2. Hz. Peygamber, Sahabe ve Tabiun Dönemleri Tefsir Faaliyetleri
2.1. Hz. Peygamber’in Kur’ân’ı Tefsiri
Resûlullah (sav)'a gelen vahiyler çoğu zaman ashab tarafından anlaşıldığı için hiçbir açıklamayı gerektirmezdi. Böylesi durumlarda o, inen âyet veya âyetleri tebliğ etmekle yetinirdi. Ancak bazen de bunun tersi olur, açıklama zarureti doğardı. İşte o zaman da Hz. Peygamber ihtiyaç duyulduğu kadarıyla tefsir ederdi. Meselâ, Allah Taâlâ namazı, orucu, haccı, zekâtı farz kılmış ancak bunların nasıl yapılacağını, şartlarını, mânilerini, sebep ve sonuçlarını açıklama işini sünnet üstlenmiştir. Ayrıca avlanma, usûlüne göre hayvanları boğazlama, nikâh hükümleri ve buna bağlı olarak "talak", "zihar", "lian", "alış-veriş",. ve "ceza hukuku" ile ilgili birtakım hükümler, aynı şekilde sünnetle açıklığa kavuşturulmuştur.
Hz. Peygamber'in Kur'ân'ı tefsir şekli ya mücmeli tebyîn ya mübhemi tafsil ya mutlakı takyîd ya da müşkili tavzih şeklinde olurdu. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1. Mücmelin tebyîni
"Haklı olmadıkça Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın ..." âyetindeki mücmelliği Hz. Peygamber (sav)'in: "Allah'tan başka tanrı olmadığına ve benim Allah'ın Resulü olduğuma imân eden hiçbir müslüman kişinin kanı helal olmaz. Ancak şu üç şeyden birini yaparsa (o zaman helal olur): Adam öldürmek, evli iken zina etmek ve dinden çıkıp (irtidât) müslümanlardan ayrılmak" şeklindeki hadisi açıklamıştır.
2. Mübhemin tafsili
Namazlara (özellikle) Orta namaza devam edin ..." âyetindeki orta namazdan maksadın ne olduğu açık değildir. Yani cins bir isim olan "namaz" ve onu sıfatlayan "vustâ" lafzından dolayı âyette anlam yönüyle bir kapalılık söz konusudur. Ancak Resûlullah (sav)'ın: "Orta namaz ikindi namazıdır" sözü, bu durumu ortadan kaldırıp âyeti anlaşılır hale getirmektedir.
3. Mutlakm takyidi
Sünnet bazen de, Kur'ân'ın mutlak olarak zikrettiği bir hükmü takyid etme yani sınırlarını belirleme cihetine gitmiştir. Meselâ, "Hırsızlık yapan erkek ve hırsızlık yapan kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin Allah izzet ve hikmet sahibidir" şeklinde mutlak bir hüküm ortaya koyan Kur'ân âyetini, Hz. Peygamber: "Elin bilekten kesileceğini" zikretmek suretiyle kayıtlamış olmaktadır.
4. Müşkilin tavzihi
"İçinizden oraya (cehenneme) girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu Rabbin üzerine (almış olduğu) kesinleşmiş bir hükümdür" buyurularak, istisnasız herkesin cehenneme gireceği belirtilmekte, birçok âyette ise, "Allah, inanan ve iyi işler yapanları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır" denilmektedir. Tabiatıyla bu da bir çelişkiye yol açmış olmaktadır, işte Hz. Peygamber: "(Âyette geçen) vurûd lafzı, girmek manasınadır. Ne günahsız ne de günahkâr, cehenneme girmeyen hiçkimse kalmayacaktır. Ancak cehennem müminlere, Hz. İbrahim'e olduğu gibi serin ve selâmet olacak, hatta cehennem ateşi onların serinliğinden dolayı feryad edecektir. Sonra Yüce Allah müttakileri kurtaracak, zâlimleri ise öyle dizüstü çökmüş olarak bırakacaktır" hadisiyle bu müşkil durumu halletmiş yani âyetler arasındaki çelişki zannını ortadan kaldırmış olmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |