ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1.1: 180 Milyon Yıl Önceki ve Günümüzdeki Karaların Dağılışları 18
Şekil 1.2: Atmosferde Sera Gazları Yoğunluğu 19
Şekil 1.3: Atmosferdeki CO2Yoğunluğunun Gelişimi 21
Şekil 1.4: Sera Etkisi 22
Şekil 1.5: Mauna Loa Gözlemevinde Çekilen Ortalama CO2 Yoğunluğu 24
Şekil 1.6: 1978’den beri Sera Gazı Konsantrasyonları 26
Şekil 1.7: Küresel Sera Gazı Emisyonları 27
Şekil 1.8: Küresel Yıllık Ortalama Yüzey Sıcaklığı Anomalileri Değişimi 28
Şekil 1.9: Kyoto’da Ölçülen ve Öngörülen Sera Gazlarının Yoğunluğu 30
Şekil 1.10: Sektörlere Göre Küresel Sera Gazı Emisyonları 32
Şekil 1.11: Avrupa Birliği Sera Gazı Emisyonlarının Sektörel Trendleri ve Projeksiyonları 33
Şekil 2.1: 2035 Yılı Dünya Birincil Enerji Talebi 47
Şekil 2.2: 2030 Yılı OECD ve OECD Dışı Ülkeler İçin Dünya Birincil Enerji Talebi 48
Şekil 2.3. Yeni Politikalar Senaryosunda Dünya Birinci Enerji Talebi İçinde Enerji Kaynaklarının Payları 49
Şekil 2.4: 1971–2005 Yılları Arasında AB–25 Ülkelerinde Birincil Enerji Tüketimi ve Sağlanan Tasarruf 50
Şekil 2.5: Düşük Nükleer Enerji Senaryosunda Nükleer Enerjiden Elektrik Üretimi Kapasitesi 51
Şekil 2.6: Yeni Politikalar Senaryosuna Göre 450 Senaryosunda Dünya CO2 Emisyon Azaltımları 52
Şekil 2.7: Dünyada Enerji Verimliliği Konusunda Alınan Önlemler 53
Şekil 2.8: Avrupa Birliği’nin Enerji Verimliliği Hedefleri 54
Şekil 2.9: 1997 Yılında, Yeryüzü ve Atmosfer Arasındaki CO2 Akısı (milyar ton karbon/yıl) 56
Şekil 2.10: Karbon Yakalama ve Depolama Akış Şeması 58
Şekil 2.11: BMİDÇS’ye Göre Ülkelerin Sınıflandırılması 67
Şekil 2.12: Kyoto Protokolü Çerçevesinde Avrupa Ülkelerinin 2000 Baz Yılına Göre Sera Gazı Azaltım Hedefleri (2008-2012) 68
Şekil 2.13: Kyoto Protokolü Çerçevesinde Avrupa Ülkelerinin 2000 Baz Yılına Göre Sera Gazı Azaltım Hedefleri (2020) 69
Şekil 2.14: Kyoto Protokolü Yükümlülükleri Kapsamında Esneklik Mekanizmalarının Kullanımı 73
Şekil 3.1: Çevresel Kuznets Eğrisi 79
79
Şekil 3.2: Arz Eğrisinin Kayması 89
Şekil 4.1: OECD Ülkelerinin 2011 Yılı Kişi Başı CO2 Tüketimi (tonnes CO2/capita) 102
Şekil 4.2: OECD Ülkeleri 2011 Yılı Kişi Başı Gelir (GDP per capita, constant 2005 US$) 102
Şekil 4.3: OECD Ülkeleri 2011 Yılı Kişi Başı Enerji Kullanımı (tonnes of oil equivalent per capita) 103
Şekil 4.4: OECD Ülkelerinde 2011 Yılı İhracatın / GSYİH Oranı 103
Şekil 4.5: OECD Ülkelerinde 2011 Yılı İthalatın / GSYİH Oranı 103
ÇİZELGE LİSTESİ
Çizelge 1.1: Okyanuslar, Akarsular ve Nehirlerden kaynaktan Doğal Metan Emisyonları 25
Çizelge 1.2: İnsan Faaliyetlerine Dayanan Temel Sera Gazları 25
Çizelge 1.3: Sera Gazı Emisyonunu Etkileyen Faktörler 31
Çizelge 1.4: Farklı ülkelerde üretilen katma değerde sanayinin oranı 34
Çizelge 1.5: İklim değişikliği konulu uluslararası ve hükümetlerarası görüşmeler sürecinde 1979-2013 döneminde gerçekleşen önemli dönüm noktaları ve gelişmeler 38
Çizelge 1.6: Bali Eylem Planı 40
Çizelge 2.1: BMİDÇS ve Kyoto Protokolü’nde Resmi Ülke Sınıflandırmaları 65
Çizelge 2.2: Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmalarının Temel Tanımları 72
Çizelge 3.1: Dönüm Noktaları (Turning Point) 79
Çizelge 4. 1: Yatay Kesit Bağımlılığı Test Sonuçları 105
Çizelge 4.2: CADF ve CIPS Test Sonuçları (Sabit Terimli) 107
Çizelge 4.3: CADF ve CIPS Test Sonuçları (Sabit Terimli ve Trendli) 108
Çizelge 4.4: Homojenlik Testi Sonuçları 109
Çizelge 4. 5: Westerlund Durbin Hausman Eşbütünleşme Test Sonuçları 110
Çizelge 4. 6: CCE Tahmin Sonuçları 112
GİRİŞ
Çevresel problemler, canlı yaşamı için çok büyük tehditler oluşturan temel sorunların başında gelmektedir. Bu problemler canlıların hayatlarını etkileyebileceği gibi, küresel ısınma ve iklim değişikliği gibi global ölçekte de olabilir. Günümüzde canlı yaşamı için en önemli çevresel problem olarak görülen küresel ısınma ve iklim değişikliğinin ana sebebi, enerji ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla fosil yakıtlı kaynakların yoğun bir şekilde kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Kömür, petrol ve doğal gaz gibi yakıtların, giderek artma trendinde olması atmosfer içerisinde bulunan doğal sera gazlarının yoğunluğunu artırmaktadır. Bu durum ise, küresel ısınma ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği olayının temel sebebi olarak görülmektedir.
Çevre bir taraftan insan ihtiyaçlarının karşılanması için kaynak niteliği taşırken, diğer taraftan da mal ve hizmet tüketimi sonucunda ortaya çıkan atıkların depolanması için bir yutak niteliği de taşımaktadır. İnsan yaşamı çeşitli dengeler üzerine kurulmuştur. Bunların arasında en önemlisi insanın çevreyle oluşturduğu doğal dengedir. Doğa ise bir sistemler bütünüdür. Bu sistemler arasındaki ilişkiler çoğunlukla kişiler tarafından fark edilemeyecek kadar uzun ilişki halkalarıyla birbirine bağlı ve uzun süreli olabilmektedir. Doğal denge sistemlere dışarıdan gelebilecek etkiler sonucu doğal dengeyi oluşturan zincirin halkalarında meydana gelen kopmalar zincirin tamamını etkileyerek bu dengenin bozulmasına neden olmakta ve böylece çevre sorunları ortaya çıkmaktadır. Burada göz önünde bulundurulması gereken temel nokta, çevrenin bu absorbe yeteneğinin de sınırlı olduğudur. Çevrenin sahip olduğu bu taşıma kapasitesinin aşılması çevresel sorunların çıkmasına sebep olur. Bu bağlamda toplam sera gazı emisyonu içinde %80’in üzerinde bir paya sahip olan karbondioksit gazının doğal konsantrasyonun artması, doğal dengenin bozulması anlamına gelmektedir. Bu durum paralelinde, karbondioksit ve diğer sera gazlarının atmosfer içerisindeki paylarının önüne geçilmesi de, küresel ısınma ve iklim değişikliği için çok önemli bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sera gazları konsantrasyonundaki bu artışların ciddi tehditler oluşturmaya başlamasının anlaşılması ve bu sorunun küresel çabalarla çözümlenebileceğinin anlaşılmasıyla birlikte, global ölçekli işbirlikleri oluşturmaya ve organizasyonlar düzenlemeye başlanmıştır. Bu süreç içerisinde Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde 1992 yılının Haziran ayında Rio de Janerio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan “İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi” (İDÇS) ve 1997 yılının Aralık ayında Japonya’da düzenlenen “Üçüncü Taraflar Konferansı” sonucunda oluşturulan “Kyoto Protokolü” (KP) ayrı bir önem taşımaktadır.
Kyoto Protokolü’nü önemli kılan nedenlerden biri, taraflara sera gazı azaltımı ile belli tarihler çerçevesinde ve belli oranlar dahilinde yükümlülükler getirmesidir. Kyoto Protokolü’nü önemli kılan bir diğer neden ise, hukuki bir niteliği olan bu belgenin sera gazı azaltımına yönelik taraflara bir anlamda esneklik sağlayan üç yeni mekanizmayı devreye sokmasıdır. Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizma’ları olarak adlandırılan bu mekanizmalar, sera gazı azaltımına yönelik ülkelerin kendi sınırları dışında ortak faaliyetler yürütmesine olanak tanımaktadır. Ancak tarafların bu mekanizmalardan yararlanabilmesi için, bazı şartları yerine getirmesi gerekmektedir.
Dünya karbon emisyonunun % 40’tan fazlasını gerçekleştiren Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri sera gazları emisyonlarını azaltmak için önemli anlaşma ve müzakereler yapmaktadır. Bu ülkelerin saldıkları sera gazlarının ekonomik boyutu milyar dolara ulaştığından dolayı birçok bilimin konusu olmaya başlamıştır.
Yukarıda ifade edilenler ışığında, bu çalışmanın amacı; küresel bir sorun olan ve etkileri itibari ile önemli boyutlara ulaşan iklim değişikliğini ele alarak, iklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonlarının makroekonomik değişkeler üzerindeki etkisini incelemektir.
Çalışmanın ilk bölümünde küresel ısınma ve iklim değişikliği hakkında genel bilgiler verdikten sonra insan kaynaklı iklim değişikliği detaylı bir şekilde incelenecektir. Sera gazlarındaki arış trendleri ve nedenleri açıklanarak sera gazı emisyonların ekonomik belirleyicileri tartışılacaktır. Bilim adamlarının küresel ısınmayı fark ederek uluslararası düzenlenen belge ve antlaşmalar kronolojik bir şekilde verilecektir.
Çalışmanın ikinci bölümünde, sera gazı azaltımında kullanılan ekonomi politikaları ve araçları vurgulanacak, özellikle Kyoto Protokolü Esneklik Mekanizmaları üzerinde ayrıntılı bir şekilde durulacaktır. Sera gazı azaltımında yasal zorunlukları olan ve olmayan ülkelerin kullandıkları araçlar tartışılacaktır.
Çalışmanın üçüncü bölümünde, sera gazı emisyonlarının ekonomik büyüme, enerji tüketimi, dış ticaret gibi değişkenler üzerindeki etkisi geniş bir literatür verilerek incelenecektir.
Çalışmanın son bölümünde ise, OECD ülkelerindeki sera gazı emisyonlarının makroekonomik değişkenler üzerine etkisi panel veri analizi ile test edilecektir. Analizde ekonomik büyüme, enerji tüketimi ve ihracatın sera gazı emisyonlarını arttırması, ihracatın ise sera gazı emisyonlarını azaltması beklenmektedir.
Dostları ilə paylaş: |