Her iki Taraftan Öldürülenler:
Bu savaşta yahudilerden 93 kişi öldürüldüğü gibi müslümanlardan da 15 kişi (16 veya 18 olduğu da söylenmiştir) şehit edilmiştir.
Habeşistan'a Hicret Eden Müslümanların ve Ebu Hureyre ile Üban bin Said'in Gelmeleri:
Habeşistan muhacirleri Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in elçisi Amr bin Umeyye ile beraber döndüler. Onlardan onaltı kişi başlarında Cafer bin Ebi Talib olduğu halde doğruca Hayber’e Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in yanına gittiler. Onlar geldiklerinde Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Hayber’i henüz yeni feth etmişti. Cafer’e sarılıp şöyle dedi. “Hayber’in fethine mi, yoksa Cafer’in gelişine mi sevineceğimi bilemiyorum” Hayber’in ganimetlerinden onlara da pay verdi. Habeş’ten dönen diğer muhacirler ise aileleriyle beraber doğruca Medine’ye gitmişlerdi.
Rasûlullah Hayber seferine çıktıktan sonra Ebu Hureyre de Medine’ye gelerek müslüman olmuştu. Sonra Hayber’e giderek Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ile buluştu. Allah Rasulu O’na da Hayber ganimetlerinden pay verdi.
Hayber’in fethinden sonra buraya gelen müslümanlardan birisi de Üban bin Said’dir. Rasûlullah-sallallahu aleyhi vesellem- O’na ve arkadaşlarına ganimetten bir pay vermedi.
Hayber'in Paylaşımı:
Yahudiler hezimete uğrayıp teslim olduktan sonra sürgüne gönderilmeden önce yeni bir öneri getirerek, “Ey Muhammed! Bizi burada bırak. Ekip biçelim. Çünkü bu konuda sizden daha mahiriz. Sonra hasadın yarısını size veririz.” dediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- istediği zaman onları sürgüne gönderme şartıyla bu tekliflerini kabul etti. İslam aleyhine çalışmaya başlamaları üzerine Ömer bin Hattab -radıyallahu anh- tarafından sürgün edilinceye kadar burada kaldılar.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- her grup yüz hisseden müteşekkil olmak üzere Hayber’i 36 grup hisseye ayırdı. Bunda yarısını devlete ayırdı, geriye kalan on sekiz hisseyi ise süvarilere 3, piyadelere 1 hisse olmak üzere gaziler arasında paylaştırdı. Böylece ikiyüz kişilik süvari birliğine toplam 6 grup hisse düşmüş oldu. Bin ikiyüz kişilik piyade birliğine 12 grup hisse elde etmiş oldu.
Hayber’den birçok yiyecek ve hurma da ganimet alınmıştı. Aişe şöyle demiştir: “Hayber fethedildiği zaman, şimdi hurmaya doyabiliriz” dedik. Medine’ye döndükten sonra muhacirler hurma bahçelerinden kendilerine düşen payları Ensar kardeşlerine bağışladılar.
Zehirli Et:
Hayber fethedilip huzur ve sükunet sağlandıktan sonra yahudiler hile ve tuzaklarına tekrar dönerek Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’i zehirlemeye karar verdiler. Selam bin Müşkim’in karısı bir koyun kızartarak zehirleyip Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e hediye ettiler. Kadın, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in bud kısmını sevdiğini öğrendiği için, özellikle o kısma daha çok zehir koydu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ilk lokmayı alır almaz ete zehir konduğunu derhal anlayarak yemekten el çekti ve arkadaşlarını uyararak onları da yemekten men etti. Zehirli eti kendilerine ikram eden yahudi kadını getirip sorguladılar. Yahudiler suçlarını itiraf ederek şöyle dediler: “Eğer bir kral ise ondan kurtulacaktık, yok Peygamber ise zaten zarar görmezdi” Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- onların bu habis davranışlarını bağışladı. Ancak daha sonra sahabelerden Bişr bin Berra’nın yediği zehirli etten zehirlenip ölmesi üzerine, bu kadın O’na kısas olarak idam edildi.
Fedek Yahudileriyle Yapılan Barış:
Fedek bugün Hait olarak bilinen ve Hayber’in doğusunda kalan yerleşim biriminin adıdır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Hayber’e vardıktan sonra Muhaysa bin Mesud’u göndererek onları İslam’a davet etti. Ancak onlar cevap vermeyi geciktirdiler. Fakat Hayber’in fethini duyunca korkuya kapıldılar ve kendilerinin de aynı şartlarla teslim olduklarını bildirdiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- aynı şekilde onlarla anlaşma yaptı. Fedek arazisi Peygamber -sallallahu aleyhi vesellem-’e mahsus idi. Oradan elde ettiği gelirle kendisinin ve ailesinin masraflarını karşılar ve Haşimoğullarına yardımda bulunurdu.
Vadi'l-Kura:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Hayber’den sonra halkı yahudi olan Kura Vadisine hareket etti ve onları İslam’a davet etti. Ancak yahudiler İslam’a girmedikleri gibi teslim olmaya da yanaşmadılar. Savaş için çıktılar. Mübareze için gelen ilk adamlarını Zübeyr bin Avvam katletti. Bu şekilde onbir yahudi öldürüldü. Gün bir mızrak boyu yükselmemişti ki Vadil Kura yahudileri büyük bir hezimete uğradılar. Müslümanlar onlardan birçok ganimet elde ettiler. Yahudiler kendilerine de Hayber halkına yapılan muamelenin yapılmasını talep ettiler. Müslümanlar onların bu taleplerini kabul ettiler.
Teyma Yahudileri:
Yahudiler, Fedek ve Vadil Kura yahudilerinin başlarına gelenler Teyma Yahudilerine ulaşınca, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e cizye vererek İslam zimmetine girdiler. Bu sayede memleketlerinde güvenlik ve huzur içinde yaşadılar.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’ın Safiyye İle Evllilikleri:
Yahudi liderlerinden Hay bin Ahtab’ın kızı Safiyye esir edilince O’nu Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’in izniyle Dıhye bin Halife aldı. Ancak sahabeler Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e müracaat ederek “O Kureyza ve Nadir yahudilerinin sultanıdır. Senden başkasına layık olmaz” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Safiyye’yi çağırarak O’nu İslam’a davet etti. Safiyye’nin İslam’a girmesi üzerine de O’nu azad ederek nikahı altına aldı. Özgürlüğe kavuşmasını mehir kıldı ve Medine’ye dönüş yolunda O’nu gerdeğine aldı.
İslam ordusu bu seferden Medine’ye Hicri 7. yılın safer ayının son günlerinde döndü.
Zatü'r-Rika Gazvesi:
Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Hayber’den döndükten sonra, Enmar, Salebe ve Muharib oğulları bedevilerinin savaş için toplandıklarını haber aldı. Medine’ye Osman bin Affan’ı naib tayin ederek yediyüz kişilik bir ordu ile harekete geçti. Medine’ye iki gün uzaklıktaki Nahl mevkisinde büyük bir insan seliyle karşılaştılar. İki taraf ta savaş konumu alıp birbirlerini korkuttular. Namaz vaktinin girmesi üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Salatül Havf (Korku namazı) kıldırdı.
Her iki taraf da birbirinden çekindiğinden savaşmadan ayrıldılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- düşmanın gözünü korkutmuş olarak Medine’ye geri döndü.
Bu savaşa Zatü’r-Rika denilmesinin sebebi şudur.
Burada Zatü’r-Rika denilen bir ağaç vardı.Veya taşlar müslümanların ayaklarını yaraladığından ayaklarına bezler bağladıkları için bu adı almıştır.
Dostları ilə paylaş: |