44:4-8 Rab’bin yaptıklarını hatırladığımızda, O’nu övme gereksinimi duyarız. O, değersiz Yakup’un değersiz oğullarına zaferlersağlayan Büyük Kral ve Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’dır. Düşmanlarını ezip geçmelerini ve kendisine saldıranların üzerinde zaferle yürümelerini O sağlamıştır. İsrail başarı için yayına güvenmemeyi öğrenmişti. Kılıcı da yeterli bir kurtarıcı değildi. Halkını kurtaran ve düşmanlarını bozguna uğratan, Tanrı’dır! İnsanların Tanrı’yla olan birliktelikleri nedeniyle övünmelerine şaşmamak gerekir. O’na şükretmekten vazgeçmeyecek olmaları doğaldır!
44:9-12 Ama bu arada ezgilerini ağıta dönüştüren bir olay gerçekleşmiştir. Rab, halkını terk etmiş ve utanç içinde bırakmış görünmektedir. Ordular, Tanrı’nın varlığı ve yardımı olmaksızın savaşa gitmiş ve çok geçmeden panik halinde geri çekilmişlerdir. Düşmanları, İsrail’in bütün zenginliğini ganimet olarak evlerine götürmüşlerdir. Rab, koyunlarını kasapların önüne terk etmiş, hayatta kalanlarını da diğer uluslar arasına dağıtmıştır. Tanrı, halkını yok pahasına satmış gibi görünmektedir. Düşman, kötülüğünün sonuçlarına katlanmadan zor durumu atlatmış, hatta yaptıkları yanına kâr kalmıştır.
44:13-16 Zavallı İsrail, diğer ulusların önünde gülünç duruma düşmüş, alay konusu olmuştur. Geleneksel atasözleri ve alaycı davranışlar, Yahudiler’i lekelemek için kullanılmıştır. Tanrı’nın eski halkı, ulusların kötü şakalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Kaçamayacakları için de utanca uğramışlardır. Yüzleri, düşmanlarının hakaretleriyle kızarmıştır.
44:17 Bütün bu yenilgi ve utancın şaşırtıcı yanı, bunların İsrail’in başına bilinçli olarak günah işlediği için gelmediğidir. Tarihin bir başka döneminde, acı ve günah arasında mutlak bir bağlantı vardır. Ama bu özel durumun bununla ilgisi yoktur; tam aksine, halkın içinde bulunduğu kötü durum, Tanrı’nın seçilmiş halkı oldukları gerçeğiyle uyumluydu. Tanrı ve antlaşması uğruna acı çektikleri bir durum içindeydiler.