Nata'nın Fethi:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ordugahını Nata’nın doğusuna, ok mesafesinin ulaşamayacağı bir mevziye kurdu. Çok sağlam ve yüksek olarak inşa edilmiş olan Naim kalesinin kuşatılması ile savaş fiilen başlamış oldu. Yahudiler şiddetli direniş gösterdiler. Bu kale yahudilerin bin kişiye meydan okuyan büyük pehlivanları Marhab’ın komutasındaydı. İki taraf arasında karşılıklı ok atışmaları günlerce sürdü. Daha sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- müslümanları fetih ile müjdeleyerek şöyle buyurdu:
“Yarın sancağımı Allah’ın ve Rasulu’nün sevdiği bir adama vereceğim”
Müslümanlardan herbiri sancağın kendisine verilmesi temennisiyle o geceyi geçirdi. Sabah olunca Allah Rasulu -sallallahu aleyhi vesellem-
“Ali nerede” diye sordu.
“Gözü ağrıyor” dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’nu çağırttırıp, tükürüğünü gözlerine sürdü. Böylece Ali’nin tüm ağrısı kesilmiş oldu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- sancağı O’na verdi ve savaşmadan önce onları İslam’a davet etmesini emretti.
Yahudiler, şiddetli bir saldırıya muhatap kalacaklarını bildikleri için kadın ve çocuklarını daha güvenli olan Şak kalelerine naklettiler. Müslümanlarla bitirici bir karşılaşmaya hazırdılar. Sabah olunca Ali onların hazırlıklı olduklarını gördü. Onları İslam’a kabule çağırdı ancak yahudiler bunu reddettiler. Komutanları Marhab şöyle diyerek müslümanları mübarezeye davet etti.
“Bütün Hayber bilir ki ben Marhab’ım
Silahımı çektim, tecrübeden geçmiş bir kahramanım
Savaş ateş püskürerek üstüme gelse de vururum.”
O’nun karşısına Amir bin Ekva çıktı. O da şöyle dedi.
“Hayber benim de Amir olduğumu bilir.
Silahımı çektim, maceracı bir kahramanım”
İki pehlivan karşı karşıya geldiler. Bir müddet karşılıklı çarpıştıktan sonra Amir şehid edildi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’nun hakkında “Amir’e iki kat ecir vardı.” buyurdu.
Marhab’ın karşısına daha sonra şöyle diyerek Ali -radıyallahu anh- çıktı.
“Bana Haydar ünvanını anam vermiştir.
Ben korkunç ormanların aslanıyım.
Kılıca kılıçla mukabele etmesini bilirim.”
Ali aradan çok geçmeden o koca yahudi pehlivanının boynunu vurarak öldürdü. Sonra kardeşi Yasir meydana çıkıp mübareze istedi. O’nun karşısınada Zübeyr bin Avvam çıktı ve O’nu kardeşinin akibetine uğrattı. Sonra şiddetli bir çarpışma başladı. Yahudilerin birçok pehlivanının bu çarpışmada öldürülmesi, morallerini bozdu, gevşekliğe kapıldılar. Müslümanlar kuvvet kullanarak bu kaleyi zaptettiler. Bunun üzerine yahudiler Sa’b kalesine doğru kaçıp, oraya sığındılar. Müslümanlar fethettikleri Naim kalesinden birçok mal, yiyecek ve silah elde ettiler. Bu onların savaş azimlerini daha da yükseltti.
Müslümanlar daha sonra Habbab bin Münzir komutasında Sa’b kalesini kuşattılar. Kuşatma üç gün sürdü. Sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- fetih için dua edip, müslümanları kaleye şiddetle saldırmaları hususunda teşvik etti. Müslümanlar kaleye şiddetle saldırdılar. Bu çok şiddetli çarpışmalar yahudilerin hezimete uğramaları ile sonuçlandı. Güneş batmadan önce müslümanlar kaleyi fethetmiş oldular. Buradan da birçok mal ve yiyecek elde ettiler. Bu kalenin fethinden önce müslümanların yiyecekleri tükenmişti. İnsanlar açlıktan eşeklerini kesip yemeye başlamışlardı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- eşek eti yenilmesini yasakladı ve kazanlardaki eşek etinin dökülmesini emretti.
Buradan da atılan yahudiler kaçıp Zübeyr kalesine sığındılar. Bu Nata semtindeki son yahudi kalesiydi. Müslümanlar bu kaleyi de kuşattılar. Kuşatmanın dördüncü günü bir yahudinin ihbarı üzerine kaleye giden gizli su kanallarını keşfettiler ve bu kanalları keserek yahudileri susuz bıraktılar. Bunun üzerine yahudiler kalelerinden çıkıp şiddetle müslümanların üzerine saldırdılar. Ancak bu çarpışma onların hezimeti müslümanların zaferi ile neticelendi. bunun üzerine yahudiler buradan da Şak semtine kaçtılar ve ordaki Eba kalesine sağındılar.
Şak'ın Fethi:
Müslümanların burayı da kuşatmaları üzerine yahudiler, kaleden çıkarak savaşmaya karar verdiler. İçlerinden biri çıkarak mübareze istedi ve öldürüldü. Sonra bir diğeri çıktı ve o da Ebu Dücane -radıyallahu anh- tarafından öldürüldü. Ebu Dücane rakibini öldürür öldürmez doğruca kaleye yöneldi. Müslümanlar da O’nu takib ederek düşmanı yarıp kaleye girdiler. Kale içindeki şiddetli çarpışmalardan sonra yahudiler bu kaleyi terkedip Nezzar kalesine koşup sığındılar. Bu kale Şak mıntıkasındaki son kaleydi. Müslümanlar Eba kalesini de feth ederek yine birçok ganimet ele geçirdiler.
Sonra Nezzar kalesine doğru harekete geçtiler. Bu kale Bağn tepesine kuruluydu ve kaleye giden herhangi bir yol yoktu. Çok sağlam korunuyordu. Yahudiler müslümanların asla burayı alamayacaklarından emindiler. Dolayasıyla kadınlarını ve çocuklarını bu kalede muhafaza ediyorlardı. Kale surlarına okçular yerleştirerek müslümanların kendilerine yaklaşmalarına engel oldular. Ancak müslümanlar onlara karşı Mancınık kullanınca korku ve dehşete kapılıp, bu kaleyi de terk ederek Küteybe mıntıkasına kaçtılar. Müslümanlar bu kaleden de birçok ganimetler elde ederek, konumlarını güçlendirdiler.
Küteybe'nin Fethi:
Müslümanlar daha sonra yahudileri takip ederek Küteybe mıntıkasındaki Kamus kalesini muhasara altına aldılar. Muhasara yaklaşık yirmi gün kadar devam etti. Sonra yahudiler eman dileyerek teslim oldular.
Yahudilere kadın ve çocuklarıyla beraber Hayber’i terketmeleri hakkı tanınarak, eman verildi. Ayrıca altın, gümüş, at ve silah dışındaki mallarını da almalarına müsade edildi. Ancak bunlardan bir şeyi gizlemeleri halinde kendilerinden zimmetin kaldırılacağı ihtar edildi. Yahudiler bu anlaşmadan sonra diğer kalelerini de müslümanlara teslim ettiler. Müslümanlar onlardan birçok silah ganimet almış oldu. Ayrıca içinde Tevrat ayetlerini ihtiva eden birçok sahifeler de ele geçirdiler. Bunları kim istediyse ona verdiler.
Yahudilerden Kinane bin Ebi Hakik ve kardeşi andlaşmaya hiyanet ederek ellerindeki birçok altın, gümüş ve mücevherleri sakladılar. Bunun üzerine müslümanlar onlardan zimmeti kaldırdılar ve hıyanetlerinden dolayı onları cezalandırdılar. Yahudi liderlerinden Hay bin Ahtab’ın kızı Safiyye Kinane’nin karısı idi. Kinane’nin öldürülmesi üzerine Safiyye esirler arasına katıldı.
Dostları ilə paylaş: |