Hallorann, VVendy ve Danny on beş dakika sonra vardılar onların yanına. Kasabalılar giyecek, konyak ve Doktor Edmonds'u getirmişlerdi.
I» t I t
m • m
Uzun karanlık sona ermişti. 58
Son söz / yaz - . '
Haiiorann yamağının hazırladığı salataları gözden geçirdikten sonra önlüğünü çıkarıp çengele astı ve arka kapıdan dışarı çıktı. Akşam yemeği hazırlığına başlamadan önce bir kırk beş dakikası vardı.
Red Arrow Lodge'du bulunduğu yerin adı. Rangeiy kasabasından otuz kilometre uzakta Maine dağlarına gömülmüş bir yer. İyi bir yerdi. Müşterisi çok fazta değildi, bahşiş iyiydi, şimdiye kadar yemeği beğenmeyen çıkmamıştı. Mevsimin yarısının geçmiş olduğu düşünülürse kötü bir bilanço değildi doğrusu. Bahçeye kurulmuş barla yüzme havuzu arasından geçip, dört kişilik bir grubun kroke oynadığı çayıra doğru yürüdü.
Karşı yanda göl manzaralı tek odalı evler vardı ağaçlar arasında. En güzeli en sonuncusuydu. Haüorann bu işe girdiğinde nisan sonu için tutmuştu orasını. İki kişilik.
Kadın bir şezlonga uzanmış kitap okuyordu. Haiiorann ondaki değişikliğe şaşıyordu. Ciddi bir yerde olmamasına rağmen dimdik oturuşun-daydrbu şaşkınlığı biraz da. Ama sırtında korse olduğunu unutmamalıydı. Belkemiği incinmiş, üç kaburgası kırılmıştı. Sırtı kolay kolay iyileş-mezdi. Bu yüzden öyle dimdik oturuyordu. Ama daha başka değişiklik de vardı. Daha yaşlanmıştı sanki, yüzündeki gülümseme de uçmuştu. Şimdi yüzünde, Haiiorann'A dokuz ay önce ona ilk rastladığında var oimayan bir güzellik vardı. 0 zamanlar genç bir kızdı henüz. Şimdi bir kadındı. Ayın görünmeyen yüzüne gidip dönmüş bir insan. Wendy yaklaşan ayak seslerini duyunca başını kaldırıp kitabını kapattı. «Selam, Dick!» Kalkmak için doğrulduğu anda yüzünde bir acı dalgası dolaştı. - 378 -
«Kaikma,» dedi Haüorann. «Merasime gerek yok.» Yanına, eşiğe otururken kadın gülümsedi. «Nasıl gidiyor bakalım?»
«Fena değil,» dedi Haiiorann. «Bu akşam karides kokteylini bir dene.» «Söz.»
«Danny nerede?»
«işte.» Haiiorann, Hendy'nin
işaret ettiği yere, iskelenin ucuna baktı. Danny orada oturuyordu. Ayağında dizlerine kadar sıvanmış blucin, N sırtında kırmızı çizgili beyaz bir tişört. Balık tutuyordu. «İyice kararmış,»'dedi Hallorann.
. II •
«Öyie.» Wendy sevgiyle baktı adamın yüzüne.
Hallorann bir sigara çıkardı, paketinin üstüne vurdu, yaktı. «O rüya- - -lardan ne haber?»
«Bu hafta yalnızca bir tane gördü. Eskiden her gece, hatta gecede iki üç kere görürdü. Patlamalar. Çalı hayvanlar. Ve en çok da... bilirsin , işte.» «Evet. Düzelecek görürsün bak, VVendy.» «Acaba?»
Hallorann başını salladı. «Sen de, o da. İkiniz de kendinizi buluyorsunuz. Biraz değişmiş belki, ama yine de... eskiye dönüş olamaz,-ama bu da kötü demek değil ki .»
Bir süre konuşmadılar. VVendy salıncaklı kolt'jkta sallandı. Hallorann ayaklannı bahçe çitine dayadı. Çamlar arasından çıkan hafif bir esinti, Wendy'nin saçlarının arasında dolaştı. Saçlarını kısa kesmek zorunda kalmıştı. «ATm... Bay Shockley'in teklifini kabul etmeye karar verdim,» dedi VVendy. «İyi bir iş gibi görünüyor. İlgi duyabileceğin bir iş. Ne zaman başlıyorsun?» «Bayramdan hemen sonra. Buradan doğru Maryland'e gidip bir yer arayacağız. Ticaret Odası broşürünü okuyunca karar verdim. Çocuk yetiştirmek için güzel bir yer, Jack'tan kalan sigorta parasına - 373 -
pek dokunmadan yaşayabileceğiz ben de çalışırsam. Daha kırk bin dolarımız var.
İyi bir yere yatırırsam Danny'yi koleji bile bitirtebilir.»
Hallorann başını salladı. «Annen ne olacak?»
«Maryland yeteri kadar uzak sanırım,» dedi VVendy.
«Eski dostlarını unutmazsın, değil mi?»
«Danny bırakmaz ki. Haydi biraz yanına gitsene, sabahtan beri bekliyor.»
«Ben de.» Hallorann ayağa kalktı, «ikiniz de düzeleceksiniz. Bunu hissedebiliyor
musun?»
Wendy başını kaldırıp baktı ona. Sıcak bir gülümseme vardı yüzünde. «Evet.» Adamın elini alıp öptü. «Bazen hissedebiliyorum.» «Karides kokteylini unutma.» «Unutmam.»
Hallorann, Danny'nin ayaklarını suya sokmuş olduğu tahta iskeleye yürüdü. İlerde göl genişliyor, çevresindeki çamlar suda yansıyordu. Yaşlı, yuvarlak, zamanla alçalmış dağlar vardı çevrede. Tam Haiio-rann'a göre.
«Bir şeyler tutuyor musun?» diye sordu çocuğun yanına otururken. Ayakkabılarını çıkardı. Derin' derin içini çekerek ayaklarını serin suya soktu. «Bir şey tutamadım daha. Ama az önce bir balık yemi ısırdı.»
«Yann kayıkla çıkarız. Sabaha. Balık gölün ortasında tutulur. Hem de kocaman
balıklar.»
«Ne kadar kocaman?»
Hallorann omuzlarını silkti. -«Köpekbalıkları, balinalar falan işte!» «Burada balina olmaz.»
«Mavi balina olmaz kuşkusuz. Buradakiler otuz metrelik pembe balinalardır.» «Okyanustan buraya nasıl gelmişler peki?»
Hallorann oğlanın kızıl saçlarını okşadı. «Nehir boyunca yüzerek, aniadın mı şimdi ?» «Gerçek mi?» «Gerçek.»
Bir süre konuşmadan dümdüz göle baktılar. Haliorann oğlana bakınca gözlerinin yaşia dolduğunu gördü.
Oğlanı kucaklayarak, «Ne oldu?» diye sordu. «Hiçbir şey.»
«Babanı öziüyorsun, değil mi?»
Danny başını salladı. «Hep bilirsin zaten.» Gözünden bir damla yaş yanağına süzüldü.
«Birbirimizden gizli sırrımız olamaz. İşler böyle ne yaparsın.»
Danny oltasına bakarak, «Kimi zaman keşke ben ölseydim diyorum. Benim suçumdu.
Hepsi benim yüzümden oldu.»
«Annenin yanında böyle konuşmuyorsun ya?»
«Hayır. O, oianian unutmak istiyor. Ben de. Ama...»
«Ama unutamıyorsun.»
«Evet.»
«Ağlamak ister miydin?»
Çocuk cevap vermek istedi ama sözleri hıçkırığı içinde boğuldu kaldı. Başını Haiiorann'ın omzuna dayayıp ağlamaya başladı. Haüorann hiçbir şey söylemeden sarıldı oğlana. Çocuk zaman zaman ağlamak zorunda kalacaktı, bunu biliyordu. Neyse ki ağlayacak kadar gençti daha.
Biraz sakinieşince, «Bunlar geçecek,» dedi Haüorann. «Şimdi iyi olmadığını sanıyorsun, ama iyileşeceksin. Işıl...»
«Keşke olmasaydı,» diye Danny boğulur gibi konuştu. «Keşke olmasaydı.»
«Ama var. iyi ya da kötü. Senin elinde değil bu, oğlum. Ama en kötüsü geride
kaldı artık. İşier güçleşince benimle konuşursun. Çok kötü olursa beni
çağırırsın, gelirim, tamam mı?»
«Ya Maryiand'daysak?»
"Orada olsan bile.»
Danny'nin oltasının mantarını seyrettiler bir süre. Sonra Danny işitilmeyecek kadar hafif bir sesle, «Arkadaşım kalacak misin?» diye sordu «San beni istediğin sürece.» Çocuk adama sarıldı. -
«Danny, iyi dinie beni. Sana son kez söyleyeceğim bunları. Altı yaşında bir çbcuğa söylenmemesi gereken şeyler vardır. Bir şeyin olması gereken biçimiyle olduğu biçim hiçbir zaman aynı değildir. Dünya yaşanması güç bir yerdir, Danny. İnsanı umursamaz. Senden benden nefret etmez ama bizi sevmez de. Dünyada korkunç şeyler olur, kimsenin açıklayamayacağı şeyler. İyi insanlar kötü biçimlerde ölürler ve kendilerini seven insanlan yapayalnız bırakırlar. Kimi zaman kötü insanların sağlıklı yaşadıklarını ve zenginliğe kavuştuktan1" sanırsın. Dünyja seni sevmiyor, ama annenle ben seviyoruz, iyi bir çocuksun, Danny. Baban için üzül, onun başına gelenler için ağlamak istersen bir dolaba gir, yatağında örtünün altına gir ve doya doya ağla. İyi bir oğlun yapması gereken şeydir bu. Ama ilerlemeye de çalış. Bu sert dünyada görevin budur. Sevgini yaşatmak ve ne olursa olsun yoluna devam etmek.»
«Peki,» diye Danny fısıldadı, «istersen gelecek yaz yine gelirim seni görmeye... sen istersen. Geiecek yaz yedi yaşıma basacağım.»
«Ben de aitmiş iki falan olacağım. Ama istersen önce bu yazı bitirelim ha?»
«Peki.» Haiiorann'a baktı. «Dick?»
«Efendim?»
«Çabuk ölmeyeceksin, değil mi?» «Hiç niyetim yok. Hey... oltana balık vurdu.» Kırmızı beyaz renkii mantar suya dalıp çıkmıştı. «Yaşasın!» diye bağırdı Danny.
VVendy yanlarına gelmiş, Danny'nin arkasında duruyordu. «Ne yakaladın?» diye sordu. «Levrek mi?»
[Hayır bayan,» diye Haüorann cevap verdi. «Pembe balina olduğunu sanıyorum.»
Kamışın ucu eğrilmişti. Danny çekineA gökkuşağı renkli uzun bir bank güneşte
parıidads ve suya daldc.
Danny yutkunarak çeviriyordu makarayı.
«Yardım eî bana, Dick! Yakaladım! Yardım et bana!»
Haiiorann güldü.
«Kendr'başma çok güzel beceriyorsun, küçük bey. Pemberjatina ml. yoksa sazan mı bilmiyorum ama, ne olursa ölsün gayet, güzet beceriyorsun.»
Kolunu Danny'nin omuzlarına doladı. Oğlan ağır ağır çevınyordu makarayı. VVendy de Danny'nin öteki yanma oturdu. Üçü birden öğleden sonrası güneşi altında iskelenin ucunda oturdular. SON