Sürüngenler (Reptilia), amfibilerle kuşlar arasında yer alan bir omurgalı grubudur. Kara hayatına uyum sağlamışlardır. Derileri kuru ve derilerinde salgı bezi yok denecek kadar azdır. Derilerinin üzeri keratin tabakası ile örtülüdür. Keratin tabaka vücudun değişik yerlerinde pul ve plaklar halinde yapılar oluşturur. Bu tabaka zaman zaman atılarak yenilenir.
Sürüngenlerin bir kısmı 4 bacaklı, bir kısmı da bacaksızdır. Bacaklı olanlarda bile vücut yere değecek kadar alçaktır. Sürüngenlerin büyük bir kısmı karada, bazıları da suda yaşarlar. Ancak suda yaşayanlar da akciğerleri ile solunum yaparlar.
Sürüngenlerde genellikle çiftleşme organı bulunur. (Tuatara hariç) Bu nedenle de döllenme içte gerçekleşir. Çoğu yumurta bırakır. Yumurtalar dayanıklı elastiki kabuklu yahut kuş yumurtası gibi kolayca kırılabılir tiptedir. Bazı sürüngen türleri canli doğurur, (ancak memelilerde olduğu gibi yavru anasına bir bağ ile bağlı değildir) gelişmelerinde de bir larva devresi bulunmaz. Yumurtadan çıkan yavrular minyatür erginlere benzerler.
Sürüngenler genellikle diğer hayvanları avlayarak beslenirlerse de, bazı kara kaplumbağaları ile bazı kertenkele türlerinin esas besinlerini bitkisel maddeler teşkil eder.
Vücut, epidermisten oluşmuş keratinleşmiş pullardan meydana gelen bir ekzoiskelet (dış iskelet) ile kaplıdır. Bazen buna ek olarak dermal kökenli kemik plaklarda bulunabilir. Derideki salgı bezleri çok azdır.
İki çift üyeleri vardır. Genellikle her bir üyede 5 parmak ve parmak uçlarında da keratin yapısında tırnaklar bulunur. Üyeler koşmaya, tırmanmaya , sürünmeye uyum göstermişlerdir. Deniz kaplumbağalarında kürek şeklini almıştır. Bazı kertenkelelerde üyeler dejenerasyona uğramış, bazı yılan ve kertenkelelerde ise tümüyle körelmiştir.
İskeletleri çok iyi bir şekilde kemikleşmiştir. Kaburga ve sternum (göğüs kemiği) iç organların iyi bir şekilde korunmasına yarayan bir göğüs kafesi oluştururlar.
Kalpleri, 3 gözlü kalple 4 gözlü kalp arasında bir yapı gösterir. Bunların kalbi 2 kulakçık vwe kısmen ortadan ikiye bölünmüş bir karıncık içerir. Timsahlarda karıncık tam anlamıyla ortadan ikiye bölünmüştür. Alyuvarları çekirdekli ve oval yapıdadır. Yalnız bir çift aort yayları vardır.
Solunumları daima akciğerlerle yapılır. Sucul kaplumbağalarda kloak vasıtasıyla da solunum yapılabilir.
Vücut sıcaklığı çevreye bağlı olarak değişiklik gösterir (Poikilothermus). Bunlarda kuş ve memelilerde olduğu gibi sıcaklık kaybını önleyecek kıl ve tüy şeklindeki oluşumlar yoktur. Gerekli olan sıcaklığı çevreden alırlar (Ektoterm).
Beyinlerinden 12 çift sinir çıkar.
Ayrı eşeylidirler. Kopulasyon organları mevcuttur ve döllenme daima iç döllenme şeklindedir. Yumurtaları büyüktür ve bir derimsi veya kalker kabuk içerisindedirler. Genellikle ovipardırlar. Bazı yılan ve kertenkelelerde ovovivipar ve vivipar şekilde üreme görülür. Segmentasyon meroblastik şekildedir.
İNSANLAR VE SÜRÜNGENLER
Türkiye'de yaşayan sürüngen (kaplumbağa, kertenkele, yılan) türlerinin çok büyük bir kısmı zehirsizdir. Yılan türlerinden iki tür; Malpolon monspessulanus (Çukurbaşlı Yılan) ve Telescopus fallax Kedigözlü Yılan) bir çift olan büyük zehir dişlerinin üst çenenin gerisinde olması nedeni ile ince vücut kısımlarını (parmak v.s.) ısırmadığı sürece zararsızdır. Bu türler daha çok fare v.s. küçük memeli hayvanları zehirleyip, tüketerek ziraata ve çevre sağlığına katkıda bulunurlar. Diğer sürüngen türleri de tarım zararlısı bir çok böcek, sivrisinek larvası ve küçük memeli (Tarla Faresi, Sıçan v.s.) türlerini besin olarak tüketerek suretiyle, biyolojik mücadelede önemli bir yere sahiptirler.
Sazlık-bataklık çevrelerinin kimyasal kirlenmesi sonucu sucul kaplumbağa topluluklarının azalması ile orantılı olarak, aynı ortamda yaşayan çeşitli zararlı böcek ve larvaların sayısı artmaktadır ki, bunları yok etmek için oldukça pahalıya mal olan önlemlerin alınması gerekmektedir. Yine aynı şekilde kertenkele ve yılan türlerinin,tanınmamaktan kaynaklanan korku neticesinde bilinçsiz bir şekilde yok edilmesi, önceden de bahsedildiği gibi bir çok hastalık taşıyan sıçan ile tarım zararlısı fare ve böcek türlerinin ortamda sayıca artmalarına yol açmakta ve bunlarla mücadelenin gereği, ekonomik kaybın hiç de küçümsenemeyecek düzeyde olduğu bilinmektedir.
Unutulmaması gereken bir konu da sürüngen türleri, insanlar ile ortak besin kaynaklarını paylaşmamakta ve özellikle kertenkele ve yılanlar kendisine zarar verilmediği veya ürkütülmediği zamanlarda insanlara hiçbir zararı dokunmamaktadır.Özellikle kırsal kesimde yaşayan kişilerin nadiren de olsa karşılaşabileceği varsayılan Koca Engereğin (Vipera lebetina) zehir dişlerinin üst çenenin ön kısmında olması ve bu yüzden kolay ısırabilmesi nedeni ile insanlar dahil, küçük ve büyük baş memeli hayvanlar için tehlikeli olabilir.
Unutulmaması gereken bir konu da sürüngen türleri, insanlar ile ortak besin kaynaklarını paylaşmamakta ve özellikle kertenkele ve yılanlar kendisine zarar verilmediği veya ürkütülmediği zamanlarda insanlara hiçbir zararı dokunmamaktadır.Özellikle kırsal kesimde yaşayan kişilerin nadiren de olsa karşılaşabileceği varsayılan Koca Engereğin (Vipera lebetina) zehir dişlerinin üst çenenin ön kısmında olması ve bu yüzden kolay ısırabilmesi nedeni ile insanlar dahil, küçük ve büyük baş memeli hayvanlar için tehlikeli olabilir.