye bilinen Es'ad b. Saîd ve Âişe bint Ma'mer, Nîşâbur'da Müeyyed et-Tûsî ve Zeyneb bint Abdurrah-man eş-Şa'riyye, Harran'da Ruhâvî, Dı-maşkta Ebü'1-Yümn el-Kindî, Mısır'da Hü­seyin b. Ebü'1-Fahr b. Ebü'r-Reddâd ve İb-nü'1-Cebbâb olarak tanınan Abdülkavî et-Temîmî, Sağr'da Muhammed b. İmâd gibi âlimlerden hadis öğrendi. Halep'te Hanefi fakihi İftihârüddin Ebû Hâşim Abdülmut-talib el-Kureşfnin fıkıh derslerine katıldı. Bu arada birçok hadis yazdı ve hadis ki­taplarının asıl nüshalarını elde etti. Daha sonra Bağdat'a dönerek ölünceye kadar burada hadis okuttu. Kendisinden oğlu Abdurrahman ile Seyf Ahmed b. Mecd, Münzirî, Abdülkerîm b. Mansûr el-Eserî, Cemâleddin İbnü'l-Hâcib gibi kimseler ri­vayette bulundular. Aralarında Zehebî'nin hocalarından Fâtıma bint Süleyman'ın da yer aldığı bazı kişilere icazet verdi. Güve­nilir bir âlim ve hadis ilminde, özellikle de ricalü'1-hadîs sahasında tanınmış bir şah­siyet olan İbn Nukta güzel yazı yazan, iyi­lik sever, vakar ve kanaat sahibi, zâhid bir kimseydi. 22 Safer 629'da (19 Aralık 1231) Bağdat'ta vefat etti. İbn Receb el-Hanbelî ölüm tarihini 12 Safer (9 Aralık) olarak kaydetmektedir.

Eserleri.



1. et-Takyîd li-macrifeti ru-vâti's-sünen ve'1-mesû-nîd.470 Kütüb-i Süte başta olmak üzere önemli hadis kitaplarından 689 râ-viyi hoca ve talebeleri, güvenilirlik durum­ları gibi özellikleriyle tanıtmaktadır. Ke­mâl Yûsuf el-Hût tarafından yayımlanan esere (Beyrut 1408/1988) Kadı Takıyyüddin el-Fâsî Zeylü 't-Takyîd fî ruvâti's-sünen ve'1-mesânîd adıyla bir zeyil yazmış, V. (XI.) yüzyılın sonundan başlayarak yakla­şık IX. (XV) yüzyılın ortalarına kadar otuz­dan fazla eserin râvilerinden 1906 kişi hakkında bilgi vermiştir. et-Takyîd gibi alfabetik olan bu eseri de Kemâl Yûsuf el-Hût iki cilt halinde neşretmiştir (Beyrut 1410/1990).

2. Tekmiletü'1'İkmâl.471 İbn Mâkûlâ'nıne -mdl'İnin zeyli olup Abdülkayyûm Abdü-rabbinnebî ve Muhammed Salih tarafın­dan yayımlanmıştır.472 İbnü's-Sâbûnîile Ebü'l-Muzaffer Mansûr b. Selîm el-Hemedânî esere birer zeyil yazmışlardır.

3. el-İstidmkcale'l-en-sâbi'l-müteşâbihe fî kitabi Abdilğanî b. Scfîd ve'd-Dârekutnî ve Ahmed b. Alî eJ-Hatîb ve'bn Mâkûlâ.473

İbn Nukta'nın kaynaklarda ayrıca Zey­lü Zeyli Ensâbi'l-muhaddişîn 474 el-Mültekat îîmâ fîkü-tübi'l-Hatîb ve ğayrihî mine'1-vehm ve'1-ğalat ve el-Müntehab adlı eserleri kaydedilmektedir.



Bibliyografya :

İbn Nukta. et-Takyîd U-macrifetİ ntüâti's-sü-nen ue't-mesânîd (nşr. Kemâl Yûsuf el-Hût], Bey­rut 1408/1988, neşredenin girişi, s. 5-7; Münzi­rî. e(-7e/cf7i(7e,lll,300-30İ;İbnHallikân. Vefeyât, IV, 26; Zehebî, Actâmü'n-nübelâ\ XXII, 347; a.mlf.. Tezkiretü'l-huffâz, IV, 1412; Safedî. el-Vâft, III, 267; İbn Kesîr. et-Bİdâye, XIII, 133; İbn Receb, ez-Zeyl 'a/â Tabakâti't-Hanâbile, Kahire 1372/1952, II, 182-184; İbnl^ğriberdî, en-Nü-cûmü'z-zâhire, VI, 279; Keşfü'z-zunûn, I, 180, 470; 11, ]637;HediyyetüVârifîn,]], 112;Kettâ-nî, er-Risâletü'l-müstefrafe, s. 117, 126; Brockel-mann, GAL, I, 355, 358; Kehhâle. Mu ccemü 7-mü'eltiftn, X, 179; Hâlid er-Reyyân. Fihristi ma/ı-tûtâti Dâri'1-kü.tübi'z-Zâhiriyye: et-Târth ve mülhakâtüh, Dımaşk 1973, II, 69.




Yüklə 1,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin