SON ÇOCUKLUK VE ERGENLİKTEKİ ZİHİNSEL GELİŞİM
Yayınlayan: editor , On: Jul-25-2004
Psikolog Şeyda İşmam
Benim size anlatacağım konu, son çocukluk ve ergenlik dönemindeki zihinsel gelişim. Son çocukluk dönemi 5 ile 7 yaşlar arasında başlayan ve yaklaşık 11 yaşına kadar süren bir dönem.Hepimizin bildiği gibi bu yaşlar aynı zamanda okulun da başladığı yaşlar. Bu aslında bir tesadüf değil. Çünkü bu yaşlarda çocukların düşünme, öğrenme, problem çözme, hatırlama yetenekleri gelişecektir. Ben size bu yeteneklerin gelişiminden bahsedeceğim.
Son çocuklukta bir zihinsel evrimden bahsediyouz. Peki neler değişiyor da bu evrim gerçekleşiyor. Şimdi bunlara bakalım. Bu yaştaki çocuğu artık bir şeyin görünüşü aldatmaz.Yani, babası noel baba kıyafeti de giyse çocuk, onun babası olduğunu bilir.(Papalia &Olds, 92)
İkinci olarak birşeyin nedenlerini daha iyi düşünebilir. Örneğin fırtınanın sebebi olarak yağmuru göstermez. Dolayısıyla mantıklı düşünebilme mümkün hale gelmiştir fakat hala sınırlıdır ve problemleri çözerken bu düşünce tarzını kullanır.{Papalia &Olds, 92)
Bu yaşlarda çocuk, sembolleri kullanabilir. Örneğin, bir sembol olan rakamları toplayıp çıkarmayı parmaklarını saymadan da yapabilir. Ayrıca nesnelerin birçok özelliğine dikkat edebilir. Bu bağlamda nesneleri biçimlerine renklerine ve birçok özelliğine göre sınıflandırabilir. Bu dört değişikliğin gerçekleşmesiyle de zihinsel bir evrim söz konusu.(Papalia & Olds, 92)
Görüldüğü gibi 5 ile 7 yaşlar arasında birçok değişiklik aynı zamanda gerçekleşiyor. Burada okulun önemini görüyoruz. Çünkü, çocuklar okulda daha fazla vakit geçirdikçe, akranlarıyla daha çok beraber oldukça çevresindekilerden etkilenerek başka beceriler öğrenmek için teşvik edilmiş olunacaklardır.Okulda dikkatlerini toplamayı, duygularını kontrol edebilmeyi ve planlamayı öğreneceklerdir.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91}
10 yaşına geldiklerinde artık mantık ve strateji dediğimiz iki zihinsel yetenek gelişmiş olacaktır. Mantık derken, insanlar ve nesneler arası ilişkilerdeki genel prensipleri görmekten söz ediyoruz.Çocuk eğer, bu prensibi kullanırsa bu da strateji ile ilgilidir.(Papalia & Olds, 92}
Okulun önemine değindikten sonra şimdi size, son çocuklukta gelişen önemli bir özellikten, KORUNUM İLKESİNDEN bahsetmek istiyorum.
Okul çocuğuna aynı miktarda çamurdan 2 top gösteriyorsunuz. Birini uzun bir ip şekline sokuyorsunuz ve yaptıklarınızı görüyor.Ardından bunların eşit miktarda olup olmadıklarını soruyorsunuz. Size eşit miktarda olduklarını söyler. Ama ilk çocukluktaki çocuk, ipteki çamurun daha çok olduğunu düşünür. Bu durumda okul çocuğu, farklı olarak şunları gerçekleştirecektir(Steinberg & Belfky & Meyer, 91)
Çocuklar topu tekrar alıp ipe dönüştürmeksizin şu prensipleri anlamışlardır: Bir şeyin şekli değiştirilirse miktarında değişiklik olmaz. Çünkü hiçbir şey eklememişsiniz ve çıkarmamışsınızdır. Ayrıca, onu, eski haline de çevirebilirsiniz.{Steinberg & Belfky & Meyer, 91)
Bu dönemde gelişen bir başka özellik de SIRALAMA dır. Yani, 7 yaş çocuğuna çubuklar verip bunları kısadan uzuna doğru sıralamasını istediğinizde sıralar.Belki daha küçükler de bunu yapabilirler.Fakat sıralamadaki değişmez kuralı, yani ortadakilerin bazılarından uzun, bazılarından da kısa olacağı kuralını kavramak, 7 yaş çocuğuna mahsustur.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )
Okul çocukları, ayrıca çubukları A,B,C şeklinde sıraladıktan sonra A'nın B'den daha uzun, B'nin de C'den daha uzun olacağını bilirler.Dolayısıyla A'nın C'den de daha uzun olacağı sonucunu çıkarabilirler.(Bjorklund, 95)
Bu dönemde gelişen diğer önemli özellik de egosantrizmle ilgili.Yani çocuk, dünyayı hep kendi bakış açısından yorumluyordu. Bir olayla ilgili başkasının farklı bir bakış açısına sahip olabileceğini kavrayamıyordu. Mesela; kitabın kendi baktığı bir noktasını işaret ederek, `bu nedir' diye sorarken karşısındakinin kitabın yalnız arkasını gördüğünü, onun işaret ettiği yeri görmediğini düşünemiyordu. Ya da `o, ona onunla vurdu' derken karşısındakinin `o' ların ne olduğunu anlamadığını düşünemiyordu. (Arık, 96)Bu dönemde ise çocuk, kendi bakış açısından başka bakış açıları olduğunu kavramaya başlayacaktır. Böylelikle kendilerine ve başkalarına ait duyguları kavrayacak hatta başkalarının üzüntüsüne ve acılarına ortak olmaya çalışacaktır. Bu da insanlarla daha etkili iletişim kurabilmenin yolunu açacaktır.(Papalia & Olds, 92)
Son çocuklukta gelişen diğer bir özellik de, artık hayali düşüncelerden uzaklaşmaktır. Çocuklar bu dönemde rüyalarla gerçeği birbirinden daha iyi ayırabilirler ama düşüncelerinde bir çeşit katılık da ortaya çıkar. Bir açıklamayı gerçeğin ta kendisi olarak kabul edebilir ve bir başka açıklamayı onunla çeliştiği için anlamak istemezler.(Arık, 96)
Örnek olarak şu diyaloğu verebiliriz. "Ali, eğer bu odada hiç hava olmasaydı, yelpaze esintiye sebep olur muydu?"
"Evet, çünkü odada her zaman hava vardır"
"Ama farzet ki odadaki bütün havayı boşalttık o zaman esintiye sebep olur muydu?"
"Evet, çünkü odada biraz hava kalmıştır, geriye."(Arık, 96)
Görüldüğü gibi Ali `odada herzaman hava vardır' açıklamasını kabul ediyor ve odada hiç hava olmaması gibi bir ihtimal üzerinde düşünmüyor bile.
Buna bağlı olarak çocuğun hoşlandığı, eğlendiği, güldüğü durumlarda, ince espriler olmayıp daha çok hareketlere bağlı, bizim "el şakası" diyebileceğimiz olaylardır. Çelme takmak, yerlerde yuvarlanmak, oturulan yere raptiye koymak gibi.(Arık, 96)
Bu değişiklikler son çocuklukta olur fakat her çocuk farklı hızla bunları gerçekleştireceklerdir.
HAFIZANIN GELİŞİMİ
Zihinsel gelişim ilerledikçe bunun birçok yönünün aslında hafıza ile ilgili olduğunu görürüz.Hafıza bu dönemde çok önemli çünkü hafızanın nasıl çalıştığı bilgisi 7 - 11 yaşlar arasında kazanılır. Yani, bu yaşlarda çocuklar materyal üzerinde daha uzun süre çalışmanın daha kolay hatırlamaya yol açacağını, insanların zamanla bir şeyleri unuttuğunu bilirler. 3. sınıftan itibaren, bazı insanların diğerlerinden daha fazla malzeme hatırladıklarını ve bazı şeyleri hatırlamanın daha kolay olduğunu bilirler.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )Özellikle hatırlama yeteneği 7 ile 11 yaşlar arasında büyük miktarda gelişir. Çünkü, bu yaşlardaki çocuklar, artık duyduklarını ya da gördüklerini kısa bir zaman diliminde hafızalarında tutabilirler. Ayrıca, hatırlamayı kolaylaştıran birçok strateji kullanırlar. Bunların en önemlileri(Papalia & Olds, 92)
Bilinçli tekrarlama ya da prova
Bir telefon numarasını okuduktan sonra onu telefona ulaşıncaya kadar zihninizde tekrarlıyabilirsiniz. Tıpkı aktörlerin parçalarını prova ettiği gibi. Çocuklar genellikle bu teknigi kendiliklerinden kullanmaya 6 yaşın sonuna kadar başlamazlar.Bununla birlikte, yakın çalışmalar da 3-6 yaş arasındaki çocukların bazılarının prova tekniğini kullanabildiklerine işaret etmektedirler.(Papalia 8 Olds, 92)
6 yaşından büyük çocuklar daha karmaşık teknikler de öğrenir ve kullanırlar.
Organizasyon
Bilgilerimizi kategorilere sokarsak örneğin hayvanlar, oyuncaklar, elbiseler kategorileri hatırlamamız kolaylaşacaktır.Bunu telefon defterine benzetebiliriz.Kişilerin adlarının baş harflerine göre kategoriler yapmak , arandığında numaranın bulunmasını kolaylaştıracaktır.Eğer bunlar karışık bir şekilde harf sırası gözetilmeksizin yazılsaydı bütün listeyi taramak zorunda kalacaktık.Organizasyon tekniğini 10 veya 11 yaşından küçükler normalde kullanamazlar.(Papalia & Olds, 92)
Ayrıntılandırma
İtemleri hatırlamamızda yardımcı olması için onları bir hikaye içinde birbirlerine bağlarız. Örneğin; limon, ketçap, peçete almayı hatırlamak için limon üzerinde
düşmeyen bir ketçap şişesi ile yakınında bir peçete hayal edilebilir.(Papalia & Olds, 92)
Dış yardım
Bir telefon numarasını yazarsınız, bir liste yaparsınız, parmağınıza ip bağlarsınız ya da birisinde size hatırlamanızı istediğiniz şeyi hatırlatmasını istersiniz. Bunlar hep hatırlamayı teşvik eden şeylerdir.(Papalia & Olds, 92)
ERGENLİKTEKİ ZİHİNSEL GELİŞİM
Ergenlik farklı gelişim alanlarında bir çok değişikliklerin yaşandığı bir dönem.Aileler genellikle bu değişiklikler karşısında endişeli ve kafaları karışmış durumda olurlar.Bu anlatacaklarımla ergenlikte ortaya çıkan düşünce tarzlarını görmüş olacağız ve bu, onları anlamamızı, onların davranışlarına ve düşüncelerine anlam vermemizi kolaylaştıracaktır.Aynı zamanda da kafalardaki karışıklığı gidermede yardımcı olabilecektir.
Şimdi bunlara bakalım
1) Son çocukluktaki çocukların düşüncesi gördükleri nesneler ve olaylarla yönlendiriliyordu. Tamamen somuttu.Ergenler bu tarz düşünmezler.Düşündüklerini sadece gördükleri yönlendirmez. (Papalia & Olds, 92) Örneğin;
Farklı renklerdeki çubukların içinden yeşil bir çubuk seçiyorsunuz. 8 yaşındaki Ayşe ve 14 yaşındaki Ahmet'ten de bu çubukla ilgili söyleyeceğiniz iki cümleden hangisinin doğru olduğunu bulmasını istiyorsunuz.Cümleler şöyle: Elimdeki çubuk yeşil yada yeşil değil, elimdeki çubuk hem yeşil hem değil.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )
Ayşe'nin cevaplarının neredeyse tamamı gördüklerine dayanıyor.Çubuğu sakladığımızda cevap veremeyeceğini söylüyor. Ahmet ise çubukları ona sgöstermeseniz de bir çubuğun aynı anda hem yeşil hem de farklı renkte olamayacağını anlıyor ve birinci cümlenin doğru olduğunu aklından buluyor.
2) Ergenler, herhangi bir problem çözme durumunda mümkün olan bütün alternatifleri düşünebilir.(Papalia & Olds, 92) Örneğin; Ali'nin çözeceği problem okul sonrası çalışma isteğini ailesine kabul ettirebilmek olsun. Bu isteğe ailesi negatif tepki verdiğinde ne tür itirazlar gelebileceğini önceden tahmin edebilir ve bu itirazları çürütmek için önceden hazırlanabilir.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 ) Yani çalışma isteğine karşıt ailesinin öne süreceği bütün alternatifleri önceden düşünüp buna hazırlanabilir.
3)Şimdi size bir paragraf okuyacağım:
Yüksek dağlar üzerinden kahraman pilotlar uçabilir. Bir gün, Alpler üzerinden uçan bir pilot teleferiğin kablosuna çarparak kabloyu kesti. Bazı arabalar uçuruma düştü ve birçok insan öldü. Pilot dikkatsiz miydi? Neden?(Papalia & Olds, 92)
Son çocukluk dönemindeki çocukların cevabı:'Evet, dikkatsizdi. Çünkü kabloya çarptı.' `Hayır, dikkatsiz insanların pilot olmasına izin verilmez' Oysa, ergenler tarif edilmemiş durumla ilgili açıklamalar bulmaya daha eğilimlidirler. Belki pilot oraya bir teleferik inşa edildiğini bilmiyordu. Eğer bunu bilseydi, daha yukarıdan uçmaya çalışırdı. Belki görüş açısı dardı. Eğer o gün çok sis olduysa o zaman pilotun kazayı önleyebilme şansı olmazdı, gibi açıklamalar getirirler.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )
Ergenler bu tarz, bir durumla ilgili farklı açıklamalar getirme özellikleri dolayısıyla bir konuyu daha etkili tartışabilirler. Çünkü, bir konuya birçok açıdan yaklaşabilirler.(Papalia & Olds, 92) Yetişkinlere burda düşen görev: ergenlerle çeşitli konuları tartışmak, onların görüşlerini almak, onları desteklemek, cesaretlendirmek olacaktır.
4)Ergenlikte soyut düşünce önemlidir. Soyut konularla saatlerini geçirebilirler. Örneğin, birisine aşık olduğunu nasıl anlarsın? Gerçek arkadaş nasıl olur? Yalan söyleyip hala da güvenilir bir insan olabilir misin? gibi.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )
5)Ergenlerin düşüncelerinde benmerkezcilik hakimdir.Yani, kendileriyle yoğun bir şekilde uğraşırlar.Benmerkezci düşünceye işaret eden birçok ergen davranışı tarif edilmiştir. Şimdi birer birer bunları görelim.(Papalia & Olds, 92)
A)Ergenlerin kendi düşüncelerinin, duygularının, yaşantılarının diğer insanlarınkinden tamamen farklı olduğuna dair yanlış bir inançları vardır. Onlar biriciktir. Örneğin; Ali kız arkadaşından ayrılmıştır ve annesine kesinlikle kendisinin ne hissettiğini anlamadığını söyler. Halbuki annesi de geçmişte böyle bir şey yaşamış olabilir.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91 )
B)Ergenlikte genç bireyler, ideal dünyayı hayal edebilme yeteneğine sahiptirler. Aşırı sevgi ya da saygı gösterdikleri kişiler artık onların mükemmel diye düşündüklerinden uzak düşmüştür ve bunu söylemekle kendilerini mecbur hissederler.(Papalia 8 Olds, 92)
C)Ergenler kendilerinin zarar görmekten sihirsel bir şekilde korunduklaryna inanırlar. Örneğin uyuşturucularla deneyimleri olan ergenler, asla müptela olmayacaklarını düşünebilirler. Çünkü onlar, zarar getirecek bir durumdan akıl almaz bir şekilde korunurlar.'Böyle şeyler sadece başkalarına olur, bana olmaz ` ergenlerin çoğu zaman nasıl risk aldıklarını açıklamamızda bize yardımcı olan bir varsayımdır.(Steinberg & Belfky & Meyer, 91)
D)Ergenin her nerede olursa olsun herkesin gözünü dikip kendisine baktığına dair yanlış bir inancı vardır. Herkes onu seyrediyordur ve onu değerlendiriyordur. Adeta, hayali bir seyirci vardır ve bütün dikkatini sahnede olan ergene vermiştir. Bu nedenle Ayşe, ailesinin fısıltılı konuşmasını duyunca biliyor ki kendisi hakkında konuşuyorlar. Zeynep, bazı erkek çocuklarının yanından gülerek geçtiklerini görünce biliyor ki kendisiyle alay ediyorlar.(Papalia & Olds, 92)
E)Ergenler, yaşamın hemen hemen neredeyse her yönünde seçeneklerin birden fazla olduğunu öğrendiklerinden karar vermekte problem yaşarlar.(Papalia & Olds, 92)
F)Ergenlerin mükemmeli ifade etmek ve buna karşıt davranmak arasındaki farkı ayırt edemedikleri olur. Yani, Ahmet kirlilik karşıtı protestoda yolları kirletebilir, Zeynep barış için yapılan bir yürüyüşte saldırgan tavırlar sergileyebilir.(Papalia & Olds, 92)
Ergenler kendilerine ait teorileri konuştukça ve başkalarının teorilerini dinledikçe olgunlaşmış bir düşünce seviyesine ulaşacaktır. Düşüncenin olgunlaşmasında nörolojik gelişim önemlidir. Zira, bu dönemde beyin artık gelişmiştir.Burda önemli olan diğer bir nokta da;Kültür ve eğitim. Kültürel ve eğitimsel yönden teşvik edilen çocuklar, bu saydığımız özellikleri, edinmeleri gereken zamandan belki de daha erken kazanacaklardır. Dolayısıyla,çocukların kültürel ve eğitimsel yönden teşvik önemlidir. Ayrıca, çocuk ve gencin erişkinler gibi düşünmediklerini hiçbir zaman gözden uzak tutmamak, gereken sabır ve ilgiyi göstermek, onlara zaman tanımak zorundayız. (Arık, 96)
SON ÇOCUKLUKTA ZİHİNSEL GELİŞİM (5-7/11 )
Son çocuklukta zihinsel bir evrimden bahsediyoruz.
1)Çocuğu artık bir şeyin görünüşü aldatmaz.
2)Birşeyin nedenlerini daha iyi düşünebilir. Dolayısıyla mantıklı düşünebilme mümkün hale gelmiştir
3)Sembolleri kullanabilir.
4)Nesnelerin birçok özelliğine dikkat edebilir. Dolayısıyla nesneleri biçimlerine, renklerine ve birçok özelliğine göre sınıflandırabilir.
Okul bu yaşlarda önemlidir.
Çünkü, çocuklar, okulda
1)Başka beceriler öğrenmek için teşvik edilmiş
olunacaklardır.
2)Dikkatlerini toplamayı,
duygularını kontrol edebilmeyi planlamayı öğreneceklerdir.
3)10 yaşında artık mantık ve strateji dediğimiz iki zihinsel yetenek gelişmiş olacaktır.
Nasıl oluyor da benim sadece 2 sandiviçim varken Ali'nin 4 tane sandiviçi var
KORUNUM
Bir şeyin şeklini değiştirmekle miktarında değişiklik yapmış ' olmazsınız. Çünkü hiçbir şey eklememişsiniz ve çıkarmamışsınızdır. Ayrıca, onu, eski haline de çevirebilirsiniz.
SIRALAMA
7 yaş çocuğuna çubuklar verip bunları kısadan uzuna doğru sıralamasını istediğinizde sıralar.
A B C
Okul çocukları, çubukları A,B,C şeklinde sıraladıktan sonra A'nın B'den daha uzun, B'nin de C'den daha uzun olacağını bilirler.Dolayısıyla A'nın C'den de daha uzun olacağı sonucunu çıkarabilirler.
"Ali, eğer bu odada hiç hava olmasaydı, yelpaze esintiye sebep olur muydu?"
"Evet, çünkü odada her zaman hava vardır'
"Ama farzet ki odadaki bütün havayı boşalttık o zaman esintiye sebep olur muydu?"
"Evet, çünkü odada biraz hava kalmıştır, geriye."
HAFIZANIN GELİŞİMİ
A)Hafızanın nasıl çalıştığı bilgisi 7 - 11 yaşlar arasında kazanılır.
Bu yaşlarda çocuklar
1)Materyal üzerinde daha uzun süre çalışmanın daha kolay hatırlamaya yol açacağını,
2)İnsanların zamanla bir şeyleri unuttuğunu bilirler.
3.sınıftan itibaren
3)Bazı insanların diğerlerinden daha fazla malzeme
hatırladıklarını
4)Bazı şeyleri hatırlamanın daha kolay olduğunu bilirler.
B)Hatırlama yeteneği 7 ile 11 yaşlar arasında büyük miktarda gelişir.Çünkü,
1)Artık duyduklarını ya da gördüklerini kısa bir zaman diliminde hafızalarında tutabilirler.
2)Hatırlamayı kolaylaştıran birçok strateji kullanırlar.
Hatırlama Stratejileri
Bilinçli tekrarlama ya da prova (6 yaştan itibaren)
Organizasyon (10-11 yaştan itibaren)
Ayrıntılandırma
Dış yardım
ERGENLİKTEKİ ZİHİNSEL GELİŞİM
1)Son çocukluktaki çocukların düşüncesi gördükleri nesneler ve olaylarla yönlendiriliyordu.Ergenlerin düşündüklerini sadece gördükleri yönlendirmez.
2)Ergenler, herhangi bir problem çözme durumunda mümkün olan bütün alternatifleri düşünebilir.
3)Yüksek dağlar üzerinden kahraman pilotlar uçabilir. Bir gün, Alpler üzerinden uçan bir pilot teleferiğin kablosuna çarparak kabloyu kesti. Bazı arabalar uçuruma düştü ve birçok insan öldü. Pilot dikkatsiz miydi? Neden?
Son çocukluk dönemindeki çocukların cevabları: 'Evet, dikkatsizdi. Çünkü kabloya çarpı.'
`Hayır, dikkatsiz insanların pilot olmasına izin şeklindedir.
Ergenler ise; belki pilot oraya bir teleferik inşa edildiğini bilmiyordu. Eğer bunu bilseydi, daha yukarıdan uçmaya çalışırdı. Belki görüş açısı dardı. Eğer o gün çok sis olduysa o zaman pilotun kazayı önleyebilme şansı olmazdı, gibi açıklamalar getirirler.
4)Ergenlikte soyut düşünce önemlidir. Soyut konularla saatlerini geçirebilirler .
5)Ergen Benmerkezciliği
A)Ergenlerin kendi düşüncelerinin, duygularının, yaşantılarının diğer insanlarınkinden tamamen farklı olduğuna dair yanlış bir inançları vardır..
B)Ergenlikte genç bireyler, ideal dünyayı hayal edebilme yeteneğine sahiptirler.
C)Ergenler kendilerinin zarar görmekten sihirsel bir şekilde korunduklarına inanırlar.
D)Ergenin her nerede olursa olsun herkesin gözünü dikip kendisine baktığına dair yanlış bir inancı vardır.
E)Ergenler, yaşamın hemen hemen neredeyse her yönünde seçeneklerin birden fazla olduğunu öğrendiklerinden karar vermekte problem yaşarlar.
F)Ergenlerin mükemmeli ifade etmek ve buna karşıt davranmak arasındaki farkı ayırt edemedikleri olur.
--------------------------------------------------------------------------------
“0-6 YAŞ ÇOCUĞUNUN ZİHİNSEL GELİŞİMİ”
HAZIRLAYAN:
PSİKOLOG AYŞE ELİF YAVUZ
Zihinsel Gelişim, çevremizdeki dünya ile etkileşimi ve onu anlamayı sağlayan “bilgi”nin kazanılıp kullanılmasına yardım eden, gözlemlenemeyen tüm süreçleri içerir. Bu süreçler: Algılama, kavram oluşturma, dili kazanma, hafızaya yerleştirme, hatırlama, düşünme ve problem çözme olup, bu süteçler zihinsel gelişimin alanlarıdır(Fişek ve Yıldırım,1993).
Zihinsel gelişim diğer gelişim alanlarıyla da ilgilidir. Özellikle duygu, motivasyon ve kişilik özellikleri zihinsel gelişimi etkiler. Mesela çok kaygılı olan, kendine fazla güvenmeyen ve başarısızlıktan korkan bir çocuk, benzer zihinsel olgunluk düzeyinde fakat göreli olarak daha az kaygılı olan çocuğa oranla, problem çözmede zorluk çekebilir( Fişek ve Yıldırım,1993).
Sosyo-ekonomik düzey ve bireysel farklılıklar zihinsel gelişimi etkilerken, cinsiyet farkları için aynı durum söz konusu değildir.
Şimdi sizlere doğumdan 2 yaşa kadar süren bebeklik dönemindeki zihinsel gelişimden bahsedeceğim. Bebekler ilk iki yıl boyunca dış dünyayı duyuları ve hareketleriyle tanırlar. Yenidoğanlar gelişen motor hareketleri ve duyuları yoluyla kendileri ve dünya hakkında bilgilenirler. Bu dönemde bebekler, dış dünya ile yoğun bir etkileşime girerler ve duyu organları yoluyla aldıkları bilgileri düzenlerler. Ayrıca bu dönemde bebekler,nesne sürekliliğini kazanırlar ve nedenselliği anlamaya başlarlar. Nesne süreklliği, bebeğin görüş alanının dışında olan herhangi bir kişinin veya nesnenin varlığını sürdürdüğünü (var olmaya devam ettiğini) bebeğin kavramasıdır. Bu kavram, çocukların diğer nesne ve insanlardan ayrı, bağımsız olarak var olduklarının farkına varmaları açısından önemlidir. Ayrıca nesne sürekliliği, anne odadan ayrıldığında, bebeğin onun var olmaya devam ettiğini ve geri döneceğini bilerek kendini güvende hissetmesini sağlar. Zamanı, uzayı ve nesnelerle dolu bir dünyayı anlamak için önemli bir kavramdır. Bebeklerin bu dönemdeki bir diğer önemli kazanımları da, belirli olayların belirli bazı olaylara sebep olması anlamına gelen nedenselliktir. Böylece bebekler, hareketleri ve faaliyetleri sonucu bazı olayların ortaya çıkmasına sebep olduklarını veya olabilecelerini anlamaya başlarlar Mesela elektrik düğmesiyel oynarlar, ışığı açıp kapatırlar ve ışığın yanıp sönmesi hoşlarına gider.
Şimdi 0-2 yaş bebeğinin zihinsel gelişiminin nasıl ilerlediğine daha yakından bakalım. Bebeklik dönemindeki zihinsel gelişim 6 alt aşamadan oluşur. Her bir alt aşamaya baktığımızda dikkatimizin yoğunlaşacağı zihinsel kazanç, nesne sürekliliğinin bebeklik dönemi sonunda kazanılmış olmasıdır(Papalia & Wendoks,1992).
Doğumdan 1. Aya kadar:
Bebekler doğumdan birinci ayın sonuna kadar doğuştan getirdikleri reflekslerini yoğun bir şekilde kullanırlar ve bu refleksler üzerinde biraz kontrol geliştirirler. Duyularından gelen bilgiyi düzenleyemezler. Baktıkları objeyi yakalamazlar. Yeni doğan bebeklerin dudaklarına dokunulduğunda refleksif olarak emerler. Meme verilmese bile, bebek, meme ucunu bulmayı bir şekilde öğrenir ve aç olmasa da emer. İlk bir ay içinde nesne sürekliliği hiç yoktur ve bebek, herhangi bir nesnenin varlığını veya yokluğunu tahmin edemez, bilemez( Papalia & Wendoks,1992).
1. Aydan 4. Aya kadar:
Bu aylarda bebekler, emme davranışı gibi haz veren davranışları tekrar ederler. Bebeğin bütün davranışları kendi bedeninde odaklanır. Yeni doğanların ilk kazanılmış adaptasyonları, farklı objeleri farklı şekilde emmektir. Bir gün bebek parmağı ağzındayken parmağını emer. Bu hissi sever ve deneme yanılma yoluyla tekrar yapmayı dener. Bir kez parmağını emdi mi parmağını ağzına sokmak, orada tutmak ve emmeye devam etmek için kastı çaba gösterir. Parmağı memeyi emdiğinden farklı olarak emer ve böylelikle eylemleri uydurmayı veya bağdaştırmayı öğrenmiş olur. Bebekler bu aylarda duyu organları yoluyla gelen bilgileri düzenlemeye başlarlar. Mesela bir bebek, annesinin sesini duyduğunda, sese karşı yönelir ve sonunda bu sesin annesinden geldiğini keşfeder. Böylece dünyası anlam kazanmaya başlar. Nesne sürekliliği henüz yoktur. Bebek bu aylarda hareket eden bir nesneyi gözleriyle takip edebilir. Fakat herhangi bir nesne kaybolduğunda onu aramaz ama nesneyi son gördüğü noktaya hareketsiz, pasif bir şekilde baka(Papalia & Wendoks,1992).
4. Aydan 8. Aya kadar:
Bebekler bu aylarda çevreleriyle daha çok ilgilenirler ve bebeklerde sebep sonuç ilişkilerini ayırma yeteneği görülmeye başlanır. Kendi bedeni dışındaki nesnelere yönelir ve hareketlerinin çevrede yarattığı sonuçlar üzerine dikkatini yoğunlaştırır. Hareketlerinin teme amacı, sonucu sürdürmektir. Mesela çıngırağın sesini duyabilmek amacıyla çıngırağı sallar. Fakat bebeğin davranışı tamamiyle hedef yönelimli değildir. Bir hedefe göre hareket etmeden önce bunu tesadüfen keşfetmesi gerekir. Bu aylarda bebeğe, bastırınca veya sallayınca ses çıkaran veya ipini çekince hareket edip ses çıkaran oyuncaklar vermek bebeğin hem zihinsel gelişimini, hem de kişilik gelişimini desteklemek açısından yararlıdır. Bu oyuncaklarla bebek, davranışlarıyla çevre üzerinde etkili olduğunu ve ancak kendisi bir harekette bulunursa belli bir sonuca ulaşacağını farkeder.( Papalia & Wendoks,1992 ve Yavuzer, 1995).
Ayrıca bu aylardaki bebekler, sabit duran nesneleri tüm duyularıyla incelerler. Dikkatlice bakıp nesneleri dinlerler ve nesneleri birçok kez elleri içinde döndürürler. Kol ve bacaklarıyla yapmayı başardıkları hareketlerle ilgili olarak, yetişkinlerin hareketlerini taklit edebilirler( Papalia & Wendoks,1992).
Nesne sürekliliiği bu aylarda gelişmeye başlar. Bebek yere düşürdüğü veya kendisinden saklanan bir nesnenin eğer herhangi bir kısmını görürse bu nesneyi arar. Yani bir bölümü saklanmış bir nesneyi arar. Eğer nesne tamamiyle saklanmışsa, bebek sanki nesne artık yok olmuş gibi davranır ve arama davranışında bulunmaz.
8. Aydan 12. Aya kadar:
Bebekler bu aylarda, geçmiş deneyimlerinden öğrendikleri yakalama, itme, vurma gibi davranışları yeni bir durumda kullanmak, hedefine ulaşmak için dener, değiştirir, düzenler ve uygun olanını bulmaya çalışır. Mesela bir yetişkin, bebeğin istediği bir nesneyi elinde tutar ve ona vermez. Bebek nesneye doğru yönelir, yakalamaya çalışır, yetişkinin elini iter veya eline vurur. Başka bir örnek ise bebeğin, odanın diğer tarafında bulunan bir oyuncağa ulaşmak için emeklemesidir. Böylece bebek, daha önceden öğrenmiş olduğu emekleme davranışını hedefine ulaşmak için kullanır.
Bu aylardaki bebeklerin hareketlri ve davranışları daha kasti ve maksatlıdır. Baktığı çıngırağı yakalamak için davranışta bulunur. Karmaşık bir dizi hareketi kasıtlı oarak sık sık tekrar etmekten hoşlanırlar. 9-10 aylık bir bebek, oyuncak kaplarını istif eder, tekerlekli oyuncakları zevkle ipinden çeker.
Nesne sürekliliği hızlı bir şekilde gelişmektedir. Oyuncağının saklandığı yeri görürse, oyuncağını burada arar. Eğer oyuncağının, saklandığı yerden başka bir yere konduğunu görürse, yine de ilk saklanılan yerde oyuncağını arayacaktır. Nesne sürekliliğinin geliştiği bu aylarda çeşitli oyuncakların saklanıp, bulunmasına yönelik oynanan oyunlar, bebeği hem zihinsel açıdan geliştirecek, hem de anne ve baba ile olumlu bir etkileşim içine girmesini sağlayıp eğlendirecektir(Papalia& Wendoks,1992).
12. Aydan 18. Aya kadar:
Bebekler bu aylarda hareketlerinin sonucunu merak ettikleri için hareketlerini kasıtlı olarak değiştirirler. Bu aylarda bebek bir nesnenin , bir olayın veya bir durumun yeni, alışılmamış olduğuna karar verebilmek amacıyla aktif olarak dünyasını araştırır, deneme ve yanılmalarla dünyasını keşfeder. Bu aylarda, yerden çeşitli oyuncaklar alıp atmak bebekler tarafından sıkça yapılan bir harekettir. Bebek, alıp atma davranışını farklı nesnelere uygulayarak sonuçlarını görmek ister.
Bebekler bu aylarda, şimdiye kadar deneme yanılma yoluyla çözdükleri problemlerde ilk kez kendilerine özgü bir tarz geliştirirler. Bebekler sadece daha önceki tepkilerini kullanmazlar, hedeflerine ulaştıracak en etkili yolu bulana kadar birçok yeni davranışta bulunurlar.
Nesne sürekliliği daha fazla gelişmiştir ve bebekler görüş alanlarından çıkan bir nesneyi ararlar. Oyuncaklarının nereye saklandığını görürlerse, doğru yerde oyuncalarını ararlar. Daha önceki aylarda olduğu gibi oyuncağın saklandığı ilk yeri değil, saklandığını gördüleri son yeri ararlar. Bebekler bu aylarda, halen daha görmedikleri bir hareketi hayal edemedikleri için, nereye saklandığını görmedikleri bir oyuncağı aramazlar.
Bu aylardki bebekler, kendileri çin yeni ve karmaşık olan hareketleri taklit edebilirler. Mesela, kitap açıp sayfa çevirmek gibi günlük yaşamda sık yapılan bir davranışı taklit etme çabası içine girebilirler. Bebeğin oyunlarında da ilerleme görülür. Çevresinde gördüğü birçok yeni hareketi taklit eder ve oyunlarında bu hareketlere yer verir (Papalia & Wendoks, 1992).
18. Aydan 24. Aya kadar:
Bu ayların en önemli özelliği bebeklerde düşünmenin başlamasıdır. Bebekler yaklaşık olarak 18.ay civarında sembollerle, simgelerle düşünebilmeyi başarırlar. Olayları artık zihinlerinde hayal edebilirler ve böylee herhangi bir olayı kabul etmeden önce o olay hakkında düşünebilirler. Artık, olayların sebeplerini, sonuçlarını, etkilerini az da olsa anlayabildikleri için, problem çözmede, zahmetli bir yol olan deneme yanılma yolunu kullanmazlar. Artık bebek, zihninden deneme yanılma yapar. Zihinsel semboller sayesinde aklıyla çözüm yollarını bulur, zihninden seçenekleri değerlendirir ve o anda kendisini amaçladığı sonuca götürecek yeni yollar keşfeder. Mesela, yüksekte duran oyuncağını alabilmek için üst üste koyduğu yastıkların üstüne çıkar ve oyuncağına ulaşmaya çalışır, veya kanepenin altına kaçan topunu dışarıya çekmek için oyuncak tırmığından yararlanır. Bu örnekler artık bebeklerin düşünebildiklerini, kendilerini çeşitli sonuçlara götürecek plan ve düşünceler geliştirebildiklerini göstermektedir.
Bu aylaraki zihinsel gelişim sayesinde bebek, dili bir iletişim aracı olarak daha anlamlı bir şekilde kullanır.
Etkilendikleri kişi yada nesne önlerinde olmasa da davranışlarını sonradan taklit edebilirler. Misafirliğe gelen yaramaz bir çocuğun davranışlarını misafirler gittikten sonra taklit edebilirler. Ayrıca, bebek bu aylarda, aile üyelerini de sık sık oyunlarında taklit eder.
Bu aylarda, nesne sürekliliği tamamen gelişmiştir. Bebek bir nesnenin bir yerden başka bir yere taşındığını görürse, nesneyi son saklanılan yerde arayacaktır. Ayrıca, saklandığını görmediği nesneler, oyuncaklar için de arama yapacaktır. Yani bebek, yastığın arkasına oyuncağın saklandığını görmese de oyuncağını ararken yastığın arkasına da bakacaktır(Papalia ,Wendoks,1992 & Steinberg, Belsky, Meyer,1991).
İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ ZİHİNSEL GELİŞİM:
Bebeklik dönemi, bebeğin nesne sürekliliğini kazandığını yaklaşık 24 ay civarında biter ve ardından 6 yaşına kadar sürecek olan ilk çocukluk dönemi denen okul öncesi dönme başlar. Bu dönem bebeklik döneminin öteinde önemli bir adımdır çünkü artık çocuk sadece hareketlerle, hissederek ve yaparak değil, sembollerle düşünür ve hareketlerine bunu yansıtarak öğrenir. Sembol: Kişinin bilinçli veya bilinçsizce anlam etfettiği zihinsel bir tasvirdir. Semboller; nesneler, olaylar, kişiler gerçekte önümüzde olmasa bile onlar hakkında düşünmemizi sağlar. En önemli sembol ve belki de düşünme için en önemli olanı ilk önce konuşulan ve sonra da yazılan kelimedir. Nesneler için semboller bilmek onlar hakkında düşünebilmeye, niteliklrini birleştirip onları hatırlamaya ve diğer insanlarla onlar hakkında konuşabilmeye yardım eder. Çocuklar 2 yaşından itibaren zihinsel sembolleri kullanarak şu anda var olmayan nesne, olay ve insanlar hakkında düşünebilirler. Sembolik düşünme gerçek anlamda 2 ve 6 yaş arasında gelişir ve ancak bu dönemde tam anlamıyla sembolik dşünmden bahsedilebilir(Papalia & Wendoks,1992).
İLK ÇOCUKLUK DÖNEMİNDEKİ DÜŞÜNME NASILDIR?
Bu dönemdeki düşünme, son çocukluktaki (7-11 yaş) düşünmeye kıyasla basit ve tam gelişmemiş bir düzeydedir. Henüz tam anlamıyla gerçek olanı hayal landan ayıramaz. Henüz düşünmesi tamamiyle mantıksl olmasa da, bir parça mantık içerir. Genel anlamda olaylar ve nesneler arasındaki temel işlevsel ilişkileri anlarlar. Mesela 3 yaşındaki bir çocuk ipi çektiğinde perdenin açılacağını ve elektrik düğmesine bastiğında ışığın yanacağını bilir. Henüz bir olayın başka bir olaya nasıl yol açtığını tamamiyle anlamasa bile, olaylar arasında bir bağlantı olduğunu fark eder.
Ayrıca, okul öncesi çocuğu, genel, bütün olanı hesaba katmadan bir ayrıntıdan veya bir parçadan başka bir ayrıntıya veya parçaya gider. Bu çeşit bir düşünme, okul öncesi çocuğun, gerçekte aralarında bir ilişki bulunmayan olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kurmasına neden olur. Mesela çocuk şöyle düşünür: “Kardeşim hakkında kötü düşüncelerim vardı. Kardeşim hastalandı. Bu yüzden kardeşimi hasta yapan benim.” Burada kötü düşünceler ve kardeşin hastalığı aynı zamanda ortaya çıkmıştır ve okul öncesi çocuğu kötü düşüncelerinin kardeşinin hastalığına sebep olduğuna mantıksız bir şekilde inanmıştır(Papalia & Wendoks,1992).
Şimdi de bu dönem çocuklarının daha büyük olanlaragöre zihinsel açıdan başka hangi alanlarda farklı olduğuna bakalım.
DİKKATİ ODAKLAMA
Okul öncesi dönemdeki çocuklar olayın sadece bir yönüne, görünüşüne dikkat ederler(odaklanırlar) ve geri kalanıyla ilgilenmezler ve sıklıkla mantıksız sonuçlara ulaşırlar. Olayın değişik yönlerine dikkatlerini kaydıramazlar. Ayrıca herhangi bir olayın aynı zamanda birkeç görünüşü, değişik yönleri olabileceğini düşünemezler. Henüz korunum prensibini anlayamazlar. Dolayısıyla herhangi bir nesnenin şeklinin değişmesinin etkisi altında kalırlar. Şimdi size tipik bir değişmezlik deneyinden bahsedeceğim. Bir çocuğa 2 benzer bardak gösterilir, her ikisi de kısa ve geniş olup, içlerinde aynı miktarda su vardır. Daha sonra çocuğun gözü önünde bardaklardan birindeki su uzun ve ince olan üçüncü bir bardağa boşaltılır. Çocuğa her iki bardakta da aynı miktarda su olup olmadığı veya birinin daha fazla su içerip içermediği sorulur.Çocuk uzun bardağın daha fazla su içerdiğini söyler. Neden böyle olduğu sorulduğunda ise bardağın yüksekliğini gösterir ve “Bu daha büyük” der. Bu dönem çocukları yükseklik ve genişliği aynı anda dikkate alamazlar. Olayların sadece görünüşüne, bir yönüne dikkat ederler, odaklanırlar ve böylece ne olup bittiğini tam anlamıyla anlayamazlar. Mantıklarında hatalar vardır çünkü düşünceleri ne “gördüklerine” bağlıdır; eğer bir bardak daha büyük görünüyorsa, bu bardağın daha büyük olduğunu düşünürler(Papalia & Wendoks,1992).
TERSİNE ÇEVRİLEMEZLİK:
Bu dönem çocuğunun mantığı tersine çevrilemezlikle de sınırlıdır. Tersine çevrilemezlik, yapılan herhangi bir işlemin iki şekli olabileeğini anlamada başarısızlıktır. Yani yapılan bir işlemin tersine çevrilebileceğini, orijinal halini yeniden alabileceğini anlamada başarısızlık oluşumuna trsine çevrilemezlik denir. Az önceki örnekte çocuk uzun ve ince bardaktaki suyun kısa ve geniş bardağa tekrar boşaltılarak, suyun orijinal şeklini tekrar alabileceğini düşünebildiğinde her iki bardakta da eşit miktarda su olduğunu anlayabilir. Fakat bu dönem çocuğu bunu farkedemez (Papalia, Wendoks,1992 &Steinberg, Belsky, Meyer,1991).
BEN MERKEZCİLİK (EGOSANTRİZM):
Okul öncesi çocuğunun bir diğer özelliği de ben merkezciliktir(egosantrizm). Yani olayları bir başkasının bakış açısından(görüş açısından) görebilmede yetersizliktir. Okul öncesi çocukları farklı bakış açılarını hayal edemezler. Çocuk, karşısındaki bir kişinin bir nesneye, bir olaya kendi bulunduğu konumdan farklı bir noktadan bakabileceğini, farklı bakış açılarının, farklı algısal ve fikirsel sonuçları oabieceğini düşünemez. Çocuğun konuşma biçimi, ifadesi de ben merkezciliğinin etkisi altındadır. Mesela bir olayı anlatırlarken “o, ona, onunla vurdu” derken, karşısındaki kişinin “o” ların ne olduğunu bilmediğini düşünemez(Arık,1996).
Ben merkezcilik bencillik değildir, fakat çocuğun olayları kendine yönelik anlaması veya çocuğun olayları kendini merkeze koyarak anlamasıdır. Ben merkezcilik, ufak çocuğun sınırlı olan düşünme kapasitesinin temelini oluşturur. Ben merkezcilik, ayrıca dikkati odaklamanın bir çeşididir. Bu çocuklar kendi bakış açılarına o kadar çok odaklanmışlardır ki aynı anda bir başkasının bakış açısını anlayamazlar. 3 yaşındaki çocuklar, dünyayı ve kendi bedenlerini birbirinden ayırt edemeyen yeni doğanlar kadar ben merkezci değildirler. Fakat küçük çocuklar halen daha kendilerini dünyanın merkezinde görürler. Çocukların bu yetersizlikleri, onların gerçek olanla, kafalarında olup biteni birbirinden ayırmalarını engeller. Ayrıca sebep-sonuç ilişkisinde kafaları karışır. Mesela çocuk kız kardeşi hakkındaki kötü düşüncelerinin kız kardeşinin hastalanmasına sebep olduğunu düşündüğünde, ben merkezci bir şekilde düşünüyor demektir (Arık,1996 & Papalia, Wendoks,1992).
ANİMİZM:
İlk çocukluk döneminde görülen bir başka özellik de, cansız nesnelere canlılık atfetmek anlamına gelen animizm’dir. Mesela, 3 ve 4 yaşlarındaki çocuklar, güneşin, ayın, rüzgarın ve bulutların canlı olduğunu söylerler. Çünkü bütün bu nesnelerin kendi kendilerine hareket edbildiklerini görürler ve dolayısıyla kafaları karışır ve onların canlı olduklarını düşünürler. Ayrıca bu nesnelerin hepsi çocuktan çok uzaktadır. Fakat çocuklara, kaya, oyuncak bebek ve insan arasındaki fark sorulduğunda ise, çocukların insanın canlı, kayanın ise cansız olduğunu analdığı ortaya çıkar (Gelman, Spelke & Meck, 1983).
Çocuklar kendi kendine hareket edemediği için oyuncak bebeğin cansız olduğunu anlarlar fakat yine de sanki canlıymış gibi onunla konuşurlar ya da onunla ilgili olaylar, hikayeler anlatırlar.
3 yaşındaki çocuklar bile hayvanların kendiliğinden yokuş yukarı gidebileceklerini, hayvana benzeyen heykellerin, tekerlekli taşıtların ve sert, bükülmez nesnelerin ise gidemeyeceklerini kavrarlar. Bu yaş grubu çocukları, bu nesnelerin sırasıyla resimleri gösterildiğinde, hangilerinin canlı ve hangilerinin cansız olduğunu her zaman yanlışsız olarak söyleyemezler fakat çocukların çoğu hangilerinin canlı varlıkların yaptıklarını yapabileceğini ve hangilerinin ise yapamayacağını bilirler (Papalia & Wendoks, 1992).
SINIFLAMA YAPABİLME ÖZELLİĞİ:
Okul öncesi çocuklarının bir başka özelliği de çocukların 2 kritere göre (renk ve büyüklük) nesneleri sınıflama yapabilmeleridir. Çocuklarda sınıflama yapabilme özelliği yaklaşık olarak 2 yaşında başlar. Çocuklar 2,5 yaşından 5 yaşına kadar parçaları bir model, şekil veya desen oluşturmak amacıyla gruplarlar veya değişebilen bir kritere göre gruplarlar. Mesela kırmızı bir kareye mavi bir tane eklerler çünkü ikisi de karedir. Sonra gruba kırmızı bir üçgen eklerler çünkü üçgen, kırmızı kare gibi kırmızı renktedir.
KAYNAKÇA:
Arık,İ.A: “Eğitim Psikolojisi”, İstanbul, Çantay Kitabevi, 1996.
Fişek, Güler Okman, Yıldırım, Serap Maktav: “Çocuk Gelişimi”, Milli Eğitim Basımevi, 1993.
Papalia, E. Diane, Olds, Wendoks Sally: “Human Development”, Mc Grav Hill Inc, Fifth Edition, 1992.
Steinberg, Laurence, Belsky Jay, Meyer, Roberta B: “ Infancy, Childhood and Adolescence (Development in Context)”, Mc Grawhill, Inc. 1991.
Yavuzer, Haluk: “Çocuk Psikolojisi”, Remzi Kitabevi, 12.Basım, 1995
Dostları ilə paylaş: |