72 – Müşteki Ahmet ÇAPAR 03/12/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
26 Mayıs 1997 tarihinde Yüksek Askeri Şura kararıyla mesleğinden ihraç edildiğini, soruşturma evrakı ekindeki kendisine isnat edilen atılma sebeplerini adil bir mahkemede yargılanıp karara bağlanmadığından dolayı kabul etmediğini, disiplinsizlikten almış olduğu hapis cezalarının sicilini bozmaya yönelik olduğunu, bu konuda kendisine psikolojik manevi baskılar olduğunu, bunlardan birinin eşinin başının kapalı olması nedeniyle uzun süre sağlık karnesinin verilmemesi olduğunu, disiplinsizlikten dolayı tarafına verilen hapis cezalarından birini örneklendirmek gerekirse 70 knot süratle esen bir rüzgarda şapkası uçmasın diye eline alması nedeniyle 21 gün hapis cezası almış olmasının konuya açıklık getirebileceğini, bahsetmiş olduğu hapis cezalarından bir tanesinin eşinin doğum yaptığı güne denk gelmesi sebebiyle cezasını ileriki bir zamanda çekmek için müsaade istemesine rağmen izin vermediklerini, görevden uzaklaştırılmasına yakın zamanlarda ise, bir Albay bir Yarbay ve iki Binbaşının kendisini ikna odasına alarak iki saat kendisini sorgulamaya aldıklarını en sonunda ikna olmadıklarını söyleyerek ordudan ihraç edecekleri söylediklerini, hiçbir hukuki dayanağı olmadığından ayrıca maddi manevi kayıplara uğramış olması nedeniyle kararın altında imzası olan bütün Yüksek Askeri Şura üyelerinden şikâyetçi olduğunu, açılacak davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (266 Klasör, sayfa 61)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, müşteki hakkında düzenlenen 28/04/1992 tarihli sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda 1. sicil amiri tarafından "birlik içerisinde ideolojik faaliyetlerine rastlanmamıştır, takip kontrolü uygundur" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "birlik içindeki sosyal etkinliklere katılmamaya özen gösterir, ordudan atılan personel ile sıkı ilişkiler içindedir, konuşmalarında dini ayetlerden sık sık örnekler verir, yandaş toplama eğilimi vardır, takip ve kontrolü gerekir" şeklinde, 10/11/1992 tarihinde 1. sicil amiri tarafından "birlik içerisindeki sosyal faaliyetlere katılmamaya özen gösterir, ordudan atılan personel ile yakın ilişkileri vardır, konuşmalarında sık sık dini konuları örnek verir, yandaş toplama eğilimi vardır, takip ve kontrolü uygundur" şeklinde, 12/11/1992 tarihinde 2. sicil amiri tarafından "1. sicil amiri tarafından birlik içinde sosyal faaliyetlere katılmaz, Atatürk ilke ve inkılapları hakkındaki olumsuz düşüncelerini etrafına yayma temaülü vardır, diğer personele sık sık dini vaizlerden örnek verir, yandaş toplama eğilimi vardır, birlik dışında aynı sebepten ordudan atılan personel ile ilişkilerini devam ettirmektedir, takip kontrolü uygundur" şeklinde kanaat belirtildiği,
24 Aralık 1992 tarihli Üs Komutanı İ. Ö. imzalı belgede 22 Aralık 1992 gecesi Konya'da stadyum duvarına "kahrolsun Kemalizm" yazılması ile ilgili şüphe üzerine gözaltına alınan daha sonra teşhis yapılamadığı için serbest bırakılan Astsubay Özcan ALTIN'ın emniyete götürülüşü sırasında müşteki Ahmet ÇAPAR'ın da yanında gitmiş olması nedeniyle müşteki aleyhine olacak şekilde belge düzenlendiği,
1993 tarihli sakıncalı şüpheli personel kanaat raporunda 1. sicil amiri tarafından "Ordudan atılan personelle ve aynı ideolojik görüşe sahip şahıslarla ilişkileri vardır, fırsat buldukça konuşmalarında sık sık dini konulardan bahseder, sosyal faaliyetlerde bulunmaz ve katılmaz, Atatürk İlke ve inkılapları hakkındaki olumsuz düşüncelerini çevresine yaymaya çalışır, görevinde başarısız ve vasat bir personeldir, takip ve kontrolü uygundur" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "ordudan atılan aynı görüşe sahip personelle çok samimidir, dini konularda fırsat buldukça konuşma yapar, Atatürk ilke ve inkılaplarına karşıdır, bu düşüncelerini her fırsatta çevresine yaymaya çalışır, birliğe zararı olan personeldir, takip ve kontrolü gerekir" şeklinde, 1994, 1995, 1996 yıllarında da düzenlenen aynı şekildeki belgelerde "takip ve kontrolü uygundur" şeklinde ifadelere yer verildiği, 3 sayfadan ibaret "gizli", "kişiye özel" ibareleri bulunan kurul kanaati ve onay başlıklı belgede müşteki hakkında aynı nitelikte görüşlere yer verildiği, belgede "eşinin belirli bir ideolojiyi temsil edecek şekilde (tesettür) giyindiği, tutum ve davranışları ile yasa dışı, irticai görüşleri benimsediğinden çeşitli ikaz ve uyarılara rağmen ıslah olmadığı, disiplin ve davranışları nedeniyle çeşitli tarihlerde hakkında 7 kez cezai işlem yapıldığı, aldığı cezalar sonucunda toplam 30 gün izinsizlik disiplin cezasıyla cezalandırıldığı" şeklinde görüşlere yer verildiği anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 1-46)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, Atatürk ilke ve inkılapları hakkındaki olumsuz düşüncelerini etrafa yayma temayülünün bulunduğu, bu nedenle birliğe zararlı olan bir personel olduğu, irticai faaliyetleri nedeniyle ordudan atılan personelle ilişkilerini devam ettirdiği, sosyal faaliyetlere katılmamaya özen gösterdiği, olumsuz davranışlar içerisinde olduğu, görevinde başarısız ve disiplinsiz bir personel olduğu, ast-üst ilişkilerinin olumsuz olduğu, üstlerine karşı itaatsiz ve astlarını kayırma şeklinde davranışlarının bulunduğu, çevresiyle ilişkilerinin uyumsuz olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediğinden çeşitli ikaz ve uyarılara rağmen ıslah olmadığı, disiplinsizlik suçundan 25/03/1997 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası aldığı, bu nedenle kanun ve yönetmelik hükümleri gereğince disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu anlaşılmıştır. Ayrıca nöbet talimatına aykırı hareket etmek suçundan 04/02/1986 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası, mesaiye geç gelmek suçundan 19/12/1994 tarihinde 7 gün izinsizlik cezası, disiplinsizlik suçundan 05/03/1993 tarihinde 7 gün izinsizlik cezası, emre itaatsizlik suçundan 11/03/1993 tarihinde 21 gün izinsizlik cezası, mesaiye gelmemek suçundan 1994 tarihinde 5 gün izinsizlik cezası bulunduğu görülmüştür" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, atılmayı gerektirecek nitelikte bulunmayan eski tarihli ve basit nitelikteki disiplin cezalarının atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 53-54)
73 – Müşteki Abbas AKBULUT 27/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
TSK'dan ilişiğinin kesilmesinden önce Gelibolu ilçesi sınırlarında Ortaköy 18. Zırhlı Tugay Topçu Taburu İkmal Subayı olarak Kıdemli Yüzbaşı rütbesiyle görev yaptığını, 1994 yılı yerel seçimlerinden hemen sonra tahminen Temmuz aylarında askeriye içerisinde her personelin ve 12 yaşından büyük çocuklarının fotoğraflarının istendiğini, buradaki amacın tamamen personeli fişlemek olduğunu, kendisinin bu tarihte fişlemenin önüne geçmek için eşinin başı açık resmini verdiğini, 1993-1996 yılları arasında 15. Kolordu Komutanlığı bünyesindeki Derince Askeri Hastanesinde idari amir olarak görev yaptığını, 23 Kasım 1996 tarihinde eşi ve arkadaşlarının biçki dikiş kursundaki öğretmenlerine hediye almak için lojman içerisinde bulunan askeri kantine gittikleri sırada kolordu komutanı N. Ş.'nin lojmanlara gelerek kantinde eşini ve arkadaşlarını gördüğünü, tahminince eşinin başı örtülü olması nedeniyle kimlik kontrolü yapmak istediğini, bunun üzerine orada bulunan bayanların kendilerini tanıttıklarını, bu komutanın başı örtülü olan kişinin eşi olduğunu bu şekilde öğrendiğini, bundan sonra kendisiyle ilgili sürecin başladığını, ilk tayin döneminde tayininin Gelibolu'ya çıkarıldığını, Gelibolu'da 1997 yılında komutanı İ. C.'nin de 3 Kasım 1997 tarihinde kendisi izinliyken izinden çağırdığını, eşinin başının örtülü olması nedeniyle kendisine baskı yapıldığını,kendisinin sicilinin bozulmasını istediklerini, "Sen yapmazsan, seni de askeriyeden atarız" şeklinde tehdit edildiğini söylediğini, hatta bunu ifade etmek için "Dünden beri benim anamı ağlattılar" şeklinde sözler söylediğini, eşinin başı açık vaziyette tugay komutanı Ş. Ö.'ye görünmelerini istediğini, kendisinin bu durumu kabul etmediğini, ilk Askeri Şurada 11 Aralık 1997 tarihinde disiplinsiz olduğu gerekçesiyle askeriyeden atıldığını, bu süreci Batı Çalışma Grubuna benzer bir yapının organize ettiğini bildiğini, tüm bu aşamada yasa dışı çalışmaları yürüten kendisini yasalara aykırı şekilde disiplinsizlikle itap eden ve askeriyeden atılmasına karar veren komuta kademesi ve siyasiler dahil olmak üzere tamamından şikâyetçi olduğunu, üstleri tarafından tehdit edildiğine inandığı İ. C.'nin tanık olarak dinlenmesini istediğini belirtmiştir. (266. klasör, sayfa 86)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, Kasım 1997 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Subay sicil yönetmeliğinin 99ncu md. (e) fıkrası gereğince irticai faaliyette bulunması, ikazlara rağmen ıslah olmaması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 62)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, eşi ile birlikte sosyal toplantı ve etkinliklere katılmadığı, amirleri tarafından müteaddit defalar ikaz edilmesine rağmen tutum ve davranışlarında bir düzelme olmadığı, kendi birliğinde görevli ve halen şüpheli/sağ personel kategorisinde bulunan Top.Kd.Ütğm. Selahattin BAĞBÜR'le yakın ilişkisi olduğu, lojman tahsis edilmesine rağmen lojmana girmediği, emir verilmiş olmasına rağmen 30 Ağustos terfi törenine katılmadığı" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 80-81)
74 – Müşteki Mehmet BAĞCI 27/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
28 Şubat sürecinde 3. Kolordu Bando Komutanı olarak görev yaptığını, hiçbir gerekçe gösterilmeksizin orduyla ilişiğinin kesildiğini, görev yaptığı süre zarfında hiçbir disiplin cezası almadığını, üstelik takdir belgelerinin de bulunduğunu, ihraç edilmesi sebebiyle telafisi mümkün olmayan mağduriyetler yaşadığını, ilişiği kesildikten sonra da 7 yıl boyunca takip edildiğini, telefonlarının dinlendiğini, 28 Şubat sürecinde komuta kademesinde görev alan üst rütbeli komutanlar ile Batı Çalışma Grubundan davacı ve şikâyetçi olduğunu belirttiği, 07/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde de, TSK'dan kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içerisinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olabileceği değerlendirilerek BÇG mensuplarınca disiplinsiz olarak suçlandığnı, 01/08/1997 tarihinde TSK'dan ihraç edildiğini, haklarında soruşturma yürütülen 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (266. klasör, sayfa 91-102)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1997 tarihli sicil belgesinde 1. 2. ve 3. sicil amirlerince aynı şekilde “Astsb sicil yönetmeliğinin 53 ncü maddesinin (e) fıkrası gereğince tutum ve davranışları ile irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi nedeni ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalması uygun değildir” şeklinde kanaat belirtildiği anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 87)
5 Mart 1992 tarihinde Kurmay Başkan Vekili S. D. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 88)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Nakşibendi tarikatı mensubu olduğu, eşinin ideolojik görüşünü yansıtır şekilde tam tesettürlü olduğu, sosyal faaliyet ve etkinliklere eşsiz olarak katıldığı, amirlerinin ikaz ve uyarılarına rağmen eşinin resmi evraklara gerekli olan resimlerinin çağdaş şekilde olması hatırlatıldığında 'Eşine bu konuda baskı yapamayacağını, başı açık şekilde resim çektir demeyeceğini, eşinin kabul etmeyeceğini' ifade ettiği, formun bu şekilde işleme konulmasını ısrar ettiği, ideolojik faaliyetlerini gizlemek maksadıyla yeterli puanı olmasına rağmen lojmana kasıtlı olarak girmediği, halen sakıncalı sağ personel kategorisinde bulunduğu" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 98)
75 – Müşteki Kadir OKUR 27/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
28 Şubat darbesini planlayanlar ve uygulayanlardan şikâyetçi olduğunu, özellikle kendisinin o dönem komutanı olan ve kendisine karşı gayri yasal biçimde hareket ederek haklarını gasp eden şu an emekli olan Hava Albay F. G., Üstteğmen E. K.'den şikâyetçi olduğunu, bu kişilerin kendisine uydurma dosya hazırlayarak ordudan atılmasını sağladıklarını belirttiği, 04/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde de, TSK'dan kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içerisinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olabileceği değerlendirilerek BÇG mensuplarınca disiplinsiz olarak suçlandığını, Aralık 1997 tarihinde TSK'dan ihraç edildiğini, haklarında soruşturma yürütülen 28 Şubat darbesi sanıklarından şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (266. klasör, sayfa 141-151)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 1996 tarihli sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda müşteki hakkında "Vasat ilişkilerde bulunmaktadır, dini olayları takip etmektedir", "Annesi, kız kardeşi ve eşi tam kapalı giyinmekte ve erkeklerle hiç görüşmemektedir" şeklinde, görevdeki başarı derecesi konusunda "Çalışkandır" şeklinde ifadeler ile 1. 2. 3. sicil amirleri tarafından aynı şekilde "Kanaatim menfidir" şeklinde kanaatlere yer verildiği,
22 Mart 1995 tarihli Hava Meydan Komutanı F. G. imzalı belgede, "Hareket tarzı, aile yaşamı ve giyim/kuşamı dikkat çekmiştir, dostluk kurduğu ilişkide bulunduğu insanlar genellikle kökten dinci (aşırı sağ) görüşe sahip olup, yaşam anlayışları da bu görüşe uygundur, eşi, kız kardeşi ve annesinin giyimi tamamen kapalıdır, kendisi Zaman Gazetesini sürekli okuduğu, takip ettiği yayınlar arasında Alev ALATLI'nın 'Niye Kurda Yedirdin Beni' ve 'O.K. Musti Türkiye' adlı kitaplar vardır" şeklinde ifadelere yer verildiği,
1996 tarihli sakıncalı/şüpheli personel kanaat raporunda, "Görüştüğü sivil kesiminden insanlar genelde memur statüsünde olup, ideolojik eğilimleri yoktur, konuşmalarında dini konular ve Kürt milliyetçiliği ağırlık teşkil etmektedir, Türkiye Gazetesi okur, askerlik dışında özellikle ilgilendiği herhangi bir konu yoktur, eşi tesettüre uygun giyinmektedir, diğer sakıncalı veya şüpheli personel ile görüşmemektedir, görevinde başarılı bir personeldir, istirahatlerini evinde, yıllık izinlerini memleketinde veya İstanbul'da ağabeyinin yanında geçirmektedir" şeklinde ifadeler ile yine 1. 2. 3. sicil amirleri tarafından aynı şekilde "Kanaatim menfidir" şeklinde kanaatlere yer verildiği, ayrıca 1997 yılında düzenlenen sakıncalı/personel kanaat raporunda da benzer ifadelere yer verildiği,
12 Şubat 1997 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası, 26 Temmuz 1991 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası, 18 Aralık 1987 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası, 12 Ocak 1987 tarihinde 5 gün izinsizlik cezası, 18 Aralık 1986 tarihinde 5 gün izinsizlik cezası, 17 Aralık 1982 tarihinde 3 gün izinsizlik cezası ile cezalandırıldığı,
10 Ocak 1997 tarihli sakıncalı/şüpheli personel değerlendirme raporunda, yukarıdaki belgelerdeki ifadelerle aynı nitelikte değerlendirmelere yer verildiği,
2 sayfadan ibaret kurul kanaat ve onay raporunda yukarıda belirtilen ifadelere benzer ifadeler kullanıldığı, "Aşırı sağ (irticai) görüşlü olup Fethullah GÜLEN yanlısı nurcu olup aynı zamanda bölücüdür" şeklinde ifadelere yer verildiği, ihracından yıllarca önce verilmiş yukarıda belirtilen izinsizlik cezalarının aleyhine kullanıldığı, müştekiyle ilgili "Bölücü" denildiği halde bu suçlamayla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması iddianın gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 103-131)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Fethullah GÜLEN nurcu grubu mensubu olduğu, mesai dışında irticai eğilimli kişilerle görüştüğü, Kürtçülük ile ilgili yayınlar bulundurduğu, irticai bölücü faaliyetlerinden dolayı şüpheli sağ kategoriye alındığı, ağabeyinin İranlı dinci yazarların kitaplarını tercüme ettiği, disiplini bozucu davranışları nedeniyle çeşitli tarihlerde hakkında 6 kez cezai işlem yapıldığı, aldığı cezalar sonucunda toplam 22 gün izinsizlik cezası ile cezalandırıldığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, diğer iddialarla ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda ağır suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 130-131)
76 – Müşteki İbrahim TÖRE 05/11/2012 tarihli şikâyetinde özetle;
28 Şubat süreci içerisinde kendisinin Jandarma Komutanlığında jandarma levazım binbaşı olarak görev yaptığını, kendisi ve kendisi gibi birçok arkadaşının bu süreçte telafisi mümkün olmayan zararlar gördüğünü, Adaleti Savunanlar Derneğinin yönetim kurulu üyesi olduğunu, bu derneğin faaliyetleri kapsamında basılmış kitapları dosyaya delil olarak sunduğunu, 08/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde de, TSK'dan kurumsal hiyerarşisi dışında yasa dışı olarak oluşturulan BÇG örgütüne katılmadığı, TSK'nın normal kurumsal hiyerarşisi içerisinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında hiçbir vazife kabul etmediği, tutum ve davranışları ile bu örgütün yasa dışı faaliyetlerine engel olabileceği değerlendirilerek BÇG mensuplarınca disiplinsiz olarak suçlandığını, 16 Haziran 1998 tarihinde TSK'dan ihraç edildiğini, meslek hayatı boyunca görev anlayışı, orduya ve emirlere bağlılığı, sosyal faaliyetlere katılması vb. nedenlerle birçok takdirname aldığını, atılma kararında imzası bulunan dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, İçişleri Bakanı, Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı KARADAYI, Jandarma Genel Komutanı, Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanı, YAŞ üyeleri, hakkında yasalara aykırı düzmece rapor düzenleyen personel ile BÇG mensubu kişilerden şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini belirtmiştir. (266. klasör, sayfa 224-237)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, hakkında düzenlenen kanaat belgelerinde eşi ile ilgili "Türbanlıdır, tesettür tabir edilen çağdaş olmayan kıyafet giyer" şeklinde ifade ile müşteki hakkında "Dini eğilimi ağırlıklıdır, askeri camiada ve kışlada düzenlenen sosyal faaliyetlere katılmaz, çok kapalı yaşamaktadır, dürüst bir sb.dır" şeklinde ve benzeri ifadelere yer verildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı mensubu general ve subayların sicil kartı başlıklı belgede, komutan kanaatleri olarak 1987 tarihinden TSK'dan ihraç edildiği 1998 yılına kadar hakkında verilmiş hiçbir olumsuz kanaatin bulunmadığı, genel olarak bütün kanaat değerlendirmelerinde "Sınıfı ile her türlü her görevini çok iyi yapar, çok iyi, çok dürüst, çalışkan ve güvenilir bir sb. , dürüst, disiplinli ve yetenekli bir subaydır, sınıfı ile ilgili verilecek her görevi mükemmel yapar, çok çalışkan, dürüst ve güvenilir bir subaydır, insiyatif sahibidir" vb. ifadelerin kullanıldığı, 1997 yılında "Eşi tesettür tabir edilen çağdaş olmayan kıyafet giyer" şeklinde ifadeye yer verildiği,
Müştekinin sicil notu ortalamalarına bakıldığında 1993 yılı 94, 1994 yılı 94, 1995 yılı 95, 1996 yılı 99, 1997 yılı 90.5, 1998 yılı 94.5 olduğu, yıllar itibariyle sicil notu ortalamasının 93.26 olduğu, özet bilgi başlıklı belgede diğer sicil notu ortalamalarının 1983 yılı 87.5, 1984 yılı 95.5, 1985 yılı 88.5, 1986 yılı 87.75, 1987 yılı 88.5, 1988 yılı 97.5, 1989 yılı 95, 1990 yılı 95, 1991 yılı 95, 1992 yılı 95 olduğu anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 152-169)
08/06/1998 onay tarihli Jandarma Genel Komutanı F. Ö. B. imzalı, Komisyon Tutanağı başlıklı belgede "Tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi, yıkıcı, bölücü irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi, bu gibi faaliyetlerde bulunması" şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 170)
Müştekinin 28 Mart 1988 tarihinde 119.J.Snr. Alay Komutanı E. H. tarafından takdir belgesi ile ödüllendirildiği anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 204)
Müşteki Tamer TATAR’ın Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu CD’den elde edilen belgeler içerisinde sunum şeklinde hazırlanmış, devamında askeri personelin listelerin bulunduğu 30 sayfadan ibaret belgede müştekinin Süleymancı tarikatı mensubu olarak belirtilen kişiler arasında isminin yer aldığı anlaşılmıştır. (266. klasör, sayfa 172-202)
Yüksek Askeri Şuraya Sevk yazısında belirtilen "Süleymancı tarikatı mensubu olduğu, tutum ve davranışları ile yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu, askeri camiada ve kışlada düzenlenen hiçbir faaliyete katılmadığı, eşinin türban taktığı" şeklindeki iddiaların bir bölümünde müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, "yasa dışı irticai görüşleri benimsediği ve bu gibi faaliyetlerde bulunduğu" iddiaları ile ilgili ise hiçbir belge ve bilgi bulunmadığı, doğruluğunda suç olarak değerlendirilebilecek bu şekildeki iddialarla ilgili hiçbir adli soruşturma ve kovuşturma yapılmamış olmasının iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. (266. klasör, sayfa 229)
77 - Müşteki Ahmet UÇAR 02/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesinde özetle;
Yapılacak hazırlık soruşturması sonunda TSK bünyesinde örgütlenerek 28 Şubat darbesinin hazırlığını yapan icra eden 28 Şubat darbesi sürecindeki YAŞ kararlarının ve MGK kararlarının alınmasına esas teşkil eden bilgi ve belgeleri gerçeğe ve kanunlara aykırı olarak düzenleyen ve buna zemin hazırlayan yasa dış BÇG kurucusu, yöneticisi ve üyeleri ile YAŞ ve MGK asker üyeleri bunların sivil asker, şeriklerinin son görev yeri olan 2 nci Zrh.Tug.K.lığı Maltepe/İstanbul görevi esnasında kendisine dayanılmaz baskılar uygulayan Tugay Komutanı Tuğgeneral O. D. S. ile aleyhinde gerçeğe aykırı belgeler düzenleyen Piyade Binbaşı M. Y.'nin ve şüphelilerin eylemleri sebebiyle insan hakları anayasa ve kanunlara aykırı olarak gerçek dışı bilgi ve belgelerle 1995 tarihli YAŞ kararı ile TSK'dan ihraç edilmekle suçtan zarar görmesi nedeniyle 28 Şubat süreci olarak tarihe geçen darbe sürecinin müsebbipleri hakkında şikâyetçi ve hazırlık soruşturması ve davaya katılmasına karar verilmesini talep ettiğini, şüphelilerin TSK'nın kurumsal hiyerarşisini ele geçirmiş olup kurumsal hiyerarşisi örgütsel hiyerarşi haline getirdikleri, elde ettikleri bu hiyerarşi gücünü kullanarak darbe karşıtı olarak değerlendirdikleri, iki bine yakın TSK personelini tasfiye ettiklerini binlercesini de emeklilik ve istifaya zorladıklarını, ülkenin meşru hükümetini istifa ettirip daha kolay kontrol edecekleri hükümetler kurdurduklarını, böylelikle ülkenin sosyal gidişatı ve ekonomisine büyük zararlar verdirdiklerini,
17/09/1976 -19/12/1995 tarihleri arasında TSK'da görev yaptığını, 17/08/1995 tarihine kadar yani O. D. S. sicil amiri oluncaya kadar bir olumsuzlukla karşılaşmadığını, 17/08/1995 ile 19/12/1995 tarihleri arasında 4 ay gibi kısa zaman içinde haksız iki defa disiplin cezası ile cezalandırıldığını, daha ne gibi sahte belgeler düzenlendiğini öğrenmenin mümkün olmadığını, 29/08/1995 tarihinde bir üst rütbeye yükselmesi nedeniyle eşi ile birlikte gittiği rütbe takma töreninde eşinin başörtülü olmasından dolayı orada bulunan tugay personeli ve eşlerinin huzurunda eşine ve kendisine tören alanından gitmelerini, yüksek sesle söyleyerek rencide ettiklerini, eşinin ve kendisinin psikolojisinin bozulduğunu, bu nedenlerle 28 Şubat darbesi sanıklarından ve bu süreçten zarar görmesine neden olan 2 nci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral O. D. S.'den ve 1 nci Mekânize Piyade Tabur Komutanı Piyade Binbaşı M. Y’den şikâyetçi olduğunu soruşturmaya ve açılacak davaya müdahil olmak istediğini, maddi ve manevi tazminat hak ve talepleri saklı kalmak üzere sanıklar hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak cezalandırılmaları için haklarında kamu davası açılmasına, yapılacak soruşturma ve açılacak davaya katılma talebinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği,
05/11/2011 tarihli ifadesinde, 17/09/1976 tarihinde TSK'da Astsubay olarak göreve başladığını 1995 yılı Ağustos ayına kadar mesleğini normal bir şekilde ifa ettiğini, bu süre içinde meslekten ihracını gerektirecek hiçbir ceza almadığını, 30/08/1995 tarihinde bir üst rütbeye terfi ettiğini, 1995 yılı Ağustos ayında görev yaptığı Kartal/Maltepe'de bulunan 2'nci Zırhlı Tugay komutanlığına Tuğgeneral O. D. S.'nın atanması sonrasında terfi töreni sırasında törene katılan eşinin başının kapalı olması üzerine tugay komutanı O. D. S.'nin talimatı ile eşinin tören alanından çıkartıldığını, sonrasında hakkında olumsuz kanaatleri disiplin işlemleri başlatıldığını ve 1995 tarihli YAŞ kararı ile TSK'dan ihracına karar verildiğini, 1995 yılı Ağustos ayında terfi yapmış olması ve hakkında, birlikte toplam 4,5 aylık bir süre görev yapması nedeniyle sicil dahi dolduramayacak olan tugay komutanı O. D. S.'nin tasarrufu sonrasında ordudan ihraç edildiğini, bu durumun O. D. S.'nin de aralarında bulunduğunu düşündüğü Batı Çalışma Grubunun kendileri gibi cuntacı olmayan TSK personeli hakkında ne kadar acımasız ve darbeye istekli olduklarını gösterdiğini, bu nedenle 28 Şubat darbe sürecinde görev alan bütün askeri personelin tespit edilerek cezalandırılmasını talep etmiştir. (217 Klasör 588-593)
Müştekinin 02/05/2012 tarihli şikâyet dilekçesine eklemiş olduğu şahitlik tespit tutanağı başlıklı belgede, İ. T. ve Ü. İ. isimli kişilerin 29 Ağustos 1995 günü saat 17.00-18.00 sıralarında yapılan 2. Zırhlı Tugay Personeli rütbe takma töreninde, Başçavuş Ahmet Uçar'ın eşinin başörtülü olması nedeniyle 2. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral O. D. S.'nin tören alanında müşteki Ahmet UÇAR ve eşini sözlü olarak rencide ederek kovduğuna şahitlik ettiklerine dair imzalı tutanak olduğu anlaşılmıştır. (56. klasör, sayfa 115)
Müştekinin Genelkurmay Başkanlığında bulunan şahsi dosyasından temin edilen belgelerin incelenmesinde, 3 Ocak 1992 tarihinde 1 nci Tnk.Tb.Komutanı H. S. tarafından takdir belgesi, 3 Ekim 1990 tarihinde 2 nci Tnk. Bl. Komutanı tarafından takdir belgesi, 28 Eylül 1990 tarihinde Tabur Komutanı H. S. tarafından takdir belgesi, 30 Mart 1990 tarihinde Tabur Komutanı M. A. tarafından takdir belgesi, 05/07/1989 tarihinde Bl.Komutanı Vekili tarafından takdir belgesi, 19 Şubat 1988 tarihinde Alay Komutanı S. T. tarafından takdir belgesi, 6 Ekim 1987 tarihinde Alay Komutanı S. T. tarafından takdir belgesi, 22 Şubat 1982 tarihinde 1 nci Tnk. Bl. Komutanı M. G. tarafından takdir belgesi, 25 Nisan 1984 tarihinde Tabur Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi, 23 Kasım 1983 tarihinde Tabur Komutan Vekili A. G. tarafından 22.000 TL para ödülü, 2 Kasım 1981 tarihinde Tabur Komutanı A. G. tarafından takdir belgesi, 26 Ekim 1981 tarihinde Bölük Komutanı Y. B. tarafından takdir belgesi, 17/12/1982 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral N. E. tarafından 100 ncü yıl rozet beratı ile ödüllendirildiği,
20 Ekim 1995 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 4 Ekim 1984 tarihinde 2 gün oda hapsi cezası, 31 Ağustos 1995 tarihinde şiddetli tevbih cezası, 9 Mart 1981 tarihinde 2 gün göz hapsi cezası, 15 Nisan 1982 tarihinde 1 gün göz hapsi cezası, 15 Ağustos 1980 tarihinde 7 gün oda hapsi ile cezalandırıldığı tespit edilmiştir. (217 Klasör, sayfa 498-527)
1995 tarihli sicil belgesinde 1. ve 2. sicil amiri tarafından aynı şekilde "Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 53 ncü madde (e) fıkrası gereğince; tutum ve davranışları ile yasa dışı, siyasi yıkıcı ve irticai görüşleri benimsemesi, bu gibi faaliyetlerde bulunması nedeniyle Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir"şeklinde, görüş belirtilmiş olmasına rağmen ileri sürülen suç isnatları ile ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır. (217. klasör, sayfa 528)
Sicil notu ortalamalarına bakıldığında; 1995 yılı 83.6 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Görevine bağlıdır. Yalnız yersiz ve zamansız çıkışları vardır. Bu huyunun kontrol altında tutulması gerekir. Kıta görevini yapar" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Görevini yapar. Mesleki bilgisi iyidir. Ancak emirler hakkında mütalaa yapar" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından "Her türlü görevi en iyi şekilde yapma gayreti içinde olan bir astsubaydır. Eşinin örtülü olduğu bilinmektedir. Şüpheli veya sakıncalı herhangi bir dini faaliyetine rastlanmamıştır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1994 yılı 91 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "İlgili ve çalışkan bir teknisyendir" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Ekip çalışması yapabilecek kabiliyette değildir." şeklinde kanaat belirtildiği, 1993 yılı 98.5 olduğu, sicil amirlerince kanaate yer verilmediği, 1992 yılı 98 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Çalışkan iyi bir teknisyendir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1991 yılı 98.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Çalışkan bir astsubaydır. Verilen görevi layıkıyla yapar." şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Görev bilinci içerisinde çalışır" şeklinde kanaat belirtildiği, 1990 yılı 98.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Çok dürüst ve çalışkandır. Verilebilecek her türlü görevi yapar" şeklinde kanaat belirtildiği, 1989 yılı 98.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1988 yılı 78.5 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Kıta görevini iyi yapar. Teknik yönden birliğin muharebe gücüne katkısı iyi seviyededir." şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Bl. Makinistliği görevini iyi yapar. Birliğin muharebe gücüne katkısı iyidir" şeklinde kanaat belirtildiği, 1987 yılı 83.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1986 yılı 92.3 olduğu, 1. sicil amiri tarafından "Meslek bilgisi notu 3-4 Mart 1986 tarihinde yapılan rütbe terfii sınav sonucudur" şeklinde kanaat belirtildiği, 1985 yılı 97 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Disiplinli, çalışkan ve hiçbir kötü alışkanlığı olmayan bir astsubaydır. Verilen görevleri takip edilmeden yapar." şeklinde kanaat belirtildiği, 1984 yılında 95.5 olduğu, 2. sicil amiri tarafından "Disiplinli, hiçbir kötü alışkanlığı olmayan çalışkan bir asb.dır. Mesleği ile ilgili yenilikleri takip eder ve okur" şeklinde kanaat belirtildiği, 1983 yılı 95.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1982 yılı 95 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1981 yılı 94.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1980 yılı 91.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1979 yılı 85.66 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği, 1978 yılı 79.5 olduğu, sicil amirleri tarafından kanaate yer verilmediği anlaşılmıştır. (217. klasör, sayfa 529-563)
Sakıncalı/Şüpheli personel kanaat raporu başlıklı belgede 1. sicil amiri tarafından "Atatürk İlke ve İnkılaplarına karşıdır. Kontrol altında bulundurulmaz ise tehlikeli fikirlerini yaymaya çalışır.Türk Silahlı Kuvvetlerinde yeri olmadığı kanaatindeyim" şeklinde, 2. sicil amiri tarafından "Atatürk ilke ve inkılaplarına karşıdır. Modern Sb.Astsb. anlayışına terstir. Takip edilmezse fikirlerini yaymaya çalışır. İdeolojisini değiştirmeyeceğinden TSK.de kalması sakıncalıdır" şeklinde, 3. sicil amiri tarafından " Atatürk ilke ve inkılaplarına karşıdır. Fikirlerinden vazgeçmesi mümkün değildir. Silahlı kuvvetlerde kalması halinde faaliyetini sürdüreceği kanaati hakimdir. TSK'nde kalması uygun değildir" şeklinde kanaat belirtildiği, "T.C. Anayasasının başlangıç ve genel esaslar bölümünde belirtilen Cumhuriyet'in Temel niteliklerine aykırı tutum ve davranışlar içerisindedir" şeklinde kanaat belirtildiği tespit edilmiştir. (217. klasör, sayfa 574)
Komisyon tutanağı başlıklı 13.11.1995 tarihli Kara Kuvvetleri Komutanı M. H. B. imzalı belgede "Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, irticai ve ideolojik görüşleri benimsemesi, bu gibi faaliyetlerde bulunması" şeklinde görüş belirtilmiş olmasına rağmen, bu konuda suç olarak değerlendirilebilecek hususlarla ilgili herhangi bir adli soruşturma yapılmamış olması ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyduğu anlaşılmıştır. (217. klasör, sayfa 576)
Yüksek Askeri Şuraya sevk yazısında "Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı olduğu, fikirlerinden vazgeçmesinin mümkün olmadığı, fikirlerini yaymaya çalıştığı,irticai faaliyetler içerisindeki kişilerle görüştüğü, dini ağırlıklı ve irticai yayınları okuyup, izlediği, bu konuları konuştuğu, eşinin türbanlı olduğu, çağdaş kıyafet dışında giyindiği, astlarını etkilemeye çalıştığı, sicil amirleri, tugay komutanı ve ordu komutanının Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalmasının uygun olmadığı konusunda kanaat belirttikleri tespit edilmiştir" şeklindeki iddialarda müştekinin suç olarak değerlendirilebilecek bir faaliyetinin ortaya konamadığı, ileri sürülen iddiaların askerlik görevi dışında, suç teşkil etmeyen, toplum içerisindeki özel yaşamı konusundaki tercihleri ile ilgili olduğu, bunların ne şekilde askerlikle ilgili disiplinsizlik oluşturduğunun açıklanamadığı halde TSK’dan atılmasına gerekçe yapıldığı, basit nitelikteki 1995 yılında 2 gün oda hapsi ve şiddetli tevbih cezası ile , 1984 yılında 2 gün oda hapsi cezası, 1982 yılında 1 gün göz hapsi cezası, 1981 yılında 2 gün göz hapsi cezası, 1980 yılında 7 gün oda hapsi cezalarının aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ihracına sebep olarak gösterildiği, müşteki hakkındaki mükemmel derecedeki sicil notları ve kanaatlere rağmen sırf kendisi ve eşinin din ve vicdan hürriyeti ile kanaat hürriyeti kapsamındaki dini yaşam ve anlayışları nedeniyle TSK'dan ihraç edildiği anlaşılmıştır. (217.Klasör 580-581)
Dostları ilə paylaş: |