Sözcükte ve Söz Obeklerinde Anlam "Sözcük" Nedir?


partileri ister iktidarda ister muhalefett9 olsunlar, siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak görmektedir. fJilgiNotuf



Yüklə 2,47 Mb.
səhifə13/16
tarix31.05.2018
ölçüsü2,47 Mb.
#52236
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16
partileri ister iktidarda ister muhalefett9 olsunlar, siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olarak görmektedir.

fJilgiNotuf

Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletçe genel oyla seçilir. Seçimler ve halkoylaması serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargının yönetim ve denetimi altında yapılır.



Laik Devlet İlkesi

Laik devlet, din ve devlet işlerini birbirinden ayıran devlettir.



Laiklik, "dünya ve devlet işlerinin din işlerinden ve dini otoriteden arındırılarak bağımsız hale getirilmesi, yani din ve devlet işlerini birbirinden ayırarak kamu işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesini dini etkilerin dışında tutmaktır".

Sosyal Devlet İlkesi

Sosyal devlet, fertlerin sosyal durumlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir hayat düzeyi sağlamayı sosyal adalet ve

sosyal güvenliği gerçekleştirmeyi ödev bilen devlettir. Sosyal devlet ilkesini gerçekleştirecek iki önemli sistem şöyle özetlenebilir:

» Ulusai gelirin toplum bireyleri arasında adaletli bir biçimde dağılmasını sağlayacak mali, iktisadi önlemleri almak,

» Vatandaşlara, insan haysiyetine yakışır, asgari bir yaşayış düzeyi sağlayabilmek için gerekli sosyal yardım önlemlerini almak ve geliştirmek.

^İÜİ'İÜİ

Anayasamız, 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin sosyal bir devlet olduğunu açıkça belirtmektedir.



Hukuk Devleti İlkesi

Hukuk devleti, vatandaşlara temel hak ve özgürlükleri tanıyan, yürütme organlarının ve idare makamlarının hukuka bağlılığını sağlamak suretiyle vatandaşlara hukuki güvenlik getiren devlettir. 0 halde hukuk devleti sözcüğü, yönetilenlere hukuk güveni sağlayan devlet düzeni karşılığında kullanılmış olmaktadır.

Anayasamız 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu belirttikten sonra, hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesine yönelik çeşitli hükümler de getirmiştir.

Hukuk devieti ilkesinin gereği olarak aşağıdaki hususların gerçekleştirilmesi gereklidir:

» Temel haklar ve özgürlükler güven altında bulunmalıdır.

» Kanunların ve kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya uygunluğu sağlanmalıdır.

» İdarenin hukuka bağlılığı sağlanmalıdır.

Türk Anayasasma Göre Devlet Organları

Devlet organları kural olarak yasama organı, yürütme organı ve yargı organı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Anayasamız da bu üç organa yer vererek onları ayrıntılı biçimde düzenlemiştir.

Yasama Organı TBMM

Yargı Organı



ANAYASAMIZAGORE DEVLETORGANLARI

Yürütme Organı

Cumhurbaşkanı

Bakanlar Kurulu



Yasama Organı

Anayasamız yasama yetkisini Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş ve bu yetkinin devredilemeyeceğini açıkça belirtmiştir. Buna göre yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.



-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSL

93


Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletçe genel oyla seçilen beşyüzelli milletvekilinden kuruludur.

Seçilme yeterliliğine sahip ve 30 yaşını doldurmuş olan her Türk milletvekili seçilebilir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin seçimleri beş yılda bir yapılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri (Anayasamızın 87. mad):

» "Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri, kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak;

» Bakanlar Kurulunu ve bakanları d^netlemek;

» Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek;

» Bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek;

» Para basılmasına V9 savaş ilanına karar vermek;

» Milletlerarası antlaşmaların onaylanmasının uygunluğuna karar vermek,

» TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilanına karar vermek ve Anayasa'nın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine g^tirmek.

» Maddede öngörülen diğer görevler arasında Cumhurbaşkanını seçmek görevi d9 vardır.



BilgiNotu/

Türkiye Büyük Millet Meclisi, denetleme yetkisini soru, Meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve Meclis soruşturması yollarıyla kullanılır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin yasama sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığı vardır.

Yasama sorumsuzluğu; Millet vekilleri; Meclis çaiışmalarındaki oy ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisce başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar.

Yasama dokunulmazlığı; seçimden önce veya sonra suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulmaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz.

BilgiNolu '

Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimlerden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14. madd9sindeki durumlar bu hükmün dışındadır.



o

ÜJ

>

Yürütme Organı

Yürütme organı. Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulundan oluşur.

Cumhurbaşkanı

Cumhurbaşkanı, devletin ve yürütme organının başıdır; Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilm9 yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri dışından aday gösterilebilmesi, Meclis üye tamsayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle mümkündür.

BilgiNohı/

Bir kimse iki defa Cumhurbaşkanı seçilemez.

Cumhurbaşkanlığına seçilenin, varsa partisi ile ilişkisi kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.

Cumhurbaşkanı Anayasada belirtilen süre içerisinde seçilemez ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri derhal yenilenir.

Cumhurbaşkanı, devletin başı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve milletin birliğini temsil eder.

Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gösterir.

Cumhurbaşkanının yasama, yürütm^ ve yargı ile ilgili çeşitli yetkileri (Anayasamızın 104. mad);

» Kanunları yayımlamak, kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri göndermek,

» Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin yenilenm9sine karar vermek;

» Başbakanı ve bakanları atamak, gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek,

» Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek,

» Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek,

» Genelkurmay Başkanını atamak,

» Yükseköğretim Kurulu üyelerini ve rektörleri seçmek;

» Anayasa Mahkemesi üyelerini, Askeri Yargıtay üyelerini, Hakiml^r ve Savcılar Kurulu üyelerini seçmek.

Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgiii bakan sorumludur.



94-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-


Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.
Cumhurbaşkanı, TBMM üye tamsayısının en az üçte birînin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.

Cumhurbaşkanına, Anayasada öngörülen hallerde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekillik eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.



Bakanlar Kurulu

Bakanlar Kurulu Başbakan ve bakanlardan oluşur. Başbakan Cumhurbaşkanınca Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeieri arasından atanır.

Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca görevlerine son verilir.

Bakanlar Kurulunun programı, kuruluşundan en geç bir hafta içinde Başbakan veya bir bakan tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunur ve güvenoyuna başvurulur.

Bakanlar Kurulunun başkanı başbakandır. Başbakan bakanlar arasında işbirliğini sağlar ve Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her bakan, kendi yetkisi içinde işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden ayrıca sorumludur.

Bakanlar dokunulmazlık ve yasaklamalar bakımindan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleriyle aynı durumdadırlar.



Yargı Organı

Anayasamıza göre, yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız rnahkamelerce kullanılır. Hakimler görevlerinde bağımsız olup Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanatlarına göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Anayasamız, mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığını sağlamak amacıyla birtakım güvenceler de getirmiştir. Örnek olarak şu hükümleri gösterebiliriz:

» Hakimler azlolunamaz;

» Kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz;

» Bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylıklarından yoksun kılınamaz.

Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkilerı, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Yargı organının yüksek mercileri olan Yargıtay, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Askeri Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi ile Anayasa Mahkemesi de Anayasamızda yüksek mahkeme olarak düzenlenmiştir.

Anayasa Mahkemesi, Sayıştay'ı yüksek mahkeme olarak kabul etmemektedir. Yani Sayıştay bir yüksek mahkeme değildir.

Anayasamızın yargı ve yargı organları ile ilgili olarak düzenlediği kuruluşlardan biri de Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruludur, Kurulun başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı kurulun tabii üyesidir. Kurulun üç asıl üyesi Yargıtay Genel Kurulunun, iki asıl üyesi de Danıştay Genel Kurulunun kendi üyelerinden gösterecekleri adaylar arasından Cumhurbaşkanınca dört yıl için seçilir.

llllilil


Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, adli ve idari yargı hakim ve savcılarının özlük işleri hakkında kesin karar verir; Adalet Bakanlığının, bir mahkemesinin, bir hakim veya savcının kadrosunun kaldırılması veya bir mahkemenin yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki önerilerini karara bağlar.

İDARE HUKUKU

İdare hukuku, Devlet İdaresinin örgüt ve işleyişi, kişilerin İdare ile olan ilişki ve anlaşmazlıkları ve kamu hizmetlerinin görülmesi gibi konuları düzenleyen hukuk kurallarının tümüdür.

İdare terimi hukuk açısından iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri idare işlerini gören örgüt, diğeri ise bu örgütün yürüttüğü kamu hizmeti ve faaliyetleridir.

Örgüt anlamında idare, "Devletin yasama ve yargılama uğraşlan dışında kalan kamu hizmetierini yerine getirmekle görevli olan organ" şeklinde tanımlanmaktadır. "Bu organların kurulması. kuruian örgütü faaliyete geçirecek olan personelin sağlanması, kamu hizmetlerinin görülmesi gibi gerekli hukuki işlemlerin yapılması ve bütün bu işiere elverişli taşınır ve taşınmaz maiların ve diğer malzemelerin elde edilmesi ve harcanması gibi kamusal nitelikteki işler idare hukukunun konusunu oluşturur."

İdari Örgüt

İdari örgüt biri Genel İdare (Merkezi Yönetim), diğeri ise, Mahalli İdare (Yerel Yönetim) olmak üzere başlıca ikiye ayrılır.



-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

95


Genel İdare

Genel idare, bütün ülkeyi kapsayan idare olup, merkez örgütü ve taşra örgütünden meydana gelir.



Merkez Örgütü

Genel İdarenin merkez örgütünde Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu ve bu kurulun üyeleri en öndedirler.

Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri, yetkileri ve örgütü kanunla düzenlenir ve bakanlar başında bulundukları bakanlığın en üst amiridirler. Bakanlıklarda müsteşarlık, özel kalem müdürlüğü, hukuk müşavirliği gibi organların yanında, her bakanlığın ihtiyacına göre genel müdürlükler, daire başkanlıkları, şube müdürlükleri ve kalemler bulunur.

Bakanlar, hukuki ve mali bakımdan sorumlu oldukları gibi siyasi bakımdan da sorumiudurlar. Buna karşılık, bakanlığın en yüksek idari memuru olan müsteşarların siyasi sorumluluğu yoktur.



Taşra Örgütü

İdare hizmetlerinin tümünün merkezden, yani Ankara'daki bakanlıklardan yürütülmesi mümkün değildir. Bu nedenledir ki, bakanlıkların ülkenin her tarafına yayılmış örgütü vardır. Başka deyişle Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre illere, iller de diğer kademeli bötümlere yani ilçelere ayrılır.

İl idaresinin başında vali, ilçe idaresinin başında kaymakam bulunur. Vali, bulunduğu ilde devletin ve hükümetin temsilcisi ve bakanların idari ve siyasi yürütme organıdır.

Mahalli İdareler

Köy, kasaba veya şehir adı verilen belli yerleşim birimlerinde bulunan halkın mahalli ihtiyaçlarını gidermek üzere çeşitli kamu hizmetlerini yürütmekte olan kuruluşlara mahalli idareler denir. Mahalli idareler, İl Özel İdareleri, Belediye İdareleri ve Köy idarelerinden oluşan, kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düz^nlenen ve seçmenler tarafından seçimle oluşturulan kamu hukuku tüzel kişileridir. İl Özel İdaresinin organlarından olan il genel meclis üyeleri; Belediye İdaresinin organları olan belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri ve Köy İdaresinin organları olan muhtarlar ve köy ihtiyar meclisi üyeleri seçimle işbaşına gelirler.



İdari Personel

İdarenin, kendisine düşen kamu hizmetlerini yürütebilmesi için, personele ihtiyacı vardır. Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri yapmak üzere atanan kişilere memur denir.

Anayasamız bu görevlerin memurlar eliyle yürütüleceğini 123'ncü maddesinde belirtmektedir. Her Türk, memur olarak kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez. Memurların nitelikleri, atanmaları, ödev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Bütün bu hususları düzenleyen ve yürürlükte olan kanun, 1965 tarih ve 657 sayılı "Devlet Memurları Kanunu"dur.

İdari İşlemler

İdarenin idare hukuku sahasındaki hukuki işlemleri, idari işlem veya idari sözleşme biçiminde ortaya çıkar, ancak esas olan idari işlemdir.



İdari işlem, idarenin idare hukuku alanında bir hukuki sonuç doğurmak veya doğmuş olan bir hukuki sonucu belirtmek üz^re yaptığı tek taraflı bir işlemdir. Hukuki sonuçları itibariyle idari işlemlerden bazıları yapıcı bazıları ise belirticidir. Yapıcı işlemlerde, henüz mevcut olmayan bir hukuki sonuç yaratılmaktadır.

İdari sözleşme, idarenin idare hukukunca düzenlenen sözleşmelerdir. Örneğin, Maden Kanununa bağlı madenlerle ilgili işietme imtiyazları veya Köy Kanununa göre iki köy arasındaki sınır uyuşmazlıklarını çözümlemede ortaya çıkan uzlaşma gösterilebilir.

İdarenin Denetimi

İdarenin denetimi yargı dışı denetim ve yargısal denetim olmak üzere iki türlüdür.



Yargı Dışı Denetim

Yargı dışı denetimin amacı, İdarenin hukuka ve ihtiyaçlara uygun biçimde çalışmasını ve yürümesini sağlamaktır. Bu denetim çeşitli şekillerde, çeşitli usullerde yapılabilir. Örneğin, İdare kendi müfettişieriyle denetleme yoluna gidebilir; İdare dışındaki başka kuruluşlar bu denetimi yapabilir. "Sayıştay'ın mali alandaki kontrolü, "Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu"nun kamu iktisadi kuruluşlarını denetlemesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin soru, gensoru gibi yollarla yaptığı denetim, hep idarenin yargı dışı denetimi usullerine birer ömek oluşturur.

Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan "Devlet Den^tleme Kurulu"nda, idarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla her türlü inceleme, araştırma ve denetİ9meleri yapar. Silahlı kuvvetler ve yargı organları bu kurulun görev alanının dışındadır.

96-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-


Yargısal Denetim

idari faaliyet ve hizmetlerin yargı organları tarafından denetlenmesi, hukuk devleti anlayışının bir sonucu olduğu kadar, idare edilenlere daha fazla huzur ve güven sağlayan bir denetim yoludur. Gerçekten, idare edilenler ile İdare arasında çıkan anlaşmazlıkların tarafsız bir yargı organı önüne götürülebilmesi, İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olup olmadığının da gene tarafsız bir yargı organınca denetlenmesi, vatandaşa büyük bir ferahlık ve güven sağlar.



CEZA HUKUKU

Ceza hukuku, suç oluşturan eylem ve davranışların nelerden ibaret bulunduğu, bu eylem ve davranışlarda bulunanlara ne gibi yaptırımlar, yani "ceza'lar uygulanacağını gösteren hukuk kurullarının tümünden meydana gelmektedir.

Ceza hukukumuzun başta gelen kaynağını, "Türk Ceza Kanunu" oluşturur.

5237 sayılı kanunla yeni Türk Ceza Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanunun yürürlüğe giriş tarihi 1 Nisan 2005'dir.

Ancak 'Türk Ceza Kanunu" bütün suç ve cezaları içermez. Bütün suç ve cezalar 'Türk Ceza Kanunu"nda yer alan suç ve cezalardan ibaret değildir. Türk Ceza Kanunıfnun dışında birçok özel kanunlar da suç ve ceza koymak suretiyle genel ceza hukukunu tamamlarlar.

Hangi eylem ve davranışların suç oluşturacağını ve bunlara ne gibi cezalar verileceğinin önceden bir kanunla belirtilmesi gerekir ki, buna Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi denir.



Suç ve Suçun Unsurları

Suç, kanunun ceza tehdidiyle yasaklamış olduğu fiillerdir. Suçun unsurları: Suçun unsurları demek, bir fiilin suç sayılabilmesi için bulunması gerekli olan unsurlar demektir. 0 halde, bu unsurlar bir arada bulunmadıkça bir fiili suç olarak nitelendirmek mümkün değildir. Suçun unsurlarını; hukuka aykırılık, kanuni unsurlar, maddi unsur ve manevi unsur olmak üzere dört noktada toplayabiliriz.

Suçun kanuni unsuru, fiilin ceza kanununda yazılı tanıma uygun olmasıdır.

Suçun maddi unsuru, harici bir fiilin varlığıdır. Başka bir deyişle, kanundaki tanıma uygun tipik bir fiil, her şeyden önce icra veya ihmal hareketinin yapılmış

olmasını gerektirir. Çünkü çağımızda insanları icra ve ihmal hareketinde bulunmaksızın, yalnız düşünce ve kanaatlarından ötürü cezalandırmak imkanı artık tanınmamaktadır.

Suçun manevi unsuru, fiilin kusuru bir irade tarafından yaratılmış olmasıdır ki, buna da kısaca kusurluluk denilmektedir.

Kusurluluk kast veya taksir biçiminde ortaya çıkar. Kusurluluğun tipik biçimi olan kast, "kanunun suç saydığı bir eylemi ve onu meydana getirecek hareketin sonuçlarını bilerek ve isteyerek işlemek iradesi"dir. Kusurluluğun ikinci türü olan taksir ise, "idare olarak işlenen bir icra ya da ihmal eyleminden, fail tarafından istenmemiş olmalarına karşın, kanunun cezalandırdığı sonuçiarın meydana gelmesi halidir".

aykırı ise suçtur. ıli suç teşkil etmez.

Hukuka aykırılık; Fiil hukuka hukuka uygun hareket eden kişinin f Meşru müdafa, hakkın icrası gibi.

Türk Ceza Kanunu suçları cürüm ve kabahat olarak ikiye ayırmaktadır.



Cürümler, toplum düzenini ağır biçimde sarsan suçlardır ve bu nedenle bunlara verilecek cezalar da ağır hapis, hapis ve ağır para cezası gibi ağırdır.

Kabahat, toplum düzenini sarsma bakımından daha hafif olan suçlardır, dolayısıyla bu suçların cezaları da hafif hapis, hafif para cezası, belli bir meslek veya sanatın icrasının geçici olarak durdurulması gibi, cürümler için öngörüien cezalardan daha hafiftir.

5237 sayılı kanunla kabul edilen yürürlüğe giriş tarihi 1 Nisan 2005 olan yeni Türk Ceza Kanunu'nda kabahatlere yer verilmemiştir.



Ceza ve Ceza Ehliyeti

Ceza, kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü yaptırımdır. Cezanın amacı, suçtan zarar görmüş olan kimsenin intikamını almak değildir. Cezanın biri suçlunun ıslahı, diğeri ise suç işlemeyi önleme olmak üzere başlıca iki amacı vardır.

Cezaların da suçlar gibi önceden kanunla belirlenmesi şarttır. Hiç kimse kanunun öngörmediği bir ceza ile cezalandırılamaz.

Ceza ehliyeti: "Türk Ceza Kanunu" ceza ehliyetini ayırt etme gücü ve yaş bakımından özel şekilde düzenlemiştir.

Ceza Kanununa göre, fiili işlediği zaman şuurunun ve harekatının serbestliğini kaldıracak surette akıl hastalığına tutulmuş olan kimseye ceza verilemez.



-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

97


Suçlunun yaşı bakımından ceza ehliyeti kademeli bir biçimde düzenlemiştir. ilk kademede tam ehtiyetsizlik yer alır.

11 yaşını tamamlamamış kişi mutlak olarak sorumsuzdur. Yeni TCK ise fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumlusu olmadığını kabul etmiştir. (5237 Sayılı Kanun)

İkinci kademede tam olmayan ehliyet gelmektedir. Bu kademe ikiye ayrılmıştır. Birincisi, on bir yaşını bitirmiş, on beş yaşını bitirmemiş küçükleri kapsar. Bu küçükler işledikleri fiilin suç olduğunu fark ve temyiz edebilecek olgunlukta iseler, cezalandırılmaları mümkündür, fakat verilecek cezadan indirim yapılır. Aksi halde, yani bu küçükler işledikleri fiilin suç oiduğunu fark ve temyiz edemeyecek durumda iseler, on bir yaşından küçük olanlar gibi cezalandırılamazlar. Tam olmayan ehliyetin ikinci kısmında, on beş yaşını bitirmiş, on sekiz yaşını doldurmamış küçükler yer alır. Bunların fark ve temyize sahip oldukları kabul edilir; ancak, aynı durumdaki on bir yaşını bitirmiş, on beş yaşını doldurmamış küçükler gibi bunlara verilecek cezadan indirim yapılır. Ceza ehliyetinin üçüncü kademesini tam ehliyet oluşturur ki, bu da on sekiz yaşın bitirilmesiyle başlamaktadır. Ancak, sağır-dilsizler bakımından tam ehliyet yirmi dört yaşını bitirmesiyle başlar.

YARGILAMA HUKUKU |

(fi

Devletin, yasama yetkisi ve yürütme görevi yanında {£


yargı yetkisi de vardır. Yargı yetkisi, Türk Milleti adına *
bağımsız mahkemelerce kullanılır. "3

Yargı deyimi genellikle "hukuk kurallarınm bağımsız S ve tarafsız mahkemelerce belli bir olaya uygulanmasını" ifade eder.

Ceza Yargılama Hukuku

Ceza yargılama hukuku, kanunların suç saydığı fiilleri işleyenlerin takip edilmesi, yargılanması ve cezalandırılmasında uyulacak yöntemlerin nelerden ibaret bulunduğunu belirleyen hukuk kurallarının tümünden meydana gelir.



İcra-İflas Hukuku

icra hukuku, özel hukuk alanında baş gösteren çekişmeleri bir sonuca bağlamakla görevli bulunan mahkemelerin vermiş oldukları hükümlerin gerektiğinde devlet organları eliyle zorla yerine getirilmesi yöntemlerini ve bu konuda hangi organların yetkili bulunduğunu gösteren hukuk kurallarından ibarettir.



Yüklə 2,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin