Sovyet Sonrası Orta Asya



Yüklə 14,49 Mb.
səhifə27/115
tarix17.11.2018
ölçüsü14,49 Mb.
#82891
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   115

XVII. yy.: 16. yy. sonu ile 17. yy. başlarında yaşamış olan Tufarganlı Abbas, divân edebiyatı nazım şekilleri yanında, koşma ve bayatî gibi halk edebiyatı biçimlerini de kullanmıştır. Şah İsmail, Aşıg Garib ve Köroğlu destanları gibi halk edebiyatı ürünleri de bu dönemde yayılmaya başlamıştır. Bu dönemin belli başlı şairleri; Melik Beg Avcı, Salır Beg Eşfar, Fedai, Mesihî, Tebrizli Saib, Govsî, Mehcur, Ağa Mesihî ve Nisat, âşıkları ise; Sarı aşıg, Heste Gasım’dır.

XVII. yy.: Bu dönemde sözlü edebiyatın etkisi ile, konuşma diline ağırlık verilmiş yazı dilinde Karabağ ağzı etkili olmuştur. Azerbaycan edebiyatında âşık ve gelenekçi yolda yazdıkları şiirlerle Molla Penah Vakıf (ö. 1797) ve Molla Veli Vidadi (ö. 1809) seçkin bir yer tutarlar. Vakıf şiirlerinde halk dilinin zenginliğinden ve kıvraklığından yararlanarak, halk dili ile edebî dili birleştirme yoluna gitmiştir.

Az. Tü. için Vakıf dönüm noktası olmuştur. Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler gibi Türk devletlerinin saray ve ordu dili olan, Az. Tü. bu dönemde, Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu olan edebî dil, yerini yavaş yavaş duru temiz Türkçeye bırakmaya başlamış; aruz vezninin yanında hece vezni kullanılmış, Az. Tü.’ne özgü nazım biçimleri olan bayatî, Eeraylı gibi nazım biçimleri yazılı edebiyâta girmiştir. Zengin ve köklü bir geleneği olan Az. halk edebiyatının canlanması dilin gelişmesini hızlandırmıştır. Vakıf ve Vidadî’nin eserlerinde Az. Tü. artık ses ve yapı bakımından tam bir olgunluğa erişmiş, edebî sanatlar, ustaca seçilmiş deyimler, özel kullanılışlar ve ses uyumu ile kusursuz bir edebî dil, bir ezgi dili hâline gelmiştir.

17. yy.’dan sonra, eski sözcükler yerlerini Az. Tü.’ne özgü sözcüklere bırakmışlardır. Millî edebî dilin oluşması ses düzeninin sâbitleşmesi ile ilgilidir. Önceki dönemde ana, anlar, andan biçiminde /a/ 3. kişi zamiri yerini /o/ zamirine bırakmıştır. Vakıf’ın dilinde ara sıra görülen a’lı biçim gelenekle ilgilidir. Yer, yön ekleri ve zamir köklerindeki /W/ sesi 18. yy.’da yerini tamamıyla /h/ ye bırakmıştır (henceri, hara, hansı, hamı…) Bu dönemde halk dili edebî dil seviyesine yükselerek ses özelliklerinin korunması sonucunda eski biçimler ortadan kalkmış ve Az. Tü.’ne özgü ses düzeni yerleşmiştir.

Eski Türkçe döneminde zamir köküne gelen +nı/+ni yükleme eki, Az. Tü.’nde 18. yy.’dan sonra, ünlüyle biten bütün sözcüklere getirilmeye başlanmıştır (Koroğlunu, Alını). Öğrenilen geçmiş zaman için bütün kişilerde kullanılan-ıb /-ib, -ub/ -üb eki bu dönemden başlayarak yalnızca 2. ve 3. kişilerde kullanılmıştır.



XIX-XX. yy.: Azerbaycan Türkçesi bu dönemden itibaren edebiyatın her dalında ürünler veren, geleneksel türler yanında Batı edebiyatı türlerinin de kullanıldığı yeni bir döneme girer. En önemli özelliği, Güney Azerbaycan’da gelenekçi edebiyatın, Kuzey Azerbaycan’da ise Batı tarzında edebiyatın etkili olmasıdır.

Bu dönemde Kuzey Azerbaycan’da şiir alanında sayabileceğimiz isimler şunlardır: Resul Rıza, Mıkayıl Müşfik, Elmas Yıldırım, Semed Vurgun, M. Rahim, Ehmed Cemil, Zeynel Halil, Bahtiyar Vahabzâde, Nebî Hazrî, Hüseyin Hüseynzâde, Zeynel Cabbarzâde, A. Babayef, İslâm Seferli, Kasım Kasımzâde, Eliağa Gürçaylı, S. Rüstem, H. Cavid, M. Aslan

Nesir türü de yine bu dönemde gelişerek Mehmed Emin Resulzâde (ö. 1955), Hacıbaba Nezerli, E. Ebülhesen, Hüseyin Mehdi, Mir Celâl, Ali Veliyev, Sabit Rahman, Enver Memmedhanlı, Mirza İbrahimof, Avez Sadık, İlyas Efendiyef, Ekrem Eylisli, Elçin, Anar gibi romancı ve hikâyecilerin yetişmesine vesile olmuştur.

Güney’de ise Ali Fitret, Habib Seher, Bağır Niknam, Muzaffer Derefşî, M. Zehtabi, Balaş Azeroğlu, Seher Bulut Garaçorlu, Medine Gülgûn, Mir Mehdi Etimad, Höküme Billurî bu dönemin yazar ve şâirleridir. Mehemmed Hüseyin Şehriyar (l907-l988), günümüz Azerbaycan edebiyatının en çok sevilen ve sayılan temsilcisidir. Şehriyar’dan sonra, 1950 Güney Azerbaycan şiirinde bir canlanma göze çarpar. Aşık edebiyatı bu yıllarda gelişme göstermiş; âşıklar sazları ve sözleri ile millî heyecan ve hislerini dile getirmişlerdir. Son yılların adı duyulan bu şâirleri arasında; H. Sahir, Sehend, Meftun Eminî, K. Türkoğlu, Çayoğlu, Zergerî, Aydın Tebrizli, Zeyneddin Herisli Nejad, Mirza Ali Muciz, Sönmez, Savalan, Yahya Şeyda, H. Nutki, Mir Hidayet Hisari, Ali Tebrizi, C. Remzi, H. Ali Şekaki Rehgüzar’ı sayabiliriz.



Azerbaycan Türkçesi Ağızları

Azerbaycan Türkçesinde de doğal gelişim içerisinde, çeşitli sebeplerle yazı dilinden ayrılıklar gösteren ağızlar doğmuştur. Azerbaycan Türkçesi genel olarak iki büyük diyalekt öbeğinden oluşur: Güney ve Kuzey Azerbaycan.

Kuzey Azerbaycan Türkçesi üzerinde daha çok çalışma yapılmış, bütün yönleri ile ayrıntılı olarak incelenmiştir. Oysa Güney Azerbaycan ağızları konusunda fazla çalışma yoktur.

Azerbaycan Türkçesinin coğrafya esasına dayalı olarak yapılmış olan sınıflandırması şöyledir:

1. Doğu öbeği: Kuba, Bakü, Şamahı, Salyan ve Lengeran

2.Batı öbeği: Kazak, Borçalı, Ayrım, Gence ve Karabağ

3. Kuzey öbeği: Nuha, Zagatala, Vartaşan ve Kutkaşan

4. Güney öbeği: Nahçıvan, Ordubad ve Tebriz

Şiraliev 1983’te yayınlanan kitabında, Azerbaycan ağızları üzerinde tek tek durduktan sonra bunları, Azerbaycan Türkçesine, Oğuzca ve Kıpçakça etkisini göz önüne alarak yeni bir ayrıma tabi tutmuştur:

A.Kıpçak tipli ağızlar

1. Zagatala, Kah 2. Şeki, 3. Kuba

B. Oğuz tipli ağızlar

1. Kazak, 2. Gence, 3. Ayrım, 4. Karabağ, 5. Nahçıvan, 6. Ordubad

C. Oğuz Kıpçak özelliklerinin karışık olarak yaşadığı ağızlar

1. Şamahı, 2. Bakü, 3. Mugan, 4. Lengeran, 5. Pedehodnıe

Güney Azerbaycan diyalekt öbeği: 1. Kuzeybatı ağızları: Tebriz, Urmiye; 2. Kaşkay; 3. Aynallu; 4. Sungur; 5. Kum; 6. Kâbil Afşar ağzı; 7. Kuzey Irak ağzı. Ayrıca Doğu Anadolu ağızları da T. Tü.’nden ziyade, A. Tü.’ne daha yakındır. Onlar da Azerbaycan dairesi içinde değerlendirilebilir.

Güney Azerbaycan diyalekt öbeğinin en önemli ayrılığı Farsça etkisi ile ünlü uyumlarının bozulmuş olmasıdır. Söz varlığında ve ki’li birleşik cümlelerin kullanımında Farsça etkisi yoğun olarak görülür: Sizin vezifeniz al-vér élemekdir yerine, sizin vezifeniz budur ki, al-vér éleyesiniz gibi kullanımlar. Kaşkay ve Aynallu ağızlarının en ayırt edici özellikleri, E.Tü. aslî uzunlukları korumalarıdır.

Azerbaycan TürkçesininÖzellikleri

A. Ses Özellikleri

Az. Tü.’nde dokuzu ünlü (a, e, ı, i, o, ö, u, ü, é) yirmi üçü ünsüz (b, p, t, c, ç, h (x), h, d, r, z, j, s, ş, E (q), g, f, k, l, m, n, v, y) olmak üzere 31 ses kullanılmaktadır. Arapça sözcüklerdeki ayın ve kesme /’/ işâretleri ile gösterilmektedir.

Az. Tü.’nin ses çeşitliliği tam anlamıyla yazıya aktarılmamaktadır. Kimi ünsüzler, birden çok ses değeri taşıdıkları hâlde, tek harfle karşılanmakta ve yerlileşmiş alıntı sözcüklerde var olan uzunluklar hiç belirtilmemektedir. /E/, /k/ hem ince hem de kalın sıradan iki sesi karşılamaktadır. Örneğin /k/ harfinin işâret ettiği ses kül, kör, kar, hekim sözcüklerinde tonlu ve ön sıradan; kolhoz, kanal gibi sözcüklerde arka sıradan ünlülerle kullanılır.



Ünlüler: Türkiye Türkçesinden farklı olan sesler şunlardır:

/é/: Eski Türkçe /é/ sesi Az. Tü.’nde bir anlam ayırt edici ses birim olarak kullanılmaktadır: Az. Tü. béş vb. Aslî /é/ sesinin ilk hecede kullanımına karşın, alıntı sözcüklerde bütün hecelerde kullanılmıştır: Eléktrik. Yazı dilinde eklerde görülmeyen /é/ sesi ağızlarda kimi eklerde de görülmektedir: Kazak: Aléyram, Bakü: Aléydüz, Nahcıvan: Almiyék, alméyesüz. Kimi ağızlarda /y/ sesinin düşmesi sonucunda, /é/ sesinin uzun söylenişine rastlanır. Özellikle Kazak, Mugan, Nahcıvan ve Ordubad ağızlarında bu uzunluğun yaygın olarak kullanıldığı dikkâti çeker; yé: si

/e/. /e/ sesi, dil önünde oluşan, düz ve açık bir sestir. Az. Alfabesinde ters e ile gösterilir. Bu ses, T. T.’indeki /e/ sesinden çok /a/’ya daha yakındır, /a/ ile /e/ arsında söylenir: Eelb. Uzun /e:/ sesi yalnız söz ortasında ve alıntı sözcüklerde bulunmaktadır: be: zen, te: min) Bu özellik konuşma dilinde görülür.



/i/. Az. Tü.’inde sözcük başında /ı/ sesi bulunmadığı için, ince karşılığı olan /i/ sesi onun yerini alır. E.Tü. ve T.Tü.’nde /i/ ile başlayan bütün Türkçe sözcükler /i/ ile söylenir. Kök bakımından günümüz Az. Tü.’nde /i/ ünlüsü altı kaynağa sahiptir:

a) E.Tü. /i/ sesinin korunduğu sözcükler: bil-, kim

b) E.Tü. sözbaşı /ı/ sesi /i/ ye dönüşür: ıraW>irah, (y) ışıW>işıE

c) Sözbaşı /y/ sesinin düşmesi sonucu /ı/ > /i/ değişmsi: yılan>ilan, yıl>il, yıldırım>ildırım

ç) E. Tü /ü/ sesinin Az. Tü.’inde /i/ ye dönüşmesi: eksük > eksik, erük > erik

d) Arapçadan alınan kimi sözcüklerdeki /a/ ve seyrek olarak /e/ sesinin /i/’ye dönüşmesi: müzâkarat>müzakire, fetvâ>fitva, hayâl>hiyal.

f) Farsça sözcüklerdeki /é/ sesinin /i/ olması: çerağ>çirağ.

Ünsüzler: Az. Tü.’nde yirmi üç ünsüz vardır.

/b/ E. Tü. sözbaşı /b/ birkaç sözcük /v/’ye dönüşmüştür: bé: r> vér-, ba: r>bar, bar->var-. Bununla birlikte, b- ile başlayan büyük bir sözcük topluluğu da korunmuştur.

E. Tü /b/ ile başlayan kimi sözcükler de ötümsüzleşerek /p/ olmuştur: (boz->poz-, balçıE>palçıE.



/k/ /k/ tonsuz, sert damak ve dil ortası sesidir. Az. Tü’inde /k/ ünsüzü sözcük başı (kel-, kes-), sözcük ortası (teker, ekin) ve sözcük sonunda (bilek, çiçek) bulunur. Ancak sözcük sonunda /k/ sesi yerine daha çok /X’/ (yh) kullanılır. /k/ sesi Az. Tü.’inde aslında ince sıradaki ünlülerle kullanılır. ekin, kiçik, kéçi, könül gibi. Alıntı birkaç sözcükte kalın ünlü ile de kullanıldığı görülmektedir. kolhoz, kosa, kaha, kalağay vb.

/g/: E.Tü. sözbaşı /k/ ön damak ünsüzü, Az. Tü.’inde /g/ ön damak ünsüzüne dönüşür: *kü: ç>güç, kel->gel, két->gét- vb. Son seste ise /k/ korunmuştur: yürek>ürek, çéçek>çéçek, emgek>emek gibi korunduğu örnekler yanında /k/>/y/ dağişikliği de görülmektedir: Kö: k> göy “gök, mavi”. Söz ortasında ve söz sonunda /g/ sesi daha çok alıntı sözcüklerde görülür: Agah, şagird, eger.

/E/: E.Tü. sözbaşı art damak /W/ sesi /E/ ya dönüşür: Wa: l-> Eal-; Work->Eorh, kuş > E. Bunun dışında Arapça ve Farsça’dan Az. Tü.’ne geçen ve /W/ bulunan sözcükler bugün Az. Tü.’nde /E/ ile söylenir ve yazılır: EiymetElimEeyd

/ğ/: /ğ/ sesi Az. Tü.’nde sözcük başında bulunmaz. Sözcük ortasında (ağarçın, göğerçin) ve sonunda (ağ, dağ) bulunur. Sözcük ortasında ve sonunda yer alan /ğ/ sesi W > E > ğ ve E>ğ gelişmesi sonunda ortaya çıkmıştır.

/d/ E.Tü. sözbaşı /t/ lerinin bir bölümü Az.’Tü.nde /d/ ye dönmüştür: ad-> dad-, *ta: ş > daş, ton > don, *tu: z > duz, *o: t > od, *a: t > ad.

/t/: E.Tü. /t/ sesi, Az. Tü.’nde büyük ölçüde korunmuş: tü: ş>tüş ‘rüya’, tik->tik-‘dikmek’, tek>tek ‘gibi’; bir kaç sözcükte ise tonlulaşarak /d/’ye dönmüştür *ta]>dan, tır]aW>dırnaE, tut->dut-.

/m/: Az. Tü. /b/ ~ /m/ değişikliğinde öteki Oğuz öbeği lehçelerinin tersine daha çok /m/ yanındadır: men, min-, min “1000”. Bu yüzden T.T.’nde /m/ ile başlayan Türkçe sözcük görülmezken, Az. Tü.’nde min-, men, muncug gibi sözcüklerle karşılaşılır. Az. Tü.’inde /m/ sesi sözcük başında daha çok alıntı sözcüklerde görülür: maral<Moğ., misgal., murdar

/j/: Aslî olmayan bu sese genellikle yansımalı sözcüklerde tesâdüf edilir: gıjıltı, vıjıltı. Kimi ağızlarda /c/ > /j/ değişmesi sonucu ortaya çıkan sözcüklerde de görülür: bacı > bajı, hacı > hajı vb. Rusça ve Farsça kökenli sözcüklerdeki /j/ sesi dolayısıyla bu ses alfabeye girmiştir (jurnal, ejdaha, tiraj gibi).

/h/: (X). E.Tü. art damak /W/ lı bir çok sözcük bugün Az. Tü.’ nde /W/ > /h/ değişikliği ile kullanılmaktadır: aW-> ah-, oWı-> ohu-, toWı-> tohu-buWaEu>buhov “bukağı”vb.

Ses Uyumu

a. Ünlü uyumu



1. Kalınlık-incelik Uyumu

Dilin durumuna göre farklılaşan ünlülerin uyumu kalın ve ince olmak üzere iki türdür. Az. Tü.’nde de bu uyum vardır (garga, galın, alov, uşag, elek, eşik, üzüm, ürek, köndelen, özek gibi). İnce ve kalın ünlülü sözcüklere gelen ekler de uyuma bağlıdır: EarEa+lar+ın alov+lu+luE, elek+siz, çohlarıla<çokları ile, azlarıla ile. T. Tü.’nde ünlü uyumuna aykırı olan-ki aitlik eki, Az. Tü.’nde uyuma bağlıdır: yanındakı, bayaEkı “bir önceki, evvelki”. Yalnız; +daş /+deş ve +gıl/ +gil ekleri de uyuma aykırı kullanılırlar: veten+daş, halam+gil.

Özellikle İran’da konuşulan bütün Az. Tü. ağızlarında, kısmen Farsçanın da etkisiyle, ek uyumsuzluğu olarak değerlendirilebilecek ünlü uyumuna aykırı biçimler kullanılır: bilmah~bilmaE, yémah~yémaE; yéyecaE~yéyecah; gédah, gelah; gétduh, gelduh; çéçeklıh; apardiler; deyirman vb.

2. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu

Türkiye Türkçesinden farklı olarak, Az. Tü.’nde kimi sözcüklerin son hecesinde /o/, /ö/ sesleriyle karşılaşılır. Alınma sözcüklerin son hecesinde /o/, /ö/ sesleri sık olarak görülür (kolhoz, operatör vb.). Aile eki olarak kullanılan Rusça +ov/+ova eki de son hecede uyumsuzluk örneği oluşturur. Bununla birlikte, bütöv ‘bütün’, alov ‘alev’, buhov “bukağı” gibi Türkçe sözcüklerin son hecelerinde de bu seslere rastlanabilir. Eski biçimleri bütegü, bukaEu olan bu sözcükler, Az. Tü.’nin yuvarlaklaştırıcı etkisi altında kalarak, bugünkü durumlarını kazanmıştır. Çağdaş Az. Tü.’inde kalınlık-incelik uyumu, düzlük-yuvarlaklık uyumundan daha gelişmiş bir durumdadır. Yazı dilinde kullanılan sözcüklerin ve eklerin küçük bir kısmı ünlü uyumuna aykırıdır.

Bütün bu örneklerden de anlaşıldığı gibi, Az. Tü.’nde ünlü uyumu yönüne göre ileri; uyuşma, derecesine göre de çoğu uyumlu, azı uyumsuzdur. Sözcüklerde sürekli uyuşmadan, eklerde ise kısmî uyuşmadan söz edilebilir. Az. Tü.’nde yuvarlak ünlülerden, düzlere geçilebildiği halde (o-> a, u-> a, ö-> e, ü-> e) düzlerden yuvarlaklara geçilmez.

b. Ünsüz Uyumu

Ünsüz uyumu, Az. Tü.’nin ilk dönemlerinde sürekli ve güçlü bir kural olarak hem sözcüklerin hem de eklerin yapısında etkisini büyük ölçüde göstermiş; daha sonra zayıflamış ve sonuçta uyuma aykırı örnekler çoğalmıştır. Bugün Az. Tü.’nde ünsüz uyumuna yalnız, aşağıdaki eklerin yazılışında uyulmaktadır: Ean/-gen/-ğan/-ğen,-Eın/-gin/-kın/-kin yapış-Ean, kes-kin, Eudur-ğan, ez-gin vb.

Türk lehçelerinde -dı /-tı,-da/-ta,-ca/ -ça gibi iki biçimde kullanılan kimi ekler, günümüz Az. Tü.’nde tonlu ünsüz olmak üzere yalnız bir şekilde kullanılır. Buradan hareketle, şu sonuca varabiliriz: Az. Tü.’nde ünsüz uyumunda tonlulaşma giderek artıyor, buna karşılık tonsuzlaşma ise azalıyor ve daha sınırlı olarak kullanılıyor. Ana Türkçe aslî uzun ünlülerden sonra gelen ünsüzlerde de Az. Tü.’inde bu olay görülür: *Wap>Eab, o: t “ateş”,kö: k>göy, *kü: ç>güç, *a: W>aE

Az. Tü.’nde ünlüler ile ünsüzler arasındaki uyumdan da söz edilebilir. Çağdaş Az. Tü.’nde ses tellerinin durumuna göre, aynı cins ünlülerle ünsüzlerin uyumu, yalnız şu ünsüzler için geçerlidir: t-> d (d-> d), k (x’)-> y (g-> ğ), b-> p, c-> ç, z-> s, k (a)-> k (e). Bu ünsüzlerden asıl üçünün yani t, k (x’) ve g (k’) ünsüzlerinin tonlulaşması (t-> d, k-> y, g-> ğ) sürekli uyuşma durumunda kurallaşmış biçimde yazıda da kullanılmaktadır. Diğer ünsüzlerin (b, c, z, k, d) tonlulaşması, yazıda kesinleşmiş olmakla beraber, konuşma dilinde kullanılmamaktadır: Eılınc, dinc; gılınc+a, dinc+el vb.

c. Vurgu


Az. Tü.’nde hece vurgusu sabittir, vurgu istisnaî durumlar dışında, daima son hecededir (ata, oğul, yaşayış, kolhozcular vb.). Kimi ekler vurgusuzdur: -ma/-me,-madan/-meden,-mamış/-memiş, soru eki, birliktelik eki, şart eki, eşitlik eki vb.

Az. Tü.’nde soru cümleleri, soru ekinden çok vurgu ile oluşturulur. Özellikle, güney grubu ağızlarında soru eki hiç kullanılmaz. Bu durumda vurgu kuvvetli olarak son hece üzerinde olur ve son hece ünlüsü uzun söylenir, şayet son hece, üzerine vurgu almayan bir ek ise vurgu bir önceki hece üzerinde yoğunlaşır. Söylenişteki vurgu ve uzunluğun görevini yazı dilinde soru işareti yüklenir.

Alı kişi, her daşdan da biz ola: r? “Ali kişi her taştan da bıçak olur mu?/Gétsi: n, gétmesi: n? “Gitsin mi, gitmesin mi?

Ses Değişiklikleri

1. Türkçe Sözcüklerdeki Ses Değişiklikleri

a. Ünlü Değişmeleri

u ~o

Az. Tü. T. Tü. E.Tü.

dodaE dudak

ogru uğru krş. oErı

oyan- uyan- krş. udı-



ü ~ ö

ölke ülke

gözel güzel

é > ö

sövda

ı>i sözcük başındaki /ı/ sesinin ön damaksıllaşması sonucunda /i/ sesine dönüşmesi:

işıE ışık

işılda- ışılda-

irag ırak

ilhı yılkı

ü > e

yeri- yürü-

yeriş yürüyüş

b. Ünsüz Değişmeleri 



-k-,-k>-h-,-h

Eski Türkçe döneminden sonra, W > h değişikliği ortaya çıkmış ve Batı Türkçesinin ilk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesinde sözcük içi ve sonundaki bir çok /k/ sesi sızıcılaşarak /h/ (x)’ya dönüşmüştür. Bugün Az. Tü.’nde sözcük içi ve sonundaki bütün /W/’lar /h/ (x)’ya dönmüştür.



ah- ak-

ohu- oku-

haçan -

hamı -

hanı hangi

W->E-,-W>-E,-W->-E-

Türkiye Türkçesinde tonsuz olarak söylenen art damak /k/’sı Az. Tü.’nde ön ve son seste tonlulaşarak /E/ olmuştur.

Eal- kal-

Eoy- koy-

uşaE uşak “çocuk”

hagan hakan

k-~ g-

Eski Türkçe sözbaşı /k/ sesi Az. Tü.’nde büyük ölçüde korunmuştur.



kéç- geç- < kéç-

köynek gömlek

könül gönül <köñül

b-> p-


Az. Tü.’nin bir diğer özelliği de sözbaşındaki /b/ sesinin kimi örneklerde tonlulaşmasıdır.

poz- boz-

palçıg balçık < balçıW

piç- biç- < biç-

Bugün T. Tü’nde /p/ ile başlayan kimi sözcüklerin Az. Tü.’ndeki karşılığı /b/lidir.



barmag parmak

biş- piş-

b-~ m-

Sözbaşında /b/, /m/ değişikliği E.Tü.’de de görülen bir ses olayıdır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde bu değişiklik tutarlı bir ses olayı olarak ağırlık kazanmamıştır. Ancak Az. Tü. bu değişiklikte kesin olarak /m/ tarafındadır.



min- bin-

men ben

min bin

-b->-v-

Az. Tü.’nde iki ünlü arasındaki /b/ sesi genellikle /v/’ye döner.



davan taban <taban

] > n

Az. Tü. yazı dilinde bugün /]/ sesi yoktur. Söz başı ve sonundaki bütün /ñ/’ler /n/ olmuştur: kö]ül > könül, mi] > min. Ancak ağızlarda bu ses kullanılır: sa]a, ma]a.



-k-,-g-,-ğ->-y-

Az. Tü.’nde iki ünlü arasındaki /g/ sesi yumuşayarak /ğ/’ye dönüşür: sağ, oğul. Bazı durumlarda da /ğ/ sesi /y/ olur.



göy gök

déyil değil

büyün bugün

Eski Türkçe sözcüklerdeki /g/ sesi Az.T.’nde aşağıdaki sözcüklerde /v/’li biçimdedir.



buzov buzağı < buzaEu

buhov bukağı < bukaEu

yavuE < yaEuW

Aslî uzun ünlülerden sonra /p/, /ç/, /t/, /k/ ünsüzlerinin tonsuzlaşması Az. Tü.’nde sık görülen bir ses olayıdır.



dib dip <* tü: p

ad ad <* a: t

aE~ağ ak <* a: W

uc uç <* u: ç

t-> d-

E.Tü. sözbaşı /t-/leri kimi örneklerde, Az. Tü.’nde /d-/’li yazılıp söylenmektedir.



duz tuz

daş taş <*ta: ş

damar damar < tamar

-v ~-y

T.Tü.’nde /-v/’li olan sözcüklerin Az. Tü.’nde /-y/’li kullanılışı daha yaygındır.



söy- sev-

döy- döv-

-ñ->-m-

sümük

r-> l-

hançal

n > l

n’éynim

p > f

Yazı dilinde karşılaşılmayan ağızlarda kullanılan bir ses değişikliğidir.



if

2. Alıntı Sözcüklerdeki Ses Değişiklikleri

Alntı sözcükler, aynı hecede çift ünlü ya da çift ünsüz bulundurması; ünlü-ünsüz uyumlarına aykırı olması gibi özellikleriyle Türkçe sözcüklerden ayrılırlar. Ayrıca Az. Tü.’ne giren alıntı sözcüklerde aşağıdaki ses değişiklikleri göze çarpır:

a, a: > e, u> ü

Az. Tü. alıntı sözcükleri inceltme eğilimindedir: herac



/i/>/é/

néhayet

/î/>ey beynamaz

ayın (‘)>/y/~/v/ fayda



Ses Düşmesi (Eleziya)

Ünlü Düşmesi: Özellikle Irak Türkmen ağızlarında yaygın olan tek ünlüleşmeye (monoftong) Azerbaycan diyalekt ve ağızlarında da rastlıyoruz; béle

Ünsüz Düşmesi: r-> ø

/-dIr/ bildirme ve /-sAr/ şart ekinin sonundaki /-r/ sesi de düşer: gelipdi, Ealsa.



-v-> ø

yovşan > yoşan, dovşan > doşan. Bu durumda ağızlarda kök ünlüsü uzar: yo: şan, do: şan.

-n-> ø

sonra > so: ra, könlüm > kö: lüm, rençber > reşber, Eeşenk > Eeşek”güzel, hoş”.

y-> ø Türkçede genellikle dar ünlülerin önünde görülen /y/ düşmesi Türkçenin türlü lehçelerinde tesbit edilmiş bir eğilimdir. Az. Tü.’nde bu eğilim, yaygınlaşmış ve benzer sözcükleri de etkileyerek bugün bir dil kuralı durumuna gelmiştir. /ı/ ünlüsünün önündeki /y/ sesinin düşmesi sonucunda /ı/ ünlüsü /i/’ye dönüşür.

Az. Tü. T. Tü.

ilan yılan

ildırım yıldırım

it- yit-“kaybetmek”

ürek’ yürek

üz- yüz-

ulduz yıldız

uca yüce

Ses Türemesi (Protez)

Ünlü Türemesi: Alıntı sözcükleri Türk ses sistemine uydurmak için sözbaşı, ortası ve sonunda bu olay görülür: klub->kulub,devr> dövür, mirze-> imirze, razı-> irazı, Rus vb.

Ünsüz Türemesi: /h-/ türemesi, Az. Tü.’ni, Eski Türkçe’ye yaklaştıran ses özelliklerinin belki de en önemlisidir. Poppe, Altay Dillerinin Karşılaştırmalı Ses Bilgisi’nde Ana Altayca sözbaşı /p-/ sesinin başı ünsüzünün, Ana Türkçe’de /h-/ ile karşılandığını bildirmiştir. Ana Türkçe’de var olduğu savunulan /h-/ türemesinin bugün Az. Tü.’nde yaşaması incelenmeye değer bir ses olayıdır.

hürk- ürk-

hörgü örgü

hürkü ürkü “korku

/y-/ türemesi, bugün Az. Tü.’nde birkaç örnekte yaşamaktadır. Bu sözcüklerdeki /y-/ türemesini T. Tekin, Ana Türkçede var olan sözcük başındaki uzun ünlülere bağlamıştır.



yeherder “eyer”

yiyedi “sahip”

Bunun dışında Ar. esîr sözcüğü de Az. Tü.’nde /y-/ protezi ile yesir biçiminde kullanılmaktadır.

Benzeşme (Assimilation)

Benzeşme olayı, ağızlarda çok zengin biçimde görülür, yalnız birkaç örnek verilecektir:



dl > dd adla-> adda-

pm > pp tapmag > tappag, yapmag > yappag

rl > ll çıharlar > çıhallar

nl > nn anlamag > annamag

nd > nn senden > sennen, menden > mennen

ld > ll aldat-> allat-

lr > ll alıram > allam, bilirem > billem

st > ss isti > issi “sıcak”, bostan > bossan

Benzeşmezlik (Dissimilation)

EaralmaE

saralmaE
Göçüşme (Metatez)

Az. Tü.’nde yazı diline de girmiş olan bir özelliktir:



pr > rp torpaE toprak

pl > lp çılpag çıplak

lr > rl ireli ileri

ks > sk öskür- öksür-

st > sr görset- göster

gr > rg irgen- igren-

fr > rf sürfe sofra

ts > st dustaE tutsak

Yuvarlaklaşma (Rounding)

Az. Tü.’nde dudak sesi yanındaki ünlüler dudaksıllaşır, yuvarlaklaşır. Bu yuvarlaklaşma sözcüklerde ve kısmen de eklerde görülür.



sövda < sévda

ov < av

ovçu < avcı

ovla- < avla-

ovsun < efsun

ovuc < avuç

öy < ev

Ünsüz İkizleşmesi (Gemination)

Az. Tü.’nde bol örneği olan bir ses hadisesidir. T. Tekin, ünsüz ikizleşmesini, aslî ya da ikincil uzun bir ünlünün varlığı ile açıklamaktadır (Tekin1975: 215).



addım adım *a: dım

yeddi yedi *ye: di

appag apak *a: p aW

saggal sakal saWa: l

dogguz dokuz *toWu: z

Kaynaşma (Constraction)

Birleşik sözcüklerde görülür: apar-< alıp bar-, feteli < feth ali

B. Yapı Özellikleri

Bütün Türk lehçelerinde olduğu gibi, Az. Tü.’nde de anlam unsurunun temelini oluşturan kök, sözün ayrıca işlenebilen ve değişmeyen bölümüdür. Sözcükte, anlam ögesi bilgi yükünün büyük bölümünü taşırken, ek veya edat durumundaki görev ögelerinin bilgi yükü daha sınırlıdır. Az. Tü.’nde, T. Tü.’nde kullanılan eklerin hemen hepsi küçük görev değişiklikleriyle kullanılmaktadır. Burada yalnız T.Tü.’nden ayrılık gösteren özellikler üzerinde durulacaktır.

Ad: Az. Tü.nde adlar gerek kullanış, gerek yapı bakımından T. T.’ne paralel bir gelişme göstermiştir.

Adların çokluk biçimi /-lAr/ ekiyle kurulur: Eızlar, cavanlar “gençler”, ağızlarda benzeşme sonucunda bu ekin-dar/-der,-nar/-ner,-zar/-zer,-rar/-rer biçimleriyle de karşılaşılır; gız-zar, ad-dar, geden-ner. Aile eki/-gil/(ek uyumsuzdur) yaygın olarak kullanılmaktadır: Koroğlugil, Elçingil.

İyelik ekleri, T. Tü.’si ile aynıdır yalnız Tebriz ağzında çokluk II. kişi eki, ses düşümü sonunda-z biçiminde kullanılır, eviniz > eviz, özünüz>özüz.

Ad Çekimi: Yalnız yükleme durumu (Tesirlik hali) farklılık gösterir, ünsüz ile biten sözcüklerde-ı/-i, ünlü ile biten sözcüklerde-nı/-ni ve 3. kişi iyelik ekinden sonra-n eki kullanılır. Ekin üç biçiminin de kullanılması Kıpçakçanın etkisi ile olmuştur: üzün “yüzünü”, geceni “geceyi”, daşı “taşı”. Araç durumu, ile,-yle ve ilen edatının kalıplaşmış biçimi olan +nan/+nen yaygın olarak ve +n ekinin kalıplaşmış olarak kullanıldığı görülür: ohlarınan balasıynan, kimin, tekin, gizlince, oğrun “gizlice”.

Sayı Sözleri: yeddi seggiz, doEEuz, min dışında ayrılık yoktur. Sıra sayı sözlerinde, halk ağızlarında +ıncı/+inci’nin yanısıra-ımcı/-imci biçimi de kullanılır: birinci~birimçi.

Soru sözleri: kim, ne ve *Wa zamir köklerinin türevleri soru sözü olürük kullanılır: néce “nasıl, néçe “kaç”, niye, ne cür “ne tür”, ne teher; handa “nerede”< Wanda, hanı “hani” < WanEı, hansı “hangisi” < WanEı+sı, hara “nereye”, haradan~hardan “nereden”, harada~harda “nerede”, haçaE/haçan“ne zaman”.

Sıfat: Adlar gibi sıfatlar da kullanılış ve yapı özellikleri bakımından T. Tü. ile aynıdır. Tek ayrılık, söz varlığındaki değişikliklerden ibarettir: yahşı “güzel”, göyçek “güzel”, yaman “kötü”, yazıh “zavallı”, yaşıl “yeşil”, gödek “kısa”, hündür “uzun”, göy “mavi”…

Sıfatların azaltma ve küçültme derecelerinin oluşturulmasında T. Tü.’nden farklı olarak +umtul/+ümtül, +imtil/+ımtıl ve-sov ekleri kullanılır. bozumtul, göyümtül, sarımtıl, delisov. Artıklık derecesi ise ağızlarda-raE eki ile kurulur. Özellikle renk adlarının küçültme dereceleri, ala, açıE ve az sözcükleriyle kurulur: ala demgil, ala gırmızı, açıE sarı, az Eara vb.



Zamir: Az. Tü.’nde zamir kökleri, çekim sırasında değişikliğe uğramaz. Şahıs zamirlerinin üzerine getirilen yönelme eklerinde +ga/+ge’nin izi olan nazal n sesi bulunmaz: men (menim, meni, mene, mende,menden~mennen, mence), sen, o, biz, siz, onlar (ağızlarda onlardan yanında onlarnan). Dönüşlülük zamiri kendi yerine öz kullanılır. Belirsizlik zamirleri: kimi, kimse, bazı, her kes, her hansı, heç kim, heç kes, hamısı, özgeler vb.

Zarf: zaman zarfları: indi “şimdi”, bayaE “biraz önce” < baya oW, dünen “dün” seher “sabah”, sabah “yarın” günde “hergün”.

T.Tü.’nde olduğu gibi, Az. Tü.’nde de azlık çokluk zarfları en, daha, çoh, az, birez, artıg sözleri ile yapılır, farklı olarak “çok” anlamında Moğolca lap sözcüğü kullanılır; lap gırmızı, lap yahşı, lap pis. Nasıllık-nicelik zarflarından bir kısmı şunlardır: nece “nasıl”, bele “böyle”, ele “öyle”, ne sebeb, tekce “yalnız”, yahşı “iyi”, yalgız “tek”. T. Tü.’nden farklı olarak; ora, bura, şura gibi yer isimleri Az. Tü.’nde yer zarfı olarak kullanılır.



Edatlar: EabaE “ön”; sarı, anrı “e doğru,-den öte”; kimi, Eeder,-cen “-e kadar; kimi, tek, teki “gibi” ve Eeder “kadar”. Ağızlarda, kimin “gibi” edatı da yaygın olarak kullanılır; özge, savayı “başka” ile edatının ile+n > biçiminin varyantı olan-nan/-nen sıkça kullanılır: çohlarınan <çohlar ilen. Belli başlı cümle başı edatları şunlardır: amma, ancaE, ahı, bes, barı, di “haydi”, amandı, indi ki, Eerez, yeEin, yain ki. Cevap edatı olarak Fa. beli kullanılır. Olumsuzluk edatları: deyil ~ döyül, yoh, héç.

Fiil: Her çeşit fiil çekiminde olumsuzluk eki-ma/-me’dir. Bu ek, şahıs ve zaman ekinden önce gelir.

Cevher Fiil ve Bildirme Ekleri: İsimlerin fiil gibi çekimlerinin yapılmasında yardımcı fiillerin yanı sıra i-fiili de kullanılır. Tek ayrılık, /-dIr/ bildirme ekinin sonundaki /r/ sesinin düşme eğiliminde olmasıdır. Bildirme, geniş zaman ekleri: igidem /igidsen/ igiddir~igiddi /igidik/ igidsiniz~igidsiz/igiddirler~igiddiler.

Cevher fiilin hikâye çekimi, /-dI/, rivayet /-m°ş/, şart ise /-sA/ ekleriyle yapılır.

Yardımcı fiiller: Az. Tü.’nde étmek, élemek, éylemek, olmaE, EılmaE ve bilmek yardımcı fiilleri kullanılmıştır: kömek élemek “yardım etmek”, bend eylemek “bağlamak”, arhayın olmaE “sakin olmak”; iktidarî yardımcı fiil olan bil-olumlu ve olumsuz yapılarda da kullanılır gelebilmek/gelebilmemek.

Fiil Çekim: Az. Tü.’nde kullanılan şahıs ekleri T. Tü.’nden farklıdır. İstisnasız bütün fiil çekimlerinde, 1. çokluk şahıs eki iyelik kaynaklı-k ekidir. Öbür şahıslarda zamir kaynaklı şahıs ekleri kullanılır.

1. teklik şahıs-m

1. çokluk şahıs-k

2. teklik şahıs-san/-sen,-n

2. çokluk şahıs-sınız/-siniz

3. teklik şahıs---

3. çokluk şahıs-lar/-ler

Az. Tü.’nde görülen geçmiş zaman (şuhudi keçmiş zaman) eki /-dI/ -, öğrenilen geçmiş zaman (neEli keçmiş zaman) hem /-m°ş/ hem de /-°b/ ekleriyle kurulur (Bu çekim Kıpçakça bir özelliktir. Başlangıçta-p zarf-fiil ekine tur-yardımcı fiilinin geniş zaman biçiminin (turur/durur) getirilip çekilmesiyle kurulan bu yapı zamanla benzer hecenin düşmesiyle-p tur biçimine dönüşmüş, nihayet-p ekinin üzerine kişi eklerinin getirilmesiyle bugünkü durumunu kazanmıştır. Başlangıçta bütün kişilerde kullanılmış, bugün ise; 1. Teklik ve çokluk kişide kullanılmaz: alıbsan, alıb~alıbdır, alıbsınız, alıblar. Öğrenilen geçmiş zaman ikinci kişide, kimi durumlarda ekin bünyesindeki /ş/ sesi düşer: elememişsen>elemisen, bilmişsiniz>bilmisiniz. Bunları şimdiki zamanın olumsuz biçiminde /r/ düşmesiyle ortaya çıkan, bilmirsen > bilmisen, bilmirsiniz > bilmisiniz biçimleriyle karıştırmamak gerekir.

Şimdiki zaman /-ır,-ir,-ur,-ür/ ekiyle, geniş zaman ise /-ar,-er/ ekiyle kurulur. T. Tü.’nde şimdiki zaman bildiren-yor eki Az. Tü.’nde kullanılmaz. Her iki zamanın olumsuzlukları da T. Tü.’nden farklıdır: Geniş zaman (geyri get’i gelecek zaman) éle-merem, éle-mezsen, éle-mez, éle-merik, éle-mezsiz, éle-mezler. Tarihi dönemlerde /-manam-menem/, /-mazam-mezem/ dey-menem, dönmenem.

Olumlu çekimde vurgusuz orta hecenin düşmesiyle durram < duraram, allam < alaram gibi biçimlerle de karşılaşılır, geniş zamanın bu tür kullanımı ağızlarda yaygındır.

/-ır,-ir,-ur,-ür/ şimdiki zaman ekinin ilk bakışta r geniş zaman ekinden meydana geldiği düşünülebilir. Ancak, Az. Tü.’nin bazı ağızlarında (özellikle Terekeme, Karapapak) şimdiki zaman eki-er /-or/ -ör biçimindedir. Geniş zamanla karışmaması için,-ar şekli kullanılmaz, düz sıradan olan fiillere ister kalın ister ince olsun /-/ er biçimi getirilir: al-er, gele-er, otur-or, ohu-yor v.b. Olumsuzu da aynı biçimde yapılır. gel-mer, otur-mor, al-mer gibi. Bu ekin ağızlarda görülen üçüncü bir biçimi de-yer’dir: gel-i-yer, otur-u-yer, ohu-yer, alı-yer (Çinçavat, Ahıska ağzı). Bu biçim T. Tü.’nin /-yor/ ekine paraleldir. Bilindiği gibi-yor eki yorı-r’dan kalıplaşmıştır, yorır’ın Az. Tü.’ndeki biçimi yeri-r’dir.-yer ekinin haploloji ile kısalması sonucunda-er biçimi ortaya çıkmıştır: geliyer > geler > gelir.

Gelecek zaman (get’i gelecek zaman)-acag /-ecek eki ile kurulur: éle-yeceyem, éle-yeceksen, éle-yecek, éle-yeceyik, éle-yeceksiniz (~siz), éle-yecekler.

Emir çekimi T. Tü. ile aynıdır, ayrı olarak 2. teklik şahısta /-gıl,-gil/ ve bunun /-an,-en/ ile genişlemiş biçimi olan-yInAn-GInAn (< gilen) ekleri de kullanılır: éşitginen, déyinen.

Fiilin gereklilik çekimi (fe’lin vacib forması) /-malı-meli/ ekiyle kurulur.

Eski Anadolu Türkçesinde gelecek zaman partisipi bazen de eki olarak kullanılan-ası /-esi T.Tü.’nde sadece sıfat-fiil eki olarak kullanılır. Bu ek, Az. Tü.’nde ise lâzım eki olarak kullanılır. Olumsuzu değil, edatıyla yapılır: gelesiyem, gelesi deyilem, gelesiyik, gelesi deyilik vb.

Az. Tü.’nde fiilin yeterliği (fe’lin bacarıg forması)-e/-a bilmek biçimindedir. T.Tü.’nin aksine yeterlik fiilinin olumsuzu da bil-yardımcı fiili ile yapılır, tapabilmek, déye bilmerem. Az. diyalekt ve ağızlarında yeterlik fiilinin olumsuz biçiminde, /m/ sesinin etkisiyle gerileyici benzeşme ve kaynaşma sonucunda bil-fiili tamamıyla kaybolur ve ekleşir: keçe bilmir < keçemmir, döze bilmerem < dözemmerem, Eala bilmez .

Sıfat-fiil ekleri /-ası,-esi/ dışında T.Tü. ile aynıdır: olası, véresi, göresi.

T. Tü.’nde-diğinden farklı olarak,-anda / -ende (beslenende, piçende),-çag / -cek (éşitcek, görcek) ve-can / -cen (gelincen, oluncan) zarf-fiil ekleri kullanılmaktadır. Az. Tü.’nde soru vurgu ile belirtildiği için, soru ekleri fazla kullanılmaz. Biçim bakımından soru eki, T. Tü. ile aynıdır ancak, bütün çekimlerde daima sondadır.



Söz Varlığı

T. Tü.’ne en yakın Türk lehçesi olan, Az. Tü.’nin, lehçe olarak kabul edilmesinde ses ve kısmen yapı farklılıkları yanında, sözcük ve anlam ayrılıklarının da etkili olduğu kanısındayız. Bu sebeple, Az. Tü.’nin söz varlığını, onu Oğuz gurubu Türk lehçelerinden farklı kılan Az. Tü. sözcükler ve alıntı sözcükler olarak iki bölümde inceleyeceğiz.

1.Az. Tü. Sözcükleri

Az. Tü.’nin söz varlığının büyük bir bölümünü; ona Eski Türkçe’den kalan, ses ve kısmen anlam değişikliğine uğrayarak bugün de kullanılan, sözcükler, yani temel sözvarlığı oluşturmaktadır. Bütün Türk lehçelerinde temel sözvarlığı aynı kalmış, bir bakıma bu dil bölümleri arasında bütünlüğü sağlayan en önemli öge, temel sözvarlığı olmuştur. 1000 yılda temel sözvarlığının

%19’unun değişip, %81’inin yaşamayı sürdürdüğü düşünülürse aynı kökün dalları olan lehçelerin bütünlüğünü göstermek açısından temel söz varlığının önemi ortaya çıkar. Temel sözvarlığı, organ adları (baş, göz, ayah), temel besin maddeleri (su, alma, eriyh, buğda); hayvan adları (Eoyun, at, balıE~balıh); sayı adları (bir, beş, yüz, min); renk adları (ağ, Eara, yaşıl); akrabalık adları (ana, hala, gardaş); hal ve hareket adları (almaE, vermek, pozmaE, durmag “sabit kalmak, ayağa kalkmak”) gibi insan yaşamında birinci derecede önemli kavramları yansıtan sözcüklerdir.

T.Tü’yle Az. Tü. arasında temel sözvarlığındaki koşutluğun yanı sıra, kimi sözcükler yalnız Az. Tü.’ne özgüdür: külek “rüzgar”, ahtarmak “aramak”, yaman “kötü”, yahşı “iyi”, özge “başka”, danışmak “konuşmak”, yığınlıg “yağmurlu hava”, yay “yaz”, yaz “ilkbahar” EayırmaE “yapmak”, tanış “bildik, tanıdık”, bulaE “pınar” vb. Bir grup sözcük ise T.Tü. ile eş sesli, ancak eş anlamlı değildir; çöl “ev dışı”, tüşmek “inmek”, kurtarmak “bitirmek”, dolanmak “geçinmek”, yazıh ~yazıE “zavallı”, gabag (kabak) “ön”, subay “bekar erkek”, dolanmak “geçinmek, yaşamak”,vb.

Az. Tü.’ni Oğuz grubu lehçelerinden ayıran bir özellik de sözvarlığındaki Kıpçak Türkçesi sözcüklerdir.31 Başlangıçta yalnız Azerbaycan diyalekt ve ağızlarında karşılaşılan Kıpçak Türkçesi sözcükleri, ağızların yazı dilini etkilemesi sonucunda edebî dilde de kullanılmaya başlanılmıştır: çalağan “çaylak”, torağay “tarla kuşu”, gırgovul “sülün”, Gorağan “yer adı”, yapalag “puhu kuşu”vb.

Az. Tü.’nde ikilemeli sözcükler de sözvarlığı içinde ayrı bir yere sahiptir: Aynı sözcüğün tekrarıyla yapılan ikilemeler: cındır cındır “yırtık yırtık”, işım işım “ışıl ışıl”, çapa çapa “koşa koşa”, tapdana tapdana “tepine tepine”, yéke yéke “büyük büyük” vb. Eşanlamlı ikilemeler: boy buhun “boy bos”, cahal cumru “cahil bilgisiz”, çalçarpaz “çaprazlama”, çoban çolug “çoluk çocuk”, EaçaE Euldur “kaçak, uğursuz”, EırıE EuruE, subay salıE “bekar”, ses küy “ses seda”, yar yaraE~yaraE yasaE “silah” vb.

Eklemeli İkilemeler: paltar maltar, EıpEırmızı, Eap Eara,hiyle miyle, şey mey, davasız şavasız vb. Karşıt Anlamlı İkilemeler: yaman yahşı, dal gabağa, aydın zulmet vb.

Söz varlığına yeni bir renk katan, dilin anlam yönünü zenginleştiren deyimlerin bolluğu da Az. Tü.’nde güçlü bir anlatım sisteminin tanığıdır: arayı açmaE, üreyi EırılmaE, arası saz olmamaE, ağzı düz olmamag gibi deyimler, “darılmak, kırılmak” anlamında kullanılır. Türkçe deyimlerin önemli özelliklerinden biri, yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi, soyut kavramları, somutlaştırarak ifade etmesidir. T. Tü.’nde ‘hoşa gitmek’ biçiminde kullanılan deyim, Az. Tü.’nde dil mantığına daha uygun olarak, ‘hoşa gelmek’ biçiminde geçmektedir. Deyimlere birkaç örnek vermekle yetineceğiz: beynine batmaE “anlamak”, başa EoşmaE “önemsemek”, başa düşmek “anlamak”, başa salmaE “anlatmak, kandırmak”, başına dolanmaE~ başına dönmek “yalvarışla bir istekte bulunmak”, gün çırtla-“güneş doğmak” vb.

Dede korkut bilgeliğinin dile yansıdığı Az. Tü.’nin sözvarlığında ata sözleri (Az. Tü. atalar sözü) çok zengindir: Adam eli ile iş görebilmedi, güc verer diline. Derdi bilen dermanın da biler. GonaE Eonmayan éve ölüm Eonsun. Ulu sözüne bahmayan ulaya ulaya Ealar. Az. Tü.’nde sözcükler arasındaki eş anlamlılık olayının benzeri ile atasözlerinde de karşılaşırız. Her ne ekersen onu piçersen ~ Ne tökersen aşına, o çıhar Eaşığına; Gurtdan gorhan darı ekmez ~ Gurtdan Eorhan Eoyun sahlamaz.

Az. Tü. 20. yy.’da Rusça ve Rusça kanalıyla Avrupa dillerinden geçen sözcüklerin akınına uğramıştır. Bu sözcüklerin büyük bölümü, çeşitli sahalara özgü terimlerdir. Azerbaycan’da ilk terim sözlüğü, l920 yılında yayınlanmış ve bugüne kadar çeşitli bilim dallarına ait yüze yakın terim sözlüğü hazırlanmıştır. Bu sözlüklerde Rusça terimlere Türkçe karşılıklar bulunmaya çalışılmıştır: Eorı drevnie-Eedim dağlar, gorı ledyanıe-buz dağları, gorı podvodnıe-su altı dağları vb.

Azerbaycan Cumhuriyeti kurulduktan sonra özellikle Rusçalaştırılmış yer adları Türkçeleri ile değiştirilmiştir: Stapanakerd-Hankendi, Zamzur-Derekend, Chiragidzor-ÇıraEdere, Kirova~Zaliv-Gızılağaç Körfezi, Kirovabad-Gence, Komintern-SoyuEbulaE, Mardakert-Ağdere, Metsshen-Ulu Garabey, Prishib-Göytepe vb.

Terimler üzerinde yapılan bu titiz çalışmalar sonunda, dile sayısız yeni sözcükler kazandırılmış, bu yolla sözvarlığı zenginleştirilmiştir. Türkçeleştirme konusunda gösterilen titizliği, şu örnekler çarpıcı bir biçimde göstermektedir: tozsoran “elektrik süpürgesi”, bahım “nokta-i nazar”, EaynaE “menba”, dinceliş “mezuniyet”, yüz illik “asr”, soyutmaz “termos”, yarğı “operasyon”.

2. Alıntı Sözcükler

Az. Tü. 20. yüzyıla gelinceye kadar, her Türk lehçesi gibi çeşitli dillerden ve kültürlerden etkilenerek, onlarla karşılıklı sözcük alışverişinde bulunmuştur.

Türklerin, Azerbaycan coğrafyasında yaşayan değişik kavimlerle Albanlar, Ermeni ve Gürcülerle, eski bir İran kavmi olan Soğdlularla ticarî, siyasî ve sosyal ilişkiler içinde bulundukları bilinmektedir. Bunun doğal sonucu olarak, Az. Tü.’ne değişik kültürlerden ödünç sözcükler girmiştir, bunlar ağızlarda daha çoktur: E hugarı “ağaç kabuğundan yapılmış sepet”, hingen “un çöreği”, Eulp “kulp”, dığa “çocuk”.

10.-15. yy. Az.’a yapılan İlhanlı akınlarının izlerini bugün dahi kullanılmakta olan, Moğolca sözcüklerde

bulabiliriz:: cilov, Earaul, gasun, nemer, nöker, köndelen, küreken, şongar, lap, maral. Bu sözcüklerin bir kısmı aslen T.’dir. T.’den Moğolcaya geçmiş, ses değişikliğine uğradıktan sonra bu biçimleriyle yeniden geri ödünçleme (reborrowing) yolu ile Moğolcadan alınmıştır:

car < Mo. car < Tü. yar

ceyran < Mo. cegeren < Tü. yegeren

ulus < Mo. ulus < Tü. uluş

Alıntı sözcüklerin çokluğu bakımından birinci sırayı, Arapça almaktadır. Arapça sözcüklerin yanı sıra ekler de kullanılmaktadır: -en Eesden, hökmen;-î küllî, eşrefî;-iyyet; zürriyyet, hasiyyet vb.

Az. Türkleri ile İranlılar erken dönemlerden beri komşu olmuşlar ve bunun sonucunda da birbirleriyle her alanda olduğu gibi kültürde de alışverişte bulunmuşlardır. Farsça sözcükler, Az. Tü.’ne hem yazı hem de konuşma dili ile geçtiği için, ayrı ayrı alanlara özgü birçok Farsça sözcük bugün de yaşamaktadır. Farsça sözcüklerin yanısıra tamlamalar da mevcuttur: ata-yi mehriban, ceng-i şest, dad-i bidad, merd-i merdane. Fa. ekler de şunlardır:-ane merdane;-baz etbaz, şahbaz;-danz ovdan çaydan;-dar /-der heberdar, hezinedar;-zade şahzade;-kar sitemkar, tamahkar;-keş peşkeş zehmetkeş;-perest putperest;-şünas hüEuEşünas, dilşünas; hana çayhana ve olumsuzluk ekleri -bi ile na belli başlılarıdır.

Güney Azerbaycan ağızları ile Kuzey Azerbaycan ağızları arasındaki en büyük ayrılık, birine Farsçanın öbürüne de Rusçanın etkisidir. Örnek olarak, demiryolu istasyona anlamında Kuzey’de Rusça veEzal kullanılırken, Güney’de istgah ya da T. Tü. yolu ile geçen gar~istasyon kullanılır. Bu durum, söz varlığı yanında ses özelliklerinde de görülmektedir.

1 Sümer, Faruk (1957) “Azerbaycan’ın Türkleşmesi Tarihine Umumî Bir Bakış”, TTK Belleten 2l, s. 429-447.

2 Bozkurt, Fuat, (1992) Türklerin Dili. İstanbul: Cem Yay., s. 218-222.

3 Tekin, Talat, (1997). Tarih Boyunca Türkçenin Yazımı. Ankara.

4 Ahundov Eserleri M. F. (1962), Bakü 3. Cilt, s. 72-329.

5 Ismailova, G. G. (1972). “K İstorii Azerbaydjanskogo Alfibita” Vaprosı Soverşenstvovaniya Alfabitov Tyurskih Yazıkov SSSR, Moskva 1972, s. 28-39.

6 Molla Nesreddin (1988). Edebi Abideler Seriyası: I. cilt., Bakü: Elm Yay.

7 Castagne, J. (1926). Le Conge de Turcologie de Bakü, Paris.

8 (Gurbanov 1985. Baldauf 1993). Gurbanov, A. M. (1985). Müasir Azerbaycan Edebi Dili. Bakü; Baldauf, Ingeborg (1993). Schriftreform und Schriftvechsel bei den Müslimischen Russland-und Sowjettürken. Akademia Kiado.

9 Şimşir, Bilâl N. (1992). Türk Yazı Devrimi. Ankara: TTK yay.

10 Eren, Hasan. (1963). “Çobanzade, Bekir”. Türk Ansiklopedisi XII, Ankara, s. 82.

11 Gurbanov, A. M. (1985). Müasir Azerbaycan Edebi Dili. Bakü, s. 136-141.

12 Özönder, F. Sema Barutcu (1999). “Genel Türklük Alanı Çerçevesinde Türk Dilinin Durumu, İleriye Dönük Bakış ve Yaklaşımlar”. Kök Araştırmalar: Cilt I, Sayı I, Ankara, s. 31-41.

13 Europa Publications. (1993). Eastern Europa and the Commonwealth of Independent States 1993: London: Europa Publications Limited.

14 Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu 18-20 Kasım: (1992). Marmara Üniversitesi Yay. Nu.: 509, İstanbul.

15 Samoyloviç, A. (1922. ) Nekotorie Dopolnekiya k Klassifikatsii Türetskih Yazıkov. Petrograd.

16 Räsänen, M. (1949). Materialen zur Lautgeschihte der Türkischen Sprachen. Helsinki.

17 Radloff; W. (1882-1883). Phonetik der Nördlichen Türksprachen, (Cap. 13, Classifikationder Türkdialecte nach den Phonologischen Erscheinungen). Leipzig.

18 Németh, J. (1917). Türkische Grammatik, Berlin-Leipzig.

19 Ligeti L. (1986), A Magyar Nyelv Török Kapcsolataı A Hongoflalas Elöt Az Arpàd-Korban. Budapest.

20 Azeri Türkçesi, İstanbul, s. IX.

21 Doerfer, G. (1971). “Zum Vocebular Eines Azerbaidschanischen Dialekts im Zentralpersien”. Voprosy Tyurkologii, Bakü.

22 Tekin, Talât (1989). “Türk Dil ve Diyalektlerinin Yeni Bir Tasnifi”. Erdem, Cilt 5, Sayı 13, s. 166-168.

23 Ercilasun Ahmet, B., “Doğu Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması”, TKA Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun Hatırasına Armağan, Ankara, 1985, s. 219-223, Karahan, L., Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, TDK, 1996 s. 204.

24 Feridun Beğ Köçerli (l903). Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı, Tiflis, s. l0.

25 Yûsuf Beğ Vezirof. (1921) Azerbaycan Edebiyatına Bir Nazar. İstanbul: Matbaa-i Amire s. l2-l7.

26 (Flemming 1972: 331-341).

27 Aslanov, Vagıf (1987) “Nizamî “Hemse”sinde Türkizmler” 5. Milletler Arası Türkoloji Kongresi Tebliğler, Türk Dili Cilt 2, İstanbul l987, s. 17-22.

28 Ergin, Muharrem (1951). “Kadı Burhaneddin Divanı Üzerinde Bir Gramer Denemesi”. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, lV/3 İstanbul; aynı yazar, (1980). Kadı Burhaneddin Divanı. İstanbul.

29 Ergin, Muharrem (1963), Dede Korkut Kitabı I, II, TDK Yay. Ankara, s. 350, 352.

30 Tezcan, S., Boeschoten, H., (2001), Dede Korkut Oğuznâmeleri, YKY, İstanbul.

31 Demirçizade, A. M., (1947). Azerbaycan Dilindeki Oğuz-Gipçag Lisani Ünsürleri, Bakü.

Ağazade, F. -Ahundzade, S. -Mehemmedzade, B. (1926) Yeni Türk Elifbası, Bakü.



Ahundov Eserleri M. F. (1962), Bakü 3. Cilt.

Ahundov, A (1962). Azerbaycan Dilinin Fonemler Sistemi, Bakü.

, (1973). Azerbaycan Dilinin Tarihi Fonetikası. Bakü.

, (1984) Azerbaycan Dilinin Fonetikası, Bakü.

Ahundov, Ehliman (1968). Azerbaycan Folkloru Antologiyası, Bakü (Türk Çeviri yazısına aktaran Tezcan, Semih, 1978). Azerbaycan Halk Yazını Örnekleri. TDK. Ankara.

Ahundov, R. (1928-29). Rusça-Türkçe Lugat (2. Cilt), Bakü.

Akpınar, Yavuz (1977) “Azerî”, Türk Dili ve Edebiyatı Ans. Dergâh Yay.: c. I, s. 254-258. İstanbul.

Allworth, Edward (1971). Nationalities of the Soviet East Publication and “Writing Systems”. New York and London.

Altaylı, Seyfettin (1994). Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü I, II. MEB Yay. İstanbul.

Anteleva, G. (1985) Öztürkçe-Rusça Sözlüğü, (Neologizmi) A-Z, Tiflis.

Appel, R. and Muysken P. (1987). Language Contact and Bilingualism. London: Edward Arnold.

Araslı, Hemid (1956). l7-l8 Eserler Azerbaycan Edebiyyatı Tarihi. Bakü.

, (1960), Şifahi Halg Edebiyatı. Bakü.

, (1947) Nizamî Gencevî, Bakü l947.

Arif, M. (1958). Azerbaycan Halkının Edebiyatı, Bakü.

Aslanov, E. (1962) Azerbaycan Dilinin Sintaksisine Dair Tedgıglar. Bakü 1962.

Aslanov, Vagıf (1987) “Nizamî “Hemse”sinde Türkizmler” 5. Milletler Arası Türkoloji Kongresi Tebliğler, Türk Dili Cilt 2, İstanbul l987, s. l7-22.

Aşmarin, N. İ., (1926). Nuha Şeheri Türk Helgi Şivelerine Ümumi Bir Nezer, Bakü.

Avşar, B. Zakir-Solak, Ferruh-Tosun, Selma (1997) “21. Yüzyılda Türk Dünyası (1950-1995 Demografik İnceleme)”. s. 74-152. Yeni Türkiye Mayıs-Haziran 1997/Yıl 3, Sayı 15.

Azerbaycan Dilinin Dialektoloji Atlası, (1990). (Yayına hazırlayanlar: M. İ. İslamov, E. G. Agayev, S. M. Behbudov, T. M. Ahmedov, N. H. Memmedov, B. M. Tagıyev, Z. E. Hasıyev) Bakü: Elm Yayınevi.

Azerbaycan Dilinin Dialektoloji Lugeti. (1964) (Red. M. A. Şiraliyev), Bakı 1964. (Ankara 1999).

Azerbaycan Dilinin İzahlı Lugeti. C. I, II, III. IV, Bakü 1983.

Azerbaycan Edebiyatı Tarihi. (1957-1960) 3 cilt, Bakü.

Azerbaycan Halk Şiveleri Lugeti. C. I, II. Bakü 1930-31.

Azerbaycanca-Rusça Lugat. (1986), I. Cilt Bakü 1986.

Azerbaydjansko-Russkiy Slovar. (1951). (Red. M. Ş. Şiraliyev-G. Orudjev), Bakü.

Babayev, A. M. -İsmayilzade, C. B. (1981). Azerbaycan Klassik Edebiyyatında İşledilen Arap-Fars Sözleri. Bakü.

Bainbridge, M. (1995). Dünyada Türkler. (Çeviren Mehmet Harmancı) İstanbul.

Bala, Mirza, (1977). İslam Ansiklopedisi 6. Cilt, M. E. B. Basımevi, İstanbul, 212-217.

Baldauf, Ingeborg (1993). Schriftreform und Schriftvechsel bei den Müslimischen Russland-und Sowjettürken. Akademia Kiado.

Barbara Flemming (1975). “Hasan Oğlunun Bir Gazeli (Sultan Gavrî Dîvanında Bilinmeyen Şiirler)”, Bilimsel Bildiriler l972, Ankara, s. 33l-34l.

Baskakov, N. A (1979) İstoriko-Tipolojiçeskaya Morfologiya Tjurkskih Yazıkov, Moskova.

Bayatlı, Hidayet Kemal. (1996). Irak Türkmen Türkçesi. Ankara.

Bazin, L. (1961) “Constribution a la dialectologie rurarele de l’azeri” Journal Asiatique, 1961/3, s. 411-425.

Bazin, L., (1961-1963). ”Constribution a la dialektologie rurarele de l’azeri”, Journale Asiatique, 41-425.

Benzing, J., (Çev. Sabit Paylı) (1958) “Altay Filolojisi ve Türkoloji Etütleri-Azeri Diyaleği” TDAYB.

Bozkurt, Fuat (1992) Türklerin Dili. İstanbul: Cem Yay.

Budagova A, Z. İ. (1985) Müasir Azerbaycan Dilinin Semasiologiyası, (Oçerkler), Bakü 1985.

Buluç, Sadettin. (1974). “Tellâfer Türkçesi Üzerine”. TDAYB 1973-74, s. 19-57.

Caferoğlu, A. -Doerfer, G., (1959). “Das Aserbaidschanische”, Fundamenta I, Wiesbaden, 28-307.

Caferoğlu, A. -Doerfer, G. (1959) “Das LAserbaidschanische” PTF/1, s. 280-307.

, (1932) “Azerî Edebiyatında İstiklâl Mücadeleleri İzleri III”, Azerbaycan Yurt Bilgisi Yıl I, Sayı II, s. 364-367.

, (1932) “Azeri Lehçesinde Bazı Moğolca Unsurlar” Azerbaycan Yurt Bilgisi, 1. yıl, sayı 1932/6-7, s. 217-226.

, (1953). Azerbaycan Dil ve Edebiyatının Dönüm Noktaları. Ankara.

Campbell, G. L. (1991). Compendium of the World’s Language. Volumes 1-2 London: Routledge.

Castagne, J. (1926). Le Conge de Turcologie de Bakü, Paris.

Coğrafya Terminleri Luğeti, “Elm” Neşr. Bakü, 1972, s. 29.

Comrie, B. (1981). The Languages of the Soviet Union. New York: Oxford University Press.

Çobanzade, B. -Ağazade, F. (1930) Türk Grameri, Bakü.

, (1947). Azerbaycan Dilindeki Oğuz-Gipçag Lisani Ünsürleri, Bakü.

, (1958). Azerbaycan Edebi Dilinin İnkişâf Yolları. Bakü.

, (1972) Müasir Azerbaycan Dilinin Fonetikası, I. Hisse, Bakü,

Devlet, Nadir (1988). Rusya Türklerinin Millî Mücadele Tarihi (l905-l9l7), T. K. A. E. Ankara.

Djeyhoun Bey Hadjıbeylı, (1933). “La dialecte et le folk-lore du Karabagh (Azerbaïdjan du Caucase)”, Journal Asiatique CCXXII/1 (Ocak-Mart) Paris, s. 31-144.

Doerfer, Von Gerhard (1963-75). Türkische und Mongolische Elements im Neupersischen, Wiesbaden, 4 cilt, 1963, 1965, 1967, 1975.

, (1971). “Zum Vocebular Eines Azerbaidschanischen Dialekts im Zentralpersien”. Voprosy Tyurkologii, Bakü.

, (1981, 1982) “Materialien zu Turk. H-(I)” U. A. J., Wiesbaden 1981, s. 94-141, 1982, s. 138-168.

, (1989) “Azeri (Adari)” Türkish. Encylopedia Iranica, Vol. III, London, S. 245-248.

Ercilasun, Ahmet B. (1977). Bugünkü Türk Alfabeleri. Ankara. Kültür Bakanlığı Yay. (Beşinci baskı 1996).

, (1993). Türk Dünyası Üzerine İncelemeler. Ankara: Akçağ Yay.

Ercilasun Ahmet, (1985) B., “Doğu Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması”, TKA Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun Hatırasına Armağan, Ankara.

Eren, Hasan (1993). “Yazı Reformları Karşısında”. Türk Dili 1993/I, s. 81-92.

, (1995). “Çağdaş Türklerin Sayısı”. Türk Dili 1995/I s. 345-355.

, (1963). “Çobanzade, Bekir”. Türk Ansiklopedisi XII, s. 82. Ankara.

Ergin, Muharrem (1951). “Kadı Burhaneddin Divanı Üzerinde Bir Gramer Denemesi”. Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, lV/3 İstanbul.

, (1963), Dede Korkut Kitabı I, II, TDK Yay. Ankara.

, (1980). Kadı Burhaneddin Divanı. İstanbul.

, (1971). Azeri Türkçesi, İstanbul.

Europa Publications. (1993). Eastern Europa and the Commonwealth of Independent States 1993: London: Europa Publications Limited.

Feridun Beğ Köçerli (l903). Azerbaycan Türklerinin Edebiyatı, Tiflis, s. l0.

Ferzane M. A. (1965/1334). Mebânî-i Düstur-i Zebân-ı Azerbaycan. Tebriz.

Ganiev, Sultan Mecid (1904). Tatarsko-Russkiy Slovar. Bakü.

, (1922) Grammatika Tyurskogo Yazıka (6. baskı), Moskova.

Gurbanov, A. M. (1965) Müasir Azerbaycan Edebî Dili, Bakü.

, (1985). Müasir Azerbaycan Edebi Dili. Bakü.

Guseinov, G. (1969-1966). Azerbaydjanskii-Russkiy Slovar. Bakü.

Hacıyev, İ., (1948). İsmayıllı Rayonu Şiveleri, Bakü. --, (1961). Azerbaycan Dilinin Cebrayil Şivesi, Bakü.

Hemzeyev, T. B., (1960). Ordubad Dialekti, Bakü.

Heyet, Cevad (1980). Azerbaycan Edebiyat Tarihine Bir Bahış. Tehran.

Hüseynov, A., (1958). Azerbaycan Dialektologiyası. Bakü.



Irak Türkleri Bibliyografyası= A Bibliyography of Iraqi Turks. 1994. Ankara: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü.

Ismailova, G. G. (1972). “K İstorii Azerbaydjanskogo Alfibita” Vaprosı Soverşenstvovaniya Alfabitov Tyurskih Yazıkov SSSR, Moskva l972, 28-39 s.

İslamov, M. İ., (1968). Azerbaycan Dilinin Nuha Dialekti, Bakü.

Karahan, Leyla, Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması, TDK, 1996 s. 204.

Kaydarov, E. -Oruzov, M. (l985). Turkologıya Kırıspe. Almatı, s. l43-l44.

Korkmaz, Zeynep (1956). Fuzulî’nin Dili Hakkında Notlar. Ankara: DTCF Yay.

Kowalski T. (1937). Sir Aurel Steins Sparchaufzeichnungen in Ainallu Dialekt aus Südpersien. Krakow.

Köprülü, Fuad. (1925) “Azerî Edebiyatına Ait Notlar, Edebiyat Fak. Mec. l925/l.

Ligeti L. (1986), A Magyar Nyelv Török Kapcsolataı A Hongoflalas Elöt Az Arpàd-Korban. Budapest.

Milletlerarası Çağdaş Türk Alfabeleri Sempozyumu 18-20 Kasım: (1992). Marmara Üniversitesi Yay. Nu.: 509, İstanbul.

Minorskiy, V. (1953) “Ainallu/Inallu”. Rocznik Orientalıstyczny: XVII, 1953, s. 1-11.

Mirzezade, H. (1962) Azerbaycan Dilinin Tarihi Morfologiyası, Bakü.

Molla Nesreddin (1988). Edebi Abideler Seriyası: I. cilt., Bakü: Elm Yay.

Monteil, V. (1956) “Sur la dialecte turc de l’Azerbaydjan Iranien”, Journal Asiatique: CCXXIV, s. 1-29.

Musayev, K. M. (1965). Alfavit Yazıkov Naradov, SSSR. Moskova.

N. Poppe, Vergleichende Grammatik der Altaischen Sprachen, Teil 1, Wiesbaden 1960.

Németh, J. (1917). Türkische Grammatik, Berlin-Leipzig.

O McCagg, W. (1979). Soviet Asian Ethnics Frontiers. Politics Study.

Orucov, E. E. (1975). Azerbaycan Dilinin Orfografya Lügeti. Bakü.

Özönder, F. Sema Barutcu (1999). “Genel Türklük Alanı Çerçevesinde Türk Dilinin Durumu, İleriye Dönük Bakış ve Yaklaşımlar”. Kök Araştırmalar: Cilt I, Sayı I, s. 31-41, Ankara.



Peoples of the Soviet Union, Novosti Press Agency Puplishing House. (1989). Moskova, s. 87-94.

Petralnoee Statiçeskoe Upralenie SSSR Naselenie SSSR Po dannim Veseseyoznay Pepisi Naseleniya l979 goda, (Izdetelistvo Politeçeskoy Literaturı) Moskova l980, s. 29.

Peyfun, M. (1983). Ferheng-I Azerbaycanî-Farsî (Azerbaycanca-Farsça Luget), Tahran.

Radloff; W. (1882-1883). Phonetik der Nördlichen Türksprachen, (Cap. 13, Classifikationder Türkdialecte nach den Phonologischen Erscheinungen). Leipzig.

Ramstedt, G. J. (1957). Einführüng in die Altaische Sprachwissenchaft 1. Lautlehre. Helsinki.

Räsänen, M. (1949). Materialen zur Lautgeschihte der Türkischen D. ialekten. Helsinki.

Resulzade, M. E. (1943) “Azerbaycan Lehçesi”. İslam-Türk Ansiklopedisi, C. I, Fas. 47, İstanbul, s. 746-749.

Rüstemov, R. E. -Şıralıev, M. Ş., (1967). Azerbaycan Dilinin Gerb Grubu Dialekt ve Şiveleri. Bakü.

Samoyloviç, A. (1922. ) Nekotorie Dopolnekiya k Klassifikatsii Türetskih Yazıkov. Petrograd.

Saray, Mehmet (1993). Türk Dünyasında Dil ve Kültür Birliği. İstanbul.

Slovar Yazıkovedçeskih Terminov (Red. R. A. Rüstamov), Bakü 1957.

Sümer, Faruk (1957) “Azerbaycan’ın Türkleşmesi Tarihine Umumî Bir Bakış”, TTK Belleten 2l.

Svietochovski, Tadeusz (1988) Müslüman Cemaatten, Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı l905-l920, İstanbul.

Şimşir, Bilâl N. (1992). Türk Yazı Devrimi. Ankara: TTK yay.

Şiraliev, M. Ş., (1942). Azerbaycan Dialektologiyası. Bakü. --, (1942-1943). Azerbaycan Dialektologiyesi. I, II. Hisse, Bakü--, (1983). Dialekt i Govorı Azerbaidjanskoyo Yazıka. Bakü.

Şiraliyev, -Sevortiyan E. V. (1971) Grammatika Azerbaydjanskogo Yazıka, Bakü.

Taliphanbeyli, S., (1933), “Karabağ-İstanbul şivelerinin savtiyat cihetinden mukayisesi”, Azerbaycan Yurt Bilgisi 1933/2.

Tekin, Talât (1975). Ana Türkçede Aslî Uzun Ünlüler. Ankara.

, (1989). “Türk Dil ve Diyalektlerinin Yeni Bir Tasnifi”. Erdem, Cilt 5, Sayı 13.

, (1997). Tarih Boyunca Türkçenin Yazımı. Ankara.

Tezcan, S., Boeschoten, H., (2001), Dede Korkut Oğuznâmeleri, YKY, İstanbul.

Türk Dil Kurumu (1999). 1926 Bakû Türkoloji Kongresinin 70. Yıldönümü Toplantısı (29-30 Kasım 1996). Ankara: TDK.

Unıted Nations. 1995. World Urbanisation Prospects: The 1994 Revision. New York.

W. Radloff, Phonetik der Nördlichen Türksprachen, (Cap. 13, Classifikationder Türkdialecte nach den Phonologischen Erscheinungen), Leipzig 1882-1883.

Yûsuf Beğ Vezirof. (1921) Azerbaycan Edebiyatına Bir Nazar. İstanbul: Matbaa-i Amire s. l2-l7.

Yüce, Nuri. (1987)., “Azeri Türkçesi”, İslam Ansiklopedisi, C. 12 İstanbul, s. 513-514.

Zeynalov, F. (1974-75). Türk Dillerinin Mügayiseli Grammatikası, Bakı (İstanbul 1993).



Yüklə 14,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   115




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin