48:3 Kentin duvarları içinde, Tanrı güvenilir bir Koruyucu olduğunu kanıtlamıştır. Herkes, yıkıma uğrayacağından kuşku duyulmayan kenti, O’nun nasıl mucizevi bir şekilde kurtarmış olduğunu bilir. Olay şöyle gerçekleşmiştir:
48:4 Düşman güçleri bölüklerini şehrin dışına yığdılar. Büyük bir ordu saldırı için hazırlık konumuna geçti. Kentin, silahlı ve böylesine büyük bir güç karşısında dayanması için, askeri yönden umut yok denecek kadar azdı.
48:5 Saldıranlar sonra kendilerini şaşkına düşüren bir şey gördüler. Gördükleri neydi?
Bu, metinde belirtildiği gibi Yeruşalim miydi? Böylesine küçük bir kentin yalnızca görünüşüyle profesyonel askerleri paniğe uğratması imkansız gibi görünüyor.
Belki de kendileri ve görünmeyen dünya arasında bir perde çekilmişti ve şehri korumak üzere hazır duran melekler ordusunu görmüşlerdi. Ya da gördükleri, dağları dolduran atlar ve savaş arabaları mıydı? (2Kr.6:17’e bk.). Ya da RAB’bin Meleği’ni mi gördüler – Rab İsa Mesih’in beden almadan önceki görünümlerinden biri... (Yşa.37:36).
48:6,7 Açıkçası tam olarak bilmiyoruz. Ama ne olursa olsun, görüntü öylesine dehşet vericiydi ki, yiğit askerlerin cesareti kırılmıştı. Gördükleri onları paniğe uğratmıştı. Ordugahlarında kargaşa çıktı. Aceleyle titreyerek geri çekildiler. Sıkıntıları doğum yapmak üzere olan bir kadının sancılarına benzetilebilirdi. Düşman istilacıların arasındaki karmaşa ve düzensizlik, kasırganın vurduğu okyanusun dağılıp yok olmasına benziyordu.
48:8 Kentin içindeki insanlar şimdi sevinçten deliye dönmüşlerdi. Kaçınılması imkansız bir felaketle sonuçlanacak durumları mucizevi bir zafere dönüştürülmüştü. Geçmişte daima Tanrı’nın, Yeruşalim’in temellerini atan Savunucuları olduğunu işitmişlerdi. Bu gerçeği şimdi kendi gözleriyle görüyorlardı. “Bize önceden söylenenler kanıtlandı – Tanrı kenti sonsuza kadar korur” (Knox).
Dostları ilə paylaş: |