T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


Müştekinin dilekçesi ekinde bulunan ve muhtelif komutanlıklarca yayınlanmış ve meçhul kişilerin kendisine gönderdiğini belirttiği yazıların incelenmesinde



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə110/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   ...   178

Müştekinin dilekçesi ekinde bulunan ve muhtelif komutanlıklarca yayınlanmış ve meçhul kişilerin kendisine gönderdiğini belirttiği yazıların incelenmesinde, gizli ve kişiye özel ibareleri bulunan 2 sayfadan ibaret İstihbarat Başkanı Hava Orgeneral Çetin DİZDAR imzalı belgede "aktif sakıncalı ve şüpheli personele mümkün olduğu nispette düşük sicil verilecektir, eş ve çocukların giyinişlerine dikkat edilecek eşleri ve çocukları belli bir ideolojiyi temsil edecek şekilde giyinen personel uyarılacaktır. Bu personelin eş ve çocuklarına faaliyetleri, uyarılara uyup uymadıkları takip edilecektir." denildiği,

Kara Kuvvetleri Komutanlığı 20 nci Zırhlı Tugay Komutanlığı Şanlıurfa başlıklı 12 Ekim 1998 tarihli Çağdaş Kıyafet başlıklı Tugay Komutanı Bahadır TETİK imzalı belgede "Personele çağdaş kıyafetin ne olduğu topluca hatırlatılacak, eşler her ne maksatla olursa olsun çağdaş görünüme gölge düşüren türban, başörtüsü, eşarp vs. (baş tamamen açık olacak) takmamaları konusunda uyarılacak, daha önce eşinin başı kapalı olan personelin, eşinin başını açması için yazılı tebligat yapılarak 3 gün süre verilecek ve sonucu takip edilecek, eşinin başını açmama konusunda ısrarlı olan personele, lojmanlara ilgili yönergenin 5. bölüm 4. madde hükümlerine göre 15 gün içinde boşaltması tebliğ edilecek, lojmanlarda oturan personel; lojmanlara kendisi ve eşinin annesi hariç (eğer başını örtüyorsa eşarbın bir düğümlü olması şartına uymak kaydıyla lojmanlara girebilecek) başı kapalı şahısların misafir maksadıyla dahi olsa kabul edilmeyeceği konusunda uyarılacak, hiç bir askeri birlik ve tesise (1 no.lu Nizamiyeye ziyaret maksadıyla gelenlerin eşarbının bir düğümlü olmasına dikkat edilecek) başı kapalı bayanın (5. madde e fıkrası hükümlerine uyan Sb./Astsb.Uzm.erbaşların anneleri ve kayınvalideleri hariç) alınmayacağı hatırlatılacak, eşinin başını açmama konusunda ısrarlı olan personel hakkında ekteki form tanzim edilerek 19 Ekim 1998 tarihine kadar Tug. K.lığına gönderilecek, söz konusu personelin sicil yoluyla TSK.leri ile ilişiğinin kesilmesi süreci başlatılacaktır." denildiği,



18 Mart 1997 Tarihli Kara Kuvvetleri Komutanlığı Ege Ordu Komutanlığı Narlıdere – İzmir başlıklı 7200-3-97/(261) sayılı MEBS. Başkanı A. M. imzalı binbaşı rütbesindeki bir subaya hitaben yazıldığı anlaşılan yazıda " 14 Mart 1997 Cuma gecesi subay ordu evinde MEBS Bşk. lığı ve birlikleri tarafından organize edilip yapılan Hrk. Kur. Ybşk. Tuğgeneral Sayın C. K. ve eşlerinin de katıldığı Muhabereciler gecesine katılımlar sorulurken binbaşı rütbesinde evli olduğunuz ve eşinizin herhangi bir rahatsızlığını önceden belirtmediğiniz halde tek kişi (sadece kendinizin) olarak katılacağınızı bildirdiğinizde evli bir erkeğin ve binbaşı rütbesine kadar yükselmiş bir subayın eşli yapılan bir toplantıya tek başına gelmesinin yadırganacak bir durum olduğu... eşinizle birlikte katılmanız gereğini belirtmiştim. Ancak muhabereciler gecesinin yapıldığı orduevine getirdiğiniz eşinizin kıyafetinin devletin binbaşı rütbesine kadar yükselttiği 1 inci derece devlet memuru payesinin verdiği bir subayın hanımına yakışmayacak çağdaş görünüm dışında bir kıyafete sahip olması sonucu orduevine alınmadığı gerekçesiyle geri gönderdiğinizi ve geceye sizi daha önce de ikaz etmeme rağmen büyük bir vurdumduymazlıkla tek başına katıldığınızı gördüm... Sizi bu konuda son kez uyarıyorum..." şeklinde ifadelere yer verildiği (Ek-11) anlaşılmıştır.

12 Ocak 2011 tarihli müştekinin Genelkurmay Başkanlığından TSK'dan ihracı ile ilgili bilgi edinme talebine ilişkin yazı ekinde müştekinin Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında "Aşırı sağ (irtica) görüşe sahip olup milli görüş mensubudur. Akıncı grubundan olduğu ve Akıncı grubundaki çocuklarla gezdiğinin ihbar edilmesi üzerine 25 Aralık 1992 tarihinde gözetim altı/sağcı kategorisinde takip ve kontrol altına alındığı, daha ziyade dinine aşırı bağlı kişilerle samimiyet kurduğu ve arkadaşlık ettiği, birlik içinde ve dışında dindar olmayan kişilerle özel temaslardan hoşlanmadığı, aile ziyaretlerinde misafirlerini haremlik selamlık olarak oturmalarını istediği, lojman sırası geldiği halde eşini bahane ederek lojmana girmeyip sivil konutta oturmayı tercih ettiği, ailesi yönünden laiklik ilkesine ve ailesinin (eşi) giyimi bakımından kılık kıyafet inkilabına karşı olduğu, gözetim altında bulunan ve aynı düşüncedeki askeri şahıslarla daha samimi ilişki kurduğu, eşinin personel eşleri toplantısında siyasi düşüncesi doğrultusunda konuşma (propaganda) yaptığı, parti yanlısı milli görüşçü olduğu, Kütahya Milli Gençlik Vakfındaki bir sohbet toplantısında 'Güneydoğuda PKK katliamı diye bir şeyin olmadığını, katliamın Türkiye tarafından çıkarıldığını, kürtlerin müslüman bir toplum olduğunu, doğu halkının ekonomik, sosyal ve fikri yönden fakir ve Türkiye'nin ABD'nin paralı jandarması olduğunu' ifade ettiği, Kütahya'da milli görüşçülerle oluşturulan Refahkent yapı kooperatifinin yönetim kurulu üyeliğini yaptığının öğrenildiği, Bulut projesi kapsamında görüşüne başvurulmak üzere çağrıldığında (7 Ocak 1992) 10 gün istirahat aldığı, 2 gün gecikme ile katılış yaptığı ve 28 gün oda hapsi cezası aldığı, (7 günü sorguda 21 günü birliğinde çekmiştir) sorgulaması sırasında kendisine uygulanan Polygraeh test sorgusunda (yalan makinesi) sorulan 5 sorudan 4'üne yalan yanıt verdiği, değerlendirme kurulu tarafından sakıncalı/sağ personel kategorisine devamına karar verildiği ve onaylandığı, askeri mesai aracına türbanlı öğrencilerin bindiği duyumunun alınması üzerine bir personelin görevlendirilerek 25 Kasım 1997 tarihinde Yenikentten kalkan servis aracında kimlik tespiti yaptırıldığında türbanlı öğrencilerden birinin bahse konu personelin kızı olduğunun belirlendiği, ertesi gün konu şahsın İKK şubesini arayarak 'siz kimlik kontrolünü neye dayanarak ve kimin emri ile yapıyorsunuz, kimse eşimi ve kızımı bu konuda taciz edemez. Eşimin ve kızımın giyim tarzlarına kimse karışamaz' şeklinde ifadelerle görevli personele tehditkâr ve hesap sorma tarzında ifadelerde bulunduğu, konunun komutanı katına arz edildiği ve müteakip gün anılan personelin Kur. Bşk. Lığı makamına konuyu görüşmek üzere çağrıldığı, kendisinin '20 yıldır bu konu nedeniyle rahatsız olduğu ve baskı altında kaldığını' ifade ettiğinde bunun sebebinin kendi davranışı olduğu ve yanlış bir yol seçtiği ikazının bizzat Kur. Bşk. tarafından yapıldığı, bunun üzerine asabi tavrı, yüksek ses tonu ve el hareketiyle 'madem yanlış yoldayım o halde gerekeni yapın' sözleri ile komutanın makamında askerlikte bağdaşmayan saygısız bir tutum takındığı, odadan çıkmasının ikaz edildiğinde çıkışta da aynı tavrını sürdürerek odayı terk ettiği, bu nedenle kanun ve yönetmelikler gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu anlaşılmıştır." (Ek-9) şeklindeki iddiaların bir bölümünün askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleriyle ilgili olduğu, bunların TSK'dan atılmaya gerekçe yapıldığı, şartları oluştuğu takdirde suçu ve suçluyu övme olarak değerlendirilebilecek diğer sözleri ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili ise hiçbir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (323. klasör, sayfa1 - 116)

40-Müşteki Mustafa KAHRAMANYOL 22/05/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin Ankara GATA Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalında Profesör Tabip Kıdemli Albay olarak görev yaptığı sırada 1997 yılı 01 Ağustos tarihinde Yüksek Askeri Şura tarafından disiplinsizlik nedeni ile re'sen ayırma işleminin yapılmasına karar verildiğini ve 04 Ağustos 1997 tarihinde de üçlü kararname ile onaylandığını, kendisinin 07 Ağustos 1997 tarihinde görevinden istemediği halde ayrıldığını, kendisi hakkında kararda disiplinsizlik nedeniyle re'sen ayırma işlemi yapılmış ise de; 1970 yılından 1997 yılına kadar toplam 27 yıl GATA'da ve diğer askeri birliklerde tabip subay olarak çalıştığını, O tarihe kadar hiçbir ciddi ceza almadığını, disiplinli çalışması sebebiyle devamlı takdir edildiğini, birçok takdirname verdiklerini, NATO’da çalıştığını, Başbakanlık Müşavirliğinde Başbakanlık Balkan İşleri Koordinasyon Müşaviri olarak görev yaptığını, Amerika ve Belçika 'da üniversitelerde çalıştığını, İngilizce, Fransızca, Sırpça, Boşnakça ve Hırvatça dillerini bildiğini, yurtdışındaki mecmualarda çıkmış özgün araştırma yazılarının bulunduğunu, toplam 27 yıl bu devlete hizmet ettiğini, Tabip subay arkadaşları arasında yıllarca devresinin sicil birincisi olduğunu, birçok takdirnameler aldığını, 1997 yılında tam sicil notu aldığını, Çetin SANER'in Genelkurmaya giden sicil evrakını geri getirip olumsuz sicil düzenlenmesini sağladığını, Daha sonra GATA komutanı Profesör Tabip F. A.'nın emekli olduktan sonra kendisine "hakkını helal et, 1997 yılında ben sana tam sicil notu vermiştim, TSK’dan atılman için Çetin SANER'in emri ile sicil notunu kötü olarak değiştirdim" itirafında bulunduğunu, bir ay sonra da kendisinin intihar ettiğini,

Kendisinin herhangi bir parti ile bir işinin olmadığını, vatanını milletini seven, milliyetçi duyguları olan dindar bir insan olduğunu, Askerden disiplinsizlik nedeni ile atılırken kendisi hakkında TÜRKEŞ'le görüştüğü iddiaları var ise de, 1980’den sonra TÜRKEŞ'le hiç görüşmediğini, 1980 den önce ise, kendisinin emekli subay olması sebebiyle, bir akşam GATA'ya hasta olarak geldiğini, nöbetçi doktor olarak kendisini muayene ettiğini, Fakat kendisinin aleyhinde olanların bunu "TÜRKEŞ'LE GÖRÜŞÜYOR" gibi, "TÜRKEŞ'İN SİYASİ GÖRÜŞÜNÜ BENİMSİYOR" gibi söylentiler çıkararak sahte belgeler hazırlayarak askerlikten atılmasını sağladıklarını, bunun yanında, hakkında "görev yaptığı bölümde bilimsel katkısının olmadığı, sosyal bir kişi olmadığı, ailesini ihmal ettiği" belirtilmiş ise de; bunların hepsinin gerçek dışı uydurma sahte bilgiler olduğunu, kulak cerrahisinde önemli bir metot geliştirdiğini ve bunu hem Türkiye'de, hem yurtdışında yayınladığını ve bu metoda "Gülhane Mastroidektomisi" adını verdiğini, böyle bir çalışmanın her hekime nasip olmayacağını, böylesine çalışan bir hekim için bölümüne katkısı olmuyor demenin mümkün olmadığını, bunun haksızlık olduğunu, kendisinin hiçbir zaman ailesini ihmal etmediğini, ayrıca eşinin tesettürlü olduğu belirtilmiş ise de, eşinin tesettürlü omadığını, bu haberin de gerçek dışı olduğunu,

Kendisini TSK'dan uzaklaştırmak isteyen ve Batı Çalışma Grubunda çalışan Çevik BİR, H. T., Çetin SANER, Fevzi TÜRKERİ, Erdal ŞENEL, R. Ö. ve C. Ş. olduğunu, Batı Çalışma Grubunda çalışan bu kişilerin o dönemde meşru hükümeti devirmek ve kendilerine tabi olmayacak her subayı TSK'dan uzaklaştırmak istediklerini, kendisinin bu darbeci cuntacı yapılanmaya karşı olduğu için hakkında gerçekdışı uydurma sahte belgeler düzenleyerek ve aralarında boşanma davası bulunan Nurcan AKÇAY'ı da iş, para ve ev vaadi ile kandırarak aleyhine dilekçe verdirerek bir komplo kurulduğunu, bu komployu kuranların yukarıda isimlerini belirttiği kişiler olduğunu, Nurcan Akçay'ın daha sonra bu olayın kendisine para, iş ve ev verilmek vaadi ile yaptırıldığını itiraf ettiğini ve itiraflarını yazarak imzaladığını, bu metnin dilekçesinin ekinde olduğunu,

Kendisiyle birlikte 1996-1997-1998 yıllarında TSK'dan ihraç edilmiş kimselerin dosyaları incelendiğinde bu dosyalarda gerçekdışı uydurma sahte belgelerin görüleceğini, bu itibarla dosyalarının mahkemeye celp edilmesini istediğini, kendisini ordudan ihraç edilmesine sebep olanların emellerine ulaşmak için bir takım sahte belgeler düzenleyerek dosyasına koyduklarını, bu itibarla, evrak sahteciliği suçunu da işlediklerini,

28 Şubat döneminde Batı Çalışma Grubunu kuran ve bunun için de faaliyet gösteren subaylar, esasında subaylık görevine başlarken ettikleri "kanunlara sadakat" yeminine ihanet ettiklerini, çünkü bunların kanunlarda suç sayılan bir fiili işlediklerini ve meşru bir hükümeti düşürmek için gayrimeşru faaliyet gösterdiklerini, bu cuntacı yapılanmanın kendi görüşüne uymayan, kendisine tabii olmayan ve olmayacak olan TSK mensuplarını yukarıda belirttiği gibi sahte belgeler düzenleyerek ordudan attıklarını, ayrıca üst komutanların da astlarına bu konuda emirler vererek, uydurma sahte belge düzenlettiklerini ve böylece astlarını da suça bulaştırdıklarını,

Kendisinin sunmuş olduğu dosyada mevcut gazete fotokopilerinden görüleceği üzere, GATA KBB AB Başkanı Emekli Profesör Tabip Tuğgeneral A. D.'nin Sarıkamış'taki Alay Komutanı Emekli Albay G. A., Milli Savunma Bakanlığı Hukuk Eski Başmüşaviri Emekli Hakim Tümgeneral M. B.'nin kendisinin çalışkan, disiplinli ve vatansever bir subay olduğuna dair gazetelere beyanat verdiklerini, ayrıca, birinci sicil amiri olarak bulunmuş olan Profesör A. D.'nin da kendisinin emrindeki subayların içerisinde en disiplinli kişi olduğunu basına verdiği beyanatta söylediğini,

İbraz etmiş olduğu A. H. ile ilgili ve HİT MEDİKAL tarafından 02.06.1997 tarihinde Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanlığına hitaben yazılmış yazı ve 1 sayfadan ibaret Genelkurmay Başkanlığının 4 Haziran 1997 tarihli ve Sağlık Daire Başkanı Tümgeneral K. Ö. tarafından imzalanan İNSTİ HIV1/HIV2 antikor testi konulu yazı ile ilgili olarak; Emekli Profesör Tabip Kıdemli Albay A. H. GATA 'da İntaniye AB Dalı Başkanı iken kendisine test için getirilen aids araştırma miyarının (kimyasal madde) güvenilir olmadığını bir heyet marifetiyle tespit ettirdiğini, bu malzemenin Gülhane' de test edilmesini o günkü Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR istediklerini, malzemenin kullanıma uygunsuz olduğu tespit edildikten sonra, Doktor A. H.'nin makamına gelen adı geçen şirketin bir yöneticisi yetersizlik raporunun yeterli olarak değiştirilmesi halinde yüksek miktarda rüşvet vereceğini söylediğini, Doktor A. H.'nin bunun üzerine ilgili şahsı azarladığını ve odasından kovduğunu, adı geçen şahsın odayı terk ederken A. H.'ye "bunun hesabını soracaklarını" söylediğini, iki ay içerisinde de A. H.'nin 1997 yılı Aralık ayında ordudan çıkarıldığını, kendisinin Profesör Doktor A. H.'yi yıllardan beri siyaseten sosyal demokrat olarak bildiğini, Doktor A. H.'nin kendisi gibi düşünmeyen diğer insanlara karşı son derece demokrat ve mültefit bir insan olduğunu, beraber çalıştığı dönemde kendisini çalışkan, dürüst, vatanını ve mesleğini çok seven bir insan olarak tanıdığını, A. H.'nin TSK'dan çıkarılmasının herkeste olağanüstü bir dehşet duygusu uyandırdığını, bu konunun 1998 yılında TBMM kürsüsünde Trabzonlu bir miletvekili tarafından dile getirildiğini,

07 Ağustos 1997 tarihinde görevinden ayrılmadan birkaç gün önce, askeri savcılıkça evinde arama yapıldığını, arama sonunda hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde devletin güvenliğini tehlikeye düşürmek suçlaması ile dava açıldığını, Yargılama sonunda kendisine bir yıl hapis cezası verildiğini, fakat iyi halinden ötürü cezanın tecil edildiğini,

Yukarıda belirttiği gibi darbeci bir cunta olan Batı Çalışma Grubu içerisinde faaliyet gösteren ve o zaman görevde bulunan hükümeti cebren deviren Çevik BİR, H. T., Çetin SANER, Fevzi TÜRKERİ, Erdal ŞENEL, R. Ö., C. Ş. olduğunu, kendilerine itaat etmeyeceği ve tabii olmayacağı için hakkında uydurma sahte belgeler düzenleyerek TSK’dan attıran bu kişilerden şikâyetçi ve davacı olduğunu belirtmiştir. (44. klasör, sayfa 484-491)

Müştekinin sunmuş olduğu 22/05/2012 tarihli dilekçesinde özetle; Kendisinin 28 Şubat döneminde GATA KBB Anabilim Dalında Prof.Tbp.Kd.Alb. Rütbesiyle öğretim üyesi olarak bulunduğunu, GATA Komutanlığının Genelkurmay 2. Başkanı olan Çevik BİR'e bağlı olduğunu, TSK içerisinde ihtilale karşı olan subay ve astsubayları tasfiye etmenin onun en çok uğraştığı iş olduğunu, nitekim 1997 Ağustos döneminde GATA mensupları arasından ihraç edilen subay ve astsubay sayısının tarihteki en yüksek sayıya ulaştığını, kendisinin TSK'dan ihracının gayrimeşru işleri ve ihtilal tehditlerini tasvip etmemesinden kaynaklandığını, Çevik BİR'in GATA'da çalışan personeli tespit etmek için o dönem Korgeneral rütbesinde olan H. T. ve Çetin SANER'le yakın iş birliği içerisinde çalıştığını, o zamanki GATA komutanı F. A.'nın ikna edilerek gizli bir çalışma başlatıldığını, bu iş için İstihbarat Şube Müdürü Hv.Alb. R. Ö. başkanlığında bir heyet oluşturulduğunu, bu heyette yer alan Diş.Hek.Bnb. C. Ş.'nin bilgi ve belge toplamak ve insanları belirli konularda tahrik ettikten sonra onların konuşmalarını bir teyibe kaydetmek görevlerini ifa ettiğini, iftira dolu şikâyet mektuplarını çeşitli kimselere yazdırdığını, bunların bir kısmına da ev, iş ve para vaadinde bulunulduğunu, Nurcan Akçay isimli şahsın bu süreçte nasıl kullanılmış olduğuna dair 2005 yılında basına teferruatlı beyanda bulunduğunu,

Kendisi ile ilgili olarak Nisan 1997 tarihinde verilmiş olan müspet sicillerin amirlere iade edilerek imha edildiğini ve yerlerine eski tarihli olmak üzere "orduda kalması caiz değildir" ifadesiyle son bulan kötü siciller düzenlendiğini, bunu bildiğini, çünkü kendisinin daha önceki sicillerinin hep üstün olmuşken birden bire bu kadar kötü sicil alınamayacağını ve ayrıca o yılın nisan ayında ilk amirinin kendisine yine üstün sicili hakettin dediğini, bu amirinin Prof.Tbp. A. D. olduğunu, bu kanaatini 2005 yılında basındaki beyanı ile de teyit ettiğini, başta Çevik BİR olmak üzere Çetin SANER ve H. T.'nin bu sahte evrak işinde müşterek olarak çalıştıklarını,

Bununla da kalmayıp AİHM nezdindeki başvuru dosyası ile de sahte evrak düzenleme işine tevessül ettiklerini, 2000 yılında AİHM kendi dosyasını incelemek üzere özel bir görevliyi Türkiye'ye gönderdiğinde komplocu bu kişilerin Nurcan Akçay'ı apar topar arayarak eski tarihli olmak üzere ve ağır suçlamalar içeren teferruatlı bir şikâyetname imzalattıklarını, bu sahtecilik nedeniyle AİHM'deki davasını kaybettiğini, bu işi H. T., Fevzi TÜRKERİ, Genelkurmay Adli Müşaviri Hak.Tümgeneral Erdal ŞENEL'in düzenlediğini belirtmiştir. (44. klasör, sayfa 482-483)

Müştekinin sunmuş olduğu 29/05/2012 tarihli dilekçesinde özetle; kendisinin herhangi bir disiplin veya ceza soruşturmasına uğramamış olmasına rağmen disiplinsizlik nedeniyle YAŞ kararıyla TSK'dan ayrılma işlemine tabi tutulduğunu, bu işlemin sonucu bir çok haklarından mahrum edildiğini, hekimlik ve hocalık mesleğini ifa edemez hale getirildiğini, emekli subay kimliğini taşıyamadığını, av tüfeği dahil hiçbir tür ateşli silah bulunduramadığını, Orduevleri ve Askeri Hastanelere giremediğini, üniversitelerde görev yapamadığını, en önemlisi de toplumda bir vebalı ve bir hain gibi muamele görmüş olmanın verdiği maddi ve manevi sıkıntıları azami derecede yaşadığını, aradan 15 yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen uğradığı haksızlık ve zulmün etkisinden kurtulamadığını,

Mesela YÖK Başkanlığının 04/08/1998 tarihinde kendisinin işe alınmasına mani olunmasını isteyen ve bütün üniversite rektörlerine yazmış olduğu "kişiye özel-gizli" yazıyı sunduğunu, sunmuş olduğu belgelere bakılacak olursa disiplinsiz olduğunu düşünemeyeceğini, üstelik yıllarca üstün sicil almış bir subayın hem de Kıdemli Albay rütbesini aldıktan sonra birden bire disiplinsiz olduğunun keşfedilmesinin büyük marifetler gerektirdiğini!,

Zulme açıkça karşı koyduğu ve başka yol kalmadığı için de bulabildiği her basın mensubu vasıtasıyla kamuyu bilgilendirmeye ve duyarlı kılmaya çalıştığı için belirli odaklardan tehdit almaya başladığını, 1998 tarihinde İzmir'deki NATO Karargâhına yakın bir postaneden gönderilmiş ve "eski bir askere" hitaplı ve "bir grup vatansever" imzalı mektubu sunduğunu, sunmuş olduğu 1997 yılında GATA Komutanı Prof. Tbp. Tümgeneral F. A.'nın kendisine gönderdiği Nurcan Akçay tarafından yazılmış ihbar mektubunun aleyhine kullanıldığını, Nurcan AKÇAY'ın mektubu kendisine Orgeneral Çevik BİR ve emrindeki İstihbaratçılar tarafından yazdırılmış olduğunu açıkça ifade ettiğini, F. A. Paşanın bir akşam vakti kendisini muayenehanesine çağırttığını ve orada döndürülen bütün dolapları ve Çevik BİR'in yapmış olduğu baskıları anlatarak çok büyük bir vicdan azabı içinde olduğunu ve her şeyi basına açıklamak istediğini söylediğini, ne çare ki birkaç gün sonra F. isimli Paşanın intihar ettiğini, yine sunmuş olduğu, Nurcan AKÇAY'ın 19/08/2005 tarihinde E. P.'ye hitaben yazdığı itiraf mektubunda bir takım kimselerin aleyhinde bir komplo kurduklarını ve kendisine para ve iş vaadi mukabilinde iftira mektupları yazdırmış olduklarını açıkça ifade ettiğini, ayrıca Korgeneral H. T., Korgeneral Fevzi TÜRKERİ ve Tümgeneral Erdal ŞENEL tarafından 03/03/2000 tarihinde ek bir iftira mektubunun dosyasına konulması için yazdırıldığını ve bunun mukabilinde Mehmetçik Vakfının İstanbul'daki tesislerinde işe alındığını açıkladığını, bu açıklamaları 22 Eylül 2005 tarihli Anadolu’da Vakit Gazetesiyle 04 Ekim 2005 tarihli Aktüel Dergisine vermiş olduğu söyleşilerde de aynı iddialarını tekrarladığını,

Sonuç olarak; Nurcan AKÇAY'ın GATA İstihbarat Şube Müdürü Hava Albay R. Ö. ve Binbaşı C. Ş. tarafından yönlendirildiğini, ne tür bir iftira mektubu yazacağının kendisine öğretildiğini, karşılığında Çevik BİR tarafından para ve iş vaadinde bulunulduğunu,

Aleyhindeki komplonun hazırlık sürecinde Nurcan AKÇAY'ın emrine askeri vasıtaların verildiğini, askeri tesislerde misafir edildiğini, kendisinin oradan ayrılışı nedeniyle askeri kimliğinin alınmış olmasına rağmen Nurcan AKÇAY'ın subay eşi kimliğinin alınmamış olduğunu, kendisinin şahit olduğu üzere Nurcan AKÇAY'ın aleyhine açmış olduğu boşanma davasının duruşmalarında GATA'da görevli Denizci Kıdemli Başçavuş G.'nin resmi üniforması içinde Nurcan AKÇAY'a refakat ettiğini, Nurcan AKÇAY'ın bunu basında çıkan mülakatlarda ve E. P.'ye yazdığı itiraf mektubunda teyit ettiğini, bunların fotokopilerini sunduğunu, devletin imkânları ve devletin kudreti, belirli şahıslar tarafından kendisine karşı düzenlenmiş olan komploda araç olarak kullanıldığını,

Nurcan AKÇAY'ın ifadelerinin basında yayınlanması üzerine geçmişte sicil amirliğini yapan ve kendisini yakından tanımış olan yüksek rütbeli kişilerin hakkındaki beyanlarının ise; dönemin Cumhurbaşkanının "KAHRAMANYOL çok enteresan bir adamdır çok okumuş ve bilgilidir. Balkan Coğrafyasını ve Balkanlardaki ilişkileri fevkalade iyi bilen bir insandır..." (28/09/2005, Bugün Gazetesi) şeklinde,

Emekli Hakim Tümgeneral Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, Milli Güvenlik Konseyi Hukuk Komisyonu Başkanı M. B.'nin "kendisini Genelkurmayda Üsteğmen olarak görevli iken tanıdım sonra ihtisas kazandı Gülhaneyi kazandı orada Profosörlüğe kadar yükseldi Başbakanlıkta bir dönem çalıştı. Kendisi yakın dostumdur ve boğazımdaki problem üzerine kendisini tercih ettim. Disiplinli olmayan bir asker Genelkurmay bünyesinde Albay rütbesine kadar nasıl yükselsin. Bunun yanısıra bir de profesör olsun..." (01/09/2005, Anadoluda Vakit) şeklinde,

GATA eski komutanı emekli Prof. Tabip Tümgeneral Ö. Ş.'nin "KAHRAMANYOL vatanını milletini seven, yiğit bir adamdır. Ben komutanı olarak kendisi hakkında referans veririm. İrticacı olduğunu kesinlikle kabul etmiyorum. Fransızca, İngilizce, Boşnakça ve Sırpça bilir. Devletimize çok hizmeti oldu. Lütfen yazın bir haksızlık varsa giderilsin." (28/09/2005, Bugün Gazetesi) şeklinde,

GATA KBB AD. Başkanı Emekli Profosör Tabip Tuğgeneral A. D. (1. sicil amiri) "kendisi hakkında kanaatim o zamanda müspetti şimdi de öyle. Bunu her platforma açıklarım. Iyi, dürüst, çalışkan, vatanperver ve emre itaatli bir askerdi, kesinlikle siyasi bir davranışına şahit olmadım. Zevkle çalıştığım bir askerimdi." (24/09/2005, Anadoluda Vakit) şeklinde,

19.Tümen Destek Kıtaları Komutanı Emekli Piyade Kıdemli Albay G. A.’nın (1. sicil amiri) "Ben Sarıkamışta Destek Kıtaları Komutanı iken Mustafa KAHRAMANYOL 200 yataklı askeri hastanenin Baştabibi idi ve emrimde çalışırdı. Mustafa Albayı çok dürüst, çalışkan, namuslu ve memleketini çok seven bir asker olarak tanıdım. Kendisi ile disiplinsizliği özdeşleştiremiyorum..." (25/09/2005, Anadoluda Vakit) şeklinde olduğunu, bir komplo neticesinde Yüksek Askeri Şuraya iftira dolu düzmece bir dosya sunularak Şura üyeleri aldatılıp haksız bir işlem yaptırıldığını belirtmiştir. (44. klasör, sayfa 478-481)

Müştekinin şikâyet dilekçesi ekinde 1 sayfalık yaptığı yurtiçi ve yurtdışı görevlere ilişkin özgeçmiş belgesi bulunduğu, (44. klasör, sayfa 476)

Müştekinin 28 Ağustos 1987 tarihinde Tümen Komutanı H. K. tarafından takdir belgesi, Ds. Kt. Komutanı G. A. tarafından 1987 yılında takdir belgesi, 04 Ocak 1995 Sağlık Daire Başkanı M. Ş. S. tarafından kutlama belgesi ile ödüllendirildiği, 1996 yılına ait sicil sırası kitabının ilgili sayfasında 1970'li subayların başlangıç sırasında bulunduğuna dair belge olduğu, müştekinin görevleri ile ilgili yabancı dilde yazılmış belgeler olduğu, (44. klasör, sayfa 472-475)

01/10/1993 tarihinde Başbakan Tansu ÇİLLER tarafından Balkan ülkelerindeki Türk ve müslüman toplulukları ile ilgili koordinasyonun sağlanması konusunda Başbakan Müşaviri olarak görevlendirildiği, (44. klasör, sayfa 462-464)

11 Temmuz 1996 tarihinde Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İZZETBEGOVİÇ tarafından Bosna Hersek'teki çalışmalarıyla ilgili teşekkür yazısı yazıldığı, (44. klasör, sayfa 460)

04/08/1998 tarihinde YÖK Başkanvekili İ. T. tarafından tüm üniversite rektörlüklerine gizli-kişiye özel ibareli yazıyla GATA'dan Yüksek Askeri Şura kararıyla atılanların başka kurumlarda çalışmamasına ilişkin yazı yazıldığı, (44. klasör, sayfa 455-456)

10 Temmuz 1997 tarihli GATA Komutanlığına müştekinin eski eşi olan Nurcan AKÇAY (KAHRAMANYOL)'ın müşteki aleyhine yazmış olduğu dilekçe, eski bir askere başlıklı Ocak 1998 tarihli bir gurup vatansever ibaresi kullanılarak yazılan tehdit mektubu olduğu, (44. klasör, sayfa 442-446)

19/08/2005 tarihli Nurcan AKÇAY'ın gazeteci E. P.'ye hitaben yazmış olduğu 3 sayfadan ibaret dilekçede Nurcan AKÇAY'ın müştekinin iddialarını ve aleyhine yazmış olduğu dilekçeleri doğrulayarak, devletin yüksek menfaatleri böyle gerektiriyor diye acılı ve dertli bulunduğu bir dönemde şerefli Türk ordusunun üniformasını giyen bir takım şahısların kendisini yalanlarla kandırarak yanlış işler yaptırdıklarını, "Umarım bu açıklamamla yanlışlarımın bir kısmı düzelecektir. Saygılarımla" dediği anlaşılmıştır. (44. klasör, sayfa 410-412)

28 Eylül 2005 tarihli Bugün Gazetesinde E. P.'nin müşteki Mustafa KAHRAMANYOL'a haksızlık yapıldığı konusuyla ilgili Orgeneral Ö.'ye çağrı başlıklı köşe yazısının bulunduğu, (44. klasör, sayfa 408)

Müşteki Mustafa KAHRAMANYOL'un TSK'dan ihracı ve yaşadıklarıyla ilgili Mehmet BARANSU ve Tuncay OKŞİN tarafından yazılan Piruz-Devşirme orduların son savaşı adlı kitabı ile Yeni Aktüel Gazetesi ve Anadolu’da Vakit Gazetesinde yer alan haber ve yazılar bulunduğu, (44. klasör, sayfa 338-407)

Müştekinin sunmuş olduğu emekli Hava Albay V. E. tarafından hazırlanan 4 sayfadan ibaret görev yaptığı birlik ve kurumlardaki cami durumu konusunda belge ile ilgili ifadesine başvurulan V. E., belgeyi kendisinin hazırladığını ve 2006 yılında dönemin Cumhurbaşkanı ile Kuvvet Komutanlıklarına ve Jandarma Genel Komutanlığına gönderdiğini belirttiği, hazırlamış olduğu çizelge şeklindeki belgede 1992 yılında Harp Akademileri Komutanlığında Binbaşı M. A. (Bengladeş) 92-93 yıllarında akademiye kursa geldiğini, cami olmayınca dilekçe verdiğini, önce aldırış edilmediğini, ancak dönmeye kararlı olduğunu söyleyince dış ülkelerden gelen subaylara otobüs tahsis edilerek cuma namazına dışarıya gitmelerin sağlandığını, Türk subaylarının bu haktan mahrum kaldığını, Binbaşı A.'nın Rusya, Çin, ABD ve dünyanın her tarafına gittiğini, ancak Türkiye'de namaz kılamadığını ifade ettiğini, Etlik Ankara'daki Gata Komutanlığında 1996-2001 yıllarında 28 Şubat'a kadar caminin dolup taştığını, 28 Şubat süreci ile birlikte cumaya gidilemediğini, başlangıçta cumaya gelen muaazzaf olarak 66'lı bir albay ile kendisinin bulunduğunu, onun emekli olmasından sonra cumaya gidebilen bir tek subayın kendisi olduğunu, mescidin yeni bir yere taşındığını, eskiye oranla küçük olduğunu, bayanlar için WC ve abdest alma yeri yapılmadığını, artık pek subay, astsubay ve öğrencinin de gelemediğini, Antalya Karpuzkaldıran Kamp Komutanlığında 1992 yılında gittiğinde kampta cuma namazı kıldığını, 2004 yılında kampa gittiğinde kamp camisinde cuma namazı kılınması yasaklandığı için cuma namazı kılamadığını, kamp komutanına sorduğunda emirle cuma namazının yasaklandığının ifade edildiğini... belirtmiştir. (263. klasör, sayfa 595-599)

02/06/1997 tarihli HİT MEDİKAL Tıbbi Ürinler Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI'ya yazmış olduğu İnsti Hıv1/Hıv2 Antikor testinin TSK'ya teklif edilmesi ile ilgili yazı olduğu, bu yazıya karşılık 04 Haziran 1997 tarihli İnsti Hıv1/Hıv2 Antikor testi konulu Sağlık Daire Başkanı Tümgeneral Kadri ÖZER imzalı söz konusu testin TSK'da kullanılmasına ihtiyaç duyulmadığına ilişkin yazısı olduğu, (44. klasör, sayfa 308-310) Bu belgelerle ilgili müştekinin ifadesinde, Profesör Tabip Kıdemli Albay A. H.'nin GATA'da İntaniye AB Dalı Başkanı iken kendisine test için getirilen Aids araştırma miyarının (kimyasal madde) güvenilir olmadığını, bir heyet marifetiyle tespit ettirdiğini, malzemenin Gülhane'de test edilmesini Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI ve Genelkurmay 2. Başkanı Çevik BİR'in istediklerini, malzemenin kullanıma uygunsuz olduğu tespit edildikten sonra A. H.'nin makamına gelen adı geçen şirketin yöneticisinin yetersizlik raporunun yeterli olarak değiştirilmesi halinde yüksek miktarda rüşvet vereceğini söylemesi üzerine A. H.'nin şahsı azarlayarak odasından kovduğunu, şahsın bunun hesabını soracaklarını söylediğini, 2 ay içerisinde de A. H'nin 1997 yılı Aralık ayında ordudan çıkarıldığını belirtmiştir. (44. klasör, sayfa 379-381)

10 Ağustos 1998 tarihli GATA Komutanı Tüngeneral F. A. imzalı elde edilen bilgiler konulu Gülhane Askeri Tıp Akademisinde MHP/BBP siyasetinde olup ülkücü grup içerisinde yeraldığı belirtilen ekinde 4 sayfalık GATA'da görevli yüksek rütbeli Tabip Subaylarla ilgili bunların siyasi görüşleri ve siyasi MHP ve BBP Parti Başkanları Alpaslan TÜRKEŞ ve Muhsin YAZICIOĞLU ile Keçiören Belediye Başkanı Turgut ALTINOK'un kimleri ziyaret ettiğine dair bilgilerin yer aldığı belge olduğu, yine benzer şekilde 3 sayfadan ibaret belge olduğu,

21 Haziran 1997 tarihli GATA Komutanı Tüngeneral F. A. imzalı Genelkurmay İstihbarat Başkanlığına hitaben yazılmış Prof. Tbp. Alb. Mustafa KAHRAMANYOL konulu yazıda "kendisinin Sırp göçmeni olduğu, ilkokulu Sırbistan'da okuduğu ve Sırpça dilini iyi konuştuğu, KBB uzmanı olduktan sonra Belçika'da sağlık ateşesi olarak görev yaptığı, Prof. Tbp. Tümgeneral (E) N. K.'nın GATA Komutanı olduğu dönemde Benzin kıtlığı nedeniyle kendisine müracaat ederek at, seyis, saman ve ahır isteğinde bulunduğunu ve Akademi Komutanı tarafından sert bir şekilde terslenerek, cezalandırıldığı, Sırpça'yı iyi konuştuğu için, BOSNA-HERSEK görüşmelerinde Başbakanlık Danışmanı olarak görev yaptığı, Çocukluğunda ailesine ve Türklere yapılan zulüm nedeniyle gençlik döneminde Milliyetçiliğe yakınlık duyduğu ve MHP/Alpaslan TÜRKEŞ'in siyasi görüşünü benimsediği, 1983 yılında Ülkücü faaliyetleri nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı Kirazlıdere Tahkikat Komisyonunda sorgulanan ve halen Mevki Hastanesi Baştabibi olan Tbp. Tuğgeneral M. D. ile belirtilen yıllar itibariyle yakın ilişkide olduğu, Alpaslan TÜRKEŞ tutuklu olarak GATA ve Mevki Hastanesinde yatarken kendisiyle M. D. ile birlikte ilgilendikleri gereken sosyal yardımı yaptıkları, son üç yıllık dönemde kontrolumuz dışında Başbakanlıkta çalıştığı için hakkında yeterli bilgi elde edilemediği ancak sempatizan ülkücü olduğunun belirlendiği, görev yaptığı bölümde; bilimsel katkısının olmadığı, karısını ihmal ettiği, sosyal bir kişi olmadığı, alınan diğer duyumlara göre; oturduğu Binses Sitesi 2 nci Cad. 197 nci Sok no:13 Ümitköy adresindeki tripleks villasının doğalgaza dönüşümü nedeniyle çıkan fuel-oil kazanını bir camiye hibe ettiği ve 2 ay kadar önce 2 nci karısının 2 çocuğuyla evini terk ettiği, ilk karısının ise tesettürlü olduğu ve sosyal faaliyetlere iştirak etmediği yolunda teyide muhtaç bilgiler alınmıştır." denildiği anlaşılmıştır. (44. klasör, sayfa 362-376)

18 Mayıs 2012 tarihli Milli Gazetenin internet sayfasında yer alan haberde müştekinin "Çevik BİR TSK'dan ihracımı gerçekleştirdi. Benim AİHM başvurum üzerine bundan sonra gelen isimler H. T. ve Fevzi TÜRKERİ adeta tutuştular. Sonra kendilerini kurtarmak için ikinci bir komploya başvurdular ve eski eşimden benim irticacı olduğuma ilişkin düzmece ihbar mektubu aldılar. Yıllar sonra eski eşim bunu itiraf etti" dediği anlaşılmıştır. (44. nolu klasör, sayfa 348-349)

Takvim Gazetesinin 18 Mayıs 2012 tarihli internet sayfasında gazeteci Emin PAZARCI'nın müştekinin yaşadığı ve müştekinin eski eşine Fevzi TÜRKERİ, Erdal ŞENEL ve H. T.'nin ihbar dilekçesi yazdırdıklarına ilişkin köşe yazısının bulunduğu anlaşılmıştır. (44. nolu klasör, 344-345)

Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Işıkçı tarikatı mensubu olduğu, 1983 yılında Genelkurmay Başkanlığı Kirazlıdere Tahkikat Komisyonu tarafından sorgulanan (ceza alan denilmediği) bazı askeri şahıslarla örgütsel ilişkisini devam ettirdiği, mensubu olduğu tarikatın propagandasını yaptığı ve yayınlarını takip ettiği, tarikata taraftar kazandırma yönünde emrindeki personeli etkilediği, ilk eşinin tesettür kıyafeti giydiği, irticai davranışları nedeniyle 2. eşinin de birkaç ay önce 2 çocuğunu alarak evi terkettiği, bu nedenle kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu," denilmesine rağmen müştekinin beyanında eşinin tesettürlü olduğunu kabul etmediği, müştekinin eski eşi Nurcan AKÇAY'ın tanık olarak verdiği ifadesinde ve gazeteci Emin PAZARCI'ya göndermiş olduğu mektupta kendisine para ve iş vaadinde bulunularak kandırılmak suretiyle söz konusu eşinin irticai faaliyette bulunduğu ile ilgili yazıların yazdırıldığını belirttiği, müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğu açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmıştır. (44. klasör, sayfa 512-513)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   106   107   108   109   110   111   112   113   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin