22-Müşteki Salih ÖZARSLAN 09/01/2013 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 1999 yılı Ağustos ayında Kad.Başçavuş rütbesinde iken TSK’dan ihraç edildiğini, atılmadan yaklaşık 12 sene önce üste hakaret ve fiili tecavüzden ceza aldığını, buradaki hakaret fiilinin kıdemli Astsubay olan M. E.'ye kendisine ''lan'' diye hitap etmesi üzerine bu sözü kendisine iade etmesinden kaynaklandığını, fiili tecavüz olarak değerlendirilen eylemin ise boğazını sıktığında esas duruşunu bozarak ellerini boğazından açmasından kaynaklandığını, yaklaşık 18 yıllık TSK' da görev yaptığı sürede bunun dışında herhangi bir ceza almadığını, bunlarla ilgili verilen kısa süreli hapis cezalarının da tutuklu olduğundan dolayı, tutukluluğuna sayıldığından paraya çevrilmediğini, anadan babadan görme olarak namazını kıldığını, ancak bunu hiçbir zaman görevinin önüne geçirmediğini, örneğin hiçbir şekilde cuma için izin istemediğini, eşinin başörtülü olduğunu, bundan dolayı devamlı rahatsız edilerek psikolojik baskı altında tutulduklarını, askeri mahallere eşini almadıklarını, Malatya Orduevinde kalmak isteyen eşi ve çocuğunu kendisi yanlarında yokken içeri almadıklarını, eşi yanında olarak Bursa Orduevine aracını park edip çıkmak istediğinde eşini içeri almadıklarını, dini inanç ve yaşamı ile ilgili sürekli denetim ve kontrole tabi tutulduğunu, bir defasında deniz altında seyir halinde iken Ramazan ayında gemi komutanının bir askere ''iki çay söyle'' diyerek oruç tutup tutmadığını test etmek için birlikte çay içmek istediğini, yine bir defasında gemide kendisi için hazırlanan pizzanın üzerinde salam ve sosis olmamasını istediğinde, bunu fark eden Mustafa isimli Başçavuşun yanına yaklaşarak ''sen yoksa domuz eti olduğu için mi salam veya sosis yemiyorsun, ben özellikle domuz eti olduğu için yiyorum'' dediğini, kendisinin ''o sizin tercihiniz komutanım'' demesi üzerine, aşağılayıcı bir şekilde ''bu çağda bunun gericilik'' olduğunu söylediğini, bunun gibi bir çok aşağılayıcı ve ayırımcı muamelelere tabi tutulduğunu, haksız yere TSK’dan ihraç edildiğini, ihraçtan sonra ailevi sorunlar yaşadığını, eşi ile boşandığını, kendisine gösterilen 1999 yılı sicil belgesindeki sicil üstlerinin kendisin hakkındaki kanaatlerin asla kabul etmediğini, kendisinin mesai arkadaşlarına ve komutanlarına ''insan güdümlü bir torpil olsa üzerine biner düşmana o şekilde giderdim, sonuçta şehit olacağım'' diyen birisi olduğunu, ayrılış yazısını tebellüğ ederken de yazıyı imzalatan komutana aynı şeyleri söylediğini, söz konusu kanaatlerde belirtilen ''yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği'' şeklindeki iddiaları hakaret olarak kabul ettiğini, bu nedenle hakkında bu isnatları yapanlar ile soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Batı Çalışma Grubu görevlilerinden şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (210. klasör, sayfa 406-407)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Dz.K.K Donanma Komutanlığı Gölcük Askeri Mahkemesinin 13/05/1987 tarihli 1987/369 sayılı kararı ile üste hakaret suçundan 5 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, aynı karar ile üste fiilen taarruz suçundan 3 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, 17/06/1999 tarihli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral S. D. onaylı komisyon tutanağında ''tutum ve davranışları ile yasa siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi ve bu gibi faaliyetlerde bulunması'' şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır. (210. klasör, sayfa 395-400)
Özet Bilgi Formu başlıklı belgeye bakıldığında sicil notu ortalamalarının; 1983 yılı 61.5, 1984 yılı 83, 1985 yılı 94, 1986 yılı 92.5, 1987 yılı 62.5, 1988 yılı 72.5, 1989 yılı 84, 1990 yılı 86.5, 1991 yılı 86, 1992 yılı 82.5, 1993 yılı 70.5, 1994 yılı 67.5, 1995 yılı 72, 1996 yılı 73.5, 1997 yılı 65, 1998 yılı 61.5, olduğu, müşteki ile ilgili 1988 yılından itibaren verilen menfi kanaatlere yer verildiği, müspet kanaatlere yer verilmediği, 1988 yılı öncesi ise müspet ve menfi kanaatlere yer verilmediği tespit edilmiştir. (210. klasör, sayfa 403-404)
1999 yılı 1. ve 2.sicil amirleri tarafından aynı şekilde ''Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 60.maddesi (e) fıkrası gereğince, tutum ve davranışları ile yas dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu ve karıştığı anlaşıldığından Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir'' şeklinde kanaat şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koymaktadır.. (210. klasör, sayfa 402)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında belirtilen “Fethullah GÜLEN Nurcu grubu mensubu olduğu, ailece Atatürk İlkeleri ile Anayasada belirtilen Cumhuriyetin temel ilkelerine karşı oldukları, YAŞ kararı ile TSK'dan ilişiği kesilen personel ile sıkı ilişki içinde olduğu ve ailece görüştüğü, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı görüşleri benimseyip bu faaliyetlerde bulunduğu, hemşire olan eşinin siyasal ilamın simgesi haline getirilen tesettür kıyafetini kullandığını, ancak daha sonra bu kıyafeti terk ettiği, sosyal faaliyetlere iştirak etmediği, evinde haremlik seramlık uygulaması yaptığı, son zamanlarda takiyeye dayalı olarak faaliyetlerini gizlemeye çalıştığı görülmüştür'' şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların müştekinin askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı ve düşünce özgürlüğü kapsamında kalan tercihlerinin, TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, müştekinin YAŞ'a sevk kararında ihraçtan ortalama 10 yıl önce verilmiş cezaların gerekçe yapılması, Özet Bilgi Formu başlıklı belgede menfi kanaatlere yer verilirken, müspet kanaatlere yer verilmemesi, yıllar itibariyle düşük kabul edilemeyecek 75.5 olan sicil notu ortalaması son 2 yılda verilen üst üste düşük sicil notları ve karşılığında verilmiş disiplin cezası bulunmaması hususları gözetildiğinde müştekinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında kalan dini inanç ve yaşamı nedeni ile TSK’dan ihraç edildiği anlaşılmaktadır. (210. klasör, sayfa 361-365)
23-Müşteki Davut KURTULUŞ 26/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 15/09/1998 tarihinde Dnz. Uzman Çavuş rütbesinde iken ordudan ilişiğinin kesildiğini, o dönem bekâr olduğu için annesi ve kız kardeşlerinin başları kapalı olması nedeni ile irticai faaliyetler gerekçe gösterilerek isteği dışında ilişiğinin kesildiğini, herhangi bir irticai faaliyetinin bulunmadığını, o dönem yönetimde BÇG isimli Batı Çalışma Örgütünden zarar gördüğünü, bu nedenle 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, o dönem herhangi bir sonuç alamayacağını düşündüğünden şikâyetçi olmadığını, yapılanmanın buna müsaade etmediğini belirttiği,
03/05/2012 tarihli dilekçesinde ise, TSK’nın darbe yapmada kullanabilmesi için kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinin zorunlu olduğunu, BÇG örgütünün TSK’nın kurumsal hiyerarşisi dışında oluşturulmuş ve TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesi ve daha sonrada TSK’nın kurumsal güveninin ve etkinliğinin darbe eyleminde kullanılması amacı ile kurulmuş yasa dışı bir örgüt olduğunu, TSK'nın kurumsal hiyerarşisinin ele geçirilmesinde, TSK’nın kurumsal hiyerarşisinde yer alan darbe karşıtı unsurları bastırmak ve pasifize etmek için 2000'e yakın TSK personelinin örgüt tarafından tasfiye edildiğini, uygulanan psikolojik harp taktiklerinin, cebir, şiddet ve baskı yöntemleri ile binlerce TSK personelininde istifa ve emeklilik yolu ile ordudan ayrılmasının sağlandığı, böylece TSK’nın kurumsal hiyerarşisi üzerinde BÇG örgütünün iradesini hakim kıldıklarını, TSK rütbe ve kıdem hiyerarşisinin ortadan kalktığını, kurumsal hiyerarşinin yok olduğunu, BÇG mensubu olmak kriterinin esas alındığı örgütsel hiyerarşinin tesis edildiğini, TSK’nın kurumsal güç ve imkânlarının tamamen BÇG örgütünün tasarrufuna sunulduğunu, böylece 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan orduya karşı darbe gerçekleştirildiğini, BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatlarının ordu tasarrufu gibi gösterilerek diğer devlet kurumları üzerinde de baskı oluşturulduğunu, sadece ordu değil MGK, YAŞ, TBMM, Yargı, Hükümet, Mahali İdareler, Eğitim Kurumları ve Üniversitelerin topyekün BÇG'nin kontrolü altına alındığını,
Öncesi ve sonrası ile bir süreci, içeren 28 Şubat 1997'de BÇG örgütü mensuplarının milletin yurt savunması için emrine verdiği silahlı kuvvetlerdeki kurumsal hiyerarşi içindeki mevki, makam ve rütbelerinden aldıkları gücü ordu hiyerarşisi ve devletin bütün kurumlarındaki otoriteyi ele geçirmek için gerçekleştirdikleri post modern darbe ile; orduda yönetime el koyduklarını, TSK'yı asli görevlerini yapamaz duruma getirdiklerini, ordu-millet bütünleşmesini tahrip ederek orduyu millete ve değerlerine karşı gibi gösterdiklerini, olmamış olayları olmuş gibi kurgulayarak gerekleştirdikleri provokasyonlarla milletin inanç ve değerlerini iç tehdit olarak gösterdiklerini, toplumun hukuk dışı büyük baskılar altına alarak fişlediklerini, inanç ve fikirlerine göre ayrıştırıp kutuplaştırarak kışkırttıklarını ve darbe ortamını hazırladıklarını, suçsuz insanları başta TSK olmak üzere devletin diğer kurumlarından, ihraç, istifa ettirmek, emeklilik istemeye mecbur bırakma, sicilini bozma, sürgün, işkence, şüpheli/sakıncalı fişleme gibi yollarla tasfiye ettiklerini, hükümeti istifa ettirdiklerini, meclis aritmetiğini değiştirdikleri, milletin iradesine aykırı olarak yeni bir hükümet kurdurduklarını, yargıyı baskı altına alarak hukuki denetim mekânizması olmaktan çıkarıp ideolojik denetim mekânizmasına dönüştürdüklerini, eğitim hakkı katsayı eşitsizliği düzenlemesiyle yine yüksek okula girişte eşitlik ilkesi ve eğitim hakkı ihlal edilen mağdur kitleler ürettiklerini, ülkenin geleceğine ağır zararlar verdiklerini,
Mensubu olduğu toplumun ortak manevi kimliğine yapılan bu saldırı sonucunda, toplum ve toplumun bir ferdi olarak bizzat şahsının onarılmaz manevi zararlara uğratıldığını, 28 Şubat Darbesinin sadece kamuya ve demokratik iradeye karşı işlenen bir suç olmayıp, kamuyu oluşturan bireylerin temel hak ve özgürlükleri üzerinde de ağır tahribata yol açtığını, TC vatandaşı sıfatı ile verdiği oyunda katkısı ile oluşan milli irade çiğnenerek demokratik hakkının hiçe sayıldığını, belirterek haklarında hazırlık soruşturması yürütülen 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (210. klasör, sayfa 244-253)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, sicil notu ortalamalarına bakıldığında 1994 yılı 92, 1995 yılı 92, 1996 yılı 92, 1997 yılı 94 olduğu,(210. klasör, sayfa 236-243)
14 Nisan 1997 tarihli Genel Kurmay Başkanlığı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı E. Ş. imzalı İSTH:3590-142-97/İKK.Ş. (234) sayılı irticai faaliyetler konulu yazının Ek-B' si olarak gösterilen Nakşibendi dergahı ile irtibatı bulunan personelin isim listesi başlıklı listede müştekinin Şof.Uz.Onb. Davut KURTULUŞ olarak isminin yer aldığı,(210. klasör, sayfa 228-232)
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanı E. Ş. tarafından imzalı 6 Mayıs 1997 tarihli 3500-189-97/İKK.Ş.8326) (2004/97) sayılı irticai faaliyetler konulu hazırlayan: Dz.Kur.Kd.Alb. E. Ş. 2082 ibaresi bulunan belgenin teklifler bölümünde ''yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlarla ilişkili olan personelin faaliyetlerin dökümante edilmesinde yararlanılmak amacı ile başlangıçta 2 adet gizli kamera, 5 adet özel fotoğraf makinesi 5 adet özel ses kayıt cihazı, 5 adet dinleme cihazı, İstihbarat Daire Başkanlığı için küçük bir adet fotokopi makinesi, 1 adet bilgisayar ve yazıcısı İstihbarat ödeneğinden alınması, belirtilen istihbarat cihazlarının seçimi ve temini için MİT veya Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Başkanlığının güvenilir elemanları ile amacımızı maskeleyerek işbirliğine gidilmesi'' ifadelerine yer verildiği, mülakat adı altında astsubaylar Ö. A. ve A. T. isimli kişilerden Vahdet Vakfı, Çağrı Vakfı, Marmara Işık Dershaneleri, Özel İrfan İlkokulu, Furkan Çay Evi, Milli Gençlik Vakfı, Hakikat Vakfı Bakkaliyesi, bir kısım ev ve iş yerleri ile Nakşibendiler olarak bilinen grup ile Fethullah Gülen grubu olarak bilinen grupların irticai faaliyette bulundukları belirtilerek bir kısım bilgi ve belgeler ile şemalara yer verildiği, hazırlanan bu bilgi ve belgeler ile ilgili Asker Savcılık ya da sivil Savcılıklara yapılmış herhangi bir ihbar ve soruşturma bulunmadığı, söz konusu belgelerin kişilerin askerlik görevleri dışında toplum içindeki özel yaşamları ile ilgili fişleme mahiyetinde olan belgeler konumunda olduğu anlaşılmaktadır. (210. klasör, sayfa 223-227)
Müştekinin özellikle TSK’dan atılmadan önceki 1994, 1995, 1996 ve 1997 yıllarındaki sicil notu ortalamaların 90 ve üzeri olması doyasındaki bilgi ve belgeler TSK’dan ilişiğinin kesilmesini gerektirecek herhangi bir disiplin cezası bulunmaması, gözetildiğinde askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihlerinin dini yaşam ve inançlarının TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmıştır.
24-Müşteki Celal HAMARAT 27/09/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 28/03/1999 tarihinde Siirt 3.Komando Tugayında Uzman Muhabere Askeri olarak görev yapmakta iken emre itaatsizlik suçlaması ile Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesildiğini, ordudan atıldığını, ancak bunun kendisinin ordudan atılması için ortaya konuşmuş bir tezgâh olduğunu, aslında kendisinin ordudan atılmasının 28 Şubat kararları ile ilgili olduğunu, bu konuda terhis belgesinin altında imzası bulunan Y. T. ve Kurmay Başkanı M. T.'nin tanık olduğunu, ayrıca takım komutanı Üsteğmenin de bunu bildiğini, Y. T.'ye kendisinin neden ordudan atıldığını sorduğunda, Y. T.'nin ''benim çoluğum çocuğum var Celal, bir şey söyleyemem beni de atarlar'' dediğini, Silahlı Kuvvetlerden atılmasının sebebinin terhis belgesinin altında yazan mahkeme kararları olmadığını, tamamen 28 Şubat kararları ile ilgili olduğunu, o süreçte birçok askeri personelin çeşitli bahaneler ile disiplin cezası alıp ordudan atıldığını bu nedenle 28 Şubat Kararlarının mağduru olduğunu, sürmekte olan soruşturmaya katılmak istediğini, kendisinin ordudan atıldığı dönem 3.Komando Tugay Komutan Vekili Kurmay Albay Y. A. O. olduğunu, kamuoyunda Balyoz davası olarak bilinen davada yargılama sonucu 16 yıl ceza aldığını, özlük dosyası incelendiğinde ordudan atılma kararında bu kişinin imzasının görüleceğini, mağduriyetine sebebiyet verenler hakkında şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (210. klasör, sayfa 86-87)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 3.Komando Tugay Komutanlığı Disiplin Mahkemesinin suç tarihi 05/01/1999 olan eylemi ile ilgili 10/02/1999 tarihli 1999/14 sayılı kararı ile amir ve üste saygısızlık ve emre itaatsizlik eylemlerinde 10'ar gün olmak üzere toplam 20 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı 2.Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığınca suç tarihi 10/08/1998 olan 14/12/1998 tarihli 1998/2616 esas sayılı iddianamede ise asta müessir fiil suçundan cezalandırılması, amir ve üste hürmetsizlik disiplin suçundan ise evrakın Siirt 3.Komando Tugay ve İl Güvenlik Komutanlığına gönderilmesine ilişkin görevsizlik kararı verildiği, 5.Zırhlı Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 21/06/1993 tarihli 1993/461 karar sayılı kararı ile müşteki hakkında diğer bir kısım asker personel ile birlikte 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, 5.Zırhlı Tugay Komutanlığı Gaziantep Askeri Mahkemesi tarafından suç tarihi 28/03/1993 olan emre itaatsizlik suçundan 06/06/1993 tarihli 1993/449 sayılı kararı ile beraat kararı verildiği, müştekinin Uzman Erbaş sözleşmesini fesih işleminin iptali ile ilgili açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 1.Dairesinin 30 Kasım 1999 tarihli 1999/1169 karar sayılı kararı ile reddine karar verildiği, aynı dairenin 29 Şubat 2000 tarihli 2000/229 sayılı kararı ile karar düzeltme isteminin de reddine karar verildiği anlaşılmıştır. (210. klasör, sayfa 14-77)
25-Müşteki Ümit PARLAK 29/05/2012 havale tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
02/09/2003-26/11/2009 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, 26/03/2009 tarihinde hakkında düzenlenen iddianame ile TSK. Personel K. İlgili maddesi (subaylar için 50/c, Astsubaylar için 94/b m.d) uyarınca disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeni ile re’sen ilişiğinin kesildiğini anılan suçlama ile ilgili hiçbir disiplin cezası almadığını, C. Başsavcılığımızca yapılan soruşturmada 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. (234. klasör, sayfa 158-161)
Müştekinin 07/06/2012 tarihinde vefat etmesi nedeni ile şikâyetçi sıfatıyla ifadesi alınamamıştır.
26-Müşteki Yavuz SULUMEŞE 02/10/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
Kendisinin 06/08/1990-26/08/2003 tarihleri arasında TSK' da görev yaptığını, görev yaptığı dönem içerisinde disiplinli, başarılı ve örnek seviyedeki çalışmalarından dolayı toplam 12 kez takdir belgesi aldığını, 1998 yılına kadar sicil ve kanaat notunda herhangi bir olumsuzluk olmadığı halde 1996 yılında evlendikten sonra 1997 yılında 1.sicil amirinin hakkında verdiği sicil notu ortalamasının 100 olduğunu, kanaat olarak ise liderlik vasfı iyi, sosyal tutumu iyi, temsil yeteneği vardır, sosyal faaliyetlere katılır, kıta vazifelerinde başarılıdır şeklinde görüş belirtmesine rağmen 1998 yılında gelen baskı üzerine eşinin başörtülü olması nedeni ile aynı sicil amirinin not ortalamasını 85'e düşürdüğünü, kanaat bölümünde ise temsil yeteneği vardır şeklindeki ifadenin çizilerek yoktur şeklinde, sosyal faaliyetlere katılır ifadesinin çizilerek katılmaz yazıldığını, eşi başörtülüdür ifadesinin sonradan eklendiğini, liderlik vasfı orta seviyededir hali hazırdaki takip edildiği takdirde yapar şeklinde görüş bildirildiğini, oysa aynı sicil amirinin 24/12/1997 tarihinde tarafına takdir belgesi düzenleyip verdiğini, 3.Zırhlı Tugay Komutanlığında görev yaptığı dönem içerisinde 1.sicil amiri İ. K. ve M. K. A., 2.sicil amiri İ. Y., A. İ. ile Tugay Komutanı S. K'nin kendisini makam odalarına çağırarak eşinin başını açmaması halinde ilk YAŞ kararında hakkında ayırma kararı işlemi yapılacağının bildirildiğini, 25/05/1998 tarihinde İ. K.'nin kendi el yazısı ile göndermiş olduğu uyarı yazısında ''eşinizin çağdaş kıyafetli olmaması nedeni ile Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil yeteneğinizin bulunmadığı üzüntü ile tespit edilmiştir'' şeklindeki yazı ile uyarıldığını, benzer şekilde yazılar ve eşi ile sosyal etkinliklere katılmaması nedeni ile uyarıldığını, savunmasının istenildiğini,
Etkinliklere katılmadığından dolayı hakkında işlem yapılmış ise de bazı etkinliklere eşi ile katılmak istediğinde eşinin başörtülü olması nedeni ile askeri tesislere girişine engel olduklarını, buna rağmen etkinliğe katılmadığı iddiası ile savunmasının istenildiğini, ceza tayin edildiğini, en son bağlı bulunduğu 2.Kolordu Lojistik Destek Komutanlığı 100 Yataklı Askeri Hastane Baştabipliğinin 1.Ordu Komutanı Emekli Orgeneral Ç. D. ve 2.Kolordu Komutanı Emekli Orgeneral E. A.'ya bağlı olduğunu, Ç. D. ve E. A'nın yapmış olduğu işlemler sonucu disiplinsizlik gerekçesi ile TSK’dan resen emekli olduklarını,
Darbe yapmak isteyenlerin öncelikle TSK’nın içerisindeki darbeye karşı olduklarını düşündükleri personeli tasfiye ile başladıklarını, 2002 yılında AKP' nin iktidara gelmesi ile YAŞ kararlarında şerh düşmeleri üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinde kurmay sınıfın başka bir strateji geliştirerek atılmaları kamuoyundan gizlemek için kararname ve bakan onayı yapılarak tasfiye işleminin gerçekleştirildiğini, 28 Şubat Darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmalarını istemiştir. (212. klasör, sayfa 407-408)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 15 Eylül 1993 tarihinde Tugay Komutanı M. O. B. tarafından takdir belgesi, 27 Haziran 1994 tarihinde 1.Tank Tabur Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi, 21 Ağustos 1995 tarihinde 1.Tank Tabur Komutan vekili H. S. A. tarafından takdir belgesi, 14 Eylül 1995 tarihinde Kh.Bl.K. M. Ç. tarafından takdir belgesi, 14 Aralık 1995 tarihinde 1.Tank Tabur Komutanı K. K. tarafından takdir belgesi, 8 Şubat 1996 tarihinde 1.Tank Tabur Komutanı K. K. tarafından takdir belgesi, 16 Aralık 1996 tarihinde Hizmet Birlik Komutanı İ. K. tarafından takdir belgesi, 14 Kasım 1997 tarihinde Destek Kıta Komutanı M. H. B. tarafından takdir belgesi, 24 Aralık 1997 tarihinde Hz.Brl.K. İ. K. tarafından takdir belgesi, 13/12/2001 tarihinde Loj.Ds.K. A. İ. tarafından takdir belgesi, 25/01/2002 tarihinde Tugay Komutanı S. K. tarafından takdir belgesi, 03/05/2002 tarihinde Tugay Komutanı S. K. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği,(212. klasör, sayfa 196-210)
20 Mayıs 1998 tarihli Hz.Bl.K. İ. K. tarafından imzalı müştekiye gönderilmek üzere yazılan yazıda ''eşinizin çağdaş kıyafetli olmaması nedeni ile Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil yeteneğinizin bulunmadığı üzüntü ile tespit edilmiştir'' ifadelerine yer verildiği, 11 Haziran 1999 tarihinde Destek Kıta Komutanı İ. Y. tarafından imzalı yazılı savunma talebine ilişkin yazıda ''....eşinizin çağdaş kıyafet içinde olmadığı ve sizin ve eşinizin bu güne kadar hiçbir sosyal faaliyetlere ailelere yönelik konferanslara katılmadığınız'' şeklinde, 15 Haziran 1999 tarihli Destek Kıta Komutanı İ. Y. tarafından imzalı ikaz yazısında ''ikaza rağmen sizin ve eşinizin davranış ve düşüncelerinizde ve eşinizin çağdaş kıyafetli olmama durumunda bir değişiklik olmadığını tespit ettim, sizi durumunuzu düzeltmeniz için son kez uyarıyorum'' şeklinde, 10 Mayıs 2000 tarihli Destek Kıta Komutan Vekili M. K. A. tarafından imzalı yazıda ''22 Nisan 2000 tarihinde icra edilen Ds.Kt. Gecesine katılmadığınızı bu tarihten önce Tugay içinde yapılan çay kermes ve sosyal etkinliklere eşinizi göndermediğinizi eşli gelinmesi emredilen konferanslara (Atatürkçülük ve depreme karşı korunma) iştirak etmediğinizi tespit ettim. Eşinizi çay, kermes ve gece gibi sosyal etkinliklerle konferanslar gibi herkesi aydınlatma amacı güden faaliyetlere neden göndermiyorsunuz? Konu ile ilgili savunmanızı en geç 12 Mayıs 2000 tarihine kadar göndermenizi rica ederim'' şeklinde ifadelere yer verildiği, müştekinin 10 Mayıs 2000 tarihli savunmasında ''...eşim inançları gereği kapanmış, tesettürlü bir hanımdır, bu durum itibari ile binaenaleyh askeri tesislere girmesinin veya faydalanmasının imkânsız olduğu tarafınızca da aşikardır, eşimin bu tür faaliyetlere gelmek istese dahi kapıdan alınmayacağını, geri çevrileceğini ve kabullenilmeyeceğini çok iyi biliyor ve yaşıyoruz'' şeklinde savunma yaptığı,
Müştekinin 17 Mayıs 2000 tarihinde, 10 Mayıs 2000 tarihli savunması yerinde görülmeyerek şiddetli tevbih cezası ile cezalandırıldığı,
13 Haziran 2000 tarihli Hz.Brl.K. M. K. A. imzalı yazıda müştekinin 11 Haziran 2000 tarihinde tugay personeli ve aileleri ile birlikte yapılan pikniğe ailesi ile iştirak etmediği için savunma istendiği, müştekinin 13 Haziran 2000 tarihli savunması yeterli görülmeyerek 16 Haziran 2000 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası ile cezalandırıldığı, 22 Nisan 2001 tarihli Hiz.Brl.K. M. K. A. imzalı yazıda müştekinin 21 Nisan 2001 tarihinde Lojistik Destek Komutanlığının tertip ettiği geceye kendisinin ve eşinin katılmadığı gerekçesiyle savunmasının istenildiği, bu savunmasının da yeterli görülmeyerek 24 Nisan 2001 tarihinde ikaz edildiği,
26 Nisan 2001 tarihli Hiz.Brl.K. M. K. A. imzalı yazıda müştekinin 30 Nisan 2001 tarihinde askeri gazinoda Lojistik Destek Komutanı eşinin koordinatörlüğünde tertip edilen çaya katılmadığı gerekçesi ile savunmasının istenildiği, bu savunmasının yeterli görülmeyerek 28 Nisan 2001 tarihinde ikaz edildiği, 27 Kasım 2002 tarihinde müştekinin uyarı cezası ile cezalandırıldığı,
16/04/2003 tarihli Görüşme tutanağında müştekinin ''eşine askeri kimlik çıkartmamak, lojman puanı yeterli olmasına rağmen müracaatta bulunmamak, eşi ile birlikte askeri sosyal tesislerden istifade etmemek, ailelerle görüşmede sınırlı yaşantıyı tercih etmek, daha önceki savunmalarındaki sosyal yapısının değişmeyeceği'' hususlarındaki düşüncesinde değişiklik olup olmayacağı konusunda yazılı beyanının istenildiği,
Sicil ve Kıdem Şube Müdürü İ. D. imzalı Özet Bilgi Formu başlıklı belgede genel olarak yukarıda belirtilen özelliklere yer verildiği, müştekinin sicil notu ortalamalarının 1992 yılı 97.5, 1993 yılı 97.5, 1994 yılı 92, 1995 yılı 95.5, 1996 yılı 100, 1997 yılı 100, 1998 yılı 87, 1999 yılı 98.57, 2000 yılı 85.11, 2001 yılı 98.44, 2002 yılı 99.64 olduğu genel sicil ortalamasının 95.56 olduğu, sicil belgesindeki menfi nitelikler başlıklı bölümde 1998 yılı öncesine ait kanaatlere yer verilmediği, 1998 yılı ve sonrasındaki kanaatlerde ise genel olarak dini düşüncesi ve yaşamı ön plana çıkartılarak verilen sicil notları ile çelişecek şekilde olumsuz kanaatler belirtildiği, 04/07/2003 tarihli Kara Kuvvetleri Komutanı A. Y. imzalı Komisyon Tutanağı başlıklı belgede, ''tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu'' şeklinde ifadelere yer verildiği,
1.sicil amiri kanaat raporu ekidir başlıklı A. R. K. imzalı belge ile İs.Teks.Bşçvş. Y. S. (1991-3)'in ayırma siciline EK-A2.sicil üstü menfi kanaatleri başlıklı N. K. imzalı belgede müştekinin daha önceki belirtilen dini inanç ve yaşamı ile ilgili tespitlere yer verildiği,
Yine Korgeneral Engin ALAN imzalı belgede de müştekinin ''günümüzde siyasal İslamın, bazı siyasi çevrelerin simgesi haline getirilmiş tesettürü benimsediği, (eşine ait tesettürlü fotoğraf ektedir) bu kararlı tutumunun değişmeyeceği ikaz ve uyarılarla düzelmeyeceği kanaatine varılmıştır. T. S. K. Astsubay sicil yönetmeliğinin 60.mde fıkrası gereği ilişiğinin kesilerek çevresine ve Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar vermesinin önlenebileceği değerlendirilmektedir'' denildiği,
2003 yılı sicil üstlerinin son kanaat önerileri bölümünde genel olarak irticai düşünce, tutum ve davranışlarını düzeltmesi konusunda kendisine yapılan uyarı ve telkinlere olumsuz yaklaştığı, durumunu değiştirmeyeceğini, açıkça beyan ettiği, Türk Silahlı Kuvvetlerine kazandırılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesinin uygun olduğunun belirtildiği tespit edilmiştir. (212. klasör, sayfa 210-239)
Dosyasında yer alan diğer inceleme ve değerlendirme kanaat raporlarında da aynı görüşlerle TSK’dan ilişiğinin kesilmesinin gerektiği konusunda kanaatlere yer verildiği,
Müştekinin 1998 yılı öncesi ile ilgili sicil amirleri tarafından düzenlenen sicil belgelerindeki kanaatlere bakıldığında, 1992 yılında 1.sicil amiri tarafından ''çalışkan, dürüst, disiplinli ve bilgili bir astsubaydır, müstakil görev verilebilir'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve disiplinlidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 2.sicil amiri tarafından ''çalışkan ve disiplinlidir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılında kanaat belirtilmediği, 1995 yılında 1.sicil amiri tarafından ''dürüst ve çalışkan bir astsubaydır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''verilen görevleri tam ve zamanında yapma alışkanlığına sahip bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1996 yılında 1.sicil amiri tarafından 'çalışkan, disiplinli ve bilgili bir astsubaydır, branşı ile ilgili müstakil görevleri çok iyi yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''kıtalarda sınıfı ile ilgili görevleri takipsiz yapabilecek nitelikte bir personeldir'' şeklinde kanaat belirtildiği, 1997 yılında 1.sicil amiri tarafından ''liderlik vasfı iyi, sosyal tutumu iyi, temsil yeteneği vardır, sosyal faaliyetlere katılır, kıta vazifelerinde başarıldır'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''temsil yeteneği vardır, sosyal etkinliklere katılır, liderlik vasfı vardır, branşında başarılı, çalışkan, disiplinli ve gayretli bir astsubaydır'' şeklinde kanaat belirtildiği,
1998 yılına gelindiğinde ise 1.sicil amiri tarafından ''temsil yeteneği yoktur, sosyal faaliyetlere katılmaz, eşi başörtülüdür, liderlik vasfı ortadır, hali hazırdaki görevini takip edildiği takdirde yapar'' şeklinde, 2.sicil amiri tarafından ''temsil yeteneği yoktur, sosyal faaliyetlere katılmaz, eşi başörtülüdür, liderlik vasfı ortadır, takiple görevinde başarılıdır'' şeklinde olumsuz kanaatler verilmeye başlandığı, 1998 yılında müştekiye verilen notların bulunduğu belgedeki 1.sicil amirinin kanaat bölümüne bakıldığında ise ''temsil yeteneği vardır'' cümlesinde ''vardır'' ibaresinin üstünün çizilerek ''yoktur'' yazıldığı, ''sosyal faaliyetlere katılır'' cümlesinde ''katılır'' ibaresinin üstü çizilerek ''katılmaz'' yazıldığı, ''eşi başörtülüdür'' cümlesinin eklendiği,
1 Ağustos 2003 tarihli 4184-56-03/Per.D.Ynt.Ş. (1) sayılı T.C. Genelkurmay Başkanlığı Ankara başlıklı müştekinin TSK’dan resen emekli edilmesine ilişkin kararda da müştekinin yukarıda belirtilen dini inanç, yaşam ve kanaatleri ile ilgili değerlendirmelere yer verildiği, belgede müşteki hakkında menfi niteliklere yer verilirken müspet kanaat ve niteliklere hiç yer verilmediği anlaşılmıştır. (212. klasör, sayfa 273-364)
Müşteki ile ilgili bilgi ve belgeler, sicil amirleri tarafından verilen mükemmel olarak değerlendirilebilecek sicil notları, müştekiye kendisinin dini inanç ve yaşamı dolayısıyla verilen basit nitelikteki disiplin cezaları (2 kez ikaz, 1 kez şiddetli tevbih, 2 gün göz hapsi) cezaları dikkate alındığında, müştekinin din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat özgürlüğü kapsamında kalan dini inanç ve yaşamı gerekçe gösterilerek TSK’dan resen emekli edildiği, müştekinin maruz kaldığı davranışların kural tanımazlık ve keyfiliğin hangi aşamaya kadar götürülebileceğinin açık bir göstergesi olduğu anlaşılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |