T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə272/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   268   269   270   271   272   273   274   275   ...   740
Ahlâkın Bireysel Boyutu

Bütün sosyal yapılar fertlerle ayakta durur, yükselir veya alçalır. İslam, fertleri ıslah edip geliştirirken her bir bireyi doğruluk, takva, tövbe, şükür, sabır, yumuşak huyluluk, tevazu, iffet, çalışma, güzel söz gibi olumlu ahlaki erdemlere sevk eder. Buna karşın kişiyi güzel ahlâktan alıkoyan yalan söyleme, ölçüsüz hayat, nankörlük, israf, cimrilik, ümitsizlik, başa kakma, taşkınlık, kibir, fuhuş gibi olumsuz özelliklerden alıkoyar.

Kuran-ı Kerim’de kişinin beden ve ruh yapısını koruması, geliştirmesi zaruri bir vazife sayılmıştır. Bu çerçevede, temizliğin önemini ifade eden “Allah temiz olanları sever”254ayeti iç veya ruh temizliğinin yanı sıra, beden, yiyecek, giyecek, mesken ve çevre temizliği de emreder. Buna karşılık pislik, çirkinlik, tiksindirici şeyler yasaklanmıştır.

İman ve ibadet esaslarını yerine getiren insan, bununla ahlâki görev ve sorumluluklarını kolayca gerçekleştirebilecek güzel bir karakter yapısı kazanmalıdır. Onun için de insanın ahlâkî eğitiminde, 'Allah'a Karşı Görevler' içinde görülen iman ve ibadet esasları son derece büyük rol oynarlar. Yani iman esasları; iyilikleri işlemeye, kötülüklerden kaçınmaya ve yükümlülükleri gerçekleştirmeye teşvik eden itici bir kuvvet durumundadırlar. İbadetler ise, insanı Yaratıcı'sına kulluk ve ahlâk yönünden olgunlaştıran ve onu kötülüklerden uzaklaştıran birer vasıta konumundadırlar.

İnsanı güzel ahlâk sahibi kılmak için, teorik bilgilerle yapılan bir eğitim, yeterli olamamaktadır. Bunun için de gerekli olan şey; teori kadar pratiğe de önem veren köklü bir eğitim, uzun bir çalışma ve sürekli bir uygulamadır. İşte bütün bunlar İslâm ahlâkında mevcuttur. İslâm'ın iman ve ibadet esasları, sözünü ettiğimiz kalitedeki ahlâk eğitiminin sağlam alt yapısını oluşturmaktadır. Ahlâkta esas olan yaşantıdır. Ahlâkî olanı yaşantı haline getirebilmesi için insanın, aynı zamanda hem ruhsal hem de bedensel sağlığını koruması gerekir. Bunun için de insan, bedensel yetilerine olduğu gibi, ruhsal yetilerine de zarar veren her şeyden uzak durmalıdır.

İslâm ahlâkı hem bireysel hem toplumsal anlamda aşırılıklardan uzaklığı, dengeli ve uyumlu bir hayat tarzını öngörmüştür. Kur'ân-ı Kerîm'de adalet sıfatından yoksun kalmış kişi dilsiz, âciz ve hiçbir işe yaramayan köleye benzetilerek böyle birinin, adalet erdemini kazanmış, dolayısıyla doğru yolu bulmuş olanla bir tutulamayacağı belirtilmiş; böylece adaletin bir kemal (olgunluk ve yücelik) sıfatı olduğuna işaret edilmiştir. İslâm dininde insanın kazanması istenen ahlaki eylemlerin hepsine birden genel anlamda 'fazilet' ve 'hayır' denir; kaçınması istenen fiillere de 'rezilet' ve 'şer' adı verilir.

Her Müslüman, 'hayır' adıyla bilinen güzel davranışları öğrenmek ve onları yapmak durumunda olduğu gibi, 'şer' olarak kabul edilen fiillerden de kaçınmak zorundadır. Bu sebeple onun iyi ile kötüyü dengeli bir şekilde tanıması gerekir. Kur'an-ı Kerim'de bu ölçüye titizlikle uyulduğunu görmekteyiz. Zira bir şeyin güzelliği veya çirkinliği, onun zıddıyla daha iyi anlaşılır.

“Kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur; kim de kötü bir iş yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur.”255âyeti, ahlâkın bireysel boyutu ile doğrudan ilgilidir.



  1. Yüklə 5 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   268   269   270   271   272   273   274   275   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin