3 Aralık’ta Kanal, İsrail’in Sina yarımadasından Frs ve İng’nin de ülkeden çekilmesiyle millileştirilmiş oldu.
TC’nin Süveyş bunalımı sırasında İsrail büyükelçisini çekmesi Araplarla ilişkilerin düzelmesini sağlamaya yetmemiştir.
TC’nin Süveyş bunalımı sırasında İsrail büyükelçisini çekmesi Araplarla ilişkilerin düzelmesini sağlamaya yetmemiştir.
Fakat en önemli sonuç; İng. ve Frs.’nın bölgedeki etkinliği sona ermiş, SSCB’’nin bölgedeki etkinliği artmıştır.
1957 Suriye Bunalımı:
Nedeni: 6 Ağustos’ta SSCB-Suriye arasında ekonomik ve teknik yardım antlaşması imzalandı.
Hemen ardından 13 Ağustos’ta Suriye, mevcut rejimi devirmeye çalıştıkları iddiasıyla üç ABD’li diplomatı sınır dışı etti ve
Hemen ardından 13 Ağustos’ta Suriye, mevcut rejimi devirmeye çalıştıkları iddiasıyla üç ABD’li diplomatı sınır dışı etti ve
ABD, Suriye’nin komşularına silah göndererek Suriye’nin bölge ülkelerine saldırmasını engellemeyi hedeflediğini söyledi.
TC de ABD ile birlikte hareket ederek Suriye sınırına asker yığdı ve SSCB’den tepki aldı.
1958 Irak Darbesi ve CENTO’nun kuruluşu:
1958 Irak Darbesi ve CENTO’nun kuruluşu:
TC, önce monarşinin yıkıldığı Irak’taki darbeden rahatsız olmuş, daha sonra yumuşayarak 31 Temmuz 1958’de Irak’taki yönetimi tanımıştır.
Irak darbesinin en önemli sonucu, Bağdat Paktı’nın yerini Merkezi Antlaşma Teşkilatı (CENTO)’ya bırakmasıdır. (21 Ağustos 1959)
CENTO’nun merkezi Ankara oldu.
CENTO, 1979 İran Devrimine kadar çalışmalarını sürdürmüştür.
1958 Lübnan ve Ürdün Olaylarında TC’nin Tutumu:
1958 Lübnan ve Ürdün Olaylarında TC’nin Tutumu:
TC, yine Batı ve ABD yanlısı tavır takınmış, İncirlik üssünün ABD tarafından Lübnan’a yaptığı çıkarma sırasında kullanılmasına izin vermiştir.
Bu duruma SSCB ve Birleşik Arap Cum. (Mısır, Suriye e S.Arabistan) tepki göstermiştir.
Irak’taki darbeden en fazla etkilenen ülke Ürdün’dü.
Ayrıca Ürdün’e yapılan İngiliz müdahalesini, bu devletin bağımsızlığının “dışarıdan tertiplenen yıkıcı faaliyetlere karşı korunması olarak değerlendirmiştir.
Filistin Sorunu:
Filistin Sorunu:
Filistin sorununun temelleri I. Dün.Sav. sırasında Batılı devletlerin Osm. Dev.’ni parçalamak için yürüttükleri politikalarda yatar.
İngiltere, Filistin bölgesini istiyordu. Bu amaçla 2 Kasım 1917’de İng. Dışişleri Bakanı Lord Balfour imzasıyla bir deklarasyon (Balfour Deklarasyonu) yayınlanmıştı.
Yahudiler için bir ulusal yurt oluşturma isteğini içeren deklarasyonda diğer halkların haklarına da saygı gösterileceği belirtiliyordu.
İngiltere’nin manda yönetimi altında Filistin’e göç eden Yahudilerin sayısı gittikçe artıyordu.
İngiltere’nin manda yönetimi altında Filistin’e göç eden Yahudilerin sayısı gittikçe artıyordu.
Filistin’deki Araplar ve Yahudiler 1920, 1921, 1929’da üç kez çatıştılar.
Bundan sonra hem Arap hem de Yahudi terör örgütleri birbirlerini ve İngilizleri hedef alan eylemler düzenlemişlerdir.
II. Dün. Sav.’ndan sonra BM gündemine bir çok kez taşınan sorun, 15 Mayıs 1947’de BM Filistin Özel Komisyonu’nun kurulmasını sağlamıştır.
BM’de oybirliğiyle kabul edilen plana (Çoğunluk Planı) göre;
BM’de oybirliğiyle kabul edilen plana (Çoğunluk Planı) göre;
Manda yönetimi derhal sona erdirilecek ve Filistin bağımsızlığı kabul edilecekti.
Bağımsız Filistin devleti aralarında eko. Birlik bulunan Arap ve Yahudi devletleri şeklinde ikiye bölünecek,
Kudüs şehri ise uluslar arası denetim altında tutulacaktı.
Azınlık Planı’na göre ise, başkenti Kudüs olan, Arap ve Yahudi federe bölümlerden oluşan federal bir yapıya sahip olması öngörülüyordu.
Azınlık Planı’na göre ise, başkenti Kudüs olan, Arap ve Yahudi federe bölümlerden oluşan federal bir yapıya sahip olması öngörülüyordu.
29 Kasım 1948’de BM Genel Kurulu’nda Filistin’in Araplarla Yahudiler arasında taksimi tezi kabul edildi.
TC, Truman Doktrininin ilanına kadar taksim fikrine karşı çıkan Arap ülkelerinin yanında yer almış, bağımsız bir Filistin Arap Devleti’nin kurulmasını desteklemiştir.
TC’nin bu tavrının nedeni, Araplarla birlikte olmak için değil, bölünmenin bölgeye getireceği istikrarsızlıktan dolayı endişe duyduğu içindir.
14 Mayıs 1948’de Yahudi Ulusal Konseyi, Filistin’de bağımsız bir İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti.
14 Mayıs 1948’de Yahudi Ulusal Konseyi, Filistin’de bağımsız bir İsrail Devleti’nin kurulduğunu ilan etti.
TC’nin bu durum karşısındaki tutumu:
Filistin’de bir Arap devleti olmaksızın kurulan İsrail Devleti’ni endişe ve temkinle karşıladı.
Çünkü, Yahudi terör örgütleri SSCB ile yakın işbirliği içindeydiler ve İsrail O.D.’da bir Sovyet uydusu olabilirdi.