SöZCÜk düzeyinde anlam gerçek anlam



Yüklə 1,11 Mb.
səhifə5/14
tarix21.08.2018
ölçüsü1,11 Mb.
#73705
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14

TAMLAMALARDA ARAYA KELİME GİRMESİ

Bu duruma daha çok belirtili isim tamlamalarında rastlanır. Araya giren sözcük de çoğunlukla sıfattır. Böyle tamlamalara KARMA TAMLAMA da denir.

bir köylünün acıklı türküleri, okulun bütün öğretmenleri, soru bankasının ilk sayfası, dostlarımızın vefa örneği davranışları, evimizin aylık giderleri, yokuşun en dik yerinde vb.

*Araya sıfat dışında sözcükler de girebilir.

Gözlerimin sel gibi yaşı akar derinden.

Senin de suçun var.

Sizin bana düşmanlığınız var herhâlde.

Sokağın her gün temizliğini bu kadın yapardı.

Okulun artık sorunları çözümlenmişti.

Son yolcunun gömüldü yolda son adımları.

TAMLAYANLA TAMLANANIN YER DEĞİŞTİRMESİ

Tamlananın tamlayandan önce söylenmesidir.

Gizli arzuları var bunda bütün ülkenin,

Bekledik hiç gelmeyen yağmurunu göklerin.

Bu firar aklına nerden, ne zaman esti senin?

Sırtına Sakarya’nın Türk tarihi vurulur.

TAMLAYANI DÜŞMÜŞ İSİM TAMLAMALARI

Tamlayanı kişi zamiri olan isim tamlamalarında tamlayan düşebilir. Bu durumda sadece tamlanan kullanılır. Tamlayanı düşmüş isim tamlamaları iyelik ekleri yardımıyla bulunur.

Akdeniz’in dalgası gönlüm kadar taşmadı

Hey, ne dağsın ki dalgam zirvene ulaşmadı

Derde düşmem bu bahar bir gül açılmazsa bile

Rengin, ıtrın yetişir bahçemi doldurmak için

Sindi simasına akşam hüznü

Bir sabah söyledi son sözlerini

Adam, elinde mermer bir heykelcik taşıyordu.

Benimle konuşurken sözlerinize dikkat edin.
NOT: Eylemsilerin ve edatların tamlanan olarak kullanıldığı tamlama yapıları isim tamlaması değildir. Bunlar “grup” diye adlandırılır.

Kardeşimin böyle bir şey yapacağını sanmıyorum. (sıfat-fiil grubu)

Okulunun ne zaman açılacağını bile bilmiyordu. (sıfat-fiil grubu)

Evinin düzenli olmasına özen gösterirdi. (isim-fiil grubu) (1987-ÖYS)

Sarsıntının önce nerede duyulduğu öğrenilemedi. (sıfat-fiil grubu)

*Arkadaşının kitabını bulamayınca çok üzüldü. (İSİM TAMLAMASI)



Onun gibisi görülmemiştir. (edat grubu)

SIFAT TAMLAMASI

Bir ismin bir veya daha fazla sıfat tarafından nitelendiği veya belirtildiği söz grubudur.

*Sıfatlar isimden önce gelir.

**Sıfat tamlamalarında “NASIL, HANGİ, KAÇ soruları kullanılır.

acı kahve, tuzlu su, taze ekmek, büyük karar, yeni proje, kısacık boy, saçma sapan sözler, çilekli dondurma, türemiş eylem, nasıl biri, hangi araç, kaç yıl, on kişi, üçer yıl, savrulan kar, bazı günler vb.


*Adlaşmış sıfatlar sıfat tamlaması kuramaz.

Tok olanlar bilemez çektiğini aç kalanın



Bilmeyen ne bilsin bizi

Kimsesizleri her zaman gözetirdi.

Bilenlere selam olsun

Topladıklarını ortaya döktü.
SIFAT GRUBU ( BİRLEŞİK SIFAT )

Sıfat görevindeki söz grubu kendi içinde isim tamlaması, sıfat tamlaması, ikileme, derecelendirilmiş veya pekiştirilmiş sıfat ise böyle sıfatlara SIFAT GRUBU(BİRLEŞİK SIFAT) denir.



Çin malı oyuncaklar, el işi masa örtüsü, bal rengi kazak, küf yeşili ceket, Amerikan yapımı film, amcamın oğlu Ali, yırtık pırtık elbiseler, irili ufaklı elmalar, sarı sarı saçlar, daha fazla süre, çok uzak bir yer, geçen gün çarşıda gördüğümüz adam vb.
*Sıfat tamlamasına veya takısız isim tamlamasına -lı/-li, -lık/-lik, -sız/-siz ekleri eklenerek KURALLI(ÖZEL) BİRLEŞİK SIFAT elde edilir.

uzun boylu öğrenciler, mavi gömlekli çocuk, ak sakallı adam, selvi boylu yâr, beş parasız biri,

sırma saçlı sevgili, on günlük rapor vb.
*Bazen sıfatla ismin yeri değiştirilir, isme iyelik eki eklenerek KURALLI (ÖZEL) BİRLEŞİK SIFAT elde edilir.

boyu uzun öğrenciler, balkonu geniş bir ev, saçları ağarmış biri vb.

ZARFLAR (BELİRTEÇLER)

Eylemleri, eylemsileri, sıfatları ve zarfları belirten kelimelerdir.

*Zarflar isim soylu sözcüklerdir.

*Zarflar isim çekim eklerini (hâl, iyelik, çoğul, ilgi) almaz, alırsa isimleşir.


1.DURUM BELİRTEÇLERİ (DURUM ZARFLARI/ HÂL ZARFLARI):

*Eylemleri ve eylemsileri durum yönünden belirten zarflardır.

*Bunlar hâl, tavır, biçim ve nitelik bildiren zarflardır.

*Bunlar eyleme ve eylemsiye sorulan “NASIL” sorusuna cevap verir.

Kaç bahar bülbüle hasret, güle hasret yaşadık.



Güzel konuşmak bir erdemdir.

“Kimi derya gibi dört ufka uzatmış kolunu.



Planlı çalışan öğrenciler başarılı olur.

Kimi avare nehirler gibi akmış yabana.”



Hızlı yürüyerek ulaşabilirsin onlara.

Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar.

Tepeden aşağı daralarak inen bir yol vardı.

Koridorda yavaş yürüyün.


2.ZAMAN BELİRTEÇLERİ (ZAMAN ZARFLARI):

*Eylemleri, eylemsileri zaman yönünden belirten zarflardır.

*Bunlar eyleme ve eylemsiye sorulan “NE ZAMAN” sorusuna cevap verir.

“dün, bugün, yarın, şimdi, henüz, hâlâ, demin, her zaman, hep, daima, daha, sabahleyin, öğle vakti, akşamüstü, artık, şimdilik, akşamları, sonra, kışın, yazın vb.”

Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım.

Daha gelmediler buraya.

Sen hep yalan söylüyorsun.

İstanbul’a kışın taşındılar.

Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle.

Henüz tanışmadık kendisiyle.

Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk.

Konuları her gün tekrarlayarak pekiştirirsiniz.



Olayı görünce kanımız dondu.

Dün konuştuğumuz olayı anlatsana.

Yaşaran gözlerimde artık her şey değişti.



Her gün soru çözmek başarı için şarttır.
*Yüklemdeki sözcüğün türü ne olursa olsun, yüklemin zamanını bildiren sözcük zaman zarfıdır.

Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda.



Uzun bir yolculuktan sonra İncesu’daydık.

Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı.

Yazın çok serindir bu yayla.

*Zaman anlamlı her sözcük zaman zarfı değildir.

Onu dün akşam gördüm markette. (sıfat)



Yarınlara güvenle bakıyordu. (isim)

Burada üç saat seni bekledik. (miktar zarfı)



*Zarf olabilecek kelimeler özne olduğunda isimleşir.

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir.(isim)
3.MİKTAR ZARFLARI (AZLIK-ÇOKLUK/ NİCELİK BELİRTEÇLERİ):

* Eylemleri, eylemsileri, sıfatları ve zarfları miktar yönünden belirten kelimelerdir.

*Bunlar eyleme, eylemsiye, sıfata ve zarfa sorulan “NE KADAR” sorusuna cevap verir.

(Sıfatlarda derecelendirme yapan kelimeler de miktar zarfıdır. )

Hayli geciktik, birazcık hızlanalım.

Bu konuyu çok düşündük.

Orada hiç beklemedik.

Pek sıkılmamışsınızdır.

Çok fazla okuyan bir öğrenciydi o.

Oldukça az görünüyor.

Daha fazla konuşmana gerek yok.

En iyi dostum kitaplardır.

Sibirya kadar soğuk bir yer burası.

Az çalışmışsın yazılıya.

* Adlaşmış sıfatları belirtenler de miktar zarfıdır.

Sınıfın en çalışkanıydı o.



Daha iyisi can sağlığı.

*Miktar anlamlı her sözcük miktar zarfı değildir.

Yemeğe biraz tuz, biraz karabiber atacaksın. (belgisiz sıfat)



Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.(isim)

Çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz. (belgisiz sıfat)

Fazlası senin olsun. (belgisiz zamir)

Fazla kalemin var mı? (belgisiz sıfat)

* “daha, en” kelimeleri üstünlük belirtecidir.

4.YER-YÖN BELİRTEÇLERİ (YER-YÖN ZARFLARI):

*Eylemleri, eylemsileri yer-yön anlamıyla belirten zarflardır.

*Bunlar “nere” sorusuyla bulunur.

*Yer-yön zarfları: “içeri, dışarı, aşağı, yukarı, ileri, geri, öte, beri,-e doğru”

*Bunların eksiz kullanılması şarttır. Bunlar ek alırsa isimleşir.

Misafirleri yukarı çıkarın. (yer-yön zarfı)

Misafirleri yukarıya çıkarın. (isim)

Hepsi aşağı insin. (yer-yön zarfı)

Hepsi aşağıya insin. (isim)

Öğrenciler dışarı çıkmıştı, içeri girmek istemiyordu. (yer-yön zarfı)

Tren ileri gidemiyordu. (yer-yön zarfı)

Şu sıraları geri çekelim. (yer-yön zarfı)

Öte gitsene. (yer-yön zarfı)

Kapıya doğru yürüdüm. (yer-yön zarfı)

Beri gel. (yer-yön zarfı)

İçeri girip anlatın. (yer-yön zarfı)

*Yer-yön anlamlı her sözcük yer-yön zarfı değildir.

İçeri dışarıdan da soğuk. (isim/isim)

Aşağısı buradan temiz. (isim)

Benimle ileri geri konuşamazsın.(durum zarfı)



Aşağı mahallede oturuyorlar. (sıfat)

Aşağı yukarı yedi ay önce ayrıldı buradan. (miktar zarfı)

İleri görüşlü biridir o. (sıfat)
5.SORU BELİRTEÇLERİ (SORU ZARFLARI): Eylemin zamanını, miktarını, durumunu ve sebebini soran zarflardır. Bunlara verilen cevaplar da zarftır.

Bu insanları nasıl ikna ettiniz?

Buraya ne zaman geleceklermiş?

Niçin yardım etmedin arkadaşlarına?

Niye çattın kaşlarını?

Neden her gün geç geliyor bu çocuk?

Burada ne kadar beklememiz gerekiyor?



Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Ne bağırıyorsun?
YAPI BAKIMINDAN ZARFLAR:

1.BASİT ZARF: Yapım eki almamış zarftır.

Yarın görüşürüz.

Hiç beklemeyin.

2.TÜREMİŞ ZARF: En az bir yapım eki almış zarftır.

Hızlı yürüyün.

Ağlayarak geldi yanımıza.

Buralar kışın ılıktır.



3. BİRLEŞİK ZARF: Birden fazla kelimenin birleşimiyle oluşan zarftır.

Bugün niçin geciktin?

Adam birdenbire bağırdı.



4. GRUPLAŞMIŞ(ÖBEKLEŞMİŞ) ZARF: Birden fazla kelimenin grup hâlinde birleşimiyle oluşan zarftır.

Pencereyi kapadıktan sonra çıkın sınıftan.

Birçok kişiyle görüşüp karar verin buna.

Kırk yılda bir söz dinle.
NOT: Özel anlamlı durum belirteçleri de vardır.

işte: gösterme belirteci

belki: olasılık belirteci

acaba: kuşku belirteci

evet, hayır: yanıt belirteci

eğer, şayet: koşul belirteci

inşallah, keşke, bari, tek: dilek, istek belirteci

tekrar, yine, gene, çok kez, ikide bir, bir daha: yineleme belirteci

mutlaka, asla, katiyen, kesinlikle, kuşkusuz, şüphesiz, hiç şüphesiz, elbet, elbette: kesinlik belirteci
EDATLAR (İLGEÇLER)

*Tek başına anlamı olmayan, cümle içinde anlam ilgileri kuran kelimelerdir.

*Edatlar eklendiği kelimelerle birlikte edat öbeği (edat grubu) oluşturur. Bu gruplar cümlede çoğunlukla sıfat ya da zarf görevinde kullanılır.

*Edatlar, kullanıldığı cümleye göre değişik anlamlar kazanır.

*Edatlar cümleden çıkarıldığında genellikle cümlenin hem yapısı hem anlamı bozulur.

*Edatlar isim çekim eklerini almaz, alırsa isimleşir. Başlıca edatlar:

gibi, için, kadar, üzere, ancak, yalnız, sadece, ile, sanki, -e göre, -e doğru, -e dek, -e değin,

-e özgü, -e karşı, -e rağmen (-e karşın), -den önce, -den sonra, -den beri, -den bu yana,

-den dolayı, -den ötürü, -den başka, değil (olumsuzluk edatı), mı, mi (soru edatı) vb.”

GİBİ:

Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna (benzetme anlamı/ edat öbeği zarf görevinde)

Altın gibi saçları vardı. (benzetme anlamı/ edat öbeği sıfat görevinde)

Altın gibi sapsarı saçları vardı. (benzetme anlamı/ edat öbeği zarf görevinde)

Yine ağlamış gibisin.(olasılık, kuşku)

Kış bitti gibi. (tam olmasa da yakın)

Saat 17.00 gibi gelirim. (yaklaşık)

Silahı kaptığı gibi dışarı fırladı. (o anda, hemen, zaman anlamı)

**Onun gibisi görülmemiştir. (isim)



KADAR:

Elinde elli kadar davetiye vardı. (yaklaşık anlamında/ edat öbeği sıfat görevinde)



Çöl kadar susuz ve sıcak bir yer burası. (nitelikte eşitlik, benzer yönden karşılaştırma/ edat öbeği zarf görevinde)

Gürültü akşama kadar devam etti. (zaman/ edat öbeği zarf görevinde)

Diyet süresince kibrit kutusu kadar peynir yiyeceksin. (ölçü/ edat öbeği sıfat görevinde)

Gücümün yettiği kadar yardım ederim. (miktarda, derecede/ edat öbeği zarf görevinde)

**Bu kadarı da fazla. (isim)



İÇİN:

Yorumumu geliştirmek için kitap okuyorum. (amaç-sonuç / edat öbeği zarf görevinde)

Cümle, açık olmadığı için farklı anlaşılıyor. (neden-sonuç / edat öbeği zarf görevinde)



Benim için hava hoş. (görecelik/ edat öbeği zarf görevinde)

Babam için bir gömlek aldım. (aitlik, özgüleme/ edat öbeği zarf görevinde)

Senin için sakar diyorlar. (hakkında/ edat öbeği zarf görevinde)

İki çay için 20 TL istedi. (bedeli, karşılığı/ edat öbeği zarf görevinde)

Bir bakışın ölmem için yetecek. (sebep olarak/ edat öbeği zarf görevinde)

Neler yapmadık vatan için? (uğrunda/ edat öbeği zarf görevinde)

ÜZERE:

Ticari bağlantılar yapmak üzere Avrupa’ya gitti. (amaç / edat öbeği zarf görevinde)

Gürültü yapmamak üzere burada oturabilirsiniz. (koşul / edat öbeği zarf görevinde)

Otobüs hareket etmek üzere. (yüklem içinde/ zamanda yakınlık)

Binayı tarif edildiği üzere yaptık.(şekilde/ edat öbeği zarf görevinde )

- E GÖRE:

Bu oda diğerine göre çok ışık alıyor. (karşılaştırma/ edat öbeği zarf görevinde)



Son verilere göre ekonomi iyi durumda değil. (bakılırsa/ edat öbeği zarf görevinde)

Bana göre sorular kolaydı. (görecelik/ edat öbeği zarf görevinde)

Tam sana göre bir gömlek. (uygun, yakışır/ edat öbeği sıfat görevinde)



İLE:

*Bu sözcük “ve” anlamındaysa bağlaçtır, değilse edattır. (ile: -le,-la)

Gömleğiyle kravatı uyum içinde. (bağlaç)

Mendiliyle gözyaşlarını sildi.(edat)

Açlıkla tokluğun arası yarım yufka. (bağlaç)

Oraya trenle gidebilir miyiz? (edat/ vasıta anlamı)

Seninle hiçbir yere gidilmez. (edat/ birlikte anlamı)

Bağırmasıyla herkesi uyandırdı. (edat/ neden-sonuç anlamı)

Oradan hızla uzaklaştık. (edat/ durum anlamı)

Sevgiyle yaklaşmalısınız çocuklarınıza. (edat/ durum anlamı)

Şafakla kapanacak bağrımdaki yaralar. (edat/ zaman anlamı)


ANCAK, YALNIZ:

*Bu sözcükler “sadece” anlamındaysa edattır.

*Bu sözcükler “ama, fakat” anlamındaysa bağlaçtır.

**Bu sözcükler “sadece, ama, fakat” anlamında değilse diğer sözcük türleridir.
Bu kapıyı ancak çok güçlüler açabilir. (edat)

Her şeyi biliyordum ancak susmam gerekiyordu.(bağlaç)

Yazıyı ancak yetiştirebildim.(zar zor, zaman / zarf )

Bu gıda bize ancak on gün yeter.(en fazla/ zarf)


Yalnız seni mi sorumlu tutuyorlar? (edat)

Bu çocuk çok zeki yalnız çok geveze. (bağlaç)

**Yine yalnız kalmıştım, yalnız insanların neler çektiğini daha iyi anlıyordum.

durum zarfı nit. sıfatı



Yalnızım dostlarım… (adlaşmış sıfat/ isim)

SANKİ:

Orman sanki yeşil bir deniz. (benzetme)

Bir çıtırtı oldu sanki. (öyle sanma)

Gitmemekle iyi mi ettin sanki? (sitem)



-E KARŞI: Size karşı ayıp oldu. (yönelik olarak)

Sabaha karşı yağmur başladı. (zaman)

**Buradan karşı iyi görünüyor. (isim)

**Ayhan, babasına karşı geliyor.(anlamca kaynaşmış birleşik fiil)

**Arkadaşıma karşı daireyi kiraladık. (sıfat)

KARMA ÖRNEKLER:

Dünden beri bununla uğraşıyorum.

Okula doğru yavaş yavaş yürüdük.

Geç gelmesine karşın sınava alındı.



Tek ben değilim seni eleştiren.

Bin geçit aştı gönlüm, bir kalbini aşmadı.

Sizden önce gelenler vardı.

Bundan başka bir araç bulamadınız ?

Yaratılanı hoş gör Yaratan’dan ötürü.

Bugüne değin bir açıklama yapılmadı.

Bundan sonra tedbirli olun.

Not: Ek hâlinde edatlar da vardır. Bunlar: -e/-a, -ce/-ca, -msı/-msi, -den/-dan

Babama bir gömlek aldım. (için/aitlik, özgüleme)

Çakmak çakmaya geldik. (için/amaç)

Sıkıntıdan saçları dökülüyor. (-den dolayı/neden)

sence (-e göre)

bunca (kadar)

kadifemsi (gibi)


BAĞLAÇLAR

*Kelimeleri, kelime gruplarını ve cümleleri bağlayan sözcüklerdir.

*Bağlaçlar cümleden çıkarıldığında genellikle cümlenin yapısı bozulmaz ancak anlamında daralma olabilir.

*Başlıca bağlaçlar:

“ve, ki, de, veya, ya da, yahut, ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, çünkü, dahi, bile, ise, oysa, oysaki, hâlbuki, mademki, ne var ki, gel gör ki, demek ki, kaldı ki, ta ki, meğer, meğerse, ne… ne (de), ya… ya (da), hem… hem (de), ister… ister, kâh… kâh, ha… ha, bir… bir”


VE:

Sessiz ve huzurlu bir ortam istiyordu.(sıfatları bağlamış)

Seni ve kardeşini düşündüm bugün. (belirtili nesneleri bağlamış)

Konunun ağırlığı ve yazarın üslubu okuyanları sıkıyor. (söz gruplarını/ özneleri bağlamış)

Kimseye bir şey söylememiş ve oradan uzaklaşmıştı. (cümleleri bağlamış)
DE/DA: Başka durumların varlığını belirtir. Cümlelere değişik anlamlar katar.

Sen de uykusuz görünüyorsun. (başkaları gibi)

Uyu da turnalar gelsin rüyana. (koşul)

Birazcık sussan da ben de konuşsam. (koşul/başkaları gibi)

Ben yardım ettim de kurtuldunuz. (sebep-sonuç)

Onun yapacağı da bu kadar olur. (küçümseme)

Ekonomi düzelecek de insanlar rahat edecek. (umutsuzluk)

Sen gelme de göreyim seni. (tehdit)

Araba da arabaymış arkadaş. (beğenme)

Başkalarını düşünüyorsun da bizi hiç düşünmüyorsun. (sitem)

İyi ettik de yanımıza şemsiye aldık. (memnuniyet)

Onunla görüşmem de görüşmem diyor. (inat)

Adam anlattı da anlattı. (aşırılık, süreklilik)

Siz beni bir de yüzerken görün.(böbürlenme)


AMA, FAKAT, LAKİN, ANCAK, YALNIZ: Bağlaçları anlamca ters düşen yargıları bağlar.

Yahya Kemal geçmişe özlem duyar ama geçmişte çakılıp kalmaz.

Sizi çok aradık fakat bulamadık.

Kaç kere konuştum kendisiyle lakin hiçbir sonuç alamadım.

Oyuncular çok istekliydi ancak tecrübeli değillerdi.

**Bu çocuk çok ama çok konuşuyor. (pekiştirme)

Bize hiç ama hiç yardımcı olmadınız. (pekiştirme)
İSE: Karşılaştırma yapan bir bağlaçtır, şart ekiyle karıştırılmamalıdır.

Ben klasik müziği seviyordum, arkadaşımsa poptan hoşlanıyordu.

Odalar temiz, koridorlarsa oldukça pisti.

“Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu.”

**Konuşacaklarınız özelse dışarı çıkayım. (şart eki)


: Sen ki en çalışkan öğrenciydin. (açıklama, vurgu)

Biraz gayret edin ki işler yetişsin. (koşul)

Üzgün olmalı ki hiç konuşmuyor. (neden-sonuç)

Seni arayacaktım ki uzaktan göründün.(o anda)

Haberimiz olmadı ki. (pekiştirme)
NE … NE (DE): Biçimce olumlu, anlamca olumsuz cümleler oluşturan bir bağlaçtır.

“Memleket isterim



Ne bizi dinliyor ne ailesini.

Ne zengin fakir

Orada ne doktor ne hemşire vardı.



Ne sen ben farkı olsun.”

** Hava ne sıcak ne soğuk. (ortalama)



YA … YA (DA):

Ya hata yapma ya özür dilemeyi bil.

Ya düzgün konuşsun ya sussun.

**Ya bunu taşı ya diğerini. (eylem değişmeden seçenek sunma )


KARMA ÖRNEKLER:

Düşünmekten korkmayın çünkü doğrulara düşünerek ulaşırsınız.

Kendisine çok yardım ettik hâlbuki böyle bir zorunluluğumuz da yoktu.

Ha suçu işlemişsin ha suçluyu gizlemişsin.

Hem bilmez hem konuşur.

Ben onu ikna ederim yeter ki sen barışmayı düşün.

Yine çalışmadan gelmişsin demek ki dün boşuna konuşmuşuz.

Sobayı yakalım yoksa hepimiz donacağız.



Ta ki o gelene kadar gökten yıldız toplayacağım.

İster burada bekleyin ister dışarıda.

Kâh eserim yeller gibi kâh tozarım yollar gibi.

Bu durumu bir sen bir ben biliyoruz.

Sen dahi çözemezsin bu soruyu.

Avustralya’dan bile gelenler vardı.

İyi biri sanıyorduk meğer dolandırıcıymış.


Yüklə 1,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin