T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı


Kur’an’ın Cem’i İle İstinsahı Arasındaki Farklar



Yüklə 5 Mb.
səhifə360/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   356   357   358   359   360   361   362   363   ...   740
2.3. Kur’an’ın Cem’i İle İstinsahı Arasındaki Farklar

Hz. Ebû Bekr ile Hz. Osman tarafından gerçekleştirilen ve Kur'ân-ı Kerim’in toplanmasıyla ilgili olarak yapılan her iki cem’ faaliyeti arasında bazı farklılıklar tespit edilmiştir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

a) Hz. Ebû Bekr, Yemame savaşında bir çok hafızın şehit düşmesi üzerine ve daha başka savaşlarda olabilecek fiili durumları da dikkate alarak Kur’ân ehlinin ölümü yüzünden Kur'ân'dan birtakım âyet ve surelerin kaybolacağı korkusuyla, Kur'ân'ı toplayıp bir araya getirmiştir. Çünkü o zamana kadar Kur'ân, daha önceden toplanıp bir araya getirilmemişti.

b) Hz. Ebû Bekr bu cem’ işini, Kur'ân surelerinin âyetlerini, Hz. Peygamber’in bildirdiği sıraya göre tertip ederek yapmıştı. Sureler bugünkü gibi, sıraya konulmamıştı.

c) Hz. Osman'ın cem'i ise, Arapların Kur'ân'ı kendi geniş lügatleri üzerine okumalarından dolayı, Kur'ân vücuhatında meydana gelen ve birbirini hata ve hatta küfür ile suçlamalarına kadar varan ihtilafların, müslümanlar arasında baş göstermesi ve işin büyüyüp, tam bir fitne hâlini alması korkusuyla yapılmıştı.

d) Çoğaltma faaliyeti yapılırken, önce Hz. Ebû Bekr tarafından cem’ edilen Suhufun sureleri, birbiri arasında ve bugünkü gibi sıraya da konulmuştu.

e) Kur'â'ın, Kureyş lügati üzerine nazil olduğu gerçeği delil kabul edilerek, okunuşu diğer Arap lügatlerine de şâmil olsa bile, öncelikle güçlüğü ve karışıklığı bertaraf etmek için, Kur'ân diğer bütün lügatlerden arındırıldı. Yazım işi ise, sadece Kureyş lehçesinde olduğu gibi yapıldı. Çünkü diğerlerine olan ihtiyaç, artık ortadan kalkmıştı. Kureyş lügati ise, Arap dilinin en arı-duru olanıydı. Bunun için de Kur’ân yazımında bu dil tercih edildi .

Tüm bu çalışmalar, re'y ve içtihada dayandığı gibi, bu konuda söz sahibi olan sahabilerin yardımlarıyla birlikte, Kur’ân konusunda otorite oldukları herkesçe kabul edilen âlimlerin desteğine de ihtiyaç vardı. Bunlardan dört tanesi, daha Peygamberimiz zamanında meşhur olmuşlardı. Halbuki bunlardan, Huzeyfe'nin azatlısı Sâlîm, Yemame vak'ası'nda şehit düşmüş; Muâz b. Cebel ise, Hz. Ömer'in hilâfeti zamanında vefat etmişti. Bu dört zâttan, geriye Abdullah b. Mes'ûd ile Ubey b. Ka'b kalmıştı. O zaman Abdullah b. Mes'ud Kûfe'de bulunuyordu ve Huzeyfetü’l-Yemân’ın Kur’ân’ın bir an önce cem’ ve istinsahı yönündeki fikrine katılmıyordu. Bu nedenle, kendisinden sarf-ı nazar edecek olursak; geride sâdece Ubey b. Ka'b kalmış oluyordu.



Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   356   357   358   359   360   361   362   363   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin