1955'te Ankara Üniversitesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun oldu.
Temmuz 1965'te memurluktan ayrıldı.
"Diriliş" dergisini aylık, haftalık bazen haftada iki kez yayınladı.
İlk şiiri 1951'de "Hisar" dergisinde çıktı.
İkinci Yeni akımı doğrultusunda şiirler yazdı.
EDEBİ KİŞİLİĞİ-SANAT ANLAYIŞI
II. Dünya Savaşı sonunda Avrupa'da görülen şiir akımlarının izleri görülür.
Şiirlerinde anne, sevgi, çocuk, ölüm vb. temalarını işler.
İkinci Yeni şiir anlayışını,İslam düşüncesine bağlayan şairdir.
Türk şiirini metafizik bir esasa oturtan şairdir.
Modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır.
Eser, şairini sevinçle titretmeli.
Şair, eserini sevmeli.
SEZAİ KARAKOÇ`UN ŞİİR GÖRÜŞÜ
Şair şiiri şöyle tanımlar: “Şiir, hakikatin, doğa ve tarih içinde atan nabzı, çarpan yüreğidir.”
“Şair nedir? Kelimedeki hayatı bulandır.” der
Klasik şiirimizin iyi okunmasını, bilinmesini ister.
“Aslında, yeni olmak, “eski”nin sırrını bulmaktır” der.
Hemen her şiirinde hikmet ışığını görebilirsiniz.
Bazı mısraları, mısra-ı berceste hükmündedir.
Yunus Emre, Mevlana, Fuzuli, Şeyh Galip, Mehmet Akif, Necip Fazıl çizgisinin günümüzdeki temsilcisi Sezai Karakoç'tur.
KARAKOÇ`UN ŞİİRİNDE ANADOLU
Şaire göre büyük medeniyete beşiklik eden yurtlardan biri de Anadolu`dur.
Anadolu`yu sembolist bir şiir üslubu içinde anlatır.
Çocukluk yıllarının hatıralarıyla karışık biçimde Anadolu halkını terennüm eder.
O,Anadolu halkının dertlerini bilir,fakat Marksist şairiler gibi istismar etmez.
Şiirinde Güney-Doğu Anadolu`nun bitmeyen kan davalarını dile getirir.
Bir ses
Bir patlayış sesi
Tabancanın yılan dili
Devrilen bir insan
Kaçışanlar,konuşanlar
Birikinti,boşanış,sessizlik ve çığlık
Yere devrilen bir insan
Kan davasından bir belge daha
Ekle ekle kara yazına
Akan kana gül ekle
SEZAİ KARAKOÇ
KARAKOÇ`UN ŞİİRİNDE SOSYAL KONULAR
Körfez ve Şahdamar gibi eserlerinde sosyal içerikli şiirlere yer vermiştir.
Karakoç`a göre şiirin gerisinde insan olmalıdır.
Şair“Şiirine insanlık fonunu koymayan şair unutulmaya mahkumdur” der.
Ruhumuzun içinde kar yağar
Anamızdan doğduğumuz geceden beri
Heybemizi emektar makinelere yükleriz
Fikirlerimizi tıfıl vinçlere
Biz kirli ve temiz çamaşırları
Aynı zaman aynı minval üzere katlarız
Biz koşu bittikten sonrada koşan atlarız
SEZAİ KARAKOÇ
KARAKOÇ`TA AŞK VE KADIN
Karakoç aşkın,sevginin alabildiğine yozlaştığı ve bazı duygulara bir basamak olarak kullanıldığı bir dönemde,kadının yüceliğinden bahsetmektedir.
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına
Sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi
Yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
SEZAİ KARAKOÇ
MONA ROZA ŞİİRİ VE KARAKOÇ
Şairimiz üniversitede bir muhacir kızına kaptırır gönlünü.
Kısa bir süreden sonra dayanamaz ve kendini o kıza açmaya karar verir.
istediği cevabı alamamıştır,bu samimi Anadolu çocuğu kırılmıştır.
Lakin bu kırgınlık uzun sürmez
Azimle tekrar deneyecektir
Tam dört yıl hep istemiştir onu.
Artık okul bitmek üzeredir.Tam dört yıl geçmiştir
Mezuniyet merasimi düzenlenmektedir
Ankara üniversitesinde öğrenciler 4 yılın yorgunluğunu ,bitirmenin sevinciyle bu merasimde birleştirecektir
Bu program da Sezai Karakoç yazdığı şiiriyle yerini almıştır
Sezai Karakoç anons edilir.
Sezai Karakoç şöyle bir kalabalığa bakar o buğulu gözlerle ,gönlünde yer alamadığı insanı aramaktadır mahşeri kalabalık içinde.
Şiirini okumaya başlar.
MONA ROZA
Mona roza siyah güler ak güller Geyve’nin gülleri beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah senin yüzünden kana batacak Mona roza siyah güller ak güller …
Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez
Herkes bu şiirden çok etkilenmiştir
Biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam dört yıl sonra geçte olsa anlamıştır
Uğultunun arasından bir kız öğrenci sıyrılır,kürsüye yaklaşır
Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesle:
-Ben seni kabul ediyorum der .
Ama çok geçtir artık bu samimi gencimiz bu ağır aşka dayanacak takati kalmamıştır kürsüye dönerek
-Şimdi de ben kabul etmiyorum der
Ve bir daha Muazzez Akkaya’yı hiç kimse görmemiştir
Red cevabının ardında intihar etmiştir.
Şimdi Sezai Karakoç 65-70 yaşlarında ve hiç evlenmemiştir.
Sezai Bey genellemelerle anlaşılacak bir insan değildir.
Sezai Karakoç, Batı’yla hesaplaşan bir adamdır.
Sezai Karakoç, Mehmet Akif’in devamıdır.
ESERLERİ
ŞİİR: Körfez (1959) Şahdamar (1962) Hızırla Kırk Saat (1967) Sesler (1968) Taha’nın Kitabı (1968) Kıyamet Aşısı (1968)
Gül Muştusu (1969) Zamana Adanmış Sözler (1970) Şiirler (1975) Ayinler (1977) Leyla ile Mecnun (1981) Ateş Dansı (1987) Alınyazısı Saati (1989)
DENEME-İNCELEME
Yunus Emre(1965) Yazılar (1967) İslamın Dirilişi (1967) İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü (1967) Mehmet Akif(1968) Mağara ve Işık (1969) Edebiyat Yazıları1 (1982) Edebiyat Yazıları 2 (1986)
ÖDÜLLERİ
1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası 1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü 1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü 1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü