Şizofreni yazıları, yaz 000, yıl 1, sayı insan hakları/etik



Yüklə 123,78 Kb.
tarix05.03.2018
ölçüsü123,78 Kb.
#43960
növüYazı

"Şizofreni yazıları, yaz 2000, yıl 1, sayı 3

insan hakları/etik

hastayım, o halde hakkım...!

Yasemin OĞUZ'


Çağdaş bilimsel tıbbın Batı'da başlayan ge­lişmesi, Aydınlanma Çağı'nın itici gücüyle ger­çekleşmiştir. Aydınlanma Çağı'nın sonradan tüm dünyayı etkisine alan kavramları arasında özgür­lük, özerklik, demokrasi ve insan hakları sayılabi­lir. Çağdaş bilimsel tıbbın bu kavramlardan etki­lenmemesi ve bir biçimde onları yansıtmaması düşünülemez. Bu bağlamda hasta haklan, insan haklarının tıp uygulamasındaki izdüşümü olarak ortaya çıkmaktadır. Kökenini insan haklarından alan sağlık hakkı, her insanın sağlık hizmetine ulaşma ve ondan yararlanma hakkını ifade eden ikinci dereceden bir haktır. Bu hak üzerine temellendirilen haklardan biri olan hasta hakları ise, in­san varlığın özel halleri olan çocukların, kadınla­rın, yaşlıların haklan gibi üçüncü dereceden hak­lardır. Toplumların Aydınlanma düşüncesine ya­kınlığı, onun kavramlarını benimseme ve bunları uygulamaya yansıtma düzeyleri, hangi dereceden olursa olsun hakların kullanılabilirliğini belirlemek­tedir1,

Aydınlanma düşüncesi ile tıbba giren ve gi­derek uygulamada daha önemli yer tutmaya baş­layan bir başka kavram özerkliktir. Özerklik, bir

insanın kendisiyle ilgili konularda, kendi değerle­rine dayanarak kararlar vermesi ve bu kararlar doğrultusunda uygulamalarda bulunması demek­tir. İnsan varlığın özerkliği sınırsız değildir; genetik yapısıyla, içinde yaşadığı çağın, toplumun ve kül­türün olanaklarıyla kalıcı biçimde sınırlanmıştır. Ayrıca özerkliği geçici olarak sınırlandıran etken­ler de vardır. Bunların en önemlilerinden biri olan hastalık, aynı zamanda tıbbın konusunu oluştur­maktadır. Tıp hastalığı ortadan kaldırarak ya da etkilerini azaltarak hastanın özerkliğini de onar­maya çalışmaktadır. Bu temel amaç aynı zaman­da tıbbın varlık nedenidir. Bu nedenle tıp, kendi uygulaması sırasında da hastanın özerkliğini ko­rumak zorundadır; bunun için çeşitli düzenekler oluşturulmuştur 2.

Hasta haklarını sıralayan metinler temelde hastanın yararını, zarar görmemesini, özerkliğini ve hakça bir sağlık hizmeti alabilmesini hedefler. Ancak zaman zaman bu değerler çatıştığından söz konusu metinlerin bazı öncelikler belirlemesi zorunludur. Hasta hakları metinlerinin tarihsel ev­rimi sırasında, yararı temel alan metinlerden, özerkliği en önemli değer sayan metinlere doğru



Doç, Dr. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı, Ankara

112

bir dönüşüm olmuştur. Son onyıllarda ortaya çı­kan metinlerin büyük bir bölümünde özerklik ve onun tıp uygulamasındaki karşılığı olan aydınlatıl­mış onam öğretisi vurgulanmaktadır.

Buraya dek anlatılanları ruh sağlığı hizmetleri ve uygulamaları açısından ele alacak olursak; hasta hakları yönünden bu alanın Öteki tıp alanlarına göre daha hızlı ve onları etkileyici/sorgulayıcı biçimde geliştiğini görürüz. Aydınlanma düşünce­sinin önemli isimlerinden ve Fransız Devrimi'nin önderlerinden Philippe Pinel'in hastaları zincirler­den kurtarmasıyla sembolize edilen ruh hekimi-hasta ilişkisindeki evrim, 20. yüzyılda anti psikiyatri akımının etkisiyle bir kez daha ve köktenci bir biçimde yapılan sorgulamayla yeni bir düzeye ulaşmıştır. Su sürecin etkisiyle ruh hastalıkları alanına özgü hasta haklan metinleri kaleme alın­mıştır. Bunlardan en bilinenleri Dünya Psikiyatri Birliği'nin 1977'de kabul ettiği ve 1983'de gözden geçirerek yenilediği Hawaii Bildirgesi ile Amerikan Psikiyatri Birliği'nin, Amerikan Tıp Birliği tarafın­dan oluşturulan Tıp Etiği ilkeleri metnini temel alarak oluşturduğu, Özellikle Psikiyatri Alanına Uygulanabilecek Tıp Etiği İlkeleri Metni'dir

İnsan Haklan Evrensel Bildirisi'nin kabulünün 40. yıldönümünde Mısır'ın Luxor kentinde topla­nan kongrede de, ruh hastalarının haklan ele alın­mış ve "İnsan Hakları ve Ruh Sağlığı Bildirgesi" yayınlanmıştır. Bu bildirgede de ruhsal tedavinin hiçbir zaman insan hakları ihlallerinin gerekçesi olamayacağı vurgulanmıştır.

Hekim-hasta ilişkisinde hekimin etik yüküm­lülükleri, hasta haklan çerçevesinde dile gelir ve uygulama alanına yansır. Hasta hakları olarak ta­nımlanan hakların önemli bir bölümü hekimi belir­li davranışlarda bulunmakla ya da bunlardan ka­çınmakla yükümlü kılar.



HAWAİİ BİLDİRGESİ (Dünya Psikiyatri Bir­liği - 1977 ve 1983 {gözden geçirme})

Kültürün doğuşundan bu yana etik, tedavi sanatının temel bir parçası olmuştur. Dünya Psi-

kiyatri Birliği'nin görüşüne göre. çağdaş toplum­da hekimlerin ve hastaların çatışan bağlılıkları ve beklentileri, ve terapist-hasta ilişkisinin hassas yapısı nedeniyle, yüksek etik ölçütler tıbbi bir uzmanlık alanı olarak psikiyatri uygulaması ve bili­miyle uğraşanlar için özellikle önemli hale gel­miştir. Bu ilkeler, söz konusu ölçütlere tam bir bağlılığı geliştirmek ve psikiyatrik kavram, bilgi ve teknolojilerin kötüye kullanılmasını önlemek için belirlenmiştir, etik uygulamalar kadar, her erkeğin ve kadının sahip olduğu toplumsal sorumlulukları ve tüm hekimlere yönelik etik beklentileri de göz önüne almalıdır.

Her ne kadar ahlaki davranış psikiyatristin bi­reysel vicdanında ve kişisel yargısında temellenmiş bir kavram ise de, uğraşın etik yönlerini açık­lığa kavuşturmak için yazılı ilkelere gereksinim vardır.

Bu nedenle Dünya Psikiyatri Birliği Genel Ku­rulu, dünyanın çeşitli ülkelerinin farklı kültürel geçmişlere sahip olduklarını ve farklı yasal, top­lumsal ve ekonomik koşullar altında bulundukları­nı göz önüne alarak, psikiyatristler için bu etik il­keleri kabul etmiştir. Dünya Psikiyatri Birliği'nin bu ilkeleri, psikiyatri uğraşının asgari etik ölçütleri olarak değerlendirdiği anlaşılmalıdır,


  1. Psikiyatrinin amacı ruh hastalıklarını teda­vi etmek ve ruh sağlığını geliştirmektir. Psikiyat-
    rist, yeteneğini en iyi biçimde kullanarak ve kabul
    edilmiş bulunan bilimsel bilgiye ve etik ilkelere
    uyarak hastasının en iyi yararına hizmet ederken,
    toplumsal yararı ile sağlık kaynaklarının adil bi­
    çimde dağıtımı konularını da göz önüne alacaktır.
    Bu amaçların yerine getirilmesi, sağlık personeli­nin, hastaların ve kamuoyunun sürekli bir şekilde
    eğitilmesini ve sürekli araştırma yapılmasını ge­rektirir.

  2. Her psikiyatrist, kendi bilgisine dayanarak
    olası en iyi tedaviyi hastasına sunmalı ve önerisi­nin kabul edilmesi durumunda bunu hastasına in­
    san onuruna saygılı biçimde ve özenle uygulama-

13

lıdır. Eğer psikiyatrist başkaları tarafından verilen tedaviden sorumluysa, onlara yetkin bir danış­manlık ve eğitim sunmakla yükümlüdür. Gerekli olduğunda veya hastadan makul bir istek geldi­ğinde, psikiyatrist başka bir meslektaşından yar­dım istemelidir.



  1. Psikiyatrist karşılıklı anlaşmaya dayalı bir
    tedavi ilişkisi amaçlar. En temel biçimiyle bu ilişki
    güven, gizlilik, işbirliği ve karşılıklı sorumluluk ge­rektirir. Bazı hastalarla bu türden bir ilişkinin ku­rulması olanaklı olmayabilir. Bu durumda, hasta­nın bir akrabası veya hastaya yakın olan birisiyle
    ilişkiye geçilmelidir. Adli psikiyatri örneğinde ol­duğu gibi, ilişki sağaltım dışında bir amaca yöne­likse, kurulan ilişkinin doğası ilgili kişiye tam ola­rak açıklanmalıdır.

  2. Psikiyatrist hastaya, içinde bulunduğu du­rumun niteliği, olası seçenekler de içinde olmak
    üzere tedavi yöntemleri ve olası sonuçlar hakkın­
    da bilgi vermelidir. Bu bilgi saygılı bir biçimde su­nulmalı ve hastaya uygun ve elde bulunan yön­
    temler arasında seçim yapma olanağı verilmelidir.

  3. Ruh hastalığı nedeniyle hastanın kendi en
    iyi yararının ne olduğu hakkında yargıda bulunma
    olanağı olmadığı ve tedavi olmadığı taktirde has­
    taya veya öteki kişilere ciddi bir zarar gelmesi ola­sılığının büyük olduğu durumlar dışında, hastanın
    isteğine aykırı veya ondan bağımsız olarak her­
    hangi bir uygulama yapılmamalı, tedavi verilme­melidir.

  4. Zorla tedaviyi gerektiren koşullar ortadan
    kalkar kalkmaz, psikiyatrist zorla tedaviye son
    vermeli ve eğer ileri tedavi gerekiyorsa hastanın
    gönüllü onamını (rızasını) almalıdır. Psikiyatrist,
    hasta ve/veya akrabalarına veya hasta için önem
    taşıyan öteki kişilere, kapatma durumu ve hasta­nın gönencine ilişkin öteki yakınma konularıyla il­gili temyiz düzeneklerinin varlığı hakkında bilgi
    vermelidir.

  5. Psikiyatrist, mesleki olanaklarını asla her­
    hangi bir bireyin ya da grubun insan haklarını ve

onurunu zedelemek için kullanmamalı ve uygun­suz kişisel duygularının, arzularının, yargı ve inançlarının tedaviyi etkilemesine izin vermemeli­dir. Ruh hastalığının ortadan kalkması sağlandığı andan başlamak üzere, psikiyatrist hiçbir şekilde uğraşının araçlarını kullanmamalıdır. Hastanın ve­ya üçüncü bir tarafın bilimsel bilgiye veya etik il­kelere aykırı bir istekte bulunması durumunda, psikiyatrist işbirliği içine girmeyi reddetmelidir.

8. Hastanın psikiyatristi böylesi bir yükümlü­


lükten bağışık kılması ya da hastanın kendisine
ve/veya öteki kişilere zarar gelmesini önlemek
için, bilginin açıklanmasının gerekli olması gibi
durumların dışında, hastanın psikiyatriste verdiği
bilgiler veya psikiyatristin muayene ve tedavi sıra­sında kendi tuttuğu kayıtlar gizli tutulmalıdır. Yu­karıda belirtilen ayrıcalıklı koşullarda da, gizlilik
kuralının bozulduğuna ilişkin hastaya bilgi veril­melidir.

9, Psikiyatrik bilginin ve becerilerin arttırılma­


sı ve genişletilmesi hastaların katılımını gerektirir.
Yine de bir hasta öğrencilerin karşısına çıkarılma­dan önce ve olanaklar çerçevesinde, bir hastanın
öyküsü bilimsel yayın için kullanılmadan önce,
hastanın aydınlatılmış onamı alınmalıdır. Böyle
durumlarda, hastanın onurunu ve anonimliğini
korumak ve deneğin kişisel ününe herhangi bir
zarar gelmesini önlemek için gerekli her türlü ön­lem alınmış olmalıdır. Araştırma projesinin amacı,
yöntemleri, riskleri ve neden olacağı güçlükler
hakkında tam bir bilgi verildikten sonra, hastanın
gönüllü katılımı sağlanmalıdır. Çalışmanın hesap­lanan riskleri ve güçlükleri ile sağlayacağı yarar
arasında kabul edilebilir bir ilişki olmalıdır. Klinik
araştırmada, her denek hasta olarak sahip oldu­ğu hakları sürdürmeli ve kullanabilmelidir. Çocuk­lar ve kendileri için aydınlatılmış onam verme du­rumunda olmayan öteki hastalar için, yasal olarak
en yakın akrabadan onam alınmalıdır. Tüm hasta
veya denekler, herhangi bir zamanda ve herhan­gi bir nedenden ötürü, gönüllü olarak katılmakta

14


oldukları her türlü-tedavi ve öğretim veya araştır­ma programından çekilmekte özgürdürler. Bu tür bir çekilme veya programa kasılmayı reddetme, psikiyatrisin hastaya veya deneğe yardım etme çabalarını hiçbir zaman etkilememelidir.

10. Psikiyatrist, bu Deklarasyonun ilkelerine karşıt biçimde gelişen her türlü tedavi, öğretim veya araştırma programını durdurmalıdır3.

Görüldüğü gibi bu bildirge, hastanın yararını gözetmekle birlikte ve daha büyük oranda onun özerkliğini korumayı amaçlamaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi bu seçim, tıp sözlüklerine ay­dınlatılmış onam terimini getirmiştir. Aydınlatılmış onam, hastanın kendisine uygulanacak tanı ve te­davi yöntemlerinin kapsamını, yararlarını, olası is­tenmeyen sonuçlarını, söz konusu yönteme se­çenek oluşturabilecek öteki yöntemleri ve onların yapısal ve sonuçsal özelliklerini bilerek söz konu­su uygulamayı kabul ya da reddetmesidir4. Veri­lecek bilginin niteliği ve sınırları, hastadan alması beklenen kararlara bağlı olarak belirlenir5. Hasta verilen bu bilgiyi, özgür iradesine göre ve kendi yararına kullanarak kendisi hakkında karar vere­cektir. Eğer herhangi bir nedenle hastaya yeterli bilgi verilemiyorsa, onun kendi sorunuyla ilgili bir karar vermesi de beklenmemelidir, Ancak bu, böyle bir durumda tüm kararlan hekimin alıp uy­gulayacağı anlamına da gelmez. Bu durumda, hastanın istekleri ve kendi en iyi yarar konusun­daki görüşleri hakkında bilgiye sahip olduğu dü­şünülen bir hasta temsilcisi, onun yerine karar alacaktır. Bu uygulamanın yerleşmiş olduğu ülke­lerde hasta temsilcisi mahkeme tarafından belir­lenir6'7, Hastanın yeterli bilgilendirilemediği ve onam veremediği, kısacası yeterliğinin olmadığı durumlar her zaman geri dönüşsüz değildir. Has­tanın yararı için onun yerine karar verilmesini ka­bul eden görüşler, yeterliğin sık aralıklarla değer­lendirilmesi gerektiğini, hastanın yeterliği onarılır onarılmaz karar verme yetkisinin vakit geçirmek­sizin geri verilmesinin etik bir zorunluluk olduğu-

nu vurgularlar.

Hastanın yeterliğinin olduğunun saptanması ve onam vermesi durumunda, bu onamın hangi durumlar için geçerli olduğu açıkça ortaya kon­malıdır. Verilen onam ancak hastaya uygulanma­sı düşünülen sınırları belirli uygulama için geçerli olabilir.

Yeterliğin zaman zaman ortadan kalktığı du­rumlarda hastanın özerkliğini daha üst düzeyde koruyabilmek için Ulysses Sözleşmesi adıyla anılan bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntemin uy­gulandığı kliniklerden olumlu sonuçlar bildirilmek­tedir. Bilindiği gibi Ulysses, Homeros'un Odysse-us'unda anlatılan bir kahramandır. Öyküye göre Ulysses, gemisini bir kayalıktan geçirmek zorun­dadır; ancak bu kayalıkta yaşayan ve siren adı ve­rilen denizkızları büyüleyici güzellikteki sesleriyle şarkılar söylemekte ve bu şarkıların güzelliğine kapılarak gemilerini kayalıklara yönelten gemici­ler, kayalıklara çarparak parçalanan gemileriyle birlikte batıp boğulmaktadırlar. Bunu bilen Ulys­ses, adamlarının kulaklarını balmumundan yaptığı tıkaçlarla tıkar ve onlara eğer kendisi bu seslere kanıp gemiyi kayalıklara yönlendirmeye kalkarsa, onu geminin direğine bağlamalarını emreder. İşte yeterliğin zaman zaman kaybedildiği tekrarlayıcı hastalıklarda, hastadan yeterliği olduğu dönemde onu kaybettiği dönemlere ilişkin kararlar almasını istemek bu tür bir sözleşmedir. Hasta yeterliği ol­duğu dönemde geçerli aydınlatılmış onamını ver­diğinde, yeterliğini kaybettiğinde kendisini temsil edecek kişiye yol gösterici ilkeler bırakmakta, da­ha iyisi kendi değerleriyle tedavisini yönlendirme­yi sürdürmektedir3.



Sonuç olarak, ruh sağlığı hizmetinden yarar­lananların talep edebileceği hakları belirten me­tinler vardır ve bunlar geliştirilmeye açıktır. Bu metinlere dayanılarak oluşturulmuş kurumlar, dü­zenlemeler ve uygulamalar vardır; bunlara ilişkin verilere ulaşmak olanaklıdır. Ruh sağlığı alanında çalışanların büyük bir bölümü bu konuda duyarlı-
15
dır ve sorumluluğu hasta ve hasta yakını ile pay­laşmayı istemektedir. Bunun için kimi girişimlerin yapıldığını ve bu girişimlere çoğu zaman ruh sağ­lığı çalışanlarının öncülük ettiğini ya da en azın­dan sürece etkin bir biçimde katıldıklarını söyle­yebiliriz, O halde ülkemizde henüz yeterince uy­gulama alanına yansımadığını gözlemlediğimiz hasta hakları ile ilgili sorun nedir? Kanımca asıl sorun, bu hakların öznesi durumundaki hastaların haklarını yeterince bilmemeleri, bu konuda duyar­sız kalmalarıdır. Hastaların ve hasta yakınlarının konuyla ilgili bilgilendirilmesi ve duyarlılıklarının arttırılması konusunda en büyük görev, onların kendi oluşturdukları yardımlaşma ve dayanışma derneklerine düşmektedir. Şizofreni Hastalan ve Yakınları Dayanışma Derneği'ni ve onun yayın or­ganı olan Şizofreni Yazılan Dergisi'ni bu amaca destek verebilecek çok önemli bir adım olarak görmekteyim.

" Şizofreni yazıları, yaz 2000, yıl 1, sayı 3KAYNAKLAR

  1. Çeçen A. İnsan Haklan. 2. basım. Ankara. Gündoğan
    Yayınları. 1995.

  2. Oğuz NY. Tıp Eteğinde Temel ilkeler. Akp nar C. Aslan F.
    Btıken N. Çalıkoğlu E. Çay F. Oğuz NY. Önder E. Öztürk
    H. Yetener M. (Yayın Sorumluları) Etik Bunun Neresin­
    de! 1 baskı. Ankara. Ankara Tabip Odası Yayınları 1.
    1997 5.27-34.

  3. The Declaration of Hawaii (Ingilizceden çeviren: Doç. Dr.
    N. Yasemin Oğuz). Bloch S. Chodoff P. (Eda.) Psychiat­
    ric Ethics. 2nd edition. Wilts. Oxford University Press.
    1993.pp.524-526.

  4. Oğuz NY. Özerkliğe Sayg; İlkesi. Arda B. Oğuz NY. Şa-
    hinoğlu Peim S. Deontoloji. 2. baskı. Ankara. ANTIP A.Ş
    Yayınları. 1999. s.51-55.

  5. Oğuz NY. Psikiyatri uygulamasında yaşanan etık sorun­
    lar ve Türk Psikiyatri Birliği. 3P-Psikiyatri Psikoloji Psİ-
    kofarmakoloji Dergisi 1995; 3(Ek Sayı:3):31-35.

  6. Baker PJ, Baldwin S (Eds.). Ethical Issues In Mental
    Health. 1. baskı. London. Chapman 8 Hall. 1991.

  7. Ad Hoc Committee On Medical Ethics. American Colle­
    ge of Physicians Ethics Manual. Philadelphia. Annals of
    Internal Medicine 1984. pp. 101. 129-137, 263-274.

3. Rosenson MK. Kasten AM. Another view ot autonomy: Arranging for consent in advance. Schizophrenia Bul­letin 1991:17-1-7.

16
Yüklə 123,78 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin