Mehmet Amca: Bak vaiz bey bilirsin ben seni severim. Vaazlarını da kaçırmamaya gayret ederim. Ama bu çocuklar!
Vaiz: Beni sevdiğinin farkındayım. Vaazlarımı da gözlerimin içine bakarak can kulağıyla dinlediğini biliyorum. Çocukların seni niye rahatsız ettiğini öğrenmek istiyorum.
Mehmet Amca: Hocam biliyorsun ben yaşlı bir insanım. Bu yaşıma gelene kadar dinim ile ilgili bilgiler hususunda yetersizim. Bu eksiğimi bu yaşımdan sonra gidermeye çalışıyorum. Bir yandan hocaların vaazlarını dinliyorum bir yandan da evde 3-5 sayfa kitap okuyorum. Ama bu çocuklar gürültü yaptıklarında sizi işitemiyorum, anlattıklarınızı duyamıyorum. Zaten gözlerim iyi görmüyor kitapları okurken zorlanıyorum. Sizi de duyamazsam ben bu dini bilgileri nasıl öğreneceğim?
Vaiz:Mehmet Amca niyetin çok güzel, ama bak ben sana bir şey anlatmak istiyorum. Peygamberimiz bir Cuma günü hutbe okuyor. Torunlarından birini mescitte görünce hutbesini yarıda keserek minberden iniyor. Merhametle, sevgiyle torununu kucakladığı gibi tekrar minbere çıkarak hutbesine devam ediyor. Yine bir gün namaz kılıyor, secde ederken torunu sırtına çıkıyor. Peygamberimiz secdesini öyle uzun yapıyor ki onu seyreden sahabeler peygamberimize vahy geldiğini zannediyorlar. Namazdan sonra sebebini sorduklarında peygamberimiz; torunum ben secdede iken sırtıma çıktı, kalkarsam bir yerini incitebileceğimi düşünerek secdemi uzattım. O, sırtımdan inince secdeden kalktım cevabını veriyor.
Mehmet Amca: Hocam! Peygamberimiz gerçekten böylemi yaptı?
Mehmet Amca: Hocam! Peygamberimizin gösterdiği bu şefkat ve merhameti bize de örnektir. O’nun gösterdiği sabrı bizde göstermeliyiz ki, çocuklarımıza camiyi, cemaati sevdirmeliyiz.