58:4,5 Konuşmaları iftira ve kötü niyet doludur; bir yılanın öldüren zehrine benzer. Çalgıcı ne kadar ustalıkla çalarsa çalsın, sağır bir kobra yılanı gibidirler; Tanrı’nın sesine kulaklarını tıkarlar.
58:6,7 Davut onların kötülüklerini tanımlamak için, nasıl doğadan örnekler verdiyse, şimdi de onların kötülüklerini yine doğa bilimleriyle karşılaştırır. Bunu yaparken de yargıyla ilgili mecazlar kullanır. Bu aslanların dişleri kırılmalı, azı dişleri sökülmelidir. Akıp giden su gibi yok olmalılar ya da yerin altında gizemli bir şekilde kaybolan kaynaklara dönmelidirler.
7b. ayetin İbranice’si belirsizdir. “Uçları kırılmış oklar gibi kör ve zararsız olsunlar” anlamına gelebilir.
58:8 Sonra sümüklüböceklerin dünyasına geçer. Büyük sümüklüböcek süründükçe nasıl “erirse”, bu suçlular da öylece yok olsunlar. Sümüklüböceklerin gerçekten süründüklerinde eriyip erimedikleri önemsiz bir teknik konudur. Yanan bir evden söz ederken, nasıl “dumanlar içinde kaldığını” söylediğimizde hiç kimse itiraz etmezse, o zaman neden Kutsal Kitap’taki mecazi bir ifade üzerinde tartışmamız gereksin ki?
Bir sonraki bedduada, kötülük işleyenlerin, düşük çocuk gibi güneş yüzü görmemeleri dilenir. Scroggie’nin dediği gibi, “Kötülerin gözleri asla açılmaz, yaşayacakları olaylar asla gerçekleşmez; günahkâr olgunlaşmadan kurur, asla gerçekleşmeyen bir vaat gibidir.”41
Dostları ilə paylaş: |