Soruşturma evraki incelendi


Kamu Kaynaklarından Elde Edilen Gelirler



Yüklə 1,62 Mb.
səhifə3/27
tarix03.05.2018
ölçüsü1,62 Mb.
#49955
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   27

Kamu Kaynaklarından Elde Edilen Gelirler

  1. Kamu ihalelerini örgütle bağlantılı firmalara verilmesi,

  2. Örgütle ilişkili firmaların rakipleri hakkında adli – idari işlemler yaparak piyasanın örgüt firmalarına teslim edilmesi,

  3. Kurumların gizli kalması gereken finansal ve yatırım planlamaları bilgilerinin ilişkili firmalara sızdırılması,

  4. Kamu arazi tahsislerinin örgütle ilişkili vakıf, dernek veya eğitim kurumlarına bedelsiz devredilmesi,

  5. Belediyelerce yapılan imar değişikliklerinin, örgütle ilişkili vakıf, dernek veya şirketler lehine yapılması ,

  6. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansında görevli adamları vasıtasıyla iş adamlarının yurt dışı iş bağlantılarını sağlama karşılığı örgüt adına onlardan para alınması,

  7. Kamu hibe, destekleme ve teşviklerinin takibi ve proje kabullerinde PDY firmalarının kayrılması,




  • İşadamlarından Sağlanan Gelirler

  1. İşadamlarından, adli – idari süreçlerdeki işlemlerini iş adamları lehine sonuçlandırma karşılığı alınan paralar,

  2. İşadamlarının özel hayatları ile ilgili çeşitli zafiyetlerini ‘’ ses ve görüntü ‘’ kaydına aldırarak TEHDİT ve ŞANTAJ yoluyla alınan paralar,

  3. İşadamlarından, iş bağlantılarını sağlama karşılığı alınan paralar.




  • STK’ lardan Sağlanan Gelirler

  1. TUSKON ve bağlı Federasyon, Dernek, Şirket ile Vakıflardan toplanan aidatlar,

  2. Yazılı – görsel medya sektöründen sağlanan gelirler,

  3. Kimse Yok Mu? Benzeri bağlı STK’ lar aracılığı ile yardım adı altında vatandaşlardan toplanan paralar,

  4. Ticaret Odaları Yönetimlerini ele geçirerek, kamu hizmet alımlarındaki rayiç bedel belirlenmesinde örgütle ilişkili vakıf, dernek ve firmalar lehine hareket edilmesi.




  • Gönüllülük Esaslı Sağlanan Gelirler

  1. Kurban Bayramı öncesi iş adamlarından firmalardan ve esnaftan, adlarına kurban kesileceğini belirterek Kurban adı altında toplanan paralar

  2. İl ve ilçelerde iş adamlarının katıldığı mütevelli heyetleri oluşturarak zekat ve burs adı altında toplanan paralar,

  3. Memur maaş ve ödüllendirmelerinden %5 -%10 HİMMET adı altında toplanan paralar,

  4. Devlet kurumlarına yerleştirilen örgüt mensuplarının ilk maaşlarını örgüte vermeleri ile elde edilen paralar




  • Eğitim Faaliyetleri Gelirleri

  1. 154 Ülkede bulunan örgütle ilişkili eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerden alınan paralar,

  2. Yurtiçinde faaliyet gösteren örgütle ilişkili eğitim kurumlarında okuyan öğrencilerden alınan paralar,

  3. Eğitim kurumlarında okuttukları öğrencilerden ücret aldıkları halde, işadamlarından fakir öğrencilerin okutulacağından bahisle BURS adı altında toplanan paralar,




  • F. GÜLEN Örgütünün Mali Yapıya Sızma Amacı

  1. İhracatta kolaylık ve öncelik sağlama,

  2. Kamu destek ve teşviklerini grup şirketlerine yönlendirme

  3. Mali denetim faaliyetlerinden haberdar olma ve denetimleri yönlendirme.

  4. Kamu ihalelerini örgütle bağlantılı şirketlere verme,

  5. Bilişim altyapısı ve kurum arşivini örgütle bağlantılı şirketlerin menfaatine kullanma,

Sonuç itibariyle, Paralel Devlet Yapılanması; sayıları yüzleri aşan söz konusu kurum/kuruluşları aracılığıyla mali açıdan da ülke içerisinde “Devlete Paralel” olarak örgütlenen organize bir yapıdır.

  • Örgüt Adına Elde Edilen Gelirlerin Sisteme Sokulması

Örgütün, kurumsal gelirleri konusunda herhangi bir sıkıntı bulunmamakta olup, “Şirket” ya da “Anonim Şirket” olarak kurulan söz konusu kuruluşlar, elde ettikleri kazançları ticaret veya bankacılık üzerinden sisteme sokmaktadır.

Vakıflar adı altında faaliyet gösteren kurum/kuruluşlar için ise vakıflar için tanınan vergi muafiyetlerinden yararlanılmakta, bir kısım para “bağış” adı altında söz konusu vakıflara verilmektedir.

Örgütün, sisteme sokulması yönünde sıkıntı çektiği gelir grubu, “Himmet” adı altında toplanan paralardır. Şahıslardan alınan paraların doğrudan il/ilçe sorumlusunda (Finans İmamında) toplanması, hem saklanması hem de nereden bulunduğunun sorulması durumunda sıkıntı yaratabilecek hususlardır.

Örgüt bu sorunu, topladığı parayı, kendisine bağlılığı konusunda şüphe duymadığı ve güvendiği mutemet tayin ettiği iş adamları üzerinden aşmakta, toplanan paralar, belirlenen iş adamlarına verilerek yakalandığında kendi parası adı altında legalleştirilmesini sağlamaktır.

Bu sayede zaten maddi durumu yerinde olan iş adamı gerektiğinde o parayı kendi parasıymış gibi bankaya yatırabilmekte, hem de örgütün o parayla ilgisi olduğuna dair resmiyete dökülebilecek bir sorun ortadan kaldırılmaktadır.

Ancak iş adamının mal varlığı, ürettiği katma değer miktarı ve diğer ticari (nakit mevcudiyeti başta olmak üzere) işlemleri incelendiğinde, doğrudan örgütün üzerine gidilmese de, söz konusu iş adamını kaynağını açıklayamadığı mal varlığı yüzünden zor durumda kalabileceği aşikârdır.

İş adamlarından toplanan paraların bir kısmı bulunan yerleşim yerindeki örgüt kurumlarının ihtiyaçları için harcanmakta, fazla para ise İstanbul’daki merkez yönlendirilmektedir. Mali yönden sıkıntı yaşayan bölgeler kardeş şehir ya da kardeş ülke olarak kabul edilerek destek sağlanmaktadır.

Örgütün şahıslardan topladığı parayı sorunsuz bir şekilde sisteme sokma yöntemlerinden biri de kamuya yararlı dernek statüsünde bulunan "Kimse Yok Mu Dayanışma Yardımlaşma Derneği" gibi derneklerdir.



B-TERÖRİZM VE GENEL HUSUSLAR:

Terör kelimesi Latince’den gelmektedir. Kökünü Latince "terrere” sözcüğünden alır. Terör Fransızca "terör” kelimesinden, terörizm de yine Fransızca “terrorisme” kelimesinden dilimize geçmiştir.

Terör kelimesi ilk defa Fransız devriminden sonra bugünkü anlamıyla kullanılmış ve yazılı metinde de 1789 yılında yayınlanan Diictionnarire de I’Acadamie Française ekinde geçmiştir. Hatta devrim sonrası dönem tarihçilerince de terör rejimi veya terör dönemi olarak isimlendirilmiştir.

Kelime anlamı; korkudan titreme, sarsıntı geçirme veya titremeye, sarsıntıya sebep olmadır. Fransızca Petit Robert sözlüğünde “bir toplumda bir grubun halkın direnişini kırmak için meydana getirdiği ortak korku” anlamında yer almıştır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde terör “yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş” olarak tanımlanmıştır.

Gerek kanunlarımızda gerekse terörle mücadeleyi konu edinen uluslararası sözleşmelerde terörün net bir tanımı yapılmamıştır. Bunun yerine terör eylemi olarak nitelendirilebilecek eylemler sayılmıştır. Uluslararası toplum terör tanımında anlaşamamıştır. Bunun sonucu olarak da tanım yerine spesifik terör eylemleri tek tek sayılarak onları yasaklayan ve mücadele eden anlaşmalar yapılmıştır. Türkiye’nin de taraf olduğu 27 Ocak 1977 tarihli “Terörizmin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi” buna örnektir.

Hukukumuzda terör tanımı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun birinci maddesinin başlığı olarak yer almış ancak tanım yapılmamış nelerin terör eylemi olduğu sayılmıştır. Buna göre:

Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin, iç ve dış güvenliğin kamu düzeni veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.

Terörizmi ise Türk Dil Kurumu sözlüğü “siyasi bir amaca ulaşmak için yıldırma hareketlerini düzenli bir biçimde kullanma, tedhişçilik” olarak tanımlamıştır. Amaca ulaşmak için terör kullanılmaktadır. Bu bir strateji olarak ortaya çıkmaktadır. Terörizm bir ideoloji, bir doktrin değil stratejidir. Terörizmde hedeflenen amaca ulaşmak için örgütlü bir şiddetin uygulanması söz konusudur. Terör salt tedhişi, korkuyu ifade ederken terörizm teröre süreklilik, çeşitlilikle beraber siyasal içerik katmaktadır.

Ana Britannica’da; siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma şeklinde tanımlanmıştır.

Ord. Prof. Dr. Sulhi DÖNMEZER ise “....şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel, fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere, planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması…” şeklinde terörizmin tanımını yapmıştır.

Terör tanımında anlaşamayan milletler arası toplumun onlarca uluslararası sözleşmelerdeki tercihi de hep bu yönde olmuştur. Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde terör tanımı yapılmayıp onun yerine eylem biçimlerin sayılması ve terör niteliği olmadan da bu eylemlerin suç olabilmesi nedeniyle maddedeki fiillerin hangi hallerde terör eylemi vasfı kazanacağı önem arz etmektedir. Cebir, şiddet ve tehdit içeren bir fiille kamu düzeni bozulacak şekilde suç işlenebilir, bu suç toplumda korku, endişe ve paniğe de neden olabilir. Bu şekilde gerçekleşmesi suçu tek başına terör suçu olarak kabul etmemize yeterli olmamaktadır.
Bu bağlamda; 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununda hukuki çerçevesi çizilen ve tanımlanan '‘Örgüt”, “Silahlı Örgüt”, "Terör”, “Terör Örgütü”, “Terör Suçu” ve “Terör Amacı ile İşlenen Suçlar” kavramları incelendiğinde;

a) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 220

Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



Ancak örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.”

b) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu Madde 314

Bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya yöneten kişi, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



Birinci fıkrada tamamlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin diğer hükümler, bu suç açısından aynen uygulanır.”

c) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu Madde 1

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunundan farklı ve bağımsız bir örgüt tanımı ortaya koyarak bunu yaptırıma bağlamaktadır.

Kanunun 1. maddesinde terör, "Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir. ” şeklinde tanımlanmıştır.
d) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu Madde 7

Yine aynı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasında, “Cebir ve şiddet kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemleri ile birinci maddede belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üzere, terör örgütü kuranlar, yönetenler ile bu örgüte üye olanlar Türk Ceza Kanununun 314.maddesi hükümlerine göre cezalandırılır. Örgütün faaliyetini düzenleyenler de örgütün yöneticisi olarak cezalandırılır.” şeklinde yapılan düzenleme ile de terör örgütü kuran, yöneten ve üye olanlara ilişkin yaptırımlar ön görülmüştür.

Dolayısıyla Kanunun 7. maddesinde yer alan “terör örgütü” kurma, yönetme ve üye olma suçlarının emir/yasak kuralını 1. maddede yapılan terör tanımı oluşturmaktadır.

e) 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu 3. maddesinde terör suçları ve 4. maddesinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan “1. maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işlemek üzere kurulmuş bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlendiği takdirde” terör suçu sayılacak suçlar ayrıntılı olarak belirtilmiştir.

Bu kapsamda örnek vermek gerekirse, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kısmının Kişilere Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenen kasten öldürme (madde 81) suçu bir terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi durumunda terör suçu sayılmaktadır.

Bahsi geçen hususlar ışığında bir yapılanmanın “terör örgütü" olarak nitelendirilebilmesi için;


  1. İdeoloji / Amaç,

  2. Örgütsel yapı,

  3. Cebir ve şiddetin aynı zamanda olması / bulunması gerekir.

Bu çerçevede;



1.Yapılanmanın;

  1. Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek,

  2. Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak,

  3. Türk Devletinin ve Cumhuriyetinin varlığını tehlikeye düşürmek,

  4. Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek,

  5. Temel hak ve hürriyetleri yok etmek,

  6. Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amaçlarından biri veya birkaçına sahip olması gereklidir. (İdeoloji / Amaç)

2. Mevzuatımızda “terör suçları’’ örgütlü olarak işlenebilecek suçlar niteliğinde olduğundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220nci maddesi gereğince bu yapılanmanın üye sayısının en az üç kişi olması gereklidir, (Örgütlü Yapı)

3. Yapılanmanın yukarıda sayılan amaçlara ulaşabilmek için mutlaka cebir ve şiddet kullanması gerekir. (Cebir ve Şiddet)
C-AYRINTILI İNCELEME:

“Genel Hususlar” başlığı altında belirtilen hususlar çerçevesinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı işlenen Soruşturma Bürosunca yürütülen |2014/75025 sayılı soruşturma kapsamında arşiv kayıtlarımıza intikal eden her türlü bilgi/belge ve dokümanın bir bütün olarak incelenerek değerlendirilmesi neticesinde.


FETÖ/PDY’ nin;

Cebir, şiddet ve diğer yasal olmayan yöntemleri de kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmak veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek, devlet otoritesini baskı altına almak, zaafa uğratmak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek şeklinde bir amacın olduğu,



  • Söz konusu amacın gerçekleştirilebilmesi adına hayatın normal akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün olmayan;

  • Kanunlarımıza göre silahlı, zor kullanma ve yaptırım uygulama yetkisine sahip ve mesleki hiyerarşi içerisinde görev yapan kamu çalışanlarını ve devlet memurlarını,

  • Diğer üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlilerini,

  • Bürokratlar, Gazeteci, Yazar ve Akademisyenleri,

  • Sivil Toplum Kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde barındıran, süreklilik arz eden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma olduğu,

  • Birbirinden bağımsız bir şekilde hücresel olarak yapılandığı,

  • Örgüt içerisinde faaliyet alanları, iş bölümü ve sorumlulukların tespit edilerek şahıslara örgütsel sorumluluk dağılımı yapıldığı/verildiği,

  • Geçmiş yıllarda başladığı anlaşılan örgütsel faaliyetlerin güncel gelişmelere bağlı olarak, farklı zamanlarda yeniden oluşturulduğu ve bir bütünlük ve süreklilik içerisinde devam ettiği,

  • Örgütsel faaliyetlerin devamlılığının ve lidere bağlılığın sağlanması adına düzenli olarak önceden belirlenen evlerde gizli örgütsel toplantılar yapıldığı,

  • Örgütün amaçları doğrultusunda kullanabilecekleri güncel gelişmeler çerçevesinde yeni strateji oluşturma ve bu strateji kapsamında yeniden yapılanma vb. konularda alınan toplantı kararlarının verilen örgütsel talimatlar doğrultusunda hayata geçirildiği/uygulamaya konulduğu,

  • Örgüt mensuplarının faaliyetlerine ilişkin örgüt sorumlularına rapor verdikleri, benzer şekilde örgütsel faaliyet alanları hakkında analiz içeren dökümanlar /raporlar düzenlendiği,

  • Örgütsel faaliyetlerde gizliliğin ön planda tutulduğu, haberleşme, buluşma, rapor verme, doküman hazırlama, saklama ve arşivlemede özel şifreleme usullerinin kullanıldığı,

  • 1980 yıllardan günümüze kadar örgütün, dershanelerinde veya okullarında yetiştirmiş olduğu kalifiye insan kaynağı ve izlemiş oldukları tedbir ve takiyye politikaları sayesinde devletin stratejik kurumları içerisinde kadrolaşma imkânına kavuştuğu ve gün geçtikçe görev yaptıkları kurumların karar ve uygulama mekanizmalarını ele geçirdikleri/ geçirmeye çalıştıkları,

  • Örgüt içerisinde faaliyet gösteren kamu görevlilerinin makamlarını, çalıştıkları kurumların yetki, araç, gereç ve personelini örgütün amaçları doğrultusunda kullandıkları,

  • Örgüt içerisinde faaliyet gösteren bazı kişilerin yazdıkları kitaplar, görsel, yazılı, sosyal paylaşım siteleri, dizi ve filmler ile internet medyası aracılığıyla ürettikleri köşe yazıları, makaleler, fikir beyanları, yorumlar vb. ile kamuoyunu siyasi, hukuki, ekonomik ve güncel konularda örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmek suretiyle algı oluşturdukları;


Bu yöntemle;

  • Geniş kitlelere ulaşarak sempatizanlarını diri tutmak ve örgütte kadro içerisinde bulunan elemanlarına mesaj vermek amacıyla dizi, film vb. sosyal medya araçlarını sık olarak kullandıkları,

  • Örgüt tarafından yönetilip yönlendirilen TV kanallarında yayınlanan dizelerde tabanına mesajlar gönderildiği, operasyonel bilgilerin aktarıldığı, önlem olarak da gerçek hayattaki kişi ve olayların isimlerini çağrıştıran karakterlere yer verildiği (CCK-KCK, Erkan Kondu-Ergenekon, Gezinti Olay-Gezi Olayları, Kararuhlu Yazarlar-Akit Gazetesi Yazarları)

  • Kamuoyunda güvensizlik algılaması ve toplumsal ayrışmalar oluşturulduğu/oluşturulmaya çalışıldığı, meydana getirilen toplumsal ayrışmalar neticesinde kamu düzeninin bozularak devlet otoritesinin zaafa uğratılması, bu sayede ülke genelinde oluşacak kaos ortamında devlet otoritesi ve siyasi yollarla seçilmiş Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine yönelik örgüt mensupları tarafından gerçekleştirilecek her türlü hukuk dışı müdahaleye kamuoyu desteği sağlanması,

  • Bilerek yanlış yönlendirilen kamuoyunda oluşan baskı neticesinde adli makamların da etki altına alınmasının hedeflendiği,

  • Devlet ve Hükümet politikalarını icra eden kamu görevlilerinin isimlerini ifşa ettikleri, internet aracılığıyla yasal haklarını kullanarak verdikleri dilekçelerle baskı ve tehdit yöntemlerini kullandıkları, böylelikle görev yapan personeli korkutmak ve sindirmek suretiyle görevlerini yapmalarına engel olunmaya çalışıldığı,

  • Ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrarını bozmaya ve teröre destek veren ülke imajı yaratılarak uluslararası arenada ülkemizin itibarını zedelemeye yönelik yayınlar yapıldığı ve bu türden yayınların örgüte ait basın yayın organları ve müzahir sosyal medya adresleri üzerinden yürütülen algı operasyonlarıyla gerçekleştirildiği,

  • Kurumlar arası gönderilen gizli mahiyetteki belge ve dokümanları internet ve basın kuruluşları aracılığı ile yayınlayarak devlet faaliyetlerinin gizliliğini ihlal ettikleri ve yapılacak çalışmalara engel olunmaya çalışıldığı,

  • Sosyal paylaşım sitelerinde “Haramzadeler, Başçalan, Fuatavni, Yıldızkulis”adıyla başlayan benzer sahte hesaplarla ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak amacıyla paylaşımlar yapıldığı, ülke güvenliği ve dış politikalara yönelik devlet sırrı niteliğindeki toplantılar ve görüşmelerin illegal olarak dinlenerek servis edildiği,

  • Özellikle Fuatavniisimli sosyal medya hesabından yapılan paylaşımların örgüte müzahir basın yayın kuruluşları ve internet sitelerince haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığı,




  • Örgüt mensuplarına yönelik yapılan/yapılacak olan operasyonları önceden öğrenebilmek ve tedbir almak için örgütün devletin tüm resmi kurum ve kuruluşlarının bilgi işlem alt yapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK. TİB vb.) alınan adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızıldığı,

  • Örgüte eleman temin etme hususunda düzenli ve sistemli olarak çalışıldığı, örgüte kazandırılması amaçlanan kişiyi İKRAM-İZZET-ZİYAFET yöntemlerinin uygulandığı ve özellikle küçük yaşta başarılı öğrencilerin sahilde deniz evinde ya da kırsal alanlarda bulunan yayla evlerinde yaz kampı şeklinde kampa çağrılarak eğitim verdikleri ve şahısların temaslarının kontrol edilip test edildikleri, planlanan bu kampların “DÜĞÜNE ÇAĞIRMAK”, kamp yapılacak evlerin ise “KÖŞK” şeklinde örgütsel olarak kodlandığı,

  • Örgütün sempatizanları üzerinden etkinliğini arttırıp, soruşturmaları kamuoyunda tartışılır hale getirmek için örgütsel bir tavır alarak, bölücü terör örgütü mensupları tarafından daha önceki tarihlerde gerçekleştirilen ‘‘Bende PKK’lıyım" eylemlerinin bir benzeri olarak Kendimi İhbar Ediyorum” konulu toplu dilekçe verme faaliyetlerinin gerçekleştirildiği ve kamuoyu oluşturmak için çeşitli basın açıklamaları ve protesto gösterileri düzenlendiği.

  • Kamuoyu oluşturmak ve gözaltına alınan örgüt mensuplarını mağdur olarak göstermek için medyayı kullanmak süratiyle özellikle kadınların ve çocukların ön planda tutulduğu çeşitli eylemler yaptığı,

  • İlgisiz kişilerin eline geçmesi yasak olan, ilgisiz kişilerin eline geçmesi durumunda devletin iç ve dış güvenliği ile kamu düzenini tehlikeye düşürecek özelliğe sahip, devlete ait gizlilik dereceli evrak, doküman bilgi ve belge ile istihbarat toplama yetkisine sahip, ilgili birimlerce hazırlanmış istihbari nitelikteki rapor ve değerlendirmelerin temin edilerek örgüt amaçları/stratejileri doğrultusunda kullanıldığı/kullanılmasının hedeflendiği,

  • Bulundukları makam, yetkileri ve görevleri itibariyle yönlendirilmeleri durumunda örgütün amacına ulaşmasında fayda elde edileceği düşünülen şahıslar ile örgütsel faaliyetlerde kullanılan/kullanılması düşünülen kişiler başta olmak üzere yargı mensupları, akademisyenler, TSK personeli, Emniyet Teşkilatı personeli, üst düzey kamu görevlileri, bürokratlar, gazeteciler vb. kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırkı kökenlerine, ahlaki eğitimlerine, cinsel yaşamlarına, iletişim bilgilerine (e-mail, telefon), sağlık durumlarına ilişkin özel ve hassas bilgilerin/verilen, görüntü, bir şekilde kişisel veri olarak kaydedilip arşivlendiği, söz konusu kişisel verilerin örgütün amaçları doğrultusunda şantaj amaçlı veya gerçekleşmesi planlanan eylemlerde kullanıldığı/kullanılmasının hedeflendiği,

  • Örgütün amaçları doğrultusunda her türlü legal yapılar (STK, Dernek, Vakıf, Kamu Kurum ve Kuruluşları vb.) ile iş birliği yaparak, söz konusu yapı ve oluşumları sahip oldukları araç ve gereçleri kullanıldığı/kullanılmasının hedeflendiği,


Bu Kapsamda;

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı anayasal Düzene Karşı İşlenen Soruşturma Bürosunca yürütülen 2014/75025-50403 sayılı soruşturmalar ve bağlantılı olarak Türkiye genelinde bu soruşturma kapsamında Tanık/Müşteki/Bilgi Alması yapılan şahısların ifade beyanları incelendiğinde;

Dolayısıyla burada söylemek istediğim bir husus var: Halkın dini duyguları üzerinde yukarı katlar bunları öyle bir motive etmiş ki, hiçbir Müslümanın hayır diyemeyeceği bir vaatte bulunmuş bunlara. Bu manevi vaat nedir? Mahşerde Resulullah ile haşrolacaklar, şu cemaatin tümünün yapmış olduğu hayır ve hasenat tek tek her birinin hanesine yazılacak. Yani aşağı kattaki herhangi bir x şahıs buraya müntesip olduğunda bir şekilde katkıda bulunduğunda gazete aldığında, burs verdiğinde himmet yaptığında, yani bir şey yaptığında, tüm cemaatin yaptığının tamamının sevabı onun defterine yazılacak ki buna hiçbir fani hayır demez.”

Alevi Federasyonu v.b. sivil toplum kuruluşlarına sızarak legal veya illegal yapılarında içinde bulunduğu BİR SUİKAST GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR. 17 Aralık operasyonu sonrasındaki süreçte net olarak şunu bilmemiz lazım. Türkiye’de düşen yaprak arkasında bile cemaat yapısını aramak mantıklıdır. Türkiye Cumhuriyetinde meşru devletle meşru olmayan yapının arasındaki çatışma devam etmektedir. Fiili bir harp devam etmektedir. Devlet, her şeyin meşru olduğunu benimseyen bir cemaatle çatışma halinde. Şimdi her şeyi de cemaattenmi bileceksiniz gibi bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Tamda bu cemaatin istediği bir şey. Bundan sonra öyle operasyonlar yapılabilir ki cemaat ile bağdaştırmanız imkânsız olabilir. Ama bu olayların hepsi halkı germek ve halkın psikolojisini bozmaktadır. Başkalarını zor durumda bırakmaya yönelik hamleler olacak”

Zaman gazetesinde; 28 Şubat sürecini destekleyen ERBAKAN ve hükümeti aleyhine yazıları yazılmıştır. Hatta ERBAKAN hükümetinin istifa etme sürecinde ERBAKAN’ın istifaya direnmesi neticesinde Fethullah GÜLEN bir gün yine 5. Kat toplantısına geldiğinde elinde Zaman Gazetesi ile A. Ve diğer arkadaşların orada bulundukları anda elindeki gazeteyi göstererek ve gazeteyi onların yüzüne fırlatarak “bir hükümeti bile deviremeyen bu gazeteyi çıkarmayın” dediğine şahit oldum.”

Devletin resmi kurumlarındaki yapılanmayı kendi tabiri ile Necatibey Caddesindeki o evde şöyle söylemişti “bir gün bana Ankara’da bin evimiz olduğunu söyleyin, devletin paçasından şöyle bir tutacağım, devlet uyandığında yapacağı hiçbir şey kalmayacak” demişti.

Fetullah GÜLEN cemaatinin daha önce böyle bir hareketleri olduğunu hatırlamıyorum. Fakat bu konuda talepleri oldu. Bazı toplantılarda kendisine böyle teklif gelmesine rağmen “bir kere vuracağız tam vuracağız” diyerek talepleri geri çevirmişti. Küçük hareketlere her zaman karşı çıkmıştı. Bu sebeple sürekli sabretmemiz gerektiğini beklememiz gerektiğini söylüyordu”

Kendisine sizden sonra bu topluluk ne olacak diye sorduğumda onları şimdi düşünmeye gerek yok, ben öldükten sonra bu topluluk Ebubekir’ini seçecek kıvama gelmiştir’ diye kendisini farklı yerlerde görmüş ve bu şekilde cevap vermiştir”.

Ev ağabeyleri bize ‘Atatürk öldü, Fetullah GÜLEN doğdu, Allah tarafından Mehdi yada Mesih şeklinde İslam’ı bu topraklarda ayağı kaldıracak, Peygamber Efendimiz, Selçuklular ve Osmanlılar zamanında olduğu gibi yeniden İslam alemini ayağa kaldıracak kişinin Fetullah GÜLEN olduğunu ve onun cemaatinin de bizlerin olduğunu’ anlatıyorlardı.”

Piramitte üst akıl olarak belirttiğim yer hoca ile birlikte hareket etmektedir. Gerçekleştirdiği operasyonlardan bunu göre biliriz. Üst akıldaki Türkiye’de bir operasyon yapılması kararı alınıyor. Üst akıl Türkiye deki uzantılarına bir strateji veriyor. 17 Aralıkta yapılan operasyonun kendisine özgü bir karakteri vardır. 30 Mart seçimlerinden sonra karşılaştığımız operasyonlara baktığımızda hepsinin ortak özelliği başbakanı germek ve kızdırmaktır. Bunun amacı da toplumu germek ve vatandaşlar da umutsuzluk yaratmaktır. Tabi bu operasyonları filen cemaat kendisi yapmıyor olabilir….. Önümüzdeki 3 aylık süreçte halkın Başbakana güvenini sarsmaya ve Başbakanın Cumhurbaşkanlığına gitmesi sürecinde Türkiye’nin gerileceği, sıkıntıya düşeceğini, maddi manevi zararlar göreceğini, ortamda yeniden kaos hali yaratmak ve devletin bunu önlemeyecek bir zaaf içinde olduğunu göstermek amaçlı eylemler yapacaklardır.”



CIA ve FBI, tarafından hükümete yönelik maliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verdi. Bunun en iyi örnekleri ise 17 Aralık sürecinde Savcılar ve Güvenlik, güçlerinin yapmış olduğu operasyonları içine alabiliriz. Bu girişim, tamamen hükümeti ortadan kaldırarak devleti tüm kurumlarıyla zayıf düşürmek amacını taşımaktaydı. Bahsettiğim eğitimlere dahil olan Adli ve Güvenlik kurumlarında çalışan ancak cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir……F. GÜLEN, kendi yalan çevresine 17 Aralık süreci ile ilgili "keşke şimdi yap masaydık diye söylediği" şeklinde bir duyumum olmuştur. Bu şekilde konuşmasının nedeni ise; yapılan bu hareketten sonuç alınamamasıdır. Eğer bu girişim olumlu sonuçlansaydı, F. GÜLEN Humeyni misali yurda dönecekti. Bu başarısızlık aynı zamanda cemaatin Amerika ve İsrail nezdinde prestij kaybetmesine neden olmuştur. Bu nedenle Ayasofya konusu gündeme getirilmiş Ayasofya konusunda hükümeti zayıf düşürmek amacıyla cemaat ve buna bağlı yayın organları tarafından kamuoyu oluşturmaya başlanmıştır. ”

Bu yapısal analizde resmi kurumlar ve evler dediğimizde, bir hususun altını iyice çizmek gerekiyor o da şu: "Fethullah GÜLEN hareketi bu şekilde yapılandırırken, temel taş olarak evleri koyarken (yani bu IŞIK EVLER DEDİĞİMİZ) bu kattakilere de alt kata vadedilenden daha farklı olarak 2. Kutsiler (sahabiler-adanmış ruhlar) olarak cemaatin vurucu gücü, operasyonel gücü, asli elemanları, unsurlar burada yetişip motive edilip şekillendirilip sahaya indiriliyor ve buradan gönderiliyorlar”

Talat Paşa Bulvarı Dikimevi kavşağına gelmeden sağ tarafta bulunan İş Bankasının bir bina altına bulunan 1988-1990 yılları arasında faal olan örgüte ait olan T. Erkek Öğrenci Yurdu’nun (şu anda aktif değil) en üst katında ÖZELLİKLE TSK üzerinde çalışma yapan cemaat sorumlularının katıldığı bir toplantıda Ankara İl İmamı K. bizlere hitaben “Yapmış olduğunuz iş hiçbir şey ile kıyaslanamaz, tarihi bir iş yapıyorsunuz, Hoca efendi dedi ki, “Bir vasıtanız var ve cennete adam taşıyorsunuz, muvakkaten o işi bırakın, bu işi yapın, bu daha önemlidir” diye haber gönderdiğini” söyledi. Yani bu işin ne kadar çok önemli olduğu hakkında bilgi verdi. ”

Önümüzdeki süreçte bu yapının Türkiye'de meydana gelen sosyo-ekonomik sorunları bahane ederek hükümeti ve devleti zora sokacak eylem ve faaliyet içerisinde kesinlikle yer alacaktır. Ancak bu sefer yaşanacak veya karşı karşıya kalınacak hususlarda cemaatin ilişkisi olduğuna dair somut veya soyut bir emare görülmeyecek şekilde hareket edilecek ve bu yapıya karşı toplumda tepki oluşması engellenerek gizliliğe riayet edilecektir. ”

Olur da dayanamaz konuşursak ne kadar az biliyorsak hizmete o kadar az zarar veririz anlayışı mevcuttur. Onun için, ne merak edilir ne de sorulur. ”

Gönül Eri, Muhabbet fedaisi, kalp insanı, hizmet eri, ışık eri, ışık süvarisi veya eski ifadesiyle ‘şakirt ’ adayları örgütle 'keyfiyet’ kazanmaya başladıktan sonra tedbir öğretilmeye başlanır. Bu başlangıçta komşuları rahatsız etmeme, dikkat çekmemek için apartmana giriş ve çıkışlarda itinalı olma, tek tek içeriye gelme-gitmelerle başlar. Sonra örgüte zarar gelmesini engelleyici her türlü yollar anlatılır. ‘Ortamın dindar insanları yok etmek istediği ’ vurgusu sık sık yapılarak evde kalanlar ve gelip-gidenler hep teyakkuzda tutulurdu. Evde fazla, kaset bulundurmama ve Risaleler gibi okunacak bir kısım kitapların ciltletilerek bulundurulması, zaman zaman başvurulan tedbir yöntemleri olmuştur. ”

Bu konuları değerlendirirken eski MİT başkanları ile Hakan FİDAN’ın kileri kıyaslamak lazım. Bu göreve Hakan FİDAN yerine cemaatten olan ve emniyet kökenli R. 'i getirerek dış güçlerin ve paralel yapının hedefleri doğrultusunda hizmet ettirmek istenilme sindendir. Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN rahatsızlandığı zaman cemaate ait bir hastaneye yatırıldığını duyan Hakan FİDAN hızlı bir şekilde hastaneye yetişip ameliyata mani olmuş ve cemaatin/paralel yapının yapmak istediği tehlikeli sonuca engel olmuştur. Bu sebeple başta İsrail ve Paralel Yapı/Cemaat tarafından Hakan FİDAN sevilmeyen bir şahsiyet olmuştur. “
Kendisi ile yine 5. Katta yapılan bir toplantıda bulunduğumuz esnada Fetullah GÜLEN’in bizlere ‘Allah izin verirse bir gün gelecek bu dünyayı fethedeceğiz, ama önümüzde Bedirler var önümüzde uhudlar var önümüzde, çetin geçeceğimiz yollar var. Bugünlere geldiğinde Hamzalar gibi doğranacak, kollarınız kesilecek, bedenleriniz kesilecek kütüklerde doğranan etler gibi doğranacaksınız ama bu akan kanlarınıza rağmen arkadan gelenler ayni yoldan devam edip gidecekler' diyerek bizleri motive etti.”

O. isimli şahıs askeri liseye girdikten sonra bir daha bizimle görüşmedi. Ailesinin yanına gittiysek de bizimle irtibat kurmayı reddetti. Bu durumu ben İl İmamı K. 'e aktardım. O da bana ‘Boş ver üzerine gitme, gelmiyorsa gelmesin, ileride nasıl olsa rütbelerini sökeriz’ diye söyledi ve oradan ayrıldım. ”

M. ’in babasının ikametinde Harp Okulundan mezun olan öğrenciler için rütbe takma töreni düzenlendiği, bu törene Fetullah GÜLEN'in bizzat katıldığı, mezun olan öğrencilerin apoletleri Fetullah GÜLEN’in takkesinin içerisine konularak okutulduğu ve bundan sonra Fetullah GÜLEN’in bizzat yıldızları kendisinin taktığı, o gün M. ’in harp okulundan atılma olduğu için kendisine dönerek 'Gelecekte senin yıldızını da ben takacağım ’ diye söylediğini bana M. anlatmıştı”

Humeyni yapılanmasını baz almıştır. İletişim ağı kurma da ULAK sistemini Humeyni modelinden almıştır”

Devletten, daha ciddi bir istatistik çalışması vardır cemaat içerisinde. Cemaat içerisinde öyle bir istatistik vardır ki mesela Hoca sorsun; "ne kadar hukukçusu, savcısı, katibi, ne kadar polisimiz var rütbeli/rütbesiz" bir firesiz tek tek sayılır”

Özellikle Amerika'ya gidenlerin eğitim alacakları konu yanında başka bir alanda da eğitim alması sağlanıyordu. Yapı adına nerede istihdam edilecekse o yönde teknik/operasyonel anlamda eğitim alması sağlanıyordu. Bugün yüksek düzeyde bir donanımla yurda dönüş yapıyorlar. Özellikle Amerika da lisansüstü eğitim alıp ta üniversite de benimle görüşmeye gelen devlet kurumlarında çalışan personellerin. Müthiş bir donanıma sahip olduklarına şahit olmuşluğum vardır.”



Ülke içinde öncelikle hangi alanlarda faaliyetimiz zayıfsa o kurumda yapılaşma içine gidildi. Önce askeriye sonra emniyet ve adliye ele alındıktan sonra Mili Eğitim, sanat camiası, medya ve gazete alanında yapılanma oluşturuldu. Bu faaliyet toplumdaki her statüyü ele geçirme faaliyetidir. Yetiştirilen her öğrenci de kariyerini tamamladıktan sonra bu amaç doğrultusunda kullanılırdı.”

"Silsile yolu ile talimatlar alınırdı. Bende sorumlu bir şahıs olarak her ay talimat alıyordum, Bu hareketin sivil/resmi/gayriresmi hiçbir adımı Fethullah GÜLEN onaylamadan atılamaz. Biz aylık toplantılarımızda her bölge kendi gündemini getirir. Hoca, gündemle ilgili gerekli talimatlarını verir. Bu hususlar tarafımızdan arşivlenmiyordu. Bu talimatları her dönemde küçük not kâğıtlara yazardık. Hatta yenilebilen kâğıtlar vardır. Bize bu kâğıtları polis baskını var şeklinde tatbik ettirilerek yedirilirdi. Ama biz bunları ezberlerdik. Fakat, bu görüşmeler esnasında sekretarya görevi yapan bizim data bank olarak adlandırdığımız birimde görevli gençler vardı. Bu gençler, bilgisayar ve yazılım konularından iyi anlardı. Hocanın talimatları, görevlendirdiği şahıslar yani istatistik bilgiler tamamen bu şahıslar tarafından yapılırdı..”

Toplum içinde hayati önem arz eden Askeriye ve Emniyet Teşkilatı atamaları ile F. GÜLEN bizzat ilgilenirdi ve bu tayinleri onun dışında kimsenin bilmesi mümkün değildi. ”

Bu yapı içinde devlet kurumlarında faaliyet gösteren şahıslar genelde KOD AD kullanırlardı bu sebeple bizim bildiğimiz isimler doğru isimler de olmayabilir. Bu kod isim uygulaması her kurumda olabilir.”

Mesela Fethullan GÜLEN'in Amerika'ya gitmeden önce onun adına yazılan kitaplarda Abdul Fettah ŞAHİN imzası kullanılmıştır. L. 'ın Küçük Dünyam isimli kitabı yayınladığında Şemsettin Nuri imzası ile yayımlandı. A. Saffet SENİH rumuzunu kullanırdı. Biz kendi aramızda hocaya DAYI olarak hitap ederdik. En yakın hizmet arkadaşı ve bizlerinde abisi olan, halen Amerika'da yanında olan İ. 'nin KOD adı da "DOKTOR " idi ”



Fethullah GÜLEN'in sanırım Nuriye AKMAN'a verdiği bir röportajda; bu dünya gemisinin dümeninde Amerika var. Amerika’ya rağmen dünyada okul açamazsınız eğer bu gemide gideceksiniz kaptan Amerika’dır! fikrini savunuyordu. Bu düşünceyle İslam dininin temsilcisi olduğunu söyleyemezdi burada bu sebeple bu söylemi yumuşatması gerekiyordu ve başlık bulundu ve buna da Ilımlı İslam denmeye başlandı. ”

96 ve 97. Yıllarında CIA'dan emekli olmuş veya hala görevde olanlardan bunlar gelerek Türkiye'nin ve Orta Asya'nın gelip MR'ını çektiler, ayrıca cemaatin bölgedeki gücünün tespitini yaptılar ve bizde bunları gezdirdik onlara yardımcı olduk. Akabinde de bunları rapor haline getirip Amerika'ya gittiler. ”

Burada önemli olan husus, Amerika'nın girmek ve hegemonyası altına almak istediği Türki Cumhuriyetleri ve İslam coğrafyasını çok kolay bir şekilde kontrol altına alınmasına imkan sağlamasıdır. Amerika bu saye de kendisine yeni bir kapı aralamış olduğunu F. GÜLEN' in kendi ağzından duymuşluğum vardır. Cemaat kadroları öncelikle gittikleri ülkede Amerikan büyükelçiliğini ziyaret ederek biat tabir edilen yeminle göreve başlıyorlardı, akabinde bu cemaate ait bu okullarda CIA görevlilerinde öğretmen olarak çalıştığını biliyorum. Amerika’ da Ortadoğu masası ve Türkiye masasında Yahudi görevliler vardır, F. GÜLEN' in bu masalar tarafında birçok kez sorgulandığını kendisi bana anlatmıştır hatta Usame Bin LADİN sorusunu bile sorduklarını anlattığım hatırlıyorum. Amerika hangi ülkeyi terör örgütü ilan edecekse F. GÜLEN' i çağırarak deklare etmesini istiyordu.

Yıllar yılı bu ülkedeki yapılanmaların stratejik planlamaları bu yapının kademelerinde ve üst akıl tarafından yapılıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün üzerine dinleme merkezi kuranlar, Yargıtay’ın çatısına cihazlar koyanlar, Başbakanın ofisine böcekleri koyanlar, herkesi dinleyenler herkesi fişleyenler, herkesi kameraya çekenler bunlardır ve bunların sıradan bir teknolojiyle ve sıradan bir stratejiyle çalıştığını düşünmemeliyiz”



Devletin istihbarat birimleri kendi kuramlarından önce tüm bilgileri F. GÜLEN' e ve onun üst akıllarına ulaştırıyorlardı. Bu birimlerde istihdam edilmiş cemaat kadroları devlet adına hizmet etmekten ziyade F. GÜLEN' in elemanları olarak çalışırlardı.”

Telefon ile yapılacak görüşmelerde “Hocam, şakird, abi, hizmet ve Fetullah GÜLEN’ın isminin zikredilmemesi” talimatı bizzat üst sorumlular tarafından bizlere söylenirdi. Ayrıca buluşma yerlerinin/mekanlarının isimleri açıktan söylenmez, mutlaka karşı taraftaki örgüt mensubunun anlayabileceği şekilde şifrelendirilirdi. Örneğin "İzmir Caddesindeki Y. Dershanesinde buluşalım yerine, oranın müdürü H. Bey ise "H. Beyin yerinde buluşalım" gibi cümleler kullanılırdı.



5. Katta bulunduğum süre içerisinde çok dikkatimi çeken bir şey daha vardı. Emniyetten arkadaşlar; üst düzey yetkililerin yaptığı görüşmeler ve toplantılara ait kayıtlar ile kararnameleri anın da özel faksla gönderirlerdi daha cumhurbaşkanına bile belki gitmemişken Fetullah GÜLEN bunları faks şeklinde alıp okurdu.

Her kurum kendi içinde bilgi toplama faaliyeti gösterirdi, her kişinin hangi seviyede olduğu 5 kademeli bir değerlendirme ile belirlenirdi. Namaz kılmak/kılmamak, sohbetlere katılıp/katılmamak, F. GÜLEN' in eserlerini okuyup/okumamak, F.GÜLEN hakkındaki görüşleri, Bediüzaman hakkındaki düşünceleri bu puanlamada etkili olurdu. Bu notlar terfilerde cemaat içerisinde etkili olurdu. Toplanan bu bilgilerin neticesinde Emniyet ya da Askeriye gibi kurumlar da atamalar tayin ve takdir edilirdi.

Talebeler hakkında tutulan çetelerde 5’lik sistem ile puanlama yapılırdı. Bu sistem 5-5, 5-4, 5-3, 5-2, 5-1 şeklinde değerlendirme yapılarak kayda geçilirdi.

5-1’ lik puanlama; Dinle diyanetle alakası olmayan, dinsiz, imansız, ateist manasındadır.


Yüklə 1,62 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   27




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin