160–Müşteki Ahmet KARAMANLI 20/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1985 yılından 1999 yılına kadar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde askeri hakim olarak görev yaptığını, kamuoyunda 28 Şubat süreci olarak bilinen sürecin sonunda 1999 yılı Ağustos ayında YAŞ toplantısı sonunda disiplinsizlik ve ahlaki yetersizlik gerekçesiyle ordudan uzaklaştırıldığını, ancak gösterilen sebeplerin subay sicil yönetmeliğindeki prosedürleri tamamlamak için oluşturulduğunu, asıl gerekçenin kendisinin 28 Şubat sürecinde kamuoyunda köstebek davası olarak bilinen dava dosyasında mahkûmiyet kararı verilmesi şeklindeki tüm baskılara rağmen özellikle polis sanıklar hakkında beraat kararı vererek baskıyı yapanların istediklerinin aksi şekilde karar tesis etmiş olması nedeninden kaynaklandığını, dava dosyasında kıdemli hakim M. M. K. dava devam ederken Genelkurmay Adli Müşaviri E. Ş. kendisini Genelkurmaya çağırarak Askeri Yargıtay Başsavcısı N. S. P. bulunduğu ortamda “bu dosyayı ne karıştırıp duruyorsunuz, ne istendiğini anlamadınız mı, beraat çıkarsa askeriye açısından çok kötü olur” şeklinde beyanlarda bulunarak mahkûmiyet kararı verilmesi yönünde açıkça baskıda bulunduğunu söylediğini, kıdemli hakimin ise bunun üzerine “beğenmiyorsanız beni görevden alın” şeklinde cevap verdiğini, bahse konu dava dosyasının konusunun Batı Çalışma Grubu bilgi ihtiyaçları konulu istihbari faaliyet çalışmalarına ilişkin evrakın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığından Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından çalınması iddiasına ilişkin olduğunu,
Bu yargılama esnasında Genelkurmay Başkanlığından söz konusu belgenin aslını istediklerini, iddiaya konu belgenin devletin ali menfaatlerine halel getirecek nitelikte olup olmadığını mahkemece tespit etmek istediklerini, bu yazı üzerine kıdemli hakimin Genelkurmaya çağrılarak söz konusu baskıya maruz kaldığını, özellikle polisler hakkında beraat kararı verilmesinden sonra Genelkurmay Adli Müşavirliğinin planlaması ve Genelkurmay Adli Müşaviri E. Ş. emri ile deniz sınıfından kara sınıfına geçirildiğini, daha sonra Malatya DGM'ye askeri savcı olarak atandığını, aynı şekilde kıdemli hakim binbaşı M. K.’nın da Malatya DGM'ye atandığını, mahkemenin heyet başkanı M. C.’nin de İskenderun'a sürgün olarak gönderildiğini, akabinde gerek sınıf değişikliği gerekse de atama işlemlerine karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesine dava açtığını, her iki davanın da lehine sonuçlandığını, ancak kararın tebliğinden 15 gün sonra 1999 şura kararı ile ordudan ihraç edildiğini, gerçek nedenlere dayanmayan uydurma belgeler ile askeri hakimlik görevinden kendisini ihraç ettirenler, bu şekilde mağdur edenler raporları oluşturan, rapor oluşturulması hususunda emir veren o günkü Genelkurmay Adli Müşaviri E. Ş. ve Deniz Kuvvetleri İstihbarat Personel Daireleri ve diğer görevliler hakkında davacı ve şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (268. klasör, sayfa 124)
Müştekinin sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 1999 tarihli sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirlerince aynı şekilde “subay sicil yönetmeliğinin 91 nci maddesi (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir” şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (268. klasör, sayfa 74)
161-Müşteki Bayazıt Ercan CAMCI 16/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 1988-2005 yılları arasında Jandarma Astsubay olarak görev yaptığını, görev yaptığı dönem içinde bazı Subay ve Astsubayların irticai faaliyet içerisinde oldukları öne sürülerek görevden uzaklaştırıldıkları için kendisinin de irticai faaliyet içerisinde olmamakla birlikte görevlerini tedirginlik içerisinde yaptığını, 1999 yılında görev yaptığı sırada Karakoldaki askerleri bir bayram günü bayram namazına gönderdiğini, bu durumun tahminine göre bir sivil vatandaş tarafından fotoğraflanıp üst birimlere gönderildiğini, çünkü bu durum nedeni ile 15 gün sonra Yarbay rütbesinde bir subayın gelerek 45 dakika kendisini esas duruşta tutarak yüksek ses tonuyla azarladığını, bu olaydan sonra izlendiği hissinin daha da kuvvetlendiğini, 2005 yılında disiplinsizlik nedeni ile sicil amirlerinin düzenlediği yalan yanlış tutanaklarla Ordudan resen emekli edildiğini, hiçbir mahkeme tarafından yargılanmadığını, Batı Çalışma Grubunun faaliyetleri kapsamında haksız yere fişlendiğini ve bu nedenle resen emekli edildiğini düşündüğünü, kendisini haksız yere fişleyen ve haksız yere emekli eden Batı Çalışma Grubu içerisinde olan tüm şahıslardan şikâyetçi olduğunu, davaya dahil olmak istediğini belirtmiştir. (218. klasör, sayfa 442)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 17 Mart 1994 tarihinde Mardin ili Güvenlik Komutanı M. O. B. tarafından takdir belgesi, 1 Ağustos 1995 tarihinde Jandarma Komando Tabur Komutanı H. İ. tarafından takdir belgesi, 28 Ekim 1996 tarihinde Jandarma Komando Bölük Komutanı İ. S. tarafından teşekkür belgesi, 28 Temmuz 1997 tarihinde İl Jandarma Komutanı B. E. tarafından takdir belgesi, 30 Kasım 2002 tarihinde İl Jandarma Komutanı O. Ö. tarafından takdir belgesi, 24 Mart 2003 tarihinde İl Jandarma Komutanı O. Ö tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, Ekim-Kasım 1992 aylarında, Mart-Nisan 1995 aylarında, terör örgütüne yönelik Kuzey Irak Harekâtına katılması nedeni ile İştirak belgeleri verildiği, (218. klasör, sayfa 306-331)
11/12/1990 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 18/07/1991 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 07/03/2005 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, bulunduğu, (218. klasör, sayfa 332-348)
06/04/2005 tarihli Jandarma Genel Komutanı F. T. imzalı Komisyon tutanağında disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmadığı, hizmetin gerektirdiği tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyemediği, aşırı derecede menfaatine düşkün olduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak derecede ahlak dışı hareketler bulunduğunun belirtildiği, (218. klasör, sayfa 304)
Özet Bilgi Formu başlıklı belgede, Erzincan 3.Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 16/04/1999 tarihinde memuriyet görevini suistimal suçundan 5 ay hapis ve 2,500,000 TL para cezası ile cezalandırıldığı, Tarsus Askeri Ceza Mahkemesince 30/12/1998 tarihinde 2 ay 15 gün hapis ve 1,266,666 TL para cezası ile cezalandırıldığı, verilen hapis cezasının paraya çevrilerek ertelendiği, verilen bu cezaların 23/04/1999 tarihinden önce işlenen suçlarla ilgili çıkarılan 4616 sayılı yasa kapsamında kaldığı,
Tarsus ilçesinde Cono olarak bilinen çıkar amaçlı suç örgütü içerisinde faaliyette bulunan kişilerle yaptığı telefon görüşmesini müteakip bu örgüt üyelerinden bilerek hırsızlık malı lap top bilgisayarı 150 TL karşılığında satın alması, buna ait herhangi bir belge ve fatura bulunmaması ve ücretini elden ilgili şahıslara nakden ödendiğinin tespit edildiğinin belirtildiği, Şubat 1998 tarihinde zimmetinde bulunan ve sorumlu olduğu Adli Emanet deposunun anahtarını açıkta ve masanın gözünde bırakarak Adli Emanette bulunan 3 adet silahın çalınmasına sebep olması nedeni işe işlediği memuriyet görevini ihmal suçundan Erzincan 3. Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesince 22/12/2000 tarihinde davanın ertelenmesine karar verildiği, ertelemenin suç tarihi itibari ile 4616 sayılı yasa nedeni ile verildiğinin anlaşıldığı, 09/10/1992 tarihinde karakola televizyon almak için Edincik nahiyesinde bulunan kahvehanelerden usulsüz para toplaması nedeni ile işlediği görevini kötüye kullanmak suçundan Bandırma Asliye Ceza Mahkemesince 26/11/1998 tarihinde beraat kararının verildiğinin belirtildiği tespit edilmiştir. (218. klasör, sayfa 298-300)
1990 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''çalışmaya teşvik edilmelidir, yetiştirilirse her türlü görevi yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''genç ve tecrübesizdir, yetiştirilmelidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''çalışmaya yönlendirilirse başarılı olur, mesleki konularda yetiştirilmelidir'' şeklinde 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan bir astsubaydır, yönlendirilirse başarılı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1992 yılı sicil belgesinde 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''henüz bir kanaat edinemedim'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''görev bilinci yerinde, başarılı bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''komando birliklerinde başarılı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''dürüst ve çalışkandır, mesleki bilgisini arttırırsa daha başarılı olur'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından'' mesleki bilgisini arttırırsa daha başarılı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''görev yapması için takip edilmelidir, müstakil görev verilmemelidir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''yetişmesi gereken iyi niyetli bir astsubaydır, iç güvenlik birliklerinde görev yapması uygundur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''vasat bir astsubaydır, yetiştirildiğinde daha faydalı olur'' şeklinde 2.sicil amiri tarafından ''vasat bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1997 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve disiplinlidir, güvenlik birliklerinden ziyade komando birliklerinde faydalı olur'' şeklinde 2.sicil amiri tarafından ''disiplinli çalışkan güvenilir bir astsubaydır, verilen her görevi de iyi yapar'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1998 yılı sicil belgesinde 1.sicil amiri tarafından ''görevlere karşılı heveslidir, dağınık ve düzensiz çalışır, sürekli takip edilmelidir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''takip ve kontrol altında çalışır, toplu birliklerde daha başarılı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 2005 yılı sicil belgesinde 1., 2. ve 3.sicil amirleri tarafından ''Astsubay Sicil Yönetmeliğinin (a) disiplin bozucu hareketlerde bulunması ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmaması, (b) hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi, (c) aşırı derecede menfaatine düşkün olması, (e) TSK’nın itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunması fıkraları nedeni ile Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat belirtildiği,
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında 1990 yılı 77.50, 1991 ve 1992 yılı 73, 1993 yılı 82, 1994 yılı 85, 1995 yılı 71, 1996 yılı 74, 1997 yılı 92.5, 1998 yılı 77, 1999 yılı 88.92, 2000 yılı 93.92, 2001 yılı 91.78, 2002 yılı 82.14, 2003 yılı 83.57, 2004 yılı 94.28 olduğu tespit edilmiştir. (218. klasör, sayfa 379-416)
Müştekinin şikâyet beyanları, TSK’dan ihracına gerekçe gösterilen ceza ve eylemlerin emekliye sevk edilmesinden yaklaşık 7-8 yıl önce gerçekleşmesi, son 6 yılda sicil notlarının yüksekliği, daha önceki yıllarda da 71 ve 92.5 arası derecelerde bulunması nedeni ile düşük olmaması verilen sicil notları ile belirtilen kanaatler arasında uyumsuzluk bulunması hususları gözetildiğinde zorunlu emekliliğe zevk edilmesinde dini inanç ve yaşama saygılı tutumunun etkili olduğu kanaati oluşmaktadır.
162-Müşteki İsmail ÖZDEMİR 08/06/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
30/08/1992-16/06/1998 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, 1993-1995 yılları arasında 5. Kor.Pv.Tb'lı Çorlu'da görev yaptığını, 1994 Nisan dönemi tıpta uzmanlık sınavına başvurduğunu ve sınava girdiğini, 1995 Nisan dönemi TUS'a aynı şekilde başvurduğunda başvurusunun uygun görülmediğinin bildirildiğini, uzun süredir çalışıp hazırlandığı sınava alınmadığını, AYİM'e dava dilekçesi verdiğini, mahkemenin oy birliğiyle işlemin iptaline karar verdiğini, mahkeme kararında belirtildiği gibi sınava alınmama işleminin "Eşinin medeni kıyafet dışında giyinmesi esas alınarak" gerçekleştirildiğini, sınava girememe üzüntüsü içerisinde iken tabur komutanı S. S. tarafından manevi baskı altına alındığını, eşinin kıyafetinin sürekli baskı unsuru olarak kullanıldığını, çeşitli vesileler ile içkili toplantılar düzenlenerek yaşam tarzını bildikleri halde eşini bu ortama getirmesi konusunda sözlü olarak uyarıldığını, bu toplantılarının bazılarına eşsiz olarak katıldığını, başörtülü eşinin bu toplantılara getiren bir başçavuşun nasıl aşağılandığı ve eşinin küçük düştüğü durumdan sonra eşini o ortama asla götürmeme kararını aldığını,
1995-1997 yılları arasında 5. Kor.İs.Svş.Tb.'da görev yaptığını, 1996 Nisan dönemi TUS'a başvurduğunu, başvurusunun kabul edilmesini beklerken uygun görülmediğinin bildirildiğini, tekrar AYİM'e dava açtığını, önceki mahkemenin kararına rağmen bu kez oy çokluğuyla aleyhine karar verildiğini, bu süreçte kendisi ve eşinin üzerindeki baskıların giderek arttığını, askeri birlik ve lojmanlar içinde yalnızlaştırıldığını, psikiyatrik yardım almaya başladığını, artık bizzat kurmay başkanlarının kendisiyle görüşüp baskı uyguladıklarını, o dönemde görev yapan kolordu kurmay başkanının tabur komutanı aracılığıyla kendisini odasına alıp yaklaşık yarım saat hakaret içeren "... sen erkek olsan o kadını boşarsın, ... başını açmıyorsa başörtüsünü çeker alırsın, ... neden alyans takmıyorsun, ... sen İmam Hatip mezunusundur, orada senin beynini yıkamışlar, ...siz iktidarı ele geçirirseniz bizleri elektrik direklerine asarsınız,... dindar bir subaya İran'a bomba at desek atmaz..." şeklinde sözler söylediğini, Mahkeme kararına göre sınava girmesine neden engel oluyorsunuz dediğinde, mahkeme kararını önüne atarak: "Bu sadece bir kâğıt parçası" diyerek güldüğünü, 1997 Nisan dönemi TUS'a da başvurduğunu, kabul edilmediğini, mahkemeye başvurduğunda mahkemenin yine oy çokluğu ile aleyhine karar verdiğini,
1998 Nisan dönemi TUS'a başvurduğunu, neticenin yine aynı olduğunu, başvurusunun ısrarla kabul edilmediğini, komutanı B. K. odasında yaptığı ve saatlerce süren ikna konuşmalarına ve atılma tehditlerine maruz kaldığını, BÇG'nin örgütsel hiyerarşisinin iradesi doğrultusunda 16 Haziran 1998 tarihinde YAŞ kararıyla TSK'dan ihraç edildiğini, TSK'dan atıldıktan sonra iş bulmasının engellendiğini, ordudan ihraç edilmiş olmanın bütün zorluklarını çektiğini, en yakınlarının nazarında dahi şüpheli/sakıncalı muamelesi gördüğünü, ailece büyük sıkıntılar, maddi ve manevi acılar yaşadıklarının, halen de yaşamaya devam ettiklerini, 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (91. klasör, sayfa 419-423)
Müştekinin dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 20/05/1992 tarihinde 5. Öğc.Bl. Komutanı R. Y. tarafından takdir belgesi, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi 1988-1989 eğitim öğretim yılında Öğrenci Komutanı A. A. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (91. klasör, sayfa 387, 389)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Devrim yanlısı islami görüşü benimsediği, eşinin tesettür kıyafeti giydiği, eşiyle birlikte sosyal toplantı ve faaliyetlere katılmadığı, eşinin karşı cins ile tokalaşmadığı, kendisinin altın cinsi (alyans vs.) takı takmadığı, birlik komutanı tarafından yapılan ikazlara rağmen tutum ve davranışlarında olumlu yönde düzelme olmadığı" şeklindeki iddiaların bin kısmında müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "Devrim yanlısı İslami görüşü benimsediği" iddiası ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili ise hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (95. klasör, sayfa 95)
163-Müşteki Hüseyin OKUR 24/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1994 yılında Van il Jandarma Komutanlığı İstihbarat ve Sorgulama elemanı olarak atandığını, bu atamasının daha önce görev yaptığı Gaziantep'teki sicilinin yüksek olması nedeniyle yapıldığını, 1995-1996 yıllarında o dönem Van 100. Yıl Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapan H. Ç. odasına ses bombası atıldığını, bu olayla ilgili yaklaşık 20 öğrencinin gözaltına alınarak kendisine getirildiğini, öğrencilerin sorgusunu H. Ö. isimli bir uzman çavuşla birlikte yaptığını, sorguda öğrencilerin suç işlediklerine dair kanaat oluşmadığını, ancak üstlerinin kendisinden öğrencilerin aşırı dinci bir örgüte bağlı olduğunu, o nedenle gerekirse zorla ifadelerini alıp imzalatması, işkence yapmasının istendiğini, kendisinin kabul etmediğini, bunu kendisinden isteyenin o sırada İstihbarat Harekât Şube müdürü olan N. Albay isimli kişi olduğunu,
Bu olayın dönüm noktası olduğunu, bundan sonra aşırı bir şekilde dış görevlere yazıldığını, ilçelere haftalık olarak gönderildiğini, nöbetini ayda 3-4 tane tutması gerekirken 8-10'a çıktığını, görev yönüyle yıpratılmaya başlandığını, en son mesaiye 5 dakika geç kaldığı için Şube Müdürü N. İsimli Albayın 15 gün disiplin hapsi verdiğini, hakkında hiçbir soruşturma bulunmamasına rağmen haksız olarak TSK'dan ilişiğinin kesildiğini, o dönemde hükümete karşı oluşturulan BÇG yapılanması adı altındaki cuntanın tarafında yer almadığı ve yer almayacağının bilindiği için ilişiğinin kesildiğini, ilişiği kesilmeden 2 ay önce Van Valiliği 21. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı ve İl Jandarma Komutanlıklarından takdirler aldığını, mağdur olduğunu, 28 Şubat sürecini gerçekleştiren cunta yapılanması BÇG ve ona destek verenlerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (127. klasör, sayfa 15)
Müştekinin dilekçesi ekinde sunmuş olduğu belgelerin incelenmesinde, 02/10/1996 ve 19/03/1997 tarihlerinde Güvenlik Komutanı Y. S. tarafından takdir belgesi, 01/04/1997 tarihinde Van Valisi A. S. tarafından takdir belgesi, Mart 1996 tarihinde Van İl Jandarma Komutanı H. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (127. klasör, sayfa 4-7)
164-Müşteki Yavuz YILMAZ 13/04/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
28 Şubat süreci ile ilgili yaşadığı mağduriyetlerden dolayı şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (127. klasör, sayfa 28-144)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 16 Haziran 1989 tarihinde Tabur Komutanı Z. A. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,
Araştırma sonuç raporu başlıklı İsth.Ş.Md. E. Ç. imzalı belgede müşteki ile ilgili eşinin türbanlı olduğu, eşinin tesettür kıyafeti giydiği, ailece Uğurludağ İlçesinde Din Kültürü öğretmeni olan ve Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu bilinen E. D. ile görüştüğü, ilk zamanlarda Akit Gazetesi okuduğu, ancak son zamanlarda bu gazeteyi okumayı bıraktığı, evinde dini içerikli kitaplar okuduğu, ev toplantıları ve benzeri dini toplantılara katılmadığı, belirli görüş ve düşüncenin propagandasını yapmadığı, görevini icrada astları ve vatandaşlar ile ilişkilerinde etkili olmadığı, takip ve kontrol edilmesinin uygun olduğunun belirtildiği,
İstihbarat raporu başlıklı belgede, şüpheli-irticai kategorisinde halen takibinin devam ettiği, dini irticai Nakşibendi tarikatı nurculuk grubu mensubu olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ailesi ile birlikte hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, eşinin erkeklerle tokalaşmadığı, görüş, tutum ve davranışlarını maiyetine ve astlarına yansıttığı, kendi görüşünde veya kendi görüşüne yakın olan personeli koruduğu ve kayırdığı belirtilerek Yüksek Askeri Şura kararı ile Silahlı Kuvvetlerden ayrılması uygundur şeklinde kanaat belirtildiği,
Özet bilgi formu başlıklı belgede, sicil notu ortalamalarının; 1988 yılı 87, 1989 yılı 83, 1990 yılı 71, 1991 yılı 72, 1992 yılı 79.5, 1993 yılı 76, 1994 yılı 89.5, 1995 yılı 88.5, 1996 yılı 84, 1997 yılı 86, 1998 yılı 78 olduğu,
Müştekinin sicil belgelerindeki menfi niteliklere yer verildiği, ancak müspet niteliklere yer verilmediği, belgede yer alan menfi niteliklere bakıldığında 1990 yılı 1.sicil amiri tarafından "toplu birliklerde yetiştirilmeye ihtiyacı vardır, olgunlaşması açısından takip ve kontrol edilmelidir, müstakil görev verilmemesi uygun olur" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "takip ve kontrol ister, yetiştirilmesi gerekir, toplu birliklerde çalıştırılması uygun olur" şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı 1. sicil amiri tarafından "hakimiyeti zayıf pasif bir Astsb.dır" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "yetişmek için gayret gösteren ancak kapasite itibariyle fazla bir şey yapamayan bir Astsb.dir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1998 yılı 1. sicil amiri tarafından "amir ve astlarına yeterince destek olmaz, aile düzeni toplum ve görgü kurallarına yeterince uymaz" şeklinde kanaat belirtildiği,
Sakınca durumu bölümünde yukarıda belirtilen İstihbarat raporu başlıklı belgedeki değerlendirmelere yer verildiği, müştekinin Askeri Mahkemelerce, Disiplin Mahkemelerince ve Disiplin amirlerince verilen cezasının bulunmadığının belirtildiği,
Komisyon tutanağı başlıklı Jandarma Genel Komutanı F. Ö. B. onaylı belgede, "tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı" şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (157. klasör, sayfa 11-132)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, ailesi ile birlikte hiçbir sosyal faaliyete katılmadığı, eşinin erkeklerle tokalaşmadığı, tutum ve davranışları ile yasa dışı, irticai, görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, görüş, tutum ve davranışlarını maiyetine ve astlarına yansıttığı, kendi görüşünde veya görüşüne yakın olan personeli koruduğu ve kayırdığı, bu nedenle kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu anlaşılmıştır." şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "tutum ve davranışları ile yasa dışı, irticai, görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu," iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, ileri sürülen iddia soyut olmakla birlikte yasa dışılığın hangi kanun ya da yargı kararına dayandığının açıklanmadığı, suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili ise hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğu kanaatine götürdüğü anlaşılmaktadır. (127. klasör, sayfa 50)
165-Müşteki Ali SALTAN 25/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
18/07/1997 tarihinde Ağustos ayında YAŞ kararı ile atılacağını düşündüğü için emekli olmak zorunda kaldığını, o süreçte haksız uygulamalara ve tacizlere maruz kaldığını, Tümen Komutanlığı lojmanlarında oturduğunu, hanımının başörtülü ve o dönemde hamile olduğunu, yolda yürürken Merkez Komutanlığının cipinin hamile olan eşine çarptığını, hastaneye kaldırdığını, 1 gün müşahede altında kaldığını ertesi günü Tümen Komutanı E. C. Tümen karargâhında “iyi oldu onlardan bir kişi eksildi” şeklinde söylediğini, kendisinin devre arkadaşı aracılığıyla 1997 Ağustos ayı YAŞ kararıyla ilişiği kesilecek personel içerisine girdiğini öğrenmesi üzerine emekliye ayrılmak zorunda kaldığını, kendisine basit bir tevbih cezasının dışında herhangi bir ceza verilmediğini, sicilinde bozukluk bulunmadığını, sırf eşinin başörtülü olması sebebiyle ancak haklı görünmek için başkaca gerçek dışı bilgiler yazarak YAŞ'a sokmaya çalıştıklarını düşündüğünü, mağdur olduğunu, 28 Şubat sürecini gerçekleştiren cuntacı yapılanmadan ve Batı Çalışma Grubundan şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (209. klasör, sayfa 262)
Şikâyet dilekçesinde 30/08/1984 - 18/07/1997 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, son görev yerinin Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı Destek Kıtaları Harekât ve Eğitim Subaylığı görevi olduğunu, mesleki yeterlilik düzeyinin üst seviyede olması sebebiyle normal kadrosu Binbaşı/Yarbay olan Destek Kıtaları Harekât ve Eğitim Subaylığı görevini Yüzbaşı rütbesindeyken icra ettiğini, mesleki disiplin ve başarı sicili yüksek ve yeterli olduğu halde TSK'nın kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içinde yer aldığı, kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olacağı değerlendirildiğinden BÇG örgütü mensuplarınca disiplinsiz olarak değerlendirildiğini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sıfatıyla 28 Şubat darbecileri mensup olduğu İslam dinini hedef alarak din ve vicdan özgürlüğüne saldırdıklarını ve engellediklerini, 28 Şubat darbesi sadece kamuya ve demokratik iradeye karşı işlenen bir suç olmakla sınırlı kalmayıp, bu kamuyu oluşturan bireylerin temel hak ve özgürlükleri üzerinde de ağır tahribata yol açtığını, soruşturma kapsamında darbeci sanıklardan şikâyetçi olduğunu, cezalandırılmalarını istediğini belirtmiştir. (209. klasör, sayfa 259-261)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 12/11/1980 tarihinde 2 gün izinsizlik cezası bulunduğu, 29 Nisan 1985 tarihinde 4 gün göz hapsi cezası bulunduğu,
1985 yılı sicil notunun 183,50 (yüzseksenüçelli) olduğu, 1986 yılı sicil notunun 175 (yüzyetmişbeş) olduğu, 1987 yılı sicil notunun 175 (yüzyetmişbeş) olduğu, 02/05/1992 tarihli sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amirince “iyi” sicil notu verildiği, 3. sicil amiri hanesinin boş bırakıldığı, not ortalamasının 83 (seksenüç) olduğu, 02/05/1993 tarihli sicil belgesinin incelenmesinde 1. sicil amirince “çok iyi”, 2.ve 3. sicil amirlerince ise “mükemmel” şekilde sicil notu verildiği, sicil notu ortalamasının 100 (yüz) olduğu, 19/10/1996 tarihli müştekinin 02/05/1988 – 02/05/1996 tarihleri arası sicil notlarının yer aldığı sicil özet formunda 02/05/1995 tarihine kadar sicil notları, iyi, çok iyi ve mükemmel olmasına rağmen 02/05/1995 tarihinden itibaren 1995 ve 1996 sicil notlarının olumsuz olduğu, 02/05/1995 tarihinde Tümen Komutanı U.T. tarafından yapılan sicil değerlendirmesinde “durgun ve içine kapanıktır. Eşi çağdaş giyim içinde değildir. Takipte yarar vardır.”, 02/05/1996 tarihinde Tabur Komutanı O. K. tarafından yapılan sicil değerlendirmesinde “liderlik vasfı iyidir. Sosyal tutum ve temsil yeteneği ortadır.”, 02/05/1996 tarihinde Tümen komutanı E. T. tarafından yapılan sicil değerlendirmesinde “liderlik vasfı ortadır. Sosyal tutum ve temsil yeteneği zayıftır.” şeklinde değerlendirme yapıldığı, tüm sicil notlarında 16 tanesinin müspet, 3 tanesinin menfi olduğu, menfi olanların 1995 ve 1996 yıllarına ait olduğu, 30/01/1997 tarihli Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat Raporunda 1. sicil amirince “şüpheli personel kategorisine alınmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.” 2. sicil amirince “kendini saklayan mesleğine karşı yeterli ilgiyi son zamanlarda göstermeyen yaşam tarzına, aile yapısına, dini düşüncelerin tamamen hakim olduğunu değerlendirmekteyim. Eşi çağdaş kıyafet giymez tam tesettürlü olup evine eşli misafir kabul etmez. Şüpheli kategorisine alınmalıdır.”şeklinde kanaat belirtildiği, 3. sicil amiri hanesinin boş bırakıldığı emeklilik ile ilgili nitelik belgesinde 1996 yılı ortalamasının 85 (seksenbeş), 1997 yılı ortalamasının 63 (altmışüç) olarak belirtildiği, son iki yılda sicil amirlerinin özel not ve kanaatleri bölümünde 1996 yılı için “sosyal tutum ve temsil yeteneği ortadır”, 1997 yılı için “ takip ve kontrolü gerekir, ailesi tesettürlüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri için gerekli düşünce yapısından uzaktır.” şeklinde görüş belirtildiği, (209. klasör, sayfa 110-235)
10/07/1997 tarihli Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat Raporu 1. sicil amirince “bir süre daha takip ve kontrol altında bulundurulmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.”, 2. sicil amirince “sosyal yaşantısı ve aile yapısı dini/gerici düşüncelerin etkisi altındadır. İkaz ve teklifleri hep geri çevirmiştir. Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir.” şeklinde kanaat belirtildiği, 3. sicil amiri hanesinin boş bırakıldığı,(209. klasör, sayfa 236)
17 Ekim 1989 tarihinde Tabur Komutanı R. E.tarafından takdir belgesi, 30 Mart 1990 tarihinde Tabur Komutanı T. G. tarafından takdir belgesi, 30 Haziran 1991 tarihinde 54. Zh.A.K. S. K. tarafından takdir belgesi, 11 Aralık 1991 tarihinde Tabur Komutanı T. Ö. tarafından takdir belgesi, 24 Şubat 1992 tarihinde Tabur Komutanı T. Ö.tarafından takdir belgesi, 02 Eylül 1992 tarihinde Tabur Komutanı Ü. K. tarafından takdir belgesi, 28 Mart 1994 tarihinde D.S.Kt Komutanı V. M. F.tarafından takdir belgesi, 25 Kasım 1996 tarihinde D.S.Kt Komutanı M. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği, (209. klasör, sayfa 163-170,117)
28 Ocak 1997 tarihli şiddetli tevbih cezası bulunduğu anlaşılmıştır. (209. klasör, sayfa 26)
Müştekinin dosyasındaki çok sayıda takdir belgeleri, sicil notları ortalamalarının yüksekliği, son 2 yılda olumsuz sicil verilmesi, disiplin cezası olarak sadece basit bir şiddetli tevbih cezası dışında cezasının bulunmaması hususları birlikte gözetildiğinde, TSK'dan ihracı için haklı hiçbir nedeninin bulunmadığı, son 2 yılda TSK'dan ihraca matuf olarak verilen olumsuz sicil ve kanaatlerin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı ile ilgili tercihleri ile ilgili olduğu, son olarak düzenlenen Sakıncalı/Şüpheli Personel Kanaat raporuna göre 2. sicil amiri Tümen Komutanı E. C. tarafından verilen kanaate göre müşteki emekliliğini istememiş olsa ihraç istemiyle Yüksek Askeri Şuraya sevk edileceği anlaşılmaktadır.
166-Müşteki Aykut ÖZER 03/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Batı Çalışma Grubunun 28 Şubat kararları kapsamında yaptığı fişleme ve TSK'dan tasfiye işlemlerine maruz kaldığını dilekçesinde belirttiği fişleme listesinde adının geçmesi ile sabit olduğunu, şahsına yapılan manevi, psikolojik, yıldırma, mesleki gelişiminin engellenmesi, ibadet ve vicdani kanaatlerini yerine getirilmesinin engellenmesi, çocuklarının dahi şüpheli ve sakıncalı personel kategorisinde değerlendirilmesi nedeni ile maddi ve manevi zararlara uğradığını, bunların halen devam ettiğini, en son olarak oğlu M. Ö. Gülhane Askeri Tıp Akademisini kazanmasına rağmen GATA Komutanlığının olumsuz yönlendirmeleri ve sağlık kurulunun sıhhi istismarı nedeni ile refüze edildiğini, özellikle psikiyatri uzmanının bu konuda talimatlandırıldığını, minoseta testi adında bir test yapılarak inanç ve ibadet bilgilerinin sorgulandığının tarafından müşahade edildiğini, Batı Çalışma Grubu mensuplarının kendilerine ve taraftarlarının makam ve yetkilerini kötüye kullanarak kendisini ve ailesin mağdur ettiklerini, bu sebeple kanuni hizmet süresi bulunmasına rağmen, iradesi dışı emekliliğe mecbur bırakılarak erken yaşta emekli olduğunu, mağduriyetinden dolayı kendilerinden şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (222. klasör, sayfa 249)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde,13 Aralık 1989 tarihinde Tabur Komutanı C. U. tarafından takdir belgesi, 12 Nisan 1993 tarihinde 2. Dağ ve Komando Tabur Komutanı N. E. tarafından takdir belgesi, 27 Ağustos 1993 tarihinde Tabur Komutanı N. E. tarafından takdir belgesi, 28 Eylül 1993 tarihinde Dağ ve Komando Tugay Komutanı O. P. tarafından takdir belgesi, Dağ.Komd.Ok.ve Eğt.Mrk.K. Komutanı Tümgeneral S. Z. tarafından şerit rozeti, 7 Şubat 1994 tarihinde Tugay ve Güvenlik Komutanı O. P. tarafından Üstün Cesaret ve Feragat Şerit Rozeti, 9 Nisan 1996 tarihinde 1.Komando Er Eğitim Bölük Komutanı T. G. tarafından takdir belgesi 2 Nisan 1998 tarihinde Tugay Komutanı Y. N. tarafından takdir belgesi,13/12/2000 tarihinde 5.Komando Alay Komutanı H. Y. Ç. tarafından takdir belgesi, 10/12/2000 tarihinde 1. Komando Tabur Komutanı N. G. tarafından takdir belgesi, 20/03/2001 tarihinde 1. Komando Tabur Komutanı N. G. tarafından takdir belgesi, 05/04/2001 tarihinde 1.Komando Tabur Komutanı tarafından takdir belgesi (isim okunamamıştır), 14/09/2001 tarihinde 1.Komando Tabur Komutanı A. H. tarafından takdir belgesi, 08/10/2001 tarihli 1.Komando Tabur Komutanı A. H. tarafından takdir belgesi, 17/03/2002 tarihli 1.Komanda Tabur Komutanı A. H. imzalı takdir belgesi, 28/03/2002 tarihinde 1.Komando tabur Komutanı A. H. tarafından takdir belgesi, 4 Nisan 2002 tarihinde 5.Komd.A.Komutanı E. M. tarafından takdir belgesi 10 Ekim 2002 tarihinde 5.Komd.A.Komutanı tarafından takdir belgesi, 15 Aralık 2003 tarihinde 5. Komando A.Komutanı N. I. tarafından takdir belgesi, 4 Kasım 2004 tabur Komutanı Ü. S. tarafından takdir belgesi, 10 Mart 2005 tarihinde Tabur Komutanı Ü. S. tarafından takdir belgesi, 24 Kasım 2005 tarihinde Baştabip T. Ü. tarafından takdir belgesi, 1 Eylül 2005 tarihinde Tabur Komutanı Ü. S. tarafından takdir belgesi, 4 mayıs 2006 tarihinde Baştabip T. Ü. tarafından takdir belgesi, 14/05/2007 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı İ. B. tarafından takdir belgesi, ile ödüllendirildiği,
14 Eylül 1990 tarihinde 7 gün göz hapsi cezası, 26 Şubat 1991 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 6 Mart 1992 tarihinde 2 gün oda hapsi, 26 Kasım 1991 tarihli 7 gün oda hapsi cezası, 4 Nisan 1999 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 15 Temmuz 1999 tarihinde 1/8 oranında maaş kesme cezası, 27 Eylül 2000 tarihinde ikaz cezası, 20 Aralık 2000 tarihinde ikaz cezası bulunduğu,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı 25. Mekânize Piyade Tugay Komutanlığında görevli iken 5 Mart 1999 tarihinde hakkında 9.Kolordu Komutanlığına yazılan Tugay Komutanı Ş. K. tarafından imzalı yazıda; P.Yzb A. Ö. Atatürkçü düşünce sistemine ve Laiklik ilkesine aykırı düşünce ve davranış içinde bulunduğunun değerlendirildiğinin belirtildiği, belirtilen tutum ve davranışları ile ilgili tespitlerin ise, Bölük Merkezinde 2 senedir un deposu olarak kullanılan eski mescidin bir bölümünü ibadete açtığı, bölüğe yeni katıldığı dönemde sorumluluk bölgesinde denetleme ve inceleme yaparken namaz vakitlerinde çalışmalarına ara verip bazı karakollarda, arazide ve hatta bazı köylerin camilerinde namaz kıldığı, bölüğünde görevli erbaş/erlere abdestsiz nöbete gitmenin ve Ramazanda oruç tutmamanın günah olduğunu belirten sözler söylediği, kendi eşi çağdaş kıyafetli olmasına rağmen, eşi türbanlı olan Posof Kaymakamı ile ailece samimi ilişkiler içinde olduğu,... Müteaddit defalar sözlü olarak uyarılmış ve kazanılmaya çalışılmışsa da bu gelişmeler dikkate alındığında fikri yapısında ve davranışlarında olumlu bir değişiklik olmadığı değerlendirilmektedir denilerek, Yüzbaşı A. Ö. kategorili personel statüsüne alınması Posof ilçesinde irtica yanlısı olduğu değerlendirilen bir Kaymakam ile Hd.Bl.Komutanlığı gibi kritik bir görevde uygun olmadığının belirtildiği,
Müştekinin 18/09/1998 tarihinde 1.Hudut Bölük Komutanı olarak, 1.Hudut Bölük Merkezinde ve 3. Hudut Takım (Yeniköy) Karakolunda 1 adet önceden inşa edilmiş ve ibadete açık olmayan mescitlerin askerlerin manevi ihtiyaçların karşılanabilmesi, moral ve motivasyonlarının arttırılabilmesi için açılmasını talep ettiği,
23 Eylül 1998 tarihli Kara Kuvvetleri Komutanlığı 25. Mekânize Piyade Tugay Komutanlığı tarafından 9.Hudut Tabur Komutanlığına yazılan yazıda, müştekiye yönelik olmak üzere, ''bölüğe yeni katıldığınız dönemde emrin verildiği 18 Eylül 1998'den itibaren gerek Bl. ve Tk. Krk.'ları gerekse herhangi, bir köy camiinde namaz kılmak için hizmete ara vermeyeceksiniz, namazınızı isterseniz mesai dışı zamanlarda kaza namazı olarak evinizde kılabilirsiniz,... Bölük sorumluluk bölgenizde bulunan Yeniköy Hudut Karakolundaki mescit ile ilgili olarak, bu mescit devamlı açık ve temiz olacak erbaş ve erler günlük hizmet çizelgesindeki serbest zamanlarda münferit olarak ve kaza namazı şeklinde namazlarını kılacaklardır. Bu mescidde bayram namazı dışında hiçbir şekilde toplu namaz kılınmayacaktır'' şeklinde ibarelere yer verildiği tespit edilmiştir. (222. klasör, sayfa 1-91)
Müştekinin şikâyet dilekçesi ekindeki belgelerin incelenmesinde, 08 Aralık 2006 tarihinde Tugay Komutanı T. Ö. tarafından takdir belgesi, 20 Şubat 2007 tarihinde Kolordu Komutanı S.B.tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (222. klasör, sayfa 253,255)
Müştekinin sicil belgeleri incelendiğinde 17 Ağustos 1989 tarihli sicil notu ortalamasının 89, 20 Ağustos 1990 tarihli sicil notu ortalamasının 83,50, 5 Haziran 1991 tarihli sicil notu ortalamasının 63 olduğu, 1. ve 2.sicil amirleri tarafından açıklamaya yer verilmeksizin orta notu verildiği ve terfiye layık olduğunun belirtildiği, 7 Ağustos 1992 tarihli sicil notu ortalamasının 66 olduğu, 1. ve 2.sicil amiri tarafından orta verildiği, 2. sicil amirinin kanaat bölümünde ''dış görünüşü ile asker kişiliği olduğu zannedilir ise de ruhen mesleğini benimseyememiştir, meslek arkadaşları ile uyum içinde değildir, içine kapanıktır, taviz verilmeden bu konuda yardımcı olunması gerekmektedir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 3 Ağustos 1993 tarihli sicil notu ortalamasının 93,50 olduğu, 1.sicil amiri tarafından '' içe kapanıklığı ortadan kalkarsa çok iyi bir Subay olur, terbiyeli bir subaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 10 Haziran 1994 tarihli sicil notu ortalaması 92,25 olduğu, 1.sicil amiri tarafından'' mükemmel, çalışkan ve disiplinlidir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''kontrolü gereklidir, içine kapanık, psikolojik sorunu vardır, ahenkli bir çalışma temposu yoktur, saygılı gibi görünürse de, her an saygısızlık yapabilir''(sicil notu ile çelişkili) şeklinde kanaat belirtildiği, 25 Mayıs 1995 tarihli sicil notu ortalamasının 89 olduğu, 1.sicil amiri tarafından'' içine kapanık, unutkan ve emirleri uygulatmada ve takip etmede zayıftır,'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''içine kapanık, askerliği zayıf bir subaydır''(kanaatler sicil notu ile çelişkili) şeklinde kanaat belirtildiği, 2 Temmuz 1996 tarihli sicil notu ortalamasının 96,50 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''mükemmel, liderlik vasfı mükemmeldir, sosyal tutum ve temsil yeteneği mükemmeldir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çok iyidir, liderlik vasfı çok iyidir, sosyal tutum ve temsil yeteneği çok iyidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 12 haziran 1997 tarihli sicil notu ortalamasının 92,50 olduğu, 1. ve 2.sicil amirleri tarafından ''çok iyidir, liderlik vasfı çok iyidir, sosyal tutum ve temsil yeteneği çok iyidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 23 Temmuz 1998 tarihli sicil notu ortalamasının 100 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''mükemmel, uyumlu, çalışkan, güvenilir, disiplinli, sosyal, çok iyi bir kıta komutanıdır, çok iyi müstakil görev yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''mükemmel, sosyal, çalışkan, disiplinli bir subaydır'' şeklinde, 15 Haziran 1999 tarihli sicil notu ortalamasının 68,58 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''aşırı dini fikirlere sahiptir, takip ve kontrol altında tutulmadığında bu fikirlerini birliğine taşır, müstakil çalışması sakıncalı olur'' şeklinde kanaat belirtildiği, 3 Temmuz 2000 tarihli sicil notu ortalamasının 72,62 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''takip ve kontrol altında tutulmadığında aşırı dini fikirlerini birliğe taşır,'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''dini konularda sabit fikirlidir, devamlı takip ve kontrolü gereklidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 11 Haziran 2001 tarihli sicil notu ortalamasının 95,44, 13 Haziran 2002 tarihli sicil notu ortalamasının 99,39 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''disiplinli, çalışkan, görevini en güzel şekilde yapan bir subaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 16 Haziran 2003 tarihli sicil notu ortalamasının 97,57, 31 Mayıs 2004 tarihli sicil notu ortalamasının 97,27, 2005 yılı sicil notu ortalamasının 99,09, 2006 yılı sicil notu ortalamasının 98,48, 2007 yılı sicil notu ortalamasının 95,45 olduğu anlaşılmış, sicil belgelerinin bir kısmında disiplin amirlerince kanaat bölümü boş bırakıldığından yer verilmemiştir. (222. klasör, sayfa 92-248)
Müştekinin şahsi dosyasının incelenmesi sonucunda birçok kez sicil amirlerinden takdir belgesi almış olması, birçok sicil amirinden çok iyi derecede olumlu sicil aldığı halde bazılarından nedeni açıklanamayacak şekilde düşük sicil notu almış olması, dini yaşamı ve anlayışı ile ilgili kendisine karşı uyarıcı yazılar gözetildiğinde, müştekinin görevinde başarılı ve yeterli bir subay olduğu, kendisine karşı takınılan tavrın ve şüpheli/sakıncalı personel kategorisine alınmasının din ve vicdan hürriyeti kapsamındaki dini yaşam ve kanaatlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
167-Müşteki Ali Hamdi PEKİN 01/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 1984 yılında Topçu Astsubay Çavuş rütbesi ile İzmir Bornova 57.Topçu Er Eğitim Tugayında görevine başladığını, eşinin başörtülü olması nedeni ile Diyarbakır iline haksız yere sürüldüğünü, yaptığı araştırmalarda Batı Çalışma Grubun dosyalarında eşinin isminin var olduğunu ve üç yıl boyunca başörtüsü kullanması nedeni ile takip edildiğini öğrendiğini, Diyarbakır Lice ilçesinde görevine devam ederken ailesinin ve evinin Adapazarı Çarkışla Askeri Lojmanlarında bulunduğunu, Lice'deki görevine devam ederken eşinin 17:00'da ekmek almak için lojman dışına çıktığında gece 23:30'a kadar içeriye alınmadığını, Topçu üsteğmen T. Ç. eşinin gördüğü haksızlığa dayanamayarak içeriye aldığını, buna T. Ç. şahit olduğunu, bu olayların sıkıntısı ile şeker hastalığına yakalandığını ve insilüne bağlı hale geldiğini, 1998 yılında Diyarbakır'dan Adapazarı'na izinli olarak geldiğinde 2.Piyade Tugay Komutanı Yardımcı Albayın kendisine ''eşin başına mendil dahi koyamaz, ya işini ya eşini bırakacaksın'' dediğini, ailesinin lojmanda kaldığı müddetçe her gün bir subay ve askerlerin çocuklarının gözü önünde kullandığı başörtüsünü çıkarması yönünde baskı yaptıklarını, bu baskılardan dolayı malulen emekli olduğunu, bütün haklarından mahrum kaldığını, halen zorla malulen emekli edildiği için maaşının ancak 3/2'sini alabildiğini, bu duruma haklarında soruşturma açılan şüpheli sıralı komutanların ve Batı Çalışma Grubunun neden olduğunu, 28 Şubat soruşturmasında haklarında soruşturma açılan şüphelilerden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (230. klasör, sayfa 239-240 )
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 19 Mart 1993 tarihli iki gün oda hapsi cezası bulunduğu,
4 Şubat 1998 tarihinde Tugay Komutan Yardımcısı F. I. tarafından takdir belgesi, 3 Mart 1998 tarihinde Levazım Müdürü C. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği tespit edilmiştir. (230. klasör, sayfa 230-234 )
30 Mayıs 1985 tarihli sicil notu ortalamasının 90.50, 6 Mayıs 1986 tarihli sicil notu ortalamasının 81.50, 21 Mayıs 1987 tarihli sicil notu ortalamasının 96 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan, terbiyeli, güvenilir bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 22 Haziran 1988 tarihli sicil notu ortalamasının 88, 12 Haziran 1989 tarihli sicil notu ortalamasının 87 olduğu, 21 Mayıs 1990 tarihli sicil notu ortalamasının 95.50, 1.sicil amiri tarafından ''sınıfı görevlerini yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından “K.h. Görevlerinde çok başarılıdır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 20 Mayıs 1991 tarihli sicil notu ortalamasının 100 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''K.h. ve sınıfı görevlerini mükemmel yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''K.h. Görevlerinde çok başarılıdır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 27 Ağustos 1992 tarihli sicil notu ortalamasının 96 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''sınıfı ve K.h. Görevlerini en iyi şekilde yapar'' şeklinde, 2.sicil amirince ''çalışkan, disiplinli, samimi davranışlı bir Astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 4 Ağustos 1993 tarihli sicil notu ortalamasının 55 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''menfaatlerini her şeyin üstünde tutar, fazla güvenilmez” şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''sorumsuzdur, çalışmaları takibi gerektirir, sağlığına itina göstermez, visite ve istirahat düşkünüdür, birliğinin malzeme ve kayıt kuyudatı ile ilgilenmez'' şeklinde, 3.sicil amiri tarafından ''takip ve kontrolü gerekir, sorumluluktan kaçar, emir anlayışında zafiyet vardır'' şeklinde kanaat belirtildiği, ancak müşteki tarafından 1993 yılı sicili ile buna bağlı kademe ilerlemesi yaptırılmaması işleminin iptali için açılan davada Askeri Yüksek İdari Mahkemesinin 1.Dairesinin 20/12/1994 tarihli, 1993/2770 Gensek nolu, 1993/1276 esas ve 1994/1485 karar sayılı kararı ile '30/08/1985 tarihinden beri devamlı olumlu suretle çok yüksek sicil notu ve kanaatlar almış bulunan davacının sadece ve sadece 1993 yılı sicilinin düşük verilmesinin makul ve mukni sebebinin izah edilemediği'' gerekçesi ile müştekinin 1993 yılı sicili ile buna bağlı kademe ilerlemesi yaptırılmaması işleminin iptaline karar verildiği,
1994 tarihli sicil notu ortalamasının 94 olduğu 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve başarılıdır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1995 tarihli sicil notu ortalamasının 96 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve başarılıdır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 tarihli sicil notu ortalamasının 86.50 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan Astsubaydır. Kıta Çavuşluğundan Astsubay olması nedeni ile maiyetindeki personel ile mesafeyi koruyamıyor, liderlik vasfı ortadır (son cümlenin başka bir yazı karakteri ile yazıldığı kanaatine varıldı)'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve başarılıdır, kıtada yararlı olur, liderlik vasfı iyidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1 Temmuz 1997 tarihli sicil notu ortalamasının 91.50 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve dürüst astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''liderlik vasfı ile sosyal tutumu ve temsil yeteneği iyidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1 Temmuz 1998 tarihli sicil notu ortalamasının 94 olduğu, 1.sicil amiri tarafından ''liderlik vasfı mükemmeldir. Sosyal tutum ve temsil yeteneği mükemmeldir, verilecek görevleri en iyi şekilde yapma gayreti içinde olan çalışkan, azimli ve başarılı bir Astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''liderlik vasfı ile sosyal tutum ve temsil yeteneği çok iyidir'' şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (230. klasör, sayfa 169-229 )
Müştekinin görev süresi boyunca sicil notlarının ve hakkındaki kanaatlerin yüksekliği, düşük olarak verilmiş olan 1993 yılı sicil notu ve buna dayalı olarak verilen kademe ilerlemesi yaptırılmaması işleminin Askeri Yüksek İdari Mahkemesince iptal edilmiş olması, verilen takdir belgeleri, almış olduğu basit nitelikte disiplin cezası gözetildiğinde müştekiye yönelik tavır ve eylemlerin dini inançları ve eşinin başörtülü olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
168-Müşteki Adnan ÇELİK 19/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
1984 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Topçu Astsubay olarak göreve başladığını, 2006 yılına kadar görevde kaldığını, emekli olduğu 2006 yılında yaklaşık bir yıl öncesinden itibaren dindar olması nedeni ile sürekli baskılara maruz kaldığını,aile yaşamı takip edildiği için lojmanda oturamadığını, türbanlı olan eşinin çay partilerine katılmaya zorlandığını, 2005 yılında Ordonat Grup Komutanı O. B. kendilerine eşinin bir çay partisi düzenlediğini, bütün Astsubayların eşlerinin bu partiye katılmak zorunda olduklarını, katılmayanlar hakkında soruşturma başlatılacağını söylediğini, bu partilerin ayda bir ya da iki kez olduğunu,
Dostları ilə paylaş: |