Sol’un (ve Türkiye’nin) temel sorunu
Baskın Oran
Dün gece, eski bir öğrencimden mesaj aldım. Beni çok mutlu etti, çünkü Mülkiye’deki derslerimin amacına mükemmelen vardığını gösteriyordu: 1) Öğrenci, hocasını eleştiriyordu (“Köktenmilliyetçilik” yazım); 2) Bunu, çok saygılı bir üslupla yapıyordu; 3) Bunu, laf ebeliğiyle değil, derste öğrendiği bilimsel terim ve kavramlarla örülü bir mantık silsilesiyle yapıyordu.
***
Feodalizmden ulusal kapitalizme 16. yüzyıldan itibaren geçen dünya ekonomisi, 19. yüzyıl sonunda denediğini şimdi çok daha güçlü biçimde gerçekleştiriyor: uluslararası kapitalizme geçiyor.
Çok radikal bir kabuk değiştirme olayı yaşıyoruz. Bu muazzam değişiklik bütün taşları yerinden oynattı. Bu saptama, gerçek Sol için özellikle geçerli.
Daha önce de yazdım. Şu anda, Sanayi Devriminin 1. aşamasının koşullarını yeniden yaşıyoruz. Bu 1. aşamada; yeni teknolojiyi (makineler, otomatizasyon) arkasına alan Sermaye yükselmişti, kol gücüne dayanan ve alternatif ideolojisi olmayan Emek edilgen kalmıştı.
Ama 2. aşamada; hem yapılan yatırımların artırdığı bir emek ihtiyacı belirmişti, hem de emek Marksizm sayesinde örgütlenip sermayeyle boy ölçüşmeye başlamıştı.
Şu anda da yeni teknolojileri (bilgisayar, otomatizasyon) arkasına alan Sermaye yükseliyor, esas olarak kol gücüne dayanan ve SSCB’nin yıkılmasıyla alternatif ideoloji’siz kalan Emek edilgenleşiyor. Ama bunun da bir 2. aşaması gelecek…
***
Sol’un (milliyetçiliği solculuk sanmaya devam eden CHP’den vs. değil, gerçek Sol’dan bahsediyorum) sorunu, bu değişim/edilgenlik döneminde şuradan kaynaklanıyor:
Sol, temel hedefini (sosyalizm) bırakmak istemiyor, ama tarihe uzun bir süreç olarak bakamamanın getirdiği eksiklik içinde, bunun şu anda gerçekleşme olanağının sıfır olduğunu görünce panikliyor. Bu panikle, temel hatalar yapmaya girişiyor. Bu temel hataların özü de, Batı’ya “bütüncül” yaklaşım.
1) Sol’un gözünde ABD de emperyalist, AB de. Böyle alınca, ört ki ölem! Türkiye gibi bir Stratejik OBD’nin denge için sarılacağı başka dal kalmıyor. Suriye-İran-Rusya ittifakına mahkûmiyet gülünçlüğünden gayri.
Büyük AB ülkelerinin geçmişte emperyalizmin ağababası oldukları doğru ama, şu anda ABD emperyalizmine en önemli rakibin AB olduğu da doğru. Avrupa faşizmin beşiği ama, demokrasinin de beşiği ve bugünkü tek kalesi.
Bu alanda “bütüncüllük”, Guantanamo’lu ve Ebu Gureyb’li ABD’yi tekel pozisyonunda tutmaktan başka neye yarıyor?
2) Sol’un gözünde Batı bir bütün. Oysa Batı’nın altyapısı uluslararası kapitalizm ise (“ekonomik liberalizm”), üstyapısı da demokrasi ve insan hakları (“siyasal liberalizm”). Bütüncül alınca, birinciyi reddedeyim derken ikinciyi de reddediyor. Oysa, örneğin TKP’nin legalleşmesi AB süreci sayesinde olmadı mı?
Batı’yı böyle alınca, din/vicdan özgürlüğü kavramı bile elden gidiyor. Misyonerlere “emperyalizm” gerekçesiyle karşı çıktığın anda, milliyetçiliğin tuzağına düşmek kaçınılmaz oluyor.
Bu alanda “bütüncüllük”, klasik devlet söylemlerini desteklemekten başka neye yarıyor?
3) Sol’un gözünde örneğin KİT’lerin satışı bir ihanet. Bu konuda da bütüncül davranıyor. Bu kötü miras, devletçiliği sosyalizm sanan bizim kuşaktan kaldı. Bu kurumların hem bir finansal karadelik, hem de partilisine iş bulma makinesi olduğu açıkken, “Sattırmayız” diye tutturmak yerine, alternatif üretirsin. Kumaş, ayakkabı vs. fabrikalarını özelleştirirsin, stratejik ve temel kurumları (Petkim, vs.) özerkleştirip rekabetçi piyasaya uyum sağlatırsın.
Bu alanda “bütüncüllük”, her şeyin haraç mezat satılmasını kolaylaştırmaktan başka neye yarıyor?
***
Devlet, (Mehmet Dülger’in güzel benzetişiyle) pencerelerini dışarıya sıkı sıkıya kapatıyor; hava sokmuyor. Pencereden sinek de gireceği doğru ama, ciğerlerini doldurup sineği elinin tersiyle kovarsın.
Peki, Sol, pencereleri “kapitalizm girecek” diye kapatmıyor mu? Dahası, kapatınca, kapitalizm girmiyor da sosyalist olmamız mı kolaylaşıyor? Sakın, feodal kalıntılar azıyor olmasın, kapatınca?
AB’ye karşı çıkmasını anlıyorum; ama Sol’un bir an önce kendini toparlayıp, ütopyasını aklından silmeden, artık gerçekleri görmesi ve 19. yüzyıl sonunu tekrardan kendini kurtarması lazım. Yoksa, bundan en büyük zararı Türkiye görmeye devam edecek. Bu rezil halimizin sebebi, Sol’un fiilen bitmiş olması.
Dostları ilə paylaş: |