Su sağlıklı yaşamak için zorunlu gıdaların başında geliyor. Yemek yemeden haftalarca yaşayabiliyoruz ama su içmeden birkaç günden fazla yaşamamız mümkün değil!
Su sağlıklı yaşamak için zorunlu gıdaların başında geliyor. Yemek yemeden haftalarca yaşayabiliyoruz ama su içmeden birkaç günden fazla yaşamamız mümkün değil!
Su sağlıklı yaşamak için zorunlu gıdaların başında geliyor. Yemek yemeden haftalarca yaşayabiliyoruz ama su içmeden birkaç günden fazla yaşamamız mümkün değil!
Yetişkin bir erkeğin vücut ağırlığının yüzde 60’ı su.
İnsanlar vücut suyunun yüzde 10’unu kaybettiklerinde yaşamları tehlikeye giriyor, yüzde 20’sini kaybettiklerinde ise ölüm kaçınılmaz oluyor.
Enerji oluşması
Enerji oluşması
Büyüme ve yıpranan dokuların onarımı için protein sentezlenmesi
Kan basıncının sağlanması
Harcanmayan enerjinin yağ olarak depolanması
Vücut pH’sının düzenlenmesi
Metabolizma sonucu oluşan zararlı (toksik) atıkların dışarı atılması.
Bir insanın susuzluk hissi ile su ihtiyacını ayarlayabileceği düşüncesi, çocukluk çağı için doğru olsa da ileri yaşlar için geçerli değildir.
Bir insanın susuzluk hissi ile su ihtiyacını ayarlayabileceği düşüncesi, çocukluk çağı için doğru olsa da ileri yaşlar için geçerli değildir.
Susuzluk hisleri önemli ölçüde köreldiği için yaşlıların farkına varmadan susuz kalma tehlikeleri büyüktür.
Ama birçoğumuzun yeteri kadar su içmediği açık. Bu nedenle vücudumuz tam anlamı ile görevlerini yerine getirmiyor ve çeşitli kronik hastalıklar ortaya çıkıyor.
İnsanlar yaşlandıkça susuzluk merkezleri duyarlılığını kaybetmektedir. Mesela birçok yaşlı serum takılacak kadar aşırı su kaybı olmasına rağmen kendisini susamış hissetmiyorlar(1).
İnsanlar yaşlandıkça susuzluk merkezleri duyarlılığını kaybetmektedir. Mesela birçok yaşlı serum takılacak kadar aşırı su kaybı olmasına rağmen kendisini susamış hissetmiyorlar(1).
Bazı araştırmacılar ise yaşlıların 10-15 yıl içinde vücut sıvılarından 3.5-6 litre kadar su kaybının olduğunu saptamışlardır (2).
Bazen gazetelerde ‘günde en az iki litre su için’ diye haberler çıkıyor, bazen de ‘çok su içmek zararlı, ne kadar susuyorsanız o kadar için’ diye
Bazen gazetelerde ‘günde en az iki litre su için’ diye haberler çıkıyor, bazen de ‘çok su içmek zararlı, ne kadar susuyorsanız o kadar için’ diye
“İnsan ne kadar susuyorsa o kadar su içmeli” önermesi ilk bakışta çok mantıklı geliyor. Ama durum göründüğü gibi değil. Sadece hayatı sürdürebilecek kadar su içmek sağlıklı bir yaşam için yeterli değil. Birçok insan yeterli sıvı aldığını düşünüyor, ama bu doğru değil.
Eğer yeteri kadar su içmiyorsanız ya da su yerine şekerli sıcak içecekler (kahve, çay), gazoz, kola, meyve suları, enerji içecekleri ve bira gibi su kaybettiren osmotik yükü fazla sıvıları içiyorsanız (fazla idrara çıkarak) kronik susuzluğa maruz kalıyorsunuz.
Eğer yeteri kadar su içmiyorsanız ya da su yerine şekerli sıcak içecekler (kahve, çay), gazoz, kola, meyve suları, enerji içecekleri ve bira gibi su kaybettiren osmotik yükü fazla sıvıları içiyorsanız (fazla idrara çıkarak) kronik susuzluğa maruz kalıyorsunuz.
Bu tip içecekler dudak kuruluğunuzu geçirdiği için susuzluğu hissedemiyorsunuz. Aşırı meşguliyet sırasında da insan susuzluğunu unutabiliyor.
Vücudumuz susuz kaldığında beyin hücrelerini susuz bırakmamak için her türlü tedbire başvuruyor. Amaç beyine yeterli kanı göndermek.
Vücudumuz susuz kaldığında beyin hücrelerini susuz bırakmamak için her türlü tedbire başvuruyor. Amaç beyine yeterli kanı göndermek.
Beyin vücudumuzun yüzde 2 kadarını oluşturuyor, fakat aldığı kan bunun 10 katı (yüzde 20).
Biz henüz susuz kaldığımızı hissetmeden, histamin bu durumun farkına varıyor ve salgılanması artıyor.
Biz henüz susuz kaldığımızı hissetmeden, histamin bu durumun farkına varıyor ve salgılanması artıyor.
Histamin su düzenini sağlamakla görevli bir madde. Amacı kanı öncelikle beyin, böbrek ve akciğer gibi hayati organlara göndermek ve bu dokuların ihtiyacını gidermek.
Bu durumda eğer yeterli sıvı almazsanız renin-anjiyotensin-aldosteron (RAA) sistemi de etkinleşerek kas, deri ve eklem gibi önceliği olmayan dokuların damarlarını büzüştürüyor. Tansiyon yükseliyor.
Bu durumda eğer yeterli sıvı almazsanız renin-anjiyotensin-aldosteron (RAA) sistemi de etkinleşerek kas, deri ve eklem gibi önceliği olmayan dokuların damarlarını büzüştürüyor. Tansiyon yükseliyor.
Bu dokular susuz kalıyor; deyim yerinde ise buruşuyor. Böylece hayati organlara daha fazla kan gidiyor.
Fakat bunun karşılığında histamin mide asit salgısını artırıyor, nefes daralması yapıyor, migren ve eklem ağrıları yapıyor, alerjik reaksiyonlara sebep oluyor ve tansiyonunuzu yükseltiyor.
Fakat bunun karşılığında histamin mide asit salgısını artırıyor, nefes daralması yapıyor, migren ve eklem ağrıları yapıyor, alerjik reaksiyonlara sebep oluyor ve tansiyonunuzu yükseltiyor.
Eğer histamin karşıtı ilaçlar kullanılırsa nefes darlığı azalıyor, mide asidi azalıyor, tansiyonunuz düşüyor fakat bu durumda da beyne ve hayati organlara daha az kan gidiyor.
Yapacağınız tek şey, aksaklığı ortadan kaldırmak; yani su içmektir.
Histamin ve susuzluk (dehidratasyon) sırasında artan diğer kimyasal maddeler (2. grup prostaglandinler ve bradikinin) ağrıya neden oluyorlar.
Histamin ve susuzluk (dehidratasyon) sırasında artan diğer kimyasal maddeler (2. grup prostaglandinler ve bradikinin) ağrıya neden oluyorlar.
Bu ağrılar romatizma, migren, mide ağrısı, kalp ağrısı, fibromiyalji ve bel ağrısı gibi kılıklarda karşımıza çıkabiliyor.
Su içerek bu ağrılardan kurtulabiliyorsunuz. Ağrı kesicilerin bu ağrılara fazla bir faydası yok, ayrıca zararlı yan etkileri de olabiliyor. Yapacağınız şey, susuzluğunuzu gidermektir.
İran asıllı ABD’de yaşayan Dr. Fereydoon Batmanghelidj (Feridun Batmangeliç) Su: Hasta Değil, Susuzsunuz kitabında tüm hastalıklarda en önemli nedenin, vücudun susuz kalması olduğunu söylüyor.
İran asıllı ABD’de yaşayan Dr. Fereydoon Batmanghelidj (Feridun Batmangeliç) Su: Hasta Değil, Susuzsunuz kitabında tüm hastalıklarda en önemli nedenin, vücudun susuz kalması olduğunu söylüyor.
Bu bilim adamına göre doğru su tüketimi ile nerdeyse bütün hastalıklara karşı korunabilmek mümkündür.
Maalesef hekimlerin çok azı kronik hastalıklar ile tüketilen sıvının azlığı arasında ilişki kuruyor.
Dr. Fereydoon Batmanghelidj İran İslam Devrimi sırasında 1979 yılında idamla yargılanmak üzere hapiste yatıyor.
Dr. Fereydoon Batmanghelidj İran İslam Devrimi sırasında 1979 yılında idamla yargılanmak üzere hapiste yatıyor.
Hapishanedeki ilk günlerinde şiddetli kıvrandırıcı ülser ağrısı olan bir mahkûma hapishanenin revirinde hiç ilaç olmadığı için iki bardak su veriyor. Ağrı 8 dakika içinde geçiyor. Daha sonra hastası 3 saatte bir 500 mL (1 küçük pet şişe ya da 2 büyük su bardağı) su içmeye devam ediyor.
Akut dönem geçtikten sonra hastaya yemekten yarım saat önce 250mL yemekten 2.5 saat sonra 250mL ve aralarda istediği kadar su içmesini öneriyor. Hasta yıllarca mide ağrısı çekmiyor.
Akut dönem geçtikten sonra hastaya yemekten yarım saat önce 250mL yemekten 2.5 saat sonra 250mL ve aralarda istediği kadar su içmesini öneriyor. Hasta yıllarca mide ağrısı çekmiyor.
Batmanghelidj ilk hastadan sonra hapisten çıktığı 1982 yılına kadar 3000’den fazla ülserli mahkûmu sadece suyla tedavi ediyor.
Hapse girdiğinden bir yıl sonra ilk duruşmaya çıktığında hâkime insan sağlığı için çok önemli bir buluş yaptığını, yaptığı bu buluşun İran ve Batı tıp dergilerinde yayınlanması için bir makale yazdığını söylüyor. İdam edilmeden önce bu yazıyı kendisine teslim etmek istiyor.
Hapse girdiğinden bir yıl sonra ilk duruşmaya çıktığında hâkime insan sağlığı için çok önemli bir buluş yaptığını, yaptığı bu buluşun İran ve Batı tıp dergilerinde yayınlanması için bir makale yazdığını söylüyor. İdam edilmeden önce bu yazıyı kendisine teslim etmek istiyor.
Hâkim duygulanıyor ve cezasını 3 yıla indiriyor. Daha sonraki aylarda ise erken tahliye kararı veriyor.
Fakat Batmanghelidj araştırmalarını tamamlamak için erken tahliye teklifini kabul etmiyor, izin alarak fazladan birkaç ay daha hapishanede kalıyor (toplam 2 yıl 7 ay) ve çalışmalarını tamamlıyor.
Mide ülseri
Mide ülseri
Reflü
Başağrısı
Astım
Alerji
Hipertansiyon
Kabızlık
Bağışıklık yetersizliği
Romatizma
Erişkin bir kişi günde en az 1.5-2.5 litre kadar su içmelidir.
Erişkin bir kişi günde en az 1.5-2.5 litre kadar su içmelidir.
Fakat meyve suları, gazlı meşrubat, çay gibi sıvılar su yerine sayılmamalı. Çünkü bunların az ya da çok idrar söktürücü etkileri var.
Bizce en iyi gösterge idrarın koyu olmaması; açık renkte olacak kadar su tüketilmesidir.
Sıcakta uzun saatler boyunca arazide kalmak ya da yürümek zorunda kalanlar tabii ki 4-5 litre su içebilirler. Fakat bu kişiler tuz kaybını karşılamak için bu sırada tuzlu gıdalar tüketmelidirler (tuzlu ayran gibi).
Birçok yaşlının yüksek olan tansiyonu yeterli su içtikten sonra düşmektedir.
Birçok yaşlının yüksek olan tansiyonu yeterli su içtikten sonra düşmektedir.
Tabii bu arada tansiyon düşürme amacı ile yaşlı kişilere tuzsuz diyet verilirken de dikkatli olunmalıdır. Yüksek olan tansiyon düşeceğine, tam tersi tansiyon yükselebiliyor.
Toplumda maden suyu ve maden sodasının aynı içecek olduğunu sanan pek çok kişi var. Oysa maden suyu ve soda farklı içecekler.
Toplumda maden suyu ve maden sodasının aynı içecek olduğunu sanan pek çok kişi var. Oysa maden suyu ve soda farklı içecekler.
Maden suyu, içerdiği tüm mineraller ve karbondioksit gazı ile birlikte yeraltındaki çatlaklardan yol bularak yeryüzüne çıkıyor, yani tamamen doğal. Bunlara Avrupa ülkelerinde mineralli su da deniliyor.
Soda ise su ve sudan yapılan içeceklere üretim esnasında karbondioksit gazı basılmasıyla elde edilen ve tamamen “yapay” olan bir içecek.
Maden suyunun magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerden zengin olması kalp krizi ve damar sertliğine karşı koruyucu. Nitekim magnezyumdan zengin suların tüketildiği bölgelerde bu hastalıklar daha az görülüyor.
Maden suyunun magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerden zengin olması kalp krizi ve damar sertliğine karşı koruyucu. Nitekim magnezyumdan zengin suların tüketildiği bölgelerde bu hastalıklar daha az görülüyor.
Düzenli maden suyu kullananlarda böbrek taşının arttığına dair bilimsel bir araştırma yoktur. Tam tersine böbrek taşlarının ve idrar yolu enfeksiyonlarının oluşmasını önler.
Maden suyunu her yaştaki insan ve hamileler rahatlıkla içebilirler.
Suyun pH değerinin 7,5-8.5 arası olması (yani hafif alkali olması) idealdir.
Suyun pH değerinin 7,5-8.5 arası olması (yani hafif alkali olması) idealdir.
Suda çözünmüş halde bulunan kalsiyum (Ca) ve magnezyum(Mg) bileşiklerinin toplamına suyun sertliği deniliyor. Genelde Fransız Sertliği (Fr) birimi kullanılıyor.
Çok yumuşak suların içimi iyidir ama vücuda yeteri kadar kalsiyum alamamış oluruz. Çok yüksek sertlik değerinde damar sertliği gibi problemlere yol açabilir.
Bir su ne kadar çok kalsiyum, magnezyum ve potasyum ne kadar yüksekse asitliği de o kadar az oluyor; yani pH’sı alkali tarafta oluyor.
Proteinli, tahıllı ve şekerli gıdaların böbreklerde oluşturduğu asit yükü yüksek, sebze ve meyvelerinki ise düşüktür.
Proteinli, tahıllı ve şekerli gıdaların böbreklerde oluşturduğu asit yükü yüksek, sebze ve meyvelerinki ise düşüktür.
Bilindiği gibi insan böbrekleri pH:5‘in altındaki idrarı, yani asidik idrarı boşaltamıyor. Bu nedenle oluşan asitler (daha çok fosfat ve sülfatlar) kısmen kemikten gelen kalsiyum ile tamponlanıyor ve ancak o şekilde idrarla atılabiliyor.
Diyetle alınan yüksek miktardaki asit, böbrekler ile atılırken kemik kalsiyumunu da eritiyor. Bu arada asidik gıdalar kas protein sentezini de yavaşlatıyor.
Asidik gıdalar osteoporoz, inme, böbrek taş, hipertansiyon kas erimesi ve astım gibi hastalıkların oluşmasına katkıda bulunabilmektedir.
Asidik gıdalar osteoporoz, inme, böbrek taş, hipertansiyon kas erimesi ve astım gibi hastalıkların oluşmasına katkıda bulunabilmektedir.
Günümüzde böbrek asit yükünün artmasının tek nedeni alkaliden zengin sebze ve meyvelerin yeteri kadar alınmaması değil ayrıca et ve tahıl gibi besinlerin işlenmesi sırasında potasyum ve magnezyum gibi alkali yapıcı minerallerini kaybetmesidir.
Günümüzde böbrek asit yükünün artmasının tek nedeni alkaliden zengin sebze ve meyvelerin yeteri kadar alınmaması değil ayrıca et ve tahıl gibi besinlerin işlenmesi sırasında potasyum ve magnezyum gibi alkali yapıcı minerallerini kaybetmesidir.
Bu nedenle geleneksel kavurma, klasik sucuk ve pastırma, kefir, ev yoğurdu gibi proteinli gıdalar, salam, sosis ve kutu sütü gibi rafine gıdalara göre daha az asidikler.
Taş devrindeki insanların idrarla attıkları asit miktarı (22 mEq/gün) günümüzdekinden (64 mEq/gün) üç kat daha azdır. Hem de daha fazla et tüketmelerine rağmen.
Taş devrindeki insanların idrarla attıkları asit miktarı (22 mEq/gün) günümüzdekinden (64 mEq/gün) üç kat daha azdır. Hem de daha fazla et tüketmelerine rağmen.
Su da alkali bir içecektir. Bu nedenle yeteri kadar su içmemek de vücudu asit tarafa kaydırabiliyor. Fakat her su yeteri kadar alkali olmuyor. Bu nedenle içtiğiniz suyun pH’sının 7.5-8.5 arasında olmasına dikkat edin.
Suyu filtre ettiğinizde ağır metaller ve diğer toksik maddeler uzaklaştırılırken faydalı mineraller de kaybolmaktadır.
Suyu filtre ettiğinizde ağır metaller ve diğer toksik maddeler uzaklaştırılırken faydalı mineraller de kaybolmaktadır.
Bir taraftan fayda öteki taraftan zarar. Çünkü su sadece H2O değil. İçinde sağlığımız için gerekli onlarca mineral vardır.
Bu eksiklikleri kaya tuzu kullanarak giderebilirsiniz.
İstanbul şebeke suyunun en az 30 parametresi her ay analiz edilmektedir. Hiçbir kaynak suyunda bu kadar parametre kontrol edilmemektedir.
İstanbul şebeke suyunun en az 30 parametresi her ay analiz edilmektedir. Hiçbir kaynak suyunda bu kadar parametre kontrol edilmemektedir.
Apartman içi su şebekesi eski değilse şebeke suyunu içebilirsiniz.
Şebeke suyunun en önemli riski klor içermesidir. Klor, mikropları öldürmek için suya konur. Fakat kanser de yapabilir ve suyun tadını bozar.
Şebeke suyunu musluktan aldıktan sonra en az bir saat dinlendirirseniz (özellikle küpte) kloru uçar ve içilebilir.
İçme suyu-Toksinler
Maalesef üzerinde yaşadığımız gezegeni yaşanamaz hale getirmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Maalesef üzerinde yaşadığımız gezegeni yaşanamaz hale getirmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Daha fazla kar elde etmek için her şeyin sentetiğine yönelerek doğal ürünlerden uzaklaşmak, üzerinde yaşadığımız dünyayı geleceğimizin umutları çocuklarımız için daha da yaşanmaz duruma getiriyor.
Bugün, 1940’larda olmayan/bilinmeyen, yaklaşık 80.000 sentetik kimyasal madde dünyada bulunmakta/ kullanılmaktadır. Üstelik her yıl 1.500 kadar yani kimyasal madde piyasaya sürülmektedir.
Bugün vücudumuzda 60 yıl önce bilinmeyen/ bulunmamış yaklaşık 400-500 kimyasal madde taşıdığımız tahmin edilmektedir.
Bugün vücudumuzda 60 yıl önce bilinmeyen/ bulunmamış yaklaşık 400-500 kimyasal madde taşıdığımız tahmin edilmektedir.
Kimyasal maddeler dünyanın aynı zamanda her yerinde bulunabilmekte ve yapımı kimyasalların izlerine/ kalıntılarına insanlar, hayvanlar, bitkiler, toprak, hava ve suda rastlanabilmektedir.
Hayat kaynağı olan su eğer zararlı maddelerle bulaşmışsa vücudumuza çok büyük zararlar verebilir.
Hayat kaynağı olan su eğer zararlı maddelerle bulaşmışsa vücudumuza çok büyük zararlar verebilir.
Bu toksinlerden en çok çocuk etkilenmektedir. Bu toksinler başta çocuklar olmak üzere çok sayıda davranış ve ruhsal bozukluklara (şizofreni, dikkat dağınıklığı, otizm, depresyon vb) neden olmaktadır.
Damacanaların hammaddesinde fosgen adı verilen, savaşlarda yaygın şekilde kullanılan kimyasal zehirli bir gaz bulunmaktadır.
Damacanaların hammaddesinde fosgen adı verilen, savaşlarda yaygın şekilde kullanılan kimyasal zehirli bir gaz bulunmaktadır.
Yıprandığında ve içinde uzun süre su bekletildiğinde, damacanayı oluşturan plastikteki birçok tehlikeli kimyasal suya karışabilmektedir.
Bu kimyasallar mide, karaciğer, sinir sistemi ve akciğer dokusunda tahribata yol açıyor, kansere neden olabiliyor.
Bu yüzden evinize gelen damacananın yıpranmamış olmasına özen göstermek gerekiyor.
Bu yüzden evinize gelen damacananın yıpranmamış olmasına özen göstermek gerekiyor.
Tabii en iyi yol tekrar eskiye dönmek ve cam damacanalardan su içmek. Hatta iyisi bu suyu evlerde küp içinde dinlendirmek.
Ya da plastik damacanadaki suyu hemen buraya boşaltıp orada saklamak. Hayal gibi geliyor ama biraz gayretle niçin mümkün olmasın?
Maliyeti düşürmek ve daha çok kâr elde edebilmek için üretilen “çok ince” plastik bardak ve tabaklar 70-90 derece sıcaklığındaki sıvılar içine konduğunda tehlike yaratır.
Maliyeti düşürmek ve daha çok kâr elde edebilmek için üretilen “çok ince” plastik bardak ve tabaklar 70-90 derece sıcaklığındaki sıvılar içine konduğunda tehlike yaratır.
Sıcak sıvı, plastik malzemeyi eritir. Toksik maddeler (bisfenol A) ilk önce sıvıya sonra ağız yoluyla vücuda geçer ve kansere yol açabilir.
Kağıt bardaklar için toksinlerin sıcak suya geçme ihtimali düşüktür.
Özellikle ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nde yaygın olarak plastik bardak yerine kağıt bardak kullanılıyor.
Klorlu içme sularında bulunan trihalometan (THM) mesane kanserine yol açabilmektedir.
Klorlu içme sularında bulunan trihalometan (THM) mesane kanserine yol açabilmektedir.
THM’nin deri yolu ile (banyo yapmak, havuza girmek) ya da solunum yolu ile alınması da aynı rizikoya sahiptir.
Bornova ovasında, yer altı suyu kirliliği konusunda yapılan çalışmada, bazı kuyularda nitrat konsantrasyonunun arttığı gösterilmiştir.
Bornova ovasında, yer altı suyu kirliliği konusunda yapılan çalışmada, bazı kuyularda nitrat konsantrasyonunun arttığı gösterilmiştir.
Bir başka sığ kuyuda ise nitrat konsantrasyonunun TSE’ce sınır değer olarak verilen 45 mg/L değerine ulaştığı belirlenmiştir.
Bursa ovasında açılmış olan sondaj kuyularından bir tanesinde yapılan periyodik kontrollerde normal olarak kuyudaki nitrat birikimi 16-20 mg/L iken, gübrelemenin yapıldığı mevsimlerde bu değerin 110-150 mg/L'ye çıktığı gözlenmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, susuzluk yüzünden, haziran ayında yüksek arsenik oranı nedeniyle kapattığı Göksu ve Sarıkız kuyularını yeniden devreye alırken, bu suların içilmemesi ve yemeklerde kullanılmaması uyarısı yapmasının ardından, vatandaşlar kaynak suyu damacana suyu satış yerlerine yöneldi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, susuzluk yüzünden, haziran ayında yüksek arsenik oranı nedeniyle kapattığı Göksu ve Sarıkız kuyularını yeniden devreye alırken, bu suların içilmemesi ve yemeklerde kullanılmaması uyarısı yapmasının ardından, vatandaşlar kaynak suyu damacana suyu satış yerlerine yöneldi.
Bazı vatandaşlar, zorda kalırlarsa şebeke suyu, içebileceklerini söyledi.
Adana Adli Tıp Morgu'ndan 82 vakadan alınan doku örneklerinin yüzde yüzünde (%100) tarım ilacı kalıntısı bulunmuştur.
Adana Adli Tıp Morgu'ndan 82 vakadan alınan doku örneklerinin yüzde yüzünde (%100) tarım ilacı kalıntısı bulunmuştur.
Kadınlardaki tarım ilacı kalıntısı erkeklere göre daha yüksek bulunmuştur. Yani kadınlar erkekler kadınlardan daha çok zehirlenmektedir. Bu zehirler bu kadınların doğurduğu bebeklere de geçmektedir.
Günde en az 8 su bardağı (2 litre) su için. Yiyecek ve meşrubattaki su buna dahil değildir.
Günde en az 8 su bardağı (2 litre) su için. Yiyecek ve meşrubattaki su buna dahil değildir.
İdrarınız koyu ise yeteri kadar su içmiyorsunuz demektir.
Meyve suyu, meşrubat, gazoz, bira gibi, şekerli çay gibi sıvılar yoğun karbonhidrat içerikleri nedeni ile su ihtiyacını artırırlar.
İçtiğiniz su aşırı soğuk olmasın. Oda sıcaklığındaki suyu içmek en iyisidir. İçtiğiniz suyun pH’sı 7.5-8.5 arasında olsun.
Sindirim sorununuz varsa yemekle birlikte su içmeyin, çünkü bu su sindirim sıvılarını seyrelterek etkilerini azaltır. Yemekten yarım saat önce veya 1 saat sonra su içebilirsiniz.
Sindirim sorununuz varsa yemekle birlikte su içmeyin, çünkü bu su sindirim sıvılarını seyrelterek etkilerini azaltır. Yemekten yarım saat önce veya 1 saat sonra su içebilirsiniz.
Alzheimer, depresyon, otizm, hiperaktivite gibi nöropsikiatrik hastalıkları olan kişiler suyun içindeki toksik maddelerden emin oluncaya kadar, filtre edilmiş su içmelidirler.
Ama bu işlem faydalı mineralleri de attığı için, eksikliği tamamlamak için yemeklerde rafine tuz değil turşu yapılan kaya tuzu kullanılmalıdır.