Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara bildirmek amacıyla, insanlar arasından seçilen elçilerdir, kendilerine kitap verilenlere RESUL, verilmeyenlere ise NEBİ denir.
VAHİY:
VAHİY:
Allah'ın emir ve yasaklarını peygamberlere bildirmesidir.
CEBRAİL: Peygamberlere Allah'tan vahiy getiren melektir.
DAVRANIŞ
DAVRANIŞ
Peygamberlerin Örnek İnsanlar Olduklarını Açıklama
Peygamberler kendilerine bildirilen ilkeleri insanlara ulaştırmakla yetinmemişler, aynı zamanda onları uygulayarak gönderildikleri kavimlere örnek olmuşlardır. Onlar yüksek ahlaklı, olgun, ve üstün niteliklere sahip örnek insanlardır.
Peygamberler kendilerine bildirilen ilkeleri insanlara ulaştırmakla yetinmemişler, aynı zamanda onları uygulayarak gönderildikleri kavimlere örnek olmuşlardır. Onlar yüksek ahlaklı, olgun, ve üstün niteliklere sahip örnek insanlardır.
İnsan düşünerek Allah'ı bulabilir, ancak O'na nasıl kulluk edeceğini bilemez
İstanbul'u gördünüz mü?
İstanbul'u gördünüz mü?
Boğaziçi'ni gezdiniz mi?
Dünyanın bu eşsiz incisini, henüz görmeyenleriniz varsa, inşallah bir gün onu görür, gezer ve iyice tanırlar.
Marmara'dan Karadeniz'e, Karadeniz'den Marmara'ya giden gemiler hep Boğaziçi'nden geçer. O kocaman, dev gibi gemilerin bir kısmı yabancı bayrak taşırlar. Bunlar; Boğaz'dan geçerken, kazaya yol açmamak için, anlarına bir rehber, yani Boğaz'ı taşıyan bir kılavuz kaptan alırlar. Çünkü Boğaziçi'nin iki yakası, bazen daralır, bazen genişler. Çoğu yerde akıntı vardır. Bu akıntılar, gemileri kaptığı gibi sürükler, götürür.
Bazen "Benim kılavuz kaptana ihtiyacım yok!" diyen gemiler de olur. Ama onlar Boğaz'ı iyi tanımadıkları için ya bir kıyıya, a da kayaya bindirirler. Vapurlarla çarpışırlar. Olmadık kazalar yaparlar.
Yanlarına kılavuz kaptan alan gemiler için böyle bir tehlike yoktur. Onlar kılavuz kaptan sayesinde Boğaz'ı rahatça geçerler.
Hayat, bu boğazda yabancı bir gemi gibi kayıp gitmektedir.
Gerekli görür ise bir peygamberi
Gerekli görür ise bir peygamberi
O toplum içinden yüce Rab seçer
Bildirir kavmine mutlu haberi
Ümmetine önder olur peygamber
And olsun ki, biz Nuh'u kavmine Peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi:
And olsun ki, biz Nuh'u kavmine Peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi:
Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım, Allah'tan başkasına ibadet ve kulluk etmeyin.
(Hud 25-26)
Semud Kavmine de kardeşleri Salih'i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki:
Semud Kavmine de kardeşleri Salih'i Peygamber olarak gönderdik. Dedi ki:
Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin için ondan başka ilah yoktur. (Araf 73)
Siz de peygamberlerin insanlara öğrettikleri güzel olan ahlaki değerlerden bulup tabloya ekleyiniz.
Nitekim kendi aranızdan size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir Peygamber gönderdik. (Bakara 151)
Senden önce gönderdiğimiz bütün Peygamberler de şüphesiz yemek yerler ve çarşıda pazarda gezerlerdi. (Furkan 20)
Senden önce gönderdiğimiz bütün Peygamberler de şüphesiz yemek yerler ve çarşıda pazarda gezerlerdi. (Furkan 20)
De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım, bana "Sizin ilahınız ancak bir tek Allah'tır" diye vahyolunuyor. Kim Rabb'ine kavuşmayı umuyorsa, yararlı bir iş yapsın. (Kehf 110)
Sizce Peygamberler neden insanlardan seçilmiştir?
Sizce Peygamberler neden insanlardan seçilmiştir?
İnsanlara hidayet geldikten sonra onların iman etmelerine ancak "Allah bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi" demeleri engel olmuştur. De ki:
İnsanlara hidayet geldikten sonra onların iman etmelerine ancak "Allah bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi" demeleri engel olmuştur. De ki:
"Eğer yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı, elbette onlara gökten Peygamber olarak bir melek indirirdik." (İsrâ 94-95)
Allah peygamberleri insanlardan seçmiştir. Çünkü:
Allah peygamberleri insanlardan seçmiştir. Çünkü:
İnsan ancak kendi yaratılışında olan insandan örnek alabilir.
Allah'ın gönderdiği ilkeleri peygamberler insanların uygulayabileceği şekillere dönüştürürler.
Allah elçilerini insanlardan seçmemiş olsaydı, insan iradesi ortadan kalkardı.
Eski zamanlarda bir çocuk varmış. O zaman İslam dünyasının bilgi merkezi olan Bağdat'a gitmeyi ve orada okumayı çok istermiş. Çocuğun yalnız bir annesi varmış. Düşünmüş, bunun için önceden iki şey lazım: Annesinin gönlünü ve iznini almak, para bulmak. Çocuk bunu annesine söylemiş, annesi bu işe razı olmuş. Oğlunun hırkasının içine, -düşmesin ve çalınmasın diye- kırk altın dikivermiş. Ayrıca ona, hiç yalan söylememesini tavsiye etmiş.
Bundan sonra anne oğul helalleşmişler, çocuk bir kervana katılarak yola çakmış. Hemedan'a yaklaşınca kervanı bir haydut çetesi çevirmiş. Haydutlardan biri çocuğa: "Paran var mı?" diye sormuş. Çocuk yalan söylemeyeceğine dair annesine söz verdiğini hatırlamış ve: "Hırkamda kırk altın dikili." demiş.
Haydut, "Bu çocuk şaka yapıyor olmalı" diye gülmüş, bir şey yapmadan bırakmış. Sonra başka bir haydut: "Paran var mı?" diye çocuğa sormuş. Çocuk yine aynı cevabı vermiş, o da bırakmış. Bundan sonra haydutların başı yaklaşmış ve: "Çocuk! Paran var mı?" demiş. Çocuk: "Sizden önce soran iki adama da söyledim. Hırkamın içinde kırk altın dikili…" demiş.
Haydutların başı, çocuğun hırkasını kestirip baktırmış. Hakikaten kırk altın varmış. Haydutların hepsi şaşakalmışlar. Haydutların başı sormuş: "Paranı pek güzel saklamışsın. Fakat niye yerini söylüyorsun?..."
Haydutların başı, çocuğun hırkasını kestirip baktırmış. Hakikaten kırk altın varmış. Haydutların hepsi şaşakalmışlar. Haydutların başı sormuş: "Paranı pek güzel saklamışsın. Fakat niye yerini söylüyorsun?..."
Çocuk şöyle cevap vermiş: "Hiç yalan söylemeyeceğim diye anneme söz verdim."
Haydutların baş, çocuğun doğruluğuna, cesaretine, annesine karşı beslediği saygıya hayret etmiş, hemen o da haydutluktan, o güne kadar ettiği kötülüklerden hepsinden pişman olup tövbe etmiş. Yanındakiler de tövbe ederek ona dönmüş ve:
Kötü yollarda bize baş oldun, şimdi de iyi yollarda baş ol!.. Demişler. Aldıkları paraları sahiplerine vermişler.
Kıssadan hisse:
İşte, yavrularım! Sözünde ve işinde doğru olmak, doğruluktan ayrılmamak, anneye babaya karşı itaatli olmak, onların gönüllerini kıracak en ufak bir şeyde bulunmamak insana her vakit iyilik getirir. Kurtuluş ve saadet, doğrulukta, anneye ve babaya itattir.
Peygamberler Neden Doğru, Zeki ve Güvenilir Olmalıdır?
Peygamberler Neden Doğru, Zeki ve Güvenilir Olmalıdır?
Kitapta İbrahim'i de an, gerçekten o son derece dürüst bir kimse bir peygamber idi.
Kitapta İbrahim'i de an, gerçekten o son derece dürüst bir kimse bir peygamber idi.
(Meryem 41)
Kitapta İdris'i de an, şüphesiz o doğru sözlü bir kimse, bir nebi idi. (Meryem 56-57)
Peygamberimiz Hz. Muhammed tüm yaşamı boyunca güvenirliliği ile tanınmıştır. İnsanlar ona her türlü sırlarını söyleyebilmişler, değerli eşyalarını emanet edebilmişlerdir. O bunları en güzel şekilde korumuştur. Asla emanete ihanet etmemiştir. Mekkeliler ona bu özelliğinden ötürü Muhammedülemin (Güvenilir Muhammed) demişlerdir.
Peygamberimiz Hz. Muhammed tüm yaşamı boyunca güvenirliliği ile tanınmıştır. İnsanlar ona her türlü sırlarını söyleyebilmişler, değerli eşyalarını emanet edebilmişlerdir. O bunları en güzel şekilde korumuştur. Asla emanete ihanet etmemiştir. Mekkeliler ona bu özelliğinden ötürü Muhammedülemin (Güvenilir Muhammed) demişlerdir.
Hz. Muhammed'in güvenilir oluşuna dair yaşamından çeşitli örnek olaylar göstermek mümkündür. Bu olaylardan biri şu şekilde gelişmiştir: Tüm Müslümanlarca kutsal kabul edilen ve hac ibadetinin yapıldığı yer olan kabe yağmur ve seller nedeniyle hasar görmüştü. Mekke'de yaşayan kabileler bir araya gelerek burayı onardılar. Ancak kutsal olduğuna inanılan Hacerülesvet'in yerine yerleştirilmesi konusunda aralarında anlaşmazlık çıktı.
Her kabile, bu taşı yerine koyma şerefinin kendisine ait olmasını istiyordu. Bu konudaki anlaşmazlık neredeyse aralarında çatışma çıkmasına neden olacaktı. İçlerinden biri Kabe'ye girecek ilk kişinin hakem olmasını önerdi. Aradan fazla zaman geçmeden Kabe'nin kapısından içeri Hz. Muhammed'in girdiği görüldü. Bu durum, herkesi sevindirdi. Çünkü o; dürüst, güvenilir, kararlı bir kimse olarak tanınıyordu. Hz. Muhammed bir yaygı getirtip taşı yaygının üzerine koydurdu. Her kabileden birer kişinin yaygının uçlarından tutarak Hacerülesvet'i taşımalarını istedi. Konulacağı yere getirildiğinde Hz. Muhammed taşı alarak yerine yerleştirdi. Onun bu çözümü herkesi memnun etti.
Her kabile, bu taşı yerine koyma şerefinin kendisine ait olmasını istiyordu. Bu konudaki anlaşmazlık neredeyse aralarında çatışma çıkmasına neden olacaktı. İçlerinden biri Kabe'ye girecek ilk kişinin hakem olmasını önerdi. Aradan fazla zaman geçmeden Kabe'nin kapısından içeri Hz. Muhammed'in girdiği görüldü. Bu durum, herkesi sevindirdi. Çünkü o; dürüst, güvenilir, kararlı bir kimse olarak tanınıyordu. Hz. Muhammed bir yaygı getirtip taşı yaygının üzerine koydurdu. Her kabileden birer kişinin yaygının uçlarından tutarak Hacerülesvet'i taşımalarını istedi. Konulacağı yere getirildiğinde Hz. Muhammed taşı alarak yerine yerleştirdi. Onun bu çözümü herkesi memnun etti.
O güvenilirliği ile her zaman örnek olmuştur.
Ey Peygamber Rabb'inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun verdiği Peygamberlik Görevini Yapmamış olursun. (Maide 67)
Ey Peygamber Rabb'inden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun verdiği Peygamberlik Görevini Yapmamış olursun. (Maide 67)
Hangi Peygamberin İsmini Duydunuz?
Hangi Peygamberin İsmini Duydunuz?
Hangi Peygamberin İsmini Yaşantımızda Sık Kullanıyoruz?