Stephen King Kara Kule Cilt7 Kule



Yüklə 2,92 Mb.
səhifə1/62
tarix03.12.2017
ölçüsü2,92 Mb.
#33720
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   62

Stephen King - Kara Kule Cilt7 Kule

Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklardır.

UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluşma noktasından herkese merhabalar...

Cehaletin yenildiği, sevginin, iyiliğin ve bilginin paylaşıldığı yer olarak gördüğümüz sitemizdeki

tüm e-kitaplar, 5846 Sayılı Kanun'un ilgili maddesine

istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacıyla

ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuşan "Braille Not Speak", kabartma ekran

vebenzeri yardımcı araçlara, uyumluolacak şekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi formatlarda, tarayıcı ve OCR (optik

karakter tanıma) yazılımı kullanılarak, sadece görmeengelliler için, hazırlanmaktadır. Tümüyle ücretsiz olan sitemizdeki

e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"düşüncesiyle, hiçbir ticari amaç gözetilmeksizin, tamamen gönüllülük

esasına dayalı olarak, engelli-engelsiz Yardımsever arkadaşlarımızın yoğun emeği sayesinde, görme engelli kitap sevenlerin

istifadesine sunulmaktadır. Bu e-kitaplar hiçbirşekilde ticari amaçla veya kanuna aykırı olarak kullanılamaz, kullandırılamaz.

Aksi kullanımdan doğabilecek tümyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin amacı asla eser sahiplerine zarar vermek değildir.

www.kitapsevenler.com

web sitesinin amacıgörme engellilerin kitap okuma hak ve özgürlüğünü yüceltmek

ve kitap okuma alışkanlığını pekiştirmektir.

Ben de bir görme engelli olarak kitap okumayı seviyorum. Sevginin olduğu gibi, bilginin de paylaşıldıkça

pekişeceğine inanıyorum.Tüm kitap dostlarına, görme engellilerin kitap okuyabilmeleri için gösterdikleri çabalardan ve

yaptıkları katkılardan ötürü teşekkür ediyorum.

Bilgi paylaşmakla çoğalır.

Yaşar MUTLU
İLGİLİ KANUN:

5846 Sayılı Kanun'un "altıncı Bölüm-Çeşitli Hükümler" bölümünde yeralan "EK MADDE 11" : "ders

kitapları dahil, alenileşmiş veya yayımlanmış yazılı ilim ve edebiyat eserlerinin engelliler için üretilmiş bir nüshası yoksa

hiçbir ticarî amaçgüdülmeksizin bir engellinin kullanımı için kendisi veya üçüncü bir kişi tek nüsha olarak

ya da engellilere yönelik hizmet veren eğitim kurumu, vakıf veya dernek gibi

kuruluşlar tarafından ihtiyaç kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri formatlarda çoğaltılması veya ödünç verilmesi

bu Kanunda öngörülen izinler alınmadan gerçekleştirilebilir."Bu nüshalar hiçbir

şekilde satılamaz, ticarete konu edilemez ve amacı dışında kullanılamaz ve kullandırılamaz.

Ayrıca bu nüshalar üzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin

bulundurulması ve çoğaltım amacının belirtilmesi zorunludur."


bu e-kitap Görme engelliler için düzenlenmiştir.

Kitap taramak gerçekten incelik ve beceri isteyen, zahmet verici bir iştir. Ne mutlu ki, bir görme

engellinin, düzgün taranmış ve hazırlanmış bir e-kitabı okuyabilmesinden duyduğu sevinci paylaşabilmek

tüm zahmete değer. Sizler de bu mutluluğu paylaşabilmek için bir kitabınızı tarayıp,

kitapsevenler@gmail.com

Adresine göndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katılmayı düşünebilirsiniz.

Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emeğe ve kanunlara saygı göstererek lütfen bu açıklamaları silmeyiniz.

Siz de bir görme engelliye, okuyabileceği formatlarda, bir kitap armağan ediniz...

Teşekkürler.

Ne Mutlu Bilgi için, Bilgece yaşayanlara.

Tarayan Yaşar Mutlu

www.kitapsevenler.com

www.yasarmutlu.com

yasarmutlu@yasarmutlu.com

yasarmutlu@kitapsevenler.com

kitapsevenler@gmail.com

Stephen King - Kara Kule Cilt7 Kule

Stephen King_Kara Kule 7 Kule

ALTIN KİTAPLAR

Herkes bir yana dağıldığı halde Roland'ın ka-tef’i henüz bir bütün halindedir. Susannahla (19W yazında). Dixie Pig' rı Feclic doğum odasına -aslında burası bir dehşetler odasıdır.

Jake ve Peder Callahan, Oy ne birlikle ellerinde silahlarla Lexington Caddesi ile Altmış Birinci Sokak'ın köşesindeki restorana dalarlar. Düşmanlarının sayısını ve ne denli tehlikeli olduklarını bilmemektedirler.

Bu arada Roland ve Eddie 1977'deMaine'de, John Cullum ile gaipten gelenlerin bölgesi olan Turtleback Yolu'nu aramaktadırlar. Ümitsizce diğerlerinin, özellikle Susannah' nın yanına ulaşmak istemektedirler. Ama sonunda yalnızca geçiş yapmak istedikleri dünyanın önemli olduğunu fark ederler.

Böylece, roman tıpkı Stephen King'in hayal dünyasının en üst sınırına acılan bir kapı gibi açılır. Bunca yol kat edip buraya geldiniz. Belki arkanızdan bir kapının çarparak kapandığını duyacaksınız. Kara Kule" ye hoş geldiniz.

ALTIN KİTAPLAR

KİTABIN ORİJİNAL ADI

THE DARK TOWER VII THE DARK TOWER

YAYIN HAKLARI STEPHEN KING ©

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET A.Ş. ©


KAPAK SELÇUK ÖZDOĞAN
BASKI

BASIM/ HAZİRAN 2005 AKDENİZ YAYINCILIK A.Ş.

Matbaacılar Sitesi No: 83 Bağcılar - İstanbul
BU KİTABIN HER TÜRLÜ YAYIN HAKLARI

FİKİR VE SANAT ESERLERİ YASASI GEREĞİNCE

ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ VE TİCARET A.Ş.'YE AİTTİR
ISBN 975 - 21 - 0579 - 3
ALTIN KİTAPLAR YAYINEVİ

Celâl Ferdi Gökçay Sk. Nebioğlu İşhanı

Cağaloğlu - İstanbul

Tel: 0.212.513 63 65/526 80 12 0.212.520 62 46/513 65 18

Faks: 0.212.526 00 11
İLLÜSTRASYON

MICHAEL WHELAN


http://www.altinkitaplar.coin.tr

info@altinkitaplar.com.tr

Tarayan Yaşar Mutlu

www.kitapsevenler.com

www.yasarmutlu.com

e-postamız kitapsevenler@gmail.com

STEPHEN KING
KULE

TÜRKÇESİ


CANAN KİM

ALTIN KİTAPLAR


Yazarın Yayınevimizden Çıkan Kitapları:

HAYVAN MEZARLIĞI

GÖZ


KUJO

KORKUAĞI


KUŞKU MEVSİMİ

ÇAĞRI


CHRISTINE

MAHŞER


"O"

SİS
TEPKİ

MEDYUM

SADİST


ŞEFFAF

CESET


AZRAİL KOŞUYOR

HAYALETİN GARİP HUYLARI

HAYA Tl EMEN KARANLIK

GECE YARISINI 2 GEÇE

GECE YARISINI 4 GEÇE

RUHLAR DÜKKÂNI

OYUN

ÇILGINLIĞIN ÖTESİ



KEMİK TORBASI

YEŞİL YOL

MAÇA KIZI

RÜYA AVCISI

KARA EV

KARANLIK ÖYKÜLER



BUICK8
Kara Kule Serisi

KARA KULE (SİLAHŞOR)

ÜÇ'ÜN ÇEKİLİŞİ

ÇORAK TOPRAKLAR

BÜYÜCÜ VE CAM KÜRE

CALLA 'NIN KURTLARI

SUSANNAH'NIN ŞARKISI

KULE


Usta yazar Stephen KIng'in epik serisinin son kitabı, "gerilim ve duygusallığın hipnotize edici bir karışımı... iblisler, canavarlar, kıl payı kaçışlar ve büyülü boyut kapılarının olaylarla dolu, iç içe geçmiş öyküsü." (New York Times Kitap İncelemesi)

Stephen King'in efsanevi kariyerinin büyük bir merakla beklenen kitabı, Kara Kule VII: Kara Kule -çok satan kitaplar yazarının epik serisinin-otuz üç yıl önce Silahşor ile başlayan ve Donald M. Grant'in 1981'de bu ilk kitabı sınırlı sayıda basmasından sonra milyonlarca ateşli hayran kazanan hikâyenin son bölümü.

Serinin bu kitabında "ilerlemiş" bir dünyadaki son silahşor olan Roland Deschain'in yolculuğu sona eriyor. Serinin ilk kitabı gibi sonuncusu da ünlü fantezi ressamı Michael Whelan tarafından resimlendirildi. Kara Kule, Cal-la'ntn Kurtları'ma çok başarılı bir bestseller olmasını sağlayan, zafer ve kayıp bileşimiyle Roland'ın en büyük hedefi kuleye, tüm zamanların ve mekanların merkezine olan yolculuğunun son safhasını anlatıyor. Ama bu kez, Roland ve ka-tet'i New York'taki Dixie Pig'den Uç-Dünya'daki Algul Siento'ya giderken kayıplar kendi içlerinde yaşanıyor. Mia'nın bebesi Mord-red'den Kızıl Kral adıyla bilinen kötü güce kadar tüm düşmanları giderek daha büyük bir umutsuzluğa düşüyor. Arayışının son aşamasında Roland'ın bir yoldaşa, kuleye girebilmek için son bir anahtara daha ihtiyacı oluyor. Onu orada, kulenin tepesinde bekleyenler, hiç şüphesiz King'in sayısız hayranını şaşkınlığa düşürecek bir gizem.

Stephen King'in eşi bulunmaz hikâye anlatım gücü ve fanteziye ilginin en üst düzeyde oluşuyla Kara Kule'nin piyasaya çıkması, yayıncılık dünyasında bu yılın en önemli olayı olacak.


Onu dinleyecek dikkatli bir kulak olmaksızın konuşan, dilsizdir.

Bu yüzden, Sadık Okuyucu, Kara Kule serisinin bu pn kitabı

sana ithaf edildi.

Uzun günler ve hoş geceler.

Duymamak mı? Oysa gürültü her yerdeydi!

Bir çanın sesi gibi. Giderek artarak yükseliyordu.

Kayıp serüvencilerin, yoldaşlarımın... İsimleri kulaklarımda... Ne kadar güçlü ve ne kadar cesur Ne kadar şanslı ama her biri yok oldu. Kayboldu, kayboldu! Bir dakika elem dolu yılların kara habercisi oldu.

Orada durdular, tepe eteklerinde sıralanıp

Sonumu görmek için buluşup bir başka resim için Yaşayan bir çerçeve! Alev perdesinin arasında Hepsini gördüm hepsini tanıdım. Ama yine de Korkusuzca götürdüm boruyu dudaklarıma Ve üfledim. "Childe Roland Kara Kule'ye geldi."

— Robert Browning

— "Childe Roland Kara Kule'ye Geldi"

Elimde altıpatlarla Doğdum, Son duruşumu

Bir silahın gerisinde yapacağım.

—Bad Company

Ne hale geldim? En yakın dostum Tanıdığım herkes Sonunda terk edip gidiyor Her şeye sahip olabilirdin Pislik imparatorluğum Seni yeneceğim Seni inciteceğim

-Trent Raznor

İÇİNDEKİLER


BİRİNCİ KISIM 10

KÜÇÜK KIZIL KRAL 10

DAN-TETE 10

BİRİNCİ BÖLÜM CALLAHAN VE VAMPİRLER 11

İKİNCİ BOLÜM DALGANIN ÜZERİNDE 20

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM EDDIE BİRİNİ ARIYOR 28

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DAN-TETE 44

BEŞİNCİ BÖLÜM ORMANDA, KUDRETLİ ORMANDA 61

ALTINCI BÖLÜM TURTLEBACK YOLU'NDA 82

YEDİNCİ BÖLÜM BİR ARAYA GELİŞ 95

İKİNCİ KISIM 99

MAVİ CENNET 99

DEVAR-TOI 99

BİRİNCİ BÖLÜM DEVAR-TETE 100

İKİNCİ BÖLÜM İZLEYİCİ 109

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM PARLAK TEL 119

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GÖK GÜRÜLTÜSÜ'NE AÇILAN KAPI 130

BEŞİNCİ BÖLÜM STEEK-TETE 136

YEDİNCİ BÖLÜM KA-SHUME 167

SEKİZİNCİ BÖLÜM ZENCEFİL EVDEN NOTLAR 178

DOKUZUNCU BÖLÜM YOLDAKİ İZLER 207

ONUNCU BÖLÜM SON GÖRÜŞME (SHEEMİE'NİN RÜYASI) 215

ON BİRİNCİ BÖLÜM ALGUL SIENTOTA SALDIRI 230

ON İKİNCİ BÖLÜM TET PARÇALANIYOR 258

ÜÇÜNCÜ KISIM 279

BU ALTIN RENGİ VE YEŞİL IŞIKTA 279

VES' KA GAN 279

BİRİNCİ BÖLÜM BAYAN TASSENBAUM GÜNEYE GÖTÜRÜYOR 280

İKİNCİ BÖLÜM VES'-KA GAN 300

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TEKRAR NEW YORK (Roland Kimlik Gösteriyor) 322

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM FEDIC (İKİ MANZARA) 352

DÖRDÜNCÜ KISIM 362

EMPATİKA'NIN BEYAZ TOPRAKLARI 362

DANDELO 362

BİRİNCİ BÖLÜM ŞATONUN ALTINDAKİ ŞEY 363

İKİNCİ BÖLÜM KÖTÜ TOPRAKLAR YOLUNDA 381

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KIZIL KRALİN ŞATOSU 394

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM DERİLER 415

BEŞİNCİ BÖLÜM ODD'S LANE'DEN JOE COLLINS 427

ALTINCI BÖLÜM PATRICK DANVILLE 452

BEŞİNCİ KISIM 470

KIRMIZI TARLA 470

CAN'-KA NO REY 470

BİRİNCİ BÖLÜM YARA VE KAPI (HOŞÇA KAL, CANIM) 471


İKİNCİ BÖLÜM MORDRED 496

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KIZIL KRAL VE KARA KULE 512

SUSANNAH NEW YORK'TA (SONUÇ) 530

BULUNMUŞ (SON SÖZ) 535

EK ROBERT BROWNING 544

"CHILDE ROLAND KARA KULEYE GELDİ" 544

YAZARIN NOTU 553

BİRİNCİ KISIM

KÜÇÜK KIZIL KRAL

DAN-TETE

BİRİNCİ BÖLÜM CALLAHAN VE VAMPİRLER
1

Peder Don Callahan bir zamanlar, ismi Salem's Lot olan ve artık hiçbir haritada yer almayan bir kasabanın Katolik rahibiydi. Artık umur-sadığı yoktu. Gerçeklik gibi kavramlar onun için önemini yitirmişti.

Bu eski rahip şimdi elinde kâfir bir nesne, fildişinden oyulmuş bir kaplumbağa heykeli tutuyordu. Kaplumbağanın ağzında bir çentik, sırtında da soru işareti şeklinde bir çizik vardı ama bunlar dışında harikuladeydi.

Güzel ve güçlü. Gücü elinde elektrik akımı gibi hissediyordu.

"Ne kadar güzel," diye fısıldadı yanındaki çocuğa. "Bu Kaplumbağa Maturin mi? O, değil mi?"

Çocuk Jake Chambers'dı ve başlangıç noktası olan Manhattan'a tekrar dönmeden önce uzun süren bir tur atmıştı. "Bilmiyorum," dedi. "Ona sköldpadda diyor. İşimize yarayabilir ama içerde bizi beklemekte olan adamları öldüremez." Başını Dixie Pig'e doğru sallarken az önceki cümlesinde Susannah'yı mı Mia'yı mı kastettiğini merak etti. Bir zamanlar bunun önemli olmadığı, zira iki kadının sıkıca iç içe geçmiş olduğu söylenebilirdi. Ancak o an önemi olduğunu veya çok yakında olacağını düşündü.

"Yapacak mısın?" diye sordu Jake, pedere. Mücadele edecek misin? Savaşacak mısın? Öldürecek misin, anlamındaydı sorusu.

"Ah, evet," dedi Callahan sakince. Bilge gözlü, sırtı çizik fildişi kaplumbağayı, taşıdığı tabancanın yedek kurşunlarını koyduğu göğüs cebine attı ve orada olduğundan emin olmak için üstten şöyle bir yokladı. "Kurşunlar bitene dek ateş edeceğim. Onlar beni öldürmeden önce biterse... tabancanın kabzasıyla saldıracağım."

Duraksaması o kadar kısaydı ki Jake hissetmedi bile. Ama o duraksamada Beyaz, Peder Callahan ile konuştu. Arada birkaç yıllık inançsızlık dönemi, onu kavrama yeteneğinin önce azaldığı, sonra tamamen kaybolduğu zamanlar olmasına rağmen çok eskiden, hatta çocukluğundan beri tanıdığı bir güçtü. Artık o karanlık günler geride kalmıştı. Beyaz yine onunla birlikteydi ve Tanrı'ya teşekkürler, dedi.

Jake başını sallıyor, Callahan'm zar zor duyabildiği bir şey söylüyordu. Jake'in ne dediği önemli değildi. Diğer sesin, belki Tanrı demek için fazla yüce olan bir şeyin...

(Gan)

sesinin söylediği çok önemliydi.



Çocuk yola devam etmeli, dedi ses ona. Burada ne olursa olsun, olaylar nasıl gelişirse gelişsin çocuk ilerlemeli. Hikâyedeki rolün sona ermek üzere. Onunki daha sürecek.

Krom bir ayak üzerine yerleştirilmiş levhanın önünden geçtiler (ÖZEL BİR FAALİYET YÜZÜNDEN KAPALIYIZ). Jake'in özel arkadaşı Oy, dişleri sırıtırmış gibi gözler önüne serilmiş halde ikisinin arasında yürüyordu. Jake basamakların tepesine varınca Susannah-Mio'nun Calla Bryn Sturgis'den getirdiği saz keseye uzandı ve iki tabağı çıkardı-'Rizalar. Tabakları hafifçe birbirlerine vurdu, çıkan tok tınlama sesi üzerine başını salladı ve, "Seninkini görelim," dedi.

Callahan, Jake'in Calla New York'tan götürdüğü ve sonra tekrar geri getirdiği Ruger'ı havaya kaldırdı; hayat bir tekerlektir ve hepimiz teşekkürler deriz. Peder, Ruger'ın namlusunu düelloya hazırlanan biri gibi bir anlığına sağ yanağının önünde tuttu. Sonra kurşunları ve kaplumbağayı koyduğu göğüs cebine dokundu. Sköldpadda'yı koyduğu cebine.

Jake başını salladı. "İçeri girdikten sonra bir arada kalacağız. Daima birlikte. Oy aramızda olacak. Üçe kadar sayacağım. Ve bir kez başladık mı sonuna dek durmayacağız."

"Durmayacağız."

"Evet. Hazır mısın?"

"Evet. Tanrı seni korusun evlat."

"Seni de, peder. Bir... iki... üç." Jake kapıyı açtı ve ikisi birlikte loş ışığa ve kızarmış etin yoğun kokusuna daldı.


2

Jake akıbetinin ölüm olacağından şüphe duymadığı savaşa girerken gerçek babası Roland Deschain'in iki sözünü hatırladı. Beş dakika süren savaşlar, binlerce yd yaşayan efsaneler yaratır. Ve ecel geldiğinde mutlu ölmek zorunda değilsin ama tatmin hissi duyarak ölmelisin, zira hayatını başından sonuna dek yaşamış olacaksın ve daima ka'ya hizmet edildiğini bileceksin.

Jake Chambers, Dixie Pig'i tatmin dolu gözlerle inceledi.
3

Aynı zamanda kusursuz bir berraklıkla. Duyuları o kadar keskinleş-mişti ki sadece kızaran etin değil, sıvandığı biberiyenin de kokusunu alıyor; nefesinin sakin ritmini duymakla kalmıyor, boynunun bir tarafından beynine çıkıp diğer tarafından kalbine inen kanının mırıltısını da duyuyordu.

Ayrıca Roland'ın en kısa savaşın bile içinde yer alanlar için ilk atıştan son ceset yere yığılana dek uzun göründüğünü söylediğini de hatırlıyordu. Zaman esniyor, yokluğun sınırlarına dek uzanıyordu. Jake o zaman anlamadığı halde anlıyormuş gibi başını sallamıştı.

Artık anlıyordu.

İlk düşüncesi, sayılarının çok fazla olduğuydu... çok çok fazla. Ço

ğunluğunu pederin "sığ adamlar" dediği yaratıkların oluşturduğu yüze ya

kın düşmanla karşı karşıyaydılar. (Bazıları sığ kadınlardı ama Jake pren

sibin aynı olduğundan emindi.) Aralarında, etraflarında mavi auralarla,

kül gibi benizlere sahip ve bazıları eskrim kılıçları gibi ince olan vampir

ler vardı. *

Alçak sesle hırlayan ve dişlerini gösteren Oy, Jake'in ayağının dibinde duruyordu.

Kokusu havayı saran kızarmış etin, domuz eti olmadığı muhakkaktı.


4

Aramızda daima üç metrelik mesafe olmalı, peder, demişti Jake kaldırımda konuşurlarken ve Callahan, şef garsonun masasına yaklaşırlarken aralarına gereken mesafeyi koymak için Jake'in sağına doğru seğirtmeye başlamıştı bile.

Jake, ona ayrıca olabildiğince uzun süre avazı çıktığı kadar bağırmasını da söylemişti. Callahan tam bunu yapmak için ağzını açmıştı ki Beyaz'ın sesi içinde yine yükseldi. Tek bir kelime söyledi ama bu kadarı yeterliydi.

Sköldpadda, dedi.

Callahan Ruger'ı sağ yanağının yanında tutuyordu. Sol eliyle göğüs cebine uzandı. Duyuları yanındaki çocuğunki gibi en yüksek seviyeye ulaşmamıştı ama yine de çok fazla şeyi görebiliyordu: duvarlardaki turun-cumsu kızıl elektrikli şamdanlar; masaların üzerinde daha canlı, Cadılar Bayramı'nı hatırlatan cam hazneler içine konan mumlar; katlanmış peçeteler. Yemek salonunun solunda, uzun bir ziyafet masasının etrafına otu-

ran şövalyelerin ve leydilerin resmedildiği bir perde vardı. İçeriye, (Callahan bunu neyin tetiklediğinden emin değildi, sinyaller fazlasıyla belirsizdi) heyecanlı bir olayın ardından tekrar normal düzenlerine dönmekte olan insanların havası hâkimdi; belki bir mutfak yangını veya caddede bir trafik kazası.

Ya da bir kadının doğum yapması, diye düşündü Callahan parmakları kaplumbağanın üzerine kapanırken. Ana yemeğe geçmeden önce biraz ara vermek daima iyidir.

"Bakın hele, Gilead'ın ka-mai'l&ri gelmiş!" diye bağırdı heyecanlı, tedirgin bir ses. Callahan bu sesin bir insana ait olmadığından emindi. İnsan sesi olamayacak kadar vızıltılıydı. Callahan salonun uzak köşesindeki korkunç kuş-insan karışımını gördü. Yaratığın üzerinde boru paça kot pantolon ve düz beyaz bir gömlek vardı ama gömleğin yakasından çıkan kafa koyu sarı tüylerle kaplıydı. Gözleri, dökülmüş sıvı zift damlaları gibiydi.

"Haklayın!" diye bağırdı bu korkunç derecede aptal yaratık ve bir peçeteyi kenara fırlattı. Peçetenin altında bir tür silah vardı. Callahan bunun bir tabanca olduğunu düşündü ama Uzay Yo/w'ndakilere benziyordu. Ne deniyordu onlara? Ayrıştırıcılar? Sersemleticiler?

Fark etmiyordu. Callahan'ın çok daha etkili bir silahı vardı ve onu herkesin gördüğünden emin olmak istiyordu. En yakın masanın üzerin-dekileri yere fırlattıktan sonra örtüyü gösteri yapan bir sihirbaz gibi çekti. İstediği son şey, en kritik anda masa örtüsüne takılıp sendelemekti. Sonra, bir hafta önce bile inanmayacağı bir çeviklikle önce sandalyelerden birine, oradan masanın üzerine çıktı. Çıkar çıkmaz gövdesinin altından tuttuğu sköldpadda'yı herkesin görebileceği şekilde havaya kaldırdı.

Bir şarkı mırıldanabilirdim, diye düşündü. Belki "Moonlight Becomes You"• veya "I Left My Heart in San Francisco"•

Tam olarak otuz dört saniyedir Dixie Pig'in içindeydiler.


5

Bir sınıfta veya okul toplantısında büyük bir grup öğrenciyle karşı karşıya gelmiş lise öğretmenleri size ergenlerin, daha yeni duş alıp temizlenmiş bile olsalar vücutlarının üretmekle çok meşgul olduğu hormonlar yüzünden leş gibi koktuğunu söyleyecektir. Stres altındaki her insan grubundan buna benzer kötü bir koku yayılır. Duyulan aşırı derecede kes-kinleşen Jake aynı kokuyu yemek salonunda da alıyordu. Şef garsonun masasını (babası bu masalara Şantaj Merkezleri derdi) geçtikleri sırada Dixie Pig'de yemek yiyenlerin kokusu hafifti, havaya telaşlı bir ortamdan çıkıp rahatlamakta olan insanların kokusu hâkimdi. Ama Jake uzak köşedeki kuş-yaratık bağırdığında sürekli müşterilerin kokusunu daha iyi hissetti. Metalik bir aromaydı, öfkesini ve duygularını ateşlemek için kan kadar etkiliydi. Evet, Kuş Tweety'nin masanın üzerindeki peçeteyi bir kenara bıraktığını gördü; evet, altındaki silahı gördü; evet, masanın üzerinde dikilen Callahan'ın kolay bir hedef olduğunu gördü. Jake için bu, Kuş Tweety'nin ağzı olan harekete geçirme silahını etkisiz hale getirmekten daha önemsizdi. Callahan kaplumbağayı havaya kaldırdığı sırada Jake on dokuz tabaktan ilkini fırlatmaya niyetlenerek sağ kolunu geriye atmıştı.

İşe yaramayacak, burada olmaz, diye düşündü Jake ama bu fikir daha zihninde tam olarak şekillenemeden işe yaradığını gördü. Kokularından anlamıştı. İçindeki saldırganlık yok olmuştu. Masalarından kalkmaya niyetlenmiş olan birkaçı (sığ adamların alinlarindaki kırmızı delikler, hiç kırpılmayan gözler gibiydi; vampirlerin etrafındaki mavi auralar sanki gerilemiş ve yoğunlaşmıştı) kaslarını kontrol edemiyormuşçasına sertçe yerlerine oturdu.

"Öldürün, Sayre'ın söylediği onlar..." Sonra Tweety sustu. Sol eli (öylesine çirkin bir pençeye el denebilirse) ileri teknoloji ürünü silahının kabzasına dokunduktan sonra yanma düştü. Gözlerindeki parlaklık kaybolmuş gibiydi. "Sayre'ın geleceklerini söylediği... S-S-Sayre'm..." Bir başka duraksama oldu. Sonra, "Ah sai, elinizdeki o harikulade şey nedir?" diye sordu kuş-yaratık.

"Ne olduğunu biliyorsunuz," dedi Callahan. Jake'in hareket ettiğini fark edince çocuk, Silahşor'un dışarıda söylediklerini hatırlayarak (Ne zaman sağıma baksam yüzünü görebileyim) masadan indi ve kaplumbağayı havada tutarak ilerlemeye başladı. Salondaki sessizliği neredeyse tadabiliyordu ama...

Ama bir başka salon daha vardı. Sert kahkahalara ve neşeli haykırışlara bakılırsa yakınlarda bir yerde bir parti vardı. Sol tarafta. Şövalyeler ve leydilerin yemek yerken resmedildiği perdenin gerisinde. Orada bir şeyler oluyor, diye düşündü Callahan. Ve muhtemelen bir poker partisi değil.

Oy'un kusursuz bir küçük motor gibi kesintisizce hırladığını duydu. Ve bir şey daha. Alçak ve süratli bir tıkırtı ile sert bir şıkırtı. Bu iki sesin birleşimi Callahan'ın dişlerini kamaştırdı ve tüylerini ürpertti. Masaların altma saklanan bir şey vardı.

Yaklaşmakta olan böcekleri ilk gören Oy oldu ve avın yerini gösteren bir köpek gibi bir ayağı havada, burnu öne uzanmış halde donakaldı. Bir süre için bedeninde tek hareket eden yer gerilip dişlerini gösteren, sonra rahatlayıp gizleyen, daha sonra tekrar gerilip gösteren burun derisi oldu.

Böcekler yaklaşmaya devam etti. Bunlar her ne idiyse, Peder Callahan'ın havada tuttuğu Kaplumbağa Maturin'e hiç mi hiç aldırmıyorlardı. Ekose klapaları olan bir smokin giymiş şişman bir adam kuş-yaratığa güçsüzce, neredeyse sorarcasına, "Burdan ileri gitmemeleri gerekiyordu, Me-iman," dedi. "Gitmelerine de izin veremeyiz. Aldığımız emirler..."

Oy şiddetle hırlayarak öne atıldı. Oy'dan hiç beklenmeyecek bir sesti ve Callahan'a çizgi roman balonlarım hatırlattı: Hırrrrrr! "Yoo!" diye telaşla haykırdı Jake. "Oy, yapma!" Jake'in haykırışı üzerine perdenin gerisinden yükselen neşeli sesler ve kahkahalar, diğer salonda bir şeylerin değiştiğini fark etmişlercesine aniden kesildi.

Oy, Jake'in haykırışına kulak asmadı. Böceklerden üçünü büyük bir hızla ve başarıyla ezdi. Parçalanan kabuklarının çıtırtısı salondaki yeni sessizlikte mide bulandırıcı bir netlikle duyuldu. Oy böcekleri yemeye yeltenmiyor, birer fare büyüklüğündeki cesetlerini boynunun sert bir hareketi ve yüzünü terk etmeyen sırıtışıyla bir kenara fırlatıyordu.

Diğerleri masaların altına çekilmeye başladı.

Bu iş için yaratılmış, diye düşündü Callahan. Belki bir zamanlar tüm Hantal Billyler bunun içindi. Bazı köpek cinslerinde olduğu gibi...

Perdenin gerisinden yükselen boğuk bir çığlık düşüncelerini böldü: "İnsanlar," diye bağırdı bir ses. "Ka-insanlar!" diye haykırdı bir diğeri.

Callahan'ın içinden çok yaşa, diye bağırmak gibi saçma bir istek yükseldi.

Ama ağzından herhangi bir ses çıkamadan Roland'ın sesi kafasının içini kapladı.


6

"Jake, git."

Çocuk şaşkın bir ifadeyle Peder Callahan'a döndü. Kollarını çapraz-lamış, 'Rizaları kıpırdayacak ilk sığ adama veya kadına fırlatmak üzere hazır halde yürüyordu. Oy tekrar ayaklarının dibinde yerini almıştı ama parlak gözleri yeni avlar görebilmek için sürekli zemini tarıyordu.


Yüklə 2,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   62




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin