T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə118/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   740
Bakış açısı geliştirmek

Lider din adamı, toplumun önünde giden insandır. Başkalarının güdümünde hareket etmez. Her işinde tek ölçü İslam’dır. Bu ölçüyü uygularken de bağnaz ve itici değil, ileri görüşlü ve kapsayıcıdır. Bu cümleden olarak, lider din adamı meseleler karşısında çözümsüzlük ve çaresizlik edebiyatı yapmak yerine bakış açısı geliştirir. Çözüm yolları arar. Yeni ufuklar peşinde olur. Çok yönlü düşünür. Toplumu iyi tahlil eder ve problemlerin çözümünde alternatif reçeteler sunar.




    1. Soğukkanlı olmak

Din görevlisi olaylar ve durumlar karşısında soğukkanlılığını daima muhafaza eder. Bu tavır peygamberlerin tavrıdır. Peygamberler tebliğ vazifesini yürütürken karşılaştıkları olumsuz durumlarda sabır ve metanetle hareket etmişler, kendilerini kaybetmeyip akıllı ve mantıklı hareket ederek sonucu olumlu şekilde lehlerine çevirmişlerdir. Aynı şekilde İslam tarihi boyunca ve hatta günümüzde de, sosyal ve bireysel birçok olayda, din görevlisinin toplumu veya kişileri nasıl yönlendirdiği, bazı facia ve kaosların önüne nasıl geçtiği her zaman anlatılır. Toplumumuzda böyle din adamları vardır. Bunlar, bu tür olaylar karşısında metanet ve soğukkanlılığını muhafaza ederek hareket etmiş ve ortaya çıkabilecek birçok sıkıntıyı engellemişlerdir. Dolayısıyla din görevlisi çevresindeki insanların yıkılıp umutsuzluğa düştükleri ve akl-ı selimin kaybolduğu bir ortamda metin ve sağlam durmalı, soğukkanlı ve cesaretli olmalıdırlar.




    1. Risk almak

Liderliğin bir gereği de, o toplumda kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir takım olumlu faaliyet ve yenilikleri cesaretle uygulamaya koyup devamını getirmektir. Bazı eksikliklerin giderilmesinde, giderilmesi gereken bazı ihtiyaçların karşılanmasında din görevlisi öncülük edip rehber olmalıdır.

“Böyle gelmiş böyle gider” anlayışıyla, “dertsiz başıma dert almayayım” düşüncesiyle hareket etmemelidir. Bu tür konularda yapılması gerekenleri, cemaatinin ve o toplumda nüfuz sahibi kişilerin de desteğini yanına alarak gerçekleştirme konusunda gayretli ve cesur olmalıdır.

Günümüzün yaygın problemlerinden biri de bid’at ve hurafelerdir. Din görevlisinin Kur’an ve Sünnet kaynaklı direnciyle vereceği mücadele başarıyı getirir. Ancak bu tür konularda hassas davranmalıdır. Yıkıcı ve kavga ve tartışmalara sevkedici bir tavırdan uzak kalmalı, dozunu ve zamanını iyi ayarlamalı, üslubuna dikkat etmeli, kendi örnek davranışıyla da rol model olmalıdır. Ayrıca bidat ve hurafe olduğu konusunda kesinlik olan meseleleri ele almalı, onların bidat ve hurafe olduğunu ilmî delilleri ve mantıklı izahlarıyla ortaya koymalıdır. Müslüman ve dindar toplumların eskiden beri uyguladığı, aslı ve özü itibariyle bidat ve hurafe kavramı içerisinde değerlendirilemeyecek, toplumun birlik ve beraberliğine ve dinî duygunun fertlerde ve toplumda bilinç ve yaşantı olarak gelişmesine hizmet eden bazı güzel ve faydalı uygulamalar konusunda hataya düşmemelidir.




    1. Güven vermek

Bu husus din görevlilerinin en temel vasıflarından biri olmalıdır. Aslında bütün müminlerin sahip olması gereken önemli bir niteliktir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “ Onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler.”10 Ayette emanet ve vefa sıfatları dikkati çekiyor. Emaneti çok geniş boyutlu olarak ele almamız gerekir. İbadetlere bağlanmak, haramlardan kaçınmak, Allah ile kul arasındaki emanetlerdir. Kişilerin birbirleriyle münasebetlerinde takip edecekleri emanetler vardır ki, bunlar da birbirlerine saygı, sevgi, merhamet, müsamaha, kolaylık, tevazu göstermek; dedikodu, tecessüs, iftira, kötü zan ve benzeri zulümlerden kaçınmalarıdır. Hele de din görevlisi olunca bu husus kaçınılmaz olur. Din görevlilerin verdiği sözü yerine getirmesi11, ahdine vefa göstermesi12, yapmayacağı şeyi söylememesi13, yaptığı şeyi söylemesi gerekir. İslam’ı tebliğ durumunda olan birinin; sözünde durmuyor, kendisine bir şey emanet edilmez, güvenilir değildir gibi sıfatlarla nitelendirilmesi ona ve temsil ettiği davaya ciddi darbe vurur. Kur’an böyle tanınan kişileri şu ağır cümlelerle ikaz ediyor: “ İpini sağlam ördükten sonra, onu söküp bozan kadın gibi olmayınız.” 14


Peygamberimizin, nübüvvetinden önce “el-emin” sıfatıyla anılması, nübüvvetinden sonra İslam davasının başarıya ulaşmasında en önemli etkenlerden biri olmuştur. Mekke’den hicret edeceği gün dahi, yanında Ebu Cehil’in emanetini taşıyordu. Bu hususlar din görevlisi açısından hayati önem taşır.
İbadetler içinde bir başkasına uyarak yapılan tek ibadet namazdır. Peygamberimiz namaz kıldıran imam için “el-imâmü dâminun / imam, kendisine güvenilen ve emanet bırakılan kişidir (cemaatin namazının sorumluluğunu taşır)” buyururken bu hususu dile getirmiştir. Namazı emanet ettiğimiz insana her şeyimizi emanet edebilmeliyiz. Namazın emanetini taşımak, namaz dışındaki sorumlulukların hakkıyla yerine getirilmesine bağlıdır.

Cemaat, caminin etrafındaki esnaf, mahalle sakinleri, Kur’an okumaya gelen gençler, ilim öğrenmek için müftü, vaiz, imam ve müezzinlere müracaat eden insanlar, mahalledeki fakirler, kimsesizler, yetimler, zayıflar, yoksullar hep din görevlisine birer emanettirler.

Bir Kur’an kursunda öğreticilik yapan kişiye, okuttuğu talebeleri emanet olarak bırakılmıştır. Bizim geleneğimizde “eti senin kemiği benim” anlayışı mevcuttur.

Bu söz “benim yavrumu en güzel şekilde yetiştir, bu konuda sana sonsuz güveniyorum, ben üzerime düşen her şeyi yapacağım, yeter ki benim emanetimi en güzel şekilde muhafaza et” demektir. Öğretmen bu sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Kendi evladına nasıl davranıyorsa, onun nasıl bir şekilde yetişmesini istiyorsa öğrencileri için de aynı şeyi düşünmelidir. Hatta öğrencileri kendisine emanet olduğu için onlara daha fazla özen göstermelidir de diyebiliriz. Herhangi bir öğrencisinin öğrendiği bir bilgiden, okuduğu bir kitaptan, ilim adına yaptığı bir uygulamadan, herkesten önce öğretmeni sorumludur. Onun için, öğrencisini yetiştirme konusunda çok hassas olmalı, ona doğru bilgiyi vermeli, en güzel şekilde yetiştirmelidir. Özelikle eğitim öğretim faaliyetleri içinde bulunan din görevlileri için bu konu çok vebal taşıyan bir konudur.





    1. Yüklə 5 Mb.

      Dostları ilə paylaş:
1   ...   114   115   116   117   118   119   120   121   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin