Siyer-i Nebi


Müslümanların Rum Ordusuna Karşı Yaptıkları Hazırlıklar



Yüklə 1,2 Mb.
səhifə56/62
tarix23.01.2018
ölçüsü1,2 Mb.
#40261
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   62

Müslümanların Rum Ordusuna Karşı Yaptıkları Hazırlıklar:


Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- Rumların hazırlıklarını haber alır almaz derhal harekete geçti ve tüm müslümanları cihada davet etti. Ayrıca her zamankinin aksine bu sefer gidilecek yönü ve karşılaşacak düşmanı da açıkça söyledi ki, insanlar kendilerini ona göre hazırlasınlar. Zira o yıl Medine ve civarında müthiş bir kuraklık ve kıtlık vardı. Havalar çok sıcaktı. İnsanların hareket etmeye takatları kalmamıştı. Allah Rasulu -sallallahu aleyhi vesellem- varlıklı müslümanları yoksul müslümanları techiz etmek için teşvik ettiğinde Ebu Bekir -radıyallahu anh- dörtbin dirhemden oluşan malının tamamını alıp, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e getirdi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’na: “Peki ailen için bir şeyler bıraktın mı?” diye sorunca; Ebu Bekir -radıyallahu anh-

“Onlara Allah’ı ve Rasulu’nü bıraktım” cevabını verdi. Ömer -radıyallahu anh- ‘de malının yarısını getirdi. Osman ise malının çoğunu getirmiştir. O’nun 10 bin dinar, üçyüz deve ve elli at’ı İslam ordusunun donatılması için Rasûlullah’a -sallallahu aleyhi vesellem- bağışladığı rivayet edilmektedir. O’nun bu cömertce tavrı üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-

“Bu günden sonra Osman’a yaptığı hiç bir şey zarar vermez” buyurmuştur.

Müslümanlar İslam ordusunun donanımı için birbirleriyle yarışa geçtiler. Özellikle Abdurrahman bin Avf, Abbas, Talha, Sa’d bin Ubade, Muhammed bin Mesleme ve Asım bin Adiy gibi sahabiler bu yarışı önlerde tamamlamışlardır. Ayrıca müslüman hanımlar da bu yarışa katılarak zinet eşyalarını İslam ordusuna bağışlamışlardır.

Binecek bir şey bulamayan yoksul sahabeler Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e gelip O’ndan binek talep ettiklerinde; “Sizi bindirecek birşey bulamıyorum” dediği ve bu uğurda sarfedecekleri birşeyi de bulamadıkları için mahzun olup gözlerinden yaşlar boşanarak geri dönmüşlerdir” (Tevbe, 9/92)

Bu kişileri sahabelerden Osman ve Abbas gibi varlıklı müslümanlar donatmışlardır.

Münafıklar ise her zamanki adetleri üzerine az verenle de çok verenle de alay etmişler, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’ın Rum ordusu ile karşılaşma cüretini göstermesini şaşkınlık ve alayla karşılamışlardır. Kendilerine niçin böyle yaptıkları sorulduğunda: “Biz ancak laflaşıyoruz, şakalaşıyoruz” cevabını verirlerdi. Sefere çıkmadan önce münafık ve bedevilerden bazı kimseler gelerek, birtakım özürler beyan edip, sefere katılmama hususunda Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’den izin talep ettiler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- de onlara izin verdi. Bazı gerçek müslümanlar ise bu sefere tembelliklerinden dolayı katılmamışlardır.

İslam Ordusu Tebuk Yolunda:


Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ailesi üzerine Ali bin Abi Talib’i Medine üzerine de Muhammed bin Mesleme’yi naib bırakarak Tebuk’a doğru harekete geçti. İslam ordusunun büyük sancağını Ebu Bekir -radıyallahu anh- ‘a verdi. Muhacirlerin sancağını Zübeyr’e, Evs’in sancağını Useyd bin Hudeyr’e, Hazrec’in sancağını ise Habbab bin Münzir’e verdi. İslam ordusu Medine’den perşembe günü çıkmıştır. Ordu üçbin kişiden müteşekkildi. Fakat techizat ve yiyecek olarak büyük eksiklikler vardı. Onsekiz kişinin sırayla bir deveye bindikleri oluyordu. İnsanlar açlıktan ağaç yaprakları yemek zorunda kalıyorlardı. Hatta içindeki suyu içmek için develerini kesmek zorunda dahi kaldılar.

İslam ordusu Tebük’e doğru ilerlerken Hz. Ali, münafıkların söylentilerine dayanamayıp yola çıkarak, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e ulaştı. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- O’na: “Sen benim katımda, Harun’un Musa’nın katında olduğu gibi olmaya razı değil misin? Ancak şu kadarı var ki benden sonra Peygamber olmayacaktır” buyurarak, geri çevirdi.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-, Semud diyarında Hicr’de konakladı. Ashab’ı Kiram’a buranın Allah’ın azabına uğrayanların diyarı olduğunu haber verdi ve: “Kendilerine zulmedenlerin evlerine girmeyin. Ancak onların başına gelen musibetin sizin de başınıza gelmesinden korkup ağlayarak girebilirsiniz” dedi ve ilave etti “Buranın suyundan da içmeyin, abdest de almayın. Buranın suyuyla yoğurduğunuz hamurları da develerinize yem yapın. Ondan hiçbir şey yemeyin.”

Yolda Resullah -sallallahu aleyhi vesellem- öğle ve ikindi ile akşam ve yatsıyı cemi takdim ve cemi tehir yaparak bir kılıyordu. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- ve İslam ordusu Tebük’e henüz varmıştı ki özürsüz olarak bu sefere katılmayan müslümanlardan biri olan Ebu Hayseme de peşlerinden gelerek onlara katıldı. Ebu Hayseme’nin sonradan harekete geçmesi şöyle olmuştur. Sıcak bir günde bağına girdiğinde hanımlarından her birinin kendi koltuğuna uzandıklarını ve yanlarında güzel yiyecek ve soğuk suyun bulunduğunu gördü ve kendi kendine O “Şu anda Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- sıcağın altında, Ebu Hayseme ise gölgelikte; hazır su ve güzel kadınlar arasında! Bu insaf mı! Allah’a yemin olsun ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’e kavuşmadıkca sizden birinizin koltuğuna oturmayacağım; bana hemen yol hazırlığı yapın” dedi. Hazırlığını görüp, hemen bineğine bindi ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- henüz Tebuk’e indiği sırada O’na kavuştu.


Tebuk'te Yirmi Gün


Rum yönetimi Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-’ın Tebuk’e indiğini haber alır almaz, savaş azmini yitirdi, müslümanlarla karşılaşmaya cesaret edemediler. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- burada yirmi gün kadar kalarak düşmanına korku verdi ve gelen heyetleri karşıladı. Eyle hakimi Yuhanna bin Rube beraberinde Cerba ve Ezruh halkı ile gelerek müslümanlarla cizye karşılığında barış anlaşmaları yaptılar. Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem- bu Yuhanna’ya ve Eyle halkına eman verdiğine dair resmi bir belge yazdırdı. Bu belgeye göre Eyle halkına deniz ve karada diledikleri gibi dolaşım hakkı tanınarak can ve malları garanti altına alınıyordu.

Cerba ve Ezruh halkına da resmi bir belge yazılarak eman verildi. Bu belgeye göre iki halk her Recep ayında yüz dinar vereceklerdir. Mina halkıyla yapılan anlaşmaya göre ise ürünlerinin dörtte birine el konuluyordu.



Yüklə 1,2 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   62




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin