Sevgisini kendi arzusuna tercih eden onun tarafından da sevilir; onu özleyen, ondan başkasında gözü olmayan ve ondan korkan ki



Yüklə 1,18 Mb.
səhifə39/119
tarix07.01.2022
ölçüsü1,18 Mb.
#90645
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   119

Bibliyografya:

Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, "fvz" md.; Li-sanü'!-cArab, "fvz" md.; Kamus Tercümesi, II, 836; VVensinck, el-Mu'cem, "fevz" md.; M. F. Abdülbâkî, el-Muccem, "fvz" md.; Dârimî. "Fe­za' ilü'l-Kur3ân", 29; Taberî, Cami'u'I-beyân (Şâkir), VII, 452; Mâtürîdî, Te'mlâtü'l-Kur'ân, Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 40, vr. 104"; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu't-ğayb, IX, 126, 133, 228.



FEVZİ ÇAKMAK368




FEVZİ EFENDİ, EDİME MÜFTÜSÜ

(1826-1900} Son devir Osmanlı âlimlerinden.

Denizli'nin Tavas (eski adı Yarangüme] ilçesinde doğdu. Asıl adı Mehmed Ali, mahlası Fevzi'dir. Edirne'de yirmi yıl ka­dar bulunup müftülük yaptığından da­ha çok Edirne Müftüsü Fevzi Efendi diye tanınmıştır. Babası Ahmed Şâkir Efen­di hakkında herhangi bir bilgi olmadığı gibi kendisinin de kullandığı Kureyşîzâ-de lakabının nereden geldiği tesbit edi­lememiştir. Hayatıyla ilgili ayrıntıların önemli bir kısmı kendi eserlerinde ver­diği bilgilere dayanmaktadır. Fevzi Efen­di ilk tahsiline memleketinde Hâdimli Hacı Said Efendi'nin yanında başladı; oradan Manisa'ya giderek müftü Evli-yâzâde Ali Rızâ Efendi'den ders aldı. Ayrıca Erzincanlı Mehmed Efendi'den de ders okudu. Manisa'da tahsil görür­ken hacca gitmek için 1840'ta yola çık­tı. Yolculuk sırasında bir müddet kaldığı İzmir'de Balıkpazarı, İskenderiye'de Ha-seneyn camilerinde ders okuttu. Mek­ke'de bulunduğu 1841-1843 yılları ara­sında bir yandan çeşitli dersler alırken bir yandan da tefsir ve menâsikü'1-hac okuttu. Nakşibendî şeyhi Abdullah Efen-di'ye İntisap etti. Hac dönüşü Manisa'­da tahsilini tamamlayıp icazet aldıktan sonra İstanbul'a gitti. 1847'de dersiam olarak Edirne'ye tayin edildi. Bir müd­det sonra müftülük görevine getirildi. Eskicami'de yirmi yıl boyunca Envâruttenzîl, Şifâ-i Şerif, Şahîh-i Buhâri, Meş-nevî, Kaşîdetü'l-bürde okuttu. Bir yan­dan da eser telif etmeye başladı. Ken­di ifadesine göre üç de medrese kurdu. Edirne müftülüğünden kendisini çeke­meyenlerin dedikoduları yüzünden azle-dildiğini (1864) söyleyen Fevzi Efendi kı­sa bir süre İstanbul'da kaldıktan son­ra Antalya niyabeti göreviyle tekrar me­muriyet hayatına başladı. Muhtemelen 1868'de İstanbul'a döndü. Bir müddet sonra Filibe'ye nâib olarak tayın edildi. Burada Nakşibendî-Hâlidî şeyhlerinden Ali Efendi'ye intisap etti. 1877'de An­kara naibi oldu; ardından Halep, Kudüs, Kayseri ve Bitlis'te görev yaptı. 1305'te (1887-88) Medine mollası pâyesiyle Medine, iki yıl sonra Balıkesir, ardından da Edirne niyabetine tayin edildi. Görevli bulunduğu yerlerdeki öğretim faaliyet­lerine de katılan Fevzi Efendi Rumeli kazaskerliğine kadar yükseldi. 28 Rebî-ülâhir 1318'de369 İstan­bul Karagümrük'teki evinde vefat etti. Mezarı Fâtih Camii naziresindedir.

Fevzi Efendi çeşitli görevlerle Osman­lı coğrafyasının büyük bir kısmını dolaş­mış, ulemâ ve devlet adamlarıyla dost­luklar kurmuş, halkı ve talebeleri yakın­dan tanımış bir Osmanlı aydınıdır. Ken­disini şahsen tanıdığı anlaşılan Bursalı Mehmed Tâhir ondan "sudûrdan talâ-kat-i lisâniyyesiyle müştehir bir zat" di­ye bahseder. Fevzi Efendi'nin üzerinde durulması gereken önemli bir özelliği onun müderrislik yanıdır. Bulunduğu gö­revlerde bir yandan eğitim için ihtiyaç duyulan eserleri telif etmiş, bir yandan da ders okutmuştur. Hatta okutacağı birçok dersin kitabını bizzat kaleme alıp yayımlamış, bazan nerede ve ne zaman okutulacağı eserin üstünde ilân edilmiştir.370 Telif etti­ği bu eserler cami ve medreselerde oku­tulmuş, bir kısmı İstanbul dışında ol­mak üzere defalarca basılmıştır.

Devrinin çok eser veren müelliflerin­den biri olan Fevzi Efendi'nin dinî ilim­lere dair eserlerinin büyük bir kısmını Arapça olarak kaleme aldığı şerh ve ha­şiyeler oluşturur. Türkçe eserlerinde ise Batılılaşma tesiriyle Osmanlı toplum ha­yatında ortaya çıkan dinî ve içtimaî me­seleler üzerinde durmuştur. Fevzi Efen­di eserlerinde ele aldığı konulan enine boyuna incelemek yerine daha çok üze­rinde ittifak edilen görüşleri aktarmış­tır. İslâmî ilimlerin sarf ve nahiv, bela­gat, tabakat ve mantık gibi çeşitli alan­larında eser vermiştir. Bu arada tasav-

vuf? konularla da ilgilenerek rabıta ve keramete dair eserler kaleme almıştır. Fevzi Efendi Türk edebiyatında Hz. Pey-gamber'le ilgili en çok eser veren müel­liflerden biri olduğu gibi sadece na'tlar-dan müteşekkil divan tertip eden bir­kaç şairden biridir. Dinî, tasavvufî ve hi-kemî türlerden şarkı gibi lâdinî türlere kadar hemen her nevi ve şekilde şiir söyleyebilmesi onun nazım kabiliyetini ortaya koymaktadır. Ancak Fevzi Efen­di şair olmaktan çok bir ilim adamıdır. Türkçe, Arapça ve Farsça birer mevlid yazmasından mevlide karşı özel bir il­gisinin olduğu anlaşılmaktadır. Mevlid okutmaya karşı çıkanlara cevap olmak üzere müstakil bir eser kaleme alma­sı, her yıl ücretini göndererek Medine, Kayseri ve Edirne'de mevlid okuttuğu­nu söylemesi bu ilgisinin derecesini gös­termektedir.

Fevzi Efendi'nin, Ahmed el-Gazzâlî'ye ait et-Tecrid'm tercümesinin başında eserini "kelimât-ı Garbiyye'den berî ola­rak" ve "kaba Türkçe" diye nitelendirdi­ği konuşma diline yakın bir dille tercü­me ettiğini söylemesi onun dil şuuruna sahip olduğunu gösterir. Fevzi Efendi'­nin dille ilgisini, Kevâib-i Şi'r ü İnşâ ad­lı eseriyle Tuhfe-i Fevzi adıyla kaleme aldığı küçük manzum sözlük de ortaya koymaktadır. Mevhibetü'I-vehhâb ad­lı dua mecmuası bilindiği kadarıyla Türk­çe dualara yer veren ilk geniş eserdir. Rûhu's-salât risalesinde, namazda oku­nan âyet, tehlil, teşbih ve duaların an­lamları bilinmedikçe namazın hakikati­ne ermenin mümkün olamayacağını söy­leyerek bunların mealini vermesi de ay­rıca dikkat çekicidir. Mensur eserleri içinde, çeşitli şiirler yanında sık sık ken­di şiirlerine yer veren Fevzi Efendi da­ha çok dinî- hikemî tarzı benimsemiştir. Zaman zaman lirizme ulaştığı görülen şairin bu yanı özellikle Hz. Peygamber'-le ilgili şiirlerinde görülür.

Eserleri. Fevzi Efendi'nin yayımlanmış yetmiş beş eseriyle yazma halinde iki küçük risalesi tesbit edilmiştir. Bizzat kendisi tarafından bastırılan Fihristü'i-âsâr'da altmış beş eser yer alır. Fevzi Efendi'nin eserleri şöylece gruplandın-labilir:




Yüklə 1,18 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin