□ GERÇEK ANLAM: Bir sözcüğün zihnimizde uyandırdığı ilk anlam yani herkes tarafından bilinen anlamıdır. Bir kelimenin birden fazla gerçek anlamı olabilir.
□ A- Temel Anlam: Bir sözcüğün sözlükte yazan ilk anlamıdır. Yani akla ilk gelen anlamıdır.
» Minare çok inceydi. »Çıkan yangında bütün evi yandı.
□ B- Yan Anlam: Bir kelimenin zaman içinde kazandığı yeni anlamlara denir. Temel anlamdan tamamen kopmuş değildir. İki anlam arasından az ya da çok ilgi mevcuttur.
»Sıva için ince kum lazım. »Boğazım yanıyor.
□ MECAZ ANLAM: Kelimenin gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı yeni anlamdır. Hiçbir sözcük cümle içinde kullanılmadan mecaz anlamlı olamaz.
»Boş söz dinlemekten bıktım. »İftira atmak kolaydır, dedi.
»Hastalıktan kurudu çocuk. »Bence bu kız senin oynuyor.
»Yaptığın çok ince bir davranıştı. »Sınavı kazanamazsam yanarım.
□ SÖZCÜKTE ÇOK ANLAMLILIK: Bir sözcüğün zamanla gerçek anlamı dışında yan ve mecaz anlamlar kazanarak değişik anlamları ve kavramları karşılar hale gelmesine denir.
»Ağzımdabir acılık var. (Organ)
»Mağaranınağzınıbuldum. (Girişi)
»Kimseyeağızaçtırmıyordu. (Konuşturmamak) »Bana taş attı. (Fırlatmak)
»Sıcaktan paltoları attık. (Çıkarmak)
»Mahkemeyi üç ay sonrasına attılar. (Ertelemek)
»Aileme mektup attım. (Göndermek)
□ TERİM ANLAM: Bir bilim, sanat, spor veya meslek dalıyla ilgili kavramları karşılayan sözcüklerdir.
»Ek → Dil Bilgisi Terimi »Körfez → Coğrafya Terimi
»Eşkenar → Matematik Terimi »Penaltı → Futbol Terimi
»Set sayısı → Voleybol Terimi »Kafiye → Edebiyat Terimi
□ DEYİM ANLAM: İki ya da daha çok sözcüğün birleşip kalıplaşmasıyla ortaya çıkan söz gruplarıdır. Deyimi oluşturan sözcüklerden en az biri mecaz anlamlıdır.
□ BENZETME(TEŞBİH): Aralarında benzerlik bulunan iki kavramdan zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.
»Tilkigibikurnazçocuktur. »Kutugibi bir evde oturuyor.
Benzeyen: Çocuk Benzetilen: Tilki Benzeyen: Ev Benzetilen: Kutu
Benzetme yönü: Kurnaz Benzetme edatı: Gibi Benzetme edatı: Gibi
□ KİŞİLEŞTİRME (TEŞHİS): İnsana ait özelliklerin insan dışındaki varlıklara verilmesidir.
»Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor. »Deniz sahili öper gün boyu.
(Tekerlere anlatma özelliği verilmiş.) (Denize öpme özelliği verilmiş.) »Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal. »Bulutlar bile ağladı halime.
[Bayrağa yüzünü çatma (küsme) özelliği verilmiş.] (Buluta ağlama özelliği verilmiş) □ KONUŞTURMA (İNTAK): İnsan dışındaki varlıklara konuşma özelliği verme sanatıdır.
»Koca ağaçları bile yıkarım, dedi rüzgâr.
»Bülbülü altın kafese koymuşlar, “Ah vatanım!” demiş.
»Kulağının dibinde haykırdı fırtına: Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına. □ ABARTMA (MÜBALAĞA): Bir olay ya da durumun olduğundan daha fazla ya da daha az gösterildiği cümlelerdir.
»O kadar ağladı ki gözyaşları sel oldu. »Bağırınca herkes dondu kaldı.
»Âlem sele gitti gözüm yaşından. »Bir ah çeksem dağı taşı eritir. □ AD AKTARMASI: Benzetme amacı olmadan bir sözcüğün başka bir kelime yerine kullanılmasıdır.
»Evi haftaya taşıyoruz. (İçindeki eşyaları) »Türkiye 2-0 kazandı. (Takım)
»Yeni beyinlere ihtiyaç var. (Akıllı insanlara) »Sobayı yakıver. (İçindekileri)
□ DOLAYLAMA: Sadece bir sözcükle anlatılabilecek kavramın ya da varlığın birden fazla sözcükle anlatılmasıdır.
»Atatürk→Ulu önder »Kömür→Kara elmas »Kıbrıs→Yavru Vatan
»Balık→Derya kuzusu »Top→Meşin yuvarlak »Aslan→Ormanlar kralı
□ KİNAYE:Bir sözün, benzetme amacı güdülmeden, hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek biçimde kullanılmasına kinaye denir.
Kinayede asıl kastedilen, mecaz anlamdır.
»Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
Gerçek Anlam: Ateşin olmadığı yerde duman da yoktur.
Mecaz Anlam: Kimi küçük belirtiler, işaretler suçun habercisidir.
»Gül dikensiz olmaz.
Gerçek Anlam: Her gülün dikeni vardır.
Mecaz Anlam: Her güzel şeyin kötü yanları da vardır.
□ DEYİM AKTARMASI(İSTİARE):Bir sözcüğün benzetme amacı ile başka bir sözcük yerine kullanılmasıdır.
»Kuşlar neşe içinde cıvıldaşıyor.(İnsandan-Doğaya Aktarma)
»Sert bir insan olduğu belliydi. (Doğadan-İnsana Aktarma)
»Acı bir çığlık duyuldu. (Duyular Arası Aktarma) (Tatma → işitmeye)
Bir milletin tecrübelerini yansıtan ve söyleyeni belli olmayan cümlelerdir.
Özellikleri:
√Kısalık ve özlülük: Uzun uzun konuşarak, ya da sayfalarca yazarak anlatmak zorunda kaldığınız bir düşünceyi üç beş kelimelik bir atasözü ile daha etkili söyleyebiliriz.
»Vakit nakittir.
»Dikensiz gül olmaz.
»Alet işler el övünür.
√Ders ve Öğüt verme:Kimi sözlerle doğrudan doğruya, kimi sözlerle hatırlatma yoluyla ders ve öğüt verme.
»Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
»Ayağını yorganına göre uzat. √Kılavuzluk, yol göstericilik: Halk kültürümüzün oluşturduğu bilgece düşünceler ve hayatı değerlendirişte kendine özgü yorumlar getirme.
»Taşıma su ile değirmen dönmez.
»Korkunun acele faydası yoktur. √Gelenek ve görenekleri, halk inanışlarını yansıtma:
»Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.
»Kızını dövmeyen dizini döver.
»Ananın bahtı kızına… √Tecrübeye dayalıdır:
»Dost ile ye iç alış veriş etme.
√Çoğunlukla mecaz anlamlıdır.
»Aç ayı oynamaz. √Bazı atasözleri gerçek anlamlıdır.
»Bugünün işini yarına bırakma.
»Son pişmanlık fayda vermez.
Herhangi bir olayı ya da durumu daha etkileyici bir şekilde ifade etmeye yarayan söz gruplarıdır. Deyimler, atasözleri gibi öğüt vermez yalnızca içinde bulunulan durumu daha etkileyici anlatır.
Özellikleri:
√Deyimler kalıplaşmıştır. Şekli, sözdizimi (kelimelerin yeri), sözcükleri (Eş ya da zıt anlamlısı ile)değiştirilemez:
»Başını alıp gitmek ≈Kafasını alıp gitmek
(Doğru) (Yanlış)
√Deyimi oluşturan sözcüklerin arasına başka kelime girebilir.
»Ağzını hiç hayra açmaz. (Ağzını hayra açmak)
√ Deyimlerin çoğu mastar şekilde kalıplaşmıştır:
»Dara düşmek»Abayı yakmak
»Etekleri zil çalmak»Dilinde tüy bitmek
»İğne ile kuyu kazmak»Çam devirmek
√Cümle biçiminde olan deyimler de vardır:
»Dostlar alışverişte görsün
»Atı alan Üsküdar’ı geçti.
»Armut piş, ağzıma düş.
»Ayıkla pirincin taşını.
»Ne şiş yansın ne kebap.
√Mastar ya da cümle biçiminde olmayan deyimler de vardır. Bunlar daha çok birleşik kelime biçimindedir:
Söyleyeni bilinen ve bir durumu kısa ve özlü bir biçimde anlatmaya yarayan cümlelerdir.
Özellikleri:
1- Özdeyişler, kısa ve özlü sözlerdir.
2- Doğruyu, güzeli ve söylemektedir.
3- Bir yargıyı bildirmektedir.
4- Söyleyeni belli sözlerdir.
»Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum. (Hz. Ali) »Ne mutlu Türküm diyene! (Atatürk)
»İnsanların nasıl güldüğünden terbiyesi, neye güldüğünden zekâsı anlaşılır. (Mevlana)
Sözcüğün anlamını pekiştirmek ya da söze güzellik katmak amacıyla iki sözcüğün art arda kullanılmasıdır.
»Ağır ağır (yürümek), eş dost, ileri geri (konuşmak), eğri büğrü (dal), abur cubur, şırıl şırıl, güzel mi güzel…
İkilemeler farklı şekillerde oluşturulur:
Bunlar;
1)Aynı kelimenin tekrarlanmasıyla:
»Ağır ağır, güzel güzel, tatlı tatlı, konuşa konuşa, atlaya atlaya, koşa koşa, deste deste…
2)Eş anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla:»Bitmek tükenmek, sağ salim, doğru dürüst, ses seda, güçlü kuvvetli…
3) Zıt anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla»İyi kötü, aşağı yukarı, büyük küçük, alt üst, düşe kalka, bata çıka …
4)Yakın anlamlı kelimelerin tekrarlanmasıyla: »Akıl fikir, ak Pak, mal mülk…
5)Biri anlamlı diğeri anlamsız iki kelimenin tekrarlanmasıyla: »Ev mev, kitap mitap, su mu, sıkı fıkı, tek tük, saçma sapan, ufak tefek, eski püskü …
6)Her ikisi de anlamsız kelimelerin tekrarlanmasıyla: »Ivır zıvır, çıtı pıtı, abuk sabuk, paldır küldür, apar topar, mırın kırın…
7)Yansıma sözcüklerle yapılır: »Tıkır tıkır, çatır çatır, horul horul, gümbür gümbür…
Yalnızca bir topluma ya da bir dile özgü ve belli durumları daha etkili ifade etmeye yarayan o milletin ya da toplumun kültüründen veya inanışlarından gelen kalıplaşmış ifadelerdir.
Özellikleri:
Genellikle mecaz anlamlı değildirler. Bu yönleriyle atasözü ve deyimlerden ayrılırlar.
√ Bir kısmı cümle biçiminde (Her işte bir hayır vardır…) bir kısmı kelime grubu biçiminde (Allah aşkına...), bir kısmı da sözcük biçiminde (Estağfurullah…) kalıplaşmıştır.
Hayır dua ve iyi dilek bildirenler: Güle güle oturun, Allah razı olsun, Allah ne muradın varsa versin…
Duygusal tepkileri dile getirenler : Güler misin ağlar mısın?, Allah aşkına, Aklına şaşayım,Allah çarpsın, Allah derim …
Selamlaşma bildirenler: Günaydın, İyi akşamlar, İyi sabahlar, Selamünaleyküm, İyi günler, Merhaba…
Ayrılık bildirenler: Hoşça kal, Görüşmek üzere, İyi yolculuklar, Görüşürüz,Allah'a ısmarladık, Elveda..
Batıl inançları bildirenler: İyi saatte olsunlar, Şeytan kulağına kurşun, Elemtere fiş kem gözlere şiş, Nazar değmesin…
Bir istek bildirenler: Sadede gelelim,Bize de buyurun, Gereğini arz ederim, Bana müsaade…
Konuşanı veya dinleyeni yüceltme bildirenler: Senden iyi olmasın, Sözünü balla kestim, Estağfurullah…
Kabul veya reddetme bildirenler: Baş üstüne, Eyvallah, Amenna, Âmin, Emredersiniz, Maalesef…
Dinleyeni eleştirme, uyarma, tehdit etme bildirenler: Ben sana gösteririm, Benden günah gitti, Benden söylemesi…
Genel bir davranış veya düşünce bildirenler: Korkunun ecele faydası yoktur, Tarih tekerrürden ibarettir, Tebdil-i mekânda ferahlık vardır, Her şey olacağına varır…
Töre, gelenek ve kültürel değerleri yansıtanlar: Elçiye zeval olmaz, Ayıptır söylemesi…
Dini inançları bildirenler: Allah bilir, Allah kerim, Kadere meydan okunmaz…
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.
»Çıtır çıtır, havlamak, şırıldamak, tıkırtı, gümlemek, puflamak, miyav….
Yansıma sözcüklere benzeyen ancak ses ilgisi bulunmadığından yansıma olmayan sözcükler de vardır. Bunlara dikkat etmek gerekir.
»Pırıl pırıl, ışıl ışıl, usul usul, ötmek, kişnemek, kükremek, sızlamak…
ROCK SINIFI-ANLAMLARINA GÖRE SÖZCÜKLER Anlamlı, anlamsız ilişkiler içindeler Türkçemizde sözcükler.
Sesleri farklı, anlamları aynı,
Bunun gibi sözcüklere derler EŞ ANLAMLI.
Tembellikten bıktım, usandım.
Karalar, siyahlar bağladım.
Çok seneler, yıllar sonra,
Dizeler, mısralar yazdım.
Sesleri aynı, anlamları farklı,
Bunun gibi sözcükler alır EŞ SESLİ adını.
Bak geldi çattı, Aralık.
Kapım hâlâ sana aralık.
Yaza dönse yine mevsim…
Yaza yaza yoruldu ellerim.
Anlamlı, anlamsız ilişkiler içindeler Türkçemizde sözcükler.
Anlam ve içerikler birbirinin karşıtı,
Bunun gibi sözcükler olur KARŞIT ANLAMLI.
Pastam var, ekmeğim yok.
Cesaret az, bende yalan çok…
Yerim geniş, yüreğim dar…
Gülmek var, ağlamak yok.
Gerçek anlamı dışında, bir anlamda kullanılırsa;
Bunun gibi sözcüklere derler MECAZ ANLAMda.
Boş bakış benzer boş tenekeye…
Acı söz benzer acı bibere…
Kaldırdım ben ne yükleri,
Ama kaldıramam bu sözleri….
Anlamlı, anlamsız ilişkiler içindeler Türkçemizde sözcükler.