T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə433/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   429   430   431   432   433   434   435   436   ...   740
Tefsiri

1-5. Ebû Leheb, Abdulmuttalib'in oğlu ve Hz. Peygamber'in baba bir am-casıdır. Asıl adı Abdülüzzâ olup parlak yüzlü olduğundan veya öfkelendiğinde yanaldan kızardığı için babası tarafından kendisine "alevli, çok parlak" anlamına gelmek üzere Ebû Leheb lakabı verilmiştir. Daha önce Hz. Muhammed'İ çok sev­diği, hatta iki oğlu onun kızlarıyla evli olduğu halde peygamber olduktan sonra onun azılı düşmanı oldu. Hz. Peygamber, insanların Allah katında eşit olduğunu, onların dinî ve ahlâkî erdemlerine göre değerlendirileceklerini söylüyordu. Ebû Leheb ise kibirli, gururlu ve zengin biri olup fakir ve zayıf insanların kendisine eşit tutulmasını kabullenemiyordu. Rivayete göre Resûfullah panayırda dolaşarak in­sanları İslâm'a davet ederken Ebû Leheb de arkasından gider ve çevresindekilere onun yalancı olduğunu söylerdi. Hz. Peygamber'e karşı daima onun düşmanlarıyla birlikte hareket etmiş, hem kendisi hem de karısı ona eziyet etmişlerdir. Hicretin ikinci yılında çiçek hastalığına yakalandığı için Bedir savaşma katılamamış, fakat yerine adam göndermiş, ayrıca müşriklere malî des­tekte bulunmuştur. Kureyş'İn Bedİr'deki yenilgisini ve ağır kayıplarını haber al­dıktan yedi gün sonra kahrından öldüğü söylenmektedir. Çiçek hastalığı ken­dilerine de bulaşır endişesiyle ailesinden hiç kimsenin ona yaklaşmadığı, öldüğün­de ücretle tuttukları Sudanlılar'a defnettirdikleri rivayet edilir. Ebû Leheb'in kızı müslüman olarak Medine'ye hicret etmiş, oğulları Utbe ile Muttalib de Mekke'nin fethinden sonra İslâm'a girmişlerdir.

"Ebû Leheb'in elleri kurusun!" mealindeki 1. âyet mecazî bir ifade olup onun helak olması yönüyle bedduadır. Devamındaki "tebbe" fiili, bedduanın gerçek­leşeceğini ifade eder; nitekim öyle de olmuştur. Müfessirler 2. âyette Ebû Leheb'in kazandığı bildirilen şeyden maksadın onun çocukları, malı, mevki ve itibarı olduğunu söylemişlerdir. Buna göre âyet, bunların hiçbirinin kendisini kötü sondan kurtaramadığını ifade eder. "Ona ne malı fayda verdi ne de kazandığı" diye çevirdiğimiz 2. âyete "Malı ona ne fayda sağladı, ne kazandı?" diye soru şeklinde de mâna verilmiştir.

Ebû Leheb, Peygamber'in amcası olduğu için onu desteklemesi ve düşman­larına karşı koruması gerekirken tam tersine karısıyla birlikte ona eziyet ve sıkın- ti verdiklerinden dolayı 3. âyette ateşi son derece şiddetli olan cehenneme gireceği haber verilmiştir.

Ebû Leheb'in karısı, Harb'ın kızı ve Ebû Süfyan'ın kız kardeşi Ümmü Cemîl Avrâ'dır. "Dedikodu yapıp söz taşıyan..." diye çevirdiğimiz 4. âyeti, Hz. Peygam-ber'e eziyet etmek maksadıyla diken, çalı çırpı toplayıp geceleyin Peygamber'in yoluna serdiği için "odun taşıyan" diye çevirenler de vardır. Biz mealde, insan­ların arasını bozmak amacıyla laf götürüp getirdiği ve Hz. Peygamber'i maddî sıkıntısı sebebiyle aşağıladığı için mecazî anlamda bu şekilde nitelendirildiği yorumunu tercih ettik. Taberî, her iki yorumu destekleyici rivayetler aktardıktan sonra kendisi birinci mânayı tercih etmiştir. Ayrıca hata ve günahlarını yüklenip taşıdığından dolayı mecazî anlamda "yanacağı cehennem için odun taşıyan" olarak nitelendirildiği kanaatinde olanlar da vardır. Aynı kadın, Lât ve Uzzâ isimli putlara yemin ederek mücev­herden yapılmış kıymetli gerdanlığını Hz. Peygamber'e düşmanlık uğrunda har­cayacağını büyük bir gururla söylediğinden dolayı da 5. âyet "Dünyadaki gerdan­lık yerine âhirette boynuna ateşten bir ip takılacaktır" şeklinde yorumlanmıştır.




Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   429   430   431   432   433   434   435   436   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin