T. C. Ankara cumhuriyet başsavciliğI (tmk. 10. Mad.İLe görevli ve yetkiLİ BÖLÜM) tutuklu


ŞÜPHELİ MEHMET AYGÜNER 26.04.2012 TARİHİNDE CUMHURİYET SAVCILIĞINA VERDİĞİ İFADESİNDE ÖZETLE



Yüklə 11,37 Mb.
səhifə173/178
tarix03.01.2019
ölçüsü11,37 Mb.
#89288
1   ...   170   171   172   173   174   175   176   177   178

ŞÜPHELİ MEHMET AYGÜNER 26.04.2012 TARİHİNDE CUMHURİYET SAVCILIĞINA VERDİĞİ İFADESİNDE ÖZETLE (Kls. 44 ve 280);

1990-1996 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığında karargâh subayı olarak görev yaptığını, 1996-1998 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Şube Müdürü olarak görev yaptığını, 1998 yılı Ağustos ayında Geyikli Deniz Er Eğitim Tabur Komutanlığına atandığını ve 2007 yılında emekli olduğunu,

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma Dairesi (İKK) Şube Müdürü olarak görev yaptığı dönemde Deniz Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı olan Eser ŞAHAN’ın kendisinin amiri olduğunu, Cemal Hakan PELİT’in Deniz Kuvvetleri İKK Şube Müdürlüğünde kendisine bağlı olarak çalıştığını, Erkan YAYKIR’ın kendisinin döneminde Donanma Komutanı İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Şube Müdürü olduğunu,

Şüpheli Mehmet AYGÜNER’e gönderilen bildirilen Batı Çalışma Grubu Olay Bildirim Raporu : Donanma Komutanlığının Nisan 1998 gün ve İSTH:3429-98/İKK.Ks.(BAAOO) sayılı yazının EK-A sında, BATI ÇALIŞMA GRUBU OLAY BİLDİRİM RAPORU (BATOLBİLRAP) 1-Rapor no 98/09. 2-Olayın Meydana Geldiği Zaman 24 ve 25 Nisan 1998. 3-Olayın Meydana Geldiği Birlik. 4-Olayın meydana Geldiği Yer:Gölcük. 5-Olayın Türü: Gölcük Belediye Kongre Salonunda düzenlenen şiir ve makale yarışması ile uyuşturucu konulu panel. 6-Olayın Telefonla Dz.K.K.İstihbarat Dairesine Bildirildiği Zaman: 22 Nisan 1998 17:00. 7. Olayı Bildirenin Kimliği : Dz.Kur.Bnb.Erkan YAYKIR. 8. Olay Bildirilenin Kimliği : Dz.P.Yb.Mehmet AYGÜNER.

9-Olayın Kısaca Açıklaması ve Sonucu :

a.24 Nisan 1998 günü saat 15:00 da Gölcük Belediye Başkanlığı ve Gölcük Müftülüğünce düzenlenen Peygamberimize ikbas etmenin önemi konulu siir ve makale yarışmasının yapılacağı,

b.25 Nisan 1998 günü saat 20:30 da Gölcük Belediye Başkanlığınca uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddelere karşı Peygamberimizin tavrı konulu panelin düzenleneceği ve konuşmacı olarak Prof.Dr.Orhan KARMIŞ katılacağı

öğrenilmiştir.

10.Varsa Alınan Tedbirler : Bahsekonu yarışma ve panelin içeriği hakkında bilgi edinilmesi için gerekli tedbirler alındığı belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen belge ile ilgili olarak şüpheli ifadesinde; Batı Çalışma Grubu Olay Bildirim Raporunu şu an hatırlayamadığını,

Batı Çalışma Grubunda çalışmadığını belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.



99-ŞÜPHELİ ERDAL CEYLANOĞLU

-1996 yılı Ağustos ayı ile 1998 yılı Ağustos ayı arasında Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanı olarak görev yaptığı

- 04 Şubat 1997 tarihinde Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanı olduğu ve 04 Şubat 1997 tarihinde bir gün önce alınan şifahi emirle tankları daha önce kullandıkları güzergah terkedilerek Ankara Sincan'ın en işlek caddesi olan Atatürk caddesinde sabah ve akşam gidiş dönüş olmak üzere yürüttüğü,

Tankların yürütülmesi toplumun bir kesimi tarafından hükümete karşı bir eylem olarak algılanıp nitelendirildiği,

Başbakan, Başbakan Yardımcısı, birçok Bakan ve birçok milletvekili olayı askeri müdahalenin habercisi olarak nitelendirdikleri,

Tankların Sincan'da yürütülmesi ile birlikte basın yayın organlarında "darbe mi oldu, darbeye hazırlık mı, TSK nın refahyol hükümetine karşı koyduğu en sert tavır, ordu muhalefet ve sivil toplum kuruluşları hükümeti meclis içinde düşürmek ve yeni hükümeti kurmak için devreye girdiğini, sivil darbe baskısı, sincan'da gövde gösterisi, sincan'da tanklı uyarı, tanklar geldi ne oluyar darbe mi yapıldı, meclise tank bombası düştü, sincan tankları ankarayı sarstı, ordudan 4 uyarı, sincan'da tanklı protesto, hükümeti düşürme çağrısı, sincan manevrası iktidarı sarstı, refahyol dağılıyormu tartışması başladı, silahlı kuvvetler sincan'da, tanklar resmi geçit yaptı, sincan'da tank sesleri" haberleri manşetten verilerek askeri müdahale hazırlığı ve belirtisi olarak belirtildiği,

Şüpheli Erdal CEYLANOĞLU'nun o tarihte izinde olduğu fakat o gün saat 13:30 da gelerek göreve başladığı, tankların bulunduğu bölgeye bizzat giderek denetlediği ve dönüş güzergahını belirlediği anlaşılmıştır.



Genelkurmay Başkanlığından talebimiz üzerine gönderilen, 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan’da Tank yürütülmesi olayıyla ilgili olan; Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığına ait 3 sayfadan oluşan Barış Ceridesinin Tıpkıçekimi bulunan belge içeriğinin;

03 Şubat 1997 tarihinde saat 19:45 te Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı (Doğu Aktulga - Ölü) 20:00 da EDOK. K.lığının şifahi emirleri ile Kırmızı Tb.Akıncılar GSP bölgesine 04 Şubat 1997 de saat 07:30 da tatbikat için hareket etmesi emri verildiği,04 Şubat 1997 de saat 07:30 da Gösteri Tatbikat Taburu Etimesgut-Sincan-Yenikent-Akıncılar istikametinde 18 tank, 4 ZMA (Zırhlı Muhabere Aracı), 10 ZPT (Zırhlı Personel Taşıyıcı), 5 tekerlekli araç, 8 Sb. 11 Astsb. 92 erbaş ve er (toplam 111) ile GSP uygulaması tatbikatına çıkıldığı, ayrıca Merkez Komutanlığından 1 subay, 4 astsubay, 22 erbaş ve er (toplam 27) - j.birlikleri 3.Komando timinden 5 subay, 6 astsubay, 60 erbaş ve er (toplam 71) toplam 209 personelin katıldığı ayrıca bu personeli taşıyan ve eskortluk eden araçların bulunduğu belirtildiği, 04 Şubat 1997 tarihinde saat 17:00 de kışlaya dönüldüğü belirtilmiştir.

ŞÜPHELİ ERDAL CEYLANOĞLU 27.02.2013 TARİHİNDE CUMHURİYET SAVCILIĞINA VERDİĞİ İFADESİNDE ÖZETLE (Kls. 275);

1996 yılı Ağustos ayı ile 1998 yılı Ağustos ayı arasında Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanı olarak görev yaptığını, 04 Şubat 1997 tarihinde Ankara Zırhlı Birliklerde bulunan tankların Zırhlı Birliklerden çıkarak Ankara Sincan’ın en işlek caddesi olan Atatürk caddesinden yürütülerek Akıncılar Hava Üssünün bulunduğu yere götürülmesi ve buradan tekrar Ankara Sincan’ın en işlek caddesi olan Atatürk caddesi üzerinden yürütülerek Zırhlı Birliklere dönmesi olayının yaşandığı gün izinde olduğunu ve o gün saat 13:30’da göreve başladığını, Akıncılar Hava Üssünde bulunan tankların yanına gittiğini, birliği gördüğünü ve akşam gün batmadan önce tankların şehir merkezinden dönmesi için talimat verdiğini, tankların normalde güzergahının şehir merkezi olmadığını, zırhlı birlikler komutanlığının tankları istediği zaman şehir merkezinde veya birlik dışında yürütemeyeceklerini, eğitim yaptıramayacaklarını, kasıtlı olarak şehir merkezinden tankları geçirmediğini, tankların yürümesi için normal prosödürde emri hiyerarşik yapı içerisinde Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı, Eğitim Doktrin Komutanının kendisine vermesi gerektiğini ve daha önce yapılan planlar doğrultusunda tankların birlikten dışarı çıkması gerektiğini,

Genelkurmaydan talebimiz üzerine gönderilen Zırhlı Birlikler Okul Eğitim Tümen Komutanlığında günlük faaliyetlerin kaydedildiği Barış Ceridesinin 3 sayfadan oluşan onaylı bir sureti gönderildiği, bu belge gösterilerek ve bu belgede 03 Şubat 1997 günü saat 19:45 te K.K.K.lığı Kurmay Başkanı ve saat 20:00 da EDOK Komutanlığının şifahi emirleri ile Kırmızı Tabur Akıncılar GSP bölgesine 04 Şubat 1997 saat 07:30 da tatbikat için hareket etmesi emri alındığı da belirtilerek sorulan soruya şüphelinin vermiş olduğu cevapta; izinden dönerek saat 13:30 görevde başladığını, saat 14:00’da Akıncılar Bölgesine gittiğini, yol güzergahının Etimesgut şehir merkezi olması sebebiyle o tarihte K.K.K.Kurmay Başkanı Doğu AKTULGA’nın cep telefonu ile emir vermesi üzerine şehir merkezi olan güzergahtan verilen emir üzerine tankların kışlaya döndüğünü belirterek törenler haricinde tankların zırhlı birliklerden çıkamayacağını, planlar doğrultusunda çıkabileceğini, planların da bir gün önce yapılmayacağını, bu planların da daha önceden belirleneceğini, bugün karar alınarak yarın tatbikatın yapılamayacağını, hatırladığı kadarıyla GESAP planında Akıncılar üssünün korunması ve emniyeti görevinin olduğunu, tankların yürümesinin askeri müdahale hazırlığı, askeri müdahale habercisi, hükümete karşı bir eylem hazırlığı olarak nitelendirelemeyeceğini belirtmiştir.

100-ŞÜPHELİ ERGİN CELASİN

1994 Ağustos ayından 1997 Ağustos ayına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptığı,



Şüpheli Yücel ÖZSIR 27.02.2013 Tarihli Cumhuriyet Savcılığına Vermiş Olduğu İfadesinde Özetle; Batı Çalışma Grubunda görev almadığını, faaliyette bulunmadığını, o dönemde Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet ÇÖREKÇİ’nin ve Kurmay Başkanı Ergin CELASİN’in BÇG toplantılarına katılması için Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanı Çetin DİZDAR’ın görevlendirildiğini, bu sebeple Batı Çalışma Grubunun toplantılarının tamamına Çetin DİZDAR’ın şifahen görevlendirmesi üzerine katıldığını belirtmiştir.

Şüpheli Ahmet ÇÖREKÇİ 28/05/2012 tarihli Cumhuriyet Savcılığına vermiş olduğu ifadesinde; Hatırladığı kadarıyla Genelkurmay Başkanlığının talebi üzerine kriz masasında Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanının (Ergin CELASİN) kendisine söylemesi üzerine kendisinin bir tane ismi bildirin dediğini, bu şekilde Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Çetin DİZDAR’ın görevlendirildiğini,

Genelkurmay antetli CD de bulunan, Ağustos 1998 tarihli Yüksek Öğretim Kurumlarında Başörtüsü/Türban sorunu konulu Andıç başlıklı Müşavir Dz.Kur.Yr.Turgut AK imzalı UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR bölümünde MGK.Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN olarak imzalanmış el yazısı ile not düşülmüş, 9 sayfadan ibaret belge;



1-) ANDIÇ Başlıklı GİZLİ ibareli AĞUSTOS 1998 tarih ve TİB: 3500- -98/YİPB( ) sayılı Yüksek Öğretim Kurumları’nda Başörtüsü/Türban sorunu konulu YİP Başmüşavirliğinden Komutanı Katına yazılan Yazıyı Hazırlayanın Tlf.No:62 48 olarak belirtilen YİP Bşmüşv.Alb. H.ÜNLÜBAŞ 27/8, T.İ.Bşk.ve Gensek.Yrdc.Tümg.E.KIRIŞOĞLU 27/8 yazılarak paraflanan, Koordine kısmında Huk.Müş.M.AĞAOĞLU 278, MGS.Bşk.V.İ.BARUTÇUOĞLU 27/08, Gensek.Bşyrdc.Korg.T.AKBAŞ 31/8 yazılarak paraflanan, Müşavir Dz.Kur.Yb.Turgut AK imzalı, UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR 1 Eylül 1998 tarihinde MGK Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN tarafından imzalanan, Toplantı sonunda miadlı, somut icraata yönelik kararlar çıkar notu düşülmüş 9 sayfadan oluşan belgenin (9.Kls. S:261-269)

İçeriğinin,



1.KONU

2.ÖNCESİ (a, b, c maddelerinden oluştuğu),

3.İNCELEME

a.Genel (4 maddeden oluştuğu),

b.Başörtüsü/Türban ile ilgili hukuki düzenlemeler (9 maddeden oluştuğu ayrıca 9 ncu maddenin de 3 maddeden oluştuğu)

c.Başörtüsü/Türban Konusunda Alınabilecek Önlemler

1.Kısa vadede (4 maddeden oluştuğu, b maddesinin de ayrıca 5 maddden oluştuğu)

2.Orta vadede alınabilecek önlemler (10 maddeden oluştuğu, c maddesinin 4 maddeden, d maddesinin 6 maddeden oluştuğu)

3.Uzun Vadede Alınabilecek Önlemler (4 maddeden oluştuğu)

4.SONUÇ: Siyasal İslam yanlılarının Yüksek Öğretim Kurumları’ndaki yıkıcı faaliyetlerini önlemek, başörtüsü/türban sorununun kayuoyunun gündeminden düşmesini sağlamak, “İnananlar-İnanmayanlar”, “Müslümanlar-Laikler” şeklindeki suni bir ayrımcılığı gidermek maksadıyla; inceleme bölümünde belirtilen, kısa, orta ve uzun vadeli tedbirlerin Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu toplantısında gündeme getirilmesini, tensip ve emirlerinize arzederim şeklinde olduğu,

Genelkurmay antetli CD de bulunan, Nisan 1998 tarihli Üniversitelerde, İmam Hatip Okullarında ve resmi Dairelerdeki Türban/Başörtüsü Sorunu konulu GKY Uzman Yardımcısı Özgül EREN imzalı, UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR bölümünde MGK.Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN olarak imzaya açılmış, el yazısı ile not düşülmüş;



Nisan 1998 tarihli GİZLİ ibareli TİB: 1474 - -98/ÖFY.Bşmüşv.( ) sayılı, Üniversitelerde, İmam Hatip Okullarında ve Resmi Dairelerdeki Türban/Başörtüsü Sorunu konulu ÖFY Başmüfettişliğinden Komuta katına yazılan Yazıyı Hazırlayanın Tel.No:63 25 olarak belirtilen GKY.Müşv.O.COŞKUN 24/4, T.İ.Bşk.Yrdc.E.VAR 24/4, T.İ.Bşk.ve Gensek.Yrdc.Tümg.E.KIRIŞOĞLU e.r.28/4, Gensek. Bşyrdc.Korg.T.ERKAN 29/4 yazılarak paraflanan, GKY Uzman Yardımcısı Özgül EREN imzalı, uygundur/uygun değildir ../Mayıs//1998 tarihli MGK.Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN imzasına açılmış, Sn.Gensek.arz. Dağıtım konusunun şimdilik Gnkur., MİT ve gerekirse YÖK seviyesinde olabileceği ve Bunu Başbakanlık koordinasyon kuruluna götürüp Başbakan Müsteşarlığından gereken yazının çıkarılması daha uygun olur notları düşülerek imzalanan 9 sayfadan oluşan belgenin;

“b. Teklifler;

Türban / Başörtüsü sorununun iki yanı keskin bıçak olma niteliğinden dolayı devletin bu sorunu çözebilmesi hem kısa hem de uzun vadeli tedbirleri bir arada içeren bir yaklaşımla mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.

İlk aşamada devletin gerek eğitim öğretim kurumlarına gerekse devlet dairelerine mevcut yasal düzenlemeler gereği ve T.C. Devletine ve hukuk sistemine vücut veren Anayasamızın Laiklik ilkesi gereğince başörtülü / türbanlı bayanlarımızın alınmayacağı konusunda kararlı bir tutum sergilemesi, Türkiye’de hukuk devleti sisteminin egemen olduğu ve bundan dolayı kılık kıyafet konusundaki düzenlemelere herkesin uymak zorunda olduğu inancının yerleştirilmesi gerekmektedir. Her kurumun Anayasal ve yasal normlara uygun olacak bir iç düzeni olduğu ve kılık-kıyafete yönelik muhalefetin devlete, rejime, yasal düzene aykırılık teşkil ettiğinin etkili iletişim araçları ve devlet büyükleri tarafından anlatılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Uzun vadede alınacak tedbirler ise halkın türban ya da başörtüsü takma konusundaki geleneksel yapısının gevşetilmesi ve aksi yöndeki bir kültürel alışkanlığın sağlanmasıyla mümkün olabilecektir. Geleneksel öğeler zamanla oluşup yerleştiği için bu konuda adım adım, kararlı ve koordineli bir çalışma gerekmektedir. İlk aşamada akla gelebilecek öneriler aşağıda sıralanmıştır.

(1) 8 yıllık temel eğitimde kararlı davranılmasının,

(2) İmam Hatip Liselerinde okuyan kızlarımızın ilgi (c) yönetmeliğe uygun olarak sadece kuran derslerinde başörtüsü takmaları, bu ders dışında müsaade edilmemesinin,

(3) T.C. Devletine temel niteliğini veren laiklik ilkesinin ve devrim kanunlarının öneminin ilköğrenimden başlayarak anlatılmasının,

(4) Siyasal islamın bir simgesi olan başörtüsü / türban sorununun çözülmesinde devletin kararlı tutumunun toplumdaki meşruluk zemini oluşturabilmesi için sokaktaki başörtülü kadınla, politik başörtüsü ayrımının işlenmesinin,

(5) Siyasal islamla başörtüsü / türban arasındaki ilişkinin açığa çıkartılarak topluma anlatılması, özellikle başörtüsü takanlar – tarikat ilişkisi, başörtüsünü savunan siyasal ve toplumsal oluşumların başörtüsü gibi masum gözüken mücadelenin arkasında hangi amaca hizmet ettiklerinin kamuoyuna duyurulmasının,

(6) Geçmiş yılların siyasal ve sosyal koşulları içerisinde gençlerin maddi koşullarından kaynaklanan taleplerinin aşırı sol ve milliyetçi kesimler tarafından kullanılarak aynı toplumun gençlerini birbirine nasıl düşürdükleri bugün aynı ayrımcılığın siyasal İslamcılar tarafından aynı toplumun kadınları arasında yapıldığının topluma sivil toplum örgütleri, kitle iletişim araçları kullanılarak anlatılmasının,

(7) Kırdan kente göç eden ve siyasal islama büyük destek veren, modern çevreyle uyumsuz insanların eğitilmeleri ve yönlendirilmelerinde motiflerin önemi göz önünde bulundurularak, bu kesime yönelik olarak ve onlara uygun bir söylem tarzının kullanıldığı uzun vadeli bir psikolojik harekât planının oluşturulmasının,

(8) Demokratik kitle örgütlerinin bireyi ön plana alan düşünsel ve eylemsel planlarının hayata geçirilmesinde gerekli desteğin sağlanması ve psikolojik ortamın hazırlanmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

(9) Değerlendirmeler sonucu yukarıda teklif edilen tedbirlerin hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla, Başbakanlık dahil olmak üzere ilgili Bakanlık, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına gönderilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.” (9.Kls, S:270-271)



ŞÜPHELİ ERGİN CELASİN 15.02.2013 TARİHİNDE CUMHURİYET SAVCILIĞINA VERDİĞİ İFADESİNDE ÖZETLE (292.Kls.)

1994 Ağustos ayından 1997 Ağustos ayına kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptığını, 1997 Ağustos ayından 1999 Ağustos ayına kadar MGK Genel Sekreterliği, 1999 Ağustos ayından 2001 Ağustos ayına kadar Hava Kuvvetleri Komutanı olarak görev yaptığını ve sonra emekli olduğunu,

10 Nisan 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu kurulması konulu belge ile ilgili olarak verdiği ifadesinde; belgeyi hatırlamadığını, içeriği konusunda bilgisi olmadığını,

27 Mayıs 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu Batı Eylem Planı ile ilgili olarak verdiği ifadesinde; belgeyi görmediğini, içeriği konusunda bilgisi olmadığını,

06 Mayıs 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu Batı Harekât Konsepti konulu belge ile ilgili olarak verdigi ifadesinde; belgenin içeriği konusunda bilgisi olmadığını,

29 Nisan 1997 tarihli Batı Çalışma Grubu Rapor Sistemi konulu belge ile ilgili olarak verdiği ifadesinde; belgeyi ilk kez gördüğünü bilgisi olmadığını,

Genelkurmay antetli CD de bulunan,

Ağustos 1998 tarihli Yüksek Öğretim Kurumlarında Başörtüsü/Türban sorunu konulu Andıç başlıklı Müşavir Dz.Kur.Yr.Turgut AK imzalı UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR bölümünde MGK.Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN olarak imzalanmış el yazısı ile not düşülmüş, 9 sayfadan ibaret belge gösterilerek bu belgenin Batı Çalışma Grubu faaliyeti kapsamında mı hazırlandığı sorusuna verdiği ifadesinde; belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu, kendisinin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olduğu dönemde düzenlenen bir belge olduğunu, belgenin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başmüşavirliğinden gelen bir belge olduğunu, belgeyi imzaladıktan sonra Başbakanlıkta kurulan Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulunda görüşülmesi amacıyla hazırlandığını, imzasının yanındaki notu da kendinin düştüğünü, belgenin diğer imzası bulunan kişiler tarafından hazırlanıp kendisi önüne gelen bir belge olduğunu, belgeyi Başbakanlıktaki UTKK'ya gönderdiğini, belgedeki imzasının yanındaki "Toplantı sonunda miatlı somut icraata yönelik kararlar çıksın" şeklindeki yazının kendisine ait olduğunu, belgenin kendi talimatı ile hazırlanmış bir belge olmadığını, talimatı dışında hazırlanıp kendisine geldiğini, kendisinin de görüşülmesi gereken yer olarak Başbakanlık UTKK'ya gönderdiğini, hazırlanan Andıç isimli belgenin psikolojik harekât amaçlı değil yaşanan sorunun çözümü ile ilgili olduğunu, çözüm yeri olarak da Başbakanlık UTKK olarak görüldüğünü ve belgenin de dolayısıyla oraya gitmesi gerektiğinden oraya belgeyi gönderdiğini, hazırlama talimatının da tarafından verilmiş bir belge olmadığını,

Genelkurmay antetli CD de bulunan,

Nisan 1998 tarihli Üniversitelerde, İmam Hatip Okullarında ve resmi Dairelerdeki Türban/Başörtüsü Sorunu konulu GKY Uzman Yardımcısı Özgül EREN imzalı, UYGUNDUR/UYGUN DEĞİLDİR bölümünde MGK.Genel Sekreteri Hv.Orgeneral Ergin CELASİN olarak imzanıza açılmış, el yazısı ile not düşülmüş 9 sayfadan ibaret belge gösterilerek bu belgenin Batı Çalışma Grubu faaliyeti kapsamında mı hazırlandığı sorusuna verdiği ifadesinde; kendisine gösterilen bu belgede imzasının bulunmadığını, ancak belgenin altında bulunan el yazılarında altta olanların kendisine ait olduğunu, alt kısmındaki el yazısında "Bunu Başbakanlık Koordinasyon Kuruluna götürüp, Başbakanlık Müsteşarlığında gereken yazının çıkarılması daha uygun olur" şeklinde görüşünü belirterek imzalamadığını belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.



101-ŞÜPHELİ İZZETTİN İYİGÜN;

1994 yılı Ağustos - 2007 yılı Ağustos tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı EDOK’ta (Eğitim ve Doktrin Okul Komutanlığı) görev yaptığı,

Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığının EDOK Komutanı olarak kendisine bağlı olduğu,

04 Şubat 1997 tarihinde Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığında bulunan tankların yürümesi için 3 Şubat 1997 tarihinde şifahi emirle yürütülmesi talimatını verdiğini, tankları daha önce kullandıkları güzergah terkedilerek Ankara Sincan'ın en işlek caddesi olan Atatürk caddesinde sabah ve akşam gidiş dönüş olmak üzere yürüttüğü,

Tankların yürütülmesi toplumun bir kesimi tarafından hükümete karşı bir eylem olarak algılanıp nitelendirildiği,

Başbakan, Başbakan Yardımcısı, birçok Bakan ve birçok milletvekili olayı askeri müdahalenin habercisi olarak nitelendirdikleri,

Tankların Sincan'da yürütülmesi ile birlikte basın yayın organlarında "darbe mi oldu, darbeye hazırlık mı, TSK nın refahyol hükümetine karşı koyduğu en sert tavır, ordu muhalfet ve sivil toplum kuruluşları hükümeti meclis içine düşürmek ve yeni hükümeti kurmak için devreye girdiğini, sivil darbe baskısı, sincan'da gövde gösterisi, sincan'da tanklı uyarı, tanklar geldi ne oluyar darbe mi yapıldı, meclise tank bombası düştü, sincan tankları ankarayı sarstı, ordudan 4 uyarı, sincan'da tanklı protesto, hükümeti düşürme çağrısı, sincan manevrası iktidarı sarstı, refahyol dağılıyormu tartışması başladı, silahlı kuvvetler sincan'da, tanklar resmi geçit yaptı, sincan'da tank sesleri" haberleri manşetten verilerek askeri müdahale hazırlığı ve belirtisi olarak belirtildiği,

Genelkurmay Başkanlığından talebimiz üzerine gönderilen, 4 Şubat 1997 tarihinde Sincan’da Tank yürütülmesi olayıyla ilgili olan; Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığına ait 3 sayfadan oluşan Barış Ceridesinin Tıpkıçekimi bulunan belge içeriğinin;

03 Şubat 1997 tarihinde saat 19:45 te Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı (Doğu Aktulga - Ölü) 20:00 da EDOK. K.lığının şifahi emirleri ile Kırmızı Tb.Akıncılar GSP bölgesine 04 Şubat 1997 de saat 07:30 da tatbikat için hareket etmesi emri verildiği,04 Şubat 1997 de saat 07:30 da Gösteri Tatbikat Taburu Etimesgut-Sincan-Yenikent-Akıncılar istikametinde 18 tank, 4 ZMA (Zırhlı Muhabere Aracı), 10 ZPT (Zırhlı Personel Taşıyıcı), 5 tekerlekli araç, 8 Sb. 11 Astsb. 92 erbaş ve er (toplam 111) ile GSP uygulaması tatbikatına çıkıldığı, ayrıca Merkez Komutanlığından 1 subay, 4 astsubay, 22 erbaş ve er (toplam 27) - j.birlikleri 3.Komando timinden 5 subay, 6 astsubay, 60 erbaş ve er (toplam 71) toplam 209 personelin katıldığı ayrıca bu personeli taşıyan ve eskortluk eden araçların bulunduğu belirtildiği, 04 Şubat 1997 tarihinde saat 17:00 de kışlaya dönüldüğü belirtilmiştir.

ŞÜPHELİ İZZETTİN İYİGÜN 06/03/2013 TARİHİNDE CUMHURİYET SAVCILIĞINA VERMİŞ OLDUĞU İFADESİNDE ÖZETLE (Kls. 316);

1994 yılı Ağustos - 2007 yılı Ağustos tarihleri arasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı EDOK’ta (Eğitim ve Doktrin Okul Komutanlığı) görev yaptığını,

Kara Kuvvetlerine bağlı eğitim birlikleri ve eğitim merkezlerinin EDOK Komutanlığına bağlı olarak kendisine bağlı olduğunu,

Ankara Zırhlı Birlikler Okul ve Eğitim Tümen Komutanlığının da EDOK Komutanı olarak kendisine bağlı olduğunu,

3 Şubat 1997 günü Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Doğu AKTULGA’nın kendisini telefonla arayarak “K.K.Komutanı Hikmet KÖKSAL’ın katarakt ameliyatı olduğunu, evinde yattığını, Zırhlı Birliklerden 80 tank ve 80 zırhlı personel taşıyıcı araçla Sincan’dan Akıncılara doğru bir yürüyüş yapmasını ve aynı gün geri dönmesini” emretmesi üzerine bu emri Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığına ilettiğini, Zırhlı Birlikler Komutanının tatilde olduğunu, kendisini de (EDOK Komutanı) bir üst birlik komutanı olarak haberdar ettiğini belirttiğini, kendisinin de telefonda “Zırhlı Birliklere gece vakti emir verip sabah yürüyüş yaptırmak felaket olur, tankların dışarı çıkması zor olur, kazalar olabilir, önümüzdeki Perşembe günü zırhlı birliklerin muhabere tatbikatı var, o tatbikat esnasında biz bu tankları K.K.Komutanının dediği yerde yürütelim” dediğini, Doğu AKTULGA’nın “Kara Kuvvetleri Komutanına ileteyim” diyerek telefonu kapattığını, Doğu AKTULGA’nın sonra tekrar kendisini arayarak telefonda “K.K.Komutanı tankların yürüyüş yapması ve aynı gün geri dönüş yapması konusunda ısrarcı” demesi üzerine kendisinin de “80 tank 80 zırhlı personel taşıyıcının çok olduğunu, bunun 40 civarına indirelim” dediğini, daha sonra Doğu AKTULGA’nın telefonla kendisine “Komutanla görüştüğünü, emrin kesin olduğunu” söyleyerek “ben de gereği için sana emrediyorum” dediğini, bunun üzerine EDOK Komutanı olarak kendisinin Tümeni telefonla aradığını, Tümene K.K.Kurmay Başkanından tankların yürümesi ile ilgili bir emir alıp almadıklarını sorması üzerine emri aldıklarını belirtmesi üzerine görevli albayı EDOK Komutanlığına çağırdığını ve kendisine Zırhlı birliklerin soğuk ve buz altında olduğunu, bu kadar tank ve zırhlı personel taşıyıcının dışarı çıkmasının zor olduğunu, tanklardaki ve zırhlı personel taşıyıcılarındaki lastik paletlerin sökülerek yerine çelik paletler takılacağını söylemesi üzerine EDOK Komutanı olarak kendisine 20 civarında tank ve 20 civarında ZMA (Zırhlı Muhabere Aracı), ZPT (Zırhlı Personel Taşıyıcı) ile yapılması talimatı verdiğini,

4 Şubat 1997 günü saat 1-2 sıralarında K.K.Kurmay Başkanının telefonla kendisine; Çevik BİR’i arayarak K.K.Komutanının emri gereği 80 tank ve 80 zırhlı aracın Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tümen Komutanlığından çıkarak Sincan üzerinden Akıncılara gideceğini ve aynı gün tekrar döneceğini söylediğini, Genelkurmay Başkanına haber verebileceğini, Çevik BİR’in de kendisine “bu saatten sonra ben onu uyandıramam, bilgi veremem” dediğini, Kurmay Başkanının izinde olan Zırhlı Birlikler Eğitim ve Tugay Komutanı ile ne konuştuğunu bilmediğini, yalnızca kendisine izinde olduğunu söylediğini,

Bir komutanın astına bir emir verirse, astın o emri değiştirmeden yerine getirmek zorunda olduğunu, 80 tank ve 80 zırhlı araç sayısını, kendi takdiriyle direnerek 20 civarına indirdiğini, kendisi yerinde başka birisi olsa emri bire bir uygulayacağını ve kendisinin orgenerallik sırasında olduğu halde orgeneral olamadığını, korgeneral olarak bir sene süre uzatılarak emekli edildiğini,

4 Şubat 1997 günü sabah saat 7’de görev gereği Polatlı’ya giderken Zırhlı Birliklere uğradığını, Zırhlı Birlikler çıkışında 15 civarında tankın yolun sağına ve soluna kaymış olduğunu gördüğünü, yolun sağına ve soluna kayan tanklar kalması, diğer tankların devam etmesi emrini vererek Polatlı’ya göreve gittiğini,

Tankların hangi güzergahı kullandığı ve hangi güzergahtan geri döndüğü konusunda bilgisi olmadığını, tankların güzergahını şehir merkezine özellikle kendisinin almadığını,

21 Haziran 2004 tarihinde Hürriyet gazetesine verdiği röportajla ilgili olarak ifadesinde; kendisinin Hürriyet gazetesine o tarihlerde röportaj verdiğini, fakat “Balans ayarı” cümlesini kendisinin kullanmadığını, başkalarının kullandığını, “Refahyola karşı Silahlı Kuvvetlerde müthiş bir kızgınlık gerginlik vardı” cümlesinin doğru olmadığını, Silahlı Kuvvetlerde olan bir kısım subayların Doğu AKTULGA ve etrafındaki kişiler olduğunu, Doğu AKTULGA’nın devamlı “bu memleket elden gidiyor derhal tedbir almalıyız” dediğini, röportajda Güven ERKAYA adını kendisinin hiç kullanmadığını, “post modern” lafını da kullanmadığını, o zaman kuvvet komutanı olan Hikmet KÖKSAL’ın Milli Güvenlik Kurulundan sonra kendilerine, hükümete ve Tansu ÇİLLER'e ağza alınmayacak laflar söylendiğini, Doğu Paşanın tanklarla ilgili olarak kendisini aradığında telefonda tankların yürütülmesinin suç olacağını, sorumluluğunun büyük olduğunu, Kara Kuvvetleri Komutanına söylediğini, kendisine söylemediğini röportajda da kendisinin söylemediğini,,

Demokratik sistemin en kötü askeri sistemden daha iyi olduğunu, 1960 ihtilalinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin beyin takımının tasfiye edildiğini, kayırma sisteminin devam ettiğini ve 1980 ihtilalinde de aynı durumun uygulanarak kafası çalışan dürüst insanların tasfiye edildiğini, yukarıda geniş ve kapsamlı olarak belirttiği gibi kendisinin BÇG’de çalışmadığını, BÇG’de kendisine görev verilmediğini, kendisinin fikir olarak BÇG’yi oluşturan kişilerle aynı fikirde olmadığını, BÇG’de görev alan Doğu AKTULGA'nın da odasına girdiğinde masasının üzerindeki BÇG ile ilgili belge ve bilgileri hemen topladığını, tankların Sincan'da yürütülmesi olayını yukarıda kapsamlı olarak anlattığını, kendisine verilen emir gereği olarak tankları yürüttüğünü, fakat yukarıda belirttiği gibi 80 tank ve 80 zırhlı aracın değil 20 civarında tank ve zırhlı aracı kendi takdir yetkisini kullanarak emir doğrultusunda emri eksik uygulayarak yürüttüğünü, buna takdir yetkisi de dememek gerektiğini, riski de sorumluluğu da üstlenerek 20 civarında tank ve 20 civarında zırhlı aracı Sincan'da emir gereği yürütme talimatını verdiğini, tankların güzergahının değiştirilerek şehir merkezinden geçmesi ile ilgili kendisinin bilgisi olmadığını, tankların hükümete karşı bir eylem olarak yürütülmüş ise de onu emir verenlerin yürüttüğünü, kendisinin verilen emri uyguladığını,

Çalışma gruplarının çeşitli şubelerden alınan personelin çalışarak birşeyi sonuçlandırması için kurulduğunu, Batı Çalışma Grubunun da kendisine gösterilen belgelerden anladığı kadarıyla o dönemdeki hükümeti takip, izlemek ve devirmek için kurulduğu kanaatine vardığını,

Askerlerin irtica adı altında atılmasını Teoman KOMAN ve Doğu AKTULGA’nın başlattığına inandığını, orduda bazı üst rütbelilerin kendilerine yakın olan kişileri terfi ettirdiklerini, hak eden bazı kişilerin de nedeni bilinmez terfi ettirmediklerini, 12 Eylül askeri darbesinden sonra bu sistemin uygulanmaya başlandığını,

İrtica brifinglerine, emir gereği dinleyici olarak katıldığını, kendisine gösterilen 28. klasördeki irticai faaliyetler konulu 383 slayt yansının sunulduğunu,

ABD Genelkurmay Başkanlığı ile Türkiye Genelkurmay Başkanı Doğan GÜREŞ arasında Somali’ye Korgeneral gönderilmesi konusunda anlaşılması üzerine, ABD Genelkurmay Başkanlığına kendi isminin gönderildiğini, ABD Genelkurmayının Çevik BİR dahil üç isim istemesi üzerine Türkiye’nin Çevik BİR dahil üç ismi bildirdiklerini, ABD Genelkurmay Başkanlığının da Somali’ye gitmesi için Çevik BİR’i seçtiğini, Çevik BİR’in Amerika ve İsrail ile iyi ilişkileri bulunduğunu,

O dönemde Refahyol Hükümetinin devam etmemesi, yeni hükümet kurulması için Hilton Otelinde valizlerle bazı milletvekillerine para dağıtıldığı haberlerinin duyum şeklinde kendisine ulaştığını,

BÇG’nin herhangi bir faaliyetinde bulunmadığını, BÇG’de kendisine görev verilmediğini belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.


Yüklə 11,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   170   171   172   173   174   175   176   177   178




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin