78 – Müşteki Ayhan YAMAN 20/09/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
15 Temmuz 1997 tarihinde 61 nci Mekânize Piyade Tugayında Teknisyen Astsubay olarak Çorlu'da görev yaptığı sırada disiplinsiz davranışları bahane edilerek resen görevinden atıldığını, 28 Şubat döneminde ordudan haklarında yargı kararı olmaksızın kuvvet komutanının onayı ile disiplinsizlik ve ahlaki durum gerekçe gösterilerek ayrılmasında belirtilen tüm sebeplerin asılsız olduğunu, hiçbir suretle kanun ve düzenlemelere aykırı hareket etmediğini, bunun tamamen şahsına ve kendisi gibi düşünen çok sayıdaki Silahlı Kuvvetler mensubuna yapılmış bir sindirme politikası olduğunu, Batı Çalışma Grubu diye tabir edilen askeriye içerisinde bulunan subaylardan kurulduğu iddia olunan birim tarafından yaşantıları ve inançları sebebiyle ordudan ayrılmak zorunda bırakıldıklarını, bu nedenle Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde gerçeğe aykırı bilgi ve belgeleri düzenleyerek insan hakları, anayasa, usul ve kanunlara aykırı işlemler yapılmasına sebep olan o dönemde Batı Çalışma Grubu diye adlandırılan ordu içerisinde görev yapan kişilerden oluşan oluşum ile bunların yöneticileri ve üyeleri hakkında kendisini ordudan asılsız nedenler göstererek ayrılmasına sebebiyet verdikleri için şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (215. klasör, sayfa 331-332)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde,Mayıs 1989 tarihinde Ds.Kt.Komutanı F. M. tarafından takdir belgesi, 9 Aralık 1993 tarihinde 1 nci K/M Top.Tb. Komutanı tarafından takdir belgesi, 2 Mart 1989 tarihinde Ds.Kt.Komutanı F. M. tarafından denetlemede gösterdiği başarıdan dolayı tebrik yazısı ile ödüllendirildiği,
28 Eylül 1993 tarihinde şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı, 21/2/1996 suç tarihli Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5 nci Kolordu Komutanlığı Çorlu Askeri Savcılığı tarafından 05/02/1998 tarihli iddianame ile hakkında memuriyet görevini ihmal suçundan kamu davası açıldığı, ayrıca Şubat 1996 suç tarihli Jandarma Genel Komutanlığı 21 nci Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Van Askeri Savcılığının 19 Ocak 1998 tarihli iddianamesi ile memuriyet görevini ihmal etmek suçundan kamu davası açıldığı, her iki iddianamenin de müştekinin görev yaptığı Başkale 61 nci Mekânize Piyade Tugay 1 nci Topçu Tabur Komutanlığı ve Van–Gevaş 61 nci Mekânize Piyade Tugay Topçu Tabur Komutanlığında görevli iken teslim edilen bir kısım malzemenin tayin olduğunda yapılan sayımlarda eksik çıkması ile ilgili olduğu, 20/02/1997 tarihli OMASIS'den Karkom Haber Merkezine başlıklı mesajda emre itaatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırıldığının anlaşıldığı, Hüküm Özeti başlıklı belgeye göre de verilen 10 ay hapis cezasının Askeri Yargıtay 4. Dairesinin 10/06/1997 tarih ve 1997/349-346 sayılı ilamı ile onandığının belirtildiği,
15 Nisan 1994 tarihinde 5 gün oda hapsi cezası, 11 Nisan 1994 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 22 Ekim 1993 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası, 10 Eylül 1993 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 19 Şubat 1993 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 19 Temmuz 1989 tarihinde tevbih cezası, 4 Ocak 1990 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 12 Mart 1987 tarihinde bir hafta sonu izinsizlik cezası, 24 Kasım 1986 tarihinde iki hafta sonu izinsizlik cezası, 30 Aralık 1986 tarihinde iki haftasonu izinsizlik cezası, 25 Kasım 1986 tarihinde iki hafta sonu izinsizlik cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır. (215. klasör, sayfa 216-270)
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında; 1988 yılı 83 olduğu, 1989 yılı 68.25 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Şahsi menfaatine çok düşkündür. Mutlaka takibi gerekir. Devamlı takip ve kontrol ister" şeklinde kanaat belirtildiği, 1990 yılı 60.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Mesleki bilgisi zayıftır. Müstakil çalışamaz. Göreve bağlılığı yoktur. Benimsemez ve arkadaş ve üstleri ile uyumlu değildir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı 64 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Takip ve kontrolü gerekir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1992 yılı 67 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Kontrol altında görev yapar." şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Devamlı kontrol altında tutulmalıdır. Görevini sık sık aksatır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 66.5 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Takibe muhtaçtır. Sorumluluk duygusu gelişmemiştir. Sürekli izlenmesi gerekir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılı 62.5 olduğu, 2.sicil amiri tarafından "Devamlı takibe muhtaçtır. Sorumluluk duygusu gelişmemiş olup sürekli üzerinde durulması gerekir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 yılı 60 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Münferit görev yapamaz. Takip edilmesi gerekir." şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Görev verildiğinde mutlaka takibi gerekir. Sorumluluk almaz, kişisel çıkarlarına düşkündür" şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılı 61 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Zaman zaman eşi tesettürlü kıyafet giyerek gezmektedir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Zaman zaman eşi tesettürlü kıyafet giyerek dolaşır. Teknik yönden birliğinin muharebe gücüne katkısı yeterlidir. Görev yapması için mutlaka takibi gerekir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1997 yılı 29 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Duygu, bilgi ve psikomotor boyutunda niteliklerini, mesleki coşku ve heyecanını yitirmiştir.Hakkında 'Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir' sicil belgesi düzenlenmiş ve üst komutanlıklara sunulmuş, sonuç beklenmektedir" şeklinde kanaat belirtildiği, ayrıca aynı yıl düzenlenen sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsubay sicil yönetmeliğinin 53 üncü madde (a,b) fıkraları gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmaması, hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. ( 215. klasör, sayfa 271-321)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında; "Disiplinsiz davranışlarda bulunmak suçundan 12 Şubat 1996 tarihinde ikaz cezası aldığı, içtimaya geç gelmek suçundan 9 Nisan 1996 tarihinde 3 gün oda hapsi cezası aldığı, emre itaatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan 9 Mayıs 1996 tarihinde hakkında dava açılmış olup, yargılamasının devam ettiği, bu nedenle kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Yukarıdaki bilgilere ilave olarak ayrıca dosyasında; emre itaatsizlik suçundan 12 Haziran 1991 tarihinde 30 gün göz hapsi cezası, gece eğitime çıkmamak suçundan 14 Haziran 1989 tarihnde 2 gün oda hapsi cezası, disiplinsiz davranışlarından dolayı 19 Temmuz 1989 tarihinde tevbih cezası, disiplinsiz davranışlarından dolayı 4 Ocak 1990 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, mesaiye gelmemek suçundan 19 Şubat 1993 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, disiplinsiz davranışlarından dolayı 10 Eylül 1993 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, izinsiz mesaiyi terk etmek suçundan 28 Eylül 1993 tarihinde şiddetli tevbih cezası, disiplinsiz davranışlarından dolayı 4 Ekim 1993 tarihinde şiddetli tevbih cezası, kıyafet yön.aykırı davranmak suçundan 22 Ekim 1993 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası, emirleri lakayt karşılamak suçundan 8 Mart 1994 tarihinde ikaz cezası, disiplinsiz davranışlarından dolayı 11 Nisan 1994 tarihinde 5 gün oda hapsi cezası bulunduğu görülmüştür." denildiği anlaşılmıştır. (215. klasör, sayfa 223-224)
79 – Müşteki Baki KULLAP 10/10/2012 tarihli ifadesinde özetle;
1994 yılında binbaşılığa terfi ettiğini, 10 Aralık 1996 tarihli YAŞ kararı ile meslekten ihraç edildiğini, ihraç nedenini öğrenemediğini, kendisine gösterilen belgedeki iddialarla ilgili hayatı boyunca hiçbir cemaat, tarikat veya grupla bağlantısının olmadığını, halen de bulunmadığını, Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu ve bu grubun yayın organlarını okuduğunun doğru olmadığını, 1977 yılında Harp Okuluna girdiğini, şahsı ve ailesi ile ilgili tüm hususların araştırıldığını, 1981 yılında başı kapalı olan eşi ile evlendiğini, görev süresi boyunca ve halen eşinin başörtülü olduğunu, eşinin inanmış olduğu değerler doğrultusunda örtündüğünü, hayatı boyunca her görüşten ve düşünceden insanlarla görüştüğünü, Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensuplarının yardımı ve desteği ile Manisa'da ev aldığı iddiasının kendisini derinden üzdüğünü, Manisa'da bir evinin bulunduğunu ancak bu evi nasıl aldığının herkesçe malum olduğunu, bu iddiayı asla kabul etmediğini, 1992 yılında tayinen Manisa Askeri Hastanesine İdare Amiri olarak atandığını, 1995 yılında Isparta Askeri Hastanesine normal tayininin çıktığını, tayin nedeninin de Manisa Askeri Hastanesinin 200 yataklı iken 100 yatak kapasitesine düşerek binbaşı kadrosuna idare amirliğinin uygun olmadığını, süresi de dolmadığı için aynı şartlardaki Isparta Askeri Hastanesine atandığını, Ege Ordu Komutanının teklifi ile yer değiştirdiği iddiasının komik ve gülünç olduğunu, kendisinin söz konusu gerekçelerle meslekten ihraç edildiğini ifade sırasında öğrendiğini, iddiaların komik olduğunu, kimlerin hangi gerekçelerle bahsedilen iddiaları gerekçe göstererek mesleğinden ihraç ettiğini bilmediğini, hukuka aykırı mesnetsiz gerekçelerle mesleğinden ihraç eden kişi veya kişilerden şikâyetçi olduğunu, görev süresi boyunca sürekli takdir edilen ve başarılı olduğu söylenen bir asker olduğunu belirtmiştir. (241. klasör, sayfa 38,39)
Müştekinin ifadesi sırasında sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde; 26 Eylül 1996 tarihinde Tümen Komutanı U. G. tarafından takdir belgesi, Kara Kuvvetleri Komutanı N. E. tarafından 17/12/1982 tarihinde 100 ncü Yıl Rozet Beratı, 30/11/1988 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı K. Y. tarafından Şerit Rozet Beratı, 3 Ekim 1985 tarihinde 2 nci Tnk. Tabur Komutanı tarafından takdir belgesi, 13 Eylül 1985 tarihli yazı ekindeki listede Tümen Komutanı Y. K. tarafından takdir belgesi, 23 Mart 1988 tarihinde Tümen Komutanı Çevik BİR tarafından imzalı yazı ve ekindeki yazı ile para ödülü, 22 Şubat 1989 tarihinde Tabur Komutanı B. K. tarafından takdir belgesi, 54 ncü Zh.A.K. E. Ş. tarafından takdir belgesi, 25 Temmuz 1985 tarihinde 2 nci Tnk. Tabur Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi, 18 Ağustos 1983 tarihinde 54 ncü Zh.A.Komutanı H. Ç. tarafından takdir belgesi, 1 Kasım 1983 tarihinde 2 nci Tnk. Tabur Komutanı S. S. tarafından takdir belgesi, 4 Ekim 1996 tarihinde As.Hst.Baştabibi C. T. tarafından takdir belgesi, 18 Şubat 1987 tarihinde 1 nci Er Eğt. A. Komutanı tarafından takdir ve teşekkür belgesi, 4 Ekim 1984 tarihinde 2 nci Tnk. Tb. Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (241. klasör, sayfa 20-37)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu ve bu grubun yayın organını sürekli okuduğu, irticai faaliyetleri nedeniyle 1995 yılından itibaren takip ve kontrol altında tutulduğu ve bu nedenle şüpheli sağ personel kategorisinde bulunduğu, (E) Tbp.Bnb.Sebahattin GÜL, Tbp.Bnb.Muammer DENİZ ve Tbp.Yzb.Özkan ÖZBAŞ ile grup oluşturarak örgütsel faaliyetlerde bulundukları ve halen devam ettirdikleri, eşinin ideolojik görüşü doğrultusunda başka bir şekilde giyinmesini kabul etmediği, bu durumunu amirlerinin yüzüne ifade ettiği, ideolojik görüşleri nedeniyle kendi görüşünde olan şahıslarla görüştüğü ve birlikte hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensuplarının yardım ve desteğiyle Manisa'da ev satın aldığı, Manisa Asker Hastanesinden Ege Ordu Komutanının teklifi ile görev yerinin değiştirildiği ve Isparta Asker Hastanesine atandırıldığı, ... disiplin bozucu hareketler içerisinde olduğu, tutum ve davranışları ile irticai görüşleri benimsediği ve faaliyetlerde bulunduğu, ... ayrıca dosyasında disiplinsizlik suçundan 26.6.1986 tarihinde 10 gün göz hapsi, lojmanı boşaltması için kışla komutanınca 1.7.1986 tarihinde uyarı cezası, disiplinsizlik suçundan 4.7.1986 tarihinde ifadesi alındığı, disiplinsizlik suçundan 23.5.1990 tarihinde uyarı cezası, disiplinsizlik suçundan 8.4.1992 tarihinde 4 gün oda hapsi cezası, disiplinsizlik suçundan 1.1.1994 tarihinde tevbih cezası, disiplinsizlik suçundan 24.3.1995 tarihinde tevbih cezası, disiplinsizlik suçundan 4.4.1995 tarihinde şiddetli tevbih cezası bulunduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "disiplin bozucu hareketler içerisinde olduğu, tutum ve davranışları ile irticai görüşleri benimsediği ve faaliyetlerde bulunduğu" iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü, müştekiye yıllar önce verilmiş basit nitelikteki disiplin cezalarının atılmaya gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (241. klasör, sayfa 4-5)
80 – Müşteki Abdulkadir DEMİRHAN 10/12/2012 tarihli ifadesinde özetle;
1995 yılında binbaşılığa terfi ettiğini, 10 Aralık 1996 tarihli YAŞ kararı ile meslekten ihraç edildiğini, meslekten atılma nedenini öğrenemediğini, halen de bilmediğini, kendisine gösterilen belgede geçen iddialarla ilgili olarak 1981 yılında şu an rahmetli olan eşi ile evlendiğini, eşinin evlendiğinde başörtülü olduğunu, hiçbir zaman başörtüsünü çıkarmadığını, 1984 yılından itibaren sürekli lojmanda oturduğunu, yetiştiği ortam itibariyle ziyaretlerine başörtüsü takmayan yakınları, arkadaş ve misafirleri geldiği gibi başörtüsü bulunan misafirlerinin de geldiğini, kendisinin imam hatip lisesi mezunu olmadığını, meslek hayatı boyunca da imam hatip lisesi mezunlarının askeri okullara girmesini savunan bir beyanda bulunmadığını, hayatı boyunca namazını aksatmamaya çalıştığını, görev süresi içerisinde hiçbir zaman namaz kılma gerekçesi ile görevini aksatmadığını, namaz kıldığını hiç kimsenin bilmediğini, hayatı boyunca ve halen de hiçbir grup, cemaat ve tarikatla bağlantısının olmadığını, Fethullah GÜLEN grubu ile bağlantısının olmadığını, sosyal faaliyetlere eşinin başörtüsünü dikkate alarak yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için katılmadığını, burada art niyet aranmasının abes olduğunu, çocuklarını daha iyi eğitim görmeleri için özel okullarda okuttuğunun doğru olduğunu, bundan da çekinmediğini, eşinin başının kapalı olduğunu, çağdaş aile yapısı görünümünden uzak olduğu iddiasını kabul etmediğini, eşinin kendi rızası ile örtündüğünü, hiçbir zaman kendisi ve çevresinin baskısı olmadığını, hukuka aykırı, mesnetsiz gerekçelerle kendisini ihraç eden kişi veya kişilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (241. klasör, sayfa 52-53)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Anılan subayın evine çağdaş kıyafet görünümünden uzak kıyafetli kişilerin geldiği, askeri okullara imam hatip mezunlarının alınmasını savunduğu, mesaisini aksatacak şekilde mesai saatleri içerisinde namaz kıldığı, Fethullah GÜLEN grubu Nurcu kesimin yayın organlarından Sızıntı dergisini takip ettiği, sosyal faaliyetlere katılmadığı, çocuklarını irticai kesime ait olan ve tarikatlardan birisi tarafından finanse edilen yatılı okullarda okuttuğu, çağdaş aile yapısı görünümünden uzak bir aile yapısına sahip olduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, mesailerini aksatacak şekilde namaz kıldığı iddiasının soyut olduğu, ibadet etmenin, yeme, içme, ziyaretçisinin gelmesi ve onunla ilgilenme, makul ölçüler içerisinde ziyaretçisine zaman ayırma, lavabo ihtiyacı gibi sosyal bir ihtiyaç olduğu bunun için geçirilen makul zamanın mesaiyi aksatma olarak değerlendirilemeyeceği, suistimal edilip gereğinden fazla zaman harcanıyorsa bunun ispat edilip müstakil olarak disiplin soruşturmasına konu edilmesinin gerektiği, ayrıca ibadet hakkının "Din ve Vicdan Hürriyeti" kapsamında Anayayasa ile teminat altına alındığı gibi, o dönemde yürürlükte bulunan 765 Sayılı TCK'nın 175.maddesinde dini ibadeti engellemenin suç olarak düzenlendiği anlaşılmıştır. (241. klasör, sayfa 41-42)
81 – Müşteki Mehmet ÖZ 10/12/2012 tarihli ifadesinde özetle;
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Uzman Çavuş olarak görev yaparken 14 Ekim 1998 tarihinde hiçbir gerekçe gösterilmeden ordudan atıldığını, o tarihte sonuç alamadığını, mevzuattaki değişiklikten sonra Bilgi Edinme Yasasından faydalanılarak atılma gerekçelerini öğrenmek istediğinde en son görev yaptığı birlikteki komutanları Üsteğmen E. Ç. ile Yarbay M. A'nın yazdıkları olumsuz sicil ve düzenledikleri tutanaklara dayanarak irticacı olduğu gerekçesiyle bu tasarrufun yapıldığını öğrendiğini, orduya girdiği 1994 yılında evli olduğunu, eşinin başının kapalı olduğunu, sonra da yaşam tarzlarında bir değişiklik olmadığını, ancak komutanlarının kendileri ile ilgili Astsubay A. E. isimli kişiyi görevlendirdiklerini, bu kişinin de evlerindeki yaşam tarzlarını izleyip komutanlarına bilgi aktardığını, sürecin bu şekilde geliştiğini öğrendiğini, kendisinin eşinin ilk okul mezunu ev hanımı olduğunu, siyasi ve dini hiçbir grupla alakasının bulunmadığını, ilk müracaatlarında da eşinin başı kapalı fotoğrafını ibraz ettiklerini, sırf eşinin başı kapalı diye tutanak tanzim ederek ordudan atılma sürecini yaşatan kişilerden, haksız yere kendisini ordudan atarak mağdur eden ailesini ve kendisini maddi ve manevi zarara uğratan isimlerini belirttiği E. Ç., M. A., Astsubay A. E.'den davacı ve şikâyetçi olduğunu belirttiği, şikâyet dilekçesinde de E. Ç.'nin kendisi ve 4 arkadaşının görevine son verildikten sonra Güney Deniz Saha Komutanlığına İstihbarat Subayı olarak atandığını ve bütün gizli işlerini yedek harddisk ile yaptığını, kendisinin Ergenekon davasından içeri alınıp daha sonra tutuksuz yargılandığını belirtmiştir. (241. klasör, sayfa 62-63)
82 – Müşteki Akın BAYSAL 12/12/2012 tarihli ifadesinde özetle;
Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Uzman Çavuş olarak görev yaptığını, 14.10.1998 tarihinden geçerli olmak üzere sözleşmesinin feshedildiğini, görev yaptığı süre içerisinde herhangi bir disiplin soruşturmasına maruz kalmadığı gibi bir çok sözlü taltif aldığını, katıldığı kursları başarı ile bitirdiğini, 2 tane tersane belgesinin mevcut olduğunu, hiçbir yasal gerekçeye dayanmadan sözleşmesinin feshedildiğini, bunun sebebinin imam hatip lisesinde okumuş olması ve eşinin başörtülü olmasından kaynaklandığını, kendisi gibi eşleri başörtülü olan uzman çavuş arkadaşlarının da sözleşmesinin aynı şekilde feshettiklerini, sözleşmesinin feshedildiği süreçte Deniz Kuvvetleri Komutanlığında eşleri türbanlı olan personele karşı baskıcı bir tutum uygulandığını, istihbaratta görevli astsubayların, astsubaylar ve uzman çavuşların evine bir bahane ile gelip kapıyı açan eşlerinin başörtülü olup olmadığını kontrol için gittiklerini, bu şekilde M. Y. isimli uzman çavuşun, evine görevde olduğunu bildiği halde Astsubay A. E.'nin giderek kontrol ettiğini, bunun birlikte sorun olduğunu, M. Y.'nin tepki gösterdiğini, aynı şekilde kendisinin ailesinin de kontrol edildiğini duyduğunu, birliklerinde idari şube müdürü olarak görev yapan Üsteğmen E. Ç.'nin bu konudaki hareketleri koordine ettiğini duyduğunu, soyadını hatırlamadığı K. isimli Astsubayın kendisine eşinin nüfus cüzdanındaki fotoğrafının türbanlı olduğunu, bunu açık fotoğraf ile değiştirmesinin iyi olacağını söylediğini, kendisinin de bu şekilde nüfus cüzdanı çıkarttığını, kendisine ve arkadaşlarına karşı sistematik bir şekilde denetim ve baskı yapıldığını, bir keresinde okumakta olduğu Mevlana’nın hayatına ilişkin kitabı birliğinde unuttuğunda kitabı masada gören E. Ç.'den bir önceki birlik komutanı İ. Ç.'nin herkese bir daha böyle kitaplar görmek istemediğini söylediğini, ordudan atılmasının kendisini çok mağdur ettiğini, sosyal çevresinde bir itibar kaybına yol açtığını, insanların kendisini bir suç işlemiş zannıyla değerlendirdiğini, kendilerini fişleyen, sosyal yaşantısı nedeniyle sözleşmesinin hukuksuz yere feshedilmesine yol açan çalışmaları yürüten ve koordine eden tüm şahıslardan şikâyetçi olduğunu, özel olarak da birlik komutanı E. Ç.'den şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (241. klasör, sayfa 73-74)
83 – Müşteki Erdal KÜÇÜK 14/12/2012 tarihli ifadesinde özetle;
1997 yılı Aralık ayında tayin dönemi olmamasına rağmen Çanakkale İli Ezine İlçesinde bulunan 19. Piyade Tugayının 3 ncü Tabur Karargâh Destek Bölüğüne Radar Kısım Komutanı olarak atandığını, birliğe katıldığı ilk aylarda annesine askeri kimlik kartı çıkartabilmek için başvuru yaptığını, bunun üzerine annesinin başörtüsü yüzünden kimlik kartının verilemeyeceği, ancak başı açık fotoğraf karşılığında kimliğin verilebileceğinin söylendiğini, kendisinin de kimliği istemediğini kendilerine söylediğini, daha sonra bağlı bulunduğu birlik sicil amirleri tarafından gerek aile yaşantısı gerekse dünyevi görüşünden dolayı bir takım baskılara maruz kaldığını, görev yaptığı birlikteki sicil amiri olan bölük komutanının kendisine hitaben "Seni adam edeceğim, edemezsem de atacağım" şeklinde sözler sarf ettiğini, Ezine'deki birlikte sürekli hafta sonu nöbet tutturularak, sürekli savunma istenerek ve ceza verilerek psikolojik olarak baskı altına alındığını, daha önce Özel Kuvvetler Komutanlığında Komando Kursunu başarı ile bitirmesine rağmen 1998 Eylül ayında Eğirdir Dağ ve Komando Okuluna tekrar kursa gönderdiklerini, Kurs Bölük Komutanına kursu bitirememesi için telkinlerde bulunulduğunu öğrendiğini, Kurs Bölük Komutanının bunu "Ayağını denk al, defterini dürecekler" şeklinde ifade ettiğini, kursun son döneminde Eğirdir İlçe merkezinde 13/12/1998 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, kurs bölük komutanlığında görevli ismini hatırlamadığı nöbetçi subayı arayarak trafik kazası yaptığını, bir kaç gün izin istediğini söylediğini, nöbetçi subayın da 10 günlük tatbikat süresince gelmemesini daha sonrasında hayati idame kursuna katılmasını söylediğini, kendisinin de bunun rahatlığı ile mesaiye gitmediğini, 22/12/1998 tarihinde telefonla inzibat subayının arayarak kendisine "firar suçu işledin, bulunduğun yeri hemen bildir, gelip alacağız" dediğini, kendisinin de bulunduğu yeri söyleyerek inzibata teslim olduğunu, daha sonra kendisinin firar suçundan askeri mahkemeye çıkardıklarını, 5 ay hapis cezası verildiğini, cezasını yattıktan sonra sicil amirinin askeri mahkemenin vermiş olduğu hapis cezası, 4 gün oda hapsi ve 2 ihtar cezalarını bahane göstererek "TSK'da kalması uygun değildir" sicil kanaati düzenlediğini, TSK'dan ilişiğinin hukuksuz olarak idare tarafından kesildiğini, Askeri Ceza Kanununun 30. maddesinde ilişiği kesmeyi gerektiren suçlar ve 3 ay üzerindeki hapis cezalarında Askeri Mahkemenin ilişik kesme yetkisinin bulunduğunu, mahkemenin kendisine hapis cezası verdiğini, ancak ilişiğini kesmediğini, hukuken bir suça iki farklı ceza verilmesinin mümkün olmadığını, askeri mahkemeden aldığı cezanın cezasını çektiğini, fakat idarenin ikinci bir ceza ile 13/8/1999 tarihinde TSK'dan ilişiğini kestiğini,
Bilgi Edinme Yasası kapsamında ilişiğinin kesilmesine dair belgeleri istediğinde ilişik kesme belgesinde Kuvvet Komutanı ve Milli Savunma Bakanının imzalarının olmadığını gördüğünü, bu olayın 28 Şubat dönemindeki keyfiyetin belgesi olduğunu, ilişiğinin kesilmesinden ne Kuvvet Komutanının ne de Milli Savunma Bakanının bilgisi olmadığını, kendisinin şu an hukuki olarak TSK'nın muvazzaf personeli olarak göründüğünü, ilişiğinin kesilmesinden sonra iş bulamadığını, TSK'dan atıldığı için hiç kimsenin kendisine iş vermediğini, toplum nazarında itibarsızlaştırılmak suretiyle maddi ve manevi yönden mağduriyetinin devam ettiğini, firar suçundan dolayı TSK'dan ilişiği kesilmeyen bir çok subay ve astsubayın halen TSK bünyesinde görev yaptığını, hukuken kendisinden daha kötü durumda olan personelin halen görev yapmakta iken kendisinin TSK'dan ilişiğinin kesilmesinin hukuken ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, tüm bu işlemlerin itiraz mercii olarak gösterilen Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin bünyesinde iki hukukçu olmayan üye bulundurduğunu, gerek verdikleri kararların, gerekse bünyesinde bulunan hukukçu olmayan üyelerin adilliği ve tarafsızlığının tartışılır olduğunu,
Kendisinin TSK bünyesinde örgütlenerek 28 Şubat post modern darbesinin hazırlığını yapan, icra eden, 28 Şubat darbesi kapsamında TSK'nın kurumsal hiyerarşisini ele geçirme operasyonu olan tasfiyeleri sağlayan, YAŞ kararları, emeklilik ve istifaya mecbur bırakma ile kuvvet komutanlığı onayları yoluyla tasfiyeleri gerçekleştirenler, YAŞ, Kuvvet Komutanlığı ve MGK kararlarının alınmasına esas teşkil eden bilgi ve belgeleri gerçeğe aykırı olarak düzenleyen, düzenlenmesine zemin hazırlayan, insan hakları, Anayasa, usul ve kanunlara aykırı işlem yapan yasa dışı Batı Çalışma Grubu kurucusu, yönetici ve üyeleri ile yasa dışı eylemlere kasten veya görevlerini ihmal ederek katılan YAŞ'ın asker üyeleri, MGK asker üyelerinden, resen belirlenecek tüm failler ile bunların sivil-asker şeriklerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (241. klasör, sayfa 89-91)
Müştekinin ifadesi sırasında sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde; 27 Temmuz 1999 tarihli resen ayırma işlemine ilişkin kararda Kara Kuvvetleri Komutanı A. A. ile Milli Savunma Bakanı S. Ç.'nin imzalarının bulunmadığı (Belge aslının imzalı olup olmadığının bilinemediği), 29 Mayıs 2012 tarihli belgede, 1995 yılı sicil notunun 100, 1996 yılı sicil notunun 100, 1997 yılı sicil notunun 100, 1998 yılı sicil notunun 82.5 olduğunun belirtildiği,
Müştekinin ifadesinde de belirtmiş olduğu 13/12/1998 – 22/12/1998 tarihleri arasında firar suçundan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Isparta Askeri Mahkemesinin 1998/1032-717 Esas Karar sayılı 29/12/1998 tarihli kararı ile 5 ay hapis cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır. (241. klasör, sayfa 85-88)
Dostları ilə paylaş: |