T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


-Müşteki Hasan Ali YILDIZ 18/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə115/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   178

62-Müşteki Hasan Ali YILDIZ 18/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

30/08/1988 – 14/12/1998 tarihleri arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde Piyade Astsubay olarak görev yaptığını, görev yaptığı süre içerisinde kanunlarda suç sayılan veya disiplin suçu olarak tanımlanmış herhangi bir eylem sebebiyle soruşturma açılmadığı veya ceza verilmediği halde Batı Çalışma Grubu olarak bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde görev yapan çeşitli rütbelerdeki askerlerden oluşan bir yapılanmanın tasarrufu neticesinde 14/12/1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararı ile disiplinsizlik nedeniyle ihraç edildiğini, kendisine gösterilen 01.12.1998 tarihli belgedeki maddeler halinde yazılmış ve disiplinsizlik nedeni olarak yazılan iddiaların hiç birisini kabul etmediğini, Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, eşinin herhangi bir tarikatın mensubu olduğu ve buna göre giyindiği ve bunun gibi iddia edilen bilgilerin tamamen asılsız olduğunu, karar nedeniyle hak etmediği maddi ve manevi bir çok sıkıntı çektiğini, 28 Şubat darbesi ile ilgili soruşturmada şüphelilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 133)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 yılı sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsb. Sic. Yön. 53 ncü md. (e) fıkrası gereğince; tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsemesi ve bu gibi faaliyetlerde bulunması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (265. klasör, sayfa 84)

Müştekinin 26 Şubat 1996 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 22 Şubat 1996 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 25 Nisan 1995 tarihinde ikaz edildiği, 27 Ocak 1992 tarihinde 5 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı,

15 Temmuz 1992 tarihinde aldığı takdir belgesine bağlı olarak Alay Komutanı İ. Ö.'nün onayı ile rozet beratı verildiği, 1 nci Komando Tugay Komutanı Yerine E. E. tarafından takdir ve teşekkür belgesi, 21 Mart 1997 tarihinde Bölük Komutanı M. Ü. tarafından takdir belgesi, 10 Kasım 1997 tarihinde Komando Tabur Komutanı A. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, Tabur Komutanı A. K.'nin el yazısı ile müştekiye hitaben yazdığı yazıda, müştekinin eşi ile birlikte subay, astsubay, uzman erbaşlarla aile toplantılarına katılmadığı, Ramazan Bayramında aileler arası bayramlaşmaya eşini getirmediği, müştekinin evine ziyarete gittiğinde eşinin kendisi ile tokalaşmadığı hususunu belirterek müştekiyi ikaz ettiği anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 85-124)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, eşinin görüşleri doğrultusunda mensubu olduğu tarikatın giyim tarzı olan ve sembol/simge olarak kabul ettikleri tesettür kıyafetini giydiği, ideolojik görüşleri nedeniyle eşi ile birlikte sosyal faaliyetlere ve etkinliklere katılmadıkları, komutan ve amirlerince yazılı ve sözlü ikazlara karşı kayıtsız kaldığı, tutum ve davranışlarında herhangi bir değişiklik olmadığı ve aynı tutum ve davranışlarını arttırarak devam ettiği, sıralı sicil amirlerince tutum ve davranışlarında değişiklik olmaması nedeniyle kazanılmasının mümkün olamayacağından, T.S.K.nden ilişiğinin kesilmesinin uygun olduğu kanaatinin belirtildiği, disiplinsiz davranışlarından dolayı 1992-1996 yılları arasında 5 gün oda hapsi, 2 kez şiddetli tevbih cezası ile tecziye edildiği ve bir kez de ikaz edildiği görülmüştür" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, söz konusu iddiaların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğu açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, yazıda gösterilen basit nitelikteki disiplin cezalarının TSK'dan atılmayı gerektirecek cezalar olmadığı anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 89)



63 – Müşteki Nuri ONAY 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde Deniz Kuvvetlerinde Deniz Yüksek Mühendis Binbaşı iken 16 Haziran 1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararı ile ordudan ihraç edildiğini, ihraç gerekçesi olarak sadece İç Hizmet Kanununun 51/c maddesi yani disiplinsizlik gerekçe olarak gösterildiğini, ancak bunun doğru olmadığını, kendisinin yaşadıklarının tamamen farklı olduğunu, asıl ordudan ihraç gerekçesinin eşinin başının kapalı olması olduğunu, böyle olunca da benzeri bir çok silahlı kuvvet mensubu gibi ön yargı ile farklı kategoride gördüklerini, o tarihlerde Refah Partisi iktidarda olduğu için kendilerini iktidar yanlısı gibi gördüklerini, bu şekilde ordudan ihraç edildiğini, haksız yere mağduriyetine sebebiyet veren tüm şahıslardan şikâyetçi olduğunu, ayrıca Tuğamiral E. G.'nin kendisinin 3. sicil amiri ve Tersane Komutanı olduğunu, 2. sicil amiri Albay N. K., 1. sicil amiri Albay M. N. T. olduğunu, bunların da haksız yere sicili ile oynayıp kendisine psikolojik baskı yaptıklarını, bu şahıslardan da şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 204)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 yılı sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirleri tarafından aynı şekilde “Subay sicil yönetmeliğinin 99 ncu madde (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 144)

Tarihi okunamayan 7 gün göz hapsi cezası bulunduğu, özet bilgi formu başlıklı belgede, menfi kanaatler olarak; 1997 yılı 1. sicil amiri tarafından "eşinin başı kapalıdır, ancak bilinçli olarak ideolojik bir faaliyette bulunduğuna dair bir duyum almadım." 2. sicil amiri tarafından "Eşinin tesettürlü olduğu bilinmektedir. Görev yerinde herhangi bir ideolojik faaliyeti görülmemiştir." şeklinde kanaat belirtildiği,

Sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1984 yılı 92.5, 1985 yılı 90.25, 1986 yılı (tutanak), 1987 yılı 83.5, 1988 yılı 90, 1989 yılı 84, 1990 yılı 89, 1991 yılı 93, 1992 yılı 94, 1993 yılı 95, 1994 yılı 93.5, 1995 yılı 93.5, 1996 yılı 92.5, 1997 yılı 88.5 olduğu, tüm yıllar ortalamasının 90.71 olduğu,

Görüldüğü üzere müştekinin menfi olarak değerlendirilebilecek herhangi bir yönünün olmadığı gibi sicil notlarının da mükemmele yakın derecede yüksek olduğu,



Müştekinin TSK'dan ihracına karşı çıkan Per.Ynt.Ş.Md.Y.Müh.Yb. M. K.'nın muhalefet şerhinde, müştekinin TSK'dan ayırma gerekçeleri olarak; "Fethullah GÜLEN grubu Nurcu kesime sempati duyduğu, ideolojisi doğrultusundaki yayınları takip ettiği, anılan grubun mensuplarında sivil şahıslarla samimi ilişkiler içinde olduğu, T.S.K.'nden atılma endişesi yaşadığı ve eşinin tesettür kullandığı belirtilmiştir. Belirli bir kesime sempati duyma, o kesime mensup olma anlamına gelmeyeceği, samimi olduğu sivil şahısların o grubun mensuplarından olduğunun anılan subayca bilinemeyeceği, diğer hususların da belirli bir kesime mensubiyete ilişkin yeterli kanıtlar olmadığı hususları dikkate alındığında; bu aşamada anılan subayın T.S.K.'nden ayırma yerine bir süre daha takip ve kontrolünün uygun olacağı kanaatindeyim.20.05.1998" şeklinde görüş belirttiği,

Yine müştekinin ihracına karşı çıkan Adli Müşavir Dz.Hak.Kd.Bnb. R. Ş.'nin muhalefet şerhinde,"İdeolojik faaliyetler içerisinde; Fethullah GÜLEN grubu Nurcu kesime sempati duyduğu, ideolojisi doğrultusundaki yayınları takip ettiği, anılan grubun mensuplarından sivil şahıslar ile samimi ilişkiler içinde olduğu, TSK.den atılma endişesi içinde olduğu, eşinin tesettür kullandığı hususlarına yer verildiği anlaşılmaktadır. Belirli bir kesime sempati duyma ile o kesime mensup olmanın farklı hususlar olduğu, faaliyet olarak belirlenen diğer konuların belirli bir kesime mensubiyete ilişkin yeterli kanıtlar olmadığı hususları gözönüne alındığında Silahlı Kuvvetlerinden ayırma yerine bir süre daha takip ve kontrolünün uygun olacağı kanaatindeyim.18 Mayıs 1998" şeklinde görüş belirttiği anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 135-149)

Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde, "Albay Şevki AKSU" ibareleriyle başlayıp "Şura Üyelerinin Tensiplerine Arz Ederim" ibareleriyle biten 18 sayfadan ibaret Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığından ilişiklerinin kesilmesi teklif edilen subay ve astsubayların durumlarının görüşülmesi konusundaki takdim ve devamında bir kısım subay ve astsubayların listeler halinde isimlerinin yer aldığı belgenin bulunduğu, belgede müştekinin adının Fethullah GÜLEN Nurcu grubu başlığı altındaki bölümde yer aldığı anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 157-174)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN grubu Nurcu olduğu, ideolojisi doğrultusundaki yayınları takip ettiği, eşinin tesettür kullandığı, aynı ideolojik görüşte olan ve kategoriye alan personel ile örgütsel ilişki içinde olduğu, astlarını ideolojisi doğrultusunda etkilemeye yönelik propaganda faaliyetlerinde bulunduğu, komutanlarının ikazlarına rağmen değişmediği, ailecek Atatürk ilkeleri ile anayasada belirtilen cumhuriyetin temel ilkelerine karşı oldukları, disiplinsizliği nedeniyle 19.02.1985 tarihinde 7 gün göz hapsi cezası aldığı" müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğu açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, 1985 tarihinde almış olduğu basit nitelikte 7 gün göz hapsi cezasının karara gerekçe yapıldığı anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 195)

64 – Müşteki Galip ALURAL 03/10/2010 tarihli şikâyetinde özetle;

20 Yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Dz. Tek. Asb. Kd. Başçavuş olarak görev yaptığını, ancak emekliliğine 4 ay kala 16 Haziran 1998 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmasına karar verildiğini, hakkında istihbarat raporuyla tarikat mensubu olduğu, eşinin de aynı tarikatın ideolojisini benimsediği, lojman içerisinde örgütsel toplantılar düzenlediği, eşinin tesettür kullandığı, dini vecibeleri nedeniyle görevini aksattığı gibi sebeplerle silahlı kuvvetlerde kalması uygun değildir şeklinde karar verildiğini, gerçeğe aykırı bilgi ve belgelerle Silahlı Kuvvetlerden ihraç edilerek zarara uğratıldığını, maddi ve manevi olarak zararının giderilmesini istediğini belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 276)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1998 yılı sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsubay sicil yönetmeliğinin 53'üncü md. (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (265. klasör, sayfa 215)

10 Haziran 1981 tarihinde tevbih cezası, özet bilgi formu başlıklı belgede menfi kanaatler bölümünde 1990 yılı 1. sicil amiri tarafından "Teknisyen astsubayı olarak birliği muharebe gücüne katkısı çok az" şeklinde görüş belirtildiği ancak önceki ve sonraki yıllara ait olumlu ve olumsuz kanaatlere yer verilmediği, sicil notu ortalamalarına bakıldığında 1980 yılı 78.25, 1981 yılı 77, 1982 yılı 80, 1983 yılı 75, 1984 yılı 85, 1985 yılı 81, 1986 yılı 84, 1987 yılı 79, 1988 yılı 74.35, 1989 yılı 80.5, 1990 yılı 75, 1991 yılı 82, 1992 yılı 90.5, 1993 yılı 89.5, 1994 yılı 86.5, 1995 yılı 95, 1996 yılı 94, 1997 yılı 86 olduğu, tüm yıllar itibariyle ortalamasının 82.92 olduğu, özellikle atılmadan önceki son 6 yılın sicil notu ortalamalarının yüksek olduğu,

20 Temmuz 1993 tarihinde Amf.Dz.P.A.K.M. A. Ö. tarafından takdir belgesi, 31 Mart 1995 tarihinde Dz.Astsb.Hzl.Ok.Komutanı M. D. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 205 - 249)

Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde "Gizli" ibareli "Tümgeneral Türkeri" ifadeleri ile başlayıp "İK.ASTSB.BÇVŞ.S. AHMET ERTAŞ (1982-2173)" ibareleri ile biten TSK'dan ihraç edilecek subay ve astsubaylarla ilgili sunum şeklindeki metin ve ekindeki subay ve astsubayların isimlerinin yer aldığı 24 sayfadan ibaret belgede müştekinin isminin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı başlığı altında yer aldığı anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 222-245)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, eşinin de aynı tarikatın ideolojisini benimsediği, ikamet ettikleri lojmanda örgütsel toplantılar düzenlediği, kendisinin okul dışında askeri okul öğrencilerine, eşinin ise personelin ailelerine karşı ideolojileri doğrultusunda propaganda yaptıkları, ideolojileri doğrultusunda yayınları takip ettiği, eşinin tesettür kullandığı, dini vecibelerini görevini aksatacak şekilde yerine getirdiği, evine tesettürlü ziyaretçilerin geldiği, komutanlarının ikazlarına rağmen değişmediği, Atatürk ilkeleri ile anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı olduğu, disiplinsizliği nedeniyle 16/06/1981 tarihinde tevbih cezası aldığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "dini vecibelerini görevini aksatacak şekilde yerine getirdiği" şeklindeki iddianın disiplin soruşturmasına konu olabileceği, müşteki ile ilgili evraklar içerisinde 10 Haziran 1981 tarihinde nöbetçi amirin görev çağrılarına uymayarak görevi geciktirmekten adli tevbih cezası aldığı, müşteki hakkındaki bu iddianın son 6 yılında mükemmele yakın yüksek siciller almış ve yıllar itibariyle ortalaması 82.92 olan sicil notu ortalamaları ile çeliştiği anlaşılmaktadır. (265. klasör, sayfa 264)

65 – Müşteki Yakup BAYKAN 24/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Kendisinin yüzbaşı rütbesi ile 1998 yılında disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç edildiğini, disiplinsizlikten kastın ne olduğunu bu ifade tarihine kadar bilmediğini, kendisine okunmuş olan kararda devrim yanlısı islami görüşü benimsediğinin iddia edildiğini, kesinlikle bu iddianın asılsız olduğunu, kendisinin sadece inançları gereğince yaşamaya çalışan bir insan olduğunu, herhangi bir illegal oluşumla ilişki kurmasının söz konusu olmadığını, eşinin başörtülü olduğunu, dini inancı uyarınca başını örttüğünü, yine kararda eşi ile birlikte sosyal faaliyetlere katılmadığının iddia edildiğini, bu iddianın doğru olmadığını, çünkü toplantılara gittikleri zamanlarda eşinin baş örtüsü gerekçe gösterilerek nizamiyeden orduevlerine ve diğer askeri tesislere alınmadıklarını, bu nedenle sosyal faaliyetlere katılmalarının mümkün olmadığını, 28 Şubat 1997 sürecinde kendisi gibi bir çok arkadaşının mağdur edildiğini, Batı Çalışma Grubu denilen yapılanmanın sadece kendilerine değil tüm millete zarar verdiğini, ilişiğinin kesilmesinden yaklaşık 9 ay önce görev yaptığı Edirne 54. Mekânize Tugay Komutanlığında Tugay Komutanı Z. Ö.'nün kendisini odasına çağırdığını, "Ya eşin başörtüsünü açacak, ya da seni ordudan ihraç edeceğiz" dediğini, kendisinin de kabul etmeyince "O zaman ayırma işlemini başlatacağız, savunmanı ver" dediğini, matbu olarak kendisine verilen kâğıtta kendisinin disiplinsiz davranışlarda bulunduğu, aşırı islamcı görüşe mensup kişilerle görüştüğünün iddia edildiğini, bu belgeyi Tugay Komutanının imzalamasını istediğini, ancak kendisinin iddiaların asılsız olduğunu belirterek imzalayamayacağını söylediğini, Tugay Komutanının "Kâğıdı imzala, sana savunma hakkı vereceğim" dediğini, bunun üzerine imzaladığını, kendisine savunma verildiğini,

1990'lı yıllarda yapmış oldukları terörle mücadeleden dolayı dönemin Genelkurmay Başkanı D. G. Paşanın üstün cesaret ve feragat şerit rozetini verdiğini, bir defasında Kars – Kağızman'dan memleketi olan Kayseri'ye gelirken havanın kararması nedeniyle Erzincan Orduevine konaklamak amacıyla gittiğinde eşinin başörtülü olduğu için orduevine alınmadığını, nizamiyedeki askerin kendisinden özür dilediğini, başka bir yerde konaklamak zorunda kaldıklarını, eşi Fatma Zehra BAYKAN'ın maruz kaldıkları haksız eylemler nedeniyle psikolojik tedavi görmeye başladığını, halen majör depresyon tedavisinin devam ettiğini, sürekli ilaç kullanmak zorunda kaldığını, kendisi ve ailesinin maddi ve manevi olarak çok zor günler geçirdiklerini, Batı Çalışma Grubu diye tabir edilen illegal yapılanmanın içinde her kim varsa hepsinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 314-315)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde,1998 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Subay sicil yönetmeliğinin 99 ncu mad. (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya katıldığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (265. klasör, sayfa 279)

22 Kasım 1992 tarihinde 1/8 oranında maaş kesme cezası ile cezalandırıldığı, müştekiye hitaben yazılan 9 Aralık 1997 tarihli Gizli Tebligat konulu belgede müştekinin eşi ile birlikte 6 Aralık 1997 tarihinde 3. Mekânize Piyade Tabur Komutanlığı Yemekli Aile Toplantısına katılmadığı gerekçesiyle "Sosyal faaliyetlere katılmadığınız için sizi kınıyor ve son bir defa ikaz ediyorum." denildiği,

Yine müştekiye hitaben yazılan 11 Aralık 1997 tarihli tebligat konulu 3. Mekânize Piyade Tabur Komutanı İ. D. imzalı belgede "Kasıtlı olduğuna inanmasak bile yani dini duygularla uygulandığını kabul etsek bile, şu anda tesettüre uygun giyinmek bir siyasi görüşün simgesi ve propaganda aracı olmuş durumdadır. Sizin eşiniz de, gerek ev ziyaretlerine, gerekse yemekli aile toplantıları şeklindeki sosyal etkinliklere tesettürlü kıyafetlerle katılmaktadır. Sözlü olarak size yaptığım ikazlar ve tavsiyelere uymamakta, kıyafetini çağdaş bir görünüşe uydurmamaktadır. Bu nedenle sizi son bir defa uyarıyorum. Eşinizin giyim şekline karışmak, etkide bulunmak görevinizdir." şeklinde ifadelere yer verildiği,

17 Şubat 1998 tarihli İkaz konulu Tugay Komutanı Tuğgeneral M. Z. Ö. imzalı müştekiye hitaben yazılan yazıda "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılıkta zaafiyetiniz olduğunu, Türk toplumunun büyük bir çoğunluğunun kabul ettiği çağdaş yaşam tarzını kabul etmediğinizi, birlik ve beraberlik ruhunu oluşturmak, üzüntüde ve sevinçte beraber olmak için yapılan sosyal etkinliklere, aile toplantılarına eşinizle beraber katılmadığınızı ve katılmamak için devamlı mazeret beyan ettiğinizi, eşinizin Türk kadınının büyük çoğunluğunun kabul ettiği giyim tarzını benimsemeyip belli bir ideolojinin göstergesi haline gelen tesettürlü giyim tarzını benimsediğini, aile yaşantınızda ülkü ve amaç birliği ettiğiniz meslektaşlarınızla ilişki kurmanız gerekirken, Atatürk ilke ve inkılaplarını benimsemeyen belli bir ideolojik düşünceyi benimseyen kişilerle ilişki kurduğunuzu tespit ettim. Sizi göstermiş olduğunuz bu olumsuz tutum ve davranışlarınızdan dolayı ikaz ediyor, yaşam tarzınızın bir subaya yakışır şekilde derhal düzeltmenizi ve düzelttiğinizi en kısa zamanda bana ispat etmenizi istiyorum. Yukarıda belirtmiş olduğum hususlara uymadığınız, yaşam tarzınızı düzeltmediğiniz ve bunu bana ispat etmediğiniz takdirde Subay Sicil Yönetmeliğinin 99 ncu maddesi (a) ve (e) fıkraları gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma işleminin başlatacağım. Rica ederim. " şeklinde yazı imzalatılarak savunmasının istendiği,

Müştekinin eşi Zehra BAYKAN'a Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından verilen 9 Kasım 1993 tarihli raporda majör depresyon pelkotik özellik teşhisinin konulduğuna dair raporun yer aldığı,

25/07/1994 tarihinde Genelkurmay Başkanı D. G. tarafından Şerit Rozet Beratı ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 280- 296)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin tesettür kıyafeti giydiği, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, çağdaş dünya görüşünü benimsemediği, irticai düşüncelerin etkisinde kaldığı, sicil amirlerince defalarca yapılan ikaz ve uyarılara rağmen tutum ve davranışlarında düzelme olmadığı, sicil amirlerince doldurulan sakıncalı/şüpheli personel raporunda 'T.S.K.nden ilişiğinin kesilmesi uygundur'" kanaatinin bulunduğu, halen sakıncalı / sağ personel kategorisinde olduğu" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "devrim yanlısı islami görüşü benimsediği" iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç teşkil edebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (265. klasör, sayfa 305-306)



66 – Müşteki Veysi BUVET 09/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;

Cumhuriyet Başsavcılığımızca gönderilen belgeleri incelediğini, burada ihracına konu olan ve asılsız bulunan tespitleri gördüğünü, söz konusu tespitlerin doğru olmadığını, şikâyetinin devam ettiğini, tüm ihracına kadar geçen sürenin başlangıcının hakkındaki istihbarat raporları olduğunu, bu tahkikat raporlarının da evrakta ismi olmayan kurmay albaylıktan emekli O. A.'ya ait olduğunu, bu kişiden şikâyetçi olduğunu, dava açılması halinde katılmak istediğini belirttiği,

04/05/2012 havaleli şikâyet dilekçesinde ise, TSK'da ihraç edildikten sonra 3 çocuk ve bir eşle kapı önüne aç susuz bırakılıp iş bulmasının engellendiğini, ordudan ihraç edilmiş olmanın bütün zorluklarını çektiğini, en yakınları nazarında dahi şüpheli/sakıncalı muamelesi gördüğünü, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (265. klasör, sayfa 349-361)

Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1987 yılında 14 gün oda hapsi cezası, 1992 yılında 14 gün oda hapsi cezasının bulunduğu anlaşılmıştır. (265. klasör, sayfa 317-337)

1997 tarihli sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirlerince aynı şekilde “Tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşıldığından Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 53 (e) maddesi gereğince T.S.K.'nde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (265. klasör, sayfa 339)

Özet Bilgi Formu başlıklı belgede, müşteki hakkında menfi kanaatler bölümünde "1992 yılı 2. sicil amiri tarafından 'Özellikle dini faaliyetleri dikkatle takip gerektiren bir astsubaydır' şeklinde 3. sicil amiri tarafından 'Dini faaliyetleri takip edilmesi gereken bir astsubaydır' şeklinde, 1993 yılı 3. sicil amiri tarafından 'Dini faaliyetleri başta olmak üzere görev ve disiplin hususlarında titizlikle takibi gereken bir astsubaydır' şeklinde, 1997 yılı 1. sicil amiri tarafından 'İslami kurallara göre düzenlenmiş aile yaşamı vardır. Görevde takibi gereken bir astsubaydır. Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir.' şeklinde, 2. sicil amiri tarafından 'Sosyal yaşamında dini kurallara bağlı olarak yaşamayı benimseyen, eşine tesettüre uygun giysiler giydiren, sosyal faaliyetlere iştirak etmeyen, ancak verilen görevleri eksiksiz yapma çabası içinde olan bir astsubaydır. Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir' şeklinde, 3. sicil amiri tarafından 'İslami yaşam tarzını benimsemiştir. Sosyal faaliyetlere katılmaz. Eşi tesettürlüdür. Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir.' şeklinde görüş belirtildiği, müşteki hakkında diğer menfi kanaatlerin "Verilen görevde takip gerektiren bir astsubaydır, disiplin kurallarına uyma konusunda zaman zaman ihmalkar davranan, görev yapma isteği ve hevesi iyi olmayan vasat bir astsubaydır" şeklinde olduğu, müspet kanaatlerin ise "Görevini yapan yetişmekte olan bir astsubaydır, yetişmekte olan bir astsubaydır, mesleki bilgisi iyi çalışkan bir astsubaydır, çalışkan ve disiplinli bir astsubaydır, verilen görevleri eksiksiz yapma çabası içinde olan bir astsubaydır" şeklinde kanaatler bulunduğu, ancak müştekinin ihracına yönelik 1997 yılındaki 1. 2. ve 3. sicil amirlerince verilen kanaatlerin dini yaşamı referans gösterilerek verilen kanaatler olduğu,

Müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında, 1986 yılı 80.5, 1987 yılı 70.5, 1988 yılı 77, 1989 yılı 76, 1990 yılı 84, 1991 yılı 74.5, 1992 yılı 68.5, 1993 yılı 69.5, 1994 yılı 71, 1995 yılı 76, 1996 yılı 79, 1997 yılı 62.5 olduğu, müştekinin sicil notları çok yüksek olmamakla birlikte atılmadan önceki son 2 yılın 76 ve 79 olması, son yıl sicil notunun 62.5 olmasına göre, sicil amirleri tarafından TSK'dan ihracında ağırlıklı olarak dini yaşamının referans gösterildiği,

Deniz Kuvvetleri Komutanı G. E. tarafından 12 Mayıs 1997 tarihinde onaylı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel İşleri İnceleme Komisyonu Toplantı Tutanağında müşteki hakkında "tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı" şeklinde kanaat belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (265. klasör, sayfa 340-343)

Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "İrticai faaliyetlerde bulunduğuna dair alınan bilgiler üzerine 18 Mayıs 1994 tarihinde şüpheli, 25 Mart 1997 tarihinde sakıncalı personel kategorisine alınmıştır. Fethullah GÜLEN grubu Nurcu olduğu, ideolojisi doğrultusundaki örgütsel yayınları takip ettiği, ideolojik faaliyetleri nedeniyle T.S.K. Ile ilişkisi kesilen Astsb. Nazmi ÇELİK ile örgütsel ilişki içinde olduğu, ailece aynı ideolojik görüşü benimseyen askeri ve sivil kişilerle irtibat halinde oldukları, eşinin de aynı ideolojik görüşe sahip olduğu, ailece anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine ve Atatürk ilkelerine karşı olduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek dışarıya yansıyan bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (265. klasör, sayfa 353)


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   111   112   113   114   115   116   117   118   ...   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin