~ 67 ~
Birçok Fars kaynağında şehrin adı ―Badkube veya Badkuba‖ olarak kullanılmıştır. Farsça bad-
rüzgâr, kube-döven yer anlamı taşımaktadır. Farsların şehre bu ismi vermelerinin sebebiyse,
Bakü‘nün devamlı olarak kuzey rüzgârlarına maruz kalmasıdır.
Rus kaynaklarındaysa kentin adı ―Baka‖ olarak kullanılır. Bu uzun tarihsel kullanımların
sonucunda Abşeron yerlileri kentlerinin adını Bakı olarak kullanmaya başlamıştırlar. Ayrıca
günümüzde de Bakü adının orjinali Azericede Bakı olarak görülür [2, s.49].
Bakü ġehrinin Tarihi GeçmiĢi
Abbaskulu Ağa Bakıhanov, ―Gülüstan-i İrem‖ eserinde farklı etnik grupların Kafkasya‘ya,
Azerbaycan‘a ve Bakü‘ye nasıl yerleştiğini detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Gayet açıktır ki, bu
yerleşmeler sonucunda Bakü‘nün kültürel mirası oldukça zenginleşmiştir.
Eski dönemlerden itibaren birçok farklı gruplar, Kafkas ülkesinde savaşlar ve fetihler
sonucunda, güneyden kuzeye ve kuzeyden güneye doğru ilerlemiştirler. Bu gruplar burada olan
birçok ülkeleri istila ederek buraya yerleşmiştirler. Farklı milletlerin mazlumları ve muhacirleri,
buranın zorlu geçitlerinde düşmanın zulmünden kurtulmuşlardır. İran'ın eski padişahları, özellikle
Yezdicird Bahrami-Gur oğlu ve Nushiravan Gubad oğlu, diğer vilayetlerden birçok kabileyi buraya
taşıyarak bu yerlerde şehirler ve köyler inşa ettiler. İran padişahlarının burada inşa ettikleri
şehirlerin ve köylerin harabeleri halen Bakü‘de bulunmaktadır. Yunanlar, Rumlar, Ermeniler,
Avarlar, Türkler, Ruslar, Hazarlar, Araplar, Moğollar ve Tatarlardan olan farklı kabileler ülkenin
birçok yerini kontrol etmiştir ki, bunların içinde en önemlisi de Bakü‘dür. Özellikle Şirvan ülkesi
her şeyden önce huzursuzlukların yaşandığı bir yerdi. Safevi döneminde İran ve Osmanlı birlikleri
ülkeyi defalarca ele geçirdi. Buradan da anlaşılıyor ki, bu bölgede yaşayanlar farklı kabilelerden
olan kişilerdir. Bunun kanıtı, burada yaşayan insanların hala var olan birçok farklı anıtları, isimleri,
dilleri, gelenekleri, ahlakları ve yetenekleridir. Ancak belirtmek gerekir ki, bunu detaylı olarak
belirlemek mümkün değildir. Bununla birlikte, Guba'nın batısındaki Tabersara'nın bir bölümünde,
Samur ve Kura ilçelerinde yaşayan nüfusun çoğunluğunun farklı kabilelerle karışmış eski bir
nesilden olduğu söylenebilir. Derbent çevresinde, Tabersara'nın çoğunda, Guba eyaletinin
doğusunda, Şeki, Bakü, Şirvan ve Salyan illerinde Persler, Araplar, Moğollar ve Tatarlar
yaşamaktadır. Buradaki Ermeni ve Yahudilerin çoğu yavaş yavaş Müslümanlarla karışmıştırlar.
Onlar Tabersaran, Derbent, Bakü, Guba ve Kürr bölgelerinde çok az, Şirvan ve Şeki bölgelerinde
daha çok kaldılar, dinlerini ve dillerini ise korumuşturlar. Karışık bir nüfusun varlığının en açık
kanıtı, birçok kabile ve köyün dillerini ve isimlerini muhafaza etmesi açıkça göstermektedir [9,
s.25].
Emeviler döneminde Bakü‘ye baktığımızdaysa, o dönemde Azerbaycan‘ın yerli devletinin
Albaniya olduğunu görmekteyiz. Alban Hükümdarı Cavanşir‘e 662 yılında Hazarlar saldırdı. Kür
çayı civarında Cavanşir Hazarları mağlup etse de, üç yıl sonra Hazarlar daha güçlü bir şekilde
saldırarak Albaniya‘yı zor bir duruma soktular. Araz nehri çevresinde olan bu savaşın sonucunda
Hazarlar çok sayıda esir ve ganimet elde ettiler. Cavanşir ise Hazar Hakanı‘yla akraba olmak
suretiyle anlaşma sağladı. Anlaşma sonucunda Albaniya her yıl Hazarlara haraç vermeyi kabul etti.
Kuzeyden Hazarlar, güneyden İran‘ın saldırılarından korunmak için Cavanşir yeni bir strateji
geliştirmeliydi. Cavanşir‘in ülkesini koruması için Hilafet gibi bir güce ihtiyacı vardı ve Cavanşir
Emevilerle ilgili siyasetini değiştirerek, Halife ile iki kez görüştü. Cavanşir Muaviye ile 667 ve 670
yılları arasında iki kez görüşme yaptı. Şam‘da yapılan bu iki görüşme sonucunda, Halife
Albaniya‘nın özerkliğine dokunmayarak kendisine tabii etti [14, s.50-51]. Emeviler döneminde
Azerbaycan el-Cezire eyaletine bağlı olarak yönetilir. Ayrıca Kafkas fetihleri için bir üs olarak
Azerbaycan Hilafet tarafından kullanılmaktaydı. Bu dönemde Azerbaycan‘ın önemli bir kenti olan
Bakü, Arran ile beraber Şirvan eyaletine dâhildi. VII. ve VIII. yüzyıllarda Şirvan eyaleti Hazarlara
karşı zor mücadeleler Verdi [28, s.26-30].
Abbasîler döneminde Bakü‘ye baktığımızdaysa, kentin ticaret merkezine dönüştüğünü
görmekteyiz. Emevilerden sonra Hilafeti yönetmeye başlayan Abbasîler, eski sistem üzerinde küçük
değişiklikler yaptılar. Abbasî Halifesi Ebu‘l-Abbas tahta çıktıktan sonra kardeşi olan Ebû Cafer‘i el-
Cezîre, Azerbaycan ve Ermeniyye valisi olarak tayin etti. Ebu‘l-Abbas 754 yılında öldükten sonra
Dostları ilə paylaş: