İsrail Rab’be umut bağlaması için teşvik edilir. Bununla ilgili üç neden verilir: Birincisi, Rab’bin merhameti değişmez. İkincisi, kurtarışı ve sağlayışı boldur. Son olarak da, İsrail’i bütün fesatlarından kurtarmaya istekli olduğuna kuşku yoktur.
Mezmur derin bir hüzünle başlamıştı. Ama Tanrı için aşılmayacak hiçbir sorun, çözülmeyecek hiçbir bilmece yoktur. Mezmur, Tanrı’ya güvenilmesini bildiren ateşli bir çağrıyla son bulur.
131. Mezmur: Zihinsel Alçakgönüllülük
Bazı sırlar anlaşılamayacak kadar derindir. Bazı garip koşullar, keskin bir zekaya sahip insanları bile şaşkına çevirirler.
Örneğin, insanın acı sorunu konusunda son sözü kim söyleyebilir?
Yanıtlanmamış dualarla ilgili soruları kim yanıtlayabilir?
Tanrı’nın egemen seçimi ve insanın özgür iradesini kim bir araya getirebilir?
131:1 Davut bütün yanıtları bildiğini söylemedi. Davut’un, her şeyi bildiğini iddia eden, gururlu bir yüreği yoktu. Gözü yükseklerde değildi. Hiçbir eksiği olmadığını düşünen, övüngen biri değildi. Sınırlarının farkındaydı ve, “Bilmiyorum” demekten utanmıyordu. Sadece bilebileceği şeyleri öğrenmeye razıydı ve kendini aşan harika işleri Tanrı’ya bırakmıştı. Neden kendisi için fazla büyük işlerle uğraşması gereksin? Davut, kendisinin asla anlayamayacağı şeyleri anlayan Tanrı’ya yücelik verdi.
131:2 Tanrı’nın bilgelik, sevgi ve gücüne duyduğu bu güven, Davut’un canına esenlik ve huzur getirdi. Anne kucağında sütten kesilmiş bir çocuk gibi huzur buldu. Sütten kesilen bir çocuk başlangıçta huzursuz ve sabırsız olup yaygaralar koparabilir. Ama beslenme zamanı geldiğinde bebek aniden sessizleşir ve annesinin kollarında gevşer. Eğer bizi aşan konuları anlamaya çalışırsak, hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Ama yanıtlanamayan soruları Tanrı’ya bıraktığımızda bu gerginlikten kurtuluruz.
Dostları ilə paylaş: |