4.4. Türk Cumhuriyetleri Politikası Turgut Özal merkezli Türk dış politikasının son boyutunu Sovyetler Birliği sonrası
bağımsızlığını kazanan Türk cumhuriyetleri oluşturmuştur. 1991 ‗de bağımsızlıklarını ilan eden
Türk cumhuriyetleri, dış politikada aktiflik ilkesini benimseyen Turgut Özal iktidarındaki Türkiye
için müthiş bir alan yaratmıştır. AET‘ye yapılan üyelik başvurusunun reddedilmesiyle Türkiye
yönünü yeni bağımsızlık kazanmış Orta Asya cumhuriyetlerine çevirmiştir [9, s.113]. Turgut Özal
buradaki politik eğilimi üç temelde görmüştür; ekonomik kalkınma, kültürel etkileşim, halklar
arasında köprü oluşturma. Türkiye söz konusu ülkelerle örgütlenmeye giderek bir ekonomi koridoru
ve nüfuz alanı oluşturmak istemiştir; bu suretle de Doğu‘da daha serbest ve Batı‘da ise daha güçlü
hareket kabiliyetine sahip olmayı hedeflemiştir. Belirtilen amaçlar doğrultusunda Türkiye 1991
yılında bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri‘ni hızlıca tanımıştır. Yukarıda açıklanan politik
eğilimlerden birincisi olan ekonomik kalkınmanın sağlanması amacıyla 1987 yılında kurulan Türk
Eximbank ile söz konusu ülkelere yatırımlar yapılması hedeflenmiştir. 1989 yılında kurulan Türk İş
Birliği Kalkınma Ajansı (TİKA) üzerinden ise yeni bağımsızlığını kazanmış Türk cumhuriyetlerinin
kalkınması için destek projeleri planlanmıştır. Kültürel etkileşimde alt yapının oluşması için 18-20
Kasım 1991 tarihlerinde İstanbul‘da Çağdaş Türk Alfabeleri adlı toplantı düzenlenmiştir.
Toplantıya Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve ev sahibi olan Türkiye‘den
toplam 28 dilbilimci katılmıştır [34, s.199]. Toplantıda ortak bir alfabenin hazırlanması kararı
alınmış, fakat bu karar uygulamaya geçirilememiştir. 1990 yılında TRT-INT adıyla kurulan
televizyon kanalı 1992 yılında TRT Avrasya adını almış ve Türkiye ile Türk cumhuriyetleri
arasında kültürel etkileşimin sağlanmasına yönelik yayınlar yapmıştır. 1992 yılında Türkiye
Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, Türk cumhuriyetlerinde ortak olarak okutulması için tarih ve
edebiyat kitapları hazırlamaya başlamıştır. 1992 yılının ekim ayında Ankara‘da Türk Dili Konuşan
Ülkeler Zirvesi düzenlenmiştir. Türkiye bu zirvede hem ekonomik kalkınma hem de kültürel
etkileşim eğilimlerini dikkate alarak hareket etmiştir. Türkiye bu zirveyle Batı benzeri bir ortak
pazar yaratma fikrini icraata geçirmek istemiş, fakat yeni bağımsızlığını kazanmış olan Türk
cumhuriyetlerinin çekinmelerinden dolayı bu girişim olumsuz sonuçlanmıştır [7, s.28]. Halklar
arasında köprü kurulması amacıyla 1992 yılında Türkiye ve Türk cumhuriyetlerinin başkentleri
arasında uçak seyahatleri başlatılmıştır. 1985 yılında Türkiye, İran ve Pakistan arasında ekonomik
gelişim amacıyla kurulan Ekonomik İş Birliği Örgütü‘ne 1992 yılında Türk cumhuriyetleri dahil
edilmiştir. Tüm bunlarla birlikte Turgut Özal merkezli Türk dış politikasının Türk cumhuriyetlerine